Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Mültecilerin dönüşü Birleşmiş Milletler'in belirlediği üç ana kritere göre gerçekleşecek, yani güvenli, gönüllü ve onurlu bir şekilde dönüşlerini sağlayacak bir çalışma yapıyoruz." dedi.
Kalın, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Kabine Toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Toplantıda iç ve dış gündeme dair konuların etraflı bir şekilde ele alındığını dile getiren Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın takdim konuşmasının ardından, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve MİT Başkanlığının güvenlik konularında sunumları olduğunu söyledi.
Tarım ve Orman Bakanlığı ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının da sunumlarda bulunduğunu belirten Kalın, şöyle konuştu:
"Gençlik ve Spor Bakanlığımızın da özellikle genç çocuklarda erken yaşlarda spor yetenek taramasıyla ilgili bir sunumu olacak. Önümüzdeki günlerde bu çalışmanın detayları biraz daha netleştiğinde Gençlik ve Spor Bakanlığımız bunu paylaşacak. Özellikle Türkiye'de ileriye dönük genç sporcuların yetiştirilmesi ile ilgili çok önemli bir çalışma yapılıyor. Bunun önümüzdeki dönemde hem gençlerimizin sağlıklı yetişmesi hem de Türk sporuna katkı sağlaması açısından her alanda önemli çıktıları olacağına inanıyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın takdim konuşmasında özellikle son dönemde gerçekleştirdiği uluslararası toplantı ve temaslar hakkında kabine üyelerine bilgi verdiğini dile getiren Kalın, Erdoğan'ın Amerika seyahatinden sonra Katar ziyareti gerçekleştirdiğini anımsattı.
Katar ile yapılan Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısının ardından İngiltere'ye bir ziyaret gerçekleştirdiklerini anlatan Kalın, "Burada bir Dörtlü Zirve gerçekleşti, üç büyük Avrupa ülkesiyle Türkiye'nin özellikle Suriye ve Libya konularında istişareler yapacağı bir mekanizma olarak bu Dörtlü Zirve ilk toplantısını Londra'da yaptı. Orada alınan bir karar çerçevesinde de bu toplantının ikincisi şubat ayında İstanbul'da yapılacak ve bundan sonra bu mekanizmanın daha düzenli bir şekilde işletilmesi konusunda mutabakat sağlandı." diye konuştu.
İngiltere ziyaretinin asıl gündeminin NATO Zirvesi olduğunu anımsatan Kalın, "Burada da Sayın Cumhurbaşkanımız NATO ile ilgili hem Türkiye'nin tezlerini ve görüşlerini ortaya koydu hem de bugün ve yarına ilişkin olarak NATO'nun vizyonu, güvenlik algısı, tehdit algıları ile ilgili bir çerçeve çizdi ve bu zirvede bizim açımızdan da son derece başarılı geçti diyebilirim. Burada da özellikle Suriye, Libya, terörle mücadele, siber saldırılar, hibrit tehditler ve benzeri konular NATO bağlamında, NATO İttifakı'nın dayanışma ruhu çerçevesinde etraflı bir şekilde ele alındı." dedi.
Bu konuları da yakından takip edeceklerini belirten Kalın, "Sayın Cumhurbaşkanımızın uluslararası düzeyde devam eden temasları çerçevesinde, önümüzdeki hafta Cenevre'de Küresel Mülteciler Forumuna eş başkan olarak katılımı planlanmakta." bilgisini verdi.
Kalın, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin düzenleyeceği bu toplantıda, özellikle mülteci krizinin küresel boyutları ve bölgesel yansımalarının etraflı bir şekilde ele alınacağını söyledi.
Toplantıya birçok ülkenin katılım sağlayacağını ifade eden Kalın, "Cumhurbaşkanımız da eş başkan olarak BM Genel Sekreteri, Kostarika Cumhurbaşkanı, Pakistan Başbakanı ve diğer ülke temsilcileri ile birlikte bu foruma katılacaklar ve mülteci meselesine küresel manada nasıl bir çözüm bulabiliriz bu konu ile ilgili bir yoğun çalışma mesaisi gerçekleştirecekler." dedi.
Erdoğan'ın daha sonra Malezya'ya ziyaret gerçekleştireceğini dile getiren Kalın, burada da Pakistan, İran, Endonezya, Türkiye ve Malezya'nın katılımıyla İslam dünyasının gündeminde ki temel sorunları ele alan bir zirve gerçekleştirileceğini belirtti.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) bütçe görüşmelerinin devam ettiğini ve bu doğrultuda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da toplantıda ekonomi ile ilgili de genel değerlendirmede bulunduğunu anlatan Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle son dönemde sanayi üretimindeki yükseliş trendinin memnuniyet verici olduğunu ifade etmeliyim. Kapasite kullanım oranlarının arttığı artık teyit ediliyor. AR-GE harcamaları önemli bir eşik olarak milli gelirimizin şu anda yüzde 1'ini aşmış durumda. Bu çok önemli bir kazanım çünkü AR-GE'ye yapılan her yatırım ileriye dönük inovasyon yeni marka üretimi, yeni patent alımı teknolojik verimlilik ve diğer alanlarda bir geri dönüm sağlıyor. Ekonomiyi tetikleyen önemli kalemlerden birisi olarak AR-GE harcamalarımızın yüzde 1'lik bir seviyeye ulaşmış olması gerçekten önemli bir eşiğin geride bırakıldığını gösteriyor."
Güven endekslerinin yukarı doğru hareketlendiğini, ihracat ve turizm verilerinde de çok ciddi ilerlemeler kaydedildiğine değinen Kalın, şunları söyledi:
"Özellikle bu yıl turist sayısı 41 milyonu da geçti. Bununla orantılı olarak turizm gelirleri de giderek artıyor. Daha önce Kültür Bakanımız da ifade etmişti 50 milyon turist hedefi çok uzak değil. Hamdolsun Türkiye artık bu imkan ve kabiliyetlere sahip. Aynı şekilde enflasyonda da ciddi bir dizginlemenin olduğunu görüyoruz. Faizlerdeki düşüşün de devam edeceği görünüyor. Bu çerçevede de borsada meydana gelen yükselişin de memnuniyet verici olduğunu ifade edebiliriz. Bir diğer önemli gelişme de geçen hafta Cumhurbaşkanımız İslam İşbirliği Teşkilatı'nın bir ilgili toplantısında paylaşmıştı, özellikle insani gelişmişlik endeksinde yüksek kategorisinden çok yüksek kategorisine çıkmış olması da Türkiye'deki genel manada ekonomik verilerin iyiye doğru gittiğini gösteriyor."
Yarın Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerinin tebliğ edileceğini anımsatan Kalın, "Cumhurbaşkanlığı 2019 Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri edebiyat alanında rahmetli Nuri Pakdil beye, müzik alanında MFÖ diye bildiğimiz Mazhar Fuat Özkan grubuna, sinema alanında Mesut Uçakan'a, resim alanında Devrim Erbil'e, geleneksel sanatlar alanında Fuat Başar'a, mimarlık alanında Doğan Kuban'a, sosyal bilimler alanında Ahmet Yaşar Ocak'a ve vefa ödülü kategorisinde de geçenlerde kaybettiğimiz rahmeti Haluk Dursun hocaya verildi. İnşallah yarın hayatta olanlar kendileri bizzat katılarak, irtihal etmiş olanlar, darı bekaya göç etmiş olanların da inşallah yakınları ve temsilcileri ile burada bu töreni gerçekleştireceğiz." diye konuştu.
Suriye ve Libya'da yaşanan gelişmelerin son dönemde hem Türkiye'nin hem de dünya siyasetinin önemli başlıklarını oluşturduğuna dikkati çeken Kalın, Suriye'de Barış Pınarı Harekatından sonra hem Amerika Birleşik Devletleri hem de Rusya Federasyonu ile yapılan iki önemli anlaşma olduğunu hatırlattı.
Bu anlaşmaların ardından özellikle sahadaki gelişmeleri yakından takip etmeyi sürdürdüklerini vurgulayan Kalın, "Burada teröristlerin sınırımızdan tamamen uzaklaştırılması ve 444 kilometrelik bir hat üzerinde, bu batıya doğru da genişleyebilir ama öncelikli olarak ve Fırat'ın doğusundan itibaren Irak sınırına kadar olan bölgede bir güvenli bölgenin kurulması ile ilgili çalışmalarımız da devam ediyor." dedi.
Öncelikli olarak Barış Pınarı Harekat alanı olan Telabyad ve Rasulayn bölgesinde bununla ilgili çalışmaların devam ettiğini söyleyen Kalın, şöyle devam etti:
"Tabi eş zamanlı olarak güvenli bölgenin kurulması ve mültecilerin evlerine güvenli bir şekilde geri dönmelerini sağlamak amacıyla da Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ile de detaylı bir çalışma şu anda Dışişleri Bakanlığımız, AFAD ve ilgili kurumlarımız marifetiyle sürdürülüyor. Pazartesi günü Cenevre'de gerçekleşecek olan Küresel Mülteciler Forumunda da bu konuyu hem Genel Sekreter hem de Mülteciler Yüksek Komiseri ile ele alma imkanımız olacak. Başta da hep ifade ettiğimiz gibi mültecilerin dönüşü Birleşmiş Milletler'in belirlediği üç ana kritere göre gerçekleşecek, yani güvenli, gönüllü ve onurlu bir şekilde dönüşlerini sağlayacak bir çalışma yapıyoruz."
Bugüne kadar uyguladıkları açık kapı politikasının değişmediğini vurgulayan Kalın, şunları kaydetti:
"Kimseyi zorla istemediği bir yere göndermek gibi bir politikamız bizim söz konusu değil. Dünyanın başka ülkeleri başka yöntemleri başvurabilir hem insan haklarına hem uluslararası hukuk ve anlaşmalara aykırı bir takım politikaları hayata geçirebilir ama Türkiye Cumhuriyeti olarak Türk milleti olarak biz mazlumun, mağdurun, mültecilerin, ihtiyaç sahiplerinin yanında olmaya devam edeceğiz. Fakat mülteci meselesinin küresel bir sorun olduğunu ve bütün paydaşların külfet paylaşımı noktasında sorumluluk alması gerektiğini de tekrar hatırlatmak istiyoruz."
"Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin ile bir telefon görüşmesi yapacak"
Kalın, sahada özellikle PYD/ YPG terör örgütünün hareketliliği ve mevcudiyeti ile ilgili endişelerinin sürdüğünü ifade ederek, "Bu konuyu hem Amerika Birleşik Devletleri ile hem Rusya ile paylaşmaya, koordinasyon halinde bu konuyu takip etmeye de devam ediyoruz." diye konuştu.
Bu doğrultuda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştireceğini belirten Kalın, "Burada hem Suriye'deki gelişmeleri yani Fırat'ın doğusundaki gelişmeleri Kobani olsun, Menbiç olsun, Kamışlı olsun, diğer bölgeler olsun hem de İdlib'deki son durumu Cumhurbaşkanımız detaylı bir şekilde ele alacak. Ayrıca Libya'daki gelişmeler de önem arz ediyor. Bu konuları da Rusya Federasyonu Başkanı Sayın Putin ile görüşecekler." dedi.
Putin'in 8 Ocak'ta Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştireceğini anımsatan Kalın, bu telefon görüşmesi ile de özellikle Suriye sahasındaki gelişmeleri yeniden ele alma imkanları olacağını söyledi.
Suriye'de siyasi çözüm sürecinin hayata geçirilmesi konusunda da çalışmalarının yoğun bir şekilde devam ettiğini dile getiren Kalın, şöyle devam etti:
"Anayasa Komisyonu çalışmalarına biz tam destek veriyoruz ama özellikle rejim kaynaklı engellemeler neticesinde maalesef son toplantıdan arzu edilen neticeler alınamadı. Burada rejimin dayatma yoluyla Anayasa Komisyonunu değersizleştirme, altını oyma yönündeki adımlarını şiddetle kınadığımızı ifade ediyoruz. Bu müzakere masası Suriye'nin bütün unsurlarını kucaklayacak bir şekilde kurulmuştur, Birleşmiş Milletler himayesi ve şemsiyesi altında yapılmaktadır, orada hem rejim hem de muhalifler bulunmaktadır. Dolayısıyla bu müzakere zeminini barışa ve siyasi istikrara götürecek zemini ortadan kaldıracak adımlardan rejimin mutlaka sarf-ı nazar etmesi gerekir."
Kendilerinin bu konuda hem Rusya Federasyonu'na hem İran tarafına gerekli telkinleri yaptıklarını ve bundan sonra da yapmaya devam edeceklerini aktaran Kalın, şunları kaydetti:
"Zira nihai olarak Suriye'de çözüm mutlaka bir siyasi geçiş süreci ile gerçekleşecek. Anayasa Komisyonunu rejimin neden akamete uğratmak istediğini biliyoruz çünkü oradan çıkacak bağlayıcı bir kararın kendi lehine olmayacağı endişesiyle hareket ediyor. Çünkü bildiğiniz gibi Anayasa Komisyonu çalışmasını tamamladığında bir sonraki aşama, Suriye'de seçimlerin yapılması olacak yani şeffaf ve özgür seçimlerin gerçekleşmesi halinde Suriye halkının iradesi tecelli edecek ve Suriye'yi yönetecek gelecekteki kuşatıcı, demokratik meşruiyeti olan şeffaf yapı bu şekilde ortaya çıkacak. Rejimin bundan kaçtığını biz gayet iyi biliyoruz ama asıl olan burada Suriye halkının nerede olursa olsunlar ister Suriye'nin içinde ister Suriye'nin dışında iradelerini sandıkta özgür ve şeffaf bir şekilde yansıtmalarını sağlayacak şartları oluşturmak. Bu konudaki çalışmalarımız yoğun bir şekilde bundan sonra da devam edecek."
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?