Dha Yurt Bülteni-2 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt Bülteni-2

Dha Yurt Bülteni-2

1)BURSA'DA GÖÇERLERİN KAVGASINA POLİS TOMA İLE MÜDAHALE ETTİBURSA'da göçer çocuklarının kavgasına aileleri de karışınca ortalık savaş alanına döndü.

14.06.2017 09:44

1)BURSA'DA GÖÇERLERİN KAVGASINA POLİS TOMA İLE MÜDAHALE ETTİ

BURSA'da göçer çocuklarının kavgasına aileleri de karışınca ortalık savaş alanına döndü. Yaklaşık 100 kişinin katıldığı, çadırların ateşe verildiği ve saatlerce süren kavgayı ayırmak için polis TOMA ile müdahale etti. Merkez Yıldırım İlçesi Değirmenönü Mahallesi Şehitler Caddesi Dokuz Gözler Mevkiinde boş alanda kalan göçer ailelere mensup  iki çocuk arasında dün akşam saatlerinde kavga çıktı. Kavgaya ailelerin de müdahale etmesiyle iki grup taş ve sopalarla birbirlerine saldırdı. Çadırların yanı sıra bir otomobilin de ateşe verilmesiyle ortalık savaş alanına döndü, 5 kişi yaralandı. Bu arada İstanbul'dan kavga edenlerin yakınlarının Bursa'ya geldiği haberi üzerine Çevik kuvvet ekipleri devreye girdi. Sahur vaktine kadar devam eden göçerlerin kavgasına polis TOMA ile müdahale etmek zorunda kaldı.

Polis bazı kişileri gözaltına alırken, İstanbul'dan kavgaya katılmak için gelenler de ifadeleri alındıktan sonra otobüslere bindirilerek polis eskortu eşliğinde geri gönderildi.

Görüntü Dökümü

-----------------------

Polis ekipleri

Tomalarla müdahale ve yanan ateşin söndürülmesi

Yanan aracın görüntüsü

Kavgaya karışanların görüntüsü

Röportajlar

Bölgenin görüntüsü ve Detaylar

Hüseyin TÜCCAR/BURSA,

=================================================

(ÖZEL)

2)KİRAZ AĞAÇLARINI SERANIN İÇİNE SOKUP VERİMİ ARTTIRDI

MUĞLA'nın Fethiye İlçesi'nde, 1.5 dönüm arazi üzerindeki 110 kiraz ağacını 5.5 metre yüksekliğindeki naylon serayla kapatan ziraat mühendisi 45 yaşındaki Mehmet Bayram Arıkan, hasat zamanını öne alıp, meyve verimini arttırmayı başardı.

Fethiye'nin 1000 rakımlı Nif Mahallesi'nde kiraz yetiştiriciliği yapan Mehmet Bayram Arıkan, 1.5 dönüm arazi üzerine 14 yıl önce diktiği 110 bodur kiraz ağacını, sera içine almaya karar verdi. 75 bin lira banka kredisi kullanan Arıkan, geçen 3 Aralık'ta başladığı çalışmaları 10 işçi ile birlikte şubat ayı sonunda tamamlayabildi. Kiraz ağaçları, 5.5 metre yüksekliğindeki demir taşıyıcı üzerine naylon çekilerek sera içine alındı.

HASAT ZAMANI ÖNE ÇEKİLDİ

Sera sayesinde kiraz ağaçlarını nisan ve mayıs aylarında etkili olan şiddetli yağmur ve doludan koruyan Arıkan, meyve veriminde artış sağladı. Hasat zamanını yaklaşık 15 gün öne almayı başaran Arıkan, kiraz satışından elde ettiği geliri de arttırdı. Kiraz serasının 3 yıl içinde masrafını amorti ederek kar elde etmesi bekleniyor. Naylon sera içindeki kiraz ağaçları, bölgede kiraz yetiştiriciliği yapan diğer çiftçilerle, Muğla dışından yatırımcıların da dikkati çekiyor.

"TÜRKİYE'DE BİR İLK"

Kiraz serasının Türkiye'de bir ilk olduğunu belirten Mehmet Bayram Arıkan, henüz deneme aşamasında olduğunu ve hedefine tam olarak ulaşamadığını kaydetti. Asıl amacının erkencilikten ziyade bitkiyi doğal ortamdan soyutlamak olduğunu anlatan Arıkan, "Bu yıl kiraz üreticisine en büyük zararı yağmur ve dolu verdi. Ancak seradaki ağaçlar doğal zararlardan hiç etkilenmedi. Ağaçları yağmur ve doludan korumayı başardık. Bu da hasadımızı doğrudan etkiledi. Diğer amacımız da hasadı öne çekmekti. Ancak hedefe, bu yıl tam olarak ulaşamadık" dedi.

Nif Mahallesi'nde Napolyon kirazı hasadının 15 Haziran'da başladığını vurgulayan Arıkan, hasadı mayıs ayı başına çekmeyi hedeflediğini kaydetti. 4 mevsim kiraz üretmek için geniş çaplı araştırmalar yaptığını sözlerine ekleyen Arıkan, "Türkiye'de şu ana kadar Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi'nin bir araştırması sonucu, nisan sonunda kiraz ürettiklerini biliyoruz. 4 mevsim kiraz üretmek çok zor. Uyur dönem olarak tabir ettiğimiz kış aylarında, bitkinin soğuk alması gerekiyor. O soğuğu almadan çiçek açması, meyve bağlaması çok zor. O nedenle biz yine mevsiminde kiraz yiyeceğiz. Ancak hasadı öne mayıs ayı başına almak için çalışacağız" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

-------------------------

Kiraz serasından görüntü

Seranın içindeki ağaçların görüntü

Ağaçlardan kiraz meyvesi toplayan işçilerin görüntü

Mehmet Bayram Arıkan ile röp.

Haber- Kamera: Ergün TOS/ FETHİYE (Muğla),

======================================================

(ÖZEL)

3)TRUVALILAR'DAN 5 BİN YILLIK DEPREM DERSİ

ÇANAKKALE Merkez'e bağlı Tevfikiye Köyü sınırları içindeki 5 bin yıllık geçmişe sahip Truva Ören Yeri, günümüze en iyi örnek teşkil edecek deprem gerçeğini yaşamış. Truva Savaşı'nda, 10 yıl boyunca kuşatılan ve alınamayan kent, bir deprem sonucunda yıkılarak terk edilmiş. Ancak Truvalılar, büyük tahribata yol açan depremden ders çıkarıp, kentin savunma sistemlerini ve duvarlarını ona göre inşa etmişler.

Deprem ülkesi olan Türkiye'de uzmanların hemen her gün başta İstanbul olmak üzere çeşitli bölgeler için büyük bir deprem uyarısı yaptığı bugünlerde, İzmir'in Karaburun ilçesi açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki son deprem, 'Büyük bir depreme hazır mıyız' sorusunu yeniden gündeme getirdi. Türkiye olarak depreme hazır olup olmadığımız halen tartışılmaya devam ederken, bu sorunun en net yanıtını Truvalı mimar ve mühendislerin 5 bin yıl önce verdiği belirtildi. Birinci derece deprem kuşağında bulunan Çanakkale'deki Truva Ören Yeri'nin, sadece 5 bin yıllık geçmişe değil, aynı zamanda bir deprem gerçeğine de ışık tuttuğunu görüldü.

TRUVA'DAKİ DEPREMİN İZLERİNİ BUGÜNDE HALEN GÖRMEK MÜMKÜN

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Truva Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan, Truva'yı yerle bir eden deprem gerçeğini ve Truvalılar'ın bu depremden çıkardığı dersi DHA'ya anlattı. Prof. Dr. Rüstem Aslan, son dönemde yaşanan depremlere, Truva'da yaşananların en iyi örnek olabileceğini söyledi. 10 yıl süren Truva Savaşı'ndan çok, o zaman yaşanan büyük depremlerde Truva'nın tahribat yaşadığını ve depremin izlerini 5 bin yıl sonra bugün de hala görmenin mümkün olduğunu ifade eden Aslan şöyle konuştu:

"Truva'daki yerleşim tarihi M.Ö. 3000'lerde başlamaktadır. M.S. 500'lere kadar yerleşim tarihi olduğunu arkeolojik kazılar sonrasında tespit etmiş bulunuyoruz. Bin yıllarca devam eden yerleşim tarihinde, pek çok büyük depremler olmuş ve kent pek çok kez bu depremlerle yıkılmıştır. 1871'de özellikle Schliemann döneminden başlayıp, 2005 yılındaki Korfmann dönemine kadar devam eden kazılar sonrasında Truva-2, Truva-3, Truva-4, özellikle de Homeros'un Truva Savaşı'yla ilişkilendirilen Truva-6 ve daha sonraki Helenistik Roma döneminde pek çok Truva kentinde büyük deprem tahribatları tespit etmiş bulunuyoruz. Kentin terkedilmesi de bir deprem sonrasında ortaya çıkmıştır."

Prof. Dr. Rüstem Aslan, Ören Yerindeki Truva Savaşı'yla ilişkilendirilen son Tunç Çağı'na denk gelen Truva-6 duvarları üzerindeki deprem çatlaklarını gösterip, "Özellikle Truva-6 dediğimiz dönemin 1300'lü tarihlerinde çok büyük bir depremin kale duvarlarını, kule duvarlarını tahrip ettiğini izlerden de görebiliyoruz. Bazı büyük taşların deprem sonucu birbirinden ayrıldığı da çok net bir şekilde farkediliyor. Yani şunu söyleyebiliyoruz. Homeros'un Truva Savaşı'nı anlattığı destanı İlyada'ya göre 10 yıl kuşatılan, alınamayan kent, bir deprem sonucunda yıkılıyor ve bir süre sonra terkediliyor."

TEKNİKLERİNİ GELİŞTİRDİLER

Truva kentinin aktif fay hatları üzerinde bulunduğunu belirten Prof. Dr. Rüstem Aslan, "Bu nedenle Truva kurulduğu M.Ö. 3000'lerden, son büyük iki depremin olduğu M.S. 500'lere kadar pek çok önemli deprem yaşamıştır. Ama özellikle Truva kentinin en güçlü olduğu, en zengin olduğu son Tunç Çağı dediğimiz yaklaşık M.Ö. 1700'lerden itibaren Truvalılar burada gerçekleşmiş olan eski depremlerden dersler alarak, savunma sistemlerini ve duvarlarını ona göre inşa etmişlerdir. Buradaki savunma duvarının yapım tekniği eğimli ve testere dişi olarak tanımlanan, bir anlamda kiriş görevi de gören bir sistemle yapılmış ve aynı zamanda savunma duvarının temelinin ana kayaya kadar indirilmesi şeklinde, binlerce yıl önce depreme karşı alınan önlemleri tespit edebiliyoruz. Zaten Truva'daki eski dönem mühendislerinin, mimarlarının aldığı bu önlemler sayesinde antik kentteki bu görkemli duvarların binlerce yıl içinde ayakta kaldığını görebiliyoruz" dedi.

Görüntü Dökümü

-----------------------:

-Truva Atı'ndan görüntü

-Truva Örenyeri'nden görüntü

-Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Truva Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan ile röp.

-Prof. Dr. Rüstem Arslan savunma duvarlarındaki deprem çatlaklarını göstermesinden görüntü

-Genel ve detay görüntüler

(Haber - Kamera: Burak GEZEN-Mustafa SUİÇMEZ/ ÇANAKKALE,

==============================================

(ÖZEL)

4)SARUHANLI'DA BUĞDAYDA REKOLTE DÜŞTÜ, FİYATLAR ARTIRABİLİR

MANİSA'nın Saruhanlı İlçesi'nde, Nisan ayında yaşanan mevsim normallerinin üzerindeki sıcaklık hava yüzünden buğdayda rekolte düştü. Saruhanlı Ziraat Odası Başkanı Aydoğan Okur, geçen yıl 150 bin ton olan buğday rekoltesinin bu yıl 100 bin tona düşeceğini, sonuç olarak fiyatlarındaki artışın un fiyatlarını da olumsuz etkileyeceğini açıkladı.

Saruhanlı'daki toplam yaklaşık 58 bin dönümlük arazide, buğday ve arpa hasadı başladı. Geçen yıl hedefi yakalayan Saruhanlı'da, bu yıl nisan ayında 29 dereceye kadar çıkan hava sıcaklıkları yüzünden rekoltenin düştüğü bildirildi. Saruhanlı Ziraat Odası Başkanı Aydoğan Okur, geçtiğimiz yıl 150 bin ton buğday rekoltesinin bu yıl 100 bin tona kadar düştüğünü söyledi. Oda Başkanı Okur, "İlçemizde bu sene 58 bin dönüme yakın buğday ve arpa ekim alanı bulunmakta. Bunun 54 bin dönüme yakını buğday, 4 bin dönüm civarında ise arpa olarak işlem görmekte. Rekoltenin düşüklüğünün en büyük sebeplerden biri iklim şartları. Buğdayın tam yeşillendiği dönemlerde nisan ayında büyük bir sıcaklık yaşandı. Buğdaylarda kurumaya sebep oldu. Bu da rekoltenin düşmesine sebep oldu. İkinci önemli etkenler ise çiftçinin girdi maliyetlerinin yüksek olması. Fazla gübre atamamasından dolayı üründe bir rekolte kaybı yaşanmasına sebep oldu" diye konuştu.

ÜLKE GENELİNDE BUĞDAY REKOLTESİNDE ÜZÜCÜ HABER

Rekoltenin düşük olması sebebiyle buğday fiyatlarının yükseleceği ve bu nedenle çiftçilerin ellerindeki buğdayları bekletmesi gerektiği uyarısında bulunan Okur, "Bu yıl buğday için ton başına 850 lira ile 900 lira arasında fiyat verilmektedir. Ben çiftçilerimize şunu diyorum; Eğer imkanları varsa elindeki ürünü muhakkak bekletsinler. Çünkü bu yıl buğdayda 'yok yılı' olarak ilan edilebilir. Böylece çiftçimizin para kazanacağı senelerden bir tanesi, bu yıl. Ellerinde ürünleri tutsunlar. Bir ay sonra buğdayın ton başına fiyatı 1000 lira ile 1100 lira arasında olacağını tahmin ediyorum. Çünkü diğer bölgelerden aldığımız bilgiler de ülke genelinde buğday rekoltesinde bir düşüş yaşanmaktadır" dedi.

UN FİYATLARINI ETKİLER

Buğdayda rekolte düşüklüğünün un fiyatlarının artmasına sebep olabileceğinin de altını çizen Okur, "İlçemizdeki buğdaylar genelde un fabrikalara verilmekte olup, arpa ise küçük ile büyükbaş hayvancılıkla uğraşan üreticilere satılmakta. Bu rekolte kaybı un fiyatlarında bir değişikliğe sebep olacak. Arz talep meselesini göz önüne alırsak, çiftçi malını pahalı satmak isteyecek. Pahalı satılan buğdaydan elde edilen unun fiyatında da yükselme olacaktır. Pahalı satılan un ekmek fabrikalarına yansır. Nihayetinde yaşanan bu yaşanan kısır döngü vatandaşımıza yansır" dedi.

ÜRETİCİLER TEDİRGİN

35 yıldır çiftçilik yapan Ertuğrul Çiftçi, "Bu sene verim biraz düşük. Dekar başına 350 ile 400 kilo arasında değişiyor. 6.5 dekar buğdayım var. Bu sene geçen yıla oranla az verim alacağına inanıyorum" dedi.

Çiftçilerden Fikret Çıkmaz ise, bu yıl yaşanan rekolte düşüklüğü sebebiyle fiyatlarda artış yaşanmasını beklediğini ifade ederek, "Bu sene yağışların az olması, kuraklıktan dolayı buğdayda bir verim düşüklüğü yaşandı. Yağışlar bu sene çok geç düştü. Geç düşünce buğday da geç çıktı. Bu sene dekar başına 300 kilo filan buğday alacağız. Geçen senelerde 700-800 kilo civarında buğday alıyorduk. Bu sene buğdayın ton başına fiyatı 850 lira civarlarında. Ancak biz bunun 1000 lira olmasını bekliyoruz. 3-4 senedir buğday fiyatları aynı gidiyor" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

----------------------------

Buğday tarlasından görüntü

Buğday hasatı yapılırken görüntü

Saruhanlı Ziraat Odası Başkanı Aydoğan Okur ve üreticilerden açıklama

Haber- Kamera: Mehmed Hakkı ÖZBAYIR- İlker KILIÇASLAN/ MANİSA,

=======================================================

5)SIKINTI YARATAN DENETİMLİ SERBESTLİK KARARI

İZMİR'in Konak İlçesinde yaşayan 67 yaşındaki felçli Murat İmeceli'ye, bir okula eksik temizlik malzemesi sattığı iddiasıyla açılan davada 1 yıl hapis cezası verildi. Yatalak olan İmeceli'nin cezası denetimli serbestliğe çevrilip, haftada 3 gün polis merkezine giderek imza atması kararlaştırıldı. İmeceli'ye bakan oğlu Cihan İmeceli, "Ben babamı 3 günde bir nasıl imzaya götüreyim. Zaten felçli, imza bile atamıyor" diyerek yetkililerden yardım istedi.

Konak ilçesinin Gürçeşme Mahallesi'nde oğlu ve geliniyle yaşayan, 2 yıl içinde 3 kez felç geçirip yatağa bağımlı hale gelen Murat İmeceli, mutfağı ve tuvaleti aynı yerde olan, bahçeye açılan iki odadan oluşan evin rutubetten sıvaları dökülmüş bir odasında kalıyor. Oğlu Cihan İmeceli'nin verdiği bilgiye göre, sağlıklı olduğu dönemde temizlik ürünleri satarak geçimini sağlayan Murat İmeceli, yaklaşık 7 yıl önce bir okula satış yaptı. Okul müdürü alışverişin ardından malzemeleri kontrol ettiğinde 2 paspasın eksik olduğunu görüp, suç duyurusunda bulundu. Hakkında dava açılıp, yargılanan İmeceli'ye 1 yıl hapis cezası verildi, cezası denetimli serbestliğe çevrildi. Rahatsızlığı nedeniyle zor şarlarda yaşamını sürdüren Murat İmceli'nin şimdi bu ceza nedeniyle 3 günde bir polis merkezine giderek imza vermesi isteniyor.

Murat İmeceli'ye bakan oğlu Cihan İmeceli, "Babam 2 yılda 3 sefer felç geçirdi. Ne konuşabiliyor, ne ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Annem 10 yıl önce öldüğü için ona ben bakıyorum. Babam bir odada, eşim ve ben bir odada yaşıyoruz. Altını alıyorum, yemeğini yediriyorum. Kimsemiz yok" dedi.

"BEN BABAMI NASIL İMZAYA GÖTÜREYİM"

Kendisinin de temizlik malzemesi satarak para kazandığını anlatan Cihan İmeceli, "7 yıl önceki olaydan sonra açılan dava 1 yıl hapis cezasıyla sonuçlanmış. Onu da denetimli serbestliğe çevirmişler. Benim de okumam yazmam yok. Böyle işlerden anlamıyorum. Geçen gün polisler geldi, kararı bildirdiler. Onlar da babamı görünce şaşırdı. Ben babama baktığım için çalışamıyorum. 3 ayda bir 1200 lira engelli aylığı var. Onun ihtiyaçlarını bu parayla karşılıyorum. Ben babamı nasıl imzaya götüreyim" diye konuştu.

BAŞBAKANA SESLENDİ

Babasını ilk imzaya İzmir İl Sağlık Müdürlüğü'nün yardımıyla götürdüğünü söyleyen Cihan İmeceli, Başbakan Binali Yıldırım'a seslenerek, "Ben Başbakanımızın duyarlı olduğunu biliyorum. Benim hiçbir beklentim yok, babama bakarım. Ben babamı 3 günde bir imzaya nasıl götüreyim? Zaten felçli, imza bile atamıyor. Sadece bu durum için bize yardım etsinler. Başka da bir şey istemiyorum" dedi.

Görüntü Dökümü

-------------------------------

Murat İmeceli'den görüntü

Cihan İmeceli ile röp

Evden görüntü

Genel ve detay görüntüler

Haber: Timur TARLIĞ - Kamera: Yasin TİNBEK/ İZMİR,

(====================================================

(ÖZEL)

6)BU YAZ OTELLERİN UMUDU, SON DAKİKA REZERVASYONLARI

MUĞLA'nın Marmaris İlçesi'ndeki otellerde doluluk oranının yüzde 60-70'lerde olduğunu açıklayan Güney Ege Turistik Otelciler Birliği Başkanı Bülent Bülbüloğlu, bu yaz sezonunu son dakika rezervasyonları ile geçireceklerini söyledi.

Güney Ege Turistik Otelciler Birliği (GETOB) Başkanı Bülent Bülbüloğlu, 2017 yaz sezonunun turizm açısından sıkıntılı geçeceğini, Marmaris'teki otellerde doluluk oranının yüzde 60-70'lerde olduğunu belirtti. Gelecek sezonun şartlarının bir yıl önceden belirlendiğini dile getiren Bülbüloğlu, "Şimdiden 2018'in bundan çok daha kötü olacağını söyleyebilirim. Bu sene 2016 yılından yapılan hiçbir rezervasyon yoktu. Şu andaki doluluğu son dakika satışlarıyla sağladık. Zor bir süreçten geçiyoruz. Turizmde el freni çekilmiş kamyon gibi, yani itekaka gidiyoruz. Doluluk yüzde 60-70 bandında gidiyor. Geçen sene bu günlerde doluluk oranı yüzde 80'lerdeydi. Ağustos ayının rezervasyon durumu çok daha vahim. Şu anda yüzde 40 bandında. Yine son dakika ile doldurmaya çalışacağız" diye konuştu.

Bu yıl Ramazan Bayramı tatilinin kısa olduğunu söyleyen GETOB Başkanı Bülbüloğlu, bayram sonrasında yerli müşteride artış beklediklerini söyleyerek, "Bayramda iç pazar doluluğu olacak. Önceki bayramlarda 9-10 gün tatil ile ayın üçte birini doldurmuş oluyorduk. Bu yıl da bayramın devamında yaz tatili var. Yerli turist yine umudumuz olacak" dedi.

ALMAN PAZARI HEDEFLENİYOR

Marmaris'te şu anda ağırlıklı olarak Rus ve İngiliz turist bulunduğunu anlatan Bülent Bülbüloğlu, Hollanda, Belçika, Finlandiya, Danimarka ve İsveç'ten gelen turist sayısında çok büyük kayıplar bulunduğunu açıkladı. Bülbüloğlu, "Bu sene profesyonel ve işini iyi yapan oteller ayakta kalacak. Beş yıldızlı oteller olarak sezon öncesinde iki toplantı yapmıştık. Bu toplantıda Alman pazarını yeniden kazanmak için iki Alman PR firmasıyla anlaşmayı kararlaştırmıştık. İnce eleyip sık dokuyarak PR firmasını bulmaya çalışıyoruz. Kimseye kaptıracak ve sokağa atacak paramız yok. Paramızın karşılığını almak istiyoruz. Bu yönde iki firma ile görüşmelerimiz sürüyor. Almanya en çok misafir gönderen ülke ve biz de mutlaka orada yapılanmak istiyoruz" dedi.

Görüntü Dökümü

--------------------------

-Marmaris görüntüleri,

-Bülent Bülbüloğlu ile röp.

Haber-Kamera: Mustafa SARIİPEK/ MARMARİS (Muğla),

===================================================

7)CAMİİ ÖNÜNDE FUHUŞ OPERASYONU

BURSA'da camii önünde ve çevresinde fuhuş yapmak için müşteri bekleyen kadın  ve travestilere yönelik operasyon düzenlendi.

Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği ekipleri Merkez Osmangazi ilçesi Stad Kavşağı, Kent Meydanı ve Merinos Parkı arasında fuhuş yapmak için müşteri bekleyen travesti ve kadınlara yönelik operasyon düzenledi. Özellikle Merinos Cami yanında fuhuş için pazarlık yapan kişileri takip altına alın ekipler fuhuş pazarlığı yapan 15 kişiyi gözaltına aldılar. Şahıslar hakkında kabahatler kanununa göre her birine 227 Türk Lirası para cezası kesildi.

Görüntü Dökümü

---------------------

Pazarlık yapanlar

-Polis operasyonu

-Şahısların alınması

Emniyete getirilmeleri

SÜRE: 2 dakika 20 saniye BOYUT: 146 MB

Hüseyin TÜCCAR,BURSA/

===================================================

8)SIKINTI YARATAN DENETİMLİ SERBESTLİK KARARI

İZMİR'in Konak İlçesinde yaşayan 67 yaşındaki felçli Murat İmeceli'ye, bir okula eksik temizlik malzemesi sattığı iddiasıyla açılan davada 1 yıl hapis cezası verildi. Yatalak olan İmeceli'nin cezası denetimli serbestliğe çevrilip, haftada 3 gün polis merkezine giderek imza atması kararlaştırıldı. İmeceli'ye bakan oğlu Cihan İmeceli, "Ben babamı 3 günde bir nasıl imzaya götüreyim. Zaten felçli, imza bile atamıyor" diyerek yetkililerden yardım istedi.

Konak ilçesinin Gürçeşme Mahallesi'nde oğlu ve geliniyle yaşayan, 2 yıl içinde 3 kez felç geçirip yatağa bağımlı hale gelen Murat İmeceli, mutfağı ve tuvaleti aynı yerde olan, bahçeye açılan iki odadan oluşan evin rutubetten sıvaları dökülmüş bir odasında kalıyor. Oğlu Cihan İmeceli'nin verdiği bilgiye göre, sağlıklı olduğu dönemde temizlik ürünleri satarak geçimini sağlayan Murat İmeceli, yaklaşık 7 yıl önce bir okula satış yaptı. Okul müdürü alışverişin ardından malzemeleri kontrol ettiğinde 2 paspasın eksik olduğunu görüp, suç duyurusunda bulundu. Hakkında dava açılıp, yargılanan İmeceli'ye 1 yıl hapis cezası verildi, cezası denetimli serbestliğe çevrildi. Rahatsızlığı nedeniyle zor şarlarda yaşamını sürdüren Murat İmceli'nin şimdi bu ceza nedeniyle 3 günde bir polis merkezine giderek imza vermesi isteniyor.

Murat İmeceli'ye bakan oğlu Cihan İmeceli, "Babam 2 yılda 3 sefer felç geçirdi. Ne konuşabiliyor, ne ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Annem 10 yıl önce öldüğü için ona ben bakıyorum. Babam bir odada, eşim ve ben bir odada yaşıyoruz. Altını alıyorum, yemeğini yediriyorum. Kimsemiz yok" dedi.

"BEN BABAMI NASIL İMZAYA GÖTÜREYİM"

Kendisinin de temizlik malzemesi satarak para kazandığını anlatan Cihan İmeceli, "7 yıl önceki olaydan sonra açılan dava 1 yıl hapis cezasıyla sonuçlanmış. Onu da denetimli serbestliğe çevirmişler. Benim de okumam yazmam yok. Böyle işlerden anlamıyorum. Geçen gün polisler geldi, kararı bildirdiler. Onlar da babamı görünce şaşırdı. Ben babama baktığım için çalışamıyorum. 3 ayda bir 1200 lira engelli aylığı var. Onun ihtiyaçlarını bu parayla karşılıyorum. Ben babamı nasıl imzaya götüreyim" diye konuştu.

BAŞBAKANA SESLENDİ

Babasını ilk imzaya İzmir İl Sağlık Müdürlüğü'nün yardımıyla götürdüğünü söyleyen Cihan İmeceli, Başbakan Binali Yıldırım'a seslenerek, "Ben Başbakanımızın duyarlı olduğunu biliyorum. Benim hiçbir beklentim yok, babama bakarım. Ben babamı 3 günde bir imzaya nasıl götüreyim? Zaten felçli, imza bile atamıyor. Sadece bu durum için bize yardım etsinler. Başka da bir şey istemiyorum" dedi.

Görüntü Dökümü

--------------------

Murat İmeceli'den görüntü

Cihan İmeceli ile röp

Evden görüntü

Genel ve detay görüntüler

Haber: Timur TARLIĞ - Kamera: Yasin TİNBEK/ İZMİR,

========================================================

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha Yurt Bülteni-2 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement