5
Nusaybin şehidinin tabutuna kızlarının düğünde giyeceği takım elbise bırakıldı
Suriye'nin Kamışlı kentindeki YPG'li teröristlerin dün Mardin'in Nusaybin ilçesine düzenlediği havan saldırısında şehit olan 8 kişi toprağa verildi. Saldırıda şehit olan manav Mehmet Şirin Demir'in (50) tabutunun üzerine kızlarının düğününde giymek için aldığı takım elbise konuldu.
Nusaybin ilçesine dün YPG'li teröristlerin Kamışlı kentinden attıkları havan mermilerinden 8 sivil şehit olurken, 35 kişi de yaralandı. Saldırıda şehit olanlar Nusaybin'de gözyaşları içinde ve teröre lanet yağdırılarak, toprağa verildi.
Toprağa verilen 8 şehitten biri de Nusaybin'de manavlık yapan ve TRT Kurdi muhabiri Gülay Demir'in babası Mehmet Şirin Demir oldu. Demir için, sabah saatlerinde Molla Ahmet Camisi'nde cenaze namazı kılındı. Namazın ardından Demir'in cenazesi, toprağa verilmek üzere Hacılar Mezarlığı'na getirildi. Mezarlıkta, Demir'in tabutuna kızlarının düğününde giymek için aldığı takım elbise konuldu. Mehmet Şirin Demir, Kürtçe ve Türkçe ağıtlar yakılarak, gözyaşlarıyla toprağa verildi.
Görüntü Dökümü
-----------
Camide kılınan cenaze namazı
Cenazenin ambulanstan indirilmesi
Defin işlemi
Yakılan ağıtlar
Genel ve detaylar
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 408 MB
Haber-Kamera: Emrah KIZIL-Ahmet AKKUŞ/MARDİN,-
======================
Helikopterden düşerek şehit olan askerin kask kamerası bulundu
Niğde'nin Demirkazık Dağı'nda 8 Haziran 2019'da ayağı kırılan dağcıyı kurtarmaya çalıştığı sırada helikopterden düşerek şehit olan Astsubay Uğur Görkem Harmankaya'ya (30) ait kask kamerası ve matarası bulundu. Demirkazık Dağı'na tırmanış yapan dağcı Fehmi Efe, bulduğu kask kamerası ve matarayı yetkililere teslim etti.
İstanbul'dan geçen hafta Niğde'ye gelen profesyonel dağcı Fehmi Efe, Çamardı ilçesi Demirkazık Dağı'nın güneybatı yönünde yer alan kulvardan zirveye doğru tırmanışa geçti. Tırmanış esnasında bir seyyar sedye ile yarısı dolu matara bulan Efe, bölgede yaptığı araştırmada bir de kask kamerası buldu. Efe, o bölgede 8 Haziran 2019'da tırmanış yaparken düşüp ayağını kıran 7 dağcıdan Bülent Tuncay'ı kurtarmaya gelen helikopterden düşerek şehit olan Konya 3'üncü Ana Jet Üssü 135 Filo personelinden Hava Teknik Astsubay Üstçavuş Uğur Görkem Harmankaya'ya ait olabileceğini düşünerek kask kamerası ile matarayı çantasına aldı. Tırmanışını tamamlayan Fehmi Efe, bulduğu kamera ve matarayı tutanakla askeri yetkililere teslim etti.
ŞEHİT ANISINA TÜRK BAYRAĞI DİKTİ
Talihsiz bir olay sonucu şehit olan Uğur Görkem Harmankaya anısına Demirkazık Dağı zirvesine Türk bayrağı diktiğini belirten Fehmi Efe, "Astsubayımızın şehit olması çok üzücü bir olay. Bizim dağcı arkadaşımızı kurtarırken talihsiz bir olay sonrası şehit oldu. Onun anısı için Demirkazık Dağı'nın zirvesine Türk Bayrağı'nı diktim. Buradan şehidimizin ailesine de başsağlığı diliyorum" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------
-Bulunan kask kamerasından görüntü
-Kamerayı bulan dağcı Fehmi Efe ile röportaj
-Dağcının kamera, sedye ve göğüs cihazının bulduğu yerde çektiği fotoğraflar
SÜRE: 03'58" BOYUT: 439MB
Haber-Kamera: Adnan ÇELEBİ/NİĞDE,
==========================
Mangal sezonu bitti, tavuk fiyatları ucuzladı
Türkiye'nin toplam beyaz et ihracatının yüzde 50'sinin gerçekleştirildiği Irak'a ihracatın durması, mangal sezonunun sona ermesi ve av sezonunun başlamasıyla birlikte balığın bollaşması gibi etkenler, tavuk fiyatlarının düşmesini sağladı.
Yaz boyu piknik yapan vatandaşların mangallarda ızgara yapıp bolca tükettiği tavuğun fiyatında, sonbaharın gelişi ve av sezonunun başlayıp tezgahlarda balığın bollaşması nedeniyle ciddi oranda gerileme yaşandı. Türkiye'nin toplam beyaz et ihracatının yüzde 50'sini gerçekleştirdiği Irak'a ihracatın durması da üreticiyi üzdü. İhracat durunca, iç pazarda üretim fazlalığı oluştu. Balıkesir Kanatlı Hayvan Eti Üreticileri Birliği Başkanı Bahattin Baltaş, tavukçuluk sektöründe baz alınan bütün pilicin kilo maliyetinin 7,5 TL civarında olduğunu, buna karşın ortalama kilo satış fiyatının 5- 5,5 TL aralığında seyrettiğini söyledi. Sektörün zor bir süreçten geçtiğini belirten Baltaş, üreticinin şu anda bütün piliçte kilogram başına 2 lira zararı ettiğini anlattı. Bu durumdan tüketici ve esnafı memnun olurken, üreticiyi ise şikayetçi.
'DÜŞÜŞ BEKLENİYORDU AMA IRAK ÖNEMLİ BİR ETKEN OLDU'
Bahattin Baltaş yazın bitmesi, okulların açılması, balık avı sezonunun başlaması gibi etkenler nedeniyle tavuk fiyatının düştüğünü belirterek, "Bir de Irak etkeni var. Irak, bizim tavuk eti üreticileri olarak ihracat yaptığımız en önemli ülke. Hatta toplam Türkiye ihracatının yüzde 50'si Irak'a yapılıyor. Fakat Irak merkezi yönetimi ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi arasında çıkan siyasi problemlerden dolayı maalesef Türkiye'den et ihracatı durduruldu. Bu da yaklaşık Türkiye'de yüzde 15- 20 arasında et fazlası oluşmasına neden oldu. Bu büyük bir sıkıntı bizim için. Bu nedenle fiyatlar, beklediğimizden çok daha aşağıya indi. Şu anda fiyatlar maliyetin daha altında. Yani üretim yapıyoruz, yüzde 15-20 civarında zarar ederek satıyoruzö dedi.
Yaz sezonunun üretici açısından iyi geçtiğini söyleyen Baltaş, "Yazın bütün piliç fiyatının kilosu 15- 16 TL'yi buldu. Yaz döneminde ihracatla ilgili sıkıntımız da yoktu. Bir de parça ürünler var. Bunlar katma değerli ürünler, bütün piliç gibi değil. Bunu yapmak ayrıca bir işçilik gerektiriyor, maliyetleri yüksek şeyler. Örneğin 1 tavuktan 2 tane kanat ve 2 tane but çıkıyor. Hani esas ağırlık onlar da değil. Tabii onlarda da fiyatlar bütün pilice göre biraz daha yüksek. Yaz aylarında satış fiyatı 30 TL'nin üzerinde olan bu ürünler, bugün baktığınızda 10-12 lira civarında. Bütün tavuk ise kilosu 15- 16 liradan 5- 5,5 liraya düştü ve bu üretici açısından büyük bir sıkıntıö diye konuştu.
'ÇÖZÜM AVRUPA ÜLKELERİ'
Türkiye'deki üretici firmaların Avrupa standartlarının üzerinde bir üretim kalitesine sahip olduğunu söyleyen Baltaş, Türkiye'nin gelişmişlik olarak dünyada en ön sıralarında olduğunu ve üretim alanı, kapasite olarak da dünyada 8'inci sırada bulunduğunu kaydetti. Baltaş kalıcı çözümün ise, Avrupa Birliği ülkelerine ihracat olduğunu belirterek, "20 yıldır firmalar Avrupa Birliği'ne et satmaya çalıştığı halde, bir türlü bunda başarılı olamadı. Avrupa Birliği'ne üye ülkeler, Brezilya'dan, Uzak Doğu'dan, yani çok daha uzak ülkelerden donmuş ürünü alıyorlar, fakat Türkiye'den taze ürünü almıyorlar. Bu konu bakanlıklar ve hükümetler arasında yapılabilecek anlaşmalarla çözülebilir. Aslında şu anda gelişmişlik olarak dünyada en ön sıralardayız, üretim alanı, kapasite olarak da dünyada 8'inci sıradayız. Firmalar Avrupa standartlarının üzerinde üretim yapmasına rağmen, maalesef et satamıyorlar. Bu krizden kurtulmanın uzun vadeli tek çözümü Avrupa ülkelerine satış yapabilmekö dedi.
'FİYAT DÜŞÜŞLERİ VATANDAŞA YARADI'
Edremit'te 25 yıldır perakende tavuk satışı yapan Özdeyiş Özdemir, tavuk fiyatlarında ilk defa yaz ve kış döneminde bu kadar yüksek bir fiyat farkının oluştuğunu söyledi. Kendilerinin kar oranlarının düşmesine karşın vatandaşın fiyatlardan memnun olduğunu ve tavuk satışlarının da yükseldiğini kaydeden Özdemir şunları söyledi:
"Şu anda beyaz et fiyatları dönemsel olarak değişkenlik gösteriyor. İlkbaharda mangal sezonunun açılmasıyla ızgara ve mangallık, yani kanat ve kelebek gibi ürünlerde artış olmakta. Kış aylarında da haşlamalık ve fırınlık ürünlere talep artmakta. Her yıl dönemsel olarak tavuk fiyatları buna göre artar veya düşer. Şu anda fiyatlar ise normalden daha fazla düştü. Bu nedenle talep de görüyor. Tabi fiyatlar ucuzladıkça da kar payları düşüyor. Zaten genel olarak fiyatlar 2 yıldır normalin altında. Şu anda ciğerin kilosu 6 lira, taşlık 8 lira, çorbalık 4 lira, kemikli bütün göğüs, bütün piliç 9 lira. Bunlar perakende fiyatlar. Yaz ayında 30- 35 liraya kadar yükselen mangal ve ızgaralık ürünlerin kilo fiyatları şu anda 10-12 TL arasına kadar düştü. Bu durumu tabii ki vatandaşlar değerlendiriyor. Ama tesisler, üretici, pazarlamacılar, perakendeciler bu durumda hoşnut değil."
Görüntü Dökümü
-----------
-Balıkesir Kanatlı Hayvan Eti Üreticileri Birliği Başkanı Bahattin Baltaş röp
-Tavuk hazırlanmasından genel ve detay görüntüler
-Özdeyiş Özdemir röp
-Tavuk çiftliğinden genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Fatih Emrah ERDOĞAN/EDREMİT (Balıkesir),
======================
Minik dansçılar Dünya Dans Yarışmas'ında Türkiye'yi temsil edecek
TÜRKİYE'de Haziran ayında gerçekleştirilen Serbest Stil Türkiye Şampiyonası Dans Yarışmasında birinci olan Edirneli 'Queens Of The Dance' (Dansın Kraliçeleri) ekibi, 30 ülkeden yaklaşık 2 bin dansçının katılımıyla Almanya'da düzenlenecek Dünya Şampiyonası'nda Türkiye'yi temsil edecek. Ekibin genel koordinatörü ve Türkiye Dans Sporları Federasyonu Edirne Temsilcisi Barış Çapkur, "İnşallah dünyada da derece yapacağımıza inanıyorum. Her şeyimizle hazırız, ülkemizi bomba gibi temsil edeceğiz" dedi.
Edirne'de yaşları 7 ile 14 arasında değişen 24 kişilik Dansın Kraliçeleri ekibi, Almanya'daki Dünya Şampiyonası'nda Türkiye'yi gururlandırmak için 4 aydır hız kesmeden hazırlıklarını sürdürüyor. Aynı zamanda ekibin genel koordinatörlüğünü yürüten Türkiye Dans Sporları Federasyonu Edirne İl Temsilcisi Barış Çapkur ve Dans Eğitmeni Sergen Şevik eşliğinde, pazar günü Almanya'ya uçacak ekip, Hip Hop ve Electrcik Boogie dalında organizasyondan dereceyle dönmeyi hedefliyor.
Queens Of The Dance Genel Koordinatörü Barış Çapkur, ekiplerinin Haziran ayında gerçekleştirilen Türkiye şampiyonasında ve daha önce de Yetenek Sizsiniz yarışmasında birincilikleri olduğunu belirtti. Çapkur, "2019 Haziran ayında düzenlenen Türkiye Dans Sporları Federasyonu yarışmasında 4 ayrı dalda çocuklar birincilik elde ettiler. Minik 1, Minik 2, Yıldızlar ve Solo kategorilerinde birincilik aldık Edirne grubu olarak, şimdi 15 - 19 Ekim'de Almanya'nın Bremer Haufen şehrinde düzenlenen Hip Hop - Elektrik Boogie Dünya Şampiyonası'nda Milli Takım olarak Türkiye'yi temsil edeceğiz" dedi.
Oldukça zor bir yarışmaya gittiklerini dile getiren Çapkur; "Bu yarışma sadece Almanya'da olmuyor, dünyanın değişik yerlerinde de oluyor ama biz birinci olduğumuz için istediğimiz yere gitme hakkını kazandık. Dünya'da bu tarz yarışmaların en zor olanına gidiyoruz şu anda. Çocuklarımız 7 yaşından 14 yaşına kadar. Onlar için çok zaman harcadık. İnşallah umudumuz büyük, çocuklarımız çok yetenekliler. Zaten içlerinden bazıları televizyonda düzenlenen yarışma şampiyonları. İnşallah dünyada da derece yapacağımıza inanıyorum. Her şeyimizle hazırız, bomba gibi hazırlandık ve ülkemizi temsil edeceğiz" diye konuştu.
Grubun Dans Eğitmeni Sergen Şevik ise çocukların performanslarının dünya standartlarına göre çok iyi olduğunu ifade etti. Şevik, "Çocuklarımızın performansları dünya standartlarına göre gayet iyi. Bence zorlarlarsa ve enerjilerini iyi kullanırlarsa derece yapacaklarına inanıyorum. Umarım en iyi şekilde bizi temsil edip, aynı zamanda dereceye oynayıp buraya dereceyle döneceklerine inanıyorum. İnşallah en iyi şekilde geri döneriz" şeklinde konuştu.
Grubun dansçılarından Duru Ece Ulu(8), dünya şampiyonasına katılacakları için oldukça heyecanlı olduğunu söyledi. Ulu, "9 aydır dans ediyorum. Dünya şampiyonasına gideceğimiz için çok heyecanlıyım. Çok değişik bir duygu hissedeceğimi düşünüyorum. İnşallah kazanırız. Buradan yarışmacı ekiplere selam gönderiyorum" dedi. Grup üyelerinden Deniz Gürkaynak, "Çok iyi hazırlandık, dünya şampiyonu olmak için gidiyoruz " ifadelerini kullandı.
Görüntü Dökümü
---------
Dansçıların gösterisi
Dansçılardan detaylar
Hocalarla röp.
Dans eden minikler
Öğrencilerle röp.
Detaylar
Haber-Kamera: Ali Can ZERAY - Olgay GÜLER/ EDİRNE, -
=====================
Özel sporcuların havuz sıkıntısı
İzmir'de 52 yıldır kent merkezindeki tek olimpik yüzme tesisi olarak hizmet veren Alsancak Atatürk Yüzme Havuzu'nun, bitişiğindeki hastane inşaatı risk oluşturduğu için kapatılması en çok özel sporcuları etkiledi. Yaz aylarında antrenman yapmak için merkeze 30 kilometre uzaklıktaki Narlıdere Havuzu'na giden milli takım seçmelerine hazırlanan 8 özel sporcu, eylül ayında havuzun kapanmasıyla antrenman yapamadı.
Alsancak Atatürk Yüzme Havuzu, bitişiğinde başlayan hastane inşaatı risk oluşturduğu gerekçesiyle mayıs ayında kapatıldı. Hastane inşaatının temeline çakılacak kazıklar, Atatürk Yüzme Tesisleri'nde çatlak ve yıkılma riski oluşturabileceği için 50 metrelik açık olimpik havuz ve 25 metrelik kapalı havuzda bulunan 6 bin tonun üzerindeki su tamamen boşaltıldı. Buradan yararlanan 6 kulüp, farklı alternatifler bulmak zorunda kaldı.
Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü'nün (GSİM) sporcuları, yaz ayları için Güzelbahçe sınırlarındaki Narlıdere Yüzme Havuzu'nu kullanırken, diğer kulüpler ise olimpik olmayan kentin çeşitli yerlerindeki özel havuzlara dağıldı. Yaz sezonunun bitmesiyle ise özellikle GSİM'nin 8 özel sporcusu havuz bulamadı. Geçen aydan bu yana antrenman yapamayan özel sporcular soruna çare arıyor.
YÜZMEK ONLAR İÇİN TERAPİ
Yüzme sporuna 8 yıl önce başlayıp birçok ulusal madalya kazanan down sendromlu sporcu Sinan Kuş'un (20) annesi Semra Karakaya, mağduriyetlerinin giderilmesini beklediklerini söyledi. Yüzmenin özel sporcular için terapi olduğunu, uzun süredir antrenman yapmayan çocuklarının havuzdan soğumasından korktuklarını belirten Karakaya, "Çocuklarımızın hayatın her alanında var olmalarını istiyoruz. Oğlum 8 yıldır bu tesiste yüzüyordu. Çok emek verdik. Buranın yıkılacağı belliydi, ama yaz başında apar topar havuz kapatıldı. Belli bir süre yüzecek yer bulamadık. Narlıdere'ye gittik ama çok uzaktı. Eylül ayından beri de çocuklarımız yüzemiyor" dedi.
Kasım ayında milli takım seçmeleri olacağını, her gün antrenman yapması gereken özel sporcuların 1 aydan fazladır yüzemediğini belirten Karakaya, "Yüzmek onlara terapi oluyor. Havuzdan soğumalarından korkuyoruz. Bir yer gösterilmesini istiyoruz. Yüzme sporu her gün antrenman gerektiriyor. Çocuklarımız özel durumları nedeniyle kilo almaya da müsaitler. Bu spor sağlıkları açısından da çok önemli" diye konuştu.
Yüzmeyi çok sevdiğini söyleyen Sinan Kuş ise, "8 yıldır yüzüyorum. Hedefim hep birinci olup, ailemi gururlandırmak. Yüzemediğim için çok üzgünüm. Maalesef havuz yok. İleride yüzme antrenörü olmak istiyorum" ifadelerini kullandı.
İZMİR'DE TEK
Alsancak Atatürk Yüzme Tesisleri, İzmir'deki en kapsamlı havuz olma özelliği taşıyor. Gençlik Hizmetleri ve Spor il Müdürlüğü'ne ait olan tesislerdeki üstü açık 50 metrelik olimpik havuz, 1967 yılında yapıldı. Atlama kulesi ve 2 bin 500 kişilik üstü kapalı seyirci tribünleri de bulunan tesis, 1971 Akdeniz Oyunları ve 2005 Üniversite Oyunları dahil 52 yılda yüzlerce şampiyona ve turnuvaya ev sahipliği yaptı. Tesisteki 25 metre uzunluğundaki yarı olimpik kapalı havuz ise 1971'deki Akdeniz Oyunları için inşa edildi. Tesiste spor salonu ve kış ayları için sünger atlama trampleni de bulunuyor. Tesis bitişiğindeki hastane inşaatında temel çalışmaları sürerken, duvarlarından numune alınan havuzun en azından kapalı bölümünün açılıp açılmayacağı belirsizliğini koruyor. Havuz açılamazsa yıkılıp yeniden yapılması gündeme gelecek.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- Anons
- Otizmli yüzücü Sinan Kuş'tan detay
- Sinan Kuş'un annesi Semra Karakaya'yla röportaj
- Sinan Kuş'la röportaj
- Havuzun bitişiğindeki inşaattan detay görüntü
HABER: Ergin KARATAŞ - KAMERA: Kadir ÖZEN/ İZMİR,
=====================
ABD savaş gemisi, Çanakkale Boğazı'ndan geçti
ÇANAKKALE Boğazı'ndan geçen ABD donanmasına ait 78 Borda numaralı güdümlü füze derstroyeri, 'USS Porter', Marmara Denizi'ne doğru yol aldı.
Ege Denizi'nden saat 07.00 sıralarında Çanakkale Boğazı'na giriş yapan ABD Deniz Kuvvetleri'ne ait 78 Borda numaralı güdümlü füze derstroyeri 'USS Porter', saat 10.00'da Lapseki önlerine geldi. Güvenlik gerekçesiyle Sahil Güvenlik botunun eşlik ettiği ABD savaş gemisi, Marmara Denizi'ne doğru yol aldı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------
-Çanakkale Boğazı'ndan geçen ABD savaş gemisinden görüntüler.
Haber-Kamera: Orhan AKTUĞ/LAPSEKİ (Çanakkale),
========================
Doç. Dr.Timur: Çocuklarda kalp şikayeti göz ardı edilmemeli
Ordu Üniversitesi (ODÜ) Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Hakan Timur, günümüzde kalp hastalıklarının çok küçük yaşlarda da görülebildiğini ve erken tanı için ailelerin dikkatli davranması gerektiğini belirtti.
ODÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi ve Perinatoloji (Yüksek riskli gebelik) Uzmanı Doç. Dr. Hakan Timur, kalp rahatsızlıklarında erken tanının çok önemli olduğunu belirterek, sağlık kuruluşlarına başvurmanın önemli olduğunu belirtti. Günümüzde artık çocukluk yaş döneminde de kalp hastalıklarına sık rastlandığını, bunlara da erken tanı koyulabildiğini belirten Doç. Dr. Timur, "Biz özellikle kalp hastalığı dediğimiz anne karnındaki bebeklerin kalp rahatsızlıklarını tanıyabiliyoruz. Ultrasonografi dediğimiz bir yöntemle kalp hastalıkları tanısını koyabiliyoruz. Özellikle anne adaylarına, 20 ile 22'nci gebelik haftasında ultrason yöntemiyle 'Bebeklerinin kalbinde bir problem var mı?', 'Herhangi bir kalp hastalığı var mı?' bunun tanısını çok rahatlıkla koyabiliyoruz. Karıncık, kulakçık, büyük damar problemleri, kalple ilgili problemler, bebek doğduktan sonra sıkıntıya sokabilecek durumların tanısını koyabiliyoruz. Bu özellikle anne adaylarına herhangi bir sürpriz olmamasını sağlıyor" dedi.
'GEBELİK VE ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE GÖZÜKEBİLİYOR'
Anne babaların çocukların kalp şikayetlerini göz ardı etmemeleri gerektiğini dile getiren Doç. Dr. Timur, "Hem bebeklik hem de çocukluk döneminde kalp şikayetini anne babaların kesinlikle göz ardı etmemeleri lazım. Çocukluk döneminde koşup oynarken çabuk yorulan, moraran bir çocuk olursa muhakkak bu çocukları bir doktora getirmeleri lazım. Çünkü birçok hastalık artık çocukluk döneminde de görülebiliyor. Tansiyon hastalığı, kalp damarlarının ince olması, doğuştan getirilen bir takım kalp rahatsızlıkları bebeklik ve çocukluk döneminde gözükebiliyor. Tanı almamış birçok vaka bu şekil şikayetlerle anne baba tarafından doktora getirilirse artık günümüzde bunlara çok rahatlıkla tanı konulabiliyor. Gizli kalp dedikleri şey de aslında tanı konmamış kalp hastalığı. ya anne karnında başlayan ya da doğduktan sonra oluşan bir kalp rahatsızlığı var ama bunu anne baba bilmiyor. Bunları doktora getirirlerse çok rahatlıkla tanı koyulabiliyor" şeklinde konuştu.
'ORDU'DA BEBEK ÖLÜM HIZI AZALDI'
Ordu ilinde yaptıkları çalışmalarla, anomalisi olan bebeklere erken tanı koymak suretiyle bebek ölüm hızını da azalttıklarını ifade eden Doç. Dr. Timur, "Gebelik dönemlerinde anne adaylarını ultrasonografi yöntemle tarayarak sakatlıklara tanı koyuyoruz. veya düzeltilebilecek hastalıklara anne karnında tanı koyup uygun tedavi merkezlerinde bu hastalıkların tedavisini yaptırabiliyoruz. Örneğin kalp hastalığı olan bir gebenin daha çok tam donanımlı merkezlerde doğum yaptırılıp sonrasında bebeğin uygun tedavisinin yapılmasına olanak sağlıyor. Bebekte bir kalp rahatsızlığı varsa veya doğduktan sonra açık kalp ameliyatı gibi ağır bir ameliyat geçirecekse bunun yapılabileceği merkezlere orada doğumunun gerçekleştirip, bu tür organizasyonlarla Ordu ilinde bebek ölüm hızını azaltmayı planladık. Bu şekilde hareket ederek Ordu ilinde 2018 yılında bebek ölüm hızı azaldı. Anomalili bebeklere erkenden tanı koyarak bebek ölüm hızını binde 8'den, binde 5 civarına düşürmüş olduk" diye konuştu.
'BEBEK DOĞDUKTAN SONRA KALBİ KONTROL ETTİRİLMELİ'
Bebeklik ve çocukluk yaşında kalp problemlerinin genellikle doğuştan gelen kalp problemiyle ortaya çıktığını, çeşitli enfeksiyon rahatsızlıklarından dolayı da kalp problemi olabileceğini söyleyen Doç. Dr. Timur, "Önemli olan bu kalp problemlerini doğuştan tanımak. Bunları tedavi etmek ve bebeğin, çocuğun sağlıklı bir şekilde hayata devam etmesini sağlamak. Anne karnında bebeğin bir takım damarlar var doğduktan sonra o damarlar ilk üç gün içinde kapanıyor. Kapandıktan sonra bebeğin kalbinin tekrar değerlendirmek gerekebilir. Bebek doğduktan sonra da bebeğin kalbi muhakkak kontrol ettirilmeli" dedi.
Görüntü Dökümü
--------------
-Ultrasonda bebek görüntüsü
-Okul bahçesinde oyun oynayan çocuklardan görüntü
-Hakan Timur ile röportaj
Süre: 3.45 DK Boyut: 558 MB
Haber-Kamera: Nedim KOVAN-ORDU,
Son Dakika › Güncel › Dha yurt bülteni - 5 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?