FATİH'TE YANGINDA MAHSUR KALANLAR BÖYLE KURTARILDI
Alper KORKMAZ/
Fatih'te 4 katlı binanın 3. katında çıkan yangında mahsur kalan, aralarında bir anneyle bebeğinin de olduğu 5 kişiyi itfaiye ekiplerince kurtarıldı. Pencereye çıkıp bekleyenlerin o anları saniye saniye cep telefonu kamerasına yansıdı.
Nişanca Mahallesi'nde bulunan 4 katlı binanın 3. katında saat 09.30'da henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Yangın nedeniyle daire ve binayı yoğun duman kapladı. Dışarı çıkamayan bazı bina sakinleri mahsur kaldı.
PENCEREYE ÇIKIP KURTARILMAYI BEKLEDİLERİhbar üzerine olay yerine çok sayıda itfaiye, sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Yangının başladığı daire oturanlar pencerelere çıkarak kurtarılmayı bekledi. Büyük korku yaşayan ve zaman zaman çığlık atan vatandaşlar itfaiyenin merdiven aracıyla kurtarıldı. İtfaiye ekiplerinin kurtardığı ve dumandan etkilenen bir anne ile bebeği tedbir amacıyla hastaneye götürüldü. Kurtarılan diğer 3 kişi ise ambulanslara alınarak tedavi edildi. Yangın itfaiye ekiplerince kısa sürede kontrol altına alınarak söndürüldü. Olayı anlatan bir kişi, "Yangın en üst katın bir altında çıkıyor. İçeride kalanlar vardı. Onlarda da herhangi bir şey yok. Yaralı yok" diye konuştu.
Görüntü Dökümü: -------------------Pencereye çıkanlar ve itfaiyenin kurtarması cep telefonu görüntüsü-Ekiplerden görüntü-Ambulansa alınanlardan görüntü-Görgü tanıkları ile röportaj-Binadan görüntü-Genel ve detaylar
10.03.2020 - 10.49 - Haber Kodu : 20031005410.03.2020 - 10.46 - Haber Kodu : 200310052===========================
2- PENDİK'TEKİ 'HANNİBAL DAMAT' HAKKINDA İDDİANAME HAZIRLANDI
-İddianamede Murat Gültekin'in kayınbabası Adil Taşdemir'in dudağını ısırarak koparmak suretiyle basit tıbbı müdahale ile giderilemeyecek biçimde yaraladığı aktarıldı.
Haber: Halil YILMAZ/ İSTANBUL, Pendik'te 9 Eylül 2019 tarihinde kardeşleri Kadir Gültekin (29) ile Ferhat Gültekin (33) ve annesi Filiz Karakoç (54) ile yol keserek kayınbabası Adil Taşdemir'i (57) beysbol sopasıyla darp ettikleri iddiasıyla tutuklanan Murat Gültekin ve ailesi (36) hakkında "Cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" ve "Silahla kasten yaralama" suçlarından toplamda 7 yıldan 23 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İddianamede damat Murat Gültekin'in kayınbabası Adil Taşdemir'in dudağını ısırarak kopardığı ve Adil Taşdemir'in de dünürü Filiz Karakoç'un kalçasına tornavida sapladığı belirtildi.
İDDİANAMEDE OLAY ANLATILDIİstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede sanık Murat Gültekin'in müşteki sanık Adil Taşdemir'in damadı olduğu ve Murat Gültekin'in eşiyle boşanma aşamasında olduğu için taraflar arasında husumet çıktığı anlatıldı. Olay tarihi olan 9 Eylül 2019'da ise sanık Murat Gültekin'in kardeşleri olan müşteki sanık Ferhat Gültekin, müşteki sanık Kadir Gültekin ve anneleri müşteki sanık Filiz Karakoç'un aynı araç içerisinde olduğu belirtildi.
KAYINBABASININ DUDAĞINI ISIRARAK KOPARDIİddianamede Gültekin ailesinin Taşdemir'in araç kullandığı ve aracın içerisinde Taşdemir'in oğlu Gökhan Taşdemir'i de gördüğü ifade edildi. Sanık Ferhat Gültekin'in Adil Taşdemir'in aracının önünü kestiği ardından soruşturma aşamasında ele geçirilmediği belirtilen ve silah olarak sayılan beyzbol sopalarıyla Adil Taşdemir ile oğlu Gökhan Taşdemir'i darp ettikleri kaydedildi. Anne Filiz Karakoç'un da herhangi bir silah kullanmadan darp eylemine karıştığına yer verildi. Darp eylemi sırasında Murat Gültekin'in kayınbabası Adil Taşdemir'in dudağını ısırarak koparmak suretiyle basit tıbbı müdahale ile giderilemeyecek biçimde yaraladığı aktarıldı.
KAYINBABA DÜNÜRÜNE TORNAVİDA SAPLADIMurat Gültekin ile Kadir Gültekin'in ise beysbol sopasıyla Gökhan Taşdemir'in bacaklarına vurduğu ve basit tıbbi müdahale ile giderebilecek şekilde yaraladıkları anlatıldı. İddianamede yaşanan arbede sırasında kayınbaba Adil Taşdemir'in soruşturma aşamasında ele geçirilemediği belirtilen ve silahtan sayılan tornavidayla dünürü Filiz Karakoç'un kalçasına ve eline saplamak suretiyle dünürü Karakoç'u basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek biçimde yaraladığı ifade edildi. Sanıklar Murat Gültekin, Ferhat Gültekin, Kadir Gültekin ve anne Filiz Karakoç'un eylem ve fikir birliği içerisinde hareket ettikleri kaydedildi.
23 YILA KADAR HAPİS CEZASI İSTENDİİddianamede tutuklu sanıklar Murat Gültekin, Kadir Gültekin ve Ferhat Gülten hakkında "Silahla kasten yaralama", "Cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" ve "Kara ulaşım araçlarını kaçırma veya alıkoyma" suçlarından toplamda 7'şer yıldan 23'er yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istendi. Müşteki sanık Filiz Karakoç hakkında ise "Yaralama", "Kara ulaşım araçlarını kaçırma veya alıkoyma" ve "Cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından 6 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası istendi.Ayrıca iddianamede saldırıya uğrayan müşteki sanık Adil Taşdemir hakkında "Silahla yaralama" suçundan 6 aydan 1 buçuk yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi. Görüntü dökümü: -------------------ARŞİV
10.03.2020 - 12.04 - Haber Kodu : 200310079
=======================
3- METİN TOPUZ'A 15 YILA KADAR HAPİS İSTEMİ
Özden Atik - İSTANBUL DHA - FETÖ ile bağlantılı eski polis müdürleri ve askerlerin yanı sıra firari eski savcı Zekeriya Öz'le irtibatlı olduğu iddia edilen ve casusluk suçlaması yöneltilen ABD İstanbul Başkonsolosluk irtibat görevlisi Metin Topuz'un yargılandığı davada savcı mütalaasını açıkladı. Savcı mütalaada, Topuz'un "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsini talep etti. Topuz hakkında "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme" ve "gizliliği ihlal etme" suçlarından ise beraat istendi.
Görüntü Dökümü: ------Arşiv
10.03.2020 - 11.46 - Haber Kodu : 200310072
=====================
4- KADIN KIYAFETİ GİYEN SİLAHLI SOYGUNCULAR KAMERADA
-Arnavutköy'de kadın kıyafeti giyen 4 silahlı soyguncu fabrikadan içinde yaklaşık 2 milyon 200 bin lira değerinde paranın olduğu kasayı gasp etti.
-Soygun anları fabrikanın güvenlik kamerasına yansırken, 14 şüpheli yakalandı.
Ali AKSOYER-Buse PEHLİVAN/İSTANBUL ARNAVUTKÖY'de etek giyerek kadın kılığında şüpheliler fabrikada güvenlik görevlisinin ellerini ve ayaklarını bağladıktan sonra içinde yaklaşık 2 milyon 200 bin lira değerinde döviz ve çek bulunan kasayı el arabasına koyarak soydu. Şüphelilerin soygun anları fabrikanın güvenlik kameralarına saniye saniye yansırken, olayla ilgili 14 kişi gözaltına alındı. Gasp olayının yanı sıra 3 ayrı telefon dükkanından hırsızlık yaptıkları öğrenilen şüphelilerden 10'u tutuklandı.
KASAYI EL ARABASINA YÜKLEYEREK ÇALDILARHadımköy, Haraççı Mahallesi'nde 4 Şubat 2020 tarihinde meydana gelen olayda saat 04.30'da sıralarında bir fabrikaya gelen silahlı ve maskeli 4 kişi, demir korkuluklardan atlayarak bahçeye girdikten sonra güvenlik görevlisini silah göstererek etkisiz hale getirdi. Tanınmamak için etek giydikleri gözlenen şüpheliler silah tehdidi ile güvenlik görevlisine işyerini kasasının yerini söyletti. Güvenlik kameraları tarafından da saniye saniye görüntülenen olay sırasında kasayı açmayı başaramayan şüpheliler bir el arabası yardımıyla kasayı dışarı taşıyarak geldikleri araca yükleyip olay yerinden kaçtı.
BOŞ KASA YOL KENARINDA BULUNDUElleri bağlı şekilde bırakılan güvenlik görevlisinin kurtularak polisi aramasıyla şüphelileri yakalamak için operasyon başlatıldı. Gasp edilen kasanın içinde 1.200.000 lira, 6 bin 120 Euro, 1600 sterlin, 350 bin lira değerinde ziynet eşyası, 300 bin lira değerinde çek ile şirkete ait otomobillerin kontak anahtarları olduğu öğrenildi. Gasp edilen kasa kısa süre sonra boş olarak Arnavutköy'de yok kenarına atılmış olarak bulundu.
HAVA DESTEKLİ OPERASYON YAPILDIGasp Büro Amirliği ekipleri tarafından 26 Şubat 2020 tarihinde daha önceden tespit edilen 25 adrese, polis helikopterinin de katıldığı operasyon düzenlendi. Operasyonda olaya karışan 14 şüpheli polis ekipleri tarafından yakalandı. Baskın yapılan evlerde yapılan aramada 2 adet silah, 2 bin 400 lira para ve ziynet eşyaları bulundu.
10 KİŞİ TUTUKLANDIAsayiş Şube Müdürlüğünde sorgulanan şüphelilerin çeşitli suçlardan polise geliş kayıtları olduğu tespit edildi. Poliste yapılan işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden Kerem G.(23), Ferhat Ç.(20), Abdulkerim B.(20), Hamit G.(22), Abdulhalik G.(24), Tahir G.(19), Yunus Ö.(39), Fatih Ö.(23), Emrah G.(24), Emrah G.(25) tutuklandı. Yaşı küçük olan şüpheli M.Ç.(15)'nin aralarında bulunduğu 4 kişi ise adli kontrol şartıyla serbest kaldı.
Görüntü Dökümü: -----------------(GÜVENLİK KAMERASI)-fabrikaya girişleri-Güvenlik görevlisini etkisiz hale getirmeleri-Kasayı arabayla çıkarmaları-Başka bir tarihte yaptıkları hırsızlığın görüntüleri
=============================
5- ÖLEN KEDİSİNE SON BAKIŞ
Haber-Kamera: Emin YEŞİL/İSTANBUL, - Sultangazi'de, evden dışarı çıkamaya çalışan kedi, pencere aralığına sıkışarak öldü. Beslediği kediyi o halde gören kadın gözyaşlarını tutamadı.Olay, Uğur Mumcu Mahallesi'nde bulunan bir sitede meydana geldi. Sitenin giriş katında oturan Sevda Köse, evin hava alması için mutfak bölümünde bulunan pencereyi üstü açık kalacak şekilde bıraktı. Bir yıldır beslediği 'Sarı Mars' adlı kedisi pencerenin üstündeki aralıktan dışarı çıkmaya çalışırken boynu pencerenin aralık bırakılan kısmına sıkıştı. Kediyi o halde görenler komşuları durumu itfaiyeye ve ev sahibi Seda Köse'ye haber verdi. Haberi alınca eve gelen Sevda Köse, kedisini pencereye sıkışmış olduğunu görünce gözyaşlarını tutamadı. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri, eve girerek kediyi sıkıştığı yerden çıkardı. Ancak kedinin öldüğü ortaya çıktı. Bir itfaiye eri kedinin sahibi Sevda Köse'ye, "Kediyi alacak mısınız? Gömecek misiniz?" diye sordu. Köse, "Ben gömemem. Bakamıyorum" dedi. İtfaiye erleri tarafından bir poşete konulan kedi, gömülmek üzere evden götürüldü. Köse gözyaşları içerisinde ölen kedisinin götürülmesini izledi.
"DAHA ÖNCEDEN ÇIKIYORDU"Kedisinin ölmesiyle ilgili konuşan Sevda Köse, "Benim dükkanım var. Dükkana gittim. Evin içi hava alsın diye camı üstten biraz açtım. Daha önceden çıkıyordu, hiç böyle bir şey olmadı." dedi.
Görüntü Dökümü: --------------Kadının gözyaşı dökmesi-Mahallelinin kadını teselli etmesi-İtfaiye ekipleri-Ekiplerin kediyi alması-Poşete koyarak götürmeleriDetaylar
10.03.2020 - 11.14 - Haber Kodu : 200310063
==========================
6- AVCILAR'DA KORKUNÇ OLAY...
İhsan DÖRTKARDEŞ/İSTANBUL, - AVCILAR'da 6 aylık bir bebek iddiaya göre 4 yaşındaki kardeşinin kucağından kayarak 3 kattaki evlerinin balkonundan düştü.Akıllara durgunluk veren olay, Avcılar'daki Gümüşpala Mahallesi'nde meydana geldi. Mahalledeki bir evin 3'üncü katında oturan iki çocuklu ailenin 4 yaşındaki oğlu A.C.Y., komşularının ifadesine göre, son dönemde sık sık yaptığı gibi dün akşam saatlerinde de evdeki bazı eşyaları balkondan attı. Anne, sokağa atılan mutfak eşyalarını almak için 6 aylık bebeğini koltuğun üzerinde bırakarak indi. Annesinin atılan eşyaları almak üzere evden ayrılmasından sonra bir görgü tanığının ifadesine göre, A.C.Y., kardeşi E. C. Y.'yi belinden tutarak, balkona çıkardı. Ayşe Y., oğlunun attığı mutfak eşyalarını toplarken, balkondaki taburenin üzerine çıkan küçük çocuğun kucağında 6 aylık kardeşini görenler bağırarak onu uyardı. Anne Ayşe Y. de bağırarak kardeşini içeri götürmesini isterken, A.C.Y., kucağındaki minik kardeşi E.C. Y.'yi tutamadı. Bir anda bebeğinin yanına düştüğünü gören anne sinir krizi getirerek çığlıklar atarken, kanlar içerisindeki minik oğlu, sevk edilen 112 Acil ambulansı ile birlikte yakındaki Murat Kölük Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Bebeğin durumunun ağır olduğu belirlenince zaman kaybetmeden Küçükçekmece'deki Kanuni Sultan Süleyman Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi. Avcılar Emniyet Müdürlüğü ekipleri görgü tanıkları ve annenin ifadesine başvururken, anne hakkında 'Taksirle yaralama' suçundan soruşturmaya başladı.
KOMŞULARININ DA DİKKATİNİ ÇEKMİŞBinada yaklaşık 5 yıldan bu yana oturduğu belirtilen ailenin, 4 yaşındaki çocuğunun sürekli evlerindeki eşyaları balkondan atmasından yakındığı buna bir çözüm bulamadığı belirtildi. Aynı binada oturan oto lastik tamircisi Korkmaz Özden, "Çocuk, sürekli her şeyi balkondan atıyordu. Evde ne bulursa; ayakkabı, pantolon, deterjanları, tencere, tava… Biz de binaya geçerken çekiniyorduk. Allah'tan arka tarafta oturuyorlardı. Ön tarafta otursalar, biz burada da iş yapamayız. Çok kötü yani.. Biz bir vatandaşlık görevi olarak düşündük nereye bildirelim, nasıl yapalım diye. Biz bir çare bulamadık kendi kendimize. Çocuk, bir gün önce de evdeki eşyaları atıyordu. Cenazemiz var. Üst kattaki komşumuz vefat etti, araştırma yapamadık. Yaklaşık 5-6 senedir burada oturuyorlardı. Bizim hanım ile yukarıdaki komşunun hanımı götürdüler hastaneye. Hatta babasına da ulaşamadılar. Çocuğun babasının ağabeyini aradım. Bebeğin beyninde hasar varmış." dedi.Aynı lastikçide çalışan bir başka kişi de, "Çocuk, mutfaktaki malzemeleri atmış. Annesi onları toplamaya çıkarken o da kardeşini atıyorö diye konuştu.
Görüntü Dökümü: ----------------------Binanın dıştan görüntüsü-Aynı binada oturan oto lastik tamircisi Korkmaz Özden'in ve çırağının anlattıkları
10.03.2020 - 12.25 - Haber Kodu : 200310084=======================
7- SINIRI GEÇEMEDİ SULTANGAZİ'DE KALÇASINDAN BIÇAKLANDI
Haber-Kamera: Emin YEŞİL/ SULTANGAZİ'de aynı evde yaşayan Pakistanlılar arasında çıkan kavgada bir kişi kalçasından bıçaklandı. Saldırganlar olay yerinden kaçarken, bıçaklanan kişinin Avrupa'ya geçmek için Edirne'ye gittiği, geçemeyince de İstanbul'a geri döndüğü öğrenildi.
YUNANİSTAN SINIRINI GEÇEMEDİ SULTANGAZİ'YE GERİ DÖNDÜOlay, geçen Cumartesi saat 20.00 sıralarında Sultangazi Cebeci Mahallesi'nde meydana geldi. İddialara göre, Avrupa'ya geçmek isteyen Pakistan uyruklu Mahmud Yasin, Edirne'ye gitti. Yasin, sınırı geçemediği için Sultangazi'ye geri döndü. Bir apartmanın bodrum katında beraber yaşadığı arkadaşlarının yanına gelen Mahmud Yasin ile bazı arkadaşları arasında henüz belirlenemeyen bir nedenden dolayı tartışma çıktı. Tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. Yaklaşık 8 kişi Yasin'e saldırdı. Saldırganlardan biri, Yasin'i kalçasından bıçakladı. Saldırganlar daha sonra dışarı çıkarak, olay yerinden kaçtı. Mahmud Yasin ve kavga sırasında evde bulunan 3 arkadaşı da dışarı çıktı.
SOKAK ORTASINDA YERE YIĞILDIKanlar içerisinde kalan Yasin, sokak ortasında yere yığıldı. Yasin'in yardımına yanında bulunan arkadaşları ve çevredekiler koştu. Yasin'in bir arkadaşı daha fazla kan kaybetmemesi için bez parçasıyla tampon yaptı. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve çok sayıda polis ekibi sevk edildi. İlk müdahalesi olay yerinde yapılan Mahmud Yasin, ambulansla Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Yasin'in hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi.
5 KİŞİ GÖZALTINA ALINDIPolisin olayla ilgili soruşturması devam ederken, 5 şüpheli gözaltına alındı.
"BAYILMASIN DİYE SU VERDİLER"Bir mahalle sakini, "Çocuklar kapıda kalabalık var dediler. Dışarı çıktığımda çocuğun yerde yattığını gördüm. Ne olduğunu sorduk kendisine. 4-5 kişi her halde kapıya dayanmış. Yapanlar da Afgan diye anlatıyordu. Bıçaklamışlar, gitmişler. Başında zaten kendi arkadaşları vardı. Burada vatandaşlar bayılmasın diye su verdi. Çocuk baygınlık geçirdi" dedi.Bir başka mahalle sakini ise, "Alacak verecek yüzünden kavga etmişler herhalde. Birbirlerini bıçaklamışlar" diye konuştu.
GÜVENLİK KAMERASINA YANSIDIŞüphelilerin kaçışı ve Mahmud Yasin'in yere yığıldığı anlar bir ise marketin güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde, olayın yaşandığı bodrum kattan çıkan şüphelilerin kaçtığı, kalçasından bıçaklanan Mahmud Yasin ve yanındaki arkadaşlarının da yürüdüğü görülüyor. Bir süre ayakta duran Yasin, daha sonra sokak ortasında yere yığılıyor. Kanlar içerisinde yere yığılan Yasin'e yanında bulunanların ilk anda müdahale etmedikleri, kısa bir süre sonra elinde bez parçası olan bir arkadaşı yanına gelerek daha fazla kan kaybetmesini önlemek için tampon yapıyor.
Görüntü Dökümü: ---------------(GÜVENLİK KAMERASI)-Sokak başında kaçanlar-Yaralının yere yığılması
(AKTÜEL)-Yerde yatan yaralı-Yaralıya müdahale edenler-Polisten görüntü-Sağlık ekipleri-Yaralının ambulansa konulması-Görgü tanıklarıyla röp-Genel ve detaylar
10.03.2020 - 10.32 - Haber Kodu : 200310049
=====================================
8- ARNAVUT GENÇ KIZ İLK KEZ TÜRKİYE'DE YEMEK YİYEBİLDİ
*17 yaşındaki Rudina Gioka,"Şimdi tek hayalim evimize dönmek ve canım ne istiyorsa onu yiyebilmek."
Özlem YURTÇU KARABULUT, Osman BAKIR/ İstanbul, Yemek borusunda darlık ile dünyaya gelen Arnavutluk vatandaşı 17 yaşındaki Rudina Gioka, hayatı boyunca hiç katı gıda yiyemedi. Yemek borusundaki 2 milimetrelik açıklıktan, sadece sıvı gıdalarla beslenerek hayatta kalmayı başaran genç kız, Türkiye'de gerçekleştirilen genişletme operasyonları sonrası hayatında ilk kez katı yiyecek yedi. Köftenin tadına bakan Gioka, "Ameliyattan sonra ilk yediğim yemeklerden birisi de köfte oldu, çünkü köfteyi çok seviyorum." dedi.
Arnavutluk Tiran'a bağlı Perifer kasabasında yaşayan 17 yaşındaki Rudina Gioka, yemek borusunun doğuştan darlığı nedeniyle hayatı boyunca hiç katı gıda alamadı. Gioka, yemek borusunda 13 santimetre boyunca ilerleyen, kalem ucu büyüklüğünde, yaklaşık 2 milimetrelik açıklıktan geçebilecek sıvı gıdalarla besleniyordu. Arnavutluk'taki doktorlar genç kıza yapılacak bir şey olmadığını, yemek borusunun komple değiştirilmesiyle tedavi olabileceğini söyledi. Ülkede bu ameliyatı gerçekleştirebilecek cerrahın olmaması nedeniyle, Arnavutluk ile Türkiye arasındaki sağlık anlaşması gereği, bakanlıklar arasında yazışmalar tamamlandı ve ülkesi, Rudina'yı Türk hekimlerine emanet etti. Rudina, Ocak ayında İstanbul Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi çocuk cerrahisi kliniğine yatırıldı. Çocuk Cerrahisi Klinik Şefi Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu ve ekibinin gerçekleştirdiği genişletme operasyonlarıyla yemek borusu nakline dahi gerek kalmadı ve yemek borusundaki açıklık 8 milimetreye kadar çıkarıldı, Rudina geçen ay hayatında ilk kez yemek yiyebilmenin mutluluğunu yaşadı. Genç kız ilk defa köftenin tadına baktı. Rudina'nın tedavisinin tamamlanmasının bir yıl süreceği öğrenildi.
"TEK HAYALİM EVE DÖNÜNCE HER İSTEDİĞİMİ YİYEBİLMEK"Lise ikinci sınıf öğrencisi olan Rudina, iyileşip okulunu bitireceğini ve ileride psikolog olmak istediğini belirterek, "Hastalığımdan dolayı artık hayattan ve hiç kimseden bir beklentim kalmamıştı. Çok kolay bir hayatım olmamıştı. Katı gıdaları yiyemediğim için tatlarını da bilmiyordum çoğunun. O nedenle küçükken çok canım çekmiyordu. Mandalina portakal gibi meyvelerle, sıvı gıdalarla beslenebiliyordum daha çok. Türkiye'ye gelene kadar hiçbir umudum yoktu. Burada tedavi olabileceğimi öğrendiğimizde hayat benim için değişti. Önce buraya gelemeyeceğim diye çok korktum, çünkü işlemler için çok uzun süre bekledim. Geldikten sonra da ya ameliyattan çıkamazsam diye endişe ettim biraz. Ama çok şükür her şey yolunda gitti. Şimdi tek hayalim evimize dönmek ve canım ne istiyorsa onu yiyebilmek. Oradaki profesör birkaç milimlik deliği görünce şoke oldu ve genişletme işlemini hiç boşuna denemesinler bu mümkün değil, ancak yemek borusunu komple değiştirirlerse tedavi olursun dedi. O yüzden buraya geldiğimizde çok stresliydik acaba başarılı olacak mı işlem diye. Ama burada duyduklarımızdan sonra inanılmaz mutlu olduk ve işlem de başarılı oldu. Artık tüm yemekleri yiyebiliyorum. Ameliyattan sonra ilk yediğim yemeklerden birisi de köfte oldu, çünkü köfteyi çok seviyorum." dedi.
YEMEK BORUSUNUN KOMPLE DEĞİŞTİRİLMESİ İSTENDİArnavutluk'tan yemek borusu değişimi istemiyle kendilerine gelen Rudina'nın hikayesini Ağustos ayında Sağlık Bakanlığı Uluslararası Hasta Birimi'nden kendilerine ulaşan maille öğrendiklerini anlatan Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Cerrahisi Klinik Şefi Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu, "Önümde bir dosya vardı. 17 yıldır beslenemeyen, sadece sıvı gıdalar alarak bu yaşına gelmiş ve özofagusu (yemek borusu) bir şekilde hastalıklı bir kızı bize sevk etmek istiyorlardı. Sevk gerekçesi de yemek borusunun tamamının değiştirilmesi yönündeydi. Sağlık Bakanlığımızın farklı ülkelerle anlaşması gereği, bazı hastaların Türkiye'de tedavi edilmesiyle ilgili organizasyonu çerçevesinde Rudina'nın tüm işlemleri Eylül ayında tamamlandı ve Ocak ayının ilk haftası hastanemize yatırıldı" dedi.
"ÇOK ÇOK NADİR GÖRÜLEN BİR DURUM"Yemek borusunun bu kadar darlığı ile seyreden hastalıkların daha çok sonradan gerçekleştiğini anlatan Prof. Dr. Dokucu, "Yemek borusunun neredeyse tamamen kapanması ile seyreden hastalıklar, ya 'kostik yanık' dediğimiz çocuğun bazı kimyasal maddeleri yanlışlıkla içmesi vs. ile gerçekleşir ki maalesef ülkemizde de çok sık yaşanıyor, ya da ağır reflüye bağlı daralmalar sonucu oluşur. Rudina'daki gibi konjenital, yani doğuştan gelen özofagus darlığı, hele ki 13 santimetre boyunca ilerleyen bir darlık, oldukça nadir görülen bir durum. Darlık yaklaşık bir kalem ucu genişliğindeydi. Hayatı boyunca 1-2 milimetrelik bir açıklıktan beslenmiş çocuk. O kadar milimetrik bir açıklıktı ki balonla genişletme için kullanacağımız 'guide wire' dediğimiz incecik kılavuz telini dahi zor ilerlettik. Onlarca kez muayene, endoskopi ve toplamda 5-6 kez 'dilatasyon' yani genişletme işlemi uyguladık ve normale yakın bir noktaya getirerek açıklığı 8 milimetreye çıkarabildik. Bundan sonra bizde veya ülkesinde, bir yıl boyunca tedavisine devam edecek. Arnavutluk'taki meslektaşlarımız yemek borusu nakli önermiş ama buna gerek kalmadı. Biz onun kendi doğal yemek borusunu koruyarak tedavisini sağladık ve evine gönderiyoruz" diye konuştu.
"BİR HASTA İÇİN EN İYİSİ KENDİ ORGANIDIR"Özofagus replasmanı yani yemek borusu değişiminin de çok zor bir cerrahi işlem olduğunu söyleyen Prof. Dr. Dokucu, sözlerini şöyle devam etti: "Sıklıkla mide veya kalın bağırsak, bazen de ince bağırsak kullanılıyor bunun için. Ama onların da kendi zorlukları var. Biz asistanlarımızı hep şunu söyleriz: Bir hasta için en iyisi kişinin kendi yemek borusudur. Hasta da olsa zedelenmiş da olsa onu korumak, korumayı becerebilmek en önemli tıbbi yaklaşımdır."
"YEDİĞİNİ GERİ ÇIKARIYORDU"Baba Agim Gioka ise, Rudina'nın en küçük çocukları olduğunu söyleyerek "3 oğlum iki kızım var. Rudina en küçüğümüz. Hastalığı daha 3 aylıkken ortaya çıkmıştı. 2018'in başlarına kadar hiçbir şey yapılamadı. Sadece rutin kontroller yapılıyordu. Doğduğundan beri hiç normal gıda ile beslenmedi. Her öğününde sıkıntı çekiyordu. Katı gıda hiç alamadı çünkü çiğneyip yutmaya çalıştığında dahi tamamen geri çıkarıyordu. Hep süt ürünleri ile büyüdü. Örneğin bizim oraya özel bir peynir çeşidi vardır, suludur biraz; onları yiyerek büyüdü. Bir de sulu meyveler, çorbalar vs. Özellikle son 3 yıldır canı başka yemekleri de çok çekiyordu, büyüdü çocuk her şeyin farkındaydı çünkü. Ama yiyemiyordu. Tam yutkunacağı an kusuyordu. Son bir iki yıldır orada çok az bir genişletme işlemi yapıldı, birkaç tane küçük işlem yaptılar boğazına. Ama yeterli gelmedi. Sabrederek bugünü bekledik ve sonunda Türkiye'de tedavi edilmesi sağlandığı için çok mutluyuz. Buradaki tedavisi sırasında her şey çok güzel gitti. Personel harika, doktorlar harika, her şeyimizle çok ilgilendiler" dedi.
Görüntü Dökümü: -----------------------Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu röportajı-Rudina Gioka röportajı-Baba Agim Gioka röportajı-Rudina'nın ilk kez köfte yiyebildiği anın görüntüleri-Genel ve detay görüntüler
10.03.2020 - 11.45 - Haber Kodu : 200310071
=======================
9- HENRİ BARKEY SORUŞTURMASINDA ÇARPICI İFADE
"HSBC saldırısı, Gezi olayları ve 15 Temmuz'da buradaydım"
Hilal ÖZTÜRK/İSTANBUL, - İSTANBUL Cumhuriyet Başsavcılığı'nın eski CIA danışmanı Henri Barkey'in FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimindeki bağlantısıyla ilgili soruşturmada dikkat çekici bir ifade dosyaya girdi. Barkey'in 15 Temmuz'da kaldığı Büyükada S. P. Hotel'de şef garson olarak çalışan A.U., Adalar İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde 25 Şubat 2020'de ifade verdi. A.U., Barkey'in 15 Temmuz günü kendisine, şaşırmış gibi yaparak "İstanbul'a 3 kez geldim. İlk geldiğimde HSBC isimli bankada patlama, ikinci geldiğimde Gezi Parkı eylemleri, üçüncü geldiğimde ise böyle bir olay yaşandı" dediğini söyledi. FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde Büyükada'da S. P. Hotel'de kaldığı, darbeden sonra Türkiye'den ayrıldığı tespit edilen eski CIA Danışmanı Henri Barkey ile ilgili, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada dikkat çekici bir ifade dosyaya girdi. Büyükada İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde 25 Şubat 2020 tarihinde ifadesi alınan S.Hotel'in şef garsonu A.U., Barkey ile olan diyaloğunu ve o gece neler yaptığını ayrıntılarıyla anlattı.
BARKEY: EL KAİDE SALDIRILARI, GEZİ VE 15 TEMMUZ'DA İSTANBUL'DAYDIMS.P. Hotel'de şef garson olarak çalıştığını belirten A.U., eski CIA danışmanı Henri Barkey ile birlikte 17 kişinin geldiği dönemde akşamcı olduğunu bildirdi. Barkey ve diğerlerinin gündüzleri ne yaptıklarını bilmediğini ama toplantıda olduklarını düşündüğünü söyleyen A.U.'nun, "Çünkü akşamdan toplantı salonunu görevimiz gereğince biz hazırlamıştık. Ben bu şahısların içerisinden sadece Henri Barkey ile kısa bir süreliğine resepsiyonun önünde muhabbetim oldu. Kendisi orada bana, bu olan olaylarla ilgili 'ne oluyor' der gibi konuştu. Daha sonra bana İstanbul'a 3 kez geldiğini, ilk geldiğinde HSBC isimli bankada patlamaların olduğunu, ikinci gelişinde Gezi Parkı eylemleri olduğunu, üçüncüsünde de böyle bir olayın başına geldiğini söyledi. Bunları bana şaşırmış gibi yaparak söyledi" dediği öğrenildi.
15 TEMMUZ AKŞAMI ÇOK STRESLİYDİ, CNN'E BAĞLANMAK İSTEDİ, OLMADIA.U.'nun ifadesinde, Henri Barkey'in FETÖ'nün 15 Temmuz akşamı hareketlerinden çok stresli olduğu izlenimi edindiğini belirterek, "Sanki bir şeyler olacakmış gibi hareket ettiğini sezdim. Fakat yanında bulunan diğer şahısların ise aksine rahat bir şekilde oturduklarını gördüm. Aralarında ne konuştukları duymadım. 15 Temmuz akşam saatini tam olarak hatırlamadığım bir zamanda, arkasını bana dönerek bar kısmına doğru yöneldi. Yaklaşık bir dakika sonra tekrar yanıma gelerek 'CNN'den Amerika'dan beni arayacaklar, onlarla bağlantı kuracağım sessiz bir yer var mı? Beni arıyorlar fakat ulaşamadıklarını söylüyorlar' diye sordu. Bende telsiz telefonu ona verdim ve bununla konuşabileceğini söyledim. Telsiz telefon elinde orada arama gelmesini bir süre bekledi ancak, bağlantı kuramadı. Sonra da telefonu resepsiyona teslim etti. Ondan sonra ben işim gereği terasa çıkıp dışarıdaki bulunan masaları kontrol ettim ve resepsiyona tekrar geri döndüm" ifadelerini kullandığı kaydedildi.
ELİNDE BİR SİM KART TUTUYORDU, CEP TELEFONUNA YERLEŞTİRİP KONUŞTUHenri Barkey'in elinde bulunan cep telefonuna bir SİM kart yerleştirmeye çalıştığını gördüğünü söyleyen A.U.'nun, "Bunları gerçekleştirirken biraz telaşlı olması nedeniyle tam olarak SİM kartı takmayı beceremiyordu. Ben onunla daha sonrasında ilgilenmedim ve işime döndüm. Fakat ben onun bölgesinde sürekli bulunduğum için onun SİM kartı elinde bulunan telefona taktığını ve konuştuğunu gördüm. Telefon ile konuşurken bir sağa bir sola gidip gelip konuşuyordu. Bu esnada çok hareketliydi. Ne konuştuğunu hiç duymadım. Bu telefon görüşmeleri darbe olayından yaklaşık bir buçuk saat sonra gerçekleşti. Ne konuştuğunu açık ve net bir duyamadım ancak, telefonu kapatıp yanıma tekrar geldi. Ben de ona 'Ne olacak bu durum sizce?' diye sorduğumda kendisi de bana "Bu bir oyun, bu bir düzmece, böyle bir şeyin olacağına ihtimal vermiyorum' dedi. Daha sonrasın da ben rutin işlerime devam ettim ve onula bir daha iletişim kurmadım" dediği öğrenildi.
LAPTOPLA SÜREKLİ YAZIŞTI, ENDİŞELİLERDİ Henri Barkey, Ellen Laipson A.V. veya A.M. isimli şahıslardan birinin de aralarında olduğu üçlü grubun darbe gecesi bar kısmında gece geç saatlere kadar oturduklarını söyleyen A.U.'nun, "Sürekli kendi aralarında istişare yaparak önlerinde bulunan laptop ile gündemi takip ettiler. Özellikle Henri Barkey bilgisayarla bir şeyler yazıyordu. O sıra gece iki buçuk-üçtü. Ben o sırada Ellen Laipson'a bitki çayı, A.V. veya A. M. isimli şahıslardan tam olarak hatırlayamadığım birine konyak götürdüm. Henri Barkey o gece herhangi bir şey içmedi. Onların bu esnada sıkıntılı ve endişeli oldukları belliydi. Bu bahsedilen 17 kişilik grup 17'sinde otelden ayrıldıktan sonra resepsiyonda bulunduğum esnada masanın üzerinde yan tarafta bulunan zili fark ettim. Zili elime alıp baktığımda Pensilvanya yazısını görünce çok şaşırdım. Hotelin Pazarlama İşleri Müdürü olan F. Hanıma götürerek teslim ettim" dediği kaydedildi. O GECE AMERİKA'NIN SESİ İSİMLE KANALA CANLI BAĞLANMIŞOlayların (FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi) meydana gelmesi nedeniyle bu gruptan şüphelendiğini ve internetten araştırma yaptığını anlatan A.U.'nun, " Henri Barkey isimli kişinin o gece Amerika'da yayın yapan Amerika'nın Sesi isimli bir kanalda canlı bağlantı yaptığını, biraz daha dikkatli baktığımda o gün oranın bizim otel olduğunu fark ettim" dediği öğrenildi. A.U.'nun, Henri Barkey'in son derece düzgün Türkçe ile konuştuğunu da belirttiği kaydedildi. A.U.'nun kendisine gösterilen fotoğraflardan 17 kişilik grubu tek tek teşhis ettiği de ifade tutanağına girdi.
=========================
10 - HALİÇ KÖPRÜSÜ ÜSTÜNDE METROBÜS KAZASI
Oğuzcan YAZAR-Hasan YILDIRIM/İSTANBUL,Haliç Köprü girişinde aynı istikamette seyir halinde olan iki metrobüs çarpıştı. Meydana gelen trafik kazasında yaralanan 10 kişi ambulanslarla hastanelere kaldırıldı.Olay, Haliç Köprüsü girişi Beylikdüzü istikametinde saat 09.00 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Halıcıoğlu Metrobüs durağından çıkarak Topkapı istikametine seyir halinde olan bir metrobüs henüz belirlenemeyen bir nedenle önündeki metrobüse çarptı. Metrobüslerin kaza yaptığını gören sürücüler durumu sağlık ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda ambulans sevk edildi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri kazada yaralandıkları belirlenen 10 kişiyi ambulanslarla çevredeki hastanelere kaldırdı. Tedavi altına alınan yaralıların durumlarının iyi olduğu, tedbir amaçlı olarak kontrol altında tutuldukları öğrenildi.Kaza nedeniyle bir süre metrobüs seferlerinin aksadı. Kazaya karışan metrobüslerin kaldırılmasıyla seferler normale döndü.
Görüntü Dökümü: --------------------Kaza yapan metrobüsten detay-Olay yerindeki sağlık ekiplerinden detay-Polis ekiplerinden detay-Haliç Köprüsü'nden detay-Genel ve detaylar
======================
11- UNKAPANI KÖPRÜSÜ GİRİŞİNDE KAZA; TRAFİK KİLİTLENDİ
Haber-Kamera: Oğuzcan YAZAR-Hasan YILDIRIM/İSTANBUL Unkapanı Köprüsü girişinde direksiyon hakimiyetini kaybeden otomobil sürücüsü kamyonete çarptı. Çarpmanın şiddetiyle devrilen kamyonet nedeniyle trafik durma noktasına geldi.Kaza, Beyoğlu, Refik Saydam Caddesi, Unkapanı Köprü girişinde saat 08.30 sıralarında meydana geldi. Unkapanı Köprüsü istikametinde giden otomobil sürücüsü kayganlaşan yolda direksiyon hakimiyetini kaybederek aynı istikamette giden kamyonete arkadan çarptı. Çarpmanın şiddetiyle kamyonet devrilirken Perşembe Pazarı istikametine yol trafiğe kapandı. Kazayı görenler durumu sağlık ve polis ekiplerine bildirdi. Kazada ölen ya da yaralanan olmadı. Kazası nedeniyle bölgede trafik yoğunluğu yaşandı. Kazaya karışan otomobil ve kamyoneti kaldırma çalışmaları halen sürüyor.
Görüntü Dökümü: -------------------Devrilen kamyonetten detay-Kamyonete çarpan otomobilden detay-Trafik yoğunluğundan detay-Genel ve detaylar
10.03.2020 - 10.44 - Haber Kodu : 200310051===========================
12- TARİHE TANIKLIK EDEN HALILAR BURADA RESTORE EDİLİYOR
Beyza Nur GÜLER-Buğra BENLİOĞLU/İSTANBUL, YAKLAŞIK 100 yıldır Milli Saraylar'da kullanılan ve zamanla yıpranan halılar, Milli Saraylar Halı Restorasyon Atölyesi'nde onarılarak ilk günkü görüntüsüne kavuşuyor. Restorasyonlar halının yıpranma şekline göre 3 ayda da tamamlanabiliyor, 1,5 - 2 yıl da sürebiliyor.Saraylarda, köşklerde, kasırlarda tarihe tanıklık eden ve zaman içinde yıpranan halılar, Milli Saraylar Halı Restorasyon Atölyesi'nde ilmek ilmek dokunarak onarılıyor. Atölyedeki ustalar 2007 yılından beri yıpranan halıların ömrüne ömür katarken, restorasyon çalışmalarının her aşamasını da kayıt altına alıyor. Restorasyon işlemleri biten halılar, bulunduğu tarihi mekanda yeniden, ziyaretçilerin ayakları altına seriliyor.
2007'DEN BERİ HALILARIN ÖMRÜNE ÖMÜR KATIYORLARMilli Saraylar Halı Restorasyon Atölyesi Sorumlusu Mehmet Köksal, her anı fotoğraflar ile kayıt altına alınan restorasyon aşamalarını şu sözlerle anlattı: "Bu atölye 2007 yılında Hereke'de kuruldu. Daha sonra İstanbul'a 2011 yılında nakledildi. Bu işlem şu anda İstanbul Yıldız Şale'de devam ediyor. Bu halılar biliyorsunuz tarihi halılar. Aşağı yukarı 80-90 yıllık tarihi olan objelerimiz. Bu objeler Dolmabahçe Sarayının, kasırların, köşklerin halıları. Hangi saraya ve hangi odaya ait olduğu bize kayıtlı geliyor. Bunlar tespit edildikten sonra önce ehil ellere, yıkamaya gönderiliyor. Yıkama yapıldıktan sonra bizim atölyemize gelir ve burada biz önce halının dokuma tekniği ve iplerinin kalitesini, numarasını tespit ederiz. Sonra, bu iplerin boyamasını yaparız. Tabii senelerin kullanımından dolayı yıpranmalar, aşınmalar olduğundan farklı farklı renkler ortaya çıkmıştır. Ona göre en yakın renklere boyama işlemi yapıyoruz. ve ipleri kuruttuktan sonra, mesai arkadaşlarımız ile onarım aşamasına geçilir. Onarım aşamasında ilk önce hasır işlemi dediğimiz işlem yapılır. Sonra tığ ya da iğneyle dokuma işlemi yaparız. En son ise tesviye aşamasına geçilir. Yani üstündeki tüy aşaması, halının kendi bünyesine yaklaşması için tesviyesi yapılır. Her aşama fotoğraflanarak kayıt altına alınır. Tüm bu işlemler bittikten sonra halı seksiyon bölümüne nakledilerek bulunmuş olduğu mekana serilir"
"HER HALI DOKUYAN RESTORASYON YAPAMAZ"Halı dokumak ile restorasyon yapmak arasında farklar olduğunu vurgulayan Köksal, şöyle konuştu: "Burada şu anda 6 kişi mevcut. Tüm mesai arkadaşlarımız bu işin ustası, yetişmiş elemanlar. Onun için burada hepsi bir halıyı aldığında tüm işlemlerini yapmak ile muktedir. Yeni halı dokumak da kolay bir iş değildir ama onarım işi ile yeni halı dokumak arasında çok büyük farklar var. Çünkü onarım işinde düşünün ki bir insanı doktor ameliyata almıştır ama karşısına ne çıkacağını bilemez, onu açtıktan sonra fark eder. Burada da aynı. Halıya başlarsın, halı dışarıdan çok iyi görünür ama içteki atkı ve telleri çürümüştür. Bizim mesleğimiz sabır işidir. İğne ile kuyu kazmak gibi. Burada insanların bazı yerlere geldiği zaman dinlenmesi lazım. Halıya bir bakıyorsun, iğne atarsın öbür taraftaki çürümüş olan yer kırılır hemen. Sabredip, tahammül etmezsen bu mesleği yapamazsın. Bir de seveceksin bu mesleği. Bütün mesai arkadaşlarımız da bu işi severek yapıyor. Biz de bu halıların ömrüne ömür kattığımızda, bundan zevk duyuyoruz. Çünkü bu ata yadigarı, ileri tarihlere aktardıysak ne mutlu bize. Tabii halı dokuması ile benzerliği sadece ilmek atmasını bilmektir fakat halı dokumakla onarım tamamen farklı bir şeydir. Biz mesela usta çırak ilişkisi ile yetişiriz. Daha sonra okullar ama bu işte dediğim gibi zaman ve tecrübe önemli. Halı dokumasında önün açıktır, devam edersin gidersin ama bu iş dokuma ile çok farklıdır. Tabii ki eğitimi farklıdır. Buradakiler doktorun yaptığı gibi ameliyata giriyor. Halının dokularını tamamlıyor. Onun için dokuma ile halı onarımı çok farklı."
"BİR HALININ RESTORASYONU 2 SENE SÜRDÜ"Halının yıpranma şekline göre restorasyon süresinin değiştiğini dile getiren Köksal, "Bir halıyı 3 ayda da çıkartabilirsin. Bir halı 1,5 sene, 2 sene de sürebilir. O halının büyüklüğü ve yıpranma şekline göre değişir. Tek tek iğne ile tığ ile onu işliyorsun orada yani. Zaten böyle bir onarımda tarih mefhumunun olmaması lazım. Acele yaparsan işi bozabilirsin. Temkinli, sakin yapılmalı. En uzun süren bir tane Gördes halımız vardı. İçindeki dokular tamamen yıpranmıştı. Aşağı yukarı 2 yıl sürdü. Buradaki tüm halılar aşındığı için hepsi zor. Sabırla işlenmesi lazım. Bizim mesleğin kolayı yok. Bittikten sonra resimliyoruz, ondan sonra halı seksiyon bölümüne gönderiyoruz ve onlar da mevcut bulunduğu mekana naklediyorlar" ifadelerini kullandı.
Görüntü Dökümü: ------------------------ -Halı restorasyon atölyesi sorumlusu Mehmet Köksal ile röp.-Atölyede halı dokuyan ustalar-Bazı halıların restorasyon yapılmadan önceki ve sonraki hali-Muhabir anonsları(Beyza Nur GÜLER)-Atölyeden genel ve detay görüntüler
========================
13- İNŞAAT PROJELERİNE SİLAH ZORUYLA EL KOYAN ÇETE OPERASYONU; ŞÜPHELİLER ADLİYEYE SEVK EDİLDİ
Ali ABLAY/ İSTANBUL, İSTANBUL Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, İstanbul'da yeni yapılmış binalara silah zoruyla el koyan ve ardından sahte evraklarla satışını yapan bir suç çetesine İstanbul'un 10 ilçesi ile Mersin ve Muğla'da 3 Mart günü operasyon düzenlemiş ve 49 şüpheli gözaltına alınmıştı. Şüpheliler emniyetteki işlemlerinin ardından bugün adliyeye sevk edildi.İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, M.A.'nın liderliğini yaptığı bir suç çetesinin başta Esenyurt olmak üzere İstanbul'daki bazı ilçelerde yapılmakta olan inşaat projelerini gasp ederek ele geçirdiği bilgisini edinerek çalışma başlattı. İnşaat projelerini ele geçirdikten sonra çetenin sahte belgeler düzenleyerek gasp ettikleri bu inşaat projelerini kendileri ait gibi göstererek sattıkları tespit edilmişti. Zorla el koydukları inşaat projelerinin gerçek sahipleri hakkını hukuki yollarla aramaya çalıştıklarında ise çetenin silahlı saldırı düzenledikleri ve korkuttukları öğrenilmişti.M.A.'nın liderliğini yaptığı suç çetesinin yağma, silahlı yaralama, rüşvet, resmi belgede sahtecilik ve tehdit gibi çeşitli suçlara karıştığı belirlenmiş ve çalışmalarını tamamlayan organize polisi tarafından 3 Mart günü İstanbul'un Esenyurt, Küçükçekmece, Bakırköy, Kadıköy, Maltepe, Başakşehir, Beylikdüzü, Çatalca, Sarıyer, Şişli, Kağıthane ilçeleri ile Mersin ve Muğla'da eş zamanlı operasyon düzenlenmişti. Gerçekleştirilen operasyonlarda içlerinde M.A. ile birlikte suç çetesinin üyeleri ve çeteye yardım eden kamu görevlilerinin bulunduğu 49 şüpheli yakalanmıştı. Baskın yapılan ev ve işyerlerinde gerçekleştirilen aramalarda ise 13 silah, bin 866 mermi, çelik yelek ve çok sayıda evrak ele geçirilmişti. Yakalanan şüpheliler Vatan Caddesi'ndeki Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ndeki işlemlerinin ardından bugün Büyükçekmece Adliyesi'ne sevk edildi.
Görüntü dökümü: ------------------Şüphelilerin adliyeye sevk edilmesiSergi görüntüleriOperasyon ve arama görüntüleri
10.03.2020 - 11.42 - Haber Kodu : 200310070===================
14- (Tekrar) KARTAL'DA SİLAHLI SALDIRI DEHŞETİ KAMERADA
Ramazan EĞRİ-Gamze ŞİMŞEK/ İSTANBUL, KARTAL'da eli silahlı saldırgan, park halindeki otomobildeki kişiye saldırdı. Otomobilin camlarını kıran saldırgan, araçtan inerek kaçan kişinin arkasından ateş ederek ayağından yaraladı. Saldırgan kaçarken, yaralı kişi ambulansla hastaneye kaldırıldı. Saldırı anı güvenlik kameralarına yansıdı.Olay saat 13.30 sıralarında Esentepe Mahallesi İnönü Caddesi üzerinde meydana geldi. Sezai T., park halindeki otomobilde oturduğu sırada aracın yanına gelen eli silahlı bir kişi, onun otomobilden inmesini istedi. Sezai T. araçtan inmeyince, saldırgan silahının kabzasıyla otomobilin camlarını kırmaya başladı. Bu sırada araçtan çıkan Sezai T., yaya olarak kaçmaya başladı. Ardından saldırgan, Sezai T.'ye ateş etti ve olay yerinden kaçtı. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Ayağından vurulan Sezai T. ambulansla Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı.
SALDIRI ANI KAMERADA Olay anı güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. Görüntülerde silahlı saldırganın park halindeki otomobilin yanında bulunduğu, Sezai T.'nin ise yaya olarak kaçtığı ve saldırganın Sezai T.'ye ateş ettiği görülüyor.Bir görgü tanğı şunları söyledi: "Buradaki galerinin sahibiyim. Dükkanımızın önünde tartışıyorlardı. Bağrışmalara, tartışmalar dışarı çıktık. Ayırmaya çalıştık, müdahale ettik. Bayan da vardı yanlarında. Yanlarına gittik. 'Siz karışmayın aile meselesi.' dediler. Biz de karışmadık hanımefendiye sorduk yapabileceğimiz bir şey var mı diye. O zaten ağlıyordu bir şey söylemedi. Biz de içeri girdik. Birkaç dakika sonra birbirlerine vurmaya başlayıp ateş ettiler. Vurulan önce lastikçiye girdi, orada bir daha arbede yaşandı. Vurulan sonra yaralı vaziyette benim dükkanıma girdi. Öbürü zaten kaçtı gitti." dedi.
Görüntü Dökümü--------------Saldırı anı-olay yeri-olay yeri ekiplerinin çalışmaları
-Genel ve detaylar
Son Dakika › Güncel › DHA İSTANBUL BÜLTENİ- 2 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?