Prof. Dr. Ceyhan: 'Koronavirüs' aşısı 12 aydan önce olmayacak gibi
ENFEKSİYON Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Çin'de 'koronavirüs'e yönelik 12 grubun aşı üzerine çalışma yürüttüğünü, önce aşının etkin molekülünün bulunması gerektiğini belirterek, "Molekül önce hayvanlarda, sonra insanlarda denenecek. Geniş bir insan grubunda denenip, etkili ve güvenilir olduğu gösterildikten sonra 'etkin bir aşı bulundu' diyebileceğiz ve insanlara uygulanabilecek. Bunların hepsi 12 aydan önce olmayacak gibi görünüyor" dedi.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve hızla yayılan 'koronavirüs'e ilişkin, DHA'ya konuştu. Prof. Dr. Ceyhan, 'koronavirüs'ün aynı influenza (grip) gibi havyan kaynaklı olduğunu söyledi. Bu tarz virüslerin çoğunda başlangıcın kanatlı bir hayvandan olduğunu belirten Prof. Dr. Ceyhan, "Grip genellikle su kuşlarıyla başlar, koronavirüsler de daha önce yarasadan tanımlanmıştı. Örneğin, 'SARS' salgını da bir kedi cinsinden kaynaklıydı. Bu virüsü henüz bilmiyoruz. Kanatlı bir hayvandan olduğunu düşünüyoruz. Şu anda ortaya çıkan 'SARS' ve 'MERS'te olduğu gibi ağır solunum yolu enfeksiyonu tablosudur. Onun için de daha öldürücü seyrediyor" dedi.
'MEVSİMSEL GRİPTEN DAHA HIZLI YAYILIYOR'
Prof. Dr. Ceyhan, 'koronavirüs'ün yayılma hızına bakıldığı zaman 'SARS' ve 'MERS' salgınlarından daha hızlı yayıldığını kaydederek, "'SARS' salgınında toplam 8 bin vaka olmuştu; 'MERS' salgınında birkaç bin vakayla sınırlı kaldı. Şu anda 'koronavirüs' salgınında 35 bin civarında oldu. Dolayısıyla daha hızlı yayılıyor. Yayılma hızını belirleyen çok sayıda faktör vardır. Aldığınız önemler çok önemlidir. Neden Çin dışındaki ülkelerde yavaş yayılıyor? Çünkü yoğun önlemler alınmış durumdadır. Çin'de vaka sayısı çok arttığı için bu önlemleri orada almak mümkün değil. Çinli bir bilim insanı yayılma hızı için 4,0 oranını verdi; yani her 1 kişi 4 kişiyi enfekte edebiliyor. Mevsimsel gripten daha hızlı yayılan bir hastalıkla karşı karşıyayız" diye konuştu.
'HASTALIĞIN KULUÇKA SÜRESİNİ BİLMİYORUZ'
Ceyhan, virüsle ilgili bilinmeyen durumların var olduğuna işaret ederek, "Mesela, 'virüs ne kadar sıklıkla mutasyona uğruyor, yapısını değiştiriyor?' Henüz bunu bilmediğimiz için aşı çalışmaları da ne kadar başarılı olacak, o konuda da bir tahminde bulunmamız çok zor. Şu anda çok sayıda grup, virüse karşı aşı geliştirmek için çalışıyor. Bunun yanında başka özellikleri de bulunmaya çalışılıyor. Mesela, 'Bu hastalığın kuluçka süresi ne kadar?' bunu bilmiyoruz. 'Belirtisiz geçen süre ne kadar?' bunları bilmiyoruz. Bu konular çok önemlidir" dedi.'İNSAN DENEYLERİ DE 4 FAZDA GERÇEKLEŞECEK'Aşı üzerine çalışmalar yürüten 12 grubun içinde 1'inin ilaç firması, 8'inin biyoteknoloji firması, 3'ünün de akademik kurum olduğunu ifade eden Ceyhan, bir aşının elde edilebilmesi için öncelikle aşının etkin molekülünün bulunması gerektiğini kaydetti. Molekülün bulunmasının aşının bulunduğu anlamına gelmediğini vurgulayan Prof. Dr. Ceyhan, şunları söyledi:
"Molekül bulunduktan sonra bunlar önce hayvanlarda sonra insanlarda denenecek. İnsan deneylerinde de 4 fazda gerçekleşecek. Önce küçük gruplarda sonra giderek artan gruplarda denenecek. Ancak geniş bir insan grubunda denenip, etkili ve güvenilir olduğu gösterildikten sonra 'etkin bir aşı bulundu' diyebileceğiz ve insanlara uygulanabilecek. Şu anda çalışan gruplar daha küçük gruplardır. Molekül bulunsa ve etkin olduğu gösterilse bile bunları dünya çapında dağıtabilecek, herkese yetecek aşı üretebilecek kapasiteleri yok. Bunların hepsi 12 aydan önce olmayacak gibi görünüyor" dedi.
Prof. Dr. Ceyhan, "Daha önceki deneyimlerimize de baktığımız zaman 'SARS' salgınında 20 ayda bir aşı geliştirilebildi; etkin olup olmadığını bilemiyoruz; çünkü aşı daha kullanılamadan salgın sona erdi. 'MERS' salgınında da 2012'de çalışmalara başlanıldı; ancak geçen sene bir aşı geliştirilebildi. Bu da şu anda yavaş yayıldığı için çok yaygın uygulanmıyor. 'Ebola' virüsünde de 6 ayda aşı geliştirilebildi; ama o da 'koronavirüs' çeşidi değil. Mutlaka 'etkin bir aşı bulunur' diye kesin konuşmak mümkün değildir" ifadelerini kullandı.
'ELLER BOL SU VE SABUNLA YIKANMALI''Koronavirüs'ün solunum yolu ve damlacıkla bulaşan bir hastalık olduğunu ifade ederek, sık sık ellerin yıkanması uyarısında bulunan Prof. Dr. Ceyhan, özellikle kış aylarında solunum yoluyla bulaşan hastalıkların çok olduğu dönemde mutlaka ellerin bol su ve sabunla yıkanması gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Ceyhan, "Eğer kişi elini yıkayamıyorsa, alkollü el dezenfektanlardan kullansın. Bu bir alışkanlık olmalıdır. Hasta olan kişiler de mutlaka öksürürken veya hapşırırken, dirseklerinin iç kısmıyla ağızlarını kapsatsınlar. Özellikle ağır solunum yolu hastalığı geçiren insanlar işe ya da okula gitmesinler" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-Prof. Dr. Mehmet Ceyhan röp.-DetaylarHaber-Kamera: Gizem KARADAĞ-Nesrin AYDIN YALDIZ/ANKARA,
====================================
17 yılda 30 bin kişilik sporcu ordusu yetiştirdi ANTALYA'da, spor sevgisini gençlere aşılamak için 17 yılda 30 bin kişiye eğitim veren muay thai antrenörü Yasin Urlu (40), 6 dünya, 200 Türkiye şampiyonu ve onlarca milli sporcu yetiştirdi.
Antalya'da oturan Yasin Urlu, dövüş sporuyla ilgilenen ağabeyine özenerek 25 yıl önce muay thai sporuna başladı. 8 yıl ringe çıkan Yasin Urlu, antrenör olarak spor sevgisini gençlere aşılamayı hedefledi. 17 yıldır Antalya'da muay thai antrenörlüğü yapan Yasin Urlu, başarılarıyla bu sporun il temsilciliği, Antalya Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü antrenörlüğü ile Muay Thai Milli Takım Baş Antrenörlüğü görevleri yaptı. Antrenörlük kariyerinde 30 bin civarında sporcu yetiştiren Yasin Urlu'nun, bu süreçte 51 sporcusu milli takım forması giyme başarısı gösterdi. Urlu'nun spor sevgisi kazandırdığı sporcular 6 dünya şampiyonluğu, 6 dünya ikinciliği, 5 dünya üçüncülüğü, 3 Avrupa şampiyonluğu, 200 civarında Türkiye şampiyonluğu kazandı.
SOĞUĞA ALDIRMADAN ANTRENMANAntalya Gençlik ve Spor Müdürlüğü'ne bağlı muay thai antrenörlüğü ile milli takım baş antrenörü olarak 3 bin civarında sporcunun eğitimine devam eden Yasin Urlu, sporcuları ulusal ve uluslararası turnuvalara hazırlanıyor. Haziranda Abu Dabi'de yapılacak dünya şampiyonası hazırlıklarını salonda teknik ve açık havada kuvvet kondisyon çalışmasıyla sürdüren muay thai sporcuları, soğuk havaya rağmen antrenmanlara devam ediyor. Günde 2 antrenman yapan sporcular, açık havada da koşu, kondisyon hareketleriyle kuvvet ve dayanıklılığı artırmayı hedefliyor.
'AMACIM SPOR SEVGİSİNİ GENÇLERE AŞILAMAK'Dünya şampiyonasında sporcularının madalya kazanarak hayallerine ulaşmasını hedeflediğini anlatan Yasir Urlu, şunları söyledi: "Muay thai sporuna 25 sene önce ağabeyimdem etkilenerek başladım. Muay thai ve kickboksta kendimi geliştirdim. Spor sevgimden dolayı antrenör olarak toplumun her kesiminden insana sporu sevdirme amacıyla kendime söz verdim. Pazar esnafı, ayakkabı boyacısı çocuk, buzdolabı tamircisi, öğretmenler, kamu kurumunda görevli memur, amire herkese bu sporu öğretmeye çalıştım. Amacım spor sevgisini gençlere aşılamak, muay thai sporunu geniş kitlelere yaymak ve sevdirmek. Her yaştaki çocuğa, sporculara bu sporu sevdirip, beden terbiyesi sağlayarak başarı kazanmalarını hedefliyorum. Sporcularımın hedeflediği, hayalini kurduğu madalyayı kazandıktan sonra yaşadığı sevinç ve gururu görmek, en büyük mutluluğum."
ŞAMPİYON SPORCULARYasin Urlu'nun çalıştırdığı milli takım sporcusu 17 yaşındaki Dilara Karabağ, ablasının da muay thai sporcusu olması nedeniyle çocukluğunun antrenman salonunda geçtiğini anlattı. Ablasından etkilenerek antrenörünün yönlendirmesiyle muay thai sporuna başladığını dile getiren Dilara Karabağ, "Türkiye ve dünya şampiyonasında gençlerde birinci oldum. Büyüklerde de altın madalya kazanmak istiyorum" dedi. Ailesinin yönlendirmesiyle spora başlayan 17 yaşındaki Ayşin Özkılıç da 4 yılda gençlerde dünya ikinciliği ve Avrupa şampiyonluğu kazandığını, bu sene büyüklerde dünya şampiyonluğunu hedeflediğini söyledi. Antrenörü Yasin Urlu'nun kendisine muay thai sporunu sevdirdiğini anlatan 13 yaşındaki Eylül Sultan Daşgıran da 3 yılda yıldızlarda dünya ve Avrupa şampiyonluğu kazandığını, bu sene gençlerde dünya şampiyonluğu elde edip, milli takım formasıyla uzun yıllar başarılı olmak istediğini ifade etti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------Yasin Urlu ve sporcularından detayYasun Urlu'nun konuşmasıYasin Urlu ve öğrencilerinden görüntülerDilara Karabağ röportajAyşin Özkılıç röportajEylül Sultan Daşgıran röportajYasin Urlu ve kupalarından detayYasin Urlu röportaj
Haber: Tolga YILDIRIM - Kamera: Emrah GÜL/ ANTALYA,====================================
14 yıldır girdiği diyalizden bağış böbrekle kurtuldu
KONYA'da, mide bulantısı şikayetiyle gittiği hastanede böbrek yetmezliği rahatsızlığı olduğunu öğrenen ve 14 yıldır haftada 3 kez diyalize giren Murat Özyılmaz (28), trafik kazası sonucu ölen bağışçının böbreğiyle Antalya'da organ nakli olarak diyalizden kurtuldu. Küçüklüğünden beri klasik otomobillere hayranlığı olan Özyılmaz, "Klasik otomobillere olan merakım beni hayata bağladı, 14 yıl diyalize girdim bu sayede hayattan kopmadım" dedi.
Konya'da oturan Murat Özyılmaz, henüz 14 yaşındayken mide bulantısı ve iştahsızlık şikayetiyle gittiği Konya Tıp Fakültesi Hastanesi'nde böbreklerinin çalışmadığı belirlenince acil olarak diyalize bağlandı. Haftada 3 gün diyalize girerek hayatını sürdüren ve bu sırada Konya Ticaret Odası Karatay Üniversitesi'nde çalışmaya başlayan Özyılmaz, aynı zamanda organ nakli bekleme listesine yazıldı. 14 yıl boyunca diyaliz tedavisi gören Özyılmaz'a müjdeli haber iki hafta önce geldi. Geçirdiği trafik kazası sonrasında götürüldüğü hastanede yapılan tedavilere cevap vermeyerek beyin ölümü gerçekleşen Ş.B.'nin (25) ailesi tarafından bağışlanan organlarından bir böbreği, Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Hastanesi'nde Özyılmaz'a başarıyla nakledildi. Sağlık durumu iyi olan ve nakille diyalizden kurtulan Murat Özyılmaz, "Organ nakli koordinatörünün açtığı telefonla hayatım değişti. 14 yıl sonra gelen böbrek bağışıyla hayata tutundum. Diyalizle geçen yıllarım geride kaldı. Bağış yapan aileye teşekkür ederim. Herkesi organ bağışı yapmaya davet ediyorum. Organlarınızı bağışlayın toprak olmasın" dedi.
KLASİK ARABA TUTKUSUDiyaliz tedavisi sürecinin oldukça zor geçtiğini, zor günleri ailesinin ve arkadaşlarının desteğiyle atlatabildiğini, klasik otomobil tutkusu sayesinde hayata bağladığını ifade eden Özyılmaz, "Konya'da arkadaşlarımla birlikte Murat 124 grubunu kurduk. İsmim de arabam da Murat, grubumuzla birlikte Türkiye'de tüm illere seyahatler düzenleyip kamp yapıyoruz. Böbrek nakli olduğum için turlara ara verdik. Hastaneden çıkınca sağlığım elverdiğince Murat arabamla turlara devam edeceğiz" diye konuştu.
'OĞLUM YENİDEN DOĞDU'Murat Özyılmaz'ın annesi Gülden Özyılmaz, "Çok mutluyum çünkü oğlum sağlığına kavuştu. Organ nakli oldu ve diyalizden kurtuldu. Diyaliz dönemlerinde çok zor günler yaşadı. Organ bağışlayanlara teşekkür ediyorum. Verici aileden de doktorlardan da Allah razı olsun. Oğlum yeniden doğmuş gibi sevindim" dedi.
BÖBREK HASTALIĞI SİNSİAÜ Hastanesi Başhekimi ve Organ Nakil Merkezi Müdürü Prof. Dr. Bülent Aydınlı, hastanın sağlık durumunun çok iyi olduğunu, Özyılmaz'ın bundan sonraki yaşamında aldığı gıdalara dikkat edip periyodik kontrollerini aksatmaması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Aydınlı, "Böbrek hastalığı, sinsi başlangıç gösteriyor. Bir anda ortaya çıkabilir. Dikkatli olunması gerekiyor. Özellikle tansiyon ve şeker hastaları, düzenli kontrol yaptırmalı. Sağlıklı olduğunu düşünenler de periyodik kontrolden geçmeli" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -------------- Organ Nakli Merkezi detayMurat Özyılmaz ve annesi Gülden Özyılmaz'dan detayRÖP 1: Murat ÖzyılmazRÖP 2: Gülden ÖzyılmazMurat Özyılmaz'ın üyesi olduğu Murat 124 grubunun etkinliğinden
Haber: Erol AKKIR- Kamera: Emrah GÜL/ ANTALYA,==============================================
K9 köpeklerine, özel eğitim
Antalya'da faaliyet gösteren GSD Alman Çoban Köpeği Derneği'nde sosyalleşme, koruma ve itaat eğitimleri gören Alman kurt köpekleri, kimi zaman kötü niyetli kişiyi etkisiz hale getiriyor, kimi zaman da yardıma muhtaç bir hayvana veya insana yardım ederek koruyor.Merkezi Antalya'da bulunan GSD Alman Çoban Köpeği Derneği'nde, köpek eğitimleri sürüyor. Muratpaşa ilçesi Kırcami'de doğa ile iç içe arazide kurulan derneğin eğitim kampında, ırk köpeklerin eğitimleri yapılıyor. Dernek başkanı Boran Aydın ve yardımcılarının birlikte çalıştığı kampta, köpeklere sosyalleşme, koruma ve itaat gibi temel eğitimler veriliyor. İşçi sınıf olarak adlandırılan koruma amaçlı eğitilen köpeklerin yanı sıra, sportif etkinliklerde jüri karşısına çıkarak yarışma köpeği olarak adlandırılan sporcu köpeklere de itaat ve disiplin eğitimi veriliyor.İKİ CİVCİVİ YAVRUSU GİBİ KORUDUBoran Aydın, eğitimli bir köpeğin, sahibinin en yakın arkadaşı olacağını söyledi. Aydın, eğitimli bir köpeğin iki civcivi nasıl koruduğunu da uygulamalı gösterdi. İki civcivin yanına bıraktığı, koruma eğitimi almış 'Junior' adlı Alman kurt köpeğinin sosyal tepkisini gösteren Aydın, "Görüyorsunuz, iki civcivi önce yaladı. Daha sonra patilerinin arasına alarak olası bir tehlikeye karşı onları korumaya aldı. Civcivlere zarar verecek bir unsur yaklaştığında onları korumak için tüm gücüyle mücadele edecektir" dedi.KÖPEKLERE DOĞRU EĞİTİMNormal şartlarda civciv gibi küçük canlıların sokakta veya doğada kolay av olarak görüldüğünü, eğitimli köpeğin ise onları yardıma ihtiyacı olan canlı olarak algıladığını kaydeden Aydın, "Burada eğitim verdiğimiz köpeğin civcivlere yaklaşımını test ettik. Ne kadar sosyal bir köpek olduğunu gözlerimizle gördük. İnsanların bir köpeğe yaklaşımı ve davranışı o köpeğin karakteri için bir etken. İnsanlara, hayvanlara ve araçlara saldıran bir köpek yerine, eğitimle sosyal bir köpek ortaya çıkartıyoruz. Köpeğin karakterine göre doğru eğitimin ne kadar etkili olduğunu hayvanseverlere anlatmaya çalışıyoruz. Bir insan nasıl isterse köpeği o şekilde yetiştirir. Hayvanların, insanlarla birlikte hayatı paylaşmasını sağlamaya çalışıyoruz" diye konuştu.
SOSYALLEŞME VE İTAATEğitimlerin bunlarla da sınırlı olmadığını aktaran Aydın, "Şehir hayatında bir köpek için en önemli eğitim, sosyalleşme ve itaat. Bunların yanında koruma da önemli. Koruma eğitimleri, kademe kademe verilen ciddi bir eğitim. Çünkü insanlar her köpek sahibini korur diye düşünüyor. Halbuki bu yanlış bir yaklaşım. Köpeklerin doğası gereği en etkili yeri çenesidir. Fakat her köpek çenesini doğru kullanamaz. Bunun da eğitimi var" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------Köpeklerin görüntüsüYavru köpeklerin görüntüsüCivcivlere bakıcılık yapan köpeğin görüntüsüAnons 1- İbrahim LaleliRÖP : Bora AydınKöpeğe eğitim verilirken görüntüAnons 2- İbrahim LaleliDetaylar
Haber: İbrahim LALELİ - Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ ANTALYA,=============================================
Kazı sırasında 2 binanın temeli kaydı, mahalle sakinleri tedirgin
MANİSA'nın Yunusemre ilçesindeki bir apartman inşaatının temel kazısı sırasında, yan tarafındaki iki binanın temeli kayınca, bina sakinleri tahliye edildi. Güçlendirme çalışması sonrası istinat duvarı örüleceği, betonla temeli güçlendirilecek binaların kullanılabilir hale getirileceği ifade edildi. Buna rağmen mahalle sakinleri, binaların temelinin kayarak devrilmesinin endişesini yaşadıklarını söyledi.
Akmescit Mahallesi 4117 Sokak'ta yapılacak bir apartman inşaatın temel kazısı için çarşamba günü saat 15.00 sıralarında kepçeyle çalışma yapıldı. İddiaya göre kepçe, inşaat alanının yandaki iki ayrı bitişik olan binanın temeline girdi. Bunun üzerine biri 5, diğeri 3 katlı olan iki binanın temelinde kayma oldu. Bina sakinleri korkuyla dışarı çıkarken, her iki binanın girişinde yer alan doğal gaz ve su borusu hasar gördü. Gaz sızıntısı ve su patlaması yaşandı. Doğal gaz ve su dağıtım firması yetkilileri, sokağa gelerek çalışma yaptı. Olay yerine gelen polis, itfaiye ve sağlık ekipleri önlem aldı. Her iki binadan tahliye edilen 22 kişi, çevredeki otellerle Yunusemre Belediyesi'ne ait misafirhanelere yerleştirildi. İnşaat durdurulurken, tehlikenin yaşandığı binalara vatandaşlar yaklaştırılmadı.
GÜÇLENDİRME ÇALIŞMASI SONRASI TEKRAR OTURULACAKİnşaatın yapımını üstlenen yüklenici firma, apartman inşaatı için kazılan temeldeki çalışmalarına dün tekrar başladı. Yapılacak güçlendirmeler sonrası tehlike yaşanan iki binanın, kullanılabilir hale getirileceği ifade edildi. Yüklenici firmadan isminin açıklanmasını istemeyen bir yetkili, kazılan temelin üzerine beton döküm işleminin gerçekleştirildiğini kaydetti. Betonun üzerine yalıtım yapılacağı ardından zemine tekrar beton atılarak temelin demirlerinin yerleştirileceğini söyledi. Sonrasında apartman inşaatıyla yanındaki kaymanın yaşandığı binalar arasına istinat duvarı örüleceği, dolgu malzemesi olarak aralarına ayrıca beton dökülerek temelin güçlendirileceği, böylece binaların kullanılabilir hale getirileceği ifade edildi.
'BİNA DEVRİLİRSE DİYE ENDİŞELERİMİZ VAR'Buna rağmen mahalle sakinleri endişeli olduklarını belirti. Tedirginlik yaşadığını söyleyen vatandaşlardan evli ve 2 çocuk babası Niyazi Terzi (65), "İnşaat yapımına başlayacak firmanın kepçesi binalara zarar verdi. Sonra polisler gelerek vatandaşları tahliye etti ve içeriye kimseyi sokmadı. Herkes eşyalarını alarak evlerini bırakıp gitmek zorunda kaldı. İnşallah büyük bir şey olmadan buradaki sorun çözülür" dedi.
Mahalle sakinlerinden evli ve 3 çocuk babası Mehmet Temiz (54) ise, "Biz temel kazımı yapıldığı sırada evdeydik. Yan binanın bahçe duvarı yıkılırken güm diye ses çıktı. Hemen çıkıp bakınca durumu gördük. Orada iki işçi vardı. Allah'tan onlara bir şey olmadı. Rabbim beterinden korudu" dedi.Bir diğer mahalle sakini evli ve 1 çocuk babası Ali Çırak (39) ise, "Bizim evimiz tahliyesi gerçekleştirilen 2 binanın karşısında. Binanın temeli kayarsa, bina devrilirse diye endişelerimiz var. Umuyoruz ki kötü bir şey olmaz. Yetkililer burasıyla ilgili gerekli çalışmayı bir an önce bitirmesini ümit ediyoruz" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -----------------Temeli kayan iki binadan görüntüBeton dökülme işleminden görüntüMahalle sakinlerinden Niyazi Terzi, Mehmet Temiz, Ali Çırak röp.Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Cemil SEVAL/ MANİSA,====================================
Psikiyatrist Aşık, deprem psikolojisinin nasıl atlatılacağını anlattı MANİSA Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'nde görevli Psikiyatrist Uzman Dr. Ecenur Aydın Aşık, kentte bir süredir devam eden depremlerden bazı kişilerin etkilenebileceğini belirterek, bunun yaratabileceği olumsuz düşüncelerden nasıl kurtulabileceğini anlattı. Halkı uyaran Aşık, sürekli deprem oluyormuş gibi hissedilmesi, aşırı sinirlenme ve gerginlik ya da sıklıkla irkilme halinin 3- 4 haftadan uzun sürmesi durumunda psikiyatriste başvurulması önerisinde bulundu.
Akhisar'da, 22 Ocak'ta meydana gelen 5.4 büyüklüğündeki deprem ve sonrasında yaşanan 2 binin üzerindeki artçı sarsıntının ardından bölgede korkudan evlerine giremeyenler, geceyi çadırlarda geçiriyor. Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'nde görevli Psikiyatrist Uzman Dr. Ecenur Aydın Aşık, halkın deprem öncesi ve sonrası neler yapması gerektiği konusunda uyarı ve tavsiyelerde bulundu.
Depremin insan üzerinde ne gibi etkiler bırakabileceğini anlatan Dr. Aşık, "Deprem engel olamadığımız bir doğa olayıdır. Çaresizlik hissediyor ve korkuyoruz. Önemli olan depremi bir travma olarak atlatmaktan öte, kriz olarak atlatabilmektir. Deprem uzmanlarının önerdiği şekilde çanta hazırlama, aile içinde fikir birliği oluşturma, güvenli yerlerimizi belirleme şeklinde hazırlıklarımızı sağlayabilirsek; travma değil, kriz olarak atlatabiliriz. Depremden sonra korku, kaygı ve irkilmeler yaşayabiliyoruz. Ancak, irkilme, donakalma, tepkisellik, duygusal olarak içe kapanma, insanlarla konuşmama, depremi hatırlatan rüyalar görmek, her seferinde deprem oluyormuş gibi o anı yeniden yaşamak şeklindeki yakınmalarımız eğer 3- 4 haftadan uzun sürüyorsa, bir psikiyatriste veya psikiyatrist tedavileri veren kuruma başvurmamız gerekiyor" dedi.
'ÇOCUKLARIN EN ÇOK İHTİYACI OLAN ŞEY, GÜVENLİK DUYGUSU'Depremin çocuklar üzerindeki etkilerini ve anne babaların neler yapmaları gerektiği konusunda açıklamalarda bulunan Dr. Aşık, "Depremle ilgili olarak bir de gözden kaçırdığımız çocuklar var. Deprem anında ve sonrasında çocukların en çok ihtiyacı olan şey güvenlik duygusudur. Güvenlik duygusunu çocuklarımıza en çok davranışlarımızla söyleyebiliriz. Deprem anında onlara güvenli olduklarını hem davranışlarımızla, hem sözlerimizle belirtmeliyiz. Deprem sonrasında da çocuğu en yakın olduğu kişiden uzaklaştırmamalıyız. Eğer bulunduğumuz ortam güvenli ise, anne ve babasının yanından ayırmamalıyız. Sürekli ona güvenli olduğuna yönelik telkinde bulunmalıyız" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Akhisar ve Kırkağaç ilçelerindeki deprem bölgelerinden görüntüPsikiyatrist Uzman Doktor Ecenur Aydın Aşık röp.Psikiyatrist Aşık, deprem psikolojisinin nasıl atlatılacağını anlattı
Haber-Kamera: Cemil SEVAL/ MANİSA,====================================
İntihar eden polisin yakınlarından suç duyurusu
İZMİR'in Çeşme ilçesinde, kendini göğsünden tabancayla vurarak yaşamına son veren polis memuru Muhammed Emin Kaya'nın (23), hırsızlıkla suçlanınca amirlerinden gördüğü baskı ve hakaretler nedeniyle intihar ettiği iddia edildi. Kaya'nın babası Ahmet Kaya, oğlunun amirleri hakkında 'hakaret', 'görevi ihmal', 'ölüye hakaret' ve 'intihara yönlendirme' suçlarından savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Çeşme'de görevli 2.5 yıllık polis memuru Muhammed Emin Kaya, 15 Ocak'ta evinde, kendini tabancayla göğsünden vurarak yaşamına son verdi. Bekar olan Kaya'nın, amirlerinden baskı gördüğü ve hakaretlerine maruz kaldığı, bu nedenle intihar ettiği iddia edildi. Muhammed Emin Kaya'nın babası Ahmet Kaya, bir emniyet müdürü ile bir komiser yardımcısı hakkında 'hakaret', 'görevi ihmal', 'ölüye hakaret' ve 'intihara yönlendirme' suçlarından, Çeşme Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Kaya'nın avukatı Ayşe Esra Ünlü Polat, Muhammed Emin Kaya'nın intihar ettiği süreci şöyle anlattı:
"Muhammed Emin Kaya, 2,5 yıllık polisti. İlk görev yeri Çeşme'deydi. Geçen yıl mayıs ayında dilencilere yönelik operasyon yapılmış. Savcılık talimatıyla dilencinin üzerinden çıkan 315 TL'ye el konulmuş. Kaya ise olay günü izinli olmasına rağmen yardımcı olabilmek için karakola gitmiş. Masanın üzerinde bulunan delil poşetindeki 315 TL'yi, karakola giden- gelen çok sayıda kişinin olması, ayrıca karakolda çelik kasa veya kilitli bir dolap bulunmaması nedeniyle, kaybolmaması amacıyla cebine koymuş. Odada güvenlik kamerası da mevcut. Müvekkilimin hırsızlık kastı yoktur. Amacı sadece koruma amaçlıdır. Ancak işi bitince cebinde unutarak evine gitmiş. Paranın sahibi vatandaş polis merkezine geldiğinde, delil poşeti bulunamamış. Bunun üzerine idari soruşturma başlatılarak, açığa alındı. İzmir 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde zimmet suçundan kamu davası açıldı. Yapılan yargılama sonucunda beraat etti. Ancak mahkeme, hırsızlık suçundan 1 yıl 4 ay 20 gün hapis cezası verdi. Hükmün açıklanması geri bıraktı. Yargılanma sürecinde, 6- 7 ay açıkta kaldı. 13 Aralık 2019'da göreve iade edilmiş olmasına rağmen hakkında başlatılan ihraç talepli idari soruşturma sürüyordu. Açığa alındıktan ve mahkemenin aleyhine hüküm vermesinden sonra depresyona girdi. Hırsızlıkla suçlanmasını hazmedemedi. Bu süreçte meslektaşları ve sosyal çevresi dışladı. Amirlerinin üzerindeki baskısı ağır oldu. Mobbinglerine ve hakaretlerine maruz kaldı. Biz de bu kişiler hakkında intihara yönlendirme ve mobbing suçlamasıyla suç duyurusunda bulunduk."
'HER YIL KONTROLDEN GEÇİRİLSİNLER'Avukat Polat, "Yapılması gereken, her yıl polislerin fiziksel ve psikolojik olarak bu görevi yapıp yapamayacaklarının kontrol edilmesi. Bu konularla ilgili gerekli düzenleme yapılmalı" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -----------------Muhammed Emin Kaya fotoğrafıAvukat Ayşe Esra Ünlü Polat açıklamaGenel ve Detay görüntü
Haber: Kadir ÖZEN- Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR, ============================================
Hala- yeğen, kız çocuğunu dövdü Denizli'de, 13 yaşındaki S.S.'yi dövdükleri ileri sürülen 14 yaşındaki Nazlı C. ile 15 yaşındaki halası Aysel C., gözaltına alınıp adliyeye sevk edildi. Hala- yeğenin 1 yıl önce de 17 yaşındaki kızı dövüp, cep telefonuyla kaydettirdiği, gözaltına alındıktan sonra da serbest bırakıldıkları ortaya çıktı.
Pamukkale'nin Aktepe Mahallesi'nde yaşayan 13 yaşındaki S.S., iddiaya göre 4 Şubat günü, yaşları 13 ile 15 arasında değişen 3 kız çocuğu tarafından parkta dövüldü. S.S.'nin babası da polise şikayetçi oldu. Savcılık tarafından başlatılan soruşturma kapsamında polis, 14 yaşındaki Nazlı C. ve 15 yaşındaki halası Aysel C.'yi gözaltına aldı. Çocuk Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından ifadeleri alınan hala- yeğen, S.S. ile aralarında yan bakma meselesinden tartışma çıktığını anlatarak, dayak iddialarını kabul etmedi. İkili, daha sonra adliyeye sevk edildi.
BAŞKA BİR KIZ ÇOCUĞUNU DARP EDERKEN GÖRÜNTÜ ÇEKMİŞLERAysel C. ve Nazlı C.'nin geçen 16 Nisan günü de Karşıyaka Mahallesi'nde, 17 yaşındaki A.N.A. isimli kızı dövdükleri, dayak olayını H.Ç. isimli kız çocuğuna cep telefonuyla kaydettirdikleri ortaya çıktı. Yolunu kestikleri A.N.A.'yı tekmeleyip, yumruklayan ve saçlarından tutup yerlerde sürükleyen Aysel C. ve Nazlı C.'nin gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldığı öğrenildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -----------------Psikolog Ayben Baylar Doğan'dan detay-Doğan'ın olayı değerlendirmesi
Haber-Kamera: Ramazan ÇETİN/ DENİZLİ,======================================
Torununu sevindirmek için yaptığı bez bebeklerle devlet sanatçısı oldu KÜTAHYA'da Şaziye İlgün (60), torunlarını sevindirmek için yapmaya başladığı bez bebeklerle kısa sürede devlet sanatçısı oldu. Gelecek kuşaklara bez bebek yapımını aktarmak istediğini ifade eden İlgün, "41 ilin 41 özelliği olan şahsiyet ya da gelinleri ile bir sergi açarak bez bebek konusunda uluslararası Türkiye'nin geleneksel bebeklerini yurt dışında tanıtmak istiyorum" dedi.
Ev kadını Şaziye İlgün, anneannesinin kendisini mutlu etmek için yaptığı bez bebekleri, torunlarını sevindirmek için yapmaya başladı. Anneannesinden öğrendiği yöntemle bez bebek yapmaya başlayan Şaziye İlgün, kendini geliştirdi. Kısa sürede yöresel kıyafetler üzerinden bez yapımını geliştiren İlgün, gelen olumlu tepkiler üzerine evinin bir odasını atölyeye çevirdi. Bez bebek yapımını festival ve sergilerde tanıtmaya çalıştığını kaydeden İlgün, "Anneannem ben çocukken havluyu rulo yaparak başındaki tülbentle kundaklayıp bana oyuncak bebek yapıyordu. O kadar mutlu oluyordum, o kadar hoşuma gidiyordu ki ilgisi, 6 sene önce anneanne olacağımı duyunca bende aynı duyguları torunuma yaşatmak için bebek yapmaya başladım. İlk bebeğim örgü bebekti. Sonra yetmedi bez bebeğe yöneldim. Bez bebek yaptım bundan torunum çok memnun kaldı. İkinci bir torunum daha oldu ona da bez bebek yaptım. Onların gözlerindeki ışıltı bana yetiyordu. Daha sonra bez bebeğin bize en yakın siluetini keşfettim. Çevremden çok olumlu tepkiler aldım. Bu beni gururlandırdı ve daha ileriye taşıdı. Geleneksele yönelerek her ilin geleneksel yöresel kıyafetleriyle beraber o ile ait yöresel bebekler yapmaya başladım. Bu kişilerin ve illerin hoşuna gitti. Festival ve sergilere katıldık bu bebeklerle. O yörenin bebeklerini ve gelenekleri tanıttım. Gençlere kültürlerini yaymaya başladım" dedi.
BEBEKLERİ EL DOKUMA KUMAŞLA HAZIRLIYORKütahya'nın çatkılı kıyafetlerinin 150- 200 yıllık geçmişi olduğunu ifade eden Şaziye İlgün, bunları minyatürize hale getirerek çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi. El dokuma kumaş kullanarak bebeklerini hazırladığını belirten İlgün, "Çatkılıları minyatürize hale getirerek bir şalvarda kaç tane kare oluştu ise bende onun aslına uygun olarak görsel olarak da şalvarıma onu işledim. Cepkenini de aynı şekilde, altınları, incileri, başındaki iğne oyasını da aynı şekilde birebir yaptım. Hacı Bayram Veli Ankara'nın simgesidir. Birebir orijinal çalışmaya gayret gösterdim. El dokuma kumaş kullandım. Ankara postundan sakal ve bıyık çalıştım. Sargısını özel uğraşı ile yaptım bir ilmi var. Elindeki teşbih dahi aynıdır. Tamamıyla birebir orijinale yakın yapmaya gayret gösterdim" diye konuştu.
KÜLTÜR BAKANLIĞI SANATÇISI OLDUKültür Bakanlığı'na 2 yıl önce müracaat ederek 1 yıl sonra kazandığı mülakatın ardından Kültür Bakanlığı sanatçısı unvanını aldığını anlatan İlgün, "Kütahya'nın süpürgeli üç eteği ile mülakata katıldım. ve Kültür Bakanlığı sanatçısı olmaya hak kazandım. Hedefim 41 ilin 41 özelliği olan şahsiyet ya da gelinleri ile bir sergi açmak. Uluslararası platforma olmak, bez bebek konusunda uluslararası Türkiye'nin geleneksel bebeklerini yurt dışında tanıtmak istiyorum. Bez bebek sanatının gelecek kuşaklara aktarılması için eğitimler veriyorum. Seminerler tertipleyip, çalıştaylara katılıyoruz. Öğrenmek isteyen herkese kapımız açık. Öğretir eğitim verebiliriz. Bu çalışmalar için eşimin desteği ile evimin bir odasını atölye haline getirdim. Ayrıca Kütahya Belediyesi'nin biz sanatçılara tahsis ettiği Halil İbrahim Sanat merkezinde de bir atölyem var" dedi.Bez bebek üretiminin kendisini çok mutlu ettiğini ifade eden İlgün, hepsinden kendisinden bir parça hissettiğini de sözlerine ekledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -----------------------Şaziye İlgün, atölyesi-Bez bebekler-Bebek yapımı-Vitrindeki bebekler-Bebeklerden detaylar-Şaziye İlgün ile röp.-Atölye detayları-Genel görüntüler
Haber-Kamera: Oğuzhan KILIÇ/ KÜTAHYA,========================
Demir yolunda kar ve buz temizliği BAKÜ-Tiflis-Kars ve Doğu Ekspresi ile doğuyu batıya bağlayan demir yolunun karla kapanmaması için 4 kişilik ekip, 7 gün 24 saat çalışıyor. Raylarda biriken karlar kar püskürtme aracıyla temizlenirken, tünellerdeki dev buz sarkıtları hiltiyle kırılıyor.
Doğu Anadolu Bölgesi'nde etkili olan kar yağışı ve tipinin demir yolu ulaşımını aksatmaması için TC Devlet Demiryolları Sarıkamış 45 Yol Bakım ve Onarım Müdürlüğü karla mücadele ekibi Gürcistan sınırına kadar olan hatta kar temizliği yapıyor. 33 yıllık operatör Birol Akdağ (50), bu iş için yaklaşık 1,5 yıl önce atanan Süleyman Güngör (23), Muhammet Atlıoğlu (26) ile İbrahim Güler (48) havanın durumuna göre demir yolu hattında temizliğe çıkıyor. Bakü-Tiflis-Kars, Doğu Ekspresi ve doğuyu batıya bağlayan demir yoluna kar ve tipinin biriktirdiği kar yığınları püskürtme makinesiyle temizleniyor. 7 gün 24 saat hazır kıta bekleyen karla mücadelenin 4 kişilik ekibi bölgeye sefer yapan tren makinistlerinin verdiği bilgi veya hava durumuna göre sabah erken saatlerde göreve başlıyor. Kar püskürtme aracıyla demir yolu hattında biriken karlar temizlenerek tren seferlerinin aksamaması sağlanıyor.
BUZLAR KÜREK VE HİLTİLERLE KIRILIYORDemir yolunda kar temizliği yapan ekibin yanı sıra güzergahta bulunan tünellerde oluşan buz sarkıtları için de işçiler görev yapıyor. İşçiler, başta 2 kilometrelik Aşit olmak üzere güzergahta bulunan tünellerde su sızıntıları sonucu seferleri aksatacak derecede büyüyen buzları kazma kürek ve hiltilerle kırıyor. İşçilerin kırdığı buzlar tren yolundaki iş makinesine yüklenerek araziye boşaltılıyor.
33 YILDIR DEMİRYOLUNU TEMİZLİYORDevlet Demiryolları Sivas Bölge Müdürlüğü'nde görev yapan Birol Akdağ, her yıl kış başlamadan Sarıkamış Yol Bakım ve Onarım Müdürlüğü'ne gönderiliyor. Zorlu kış ayları bitene kadar kar püskürtme makinesiyle demir yolu hattını temiz tutan Akdağ, 33 yıldır görev yaptığını dile getirdi. Yeni tayin edilen Muhammet ve Süleyman'ın da kendine yardımcı olduğunu anlatan Akdağ, Gürcistan sınırına kadar olan demir yolu hattını seferlere açık tutabilmek için 7 gün 24 saat hazır görev yaptıklarını söyleyerek, "Tünel içinde buz temizleme çalışmaları olurken kar tutan bölgeleri de biz temizliyoruz. Yolcu ve yük trenlerinden önce bu yolları kontrol etmeden yolların emniyetini almadan trenin geçişine müsaade etmiyoruz. 4 kişilik bir ekiple çalışıyoruz. Sınırdaki bir askerin görevi neyse bu görevin de ben aynı olduğunu düşünüyorum. O yüzden görevi, severek yaptığımız zaman da bu zorlukların hiçbir tanesini görmüyorsunuz" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------Rolbanın hazırlanması -Rolba ile temizlenen raylardan detay -Rolbanın raylar üzerindeki karları püskürtmesinden detay -Rolbayı yöneten Birol Akdağın telsiz ile muhabere yapması -Birol Akdağ ile röp-Salih Tekin'in anonsu -Tünel içerisindeki işçilerin buz kırma mesaisinden detay -Buz kıran görevli ile röp-Salih Tekin'in anonsu -Tünel içerisindeki buzların hilti ile kırılması -Kırılan buzların vagona atılması -Vagondaki buzların boşaltılması
Haber: Salih TEKİN - Kamera: Zafer KUMRU/ ERZURUM,===================================
Muş'ta sağlık ekiplerinin zorlu kış mesaisi MUŞ İl Sağlık Müdürlüğü'ne bağlı 4 kişilik mobil sağlık ekibi, kış mevsiminin zorlu geçtiği kentte, karla kaplı dağları aşıp, hastalara ulaşıyor.
Muş'un Korkut ilçesinin Altınova Beldesi Aile Sağlığı Merkezi'nde görevli doktor ve hemşirelerden oluşan 4 kişilik mobil sağlık ekibi, Kaşdibi ile Sarmaşık köylerindeki hastalara ulaşmak için harekete geçti. Sağlık hizmetini halkın ayağına getiren ekipler, ulaşım konusunda zor anlar yaşadı. Bölgede etkili olan kar yağışı ve tipi nedeniyle zaman zaman yolda mahsur kalan sağlık ekipleri, ulaşıma kapanan köylere İl Özel İdaresi'ne ait iş makinesinin öncülüğünde gidebildi. Köylerdeki evleri tek tek dolaşan doktor ile hemşireler, köy halkına tansiyon, gebe kontrol, bebek-çocuk aşıları, kronik hasta takibi ve KETEM tarama hizmetleri sundu.
'HİZMETLERİ VERMEYE ÇALIŞIYORUZ'Korkut ilçesi Altınova Aile Sağlık Merkezi Doktoru Mustafa Mesut Topdemir, yoğun kış şartlarının hizmetlerini aksatmadığını belirterek, "Kar yağışı ve tipi nedeniyle yollar kapalıydı. Bu nedenle İl Özel İdaresi bizlere yardımcı oluyor. Yollarımızı açıyorlar biz de gittiğimiz köylerde sağlık hizmetini veriyoruz. Gebelerin, çocukların bakımlarını, izlenimlerini ve aşılarını yaptık. Yaşlı hastaların kronik hastalıkları izlenimlerini yaptık. Tansiyonlarını ölçüp, şekerlerine kontrol ederek gerekli ilaçlarını verdik. Kronik hastalıkların takibi bizler için çok önemli. Bu anlamda hastaların yoğun kış şartlarına gelip hizmet alamadıklarından, bizler kendilerini ev ev dolaşarak bu hizmetleri vermeye çalışıyoruz" diye konuştu.
'KÖYLERİMİZE DÜZENLİ OLARAK ÇIKIYORUZ'Korkut ilçesi Altınova Aile Sağlık Merkezi Doktoru Serhat Er ise "Mobil hizmet kapsamında köylere düzenli olarak çıkıyoruz. Köylerde varsa aşıları yapıyoruz. Gittiğimiz köylerde ev ev gezmelerimizde halkla aramızda sosyal bir ilişki doğuruyor. İnsanlar mutlu oluyor, bu hizmetimizden dolayı ve bu da onlarda psikolojik olarak da bir tedaviye olanak sağlamış oluyor. Muş'ta kış şartları çok ağır geçiyor. Mobil hizmet kapsamında çıktığımız zaman İl Özel İdaresiyle beraber koordineli olarak çalışıyoruz. Onlar yolları açıyor biz de sağlık hizmeti veriyoruz" dedi.
'İYİ BİR İLETİŞİM İÇİNDEYİZ'Çok zor şartlar altında çalışmalarına rağmen memnun olduklarını aktaran Korkut ilçesi Altınova Aile Sağlık Merkezi Hemşiresi Mehtap Şahin Ergün de "Vatandaşla beraber sosyal açıdan gayet iyi bir iletişim içindeyiz. Vermiş olduğumuz sağlık hizmetlerinden memnun oldukları için biz ayrıca mutluyuz. Yapmış olduğumuz görevden ziyadesiyle memnun olduğumu, mutlu olduğumu belirtmek isterim. Devletime de teşekkür ederim. Her şartta ve her koşulda bizlerin yanında olduğu için" diye konuştu.Köylülerden biri de "Sağlık hizmeti ayağımıza kadar geliyor. Allah sağlık çalışanlarından razı olsun. Kar, çamur demeden hep yanımızdalar" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -------------------------------Sağlık merkezinden detay-Çocuk hasta kontrol ve detay-Mobil sağlık ekibinin hazırlanması ve yola çıkması-Yoldan detaylar-İş makinesi çalışmasından detay-Kar açma ve ekibin yolda kalmasından detay-Köye varış ve köyde ev ziyaretlerinden detay-Evde hasta kontrol ve tansiyon ölçümlerinden detay-Başka bir köye gitme ve yoldan detaylar-Köyde karla mücadele çalışmasından detay-Köyde ev ziyaretleri-Köyde ki kadınlara araçta sağlık hizmeti verilmesinden detay-Dr. Serhat Er Röp.-Dr. Mustafa Mesut Topdemir Röp.-Hemşire Mehtap Şahin Ergün Röp.Haber ve Kamera: Muhammed Sami MARAL/ MUŞ,
===================================
Samsun'da tramvayın kadın makinistleri
SAMSUN'da, 10 yıl önce hizmete giren hafif raylı sistemde, ilk yıl 2 olan kadın makinist sayısı 35'e yükseldi. Yolcularla birlikte yaklaşık 60 ton ağırlığındaki tramvayı süren kadın makinistler, kentte takdir ve ilgiyle karşılanıyor. Samulaş A.Ş. Genel Müdürü Enver Sedat Tamgacı, kadın makinistlerin erkeklere göre daha hassas ve dikkatli olduklarını belirterek, zor bir mesleği başarıyla yaptıklarını söyledi.
Samsun Büyükşehir Belediyesi'nce yaptırılan ve 10 Ekim 2010 tarihinde hizmete giren Hafif Raylı Sistem'de 35'i kadın, 85 makinist görev yapıyor. Kadın makinistler, vardiya sistemiyle erkek makinistlerle aynı şartlarda görev yapıp, halka hizmet veriyor. Samulaş A.Ş. (Samsun Proje Ulaşım İmar İnşaat Yatırım Sanayii ve Ticaret A.Ş.) tarafından işletilen hafif raylı sistemde 36 kilometrelik hatta, 43 durak bulunurken, 8'i yerli üretim 29 tramvay hizmet veriyor. Tramvaylarla günde ortalama 70 bin kişi taşınıyor. Özellikle kadın makinistler, yolcular tarafından da takdirle ve ilgiyle karşılanıyor.
'DAHA DİKKATLİ VE HASSASLAR'Samulaş A.Ş. Genel Müdürü Enver Sedat Tamgacı, Türkiye'nin en fazla kadın makinist çalıştıran kurumlarından birisi olduklarını belirterek, "2010 yılında kadın makinist sayısı 2 iken bu sayı 35'e ulaştı. Makinistlik farklı bir meslek. Teknik bir donanım gerektiriyor. Seçtiğiniz kişilerde sadece aracı kullanmanın ötesinde stres yönetebilme, toplumu yönlendirme, bilgisayar ve elektronik bilgisi gibi bir çok özellik olması gerekiyor. Yaklaşık 2 aylık bir eğitim sonrasında araç kullanmayı hak edip sertifika ile araç kullanmaya başlıyorlar. 7/24 çalışan bir sistem. Sabah 04.00'da başlayıp gecenin 01.00'da biten bir sistem. Kadınlar için bu iş zor bir meslek. Kadın makinistlerimiz başarıyla bu görevi yapıyorlar. Hiç bir erkekten aşağı kalır yanları yok hatta daha dikkatli ve hassaslar. Toplum bilinci de her geçen gün artıyor bu anlamda olumlu geri dönüşler alıyoruz. Kadın olduğu zaman herkes daha titiz davranıyor. Kadın makinistlerimizle ilgili çok şikayet de almıyoruz bizi de bu çok mutlu ediyor. Samsunlular da artık kadın makinistlerimize alıştılar" dedi.
'BİR KADIN YAPABİLİYORSA BEN DE YAPARIM'Yaklaşık 4 yıldır makinist olarak çalışan 2 çocuk annesi işletme fakültesi mezunu Gülnur Durtaş (37), "İşimi çok severek yapıyorum. Vardiyalı bir sistemle çalışıyoruz. Çocuklarıma da vakit ayırabiliyorum. İlk defa kadın makinist gördüğümde çok şaşırmıştım, eğer bir kadın bunu yapabiliyorsa ben neden yapmayayım diye düşünmüştüm. Bunun üzerine başvuru yaptım. Eğitim aldıktan sonra makinist olarak çalışmaya başladım. Bu işi yaptığım için çok mutluyum. Yolcularla birlikte 60 ton ağırlığında bir tramvayı kullanıyoruz. Erkek mesleği olarak görünse de bizde bu mesleği özveriyle yapıyoruz. Çok olumlu geri dönüşler oluyor. Trenin makinist koltuğunda bir kadını görenler, alkışlıyorlar, el sallıyorlar gülüyorlar, tebrik ediyorlar" diye konuştu.
İLK YOLCULU SEFERİ KADIN MAKİNİST YAPTI2010 yılında hattın ilk yolculu açılış seferini kendisinin yaptığını söyleyen 1 çocuk annesi Yasemin Danışmaz (43), "Bu benim hayatım boyunca gururla anlatacağım bir olay. Gurur duyuyorum mesleğimle. Tüm kadınlar disiplinle, özveri ile çalışıp bu mesleği yapabilirler. Bizim idaremizdeki tramvaylara yolcularımız güvenle biniyorlar. Artık kentimizde yaşayanlarda kadın makinistlere alıştılar" dedi.
'İŞİMİ ÇOK SEVİYORUM'Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Bafra Meslek Yüksek Okulu Organik Tarım Bölümü'nden mezun olduktan sonra 4 yıl önce makinist olarak çalışmaya başladığını söyleyen Berna Demirci (25), "Sabah erken saatlerde başlayıp akşam geç saatlerde mesaimiz bitiyor. Zor bir meslek ama ben işimi çok seviyorum. Çok dikkatli olmamız gerekiyor. Güzel bir şekilde devam ediyoruz. Aileme ilk olarak makinist olmak istediğimi söylediğimde çok şaşırdılar. Sonra beni desteklediler. Şimdi onlarda benimle çok gurur duyuyor. Kadınların kendilerine daha fazla güvenmesi gerekiyor. Kadın istedikten sonra her şeyi yapabilir" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------Kadın makinistlerden detay-Kadın makinistin tramvayı sürmesi-Tramvaydan detaylar-Röportajlar-Detaylar
Haber-Kamera: Yaprak KOÇER-Hüseyin KALAY/SAMSUN, ======================================
Depremzedeler için sahne aldılar MERSİN'de tiyatro oyuncuları Elazığ ve Malatya'daki depremzedeler için sahneye çıktı. Oyunun tüm gelirleri ile yardım malzemesi alınıp depremzedelere gönderilecek.
Yenişehir Atatürk Kültür Merkezi'nde Tiyatro Agon oyuncuları tarafından sahnelenen, Köpekler adlı tiyatro oyununa ilgili yoğun oldu. Bulgar yazar Nikolay Haytov'un yazdığı, Tiyatro Agon'un rejisini yapıp sahneye taşıdığı oyunda, Salih Yıldırım, Mehmet Selam Çağlar ve Mustafa Çavuş rol aldı. Tüm gelirleri depremzedeler için kullanılacak olan oyun izleyicilerden büyük alkış aldı.
Etkinliği organize eden Toros Üniversitesi Tiyatro Topluluğu Başkanı Süleyman Abatay, depremzedelerin bir nebze de olsa yaralarını sarmak adına böyle bir etkinliği düzenlediklerini söyledi.Oyunu ücretsiz olarak sahneye koyan Tiyatro Agon oyuncusu Salih Yıldırım da böyle bir etkinliğin içinde olmaktan dolayı mutlu olduklarını kaydetti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------Seyirciler tiyatro salonuna girerken-Seyirciler yerlerine otururken-Tiyatro oyunundan bölümler-Toros Üniversitesi Tiyatro Topluluğu Başkanı Süleyman Abatay ile röp.-Tiyatro Agon oyuncusu Salih Yıldırım ile röp.
Haber-Kamera: Soner AYDIN/ MERSİN,
Son Dakika › Güncel › DHA YURT ÖZEL GÜNDEM - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?