İlaçlanan okulda 17 öğrenci zehirlendi, yangın alarmı çaldı
MERSİN'in Silifke ilçesinde, İlker Eren Çevik Anadolu Lisesi'nde yapılan rögar ilaçlaması sırasında 17 öğrenci zehirlendi. Yangın alarmının da çaldığı okul, bugün tatil edildi.
Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından okulun rögarlarında ilaçlama çalışmaları yapıldı. Rögarlardan giren ilacın okul tuvaletlerindeki havalandırmalardan yayılması üzerine aralarında astım hastası da olan 17 öğrenci etkilendi. Okula yayılan dumanın ardından yangın alarmının çalmasıyla sınıflardan çıkan bazı öğrenciler de baygınlık geçirdi. Okul yönetiminin ihbarı üzerine gelen 112 sağlık ekipleri öğrencilere ilk müdahaleyi yaptı. Ambulanslara alınan öğrenciler Silifke Devlet Hastanesi ve özel bir hastaneye kaldırıldı. Okul bugün bir gün süreyla tatil edildi.
Silifke Milli Eğitim Müdürü Şerafettin Çiftçi, okulda ilaçlama yapıldığı sırada 17 öğrencinin etkilendiğini, ilk müdahalenin okul içinde yapıldığını ve hastanede tedavilerinin sürdüğünü belirtti. Çiftçi, "Şu an için endişe edecek bir durum yok. 17 öğrenci kısa zamanda hastanelerden taburcu edilecek" dedi. Öğrencilerin zehirlendiğini, aralarında kendi oğlunun da bulunduğunu belirten bir veli, ilaçlamaların hafta sonları yapılması gerektiğini belirterek duruma tepki gösterdi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ----------------Okuldan çıkan öğrencilerÖğrenciler ile röp.Bir öğrenci velisinin konuşmasıHastanede tedavisi süren öğrencilerden görüntülerSedyede yatan bir öğrencinin konuşması
Haber-Kamera: Atike CEYLAN KAÇAR/SİLİFKE,(Mersin),
===============================
Sınırı geçen Yunan askerlerinin kıyafetleri iade edildi
EDİRNE'de, Yunanistan sınırındaki Kastanies Karakolu'ndan çıktıkları devriye sırasında sınırı geçmeleri üzerine yakalanan ve 5,5 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen Teğmen Angelos Mitretodis (26) ile Astsubay Çavuş Dimitris Kouklazis'un (30) askeri kıyafetleri iade edildi. Yunan askerlerinin üzerinde bulunan kriptolu telefonları, silahları, kasatura ve flaş bellek gibi askeri malzemeleri ise incelendiği gerekçesiyle iade edilmedi.Edirne'de Pazarkule Sınır Kapısı'nın karşısındaki Yunanistan'ın Kastanies Sınır Kapısı Karakolu'nda görev yapan Teğmen Angelos Mitretodis ile Astsubay Çavuş Dimitris Kouklazis, 1 Mart 2018'de birinci derece askeri yasak bölgeden 253 metre Türk tarafına geçince 54'üncü Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı sınır askerlerince gözaltına alındı. Edirne Jandarma Komutanlığı'na götürülen Yunan askerleri, işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yakalandıkları sırada üzerlerinde kriptolu cep telefonu bulunan askerler hakkında, 'casusluk' ve 'askeri yasak bölgeye girmek' suçlamalarıyla soruşturma başlatılıp, telefonlarında yapılan incelemede suç unsuru tespit edilmemesi üzerine 'casusluk' suçundan takipsizlik kararı verildi. Yunan askerlerinin, 5,5 ay tutuklu kalmalarının ardından Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianame ile 'askeri yasak bölgeye geçmek'ten Edirne Asliye Ceza Mahkemesi'nde, 2 yıldan 5 yıla hapis cezasıyla yargılanmalarına karar verildi.KIYAFETLERİ VERİLDİ, SİLAH VE TELEFONLARI İNCELENİYORYunan askerlerinden Teğmen Angelos Mitretodis ile Astsubay Çavuş Dimitris Kouklazis'un üzerlerinde bulunan 2 silah, 1'i kriptolu olmak üzeri 3 cep telefonu ile 1 flaş bellek ve 2 kasaturaya el koyuldu. Bunun üzerine Yunan askerleri, Edirne Barosu avukatları Hakan Yalçıntuğ ve Selin Özel aracılığıyla mahkemeden silah, telefon ve diğer malzemelerini talep etti.Mahkemece Yunanların kep ve palaska ve mermi koyulan kütüklüklerin de bulunduğu askeri kıyafetlerinin verilmesine hükmedildi. Silah, mermi, telefon, kasatura ve flaş belleklerde incelemeye devam edildiği için iade etmeme kararı verildi. Mahkeme kararının ardından Teğmen Angelos Mitretodis ile Astsubay Çavuş Dimitris Kouklazis'ın kıyafetleri Yunanistan'ın Edirne Başkonsolosluğu'na teslim edildi. Türkiye sınırında yakalanan Yunan askerleri, Türkiye tarafına farkında olmadan geçtiklerini söylemişti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: ------------------Yunan askerlerinden detayYunan askerleri hastaneye getirilmesiAskerlerin çıkışıAdliyeye getirilmeleriAraca bindirilmeleriAraçların gidişiFarklı açılardan detay görüntüler
Haber-Kamera: Ali Can ZERAY/EDİRNE,
=================================
Güleda'nın katili: Bıçağı göğsüne dayadım ve içeri girmesi için bastırdım
ISPARTA'da Güleda Cankel'i (19) öldürmek suçlamasıyla yargılanan eski erkek arkadaşı Zafer Pehlivan (20) hakim karşısına çıktı. Savcının mütalaasında 'tasarlayarak' öldürme suçundan cezalandırılmasını istediği sanık duruşmadaki ifadesinde, "Yatakta yüzükoyun yatıyordu. Boğazını sıkmaya başladım. Yüzünü çevirdiğim esnada mosmor kaldığını gördüm. Kabloyu boğazına doladım ama sıkmadım. Güleda eline bıçak alarak kalbine dayadı ve kendisini öldüreceğini söyledi. Bıçağı aldım göğsüne dayadım ve içeri girmesi için bastırdım" dedi.Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Fotoğrafçılık Bölümü 1'inci sınıf öğrencisi Güleda Cankel, 18 Kasım 2019 tarihinde Fatih Mahallesi'nde kaldığı apartta eski erkek arkadaşı Zafer Pehlivan tarafından, odasında, boğazı sıkılıp, kabloyla boğulduktan sonra kalbinden bıçaklanarak, öldürüldü. Olayın ardından polise teslim olan Zafer Pehlivan, sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Cankel'in cenazesi ise memleketi Muğla'da toprağa verildi.Sanık Zafer Pehlivan'ın 'tasarlayarak' ve 'canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme' suçlarından ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılandığı dava başladı. Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Zafer Pehlivan yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde getirildi. Jandarma ve polis adliyede geniş güvenlik önlemi aldı. Duruşma öncesi kadın dernekleri üyeleri 'Kadına şiddete son. Güleda için adalet' pankartı açarak, basın açıklaması yaptı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Temsilcisi Ayşen Ece Kavas, Güleda Cankel'in özgürce yaşamak, okumak, kendi hayatına kendisi karar vermek istediği için eski erkek arkadaşı tarafından öldürüldüğünü söyledi.Duruşmayı Güleda Cankel'in babası Mustafa Cankel ile Isparta, Antalya, Muğla ve Aydın barolarının temsilcileri, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı, kadın derneği üyeleri ve tarafların avukatları takip etti.DURUŞMADA İLK İFADESİNİ VERDİSanık Zafer Pehlivan duruşmadaki savunmasında, Güleda ile 5 yıldır beraber olduklarını, sabahlara kadar birlikte zaman geçirdiklerini belirtirken, Güleda'nın üniversiteyi kazanarak Isparta'ya gelmesi üzerine görüşmelerinin kesildiğini söyledi. En son olaydan kısa süre önce kendisini arayan Güleda'nın 'Sınavlar var, çok bunalıyorum. Sınavlar bitinceye kadar beni rahat bırak' dediğini kaydeden Zafer Pehlivan, "İstanbul'a gidecekti yoldayken aradım. Yolda olduğunu söyledi. Sonrasında telefonunu 100'lerce kez aradım. Görüşemedik. Ben iş yerinden izin alıp cuma günü Isparta'ya geldim. Güleda evde yoktu. Otogara döndüm ve orada sabaha kadar bekledim. Sonra otele gidip, öğleye kadar uyudum. Güleda yine yoktu" dedi.'GÜLEDA'YI İTİNCE YERE DÜŞTÜ VE BAĞIRMAYA BAŞLADI'Biraz daha dolaştıktan sonra aynı gün saat 18.00 sıralarında aparta gittiğini aktaran Zafer Pehlivan, "Apartın ışığı yanıyordu. Osman ile karşılaştık ve o Güleda ile beni barıştıracağını söyledi. Ne var ki sosyal medyada Güleda'nın fotoğraflarına sevgi dolu yorumlar yazıyordu. Pazar günü Osman'ı aradım 'Denizli'deyim' dedi. Halbuki ben onu gördüm ve yalan söyleyince iyiden kuşkulandım. Saat 18.00 sıralarında aparta gittim. 1-2 dakika sonra Osman geldi. Ona 'hani sen Denizli'deydin' deyince, 'Biz yemeğe çıkıyoruz' diye Güleda ile çıkmak istedi. Beraber çıktık ve Osman'ın evinden Güleda'nın eşyalarını almaya gittik. Güleda ile kaldığı aparta geri döndük. Ondan her şey için özür diledim. Aramızı düzelttik, sarılıp, öpüştük. Kısa bir süre sonra Osman geldi ve 'Kapı önünde bekleyeceğim' dedi. Güleda bana 'Erkek gör bak, beni nasıl koruyor, sen sadece arayıp soruyorsun o kadar' dedi. Sonra Osman, 'Ben sana yalan söyledim biz Güleda ile birlikteyiz onunla beraber olduk' dedi. Güleda ile konuşmak istedi, 10 dakika izin verdim. Sonra 'Zafer mi, Osman mı?' dedim. Osman bana 'Buradan git seni sabah burada görürsem öldürürüm' dedi. Ben eve döndüm Güleda ile yine tartıştık. Bağırmasın diye ağzını kapatıp boğazını sıktım. 'Bunalıyorum' dedi, pencereyi açıp hava almasını sağladım. 'Dışarı çıkalım' dedi. Çıktık Osman ile biraz yürüdük. Ben sonra eşyalarımı alıp gitmek istedim. 'Gitme kal' dedi ve yatağa uzandı. 'Sigara alalım' dedi, dışarı çıktık. El eleydik. Markette elimi bırakıp, koşmaya başladı. Telefonu istedi, verdim. Baktım Osman'ı arıyor, aldım elinden telefonu yere çarpıp, kırdım. Güleda'yı itince yere düştü ve bağırmaya başladı. Ambulans ve polis geldi. Polis beni otogara bıraktı" diye konuştu.'BIÇAĞI ALDIM, GÖĞSÜNE DAYADIM VE İÇERİ GİRMESİ İÇİN BASTIRDIM'Olaydan sonra hastaneye kaldırılan Güleda'nın tekrar polis aracıyla evine bırakıldığını anlatan Zafer Pehlivan, şöyle devam etti: "Ben eve geldiğimde başının çok ağrıdığını söyledi. Hastaneye götürdüm, ilaç yazıldı. Nöbetçi eczaneden ilacı aldık eve taksiyle döndük. Onu öldürmek isteseydim hastaneye götürmezdim. Yan yana yatağa uzandık, uyuya kaldık. Sabah annemin telefonu ile uyandım. Güleda'nın babası annemi aramış ve bana neler olduğunu sordu. Ben de döneceğimi, telefonu Güleda'ya vereceğimi söyledim. Telefonu sıfırlayıp, ona verdim. Sonra benimle '5 yılda senden alacağımı aldım' diye tartışmaya başladı. Yatakta yüzükoyun yatıyordu. Boğazını sıkmaya başladım. Yüzünü çevirdiğim esnada mosmor kaldığını gördüm. Kabloyu boğazına doladım ama sıkmadım. Güleda eline bıçak alarak kalbine dayadı ve kendisini öldüreceğini söyledi. Bıçağı aldım göğsüne dayadım ve içeri girmesi için bastırdım. Sonra annemi aradım ve beni kurtarın dedim ama annem beni anlamadı."Güleda'nın babası Mustafa Cankel, kızını katleden sanıktan davacı ve şikayetçi olduğunu belirterek, kızıyla Zafer'in arkadaşlıklarını bildiğini ancak ne olay günü ne de öncesinde Zafer ile görüşmediğini söyledi.Duruşmada olayda adı geçen Osman Sasa ve kavganın olduğu esnada olay yerinde bulunan Metin adlı bir kişi de tanık olarak dinlendi. Osman Sasa ifadesinde, sanık Zafer Pehlivan'ı, Güleda vasıtasıyla tanıdığını, Güleda ile sadece okul arkadaşı olarak görüştüklerini ancak son zamanlarda hissi bir şeyler hissettiklerini fakat kesinlikle cinsel birliktelik yaşamadıklarını söyledi.'YALAN SÖYLEYECEK OLSAM GİDİP, POLİSE TESLİM OLMAZDIM'Duruşma verilen aranın ardından devam etti. Sanık Zafer Pehlivan, İzmir Adli Tıp'tan gelen raporda sperm örneğine rastlanmadığı yönündeki sonuca itiraz etti ve "Ben ilişkiye girdim. Yalan söylemiyorum. Yalan söyleyecek olsam gidip, polise teslim olmazdım" dedi.Baroların davaya müdahil sıfatıyla katılma taleplerinin duruşmaya katkı sağlamaktan uzak olacağını değerlendiren mahkeme heyeti talebi reddetti. Baro temsilcisi avukatlar verilen ara kararın uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu, bilakis bu tür müdahilliklerin işlenen kadın cinayetlerine bir faydası olacağını belirterek, kararın yeniden gözden geçirilmesi talebinde bulundu.Duruşmada savcı mütalaa verdi. Savcı sanık Zafer Pehlivan'ın, Isparta'ya gelmeden Muğla'da bu olayı tasarladığını belirtirken, "Defalarca ölen kişinin ayrılmak istemesi, tanık olarak dinlenen Osman ile arkadaş olduğu, bunun kıskançlığa neden olduğu, bu nedenle sanığın tam aşamalı plan yaptığı sabittir. Birinci plan Muğla'ya geri dönmesini sağlamak, eğer bu mümkün olmazsa ikinci plan öldürmektir. Öleni ölümle tehdit etmiştir. Bu çerçevede telefonu kırması eylemin bir parçasıdır. Hafif yaralanmaya sebep olacak şekilde darp, tehdit planının bir parçasıdır. Önceden almış olduğu öldürme kararı gerçekleşmiştir. Bıçakla önceden planladığı şekilde doğrudan kalp bölgesine saplayarak bıçağı birkaç kez oynatması kasten öldürmenin bir göstergesidir. Sanık hiçbir pişmanlık belirtisi göstermemiştir. Olay tasarlama düşünce kastına girmektedir. Muğla'dan çıkmadan planı kurmuş, geri döndürmek ya da öldürmek üzere kurulan bu plan dahilinde önceden yazdığı mektup kararın neticesidir. 'Canavarca hisle adam öldürme' Yargıtay içtihatlarında açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle olayın canavarca hisle öldürme kastına girmediği tarafımızca düşünülmektedir. Sanığın TCK'nın 81/1, 82/1 a ve 53. maddeleri uyarınca 'tasarlayarak kasten öldürme' suçundan cezalandırılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar olunur" dedi.'PLANLAMIŞ OLSAM 3 GÜN BEKLEMEZDİM'Sanık Zafer Pehlivan mütalaaya karşı bir söylediği olup olmadığı yönündeki mahkeme başkanının sorusu üzerine, "Kesinlikle böyle bir şey planlamadım. Planlamış olsam 3 gün beklemezdim. Hastaneye götürmezdim. Kaçacak kadar vaktim vardı, kaçardım. Pişmanım" diye konuştu.Müdahil avukatlar ise mütalaaya itiraz ererek, olayın 'canavarca hisle tasarlayarak kasten öldürme'ye girdiğini belirterek, TCK 82/1 e (ağırlaştırılmış ömür boyu hapis) maddesinin de sanığa uygulanmasını ve hiçbir indirim yapılmamasını talep etti. Baba Mustafa Cankel de "Verilecek hiçbir ceza acımızı hafifletmeyecek ancak mahkemenin vereceği karara saygılıyız. İnşallah toplumun yarasına bir fayda sağlar" dedi.Mahkeme heyeti sanık avukatının savunma için zaman istemesi üzerine duruşmayı erteledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ (1)--------------Adliyenin detay görüntüleriKadın cinayetleri önleme pilatformu üyelerinin detay görüntüsüDövizlerden detay görüntü
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ (2)--------------Sanığın adliyeye getirilmesi
HABER: Nurettin ARKAN- Alparslan ÇINAR- Ali ÇEVİKBAŞ- KAMERA: Emrah GÜL/ISPARTA,
================================
Otomobil karşı şeritte motosiklete çarptı; liseli Berat öldü ANTALYA'nın Kaş ilçesinde karşı şeride geçen otomobil, motosiklete çarptı. Kazada, motosiklet sürücüsü Yusuf Can Çelik (18) yaralandı, arkasındaki lise öğrencisi Berat Çetin (18) ise yaşamını yitirdi.Kaza, saat 01.00 sıralarında Kaş ilçesi İslamlar Mahallesi'nde meydana geldi. Akbel yönünden Yeşilköy yönüne giden A.E. yönetimindeki 07 F 6779 plakalı otomobil, sürücüsünün kontrolünden çıkıp, karşı şeride geçerek Yusuf Can Çelik yönetimindeki 07 SFB 79 plakalı motosiklete çarptı. Kazada, Çelik ile arkasındaki Berat Çetin yaralandı. Yaralılar, çağırılan ambulanslarla Kaş Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedaviye alınan yaralılardan Kaş Merkez Lisesi son sınıf öğrencisi Berat Çetin, tüm müdahalelere karşın kurtarılamadı. Çetin'in cenazesi, yapılan otopsinin ardından ilkokul öğretmeni olan babası Levent Çetin ve yakınları tarafından alınarak toprağa verilmek üzere Uşak'a gönderildi. Yusuf Can Çelik'in tedavisinin devam ettiği belirtildi.Gözaltına alınan sürücü A.E. ise ifadesinin ardından adliyeye sevk edildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Adli tıp önünde baba Levent Çetin ve yakınlarından görüntüBaba Levent Çetin'in arkadaşlarını kolunda görüntüPolisin babaya evrak imzalattırma görüntüsüAdli tıp cenazenin alınma görüntüsüÖlen gencin cenazenin alınması Yakınlarının ağlama görüntüsüCenaze arasının ayrılma görüntüsü
HABER- Bülent TATOĞULLARI- KAMERA: Aslı DURAN/ANTALYA,
================================
Konya'da ruhsatsız düğün salonlarında nikah kıyılmayacak
KONYA Büyükşehir Belediye Başkanı AK Parti'li Uğur İbrahim Altay, ruhsatsız düğün salonlarında nikah kıyılmayacağını belirterek, "Bundan sonra biz ruhsatsız düğün salonlarında ne memurlarımız, ne bizler, nikah kıymama konusunda karar alıyoruz. Bunu en sıkı şekilde uygulamak istiyoruz" dedi.Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, belediyelerin çalışmalarını değerlendirmek üzere basın toplantısı düzenledi. Toplantıda belediye tarafından kente yapılan yatırımları anlatan Uğur İbrahim Altay, 21 Şubat'ta Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları ile Konyaray'ın banliyö hattının protokolünü imzaladıklarını hatırlattı. Altay, "Devlet Demiryolları ile banliyönün protokolünü imza attık. İlk etapta Konya Gar'dan, organize sanayi bölgesine kadar 17.4 kilometrenin ihalesi önümüzdeki günlerde gerçekleşecek. Toplam 26 kilometrelik banliyö hattına sahip olacağız. Taşıt alımları ve kamulaştırılmalar büyükşehir belediyesi tarafından yapılacak. Bunun haricindeki tüm alt yapı ve üst yapı çalışmaları Devlet Demiryolları inşa edecek. 2 yıl içinde ilk etap bitecek" dedi.Altay, büyükşehir belediyesi binasının yapısal sorunu olduğunu ve Konya Teknik Üniversitesi'nden gelecek rapora göre eylem planı hazırlayacaklarını ifade etti. Düğün konvoyları ve düğün salonlarına da değinen Altay, şunları söyledi: "Düğün konvoyları ve düğün salonları önemli konulardan birisidir. Düğün salonları etrafındaki hatalı parklanmalar şehrimiz için ciddi bir sorun oluşturmaya başladı. Bazı düğün salonlarının ruhsatsız olması, bir kısmı ruhsata esas alanı dışında alanlarını kullanılıyor olması gibi sorunlar var. İlçe belediyelerimiz düğün salonları sahipleriyle ilgili kendi bölgelerinde çalışma yapıyor. En kısa sürede ruhsatlandırılmaları, ruhsatlandırılmayanların kapatılması, ruhsata uygun olmayanların ruhsata uygun hale getirilmesi çalışması yürütülecek ve yıl sonunu kadar tamamlanması planlıyoruz. Tabi düğün sezonu açılmadan insanlar buradan tarihlerini alıp düğünlerini ilan etmiş oluyorlar. Onun için süreci makul seviyede tutmak, vatandaş mağduriyeti oluşmaması için önemli; ama bundan sonra biz ruhsatsız düğün salonlarında, ne memurlarımız ne bizler, nikah kıymama konusunda karar alıyoruz. Bunu en sıkı şekilde uygulamak istiyoruz. Düğün, insanların en mutlu günü ama; bunu şehre zarar vermeden yapmak gerekir. Ticari erbabının ticaretini destekliyoruz ama; kurallar içinde olmak ve eşit şartlarda yarışmak kaydıyla. Birisine ruhsatlandırıp ciddi denetimler yaparken, bir taraftan ruhsatsız işlere izin vermemiz söz konusu değil. Sokakta müzikli düğün yapılmasına itiraz ediyoruz, emniyetimiz de takip edecek Geleneğimiz olduğu üzere sokakta insanların pilav vermesine bir itirazımız yok. Bu geleneğin yaşatılmasını çok istiyorum ama; günümüz şartlarında pek de mümkün olmuyor."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ -----------------Büyükşehir Belediye Başkanının açıklaması Toplantıdan detay
Haber- Kamera: Tolga YANIK KONYA
==================================
Alkollü yakalanan servis şoförüne velilerden tepki
EDİRNE'nin Keşan ilçesinde, trafik uygulamasında durdurulan içinde 17 özel eğitim öğrencisinin bulunduğu servis minibüsünün şoförü Ü.A.'nın alkollü çıkmasına, çocukların velileri tepki gösterdi.Keşan İlçe Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Büro Amirliği ekipleri, dün sabah saatlerinde, şehir içinde yolcu ve öğrenci taşımacılığı yapan minibüsler ile servis araçlarını denetledi. Ekipler, Yeni Mahalle'de içerisinde Keşan Gazi Özel Eğitim Uygulama Okulu'nda eğitim gören 17 öğrencinin bulunduğu Ü.A. yönetimindeki servis minibüsünü durdurdu. Yapılan kontrolde servis şoförü Ü.A.'nın 0.68 promil alkollü olduğu belirlendi. Ü.A.'nın ehliyetine 6 süreyle el konulurken, 'alkollü araç kullanmak', 'trafik güvenliğini tehlikeye atmak' ile 'karayolları trafik yönetmeliği ve okul servis araçları hizmet yönetmeliğinde uymamak' suçlarından 1513 lira para cezası uygulandı.Öğrenciler ise derse geç kalmamaları için yetki belgesi bulunan bir polis memurunun kullandığı servis minibüsüyle okula bırakıldı. Minibüs daha sonra trafikten men edilerek, yediemin otoparkına çekildi. Keşan Gazi Özel Eğitim Uygulama Okulu idaresi, servis şoförü Ü.A. ile olan sözleşmesini feshetti.'HİÇBİRİNİN İÇKİ İÇMEMESİ LAZIM'Öğrenci velisi Şirin Orakçı, olmaması gereken bir olayın yaşandığını belirterek, "Sonuçta çocuklarımızı taşıyorlar. Olmaması gereken bir şeydi. Ama onun da cezası verildi. Kurallara uymaları gerekli. Temiz ve düzenli olmalılar. Bizimle konuşmaları şart değil. Hiçbirisinin içki içmemesi lazım. Çünkü can taşıyorlar. Bizim evlatlarımız özel çocuklar. 2 misli daha çok dikkat etmeleri lazım" dedi.'DAHA FAZLA SORUMLULUK SAHİBİ OLMALARI GEREKİYOR'Rahne Çavdar ise servis sürücülerinin özel çocukları taşıdıkları için daha dikkatli olmaları gerektiğini ifade ederek, "İnsan taşıyorlar. Daha fazla sorumluluk sahibi olmaları gerekiyor. Kurallara uymaları gerekiyor. Zaten bunu biliyor, olmalılar. Can taşıyorlar. Özel hayat kimse karışamaz. Ama sabahları şoförlük yapıyorsun. Bunu iyi bilmeliler. Biz onlara canlarımızı, çocuklarımızı teslim ediyoruz" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-----------------Okul tabelası ve girişi-Servis araçlarının okula gelişi-Öğrencilerin servis araçlarından inmesi-Aileleriyle okula girmeleri-Öğrenci velisi Şirin Orakçı röp.-Rahne Çavdar röp.-Detaylar
Haber-Kamera: Ünsal YÜCEL/KEŞAN, Edirne
==============================
Sokakta melodika çalan Ali'nin hayalini Haluk Levent gerçekleştirdi
BATMAN'da, okul çıkışı sokakta tablet alabilmek için melodika çalan 9 yaşındaki Ali'nin görüntülerini sosyal medyadan paylaşan, 'Çocuklar üşümesin' grubunun çağrısına yanıt veren sanatçı Haluk Levent, Ali'nin hayalini gerçekleştirdi. Sosyal medya üzerinden oluşturdukları 'Çocuklar üşümesin' grubuyla çocukların ihtiyacını karşılayan gençler, bu kez Batman'da sokakta melodika çalan küçük Ali'ye yardım eli uzattı. Ailesinin maddi sorunları nedeniyle okul çıkışında tablet alabilmek için sokakta melodika çalıp para biriktiren Ali'yi gören grup üyeleri, çektikleri görüntüleri sosyal medyada paylaşarak çağrıda bulundu. O çağrıya sanatçı Haluk Levent'ten yanıt geldi. Küçük Ali'yi görüntülü arayıp konuşan Haluk Levent, hayali olan tableti hediye etti. Çizgi film karakterli kostümleri giyerek, müzik eşliğinde tableti götüren grup üyelerini karşısında gören Ali'nin yaşadığı mutluluk cep telefonu kamerasıyla görüntülendi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ----------------Küçük Ali'nin Haluk Leventle görüntülü konuşmasıGrup üyelerinin Küçük Ali'nin yanına gitmesiGrup üyelerinin çizgi film kostümleri giymesi Küçük Ali'ye tablet hediye etmesi Genel ve detay görüntüler
Haber: Elif FİLİZ-Kamera: BATMAN,
=================================
PKK'nın kış sığınağı kullanılmaz hale getirildi
DİYARBAKIR'ın Lice ilçesi kırsalında düzenlenen operasyonda bulunan, PKK'lı teröristlerin kullandığı 3 metre derinliğinde 2 odalı kış sığınağı kullanılamaz hale getirildi.İl Jandarma Komutanlığı'nca, Lice ilçesinin kırsalında terör örgütü PKK'ya yönelik 'Kapan-6 Şehit Jandarma Uzman Çavuş Adnan Uluışık-69' operasyonu tamamlandı. Operasyon bölgesinde yapılan arazi arama tarama faaliyetlerinde teröristlerce kış üslenmesi amacıyla kullanılan toprak altında kalas kullanılarak yapılmış, 3 metre derinliğinde, 40 metrekare genişliğinde tek girişli 2 odası ve 2 havalandırma borusu bulunan kış sığınağı tespit edildi. Sığınak, kullanılamaz hale getirildi. Sığınakta ele geçirilen fotokapan, elektronik devre, 2 radyo, akımölçer cihazı, 15 pil, 200 kilo gıda malzemesi ile çok sayıda giyim, tıbbi malzeme ve örgütsel doküman da imha edildi.Operasyonun narko-terörizmle mücadele faaliyetlerinde ise arazide çalılar ve kayalıklar arasına gizlenmiş 107 kilo esrar ele geçirildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-----------------Teröristlerin kış sığınağıEle geçirilen malzemelerMalzemelerin imhası Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: DİYARBAKIR
================================
Valiz kavgasına 8 tutuklama
ADANA otogarında, 3 kişinin yaralandığı valiz kavgasında gözaltına alınan 8 şüpheli tutuklandı.Valiz kavgası, 21 Şubat'ta Seyhan ilçesi Fezvipaşa Mahallesi'ndeki Adana Merkez Otogarı'nda meydana geldi. İddiaya göre, Van'a gitmek isteyen Burhan İ. (36), valizini görevlilere verdi. Firma yetkilileriyle valiz nedeniyle tartışan Burhan İ., telefonla arayarak akrabaları Murat İ. (29), Özgür Ege T. (29), Vedat İ. (31) ve Volkan B.'yi (20) çağırdı. Tarafların tartışması kısa sürede silahlı kavgaya dönüştü. Birbirlerine tabanca ve av tüfekleriyle ateş açan taraflardan 3 kişi hafif şekilde yaralandı. Polis, firma çalışanları Halit A., Fehmi A., Mustafa G., Yusuf K., Abdulcabar A., Nizamettin A. ve Hamdin A. ile Burhan İ., Murat İ., Özgür Ege T., Vedat İ. ve Volkan B.'yi gözaltına alındı.Polisteki sorgularının ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden Halit A., Nizamettin A., Hamdin A., Murat İ., Özgür Ege T. ve Vedat İ. ve Volkan B. tutuklandı. 4 şüpheli ise serbest bırakıldı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ----------------Zanlıların emniyet binasından çıkarılmasıPolis aracına götürülmeleriEmniyet Müdürlüğü tabelaları
Haber-Kamera: Çağlar ÖZTÜRK/ADANA,
==================================
Adana'ya şırdan yetmiyor
ADANA'da kebaptan sonra en çok tüketilen lezzetlerden biri olan şırdan dolmasının fiyatları, canlı hayvan kesiminin az olması ve talebin artması nedeniyle bazı yerlerde 12 TL'ye kadar yükseldi. Lokantalar, talebe yetişmek için Türkiye'nin dört bir yanından şırdan tedarik etmeye çalışıyor.
Adana Kasaplar Çarşısı esnafından Kadir Çelik, kırmızı et fiyatlarıyla birlikte sakatat fiyatlarının da arttığını söyledi. Dana ve koyun etinin kilosunun 55-60 TL'ye satıldığını kaydeden Çelik, işkembenin 10, mumbarın 20, kellenin 35, kulağın 10, memenin ise 6 TL'ye alıcı bulduğunu belirtti. Piyasada şırdan kıtlığı olduğunu anlatan Çelik, "Çiğ şırdanın fiyatı 8 TL'ye kadar yükseldi. Şırdancılar talebe yetişebilmek için 81 kente saldırıyor" dedi.
FIRSATÇILARIN ÇIKARDIĞI BAHANE BUŞırdancı Mesut Erdoğan ise 4-5 aydır Katar'a kuzu ihracatı nedeniyle piyasada kesimin azaldığını belirterek şunları söyledi: "Kısa süreli kesim eksikliği her zaman sürecek diye bir şey yok. Fırsatçıların kendilerine çıkardığı bir bahane bu. Günümüz şartlarında şırdan var, karın var, kelle var, kahvaltıda geleneksel olarak tükettiğimiz ciğer var, her yerde bulabiliyoruz. İnsanlarımızın kesim eksikliğinde fırsatçılık yapıp fiyatı yüksek tutmalarına gerek yok. 'Piyasada şırdan yok' diyerek insanlara zulüm yapıyorlar. Fiyatları yüksek hale getirmeye çalışıyorlar. Kısa süreliğine bu eksilebilir ama 1 yıl boyunca yok olacak diye bir şey yok. Ticarette kar ve zarar kardeştir."
ZAMLARA RAĞMEN VAZGEÇEMİYORUZSinan Güvercin ise şırdana duyduğu sevgiyi tarif edemediğini vurgulayarak, "Şırdan bizim için bir özlem. Özellikle memleketten uzak kaldığımızda apayrı bir özlem oluyor. Haftada 3-5 tane yiyoruz. Doymaya kalksak 5-6 bile az kalır, ama tadında yiyoruz" diye konuştu.Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yaşayan Adanalı Amanda Kylie de özellikle şırdan yemek için memleketine geldiğine belirterek, "Kıbrıs'ta bulamıyoruz. Satan birkaç yer var ama yurdumdaki gibi güzel değil, olamaz" dedi.
Görüntü Dökümü---------------------------DHA Muhabiri Nuri Pir'in anonsuŞırdanı göstermesiKasaplar Çarşısı esnaflarından Kadir Çelik ile röp.Elinde şırdanı göstermesiDHA Muhabiri Nuri Pir'in 2'nci anonsuElinde kelleyi göstermesiKelleden detaylarBacak'tan detaylarKasaplar Çarşısı'nda alışveriş yapanlarSakatatlardan genel ve detay görüntülerVatandaşlarla röportaölarEtlerden genel ve detay görüntülerŞırdandan genel ve detayŞırdan yiyienlerŞırdancı ile röp.Şırdan yiyenler ile röportajlar
GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ
Haber: Nuri PİR-Kamera: Gökhan KESKİNCİ - Rüşan Anıl ATAR/ADANA,
================================
8 yaşındaki Aymina, dünya matematik şampiyonu oldu KOCAELİ'nin Derince ilçesinde, ilkokul 2'nci sınıf öğrencisi 8 yaşındaki Aymina Turmuş, dünya çapında yapılan Caribou Matematik Yarışması'nın üçüncü ayağında 9 sorunun tamamını doğru cevaplayarak birinci oldu.
Derince'de özel bir okulda eğitim gören Aymina Turmuş, matematik öğretmeni Cansu Gökçe'nin organizasyonu ile katıldığı Kanada merkezli Uluslararası Caribou Matematik Yarışması'nda dünya birincisi oldu. Toplam 6 aşamadan oluşan yarışmanın üçüncü aşamasında sorulan 9 sorunun tamamını doğru yanıtlayan Emine ve Hakan Turmuş çiftinin kızı Aymina, dünyanın çeşitli yerlerinden yarışmaya katılan 7 bin 328 öğrenci arasından birinciliği kazandı. Aymina Turmuş soruların biraz zor olduğunu belirterek, "Sorular azıcık zordu. Tek tek geçtim. Öğretmenim dünya şampiyonu olduğumu söyleyince ilk önce şaşırdım. Sınava çalışarak hazırlandım. Evde çalışıyordum. Test kitaplarımdan çözüyordum. Bir de tahtada yapıyordumö dedi.
Aymina'nın başarısının diğer öğrencileri de olumlu yönde etkilediğini söyleyen Cansu Gökçe, "Kanada merkezli bir sınav bu. Bilgisayar ortamında internet üzerinden yapılıyor. Sorularımız İngilizce matematik soruları. 6 aşamadan oluşuyor bu sınav. Eylül'de ilk aşamasından başladık. Üçüncü aşamasında da Aymina 9 sorunun 9'una da cevap vererek dünya birinciliğini elde etti. Şu an 3 aşamamız daha var. Sınavımız Mayıs'ta sonuçlanacak. İnşallah diğer aşamalarda da aynı başarıyı devam ettirir diye ümit ediyoruz. Tabii ki ben de böyle zorlu bir sürecin ardından böyle bir başarı elde edince onun kadar mutlu oldum ve gururlandım. Bu başarı diğer çocukları da çok etkiledi. Matematik dersi olduğu için çocuklar bu tarz yarışmalara karşı önyargılılar. Kendi içlerinden birinin böyle bir başarı elde edebilmesi onları da çok teşvik etti. Seneye belki de sınava girme oranımız çok daha fazla artacak. O açıdan çocukların hepsinde olumlu sonuçlar aldık.ö diye konuştu. Kızının matematik sevgisini okula başladıktan sonra fark ettiğini söyleyen anne Emine Turmuş, şöyle konuştu: "Kendisi matematik çözmekten keyif alıyor. Özellikle yeni konularda, çarpma konularında birçok çocuğun zorlandığı görülürken Aymina'da bu zorluğu görmüyoruz. İnşallah bu şekilde devam eder. Aymina ilkokula başladıktan sonra matematiğe olan sevgisini biz anladık. Onun sevgisiyle birlikte öğretmeninin verdiği emeklerin karşılığını da bu şekilde görüyoruz.ö
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Okuldan görüntüler Aymina'nın sınıfta matematik dersi yapılırken görüntüsü Matematik öğretmeniyle özel çalışması Matematik öğretmeni Cansu Gökçe ile röp. Anne Emine Turmuş ile röp. Aymina Turmuş ile röp. Detay
HABER: Dinçer AKBİR-KAMERA: Alişan KOYUNCU/DERİNCE(Kocaeli),
Haber Kodu : 200225016=====================================
Elazığ'da kurulan konteyner kentte 500 depremzede anahtarını teslim aldı ELAZIĞ'ın Sivrice ilçesinde, 24 Ocak günü meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremde evleri zarar görenlerin geçici barınmalarını sağlamak amacıyla kurulan konteyner kentte yerleşmeler sürüyor. 500 depremzedenin yerleşimi yapılırken, AFAD tarafından eşya ve malzeme desteği de sağlanıyor.
Merkez üssü Sivrice ilçesi olan, 41 kişinin hayatını kaybettiği depremin ardından yaraların sarılması için kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları seferber oldu. Bu kapsamda AFAD, Elazığ'daki depremzedelerin geçici olarak barınmaları amacıyla Aşağı Demirtaş, Kırklar, Doğukent, Hankendi mahalleleri ile Sivrice'nin Gölbaşı mevkisinde 4 bin 806 konteyner kurulması için çalışma başlattı. Depremzedeler için Doğukent Mahallesi'nde kurumu tamamlanan 900 konteynerden 500'ünün yerleşimine başlandı. Diğer konteynerlere yerleşimin sağlanması için çalışmalara aralıksız devam ediyor.
EŞYALAR AFAD TARAFINDAN KARŞILANIYORKonteyner kentin kurulduğu bölgede sosyal alanlar da oluşturulurken, konteynerlere yerleşen depremzedelerin eşya ihtiyaçları ise AFAD tarafından karşılanıyor. Depremde evi hasar gören eşi ile 4 çocuğuyla birlikte konteyner kente yerleşen Yunus Koç, geçici olarak konaklanacakları konteynerin anahtarını teslim aldı. Koç, emeği geçen herkese teşekkürlerini ileterek, şunları söyledi:
"Deprem olduğundan şimdiye kadar devletimiz ailemle birlikte bize çok iyi baktı, Allah devletimize zeval vermesin. Dün konteynerin anahtarını teslim aldık, konteynerimiz güzel ve bize yetiyor. Temizdir, çadırdan ve dışarıdan kalmaktan çok iyidir. Büyüklerimizden Allah razı olsun."
'DEVLETİMİZ YANIMIZDA'Yunus Koç'un eşi Arzu Sarıboğa Koç ise jandarmanın yardımıyla konteynere yerleştiklerini ifade ederek, "Komutanlar bizi alıp getirdi, eşyalarımızı araçlar getirdiler. Sağ olsunlar her şeyi devlet yaptı. Özellikle Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyoruz. 4 çocuğumla burada yaşıyorum, devletimiz yanımızda, biz başkasından medet beklemiyoruz" dedi.
Eşiyle birlikte konteynere yerleştirilen Musa Tağgür, depremin ardından çadırda yaşamlarını sürdürdüklerini belirtti. Tağgür, "Evimiz ağır hasar aldı depremde, 20 gün boyunca bazen çadırda, bazen de akrabalarımızda kaldık. Allah'a şükür şimdi buradayız, dün bize teslim ettiler, taşındık ve yerleştik. Şu anda memnunum. Çünkü 20 gün boyunca ne zorluk çektiğimi ben biliyorum. O yüzden Allah büyüklerimizden, Cumhurbaşkanı'mızdan ve bakanımızdan razı olsun. Onlara çok teşekkür ediyorum" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------------------------Konteyner kent-Konteynerdeki yaşam-Muhabir Mehmet Mucahit Ceylan'ın anonsu-Yunus Koç ile röportaj-Arzu Sarıboğa Koç ile röportaj-Musa Tağgür ile röportaj-Çocuk oyun parkı ve çocukların parkta oynamaları-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Mehmet Mucahit CEYLAN- Selim KAYA/ELAZIĞ,
Haber Kodu : 200225020==============================
Ödüllü kitap okuma projesinde veliler ter döktü BİNGÖL'de biri anaokulu tarafından hayata geçirilen 'Okuyorum, minik yüreklere dokunuyorum' projesi kapsamında düzenlenen kitap okuma sınavında ter döken veliler, ödül olarak belirlenen çeyrek altını kazanmak için kıyasıya yarıştı.
Uydukent Anaokulu'nda çocukların evde teknolojik aletlerden uzak durmaları ve ailelerin de çocuklarının yanında kitap okumaları amacıyla, 'Okuyorum minik yüreklere dokunuyorum' projesi hayata geçirildi. Proje kapsamında yazar Leyla Avaro'nun 'Gerçekten beni Duyuyor musun' adlı kitabı, okumaları için velileri dağıtıldı. Kitabı okuyan veliler, daha sonra Uydukent Anaokulu öğretmen ve idareciler gözetiminde sınava tabi tutuldu. Sınav esnasında büyük bir heyecan yaşanırken, birinci olan veli çeyrek altın, ikinci olan 150 TL kırtasiye çeki, üçüncüsüne ise kitap hediye edildi.
VELİLERE OKUMA ALIŞKANLIĞI KAZANMASI AMAÇLANDIUydukent Anaokulu Müdürü Murat Atılgan, bu projeyi hayata geçirmekteki amaçlarının, öğrenci velilerinin kitap alışkanlıklarını artırmak olduğunu söyledi. Atılgan, "Amacımız önce velileri eğitim içine katmaktır. Okuyarak çocuklarımıza okumanın önemini anlatmak için velilerimizin okumasını gerektiğinin bilincinde olduğumuz için 'Okuyorum minik yüreklere dokunuyorum' projemizi başlattık" dedi.
Projenin fikir sahibi Uydukent Anaokulu'nda görevli psikoloji ve rehber öğretmeni Leyla Anli ise, "Bu yıl okulumuzda ilk defa 'Okuyorum minik yüreklere dokunuyorum ' adlı projemizi gerçekleştirdik. Kitap olarak Leyla Avaro'nun 'Gerçekten beni duyuyor musun' kitabını seçtik. Daha sonra 2 aylık bir süreden sonra velilerimizi bir teste tabi tuttuk. Katılım umduğumuzdan daha fazlaydı. Katılan velilerimize çok teşekkür ediyorum. 2'inci dönem tekrar bu projenin devamını yapmak istiyoruz. Umarım tüm Türkiye'de okuma yazma seferberliğine bizimde bir katkımız olmuştur" diye konuştu. Velilerden psikolog Şeyma Beritan, projenin hem veliler hem de çocuklar açısından faydalı olduğunu söyledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ------------------------------Sınava katılanlarVelilerin soruları çözmeleriRöportajlarGenel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Aziz ÖNAL/BİNGÖL,
Haber Kodu : 200225022
==================================
Tek isteği, engelli kızının yatağa dönüşen tekerlekli sandalyeye kavuşması
BİNGÖL'ün Karlıova ilçesinde, doğuştan zihinsel ve bedensel engelli 13 yaşındaki Sevda Kaya, yatağa bağımlı yaşıyor. Sevda'nın annesi Nurcan Kaya, tek isteğinin kızının yatağa dönüşen tekerlekli sandalyeye sahip olması olduğunu söyledi.
Karlıova ilçesinde oturan Kaya ailesinin doğuştan zihinsel ve bedensel engelli kızları Sevda, yaşamını yatağa bağımlı olarak sürdürüyor. Kızları Sevda'yı Erzurum'daki hastaneye rutin kontrolü için götüren aile, hayırseverlerden uzanacak yardım elini bekliyor. Nurcan Kaya, kızını hastaneye götürürken güçlük çektiklerini ifade ederek, maddi imkansızlıklardan dolayı Sevda'nın en büyük ihtiyacı olan yatağa dönüşen tekerlekli sandalyeyi alamadıklarını söyledi.
Tek isteğinin kızının yatağa dönüşen tekerlekli sandalyeye sahip olması olduğunu anlatan Nurcan Kaya, "Kızım doğuştan engelli. Yatalak olduğu için kamburu oluşmuş. Geçtiğimiz yıl hastaneye götürdüğümüzde rahat etsin diye ona tekerlekli sandalye aldık. Ama kızım sandalyede duramıyor, düşüyor. O yüzden ona yatağa dönüşen tekerli sandalye gerekli. Bizim bu sandalyeyi alacak gücümüz yok. Eşim işsiz ve 3 öğrencimiz var. Geçimimizi yapmakta sıkıntı yaşıyoruz buradan yetkililere sesleniyorum ne olur kızıma bir yataklı sandalye alın" dedi. Baba Abdurrahim Kaya ise yaklaşık 2 yıldır işsiz olduğu için bu sandalyeyi alacak güçlerinin olmadığını ifade etti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ------------------------------Sevda'nın görüntüleriAnne Nurcan Kaya'nın röpörtajıGenel ve detay görüntüler
Haber: Serkan BİNGÖL-Kamera: BİNGÖL,
Haber Kodu : 200225023
============================
5 asırlık imarethane, restorana dönüştürüldü
TOKAT'ta 1500'lü yıllarda Pir Ahmed İmareti olarak yapılan ve 2010 yılına kadar da Vakıflar bünyesinde aşevi olarak hizmet veren 5 asırlık tarihi yapı, 2012 yılında yapılan restorasyonun ardından restorana dönüştürüldü. Özel bir işletmeye kiralanan bina şimdi yöresel yemeklerin sunulduğu tesis olarak hizmet veriyor.
Kent merkezindeki Meydan Mahallesi'nde Horozoğlu Türbesi'nin yanında yer alan Pir Ahmed İmareti adıyla da bilinen ve kitabesi bulunmayan yapı Sultan Çelebi Mehmed döneminde, Pir Ahmed Bey tarafından inşa edildi. 2010 yılına kadar iş yeri ve Vakıf aşevi olarak kullanılan Pir Ahmed İmareti, vatandaşlara kuru gıda yardımı uygulamasına geçilmesiyle kapatıldı. 2012 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restorasyonu tamamlanan Pir Ahmed İmareti, özel bir firma tarafından kiralanarak restoran olarak kullanılmaya başlandı. 1500 yılında yapıldığı tahmin edilen 5 asırlık Pir Ahmed İmareti'nde Tokat'ın yöresel yemekleri yapılarak yerli ve yabancı turistlerin beğenisine sunuluyor.
GELENEKSEL LEZZETLER SUNULUYORRestoran Müdürü Ayşe Gür tarihi binanın yıllar içerisinde farklı işlerde kullanıldığını ve daha sonra restore edildiğini belirterek, "Biz de restoran olarak işletmesini aldık. 4 oda, 1 kapalı avludan oluşuyor. Yaklaşık 600 kişiye kapalı alanda servis yapabiliyoruz. Genellikle yurt dışı ve Türkiye'nin her bölgesinden misafir ağırlıyoruz. Mekanın ağırlığı ve dokunun güzelliğinden dolayı bizi biraz daha yöresel ürünlerde iddialı kılıyor. Taş fırınımız, güveç ürünlerimiz olmasına rağmen Tokat Kebabı'nda, yöresel ürünlerde keşkek, bat, pehli, dolma çeşitlerimiz ile biraz daha ön plana çıkıyoruz. Gelen misafirlerimize eski tatları beğeniye sunuyoruz. Misafirlerimiz özellikle unutulmuş tatları arıyor. Zamanında Tokat'la anılan lezzetleri arıyor. O yüzden talepler doğrultusunda ne kadar güncel yemeklerimiz olsa da yöresel yemeklerimiz ile misafirlerimize yardımcı olamaya çalışıyoruz" dedi.
Tarihi mekanda yemek yemekten dolayı mutlu olduğunu ifade eden ve şehir dışından gelen müşterilerden Tuğba Erden, "Biz burada yöresel yemek yemekten dolayı mutluyuz. Özlediğimiz tatlar için ailemle ve arkadaşlarımla burayı tercih ediyoruz. Tokat'ta her gelmemde yöresel lezzetleri tadıyorum. Özellikle batı, dolmayı ve Tokat Kebabını çok özlüyoruz" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Binanın genel görüntüleri-Restorandan görüntüler-Sunulan yemekler-Müşterilerin görüntüsü-Restoran müdürünün konuşması-Müşterinin konuşması
Haber-Kamera: Fatih YILMAZ - Halil İbrahim YEL/TOKAT,
Haber Kodu : 200225054
===============================
Buzları kırarak balıkları besliyorlar
SİVAS'ta, 10 yıldır İmranlı Barajı'nda alabalık ve somon üretimi yapan Ali Dursun Yıldızay (56) donan baraj gölündeki 22 kafeste bulunan balıklarını zor şartlar altında yetiştiriyor. Kafeslerdeki balıklar, buz kütlesi hızarla kesilerek beslenebiliyor.
İmranlı ilçesinde oturan, evli ve 5 çocuk babası balıkçı Ali Dursun Yıldızay, bölgedeki yoğun kış şartlarında mesleğini güçlükle devam ettiriyor. İmranlı Barajı'ndaki 22 kafeste alabalık ve somon üretimi yapan Dursun, her yıl kış aylarında donan gölde kafeslerde bulunan balıklarını yemlemek için yoğun çaba sarf ediyor. Yılda 950 ton balık üretimi yapan Dursun, kış aylarında yaklaşık 25 santimetre kalınlığındaki buzu motorlu testere ile keserek balıklarını yemliyor. Hava sıcaklığını eksi 18 dereceye kadar düştüğü ilçede üretilen balıklar, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki illere gönderiliyor.
'HER RİSKİ DE GÖZE ALIYORUZ'Kış aylarında zor şartlar altında balıkçılık yaptığını söyleyen Yıldızay, "10 yıldır kış şartlarında burada balıkçılık yapıyorum. Burası balıkçılık konusunda iyi bir yer ve kışın da sevkiyatımızı yapıyoruz. Burası kışın genellikle donduğu için yemleme hep sıkıntı oluyor. Kışın bu şekilde çalışıyoruz. Yazın tekne ile gittiğimiz yerlere şu an yürüyerek gidiyoruz. Hızarla kesiyoruz ve yemleme işlemini bu şekilde yapıyoruz. Buranın suyu çok soğuk olduğu için balığı farklı bir balıktır. İmranlı balığı, deniz balığını aratmaz. Buz zeminde suya düşme riski var elbette ama, biz bunu severek yaptığımız için her riski de göze almışız. Devamlı üretim yapıyoruz. İmranlı'yı seviyoruz ve çalışıyoruz" dedi.
'BUZ KALINLIĞI 25 SANTİM'Yaklaşık 25 santimetre buzu kırarak yemleme yaptıklarını söyleyen Yıldızay, "Şu anda buz kalınlığı 25 santim. Her sene donuyor ve bu şekilde buzu kesip balık çıkarma ve yemleme işlemini bu şekilde yapıyoruz. Zaten kışın aşırı bir yem vermiyoruz. Balığın hareketi yavaş olduğundan dolayı fazla bir enerji tüketmiyor. Haftada bir yemleme yapıyoruz. Güneydoğu Anadolu illerine balık veriyoruz. Tesisimizde alabalık ve somon var. İmranlı ayrı bir yer, Sibirya gibi. Yani Sivas'ın en soğuk yeri İmranlı'dır" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Baraj gölünden drone görüntüleri-Balık kafeslerinin görüntüsü-Buz üzerinde yürünerek kafeslere gidilmesi-Kafeslerin testere ile kesilerek açılması-Balıkların beslenmesi-İşletmeciyle röportaj
Haber-Kamera: Hüsnü Ümit AVCI-Yasin KIRAS/İMRANLI (Sivas),
Haber Kodu : 200225028================================
Oğlunun saçıyla başladı, siparişlere yetişemiyor ESKİŞEHİR'de evli ve 1 çocuk annesi Mualla Durgut (32), 5 yaşındaki oğlunun saç tellerinden kendisi için hatıra kolye yaparak başladığı el sanatında kısa sürede gelişme göstererek evinde atölye kurdu. Sosyal medyadan özel siparişler aldığını ifade eden Durgut, "Yaptığım işten çok keyif alıyorum. İşin güzelliğinin yanında çok duygulandığım hatta ağlayarak yaptığım işlerde oldu. 9 yıl önce annesini kaybetmiş bir kadına kolye yaptık. Bundan sonra bunu hep yanında taşıyacağı için çok mutlu olduğunu söylemiştiö dedi.
Eskişehir'de ev kadını Mualla Durgut, internette gördüğü bir takı tasarımcısı kadından esinlenerek oğlunun saç tellerinden kendisi ile eşine kolye ve tespih yaptı. Çevresinden gelen güzel tepkiler üzerine bir sosyal medya hesabı açan Durgut, özel siparişler almaya başlayınca, evinde atölyede kurdu. Türkiye ve yurt dışından aldığı siparişleri yetiştirmekte güçlük çektiğini ifade eden Durgut, "Oğlum için daha kalıcı neler yapabilirim diye internette araştırırken ağaçtan takılar yapan yurt dışında bir kadın gördüm. O kadından görüp Türkiye'de yapan bir kadın daha vardı. Demiş ki, 'o yaptıysa ben de yaparım'. Ben de, 'onlar yaptıysa ben de yaparım' dedim. Bu işi geliştirmek istedim. Kolye, yüzük, tespihler gibi takılar yaptım. Siparişleri internet üzerinden alıyorum. Bana kargoyla saç telleri gönderiyorlar. Saç tellerini tespih boncuklarına ve kolyelere tek tek yerleştiriyorum. Bir işlem yaklaşım 3-4 gün sürüyor. Kimisinin çocuğu çok değerli, hatıra kalsın diye, eşine hediye yaptıranlar oluyor. Annesi, babası çok değerli olanlar var. Yakını vefat etmiş ve elinde sadece saçları kalmış olanlar var. İlk önce eşimden, ailemden çok güzel tepkiler aldım. Zaten ilk olarak oğlumun saçıyla başladım. Kendime kolyeler, eşime tespih yaptım. Oğlumun saçından yaptığım kolyeyi takmadığım zaman kendimi eksik hissediyordumö dedi.
'AĞLAYARAK YAPTIĞIM İŞLER DE OLDU'Yakınlarını kaybetmiş müşterilerinin siparişlerini yaparken duygusal anlar yaşadığını, hatta bazı işleri ağlayarak yaptığını anlatan Durgut, "Yaptığım işten çok keyif alıyorum. İşin güzelliğinin yanında çok duygulandığım hatta ağlayarak yaptığım işler de oldu. Unutamadığım bir sürü iş var. 9 yıl önce annesini kaybetmiş bir kadın annesinin saçlarını getirmişti. Saçları kaybetme korkusu varmış. Kendisine kolye yaptık. 'Bundan sonra bunu hep yanımda taşıyacağım için çok mutluyum' demişti. Şu anda hala taşıdığına da eminim. Böyle güzel dostluklarda kurduk. Yine bir kadın müşterim hayatını kaybeden oğlunun saçlarını getirmişti. O saçları yaparken ben çok duygulandım. Resmen ağlayarak yaptım. Ben ağlayarak yaptım, anne nasıl taktı bilemiyorum. Onun için manevi, özel bir saç, özel bir hediye. Allah kimseye evlat acısı vermesin, kolay değil. Duygusal olarak çok yorulduğum, keyif aldığım zamanlarda oldu" diye konuştu.
'KADINLARA BU İŞİ ÖĞRETMEK İSTİYORUM'Mualla Durgut, bundan sonraki amacının ihtiyacı olan tüm kadınlara bu işi öğretmek olduğunu söyledi. Durgut, "Bu iş böyle kalmasın, bütün kadınlarla yapalım istiyorum. Birlikte büyüyelim. Bu tarz işler yapmaya ihtiyacı olan herkese ulaşmak istiyorum. Benden destek istesinler yeter. Şu anda benim öğrettiğim birisi var. İnanın benim kadar sipariş alıyor. Ben böyle bir işe atıldım, güzel sonuçlar da aldım. Vergi mükellefi oldum. Devlet desteği de var zaten. Kadınlar bu işi yapsınlar istiyorum. En azından bir pazar parasını çıkarsınlar istiyorum. Tüm Türkiye'den sipariş aldım. Yurt dışından İsviçre'ye yaptım. En fazla İstanbul ve Doğu Anadolu bölgesinden çok talep var. Ben şanslı bir şehirdeyim. Belediyelerin açmış olduğu kurslarda ders vermek de isterim. Tüm bildiklerimi öğretmeye hazırımö ifadelerini kullandı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Mualla Durgut'un takıları-Takıları yapması detay-Oğlunun saçını kesmesi-Saç tellerinden tespih yapması-Yaptığı takılardan detay-Mualla Durgut ile röp.-Mualla Durgut ve oğlu Mert-Genel görüntüler
Haber-Kamera: Hakan TÜRKTAN-Caner AKSU/ESKİŞEHİR,-
Haber Kodu : 200225029=================================
Sümela Manastırı'na teleferik projesinde sona gelindi TÜRKİYE'nin önemli tarihi ve turistik mekanlarından Sümela Manastırı'nda süren restorasyon ve inşa edilmesi planlanan teleferik projesinde sona gelindi. Manastırın restorasyonun tamamlanması ve teleferik projesinin hayata geçirilmesi ile tarihi mekana yıldı 1 milyon ziyaretçi hedefleniyor.
Türkiye'nin önemli tarihi, turistik ve inanç mekanlarından olan, yerli ve yabancı binlerce turistin ziyaret ettiği Trabzon'un Maçka ilçesinde Karadağ eteklerindeki tarihi Sümela Manastırı'nda, 2015 yılında başlatılan restorasyon çalışmalarında sona gelindi. Manastırda, kaya ve buz kütlelerinin düşerek olumsuzluğa yol açmaması için endüstriyel dağcılardan oluşan özel ekiple sürdürülen 'yamaç ıslah çalışması' tamamlandı. Ekipler, 3 aşamada yürütülen çalışmalarda yaklaşık 80 bin metrekare alanda kaya temizliği gerçekleştirdi. Çalışmalarla, alanda 4 bin ton kaya temizliği yapıldı. Manastırın 25 Mayıs'ta ziyarete açılması planlanıyor.
TELEFERİK PROJESİ İHALEYE ÇIKIYORSeyir terası yapılarak ziyaretçilerin farklı açıdan görebildiği manastırda, teleferik projesi için de proje hazırlandı. Trabzon Büyükşehir Belediyesi yaklaşık 2,5 kilometre uzunluğunda olacak teleferik hattı yap, işlet, devret modeli ile hayata geçirecek. Projede 40 kişilik vagonların olacağı teleferik hattı kurulacak.
Maçka Belediye Başkanı Koray Koçhan, teleferiğin Sümela'ya 1 milyonun üzerinde turisti taşıyacağını belirterek, "Oradaki minibüslerle taşıma ayrı bir şey olacak. Teleferikle taşımak ayrı bir görüntü olacak. Büyükşehir Belediyemizin Doğa Koruma ve Milli Parklarla ortaklaşa yürüttüğü bir projeydi. Sümela Manastırı'nın kapısının girişinden ilk durağı başlayacak. Karşıdaki seyir teraslarına doğru bir kol atacak. Tekrar Sümela Manastırı'na doğru gelecek. Büyükşehir Belediyemiz bu teleferikleri 40 kişilik büyük vagonlar halinde planlıyor. Yap, işlet, devret modelini ve kar paylaşım modelini ön planda tutarak yapacakları bir proje. Proje bitti, şuanda yatırımcısını bekliyor. Birkaç firma var ilgileniyor. geçen yıl biz orada 4 ayda yaklaşık 400 binin üzerinde turist ağırladık. Özellikle teleferik ve Sümela'nın açılmasıyla beraber bu sayının 1 milyonu geçeceğine eminimö dedi.
'TELEFERİK KATKI SAĞLAR'Maçkalı esnaf Merve Yaman teleferiğin kendilerine çok büyük bir katkı sağlayacağını söyledi. Yaman, "Sümela Manastırı'nın bize çok büyük katkısı var. Teleferik olan yerler daha çok turist ve müşteri çekiyor. Turistler bu tarafa geldikçe bizim de müşterimiz artar. Bizim için çok önemli. Maçka'yı geçindiren Sümela'dır. Teleferiğin olması bize çok büyük bir katkı sağlarö dedi.Furkan Güler ise, "Sümela'ya teleferik yapılması turizm açısından çok büyük bir katkı sağlar. Maçka geçimini Sümela Manastırı'ndan sağlıyor. Sümela Manastırı'nın 2-3 yıl kapalı olması esnafı çok etkiledi. Teleferiğin yapılmasını herkes heyecanla bekliyorö diye konuştu.
SÜMELA MANASTIRIMaçka'da Karadağ'ın Altındere Vadisi'ne bakan eteğinde, yaklaşık 300 metre yükseklikteki ormanlık alanda kayaların oyulmasıyla yapılan Sümela Manastırı, halk arasında 'Meryem Ana' adıyla da biliniyor. Hakkında çeşitli rivayetler de bulunan ve kuruluşu bilimsel verilere göre 13'üncü yüzyıla uzanan tarihi manastırda, hizmet birimleri, misafirhane, mutfak ve ayazmanın dışında toplam 72 oda bulunuyor. 88 yıl aranın ardından, manastırda 2010 yılında binlerce kişinin katılımıyla düzenlenen ayini, Fener Rum Patriği Dimitri Bartholomeos yönetmişti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Sümela Manastırının drone görüntüleri-Maçka sokak detayları-Maçka esnaf detayı-Maçka Belediye Başkanı Koray Koçhan ile röportaj-Maçka'daki esnaflarla röportaj-Muhabir (Aleyna Keskin) anonsu-Detaylar
HABER: Selçuk BAŞAR- Aleyna KESKİN/MAÇKA (Trabzon),
Haber Kodu : 200225040=================================
Mezatta 2 bin liraya kanatlı hayvan
AFYONKARAHİSAR'ın Sandıklı ilçesinde Sandıklı Süs Tavukları Yetiştiricileri Derneği'nce her hafta kanatlı hayvan mezatı düzenleniyor. Irkları ve özelliklerine göre 2 bin TL'ye kadar hayvanların satıldığı mezat, meraklılarından yoğun ilgi görüyor.
Sandıklı Süs Tavukları Yetiştiricileri Derneği'nce derneğin Alparslan Türkeş Parkı'ndaki hizmet binasında yaklaşık 4 yıldır her hafta kanatlı hayvan mezatı düzenleniyor. Kanatlı hayvan mezatında süs tavukları, ördek, hindi, güvercin gibi birçok kanatlı hayvanın satışı yapılırken, çevre il ve ilçelerden mezata yoğun katılım oluyor. Mezatta her hafta 200'ün üzerinde hayvan satılırken, ırkları ve özelliklerine göre hayvanlar 50 ile 2 bin TL arasında değişen fiyatlarla alıcı buluyor.
YOĞUN İLGİ VARDernek Başkanı Ali Keskin, "Sandıklı Süs Tavukları Yetiştiricileri Derneği 2017 yılında kurulan bir dernek. Bununla birlikte Türkiye Süs Tavukları ve Bahçe Hayvanları Federasyonu'na üye bir dernek. Sandıklı ilçesinde kanatlı süs hayvanlarını sevdirme, ırk standartlarını tanıtma anlamında güzel bir yol izlediğimizi düşünüyoruz. İlçemizde cuma akşamları mezatlarımızı yapıyoruz. Mezatlarımıza had safhada bir ilgi var. Cuma akşamları çevre il ve ilçelerden güzel katılımlar oluyor. Kanatlı babında kaz, ördek, tavuk türlerinde birçok hayvan görücüye çıkıyor. 4 yıldır cuma akşamları yoğun bir ilgi güzel ortam sağlıyoruz" dedi.
SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ YAPIYORLARMezattan elde edilen gelirin bir kısmı ve üyelerinin de desteğiyle dernek olarak kış aylarında yaban hayvanları için doğaya yem bıraktıklarını anlatan Ali Keskin, "Dernek üyelerimizle beraber 3 ayda bir kan bağışı yapıyoruz. Engelli ve ihtiyaç sahibi arkadaşlara engelli sandalyesi alımı yaptık. Yine engelli ihtiyaç sahibi öğrencilere kırtasiye yardımı yapıyoruz. Topluma bir şeyler katmaya çalışıyoruz. Bu günlere gelmemizde en büyük katkı sağlayan belediye başkanımız. Belediye Başkanımız Mustafa Çöl'e de teşekkür ediyoruz" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Geniş açı kalabalığı ve mezat alanını gösteren görüntüKalabalığı gösteren ve Dernek Başkanı Ali Keskin mezat sunumu yaparken görüntüDernek Başkanı Ali Keskin mezat sunumu yaparken yakın görüntüRÖP: Ali Keskin(Sandıklı Süs Tavukları Yetiştiriciliği Derneği Başkanı)Mezatta hayvan ve kalabalık görüntüsüMezatta tavuk görüntüsüMezatta ördek görüntüsüMezatta sahne arkasından kalabalık görüntüsü
Haber-Kamera: Ahmet DAĞLI/SANDIKLI (Afyonkarahisar),
Haber Kodu : 200225034=================================
Ödünç kemanla ödüllük resital AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) Antalya Devlet Konservatuarı'nda keman eğitimi alan Cansu Sara Takmaz (11), kuzeni ve öğretmeninden aldığı ödünç kemanla katıldığı yarışmalarda dereceler elde etti. Son olarak Hamburg'da 5'inci Uluslararası Stage 4 Kids Festivali'nde keman solist kategorisinde sahneye çıkan Cansu, Almanya'da Türkiye'yi temsil etmenin gururunu yaşadı.
Antalya'da oturan Meltem ve Sinan Cem Takmaz çiftinin çocuğu Cansu Sara, anaokulunda piyano eğitimi almaya başladı. Cansu, öğretmeninin yönlendirmesiyle AÜ Antalya Devlet Konservatuvarı sınavına girdi. Cansu sınavları kazandıktan sonra öğretmenlerinin değerlendirmesiyle keman çalmaya başladı. Şu an konservatuvarın yarı zamanlı 6'ncı sınıf öğrencisi Cansu, ulusal ve uluslararası yarışmalarda çok sayıda derece aldı. Cansu, 2017 Mart ayında 'Uluslararası Harmony Yarışması'nda ikincilik, 2017 Nisan ayında 'Uluslararası Genç Yetenekler Yarışması'nda üçüncülük ve en genç yarışmacı ödülü, 2019 Mart ayında '4'üncü Paris International Music Competition Yarışması'nda ikincilik, 2019 Nisan ayında Antalya Devlet Senfoni Orkestrası'yla solist olarak sahneye çıkma fırsatı, 2019 Kasım ayında 'Kamerton- Soloist International Competition for Performing Arts Yarışması'nda birincilik ödülü ve Erivan Senfoni Orkestrasıyla solist olarak sahneye çıkma ödüllerini kazandı. Son olarak 2019 Aralık ayında düzenlenen Stage 4 Kids Festivali ön elemelerinde 23 ülke ve 71 yarışmacı arasında derece elde eden Cansu, Almanya'nın Hamburg kentinde şubat ayında konser verme hakkı elde etti.
Kendi kemanı olmadığı için kuzenlerinin ve öğretmeninin kemanlarıyla yarışmalara ve konserlere hazırlanan, sponsor desteği bulamadığı için Erivan'daki konsere gidemeyen Cansu Sara Takmaz, Hamburg'da 16 Şubat'taki konsere kendi imkanlarıyla gitti. Hamburg'da Laeiszhalle'de düzenlenen 5'inci Uluslararası Stage 4 Kids Festivali'nde sahneye çıkan ve keman solist kategorisinde konser veren Cansu Sara Takmaz, Almanya'da Türkiye'yi temsil etmenin gururunu yaşadı.Cansu'nun konserlerini ödünç kemanla vermesine üzülen anneannesi Nevin Zehra Zeren (74), torununa taksitle keman almaya karar verdi ve 35 bin TL'lik sipariş verildi. Cansu'nun anneannesinin alacağı kemanla 9 Mart'ta yeni konser vereceği öğrenildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Cansu Sara Takmaz'ın Almanya'daki konserinde sahneye çıkma görüntüsüSahnede keman çalma görüntüleriSahneden ayrılış görüntüsüCansu Sara Takmaz'ın özel haberindeki keman çalma arşiv görüntüleri ve röportajı
Haber-Kamera: Aslı DURAN/ANTALYA,
Haber Kodu : 200225036==================================
İzmir'de, boşaltılan eğik binalar yıkılmayı bekliyor İZMİR'in Bayraklı ilçesinde, depreme dayanıksız olduğu belirlendikten sonra sakinlerinin tahliye edilmesi kararlaştırılan Çiğdem Apartmanı tamamen boşaldı. Karşıyaka ilçesine bağlı Bostanlı semtinde bulunan ve sakinleri daha önce tahliye edilen eğik binaların yıkım işlemlerinin başlaması için de, imar planı değişikliği bekleniyor.
Bayraklı ilçesi Fuat Edip Baksı Mahallesi Altınyol Caddesi'ndeki 151 numaralı 'Çiğdem Apartmanı'nın zemininde kayma olduğu şikayeti üzerine, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ekipleri inceleme yaptı. Binanın can ve mal güvenliği açısından tehlike oluşturduğu tespit edildi. Konuyla ilgili rapor, Bayraklı Belediyesi'ne gönderilerek binanın tahliye edilmesi istendi. Bunun üzerine harekete geçen Bayraklı Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğü ekipleri, 22 daireli apartmanın sakinlerine geçen günlerde tebligat gönderdi. Ekipler dün de 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 39'uncu maddesine göre tehlikeli yapıda tahliye işlemlerine başladı. Yapı Kontrol Müdürlüğü teknik ekibi ve Zabıta görevlileri eşliğinde gerçekleşen işlemde apartman tamamen boşaltıldı. Bina sakinleri, şimdi yapının yıkılıp yeniden yapılması için müteahhitlerden teklif almaya başladı.
'FAHİŞ FİYATLARLA EV EŞYALARIMIZI NAKLETTİK'Çiğdem Apartmanı yöneticisi Ali Gökçe, çeşitli inşaat firmalarıyla görüşmeleri sürdürdüklerini belirterek, "Biz zaten binayı yıktıracaktık ve bunun için de görüşmelerimizi sürdürüyorduk. Ancak, bir sakinimiz şikayet edince, bu işlem hızlandı ve bazı mağduriyetler yaşandı. Komşularımız apar topar taşınmak zorunda kaldı. Fahiş fiyatlarla ev eşyalarımızı nakletmek zorunda kaldık. Ben 2 bin TL ödedim eşyalarımın nakli için. Herkes aceleyle ev bulmaya çalıştı, bulabilenler buldu bulamayanlar eşyalarını bir yere koyup yakınlarının yanına gitti. Şimdi apartmanımız tamamen boşaldı ve bir an önce bir müteahhitle anlaşıp, binayı yıktırıp yeniden yapacağız" dedi.
BOSTANLI'DAKİ EV SAHİPLERİ SONUCU BEKLİYORÇiğdem Apartmanı ile birlikte, Bostanlı'daki eğik binaların akıbeti de yeniden gündeme geldi. Karşıyaka Belediyesi, sakinlerinin tahliye edilmesi kararı alınan 11 bina ile ilgili olarak daha önce yapılacağını duyurduğu imar revizyonuyla ilgili çalışmalarını tamamladı. Buna göre, binaların durumuyla ilgili olarak hazırlanan revizyon projesi, onaylanması için İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne gönderildi. Bina sakinleri, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin konuyla ilgili vereceği kararı beklemeye başladı.
'DEĞİŞİKLİĞİ BEKLİYORUZ'Eğik binaların sakinlerinden Dinçer Güler, boşaltılması kararı verilen binalarda hala tek tük oturanların olduğunu öne sürerek, "Bizler şu anda imar planıyla ilgili, daha önce yapılacağı belirtilen değişiklik için bekliyoruz. Bu değişiklik yapılırsa, müteahhitle anlaşıp binaları yeniden yaptıracağız. Değişiklik ile birlikte müteahhit de kendisine 2-3 daire alacak ve bizlerin cebinden daha az para çıkacak, biz böyle umuyoruz" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Çiğdem Apartmanı'ndan görüntüBostanlı'daki binalardan görüntüBinalardan drone görüntüleriBina sakinleriyle röportajlarMuhabir Davut Can'ın anonslarıGenel ve detay görüntü
Haber: Davut CAN - Kamera: Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR,
Haber Kodu : 200225039
=================================
Denizli kestane şekerinde marka olacak
DENİZLİ Büyükşehir Belediyesi'nin kırsal kalkınmaya destek vermek amacıyla ortağı olduğu Alandız Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, günlük 1 ton 200 kilogram kestane üretim kapasitesine ulaştı. Kestane şekeri ve çikolatalı kestanede Denizli'yi marka yapacak tesis ile ürünlerini aracılara ucuza satmaktan kurtulan çiftçiler ise yetiştirdikleri ürünlere katma değer sağlamanın mutluluğunu yaşıyor.
Denizli Büyükşehir Belediyesi'nin ortağı olduğu Buldan ilçesindeki Alandız Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, seri kestane şekeri ve çikolatalı kestane üretiminde büyük başarı yakaladı. Günlük 1 ton 200 kilogram kestane işleme kapasitesine ulaşan tesis, kestane şekeri ve çikolatalı kestane üretimi yaparken, çalışanlarıyla bölge istihdamına da katkı sağlıyor. Lezzetiyle ünlü Alandız kestanesini işleyerek tadına doyulmaz ürünler ortaya koyan tesisin, Denizli'yi kestane şekerinde de marka yapacağı belirtildi. Yetiştirdiği kestaneleri aracılara ucuza satmaktan kurtulan çiftçiler ise ürünlere katma değer sağlamanın mutluluğunu yaşıyor. 1000 metre rakımda tamamen organik olarak yetiştirilen Alandız Kestanesi hiçbir katkı maddesi kullanılmadan katma değeri yüksek ürünlere dönüşüyor.
'KENDİ ÜRÜNÜMÜZÜ KENDİMİZ YETİŞTİRİYORUZ'Alandız Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Remzi Salman, geçmişte ürettikleri ürünleri aracılara değerinden ucuza sattıklarını belirterek, tesisle kestanenin değerine sahip çıkıldığını söyledi. Salman, "Daha önce ürünlerimizi dışarıdan gelen alıcılara satıyorduk. Haliyle bazen kandırılıyorduk. Bazen de ürünlerimizin parasını alamıyorduk. 2018 yılı itibarıyla Denizli Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Osman Zolan'ın katkılarıyla burayı kestane şekeri fabrikasına çevirdik. Bu tesisin olması bizim için daha ekonomik oldu. Burada kendi ürünümüzü, kendimiz işliyoruz. Burada kestaneyi şeker yapıp paketleyip katma değerini yükselterek değerinde satıyoruz" dedi.
'HERKES BURADA ÇALIŞMAK İSTİYOR'Tesiste çalışan işçi Derya Salgın, daha önce mahallede kestane yetiştirip, tüccarlara satmaya çalıştıklarını belirterek, "Tesis olmadığı için kendimiz üretip kendimiz satamıyorduk. Bu tesis hem bize iş olanağı sağladı hem de ailemize, çevremize ve bölgemize büyük katkısı oldu" diye konuştu.Tesiste Gıda Mühendisi olarak çalışan Müge Karcar ise, kestanenin şekercik cinsi olduğunu ifade ederek, "Biz burada hiçbir katkı maddesi kullanmadan, glikoz şekeri kullanmadan kestane şekerimizi üretiyoruz. Halkımız bu konuda heyecanlı ve meraklı. Herkes burayı görüp çalışmak istiyor. Şimdiye kadar satılan ürünlerimiz de çok beğeniliyor. Hem geniz yakmıyor hem de tadı ağır değil" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -Tesisten detay-kestanelerin işlenmesinden detay-Paketlenmesinden detay-Çalışanlardan detay-Sırasıyla Remzi Salman, Derya Salgın ve Müge Karcar ile röportaj
Haber : Ramazan ÇETİN/DENİZLİ,
Haber Kodu : 200225048
===============================
36 yıldır süren kadastro davası nedeniyle mağdurlar
SAMSUN'un Terme ilçesine bağlı Yalı Mahallesi'nde başlatılan kadastro çalışmaları itirazlar nedeniyle yargıya taşındı. 36 yıldır süren davalar nedeniyle tapularını alamayan vatandaşlar, su ve elektrik hattı bağlatamadıkları evlerini satamıyor, iş yeri açamıyor.
Terme ilçesinde 650 hanesi bulunan yaklaşık 2 bin 500 nüfusun yaşadığı Yalı Mahallesi'nde 1984 yılında 930 parselde kadastro çalışması başlatıldı. Ancak o yıllarda arazi anlaşmazlıkları ve itirazlar nedeniyle çalışma yargıya taşındı. 36 yıldır süren davalar nedeniyle tapularını alamayan vatandaşlar, su ve elektrik hattı bağlatamadıkları evlerini satamıyor. Davaların bir an önce sonuçlanmasını bekleyen vatandaşlar, sorunun çözülmesini istiyor.
'DAVANIN BÖLÜNMESİNİ İSTİYORUZ'Yalı Mahallesi Muhtarı Murat Dinç, mahallenin tapu nedeniyle davalık olduğunu belirterek, "Tapu olmadığı için mahallemizde çalışma yapılamıyor. Terme Adliyesi'nde yer alan kadastro mahkemesi kapandı ve dava Çarşamba Adliyesi'ne sevk edildi. 11 yılda 3 sefer keşif günü aldık, bir kere geldiler. Dava 36 yıldır devam ediyor ve görevli hakim, dosya kalabalık olduğu için işin içinden çıkamıyor. Biz davanın bölünmesini istiyoruz. Halkımız mağdur. Keşif kararı çıkıyor. Ardından hakim tayin oluyor. İş yeri açamıyoruz. Alt yapı hizmetleri alamıyoruz. Evimize elektrik ve su alamıyoruz. Bu mağduriyetimiz giderilmelidir" diye konuştu.
'TAPU OLMAYINCA HİZMET DE OLMUYOR'Mahallede tapu olmadığı için hizmet alamadıklarını belirten ve yetkililerden yardım talep eden Süreyya Tügen, "Dünya gelişti ancak biz adım atamıyoruz. Ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Tapularımız olsun. Tapu olmayınca hizmet olmuyor. Bu soruna biri el atsın, artık biz de gelişmiş mahallelerde yaşamak istiyoruzö dedi. Metin Sağlık da, "Terme'nin en güzel mahallesi mağdur durumda, çok fazla şikayetimiz var. Mahallemize bakım yapılamıyor, tapumuz yok. Tapumuzu vermiyorlarö ifadelerini kullandı.
Görüntü Dökümü: ----------------Mahalleden drone detaylarıDetaylarRöportajlarHaber-Kamera: Hakan AKGÜN, Tayfur KARA/Terme (SAMSUN)
Haber Kodu : 200225044==============================
Evlerinde gördükleri akrepler korkuttu KARS'ın Sukapı Mahallesi'ndeki 4 evde akrep görülmesi vatandaşları korkuttu.
Dağlık bir alanda kurulan Sukapı Mahallesi'ndeki 4 evde, son bir haftada akrep görülmesi vatandaşları korkuttu. Evinde akrep bulan Servet Savaş, akrebi duvarda gezinirken gördüklerini anlattı. Savaş'ın eşi ve 3 çocuğuyla birlikte yaşadığı evde görülen akrep, Muhtar Ataman Beki ve komşular tarafından yakalanıp, kavanoza konuldu.
Mahalle Muhtarı Ataman Beki, "Görünce ne yapacağımızı şaşırdık. Nasıl müdahale edeceğimizi de bilmiyoruz. Mahallede çok sayıda eski bina var. Kentsel dönüşümün acilen hayata geçirilmeli" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-Eve giderken-Kavanozdaki akrep-Akrepten detaylar-Muhtar Ataman Beki'nin konuşması-Servet Savaş'ın konuşması-DetaylarHaber-Kamera: Bedir ALTUNOK/ KARS,
Haber Kodu : 200225043
==============================
Bipolar tedavisi gören oğulları yüzenden hayatları cehenneme döndü
DİYARBAKIR'da Yüce ailesi, bipolar hastası olan oğulları Muhammed'in (18) saldırgan davranışları nedeniyle zor günler geçiriyor. Kullandığı ilaçların etkisi geçince agresifleşen Muhammed, evdeki kapı ve pencereleri kırıp, ailesine de saldırıp zarar veriyor. Odalarının kapılarını kilitlemeden uyuyamayan aile bireyleri, Muhammed'in tedavi edilmesi için yetkililerden yardım çağrısında bulundu.
Merkez Bağlar ilçesine bağlı 5 Nisan Mahallesi'nde oturan Remziye ve Yunus Yüce'nin 3 çocuğundan tek erkek olan Muhammed, 3 yaşındayken 2 kez havale geçirdi. Daha sonra düzenli olarak kontrollere giden ve okula başlayan Muhammed Yüce'n'in öğretmeni, öğrencisinin depresif davranışlarını fark edince aileyle görüştü. Ailesinin hastaneye götürdüğü Muhammed'e, yapılan kontrollerin ardından bipolar bozukluk teşhisi konuldu. Yüce ailesi, Muhammed'in hastalığının ardından zor günler yaşamaya başladı. Günde 3 ilaç kullanan ve etkilerinin geçmesiyle saldırganlaşan Muhammed, evde kapı, pencere ve duvarları kırıp, zarar vermeye başladı. Agresifleşen Muhammed ailesine de saldırmaya başladı. Bunun üzerine Yüce ailesi de odalarının kapılarını kilitleyerek kendilerini korumaya çalışırken, bir yandan da Muhammed'i yalnız bırakmamak için çaba sarf ediyor.
6 yıldır işsiz olan baba Yunus Yüce, Muhammed ile sürekli ilgilendiği, dışarı çıkarken yanında ayırmadığını ancak Muhammed'in zaman zaman ortadan kaybolduğunu, kilometrelerce uzakta bulduklarını söyledi. Her gece korku içinde uyuduklarını belirten Yunus Yüce hem oğlunun tedavisi için hem de 6 yıldır işsiz olması nedeniyle biriken yaklaşık 40 bin TL tutarındaki borcunun ödenmesi için yardım bekliyor.
'GÜNDE 3 İLAÇ KULLANIYOR, ETKİSİ 2-3 SAAT SÜRÜYOR'Muhammed'in rahatsızlığını okuldaki öğretmenin fark ettiğini söyleyen Yunus Yüce, "Geçimimizi dost akraba yardımlarıyla yapıyoruz. Şu an 40 bin TL gibi bir borcum da var bunlardan dolayı. Muhammed yerinde duramıyor. Her ay düzenli olarak doktora götürüyoruz. Ona bir iğne yapıyorlar. 3 yaşındayken Muhammed havale geçirdi. 1 yıl arayla 2 kere havale geçirdi. Birinci de 12 gün hastanede kaldı. İkincisinde 8 gün kaldı. Biz hastalığını fark etmedik. Okula gittiği zaman öğretmeni beni aradı. O fark etmiş. Muhammed'in tedavisi için ilaç kullanıyoruz, iğne vuruyoruz. Onların etkisi gittikten sonra eskisi gibi oluyor. Günde 3 hap kullanıyor. Etkisi 2- 3 saat sürüyor. Ondan sonra tekrar sinirleniyor. Sürekli dışarı çıkmak istiyor. Ben de bu yaştan sonra dışarı çıkmakta zorlanıyorum. Her gördüğü şeyi de istiyor. Ben de zor durumda kaldım. Muhammed'in tedavisi için hayırseverlerden yardım ve çalışacak bir iş istiyorum" diye konuştu.
'KIZLARIM KAPIYI KİLİTLİYOR, KORKU İÇİNDEYİZ'Muhammed'in kendilerine de zarar verebileceğinden korktuklarını dile getiren baba Yüce, "2 kızım var. Okuldan geliyor. Geldiği gibi küçük odaya kapanıyorlar. Kapıyı kilitliyorlar. Korku içindeyiz. Gece yattığımız zaman kalkıp bize bir zarar verecek korkusu içindeyiz. Ortada kaldık. Yetkililerden yardım bekliyoruz. Engelli maaşımız da hiçbir gelirimiz de yok. Yetkililerden bir yardım bekliyoruz" dedi.
'MUHAMMED İÇİN TEDAVİ İSTİYORUM'Bütün gününü oğlu Muhammed ile geçirdiğini anlatan anne Remziye Yüce ise, "Maalesef oğlum hasta. Buradan tüm yetkililerden, hayırseverlerden yardım istiyoruz. Çocuğuma yardım istiyorum. Muhammed için tedavi istiyorum. Babası da işsiz. Zor durumdayız. Gün içinde zamanımız hep onunla geçiyor. Onun dışında hiçbir yere gidemeyiz. Herkes gibi normal bir hayat sürdüremeyiz. Sürekli zamanımız onunla geçiyor" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Yüce ailesinin evinden detay-Aile bireylerinden detay-Yunus Yüce'nin konuşması-Remziye Yüce'nin konuşması-Muhammed Yüce'nin kitap okuması-Kırılan kapı ve pencerelerden detayHaber-Kamera: Emrah KIZIL, Elif FİLİZ/DİYARBAKIR,
Haber Kodu : 200225045================================
İkinci el oto satışlarında 'muayene' sorunu BURSA Oto Galericiler Odası Başkanı Hakan Yanık, muayene ücretlerine uygulanan gecikme faizi nedeniyle, 1, 5 milyon aracın trafikte muayenesiz dolaştığını belirterek, "Bir kereye mahsus, bir süre içinde, faizler alınmadan bu araçların muayene yapılmasını talep etmekteyiz. Aksi halde bu sayı gittikçe artacak. Bunlar satışlara da engel oluyor. Ticareti bozuyor" dedi.
Bursa Oto Galericiler Odası Başkanı Hakan Yanık, trafikte 1, 5 milyon aracın muayenesiz dolaştığını söyledi. Muayene ücretlerinin üzerine gelen gecikme faizlerinden dolayı sürücülerin araçlarının muayenesini yaptıramadığını belirten Hakan Yanık, bir kereye mahsus faiz ücretlerinin alınmaması gerektiğini söyledi. Yanık, "İkinci el otomotiv piyasasında işler hızlı bir şekilde devam ederken ortaya çeşitli sıkıntılar çıktı. Geçen yıl satılan araçlara baktığımızda 7 milyondan fazla araç noterde işlem görmüş. Ciddi bir piyasa ancak bu piyasada önümüze çıkan bir sıkıntı da araç muayenelerinin eksik olması. 1, 5 milyon trafikte muayenesiz gezen araç mevcut. Çoğunluğu gecikme faizi nedeniyle muayeneleri yaptırılamayan araçlar" dedi.
'TİCARETİ DE ETKİLİYOR'Araç muayenelerinin gecikme faizlerinin yüksek olduğunu dile getiren Hakan Yanık, şunları söyledi: "Piyasada 1, 5 milyon araç muayenesiz. Bunların muayene yapılması için bir kereye mahsus, bir süre içinde, bu araçların gecikme faizleri alınmadan muayene yapılmasını talep etmekteyiz. Ciddi anlamda mağduriyetler var. Bu mağduriyetlerin giderilmesi için faizlerin silinip, araçların muayene yapılmasını talep ediyoruz. Aksi halde bu sayı artacak. Bunlar satışlara da engel oluyor. Ticareti de bozuyor."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Araçlardan detaylar-Drone görüntüleri -Genel detaylarHaber-Kamera: Semih ŞAHİN/BURSA,
Haber Kodu : 200225047
=============================
5 yıldır çalıştıramadığı T plakasını satmasına da izin vermiyorlar MERSİN'de Mehmet Nasır Çelik, 5 yıl önce satın aldığı T plakanın başka birine daha satılması nedeniyle mahkemelik oldu. Kullanamadığı T plaka davasını kazanan Çelik, bu kez plakanın satışına izin verilmemesi nedeniyle mağduriyet yaşadığını belirterek, "5 yılda 250 bin TL zarar ettim. Artık bu işin çözüme kavuşmasını istiyoruz" dedi.
2015 yılında Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) Şube Müdürlüğü'nden 20 bin TL bedelle T plaka alan Mehmet Nasır Çelik, noter satışını da aldıktan sonra plakayı taksisine takmak istedi. Belediyeye gittiğinde plakanın Ö.A. adında bir kişiye satıldığı cevabını alınca şok olan Çelik, Mersin 2'nci İdare Mahkemesi'ne dava açtı. Satış ve noter evraklarını inceleyen 2'nci İdare Mahkemesi, plakanın Çelik'e ait olduğuna hükmetti. Mahkeme kararının ardından plakayı aracına takan Çelik, 5 yıldır hiç kullanamadığı T plaka ile birlikte otomobilini satmak istedi. Ancak belediye tarafından bu defa da T plakanın satışına izin verilmedi.
'SATIP, KURTULMAK İSTİYORUM'Plakanın şu an değerinin 70 bin lira olduğunu belirten Çelik, 5 yıllık sürede toplam zararının 250 bin TL olduğunu söyledi. Aracını T plaka ile birlikte satmak istediğini anlatan Çelik, "Belediye T plakanın satışına borcum olduğu gerekçesiyle izin vermiyor. Zaten arabayı 5 yıldır kullanamıyoruz, olduğu yerde çürüdü. Belediyeye 250 bin TL'lik tazminat davası açtık. Ne T plakayı kullanmama ne de satmama izin veriyorlar. 5 yıldır çile çekiyoruz. Artık bu işin çözüme kavuşmasını istiyoruz"dedi.Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) Şube Müdürlüğü ise emniyetteki bir dosyadan dolayı plakanın satışına izin verilmediğini söyledi.
Görüntü Dökümü------------------------Mehmet Nasır Çelik, taksi ile gelirkenÇelik, evraklarını gösterirkenMehmet Nasır Çelik ile röp.Çelik, aracı ile giderken
Haber-Kamera: Soner AYDIN/MERSİN,
Haber Kodu : 200225090
Son Dakika › Güncel › İNTERNET VE SOSYAL MEDYADA ÖNE ÇIKAN YURT HABERLERİ - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?