DHA YURT ÖZEL GÜNDEMİ - Son Dakika
Güncel

DHA YURT ÖZEL GÜNDEMİ

DHA YURT ÖZEL GÜNDEMİ

KANUNİ SONDAJ GEMİSİ DE KARADENİZ'E AÇILMAYA HAZIRLANIYORMERSİN'in Silifke ilçesinde bakıma alınan Türkiye'nin üçüncü sondaj gemisi Kanuni'nin, Taşucu'dan demir alıp, Karadeniz'e açılması için sayılı günler kaldı.

03.10.2020 08:32  Güncelleme: 09:05
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

KANUNİ SONDAJ GEMİSİ DE KARADENİZ'E AÇILMAYA HAZIRLANIYOR

MERSİN'in Silifke ilçesinde bakıma alınan Türkiye'nin üçüncü sondaj gemisi Kanuni'nin, Taşucu'dan demir alıp, Karadeniz'e açılması  için sayılı günler kaldı.

Silifke ilçesi İncekum mevkiindeki NATO Limanı'nda bakım, güncelleme ve geliştirme süreci başlayan Kanuni'nin, Türkiye'nin üçüncü sondaj gemisi olarak denizlere açılmasına az bir zaman kaldı. 2012 yılında Güney Kore'de Sertao ismiyle üretimi tamamlanan gemi, 2020 yılına kadar Brezilya'da enerji firması Petrobras tarafından kullanıldı. 15 Mart 2020'de Türkiye'ye getirilen ve 'Kanuni' ismi verilen sondaj gemisi, 11 bin 400 metre derinliğe inebilirken, 3 bin metrede sondaj açabilme kapasitesine sahip. Kanuni, altıncı nesil ultra deniz sondaj gemisi olarak da biliniyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, mart ayında yaptığı açıklamada, 35 Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı personeliyle Türkiye'ye giriş yapan Kanuni'ye koronavirüs tedbirleri çerçevesinde giriş ve çıkışın yasak olduğunu, Covid-19 önlemleriyle ilgili sürecin tamamlanmasının ardından geminin bakım, güncelleme ve geliştirme sürecinin başlayacağını açıkladı. Önceki gün de sosyal medya hesabından bir fotoğraf paylaşarak açıklama yapan Bakan Dönmez, "Denizlerimizde Kanuni dönemi başlıyor. Kanuni, Haydarpaşa Limanı'nda, boğaz geçişi hazırlıkları için 10 Ekim'de Taşucu Limanı'ndan demir alacak. Yolun açık olsun Kanuni" paylaşımında bulundu.Dış gövdesi kırmızı- beyaza boyanıp, Türk bayrağı ile taçlandırılan gemi, 10 Ekim Cumartesi günü Taşucu'da bulunan NATO Limanı'ndan demir alarak İstanbul'a geçecek. Burada da Haydarpaşa Limanı'nda boğaz geçişi için hazırlanacak.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------Bakan Dönmez'in açıklamasının fotoğrafı-Gece geminin görüntüsünü çeken vatandaş-Geminden genel ve detay-Geminin gündüz geçilen görüntüsü-Geminin genel ve detay görüntüsü

Haber-Kamera: Atike CEYLAN KAÇAR/SİLİFKE(Mersin),===============================

SMA HASTASI 9 AYLIK SOFİA DENİZ VE DİĞER HASTA ÇOCUKLAR YARDIM BEKLİYOR

ADANA'da Kateryna-Umut Şen çifti, genetik ve ölümcül bir kas hastalığı olan SMA Tip-1 teşhisi konulan bebekleri 9 aylık Sofia Deniz'in Amerika'daki Zolgensma gen terapisine ulaşması için global bir bağış sitesi olan 'Gofundme' üzerinden yardım kampanyası başlattı. İş insanlarını SMA hastası çocuklar için kampanya düzenlemeye davet eden baba Umut Şen, "Herkesin 30 saniye ağzını kapatarak durmasını istiyorum. Bizim çocuklarımız, ağzınızı kapattığınızda hissettiğiniz duyguyu her gün, her an hissediyor" dedi. Ukrayna'da 2 yıl önce tanışıp, evlenen Kateryna (27) ile özel şirkette satış temsilcisi olarak çalışan Umut Şen (39) çiftinin 9 ay önce Sofia Deniz adını verdikleri bebekleri dünyaya geldi. Bebekleri 4 aylıkken hareketlerinin yavaşlaması nedeniyle durumundan şüphelenen Şen çifti, götürdükleri hastanede yapılan testler sonucunda Sofia Deniz'in SMA Tip-1 adı verilen genetik ve ölümcül bir kas hastalığına yakalandığını öğrendi. Tedavi için Amerika'da tek doz uygulamalı 2,1 milyon Euro tutarında olan 'Zolgensma' adlı gen terapisine ulaşmak için mücadele eden Şen ailesi, bir hafta önce global bağış sitesi olarak bilinen 'Gofundme' sistemine başvurdu. Ayrıca instagram üzerinden de 'sofiadeniz_kurtulsun_sma' adıyla bir sayfa açıldı.

'İLAÇ 2,1 MİLYON EURO, ÇOK FAZLA DESTEĞE İHTİYACIMIZ VAR'Sofia Deniz için Amerika'da uygulanan 'Zolgensma' ilacının 2 yaşın altında alınması gerektiğini vurgulayan baba Umut Şen, "Mucize ilaç diye bilinen ama çok pahalı bir ilaç. Amerika'da 2 yaşın altında uygulanıyor. 2,1 milyon Euro. Bizim para birimimize göre yaklaşık 20 milyon TL civarında. Tek doz şırınga ile uygulanıyor ve akabinde SMN-1 genindeki tedavi başlıyor ve çocuktaki, solunum, yutkunması, yürüyebilmesi, oturabilmesi, konuşabilmesi gibi eğilimleri artık çocuk yapar pozisyona geliyor. Şu an 20 milyon TL'yi karşılamamız mümkün değil. Bunun için biz de bir kampanya başlattık. Çok şükür destek geliyor ama çok daha fazla desteğe ihtiyacımız var" diye konuştu.

'FUTBOL KULÜPLERİNE BAĞIŞ YAPANLARDAN BEBEKLER İÇİN DE KAMPANYA BEKLİYORUZ'15 ay zamanları kaldığını belirten Şen, şöyle konuştu: "Şu an 9 aylık Sofia Deniz. Bize 'bu ilacı ne zaman almaları gerek' diye soruyorlar. Biz 'dün' diyoruz. Çünkü her geçen zaman bu çocukların aleyhine işliyor. Uyku, yemek, yorgunluk bunların hepsinden vazgeçtik, düşünmüyoruz. Çocuğumuz için her şeyi yapmaya hazırız. Şu an bizim gibi kampanyası devam eden yaklaşık 60 aile var. Tüm bebeklerin iyileşmesi, gen terapisinden yararlanması için bu ilacı Sosyal Güvenlik Kurumu'nun karşılamasını istiyoruz. Futbol kulüplerine bağış yapan holdinglerden, ülke büyüklerinden bebekler için de bir kampanya bekliyoruz. Herkesten 30 saniyeliğine ağzını kapatmasını rica ediyorum. Bizim çocuklarımız, ağzınızı kapattığınızda hissettiğiniz duyguyu her gün, her an hissediyor."

'HİSLERİMİ HİSSEDİYOR, AĞLAYAMIYORUM'Anne Kateryna Şen ise çok büyük bir acı yaşadıklarını ancak savaştıklarını belirterek, "Çocuğumuz için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Kızım bana çok bağlı olduğundan benim hislerimi hissettiği için onun yanında üzülemiyorum, ağlayamıyorum. Her şeyi içime atıyorum. Çünkü onun yanında ağlarsam o daha kötü olacak. İnanıyoruz, bizim çocuğumuz iyileşecek" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -------------------------------Anne Kateryna ve SMA hastası bebekten detaylarBaba Umut Şen ile röp. Anne Kateryna ile röp. Aileden detay görüntüler

Haber: Gülşah ÖZGEN-Kamera: ADANA,====================================

SİPARİŞ GÖTÜRDÜĞÜ APARTMANDA ASANSÖR BOŞLUĞUNA DÜŞEREK ÖLEN İŞÇİNİN OĞLU: EN YAKIN ARKADAŞIMDI

ADANA'da, sipariş götürdüğü apartmanın 9'uncu katında asansör boşluğuna düşüp yaşamını yitiren market çalışanı Nail Bolat'ın (47) eşi ve çocukları, sorumlular hakkında şikayetçi olacaklarını söyledi. Bolat'ın acılı oğlu Hakan Bolat (24), "Dağ gibi adam gitti. O benim babamdı, en yakın arkadaşımdı. Şikayetçi olacağız" dedi.Olay, 29 Eylül'de saat 21.00 sıralarında merkez Seyhan ilçesi Pınar Mahallesi'nde meydana geldi. Yeni açılan bir markette çalışan Nail Bolat, Murat A.'nın 9'uncu kattaki evine market arabası ile sipariş götürdü. Siparişi teslim eden Bolat, asansöre yöneldi. Bolat, asansör kabinine market arabasını sokabilmek için iddiaya göre geri geri yürümeye başladı. Ancak, asansörün üst katta olduğunu fark etmeyen Bolat, 9'uncu kattan asansör boşluğuna düştü.Daire sahiplerinin ihbarı üzerine adrese sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Sağlık ekibinin yaptığı kontrolde, yaklaşık 40 metre yükseklikten düşen Bolat'ın öldüğü belirlendi. Bolat'ın apartmana geldiği anlar da güvenlik kameralarına yansıdı. Görüntülerde, Nail Bolat'ın asansöre eşyaları koyduktan sonra üst kata çıktığı görüldü. Bolat'ın düştükten sonra giriş katında yaşanan panik anları da güvenlik kamerası görüntülerine yansıdı.Evli ve 4 çocuk babası Bolat'ın cansız bedeni, yapılan incelemenin ardından itfaiye erlerince bulunduğu yerden çıkartılarak Adana Adli Tıp Kurumu'nun morguna kaldırıldı. Bolat'ın cesedi, otopsisinin ardından ailesi tarafından alınarak merkez Yüreğir ilçesine bağlı Yunusoğlu Mahallesi'nde toprağa verildi.

'YALINAYAK SOKAKTA KOŞTUM'Nail Bolat'ın eşi Şükriye Bolat (43), polis memurunun kendisini aramasıyla eşinin hayatını kaybettiğini öğrendiğini ve yıkıldığını belirterek, "O gün öğlen gitti işe, gece çıkacaktı. Polis ölüm haberini verdiğinde, 'Nasıl olur, ben eşimi bekliyorum' dedim. İnanamadım. Bağırdım, yalınayak sokağa çıkıp koştum. 4 çocuk geride kaldı. O anda asansörde bakım varmış. Bu olayda ihmal var, şikayetçi olacağız" diye konuştu.

'EN YAKIN ARKADAŞIMDI'Babasının öldüğünü öğrenince çalıştığı marketin önüne gidip sinir krizi geçirdiğini anlatan Bolat'ın acılı oğlu Hakan Bolat ise "Çok kötüyüm. Daha 24 yaşındayım, babam yok. Kocaman, dağ gibi adam gitti. O benim babamdı, en yakın arkadaşımdı. Bu olayda büyük ihmal var" diyerek gözyaşı döktü.

'KAMUFLAJLA GÖRMEYİ ÇOK İSTİYORDU'Babasının ölüm haberini askerlik yaptığı Kars'ta alan Ümit Bolat da (22), "Askerliğimin bitmesine 2,5 ay kalmıştı. Sabah uyandığımda arkadaşlarımın, ağabeyimin 60-70 kere aradığını gördüm. Orada bir şey olduğunu hissettim. Annemi aradığımda, 'Yoğun bakımda yatıyor, iyileşecek' dedi ama ben öldüğünü hissettim. Askerdeyim, elimden bir şey gelmiyor. Çırpındım. Beni kamuflajla görmeyi çok istiyordu. Olmadı, nasip değilmiş" dedi.Eşi Şükriye Bolat ile çocukları Hakan Bolat, Ümit Bolat ve Mehmet Ali Bolat, Nail Bolat'ın mezarı başına giderek dua edip, gözyaşı döktü.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -------------------------------Nail Bolat'ın apartmana girdiği güvenlik kamerası görüntüleri Şükriye Bolat röportajHakan Bolat röportajÜmit Bolat röportajNail Bolatın mezarı başında akrabalarının ağlamasıMezarlık genel detay görüntülerNail Bolat'ın öldüğü apartmandaki çalışmalar genel detay

Haber: Anıl ATAR -Kamera: Mustafa Yusuf KANTARLI/ADANA,==========================================

KAVGADA ÖLEN EDANUR'U HEM ESKİ HEM YENİ EŞİ BIÇAKLAMIŞ

KAHRAMANMARAŞ'ın Elbistan ilçesinde, 13 bıçak darbesi ile öldürülen Edanur Şahin'in (24), otopsi raporu hazırlandı. Raporda Şahin'in ölümüne neden olan 13 bıçak darbesinden 12'sinin eşi Hüseyin Şahin (30) tarafından, birinin de eski eşi Fırat Gültekin (30) tarafından atıldığı ortaya çıktı. Elbistan Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davada Şahin hakkında 'eşe karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış, Gültekin hakkında ise 'olası kastla öldürme' suçundan müebbet hapis istendi.Olay, 7 Haziran'da Güneşli Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre Hüseyin Şahin ile evli olan Edanur Şahin, 1.5 yaşındaki oğlunu da alarak 3 yıl önce boşandığı 2 kızının babası Fırat Gültekin ile yaşamaya başladı. Hüseyin Şahin, çocuğunu görmek için 7 Haziran akşamı Fırat Gültekin'in evine gitti. Kapıyı açan Edanur Şahin, buna izin vermeyince 3'ünün arasında tartışma çıktı. Tartışma kısa sürede bıçakların kullanıldığı kavgaya dönüştü. İhbar üzerine olay yerine sevk edilen sağlık ve polis ekipleri Fırat Gültekin'i apartmanın önünde kanlar içinde buldu. 5'inci kattaki daireye çıkan polisler, kapıyı kırarak girdikleri evde Edanur Şahin'i ölü, eşi Hüseyin'i de yaralı halde buldu.Hastanedeki tedavilerinin ardından gözaltına alınarak mahkemeye çıkarılan şüphelilerden Hüseyin Şahin tutuklanırken, Fırat Gültekin adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı. Ayrıca Hüseyin Şahin'in eşi Edanur'a yönelik birden fazla suçtan dolayı soruşturmasının olduğu ortaya çıktı.

ŞAHİN: FIRAT, EDANUR'U BIÇAKLA YARALADIOlay yerinde yapılan incelemede 2 kanlı bıçak bulundu. Olayla ilgili Elbistan Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan soruşturma kapsamında ifadesi alınan Hüseyin Şahin, Edanur Şahin'i Fırat Gültekin'in bıçakladığını iddia etti. Eşinin kendisine bıçakla saldırdığını, bıçağı elinden alıp yere attığını belirten Şahin, şunları söyledi: "Daha sonra Fırat geldi. Çocuğumu bana göstermeyeceğini, onun babasının kendisi olduğunu söyledi. Daha sonra eline aldığı bir bıçakla bana saldırdı. Bu esnada Edanur bizi aralamak isterken Fırat bıçakla Edanur'u yaraladı. Ben de birkaç bıçak darbesi aldım. Daha sonra kendimi korumak için elime aldığım bir bıçağı Fırat'a birkaç kez sapladım. Bunun üzerine Fırat evden kaçtı ancak ben Fırat'ın beni öldürmek için dönebileceğini düşünerek korktuğumdan kapıyı kilitledim. Bu esnada çocuğum ağlıyordu önce ona baktım daha sonra Edanur'a seslendim ancak cevap alamadım. Oturma odasına baktığımda Edanur'un yerde yattığını gördüm. Daha sonra ben de yanına düşüp, bayılmışım. Böyle bir olay yaşandığı için çok pişmanım. Edanur'u ben bıçaklamadım."

GÜLTEKİN: HÜSEYİN, EDANUR'A BIÇAKLA SALDIRIYORDUEdanur Şahin'in eski eşi Fırat Gültekin ise Hüseyin Şahin eve geldiğinde kendisinin lavaboda olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Ben lavabodayken Edanur'un 'Fırat yetiş' diye bağırdığını duydum. Ne olduğunu anlamak için dışarı çıktığımda Hüseyin Şahin birdenbire boğazıma sarılarak beni bıçaklamaya başladı. Kasığımdan itibaren karın, basen ve göğüs bölgesinden birden fazla bıçakladı. Sonrasında ben can havliyle kendimi dışarı attım. Elime hiç bıçak almadım dışarıdan yardım istedim bir süre sonra polisler geldi, Polislere 'Edanur'u Hüseyin'in bıçakladı, beni de Hüseyin yaraladı' dedim. Lavabodan çıktığımda Hüseyin, Edanur'a bıçakla saldırıyordu. Edanur'u neresinden bıçakladığını da hatırlamıyorum. Ben evden canımı kurtarmak için kaçtığımda Hüseyin peşimden gelmedi Edanur ile evde kaldı."

12 BIÇAK DARBESİ HÜSEYİN'İN, 1 BIÇAK DARBESİ FIRAT'IN BIÇAĞINA AİTOlayla ilgili soruşturma devam ederken, Edanur Şahin'in de otopsi raporu çıktı. Raporda kadının 13 bıçak darbesiyle hayatını kaybettiği, bu darbelerden 12'sinin Hüseyin Şahin'in kullandığı bıçakla, 1'inin de Fırat Gültekin'in kullandığı bıçakla gerçekleştirildiği belirtildi. Raporda ayrıca Fırat Gültekin'in bıçak darbesinin tek başına ölüme neden olacak yaralanma olduğu kaydedildi.

YENİ EŞİN AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBETİ, ESKİ EŞİN DE MÜEBBET HAPSİ İSTENDİRaporun üzerine soruşturmasını tamamlayan cumhuriyet savcısı; Hüseyin Şahin hakkında 'eşe karşı kasten öldürme', 'öldürmeye teşebbüs' ve 'nitelikli konut dokunulmazlığını ihlal' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet, Fırat Gültekin hakkında ise 'olası kastla kasten öldürme' ve 'kasten öldürmeye teşebbüs' suçlarından müebbet hapis istemiyle Elbistan Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açtı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -----------------Fırat Gültekin'in yardım istemesi-Edanur Şahin (solda), Hüseyin Şahin (ortada) ve Fırat Gültekin'in (sağda) fotoğrafları-Edanur Şahin'in fotoğrafı-Hüseyin Şahin'in fotoğrafı-Fırat Gültekin'in fotoğrafı

Haber-Kamera: Ömer KOÇ-KAHRAMANMARAŞ-DHA)

//////////////////////

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: ARŞİV - 8 HAZİRAN 2020-------------Olayın meydana geldiği apartman-Apartmandan detay-Apartmanın önündeki kan izleri-Olayın meydana geldiği ev-Evin önündeki şeritler-Fırat Gültekin'in fotoğrafı-Hüseyin Şahin'in fotoğrafı

Haber-Kamera: Ömer KOÇ/KAHRAMANMARAŞ,===========================================

TÜRKİYE'NİN TEK KADIN BAĞLAMA USTASI AĞACA SES VERİYOR

TUNCELİ'de yaşayan ve Türkiye'nin tek kadın bağlama ustası Senem Arın (24), ağaca ses veriyor. Kadının üretim alanında 'erkek işidir yapamaz' algısını yıkmaya çalışan ve bu alanda bir ilk olan Senem Arın, yaptığı işten dolayı çevresinden olumlu tepkiler alıyor.

Tunceli'de yaşayan ve Türkiye'nin tek kadın bağlama yapım ustası Senem Arın, maun, dut, ceviz ve ardıç ağaçlarına ses veriyor. Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı Çalgı Yapımı ve Onarım Bölümü'nden mezun olan Arın, İstanbul'da bağlama atölyesinde çalıştıktan sonra her evde bir bağlamanın bulunduğu Tunceli'ye gelerek burada kendisine atölye açtı. Kadının üretim alanında 'erkek işidir yapamaz' algısını yıkmaya çalışan ve bu alanda bir ilk olan Senem Arın, yaptığı işten dolayı memleketinde olumlu tepkilerle karşılaşıyor.

'BURADA HER EVDE BİR BAĞLAMA VARDIR'

Küçük yaşlardayken köylerinde bağlamaya duyulan sevgi ve önemden etkilenerek bu alana ilgi duymaya başlayan Arın, parmakları olmayan bağlama ustası ile tanışması kendisinde önemli bir etki yarattığını söyledi. Maun, dut, ve ardıç ağaçlarının kütüklerini oyarak şekil verip, bağlama yapan Arın, ürettiklerini sosyal medya hesabı üzerinden satarak geçimini sağladığını ifade ederek, "Mezun olduktan sonra kısa bir süre İstanbul'da çeşitli atölyelerde çalıştım. Yaklaşık iki aydır Tunceli'de atölyemi açmış bulunmaktayım. Burası benim kendi memleketim, her zaman dönmek istiyordum. Alışık olduğumuz bir yer ve kültür. Burada muhakkak her evde bir bağlama vardır. Buda kültürün özünden geliyor. Burada sürekli devam edecek bir alan. Ben de bu kültürün içerisinde büyüdüm. Onun dışında da Adıyaman'da bir ustayla tanıştıktan sonra bu iş şekillendi bende. Sonra bölümü kazandım. Çevre bu tarz durumlarda çok etkili. Biz de sürekli çocukluğumuzda bağlama çalınan ortamlarda bulunurduk ve çok hoşumuza giderdi" dedi.

'ERKEK İŞİDİR YAPAMAZSIN DEDİLER, HEPSİ YANILDI'

Kadınların hayatın her alanında var olması gerektiğini vurgulayan Arın, şunları söyledi:

"İlk başladığımda cinsiyetimden kaynaklı ön yargılı yaklaşma durumu oldu insanlarda ama zamanla yapabileceğini gördükçe insanların da hoşuna gitti. Bu düşünce de olanların tam tersini düşündüğünü biliyorum. Her işin bir zorluğu var, benim düşüncem kadın erkek ayrımı değil. Her ikisinde de işini düzgün yaparsan ikisinin de yapamayacağı bir şey yoktur. Erkekler de kadınlar da bu işi yapabilir. Kadınlar erkeklerin çalıştığı tüm alanlarda çalışabiliyor. Bu alanda daha önce atölyesi olan kadın bir usta görmedim keşke görebilseydim. Keşke öyle bir insanla tanışma fırsatım olabilseydi. Bağlama alanında yok fakat kanun ve tambur ustalığı yapan kadın ustalarımız var onlarla tanıştım. Umarım biz kadınlar olarak artarız."

Tunceli Belediye'sinin desteğiyle ildeki çocuklara ders vereceğini anlatan Arın, "Son zamanlarda genel olarak maun, dut, ceviz ve ardıcı çok kullanıyoruz. Enstrüman alanında yapılan çok fazla ağaç var. Zaman zaman onları da deniyoruz. Bir bağlamanın hazır hale gelmesi çok zaman alıyor. Bize masif ağaç olarak geliyor biz onları işliyor, şekillendirip gerekli dengeyi verdikten sonra bir enstrüman ortaya çıkıyor. Sadece bağlama değil tüm enstrümanın yapım aşaması zordur. Sonrasında ortaya çıkan iş insanı çok mutlu ediyor" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: ------------Yapımı tamamlanmış bağlamalarBağlamaya zımpara yapılmasıBağlamanın sabitlendirilmesiBağlamaya vernik sürülmesiBağlamanın sapının temizlenmesiYapımı tamamlanmış bağlamanın çalınmasıSenem Arın'ın türkü söylemesiBağlama çalınmasıSenem Arın ile roportajGenel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: TUNCELİ,=========================

SOSYAL MESAFEYE RÜZGAR AYARI: 2 METRE VE ÜZERİ

DİCLE Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Covid-19 Yoğun Bakım Koordinatörü Prof. Dr. Recep Tekin, kış aylarında virüsün taşınmasının daha kolay olduğunu belirterek, sosyal mesafeyi özellikle rüzgarlı havalarda 2 metre ve üzerine çıkarmanın daha sağlıklı olacağını söyledi. Prof. Dr. Tekin, "Normalde virüs havada ortalama 1- 2 dakika asılı kalabiliyor. Eğer yoldan geçen biri öksürüyor ya da hapşırıyorsa ve siz kısa bir sürede yanından geçiyorsanız eğer hava rüzgarlıysa size bulaşma ihtimali olabilir. Bunların önüne geçebilmek açısından mesafemizi 2 metreye 3 metreye kadar çıkarabiliriz" dedi.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de eylül ayıyla birlikte koronavirüs vakaları yükselişe geçti. Mevsimsel geçişle beraber grip ve nezle vakalarında da yaşanması beklenen artışla koronavirüsü ve gribi aynı anda geçiren hastaların ölüm riskinin yüzde 30'lara kadar arttığını belirten uzmanlar, hijyen, maske ve sosyal mesafe konusunda sürekli uyarıda bulunuyor. Dicle Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Covid-19 Yoğun Bakım Koordinatörü Prof. Dr. Recep Tekin de, koronavirüsün havada 1- 2 dakika asılı kalabildiğini ve kış aylarında taşınmasının daha kolay olduğunu ifade ederek, "Bizim için 1.5 metrelik mesafe ve maskeniz varsa salgın için yeterli koruyucu önlemi sağlamaktadır. Maske yoksa bu mesafeyi biraz daha uzatmak gerecektir" diye konuştu.

'RÜZGARLI HAVALARDA MESAFEYİ 2 METRE VE ÜZERİNE ÇIKARMAK KORUYUCULUĞU SAĞLAYACAKTIR'

Prof. Dr. Tekin, rüzgarlı havalarda sosyal mesafenin biraz daha artırılmasının daha sağlıklı olacağını vurgulayarak, "Bu mesafeyi 2 metreye belki 3 metreye çıkarmak belki daha sağlıklı olacaktır. Normalde virüs ortalama 1- 2 dakika içerisinde havada asılı kalabiliyor. Eğer biri öksürüyorsa, hapşırıyorsa ve siz yakın bir sürede yanından geçiyorsanız çok zor bir ihtimal olmakla birlikte eğer hava rüzgarlıysa size bulaşma ihtimali olabilir. Bunların önüne geçebilmek için mesafemizi 2 metreye, 3 metreye kadar çıkarabiliriz. Buna dikkat etmekte fayda olacaktır. Kış aylarında virüsün taşınması daha kolay olabilir" ifadelerini kullandı.

'KAPALI ORTAMLAR ÖNEMLİ SORUN'

Kış aylarıyla birlikte insanların kapalı alanlarda daha çok vakit geçireceğini dile getiren Prof. Dr. Tekin, şunları kaydetti:

"Kafe ve benzeri kapalı ortamlarda vakit geçireceğiz. Bence bu da önemli bir sorun haline gelebilir. Özellikle kapalı ortamlarda maksimum sayıya ulaşmadan en düşük sayıda ve mümkün olduğu kadar çok kalabalık olmayacak şekilde olmaları gerekiyor. Mümkün olduğu kadar o ortamlarda bulunmayalım. Bulunacaksak da maskemizi çıkarmayalım. Yine mesafemize ve hijyene dikkat ederek bu süreci atlatmaya bakalım. Özellikle yaz döneminde kalabalık ortamlarda klimanın kullanılmamasını öneriyorduk. Çünkü özellikle kalabalık ortamlarda klimanın çalışmasıyla birlikte virüsün yayılımı artıyor. O yüzden kesinlikle toplu alanlarda kapalı ortamlarda klima kullanılmasını önermiyoruz. Bu süreçte kalorifer ya da elektrikli ısıtıcıları daha çok tavsiye ediyoruz. Kışın ekstra mevsimsel hastalıklar da olacak. Bu klimalı ortamdaki havayı dağıttığı için maalesef ki risk faktörü oluşturacak. O yüzden kapalı ortamlarda klima kullanılmasını önermiyoruz."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: ------------Muhabir Emrah Kızıl anonsSosyal mesafe kuralına uymayanlarRüzgarlı havadan detayProf. Dr. Recep Tekin'in konuşmasıPandemi hastanesi acil servisinden detayMuhabir Emrah Kızıl anonsKlima detay

Haber-Kamera: Emrah KIZIL-Serdar SUNAR/DİYARBAKIR, ====================================

HERKESİN SATILIĞA ÇIKARDIĞI HATALI BASILAN BANKNOTU HATIRA OLARAK SAKLIYOR

DİYARBAKIR'da oto kaporta ustası Mehmet Çiftçi (42), ayırmış olduğu paraları ödeme yapmak için saydığında hatalı olarak basılan 100 TL'yi fark etmesi üzerine hatıra olarak 3 aydır saklıyor. Çiftçi, "Hatılı basılan banknotu olarak saklayacağım. Uçuk fiyatlarla satılığa çıkaranlar olmuş. 100 bin ve 70 bin arasında ben böyle bir şey düşünmedim" dedi.

Diyarbakır-Elazığ yolundaki 1'inci Oto Sanayi Sitesi'nde kaporta ustası Mehmet Çiftçi, 3 ay önce ayırmış olduğu paraları sayarken basım hatasından dolayı sağ üst köşesinde '100' yerine '10' yazan bazı yerlerinde de eksiklik olan banknotu buldu. Parayı yaklaşık 3 aydır saklayan Çiftçi, son zamanlarda birçok kişinin aynı şekilde parayı tespit edip satışa çıkaranlara karşı olarak hatıra olarak saklamaya başladı.

'HATIRA OLARAK ÖMÜR BOYU KALACAK'

Basım hatası olan banknotu hatıra olarak sakladığını anlatan Çiftçi, "Sigorta ödemesi için para ayırdım bir kenara bir gün sayarken tesadüfen gözüme ilişti. Üzerindeki hataları dikkatimi çekti. Sonra farkına vardım. Bu para hatalı, sahte mi? diye düşündüm. Sonra internette biraz araştırdım, Diğer paralarla karşılaştırdığımız zamanda diğerlerinin üzerinde genelde bir sıfır olmaz yani tek bir hata var ama bunda 7 tane hata var. Yaklaşıkta 3 aydır benim elimde bu para. Uçuk fiyatlarla satılığa çıkaranlar olmuş. 100 bin ve 70 bin arasında ben böyle bir şey düşünmedim. Hatıra olarak bunu saklayacağım. Bundan sonra bu paralara daha dikkat edeceğim sayarken veya alırken. Satmayı düşünmüyorum ben de hatıra olarak ömür boyu kalacak" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: ------------Muhabir Burak Emek anonsBasım hatası paraMehmet Çiftçi'nin basım hatalarını göstermesiParadan detayÇiftçi ile röp.İşyerinden detayÇiftçi'nin çalışmasıGenel ve detay

Haber-Kamera: Burak EMEK-Serdar SUNAR/DİYARBAKIR,==================================

AZERBAYCAN'A DEV BAYRAKLA DESTEK

BOLU Belediyesi tarafından Azerbaycan'a manevi destek olmak amacıyla kentin birçok noktasından görülebilen Hisar Tepesi'nde dev Azerbaycan Bayrağı göndere çekildi. Kentte yaşayan vatandaşlar, Azerbaycan Bayrağı'nın 40 metre yükseklikteki göndere çekilmesini sevinçle karşıladı.

Bolu Belediyesi tarafından, Ermenistan'ın saldırılarına uğrayan kardeş ülke Azerbaycan'a manevi destek verildi. Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'ın talimatıyla, kentin birçok noktasından görülen Hisar Tepesi'nde dev Azerbaycan Bayrağı göndere çekildi. 40 metre yükseklikteki direğe çekilen dev bayrak kentin bir çok noktasından görülebiliyor. Kentte yaşayan vatandaşlar, Azerbaycan Bayrağı'nın göndere çekilmesini sevinçle karşıladı. Ahmet Alp isimli vatandaş, "Bence çok olumlu bir davranış. Azerbaycan bizim bir kardeşimizdir. Onlar varsa biz varız. Dünyada bize destek olan tek ülkedir. Bayrağın oraya asılması bizi çok mutlu etti. Azerbaycan bizim can kardeşimiz. Çok memnun olduk." dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ------------------Bayrak drone görüntüleri-Bayrak yerden görüntüler-3 vatandaş ile röportaj-Detaylar

Haber-Kamera: Murat KÜÇÜK/BOLU,==================================

DEVREK BASTONU KADIN ELİYLE DAHA GÜZEL

ZONGULDAK'ın Devrek ilçesinde, 19 yaşındayken babasının yanında baston yapmayı öğrenen Ayşegül Yurttadur(48), dünyaca ünlü Devrek bastonlarını 29 yıldır kadın gözüyle kendine özgü motiflerle harmanlayarak iş yerinde satıyor.Ayşegül Yurttadur, baston ustası babası Raşit Korun'un yanında 19 yaşında işe başladı. Zamanla kendini geliştiren Yurttadur, babasının emekli olmasıyla işin başına geçti. İlçenin tek kadın baston ustası olan  evli ve 1 çocuk annesi Yurttadur, değişik renk ve motiflerde yaptığı dünyaca ünlü Devrek bastonlarını satarak geçimini sağlıyor. Yurttadur, 5 yıl önce kurduğu 'devrekbastonevi' adlı internet sitesinden de bastonları Türkiye'nin yanı sıra dünyanın dört bir yanına satıyor. Dayanıklılığı ve sağlamlıyla bilinen Kızılcık ağacının dalından üretilen bastonları, kadın gözüyle harmanlayarak kendine özgü motiflerle süsleyen Yurttadur, bugüne kadar birçok kurs vererek baston ustalığını gelecek nesillere aktarmak içinde çalışmalar yapıyor.Ayşegül Yurttadur, Bastoncular Çarşısı'nda açtığı yeni iş yerinde müşterilerinin önünde bastonlar yaparak nasıl yapıldığı hakkında bilgiler de veriyor. Mesleğini severek sürdürdüğünü söyleyen Yurttadur, "1991 yılında bu işin içine girdim. O zamandan beri bu işin içindeyiz. Kendi satış yerim ve internet sitemiz var. Yaklaşık 30 yıl oldu. Bir kadının yaptığını görenler şaşırıyorlar. Sadece figürleri boyama ve verniklenmesini yaptığımı sanıyorlar ama baştan sona yapıyorum. Öyle olunca şaşırıyorlar. Genelde 'erkeklerin yaptığını sanıyorduk, farklı bir meslek' diyorlar. Ben işimi seviyorum." dedi.

MESLEĞİNİ SEVEREK YAPIYORBastonculuğun sabır işi olduğunu ifade eden Yurttadur, Devrek bastonunu özelliğini bölgede yetişen kızılcık ağacı ve figürleri olduğunu söyledi.  Merak edenleri atölyesine davet eden Yurttadur, "Baston yapmak sabır isteyen bir iş. Sabrını deneyeceksen bence bastonla denemelisin. Sabırlı bir insan değilsen ve sevmezsen bu işi yapamazsın. Çünkü çok elden geçiyor, çok emek istiyor. Devrek bastonu üzerindeki işçilik ve kızılcık ağacından dolayı ön plana çıkıyor. Sapıyla gövdesiyle her tarafı işleniyor. Bunlar diğerlerinden ayıran en önemli özellikleri." diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: ------------------Ayşegül Yurttadur'un baston yapması-Yaptığı bastonlardan detay-İş yerinden detaylar-Ayşegül Yurttadur ile röp.Dosya Adı: zngkadinbastoncu

Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN/ZONGULDAK,=============================

KAÇIRILMA SAHNESİNİ GERÇEK SANDI,'KIZI KAÇIRIYORLARDI, MÜDAHALE ETTİM' DEDİ

ORDU'nun Perşembe ilçesinde çekimleri devam eden bir dizi film sırasında kadının kaçırılma sahnesini gerçek sanan Muzaffer Parlak (78) aniden sete dalıp, oyuncuyu kurtarmaya çalıştı. Set görevlilerinin müdahale ettiği kişi gerçeği anlayınca alandan uzaklaştı. Parlak,"Baktım ki, kızı kaçırmaya çalışıyorlar, müdahale ettim. Her vatandaşın bu hassasiyeti göstermesi lazım" dedi.Perşembe ilçesinde çekilen ve başrollerinde Aslıhan Güner ve İsmail Demirci'nin yer aldığı 'Kuzey Yıldızı' adlı dizinin kuyumcu soygunu sahnesinde ilginç anlar yaşandı. Senaryo gereği kuyumcuyu soyan kişiler kaçarken, 'Nahide Kadıoğlu' rolünü üstlenen Merve Şen'i de kaçırmaya çalıştı. Bu sırada yoldan geçen Muzaffer Parlak adlı vatandaş, kaçırılma sahnesini gerçek sanarak, setin içerisine girdi. Kaçırma sahnesini oynayan oyuncuların elinden Şen'i kurtarmaya çalışan Parlak'a set görevlileri müdahale etti. İlginç anların yaşandığı sette, Merve Şen şaşkınlık yaşarken, Parlak, olayın dizi çekimi olduğunu anlayınca alandan uzaklaştı. 'BAKTIM Kİ KIZI KAÇIRIYORLAR, MÜDAHALE ETTİM'Kaçırılma senaryosunu gerçek sanarak oyuncu Merve Şen'i kurtarmaya çalışan Muzaffer Parlak, Demirören Haber Ajansı'na konuştu. Dizi çekimindeki kaçırılma sahnesi terör eylemi zannettiğini belirten Parlak, "Ben ilk olarak olayı terör zannettim. Baktım ki, kızı kaçırmaya çalışıyorlar, ben de müdahale ettim. Her vatandaşın bu hassasiyeti göstermesi lazım. Teröristler kız çocuklarını kaçırıyor, gençler aval aval bakıyor. Ben de 'ne bakıyorsunuz' diyerek tepki gösterdim. Niye ben müdahale ediyorum da, siz izliyorsunuz diyerekten tepki gösterdim. Daha sonra kıza seni kurtardığım için kendimle gurur duyuyorum dedim. Olayın arından kaçırılma eylemini gerçekleştiren oyuncular da gelip benden de özür dilediler" diye konuştu.Parlak, hadisenin sosyal medyada ve haber sitelerinde konu olmasının ardından çevresindeki insanların kendisine telefonla ulaşarak, tebrik ve teşekkür ettiklerini de sözlerine ekledi.'BİR AN NE OLDUĞUNU ANLAYAMADIM'Oyuncu Merve Şen de, o anları anlattı. Şen, "Öncelikle çok şaşırmıştık. Bir an ne olduğunu anlayamadım. Ben farkında olmadan oyuna başka birisi mi dahil oldu diye düşündüm. Çok gerçek bir andı. Çok komikti ama bir yandan da trajikti. Amcayla ile de sonra konuştuk. Dizi çektiğimizi ifade ederek, kamerayı gösterdim. Bu arada ekip çok uzakta bir yerdeydi. Kamera genel çekiyordu. O yüzden sanırım kamerayı görmedi diye düşündüm. Sakinleştirmeye çalıştım. İkna olmadı. Beni tuttu soyguncu rolünü oynayan arkadaşa vermiyor. 'Git buradan' diyor. Sonra sakinleştirince o da bir durdu. Etrafına bakıp 'tamam' dedi" şeklinde konuştu.Son yıllarda kadınların sokakta şiddete ve cinayete maruz kaldıklarını hatırlatan Şen, "Keşke bunları yaşamasak. Amcamız herkese örnek olsun. Sokaklarda kadınlara şiddet olayları yaşanmasın" dedi.'VATANDAŞIMIZIN ÇOK DUYARLI'Senaryonun çekildiği kuyumcuda çalışan Uğur Topal (40) ise, "Kuzey Yıldızı dizisinin bir hırsızlık senaryosu vardı. Bu sahnenin çekimi esnasında set ekibine buradan bir vatandaş, olayın gerçek olduğunu zannederek müdahale etmeye çalıştı. Bu sırada sempatik anlar yaşandı. Bu halkımızın hırsızlık ve kaçırılma konusunda ne kadar duyarlı olduğunu gösteriyor. Kaçırılma sahnesi ciddi bir sahneydi. Vatandaş da bunun etkisinde kalarak, orada hırsızlara müdahale etmeye çalıştı" şeklinde konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: ------------------Dizinin çekildiği kuyumcunun görüntüsü-Set araçlarının görüntüsü-Vatandaşın müdahale etme görüntüsü-Diğer detaylar-Oyuncuyu kurtarmaya çalışan Muzaffer Parlak ile röportaj-Kuyumcu çalışanı ile röportaj-Oyuncu Merve Şen ile röportaj

Haber/Kamera: Mustafa KIRLAK-ORDU-DHA

==========================

SİNOP CEZAEVİ MÜZESİ'Nİ, 2.5 AYDA 100 BİN KİŞİ ZİYARET ETTİ

SİNOP Tarihi Cezaevi ve Müzesi,  pandemi döneminde ziyaretçi akınına uğradı. 13 bin metrekarelik alan üzerine kurulan ve hapishane olarak kullanıldığı dönemde 'Anadolu'nun Alkatrazı' olarak anılan tarihi cezaevini, 2 buçuk ayda 100 bin kişi ziyaret etti.'Güneş, kum, deniz' üçlemesi ve doğal güzellikleri ile 'Karadeniz'in Bodrum'u' olarak adlandırılan Sinop, tarihi kaleleri ve cezaeviyle de dikkat çekiyor. 4 bin yıl önce inşa edilen kale surlarının arasında yer alan ve 1887-1999 yıllarında hapishane olarak kullanılan, 2000 yılında ise müzeye çevrilerek ziyarete açılan Sinop Tarihi Cezaevi ve Müzesi, ziyaretçi akınına uğruyor. Koronavirüs tedbirleri kapsamında bir süre ziyarete kapatılan ve yeni normalle birlikte yeniden kapılarını açan Sinop Tarihi Cezaevi ve Müzesi'ni, 2 buçuk ayda 100 bin kişi ziyaret etti.'CEZAEVİ, SİNOP TURİZMİNİN MOTOR GÜCÜDÜR'

Sinop Tarihi Cezaevi ve Müzesi'nin her zaman dikkat çeken bir yer olduğunu ifade eden İl Kültür ve Turizm Müdürü Hikmet Tosun, "Sinop Tarihi Cezaevi ve Müzesi'nin önemli özelliği var. Selçuklular, Anadolu'yu aldıklarında denize açıldıkları yer Sinop Tarihi Cezaevi'dir. Burası aslında Selçuklu Tersanesidir, yani mavi vatandır, mavi vatana adım atılan yerdir. O nedenle çok sayıda kişi kaleyi gezmek için Sinop'a geliyor. Yine birçok film burada çekildi. Cezaevini ekranlarda görüp merak eden vatandaşlarımız da Sinop'a geliyor. Normalde cezaevini yıllık 500 bin kişi ziyaret ediyordu. Ancak 2020 yılının ilk 6 ayı, pandemiden dolayı sıkıntılı geçti. Bu dönemde koronovirüs tedbirleri kapsamında müze ziyarete kapatıldı. Yeni normalleşme ile birlikte Sinop Tarihi Cezaevi ve Müzesi, haziran ayında ziyarete açıldı. Yani 2 buçuk aylık bir süreç içerisinde, bu pandemi kurallarına rağmen 100 binin üzerinde kişi Sinop Tarihi Cezaevi ve Müzesi'yi ziyaret etti. Pandemi kurallarına uyarak, ziyaretler yapıldı. Biz sezon gerçekten beklentimizin üzerinde bir randevu aldık. Sinop Tarihi Cezaevi ve Müzesi, Sinop turizminin motor gücüdür, çekici gücüdür. Bütün turların programında mutlaka cezaevi var. Bu dönemden memnunuz" ifadelerini kullandı.

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel DHA YURT ÖZEL GÜNDEMİ - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement