1- AKIN ATALAY'IN EŞİ VE AVUKATINDAN HAVALİMANINDA AÇIKLAMA
Adalet Atalay,
"Akın bir hukuk insanı. Kaçak bir zaman olmadı"
" Bu Cumhuriyet Gazetesi'ne siyasi operasyondur. Hukuki değildir"
Haber-Kamera: Sinan BİLGİLİ-İSTANBUL DHA
Hakkında yakalama kararı çıkartılan Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Atatürk Havalimanı'nda göz altına alındı.
Türk Hava Yolları'na ait uçakla saat 11.30'da Berlin'den İstanbul'a gelen Atalay uçağın kapısına gelen polis ekipleri tarafından alınarak apronda bir araca bindirildi.
Akın Atalay ile birlikte gelen eşi Adalet Atalay'ı, Can Dündar'ın eşi Dilek Dündar, Cumhuriyet Gazetesi'nin avukatı Bahri Belen ile Cumhuriyet Gazetesi yöneticileri karşıladı.
"AKIN BİR HUKUK İNSANI"
Çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Adalet Atalay, "Akın bir hukuk insanı. Kaçak bir zaman olmadı. Basında çıkan haberler yanlıştı. Biz birlikte Tarık Akan'ı anma törenine davetliydik. Orada duyduk arkadaşlarımıza baskın yapıldığı. Bu kişilere yönelik eylem ya da saldırı değil Cumhuriyet Gazetesi'ne kayyum atamak için yapılmış bir eylem olarak düşünüyoruz." diye konuştu.
"CUMHURİYET GAZETESİ'NE SİYASİ OPERASYONDUR"
Cumhuriyet Gazetesi Avukatı Bahri Belen ise yaptığı açıklamada, "Anladığımız kadarıyla uçağın merdivenlerinden gözaltına alındı. Buradan Vatan Emniyete gidecek. Kaç gün gözetim verilecek bilmiyoruz. Tutuklama kararı verebilirler. Bu Cumhuriyet Gazetesi'ne siyasi operasyondur. Hukuki değildir. Tutuklanan arkadaşların tutuklanma gerekçelerinde hukuki bir neden yoktur. Hukuki bir neden olmadığı gibi arkadaşların tutuklanmalarıyla ilgili gerekçeler de tutuklanmayla ilgili usul kurallarına uygun değildir" şeklinde konuştu.
Atalay'ın eşi Adalet Atalay ise avukatı Bahri Belen ve karşılamaya gelen Cumhuriyet Gazetesi yöneticileri daha sonra Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne gitti
Görüntü Dökümü:
--------------
-Avukat Belen'in açıklaması
-Karşılamaya gelenler
-Adalet Atalay'ın gelişi
-Atalay'ın açıklaması
-Gidişleri
-Detaylar
11.11.2016 - 13.06 Haber Kodu : 161111089_
===========================
(GENİŞ HABER)
2- ENERJİ BAKANI ALBAYRAK : (KÖMÜR) KİMSE KUSURA BAKMASIN, BU KAYNAĞI SONUNA KADAR KULLANACAĞIZ
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak,
"Dünyanın gelişmiş ülkeleri başta olmak üzere kömürden bu kadar faydalanıldığı, yararlanıldığı bir atmosferde onların çok dediklerine bakmayacağız
"Türkiye'de yerli kömürü yüzde 12'lerden 16'lara çıkardık kıyamet kopuyor. Kimse kusura bakmasın, biz bu kaynağımızı sonuna kadar kullanacağız" dedi.
"Bugün 10 binlerde olan kurulu güç kapasitesi şu rezervlerle ki, yeni bulacaklarımızı bir kenara koyuyorum; önümüzdeki dönem çok daha güzel, verimli rezervleri sondajlarla keşfedeceğiz. Bu çerçevede bakıldığında kimin ne dediği pek fazla önemli değil"
Haber-Kamera: Enver ALAS/ İstanbul, DHA
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, İstanbul'da "1.Kömür Eylem Planı Çalıştayı"na katıldı.
Şişli'de bir otelde düzenlenen çalıştaya Bakan Albayrak'ın yanı sıra Kömür Üreticileri Derneği Başkanı Muzaffer Polat, TBMM Enerji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı Mustafa Yılmaz, bakanlık bürokratları ile sektör temsilcileri ve işadamları katıldı.
"YERLİ KÖMÜRDE HEDEFLERİMİZ DAHA YUKARILARDA"
Çalıştayın açılışında konuşan Berat Albayrak, Türkiye'nin yerli kömürden elektrik üretimi kapasitesinin potansiyeline inandıklarını söyledi. 2015 itibariyle kömürün elektrik üretim portföyündeki payının yüzde 12'lerden yüzde 16'ya çıkardıklarını belirten Bakan Albayrak, "Neredeyse 3'te 1 oranında artmış. Ancak yeterli değil. Hedeflerimiz daha yukarılarda. Yerli kömürde, hem ithalata hem istihdama hem de yerli kalkınmaya çok önemli bir katkı yapıyoruz, yapacağız" diye konuştu.
"KİMİN NE DEDİĞİ PEK FAZLA ÖNEMLİ DEĞİL"
Albayrak, "Bugün 10 binlerde olan kurulu güç kapasitesi şu rezervlerle ki, yeni bulacaklarımızı bir kenara koyuyorum; önümüzdeki dönem çok daha güzel, verimli rezervleri sondajlarla keşfedeceğiz. Bu çerçevede bakıldığında kimin ne dediği pek fazla önemli değil" dedi.
"TÜRKİYE'DE YERLİ KÖMÜRÜ YÜZDE 12'LERDEN 16'LARA ÇIKARDIK KIYAMET KOPUYOR"
"Burada kömür sektörünün paydaşları olarak kömürün öneminin farkındayız" diyen Berat Albayrak, "Ancak bir de anti kömürcülük yapmaya çalışan, anti kömür lobiciliği yapmaya çalışan birileri var. Çok da önemli değil, çok da kafamıza takmayacağız. Hele hele dünyanın gelişmiş ülkeleri başta olmak üzere kömürden bu kadar faydalanıldığı, yararlanıldığı bir atmosferde onların çok dediklerine bakmayacağız. Avrupa'ya bakıldığında yüzde 84 kömürden üretiyor elektriğini. Amerika yüzde 45, İngiltere yüzde 39...Dünya ortalaması yüzde 40'ın üzerinde, ancak Türkiye'de yerli kömürü yüzde 12'lerden 16'lara çıkardık kıyamet kopuyor. Kimse kusura bakmasın, biz bu kaynağımızı sonuna kadar kullanacağız" ifadelerini kullandı.
"EYLEM YAPMAYA YELTENEN BİRİLERİ ENERJİLERİNİN EN ÇOK KİRLETEN ÜLKELERE GÖTÜRSÜNLER"
Berat Albayrak, yapılan çalışmaların, Avrupa Birliği çevresel etki kriterleri içerisinde koyduğu üst limitlerin altındaki kriterlerle yapılacağını ifade etti. Albayrak, "Herkesten daha çok çevreciyiz. Çünkü biz ceddimizi de neslimizi de biliyoruz. Ecdadımız insan haklarında, çevrecilikte yüzlerce yıllardır hep en önlerdeydi. Bizler de torunları olarak onların önünde olacağız. Tüm canlıları, doğayı, tabiatı, birileri gibi sloganik değil; hem eylemler sloganlar hem de dünyayı en çok siz kirletiyorsunuz. Kimse kusura bakmasın Türkiye emisyon noktasında dünyayı en az kirleten ülkelerden bir tanesidir. Birileri boş boş konuşmasın. Eylem yapmaya yeltenen birileri enerjilerini en çok kirleten ülkelere götürsünler, orada yapsınlar" dedi.
AKADEMİSYENLERE, FİNANS VE ÖZEL SEKTÖRE SESLENDİ
Türkiye'nin maden çıkarmada sektörün gelişebilmesi için AR-GE'de, araştırma, verimlilik ve çevrecilik anlamında akademisyenlere büyük iş düştüğünü kaydeden Bakan Albayrak, bu konuda akademisyenlerin katkılarının daha yoğun olmasını beklediklerini dile getirdi. Finans ve özel sektöre de seslenen Albayrak, "Tıpkı 15 Temmuz'da milletimiz bu ülkeye sonuna kadar inandıysa bundan sonrasında da daha cesur olarak, bu büyümeye daha fazla katkı yaparak, dirayetli bir şekilde yatırımlarımızı durdurmadan son sürat devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
"DAHA FAZLA ÜRETEYİM HIRSINA AMAN ALDANMAYALIM"
Bakan Albayrak, kömür üreticilerinden yatırımlarında, projelerinde çalışma koşullarının ve çevre boyutunun ihmal edilmemesini istedi. Albayrak, "Üretim hırsına kapılarak, üretilmesi gerekenden daha fazla üreteyim hırsına aman aldanmayalım. Tamamen bilimsellik içerisinde üretilmesi gerektiği kadar üretimimizi yapalım" dedi.
Çalıştayın açılış oturumunda Berat Albayrak'ın yanı sıra Kömür Üreticileri Derneği Başkanı Muzaffer Polat, TBMM Enerji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı Mustafa Yılmaz da birer konuşma yaptı. Çalıştay iki gün boyunca çeşitli oturumlarla devam edecek.
Görüntü Dökümü
-----------------
-Berat Albayrak'ın salona gelişi
-Protokolden görüntüler
-Katılımcılar
-İşadamları
-Bakan Albayrak'ın konuşması
11.11.2016 - 14.02 Haber Kodu : 161111108
===============================
3- CERRAH: DİNK'İN ÖLDÜRÜLMESİNDE HİÇBİR KUSURUM YOK
Hrant Dink cinayetinde kamu görevlilerinin ihmali davası
Eski İstanbul Emniyet Müdürü Cerrah,
"Dink'in öldürülmesinde hiçbir kusurum yok"
"Ortada bir ihmal varsa bu Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü, İstihbarat Daire Başkanlığı ve İstanbul Valiliği'ne aittir."
Haber: Özden ATİK/ İstanbul,DHA
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı 2'si tutuklu 35 sanıklı davaya devam edildi. Duruşmada savunmasını yapan Eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, "Hrant Dink öldürülene kadar ve hatta ölüm olayı sonrasında bile Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün yazısından tarafıma bilgi verilmemiştir" dedi. Cerrah, Hrant Dink'in öldürülmesinde hiçbir kusur olmadığını belirterek beraatini talep etti.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, tutuklu sanıklar eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ile hükümlü Ogün Samast da getirildi. Tutuksuz sanıklardan dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay, eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun ve eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ile sanık avukatları ve Dink ailesinin avukatları da duruşmada hazır bulundu. Duruşmaya bir kısım sanıklar da SEGBİS aracılığıyla görüntülü ve sesli olarak katıldı.
"MUHİTTİN ZENİT'İN GELMEMESİ SORUŞTURMAYI KESİNTİYE UĞRATTI"
Eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah savunmasında, Erhan Tuncel'in sorgusu sırasında Yardımcı İstihbarat Elemanı olduğunun ortaya çıktığını belirterek ona bu görevi veren emniyet görevlisi Muhittin Zenit'i bilgisine başvurulmak üzere İstanbul'a çağrıldığını belirtti. Cerrah, "Olayın biran önce aydınlatılması için Muhittin Zenit, İstanbul'a çağırılmıştır. Yargılama sırasında ortaya çıkan bilgilere baktığımda Muhittin Zenit'in İstanbul'a gelmemesi, o tarihte Erhan Tuncel'in sorgusuna katılmaması, soruşturmayı kesintiye uğratmış ve olayın jandarmayla ilgili boyutunun ortaya çıkmasını geciktirmiştir. Yardımcı İstihbarat Elemanı, kiminle görüşmüşse ona güvenir, bize güvenmez. Bu yüzden kendisinin gelmesini ve sorguya katılmasını istedik. Maalesef bir türlü kendisini getirtemedik" dedi.
"DİNK'İN KORUMA ALTINA ALINMASI İÇİN BİR GÖREVİM BULUNMAMAKTADIR"
İddianamede Dink için koruma tedbirleri almadığı gerekçesiyle görevi ihmalle suçlandığını ifade eden Cerrah, "Öldürülen Dink'in koruma altına alınması için bir görevim bulunmamaktadır. Öyleyse bu suçu nasıl işlemiş olabilirim? Hrant Dink'e yönelik saldırı planı Trabzon ili içinde planlanmış, şüpheliler takip edilmiş ve gerekli istihbari çalışmalar yapılmıştır. İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü bilgilendirilmiş ve kendisine düşen görevi yerine getirmiştir. Hrant Dink öldürülene kadar ve hatta ölüm olayı sonrasında bile Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün yazısından tarafıma bilgi verilmemiştir" diye konuştu.
"SUÇLAMA HUKUK DIŞI"
Suçlamanın tamamen hukuk dışı olduğunu ve kişilere yönelik koruma tedbirlerinin ilgili komisyon kararı doğrultusunda valiliklerce verildiğini anlatan Cerrah şunları söyledi: "Ortada bir ihmal varsa dahi bu İl Koruma ve Merkez Koruma Komisyonu'na aittir. Öldürülen Hrant Dink ile ilgili acil koruma kararının alınabilmesi için gerekli olan bilgi, belge ve talimatlar olay öncesi tarafıma hiçbir şekilde ulaştırılmamıştır. Trabzon Emniyeti İstihbarat Şube Müdürlüğü'de yine bu dinleme ve takip yamasına rağmen koruma tedbirleri konuda tarafımıza herhangi bir talepte bulunmamıştır. Sonuç olarak gerek İstihbarat Daire Başkanlığı, gerekse istihbari bilginin asıl kaynağı olan Trabzon Emniyeti İstihbarat Şube Müdürlüğü, bu konuda değerlendirme yaparken sadece eldeki bilgilerle yola çıkarak koruma kararının alınmasını düşünmemişlerdir. Bu bilgilerin ve olayın hiçbirisine vakıf olmayan birisi olarak tarafımın sorumlu tutulması mümkün değildir. Ortada bir ihmal varsa bu Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü, İstihbarat Daire Başkanlığı ve İstanbul Valiliği'ne aittir."
"SADECE İL EMNİYET MÜDÜRÜ OLMAM SIFATIYLA SUÇLU GÖRÜLMEM MANTIKSIZ"
Hrant Dink'in İstanbul Valiliği'ne çağrılarak hayati tehlikesini olduğuna yönelik uyarılmasından da haberi olmadığını belirten Cerrah, "Sadece İl Emniyet Müdürü olmam sıfatıyla suçlu görülmem mantıksızdır. Aynı mantıkla İçişleri Bakanı da suçlu olmalıdır. Hatta aynı mantıkla Hrant Dink'in avukatları da koruma talebinde bulunmadıkları gerekçesiyle suçlu görülmelidir. Yine aynı mantıkla hareket edersek Agos Gazetesi'nde çalışan üç sekreterin de ihmalle yargılanmaları gerekirdi. Çünkü cinayet öncesinde Ogün Samast, gazeteye gelip Hrant Dink ile görüşmek istemiştir. Samast, Dink'i göremeyince iki saat dışarıda beklemiştir. Bu sekreterler, Dink'in tehdit edildiğini bildikleri halde ne polise, ne de Dink'e bilgi vermişlerdir" diye konuştu.
"17 ŞUBAT TARİHLİ YAZIDAN VE F4 RAPORUNDAN HABERİM YOKTUR"
Her ay rutin yapılan İl Asayiş Toplantılarında İstanbul'a ilişkin olayların gündeme getirildiğini anlatan Cerrah, o dönem Dink'e yönelik eylemlerin gündeme geldiğini, ancak öldürüleceğine ilişkin bir konunun gündeme gelmediğini ifade etti. Cerrah, 17 Şubat tarihli yazıdan (ses getirecek eylem) ve F4 raporundan bilgisi olmadığını vurgulayarak "Eğer haberim olsaydı bunu valiliğe bildirirdim. Asayiş toplantısında Ramazan Akyürek, bu yazılardan bahsetmeyerek benden ve bakanlardan gizlemiştir. Sorduğumda da 'Hiçbir bilgim yok' demiştir" şeklinde konuştu.
"HİÇBİR KUSURUM YOK, BERAATİMİ TALEP EDERİM"
Resmi koruma talebi olmadan yakın koruma veremeyeceğini de belirten Cerrah, İstihbarat Daire başkanlığı'nca 81 ilde azınlıklara yönelik tepkisel eylem yapılacağına yönelik yazının doğrudan Dink ile ilgili olmadığını, genel istihbari yazı olduğunu belirtti. 45 yıllık devlet memuru, 38 yıllık da polis olduğunu ifade eden Cerrah, Trabzon İstihbarat Müdürlüğü'ndeki sanıkların birbiriyle çelişkili ifade verdiklerini, en son da 'İstanbul'a yazı gönderdik' diyerek suçu İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne atmaya çalıştıklarını söyledi. Hakkında 2007 yılından bu güne kadar 7 kez soruşturma yapıldığını ve 4 kez lehine karar verildiğini belirten Cerrah, tarafına atılı bir kusur bulunamadığını ileri sürdü. Cerrah, "Bu olayda Trabzon emniyetinin, planlı istihbarat dosyasını hemen açması gerekiyordu. Çünkü ellerinde birisinin öldürüleceği bilgisini almışlardır. Bunu İstihbarat Daire Başkanlığı'na bildirmesi gerekiyordu. İstihbarat Daire Başkanlığı'nın da İstanbul ve Trabzon arasında koordinasyonu sağlaması gerekiyordu" dedi. Celallettin Cerrah, "Görevimi dürüstçe yerine getiren bir devlet adamı olarak Dink'in öldürülmesinde hiçbir kusurum yoktur. Beraatimi talep ederim" dedi.
ÇAPRAZ SORGUSUNA GEÇİLDİ
Savunmasının ardından Celalettin Cerrah'ın çapraz sorgusuna geçildi. Cerrah'a, "Koruma ile ilgili sorumluluğun valilikte olduğunu söylediniz? Ancak siz de İl Koruma Komisyonu'na üyesiniz. Bu kapsamda tüm sorumluluğu valiliğe yüklemek doğru mu?" diye sorulunca "Komisyonda söz sahibi vali beydir. Biz koruma verilsin desek bile o hayır derse koruma verilmez. Ayrıca koruma verilecek kişi ile ilgili MİT'ten ya da diğer istihbarat birimlerinden bilgi gelmelidir" şeklinde yanıt verdi. Kendi döneminde hayati tehlike yönünde istihbarat aldıklarında hemen harekete geçtiklerini söyleyen Cerrah, şarkıcı İbrahim Tatlıses'e yönelik eylemi istihbarat almalarının ardından bunu durdurmalarını da örnek olarak anlattı. Duruşmaya ara verildi.
==========================
4- BUDO YOLCULARINA KABATAŞ SÜRPRİZİ
BUDO : Dün gece alınan ani bir karar ile Kabataş İskelesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi zabıtası tarafından kapatılmıştır.
Haber/ Kamera: Hasan YILDIRIM, İstanbul DHA
BUDO'nun Kabataş'taki İskelesi dün gece İstanbul Büyükşehir Belediyesi görevlileri tarafından paravanlarla kapatııldı. İstanbul'dan Mudanya'ya düzenlenen deniz otobüsü seferlerinin, artık Eminönü-Katip Çelebi İskelesi'nden yapılacağı duyuruldu.
HABERSİZ YOLCULAR ŞAŞKINLIK YAŞADI
İskelenin taşındığından haberi olmayan bazı yolcular, bugün düzenlenecek Mudanya seferleri için, Kabataş'a geldi. BUDO çalışanları, yolcuları Kabataş'tan servisle Eminönü'ne taşıdı.
BUDO : DÜN GECE ALINAN ANİ BİR KARARLA..
BUDO'nun internet sitesinden yapılan açıklamada; "Değerli yolcularımız dün gece alınan ani bir karar ile BUDO-Kabataş İskelesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi zabıtası tarafından kapatılmıştır. Seferlerimiz Eminönü-Katip Çelebi İskelesi'nden düzenlenecektir Bugün BUDO-Eminönü İskelesi'nden Mudanya'ya gelecek olan yolcularımız ücretsiz taşınacaktır. Siz değerli yolcularımız mağdur edilmeyecektir" denildi.
YOLCU: ŞAŞIRDIK KALDIK
Bursa'ya gitmek için Kabataş iskelesine gelen Özkan Özler "Sabah geldim. Hiçbirşey yoktu. Şimdi bir daha geri gideceğiz. Bize bir bilgi verilmedi. Ne mesaj ile ne de başka bir yoldan bilgi verilmedi. Sonuçta ben biletimi sabah aldım. Bileti alırken bana bir şey demediler. Buraya Eminönü'nden geliyorum. Şimdi yeniden Eminönü'ne döneceğim. Ne diyeyim. Burası İstanbul mu diyeyim? Şaşırdık kaldık" dedi.
Kabataş İskelesinin kapandığını öğrenen Ceren Samikaya "İskelenin kapandığını şimdi öğrendim. Bana ne mesaj ne de mail geldi. Deniz otobüsünün kalkmasına 20 dakika var. Şimdi servisle gideceğim. Önceden haber verselerdi böyle olmazdı" diye konuştu.
Kucağındaki bebek ile Kabataş İskelesine gelen Yavuz Kaya" Yeğenimi hastaneye götürdüm. Bursa'ya babasının yanına götürecem ama iskele kapanmış. Şimdi servise bineceğim" şeklinde konuştu.
Görüntü Dökümü:
--------------
BUDO Kabataş İskelesinden görüntü
Kapanan iskele
Yolcuların iskeleye gelmesi
Şaşkınlık yaşayan yolcular
Yolcuların servise yönlendirilmesi
Yolcularla röp.
Genel ve detaylar
11.11.2016 - 13.49 Haber Kodu : 161111106
============================
5- ÜRÜN GÜVEN ANKETİ SONUÇLARI AÇIKLANDI
İNTERNETTE SATILAN SAĞLIK ÜRÜNLERİNE DİKKAT
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Denetim Hizmetleri Başkan Yardımcısı Fatih Tan,
"Hiçbir teşhis ve tedavi edici ürün eczane dışında satılamaz. Sizi tedavi ettiği, iyileştirdiği, mucizevi etkiler gösterdiği söylenerek internetten, televizyondan satılan ürünlerin tamamı sahtedir"
*
Haber-Kamera: İdris TİFTİKCİ - İSTANBUL DHA
Uygunluk Değerlendirmesi Derneği (UDDER) tarafından bu yıl 4'üncüsü düzenlenen Uluslararası Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu, Harbiye Askeri Müze'de yapıldı.
Sempozyumun açılışında konuşan UDDER Başkanı Selçuk Uçar, "Anket çalışması için İstanbul'da her kesimden insanların kullandığı Şehir Hatları vapurları ve iskelelerini tercih ettik. İki gün süren anketimize 288'i kadın, 623'ü erkek olmak üzere toplam 961 kişi katıldı.
Katılanların yüzde 54'ü 25-45 yaş grubunda, yüzde 68'i lise ve üstü eğitime sahip kişilerden oluşuyor. Kendilerine ilaç-kozmetik, gıda-tarım, tekstil-ayakkabı, oyuncak-kırtasiye ve inşaat olmak üzere 5 ürün grubundan en çok hangisinden endişe duyduklarını sorduk. İlaç- kozmetik birinci, gıda-tarım ikinci, oyuncak-kırtasiye üçüncü tekstil-ayakkabı dördüncü inşaat ise beşinci sırada yer aldı"
"HER ÜÇ KİŞİDEN BİRİ GIDA-TARIM ÜRÜNLERİNİN SAĞLIĞA ZARARLI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR"
Selçuk Uçar, ankete göre ürün gruplarındaki endişeleri de şöyle sıraladı:
İlaç-kozmetik grubunda tüketiciler en çok yüzde 26 ile yanıltıcı beyandan endişe ediyor. Bunu yüzde 25 ile sağlığa zararlı olması ve yüzde 19 ile beklenen etkiyi yaratmaması izliyor.
-Gıda ve tarım grubu yüzde 33 ile sağlığa zararlı olması, yüzde 20 ile ambalajsız satılması, yüzde 19 ile yanıltıcı etiket beyanı halkımızı en çok endişelendiren konular arasında yer alıyor.
Oyuncak-kırtasiye grubunda yüzde 33 ile sağlığa zararlı madde içermesi en büyük endişe kaynağını oluşturuyor. Üreticinin bilinmemesi yüzde 24 ile ikinci, Bakanlık onayı olmaması yüzde 17 ile üçüncü sırayı paylaşıyor.
-Tekstil ve ayakkabıda endişeler yüzde 32 kalite kaygısı, yüzde 27 sağlığa zararlı madde içermesi, yüzde 18 üreticisinin bilinmemesi şeklinde sıralanıyor.
-İnşaatta ise malzeme kalitesi yüzde 32 ile birinci, binanın lokasyonu yüzde 20 ile ikinci, fiyat yüzde 16 ile üçüncü sırada yer alıyor
"İNTERNETTE SATILAN ÜRÜNLERİN TAMAMI SAHTEDİR"
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) Denetim Hizmetleri Başkan Yardımcısı Fatih Tan, "Tüketicilere sesleniyorum endişe duymasınlar eczanelerden ilaçlarını alsınlar. Günümüzde bilgi iletişim cağında yaşıyoruz. Ürünlerin pazarlanması internet televizyon gibi en ücra köylere kadar gitti . Sahibi belli olmayan, menşei belli olmayan ürünlerin, daha fazla ve daha fazla para kazanma maksadıyla özellikle sağlık beyanı ürünler diyoruz biz buna, her derde deva mucizevi ve benzeri ürünler maalesef halkımınız kandırılarak dini duyguları sömürülerek satılmaya başlandı. Hiç bir teşhis ve tedavi edici bir ürün eczane harici başka bir mecrada satılamaz. Sizi tedavi ettiğini sizi iyileştirdiğini mucizevi etkiler gösterdiğini söyleyen internette satılan ürünlerin tamamı sahtedir" dedi.
"AYAKKABILARA YÖNELİK DENETİMLERDE 51 BİN 218 ÜRÜNDEN 9219 ÜRÜNDE GÜVENSİZLİK TESPİT EDİLDİ"
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü Piyasa Gözetimi ve Denetimi Daire Başkanı Meral Karaaslan da, "Bakanlığımız 2011 yılından beri denetimlerine devam ediyor. Kırtasiye grubunda bu dönem 38 bin kırtasiye grubu denetlendi, bunun 36 bin 200 güvenli 582 güvensiz,1224 de teknik düzeye aykırılık dediğimiz ambalajlı uyarılarla ilgili bir takım eksikler mevcut . 2011 de yüzde 53 olan güvensizlik rakamının 2016 yılı eylül ayı içinde 1.53 gerilediğini sevinerek söylüyoruz. Okul kıyafetleri olarak da bu dönem 18 bin 442 ürün denetledik ve ürünlerin tamamı güvenli bulundu. Ayakkabılara yönelik denetimlerde ise 51 bin 218 üründen 9 bin 219 üründe güvensizlik tespit edildi, bu ürünlerle ilgili idare işlemler devam ediyor" dedi.
Görüntü Dökümü:
----------
-Ucar'ın konuşması
-Karaaslan'ın konuşması
-Tan'ın konuşması
-Genel ve Detaylar
Son Dakika › Güncel › Dha İstanbul Bülteni - 3 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?