İkiz futbolcu kardeşler, hakemi de şaşırtıyor
Körfez Birlik spor forması giyen ikiz futbolcular Hasan ile Cengiz Furuncu (42), benzerlikleri ile zaman zaman hem hakemlerin, hem de antrenörlerinin zor durumda kalmasına neden oluyor. İkiz olmalarından dolayı yeşil sahada ilginç olaylar yaşadıklarını ifade eden Hasan Furuncu, gençlik yıllarında sakatlanan kardeşinin yerine formayı giyip maçta oynadığını, hakemin de bu durumu anlamadığını söyledi. Hasan Furuncu, bu benzerliğin zaman zaman aile içerisinde de yaşandığını belirterek, "Hasan'ın oğlu benim bacaklarıma sarılıp baba diyordu 3 yaşına kadar" diye konuştu.
Kocaeli'nin Körfez ilçesinde, 2. Amatör Lig'de mücadele eden Körfez Birlikspor forması giyen ikiz kardeşler Hasan ile Cengiz Furuncu, benzerlikleri ile zaman zaman hem hakemlerin hem de antrenörlerinin zor durumda kalmasına neden oluyor. Doğdukları günden bu yana sürekli beraber yaşadıklarını ifade eden ikiz kardeşler, şu anda aynı fabrikada işçi olarak çalışıyor, aynı apartmanda oturuyor ve aynı takımda top koşturuyor.
İkiz kardeşiyle beraber aynı takımda ve aynı mevkide futbol oynamanın hem avantajları hem de dezavantajları olduğunu ifade eden Cengiz Furuncu, "İkiz kardeşimle beraber Körfez Birlikspor'da futbol oynuyoruz. İkiz olduğumuz için karıştırılıyoruz, çok fazla anımız oldu spor hayatımızda. 25 yıldır futbol oynuyoruz. En ilginç olanlardan biri de, Mustafa Çulcu hocamızla Kocaelispor ile maç yaptığımızda başımıza geldi. Bu maçta oyuncu değiştirme hakkımız bitmişti. Kardeşim Hasan o sırada oyundan çıkmıştı. Ben de ufak bir sakatlık yaşadım, oyuna devam edemeyecektim. Mecburen takım eksik kalmasın diye, kulübeye gelip belli etmeden formayı Hasan'a verdim ve Hasan benim yerime oyuna devam etti. Kimse anlamadı, maçtan sonra söyledik herkese, hem güldüler hem çok şaşırdılar" dedi.
'BU ADAMDAN KAÇ TANE VAR SAHADA'Yeşil sahaya çıktıkları zaman rakip takımın oyuncularının bazen şaşkınlık yaşadıklarını söyleyen Cengiz Furuncu şöyle konuştu: "Bir maçta da rakip santraforla yaşadığımız ilginç bir diyalog vardı. Maç başlayalı 15 dakika olmuştu, bir baktım ki rakip takımın oyuncusu bana şakın bir şekilde bakıyor. 'Kardeşim nasıl bir şeysiniz, birinizi geçiyorum karşıma öteki çıkıyor. Bu adamdan kaç tane var sahada?' diye tepki vermişti. Sahada böyle gülümsememize neden olan olaylar oluyor ve bu bizi mutlu ediyor."
'İLK 15 DAKİKA RAKİPLE DİYALOG HALİNDE GEÇİYOR'Sahada ikiz kardeşleri gören rakip takım oyuncularının kısa süreli şaşkınlık yaşadıklarını ifade eden Hasan Furuncu, "Şaşırıyorlar çünkü maçlarda ikiz futbolcu olmanın yeri farklı oluyor. Zaten sahaya çıktığımızda ilk 10-15 dakika rakiple diyalog halinde geçiyor. İkimizin de aynı mevkide stoper olarak oynaması sebebiyle güzel anılarımız oluyor. Taraftarlar da çok seviyor bizi. Kocaeli Körfez'de bir döneme damga vurduk, tanındık ve sevildik. Futbol, dünyanın en güzel mesleklerinden biri" dedi.
'KARDEŞİMİN OĞLU BANA 'BABA' DİYORDU'
Hasan Furuncu, bu benzerliğin zaman zaman aile içerisinde de yaşandığını belirterek, "Hasan'ın oğlu benim bacaklarıma sarılıp baba diyordu 3 yaşına kadar. Biraz daha büyüdükten sonra, artık yüzümüze bakıp anlıyor sanırım bakışlardan. Ama sıkıntı çekmiyoruz, birimiz bir yere gideceği zaman birbirimize bırakabiliyoruz. Baba diye geliyor kalıyor yani anlamıyor" diye konuştu.
'YAN HAKEM BENİ OYUNA ALMADI'Pendikspor ile oynadıkları bir karşılaşmada oyuna girmek için yan hakemin yanına geldiğini ve yan hakemin de kendisini o sırada sahada olan Cengiz ile karıştırdığını ve oyuna almadığını söyleyen Hasan Furuncu, "Bugüne kadar hiç ayrılmadık, şu anda da altlı üstlü oturuyoruz. İş yerinde de beraberiz. Hiç ayrılmadık yani. Pendikspor ile oynadığımız 3. Lig maçında ben yedek kulübesindeydim kardeşim sahada oynuyordu. Yan hakeme oyuncu değişikliği için gittiğimde kadın bir yan hakem vardı, 'Siz nasıl izinsiz oyundan çıkarsınız?' diye bana bağırdı. Orta hakemi çağırdı bana kart göstermesini istedi. Bende kendimi ifade edemedim, baktım bu böyle olmayacak, Cengiz'e seslendim ikimizi birden görünce çok şaşırdı, gülmeye başladı. O andan sonra oyuna girebildim" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ --------------------------------İkiz kardeşlerin takım ile antrenman yapması -İkiz kardeşlerin kendi arasında antrenman yapması -İkiz kardeşlerle röportaj -Detaylar
Haber-Kamera: Ergün AYAZ-Alişan KOYUNCU/KÖRFEZ(Kocaeli), =========================
İzmit'in tarihi çınar ağaçları bakıma alındı
İZMİT'in simgesi haline dönüşen tarihi çınar ağaçlarının budama ve sarmaşık temizlikleri yapılıyor. Bakımı yapılacak 102 çınar ağacının doğal süreçlerini daha rahat yaşaması amaçlanıyor.
İzmit'in simgesi haline gelen Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından tescilli asırlık çınar ağaçlarının bazılarının, şiddetli yağış ve fırtınada devrilmesi ve bazılarının da devrilme tehlikesinin bulunmasının ardından, ağaçlar mühendisler tarafından inceleme altına alındı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi tarafından başlatılan çalışmalarda Kocaeli genelinde bulunan, 226 çınar ağacının akustik tomografi yöntemi ile röntgeni çekilerek ağaçların durumu ve dayanıklılıkları tespit edildi.
Röntgen çekiminin ardından Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Park Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanlığı ve Kocaeli Tabiat Varlıklarının Koruma Bölge Komisyonu, İzmit Yürüyüş Yolu, Karamürsel Ereğli ve Başiskele Çuhane'de bulunan 226 çınar ağacının röntgen sonuçlarından alınan rapora göre çürüyen ve tehlike oluşturan ağaçlardan 102'si için budanma ve sarmaşık temizliği yapılmasına karar verdi.
AĞAÇLARIN DOĞAL SÜREÇLERİNİ DAHA RAHAT YAŞAMASI AMAÇLANIYOR102 çınar ağacı için verilen budanma ve temizlik kararının ardından, çalışmalar ilk olarak İzmit Yürüyüş Yolu üzerinde bulunan 35 ağaçla başladı. Yapılan temizlik ve budama çalışmalarıyla asırlık çınar ağaçlarının doğal süreçlerini daha rahat yaşaması amaçlanıyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ------------------------------ -Çınar ağaçlarından görüntü -Çınar ağaçlarının budama ve temizlik çalışmalarından görüntü -Muhabir anonsu -Detaylar
Haber-Kamera: Ergün AYAZ-Alişan KOYUNCU/İZMİT(Kocaeli), ===============================
700 lira mikrokredi ile mantıda marka oldu KAYSERİ'de 12 yıl önce 700 lira 'Mikrokredi' ile evde mantı yapıp satmaya başlayan Fadime Zeybek (51), şimdi hem kendi markasının sahibi oldu, hem de kentte üretilen mantının yüzde 70'ini üretir hale geldi. Zeybek, "Evden çalışanlarla birlikte 200'e yakın kadın çalışanım var. Amacım daha fazla kadına ulaşıp istihdama katkı sağlamak" dedi.
?Kocasinan ilçesine bağlı Turgutreis Mahallesi'nde oturan evli ve 2 çocuk annesi Fadime Zeybek, 2008 yılında Türkiye Gramen Mikrofinans Programı'nca uygulanan 'Mikrokredi' projesine başvurdu. Başvurusu sonrası 700 lira alan Zeybek, kendisiyle birlikte birkaç kadınla evde mantı sıkmaya başladı. Kısa zamanda iyi kazanç elde eden Zeybek, bileziklerini bozdurarak 2010 yılında dükkan açtı. İlk yıllarda aylık mantı üretimi yaklaşık 3 tona çıkan Zeybek, bir süre sonra bu kez kendi markasını oluşturmaya karar verdi. Türk Patent ve Marka Kurumu'na başvurarak, 'Hala Yeğen Gayseri Mantısı' markasını alan Zeybek, 2012 yılında Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı'nın düzenlediği, Mikro Girişimci Ödülleri değerlendirmesinde 'sosyal etki' alanında birincilik ödülü kazandı.
'200'E YAKIN KADIN ÇALIŞANIM VAR'Fadime Zeybek, kentte üretilen mantının yüzde 70'ni kendilerinin ürettiğini belirterek, "12 senedir bu işi yapıyorum. 10 senedir de dükkanımız açık bir şekilde yapıyoruz. Evden çalışanlarla birlikte 200'e yakın bir kadın çalışanım var. Elimden geldiğince ekmeğimizi bölüşmeye çalışıyoruz. Benim amacım daha fazla kadına ulaşmak, çalışıp kimseye muhtaç olmamaları gerektiğini onlara göstermek" dedi.
'EŞİMİN BİLE BAKIŞ AÇISI DEĞİŞTİ'Kayserili esnaf arasındaki lakabının 'Hanım Ağa' olduğunu dile getiren Zeybek, çalışmaya başladıktan sonra toplumda saygınlığının arttığını kaydetti. Zeybek, "Ev hanımı Fadime' ile 'iş kadını Fadime' arasında çok şey değişti. Kendi hesabınızı yapabiliyorsunuz, çocuklarınıza daha güzel imkanlar sağlayabiliyorsunuz. Çevrenizde saygınlığınız artıyor. Eşimin bile bakışı değişti. Ondan bir şeyler alıp da geçinen hanım değilim artık. 'Ben de şuraya gidebiliyorum' diyen bir eşim. Öncekinden daha fazla sizi önemsiyor. Kendi fikirlerinin yanına artık sizin fikirlerinizi de koyabiliyor."
'HER KADININ KENDİ AYAKLARI ÜZERİNDE DURMASI GEREKİR'Zeybek, mikrokredinin kendi işini yapmak isteyen kadınlar için önemli bir destek olduğunu, her kadının kendi ayakları üzerinde durması gerektiği belirterek, "Çünkü bir kadının ayakta durması ailenin ayakta durması demektir. Kendi işini yapmak isteyen kadınlara önerim, yola çıkmadan önce işleriyle ilgili bir plan yapmaları, kendi kabiliyetlerinin olduğu bir alanda iş yapmaya yönelmeleri olacak. Mikrokredi kendi işini yapmak isteyen kadınlar için çok önemli, çünkü sağlam ve birey olduğunuzu hissettiriyor. O yüzden mikrokrediyi öneriyorum" ifadelerini kullandı.
Görüntü Dökümü: Fadime Zeybek ile röportajMantı yapımından detaylarHala ve yeğen ile paketlenme süreciMuhabir Selma Kara'nın haber anonsuDiğer detaylarHaber-Kamera: Muhammed KISIR-Selma KARA/KAYSERİ, - ===============================
Tarihi Taş Yol buz tuttu ERZİNCAN'ın Kemaliye ilçesinde yapımı 132 yıl süren 8 kilometre uzunluğundaki tarihi Taş Yol, Sibirya soğuklarının etkisi ile buz tuttu. Çok sayıda tünel, viraj ve keskin uçurumlarıyla dünyanın en tehlikeli yolları arasında yer alan Taş Yol bu görüntüsü ile görenleri hayran bırakıyor.
Erzincan kent merkezine 150 kilometre uzaklıktaki Kemaliye ilçesinde bulunan ve yaz aylarında ziyaretçilerin akınına uğrayan tarihi Taş yol, aşırı soğuklarla birlikte buz tuttu. Dev sarkıt ve dikitlerin oluştuğu tüneller ve virajlar görenleri hayran bırakıyor. Yapımı ilkel şartlar kullanılarak 132 yıl süren 8 kilometrelik yol tünelleriyle ve uçurumlarıyla dünyanın en tehlikeli yolları arasında yer alırken, uzun yıllardır Kemaliye'de yaşayan 85 yaşındaki Nurettin Erdal, 50 yıl öncesine kadar böyle bir soğuk hava görmediğini belirterek, "En son 50 yıl önce bu yolun buz tuttuğunu görmüştüm" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Taş yolundan genel detay görüntü-Buz tutan tünellerden görüntü-Kemaliyeli vatandaşın açıklaması
Haber-Kamera: Coşkun MENEK/ ERZİNCAN,
=============================
Doğu'da belediyelerin soğuk ve karla zorlu mücadelesi
Doğu Anadolu Bölgesi'nde etkili olan kar yağışı ve soğuk hava, belediyelerin bütçelerine de olumsuz yansıyor. Erzurum Büyükşehir Belediyesi 24 saat aralıksız sürdürülen karla mücadeleye haftada 50 milyon lira harcıyor.
Türkiye'nin doğusunda 1950 rakımlı en yüksek yerleşim yerlerinden biri olan ve en çok kar alan Erzurum, uzun ve çetin süren kış şartları, belediye bütçesini ve personelini zorluyor. Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Türkiye'nin en soğuk ve iklim şartlarının en zor yaşanan yerleri arasında bulunduğunu söyledi. Geçtiğimiz yıllara oranla bu yıl bölgeye daha az kar yağmasına rağmen karla mücadeleye personel maaşı ve iş makinelerin yakıt ve diğer masrafları ile birlikte haftada 50 milyon lira harcadıklarını söyledi. Belediye ekiplerinin 24 saat aralıksız karla mücadele ettiğini belirten Başkan Sekmen, "Hava sıcaklığı sıfırın altında 30 dereceye varan soğuklarda bile personel üzerine düşen görevi yerine getiriyor. Merkez ilçe belediyelerle birlikte müthiş bir çalışma sürdürüyoruz" diye konuştu.
Bin 335 mahalle ve bağlı yerleşimlerdeki 5 bin 530 kilometrelik yol ağında görev yapan "Kar timlerinin, kardan geçit vermeyen yolları en kısa sürede açtığını sözlerine ekleyen Başkan Sekmen, "Karla mücadele çalışmalarını yaklaşık 1000 araç ve 1500 personelle gerçekleştiriyoruz. Yaklaşık 6 ay boyunca köy kardan kapanan köy yollarını açıyoruz. Kent merkezinde de cadde ve sokaklardaki topladığımız yaklaşık 100 kamyon kar ve buzu şehrin dışına taşıyoruz. Yılda ortalama 5 ton tuz kullanıyoruz" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-Vatandaşların donan araçlarını çalıştırmak istemeleri-Aracın motoruna sıcak su dökülmesinden detay -Fahrettin Çakan ile röp-Sıcak su dökülen aracın çalışması -Vatandaşlar ile röp-Turgay İpek'in anonsu -Belediye ekiplerinin kar temizleme çalışmasından detay -Turgay İpek'in anonsu -Kar temizleme çalışmasından detay -Belediye başkanı Mehmet Sekmen ile röpHaber: Turgay İPEK - Kamera: Zafer KUMRU/ ERZURUM,
==========================
Buz kırma timi iş başında ERZURUM Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı İtfaiye Daire Başkanlığı'nın 'Buz Kırma Timi', kışın gelmesiyle birlikte, ev ve iş yerlerinin saçaklarında oluşan buzları, mızrak ve küreklerle kırıyor. Buz Kırma Timi, günde yüzlerce ton ağırlığında buzu imha ederek, olası kazaların önüne geçiyor.
Kentte her yağışın ardından çatılarda biriken kar, gündüzleri güneşin etkisiyle eriyor. Gece hava sıcaklığının sıfırın altında 15 dereceye kadar düşmesi ile birlikte donuyor ve saçaklarda dev buz sarkıtlar oluşuyor. Gündüzleri sıcaklığın artması ile boyları 2-3 metreyi bulan mızrak gibi buz sarkıtları büyük tehlike oluşturuyor. Can ve mal güvenliğini tehdit eden sarkıtları imha etmek için vatandaşlar itfaiyeden yardım istiyor. İtfaiyenin buz imha ekibi vincin sepetine girerek, metrelerce yükseklikteki sarkıtları ellerindeki uzun sırık veya kazmalarla güvenli bir şekilde kırarak tehlikeyi ortadan kaldırıyor.
'GÜNDE 20-30 KAMYON BUZ KIRILIYOR'Günde yaklaşık 20-30 kamyon buz kırdıklarını açıklayan itfaiye ekipleri, çatılarda oluşan buzların kırılması için vatandaşların 110 numaralı itfaiye telefonuna başvurmasını istedi. Saçaklarda oluşan buz sarkıtların sıcak havalarda tehlikeye yarattığını belirten Erzurum Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı'nda İtfaiye Gurup Amir Şakir Sarsan, "Erzurum gibi kışın ağır geçtiği illerde saçak altında yürümek çok tehlikeli. Vatandaş dikkatli olmalı. Çok sayıda insan her yıl yaralanıyor, sakat kalıyor ya da hayatını kaybedebiliyor. Ayrıca park edilen otomobiller de sarkıtların düşmesi nedeniyle hurdaya dönüyor. Hemşerilerimiz bizden yardım talebinde bulunsunlar. Hiçbir ücret alınmadan buzları kırıyoruz" dedi.
'KORKARAK GEZİYORUZ'Apartman ve işyerlerinin çatılarında biriken buzların hayatlarını tehdit ettiğini söyleyen Selçuk Kaya, "Kış geldi mi korkarak geziyoruz. Her an başımıza buz düşüp ölebiliriz. Çatıdaki her bir buz sarkıtı bomba gibi. Bunları temizleyen itfaiye ekiplerine çok teşekkür ederiz" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------------------------İtfaiye ekiplerinden detay -Çatılardaki buzlardan detay -İtfaiye ekibini hazırlanması -Turgay İpek'in anonsu -İtfaiye ekiplerinin buzları kırmasından detay -Selçuk kaya ile röp-Vatandaşlar ile röp-Turgay İpek'in anonsu -Şakir Sarsan ile röp
Haber: Turgay İPEK - Kamera: Zafer KUMRU/ ERZURUM,========================
Kaçan boğa, trafiği altüst etti
ERZURUM'da, sahibinin elinden kaçan 1 tonluk boğa, trafiği tehlikeye düşürdü. Uyuşturucu iğne ile vurularak etkisiz hale getirilen boğa, güçlükle kamyonete bindirildi. Boğanın kamyonete bindirilmesi sırasında polis yolu trafiğe kapattı.
Erzurum'da, kesimhaneye götürüldüğü sırada sahibinin elinden kaçan 1 ton ağırlığındaki boğa ortalığı birbirine kattı. Sahibini hafif şekilde yaralayıp, kendisini taşıyan kamyonetin ön panjürünü kıran boğayı kimse zapdedemedi. Merkez Aziziye içesinin Dadaşkent Semti'nde kaçarken çevredekilere korkulu anlar yaşatan boğa, Erzurum- Erzincan karayoluna çıktı. Vatandaşların ihbarı üzerine boğanın kaçtığı istikamete polis ekipleri ile Erzurum Büyükşehir Belediyesi Hayvan Bakım Evi ve Rehabilitasyon Merkezi görevlileri geldi. Yaklaşık 15 kilometre sahibi ve ona yardım etmek isteyenleri peşinden koşturan boğa uyuşturucu iğne ile vurularak sakinleştirilmek istendi. Ancak atılan iki iğne boğayı sakinleştirmedi ve kaçmaya devam etti. Zaman zaman hızla giden araçların önüne çıkan boğa sürücülere de zor anlar yaşattı. Yolun orta refüjüne geçen boğa görevli tarafından üçüncü kez uyuşturucu iğne vuruldu.
Karayolunda bir süre daha ilerleyen boğa sakinleşmeye başlayınca yanına giden sahibi tarafından yakalandı. Polisler yolu trafiğe kapatırken, boğanın bulunduğu yere kamyonet getirildi. Boğanın kamyonete bindirilmesi için büyük bir çaba harcanırken, çevredekiler de rahat bir nefes aldı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-Kaçan boğadan detay -Boğanın karayolu üzerinde trafiği durdurması -Boğa sahibi ve vatandaşların boğayı kovalaması -Boğa sahibi ile röp-Boğaya uyuşturucu iğne vurulması -Sakinleşen boğanın yakalanması -Boğanın kamyonete bindirilmesi-Polislerinin yolu trafiğe kapatması -Yakalana boğanın götürülmesi
Haber: Turgay İPEK - Kamera: Zafer KUMRU/ ERZURUM,============================
Liseli Umutcan, kardan ev yaptı Erzurum'un Oltu ilçesinde lise öğrencisi Umutcan Kul (14), kardan ev yaptı. 2 gün süren çalışmayla yaklaşık 3 metrekare genişliğindeki evi tamamlayan Umutcan Kul, burada oturup çay içerek bağlama çalıyor.
Oltu ilçesi Halitpaşa Mahallesi'nde oturan Anadolu Lisesi 10'uncu sınıf öğrencisi Umutcan Kul karı eğlenceye çevirdi. Evlerinin hemen yanında 2 metre yüksekliğinde, yaklaşık 3 metrekare genişliğinde kardan ev (iglo) yapan Kul'un bu zorlu çalışması, yaklaşık 2 gün sürdü. Kardan evi tamamlayarak içine giren Umutcan Kul çay içip, bağlama çalarak stres atıyor.
KAR EVE ELEKTRİK HATTI ÇEKTİLapa lapa yağan karı geçen yıl olduğu gibi bu yılda eve yaparak değerlendiren Umutcan Kul, "İlçemize uzun bir aradan sonra çok güzel bir kar yağdı. Geçen sene arkadaşım ile birilket yaptığım evi bu yıl tek başıma yaptım. Kardan evi yapmak bayağı uzun sürdü. Hatta iki kez bozup yeniden yaptım. Sonunda güzel bir evim oldu. İçerisine elektrik hattı çektim. Akmam kardan eve girdiğimde lambaya yakıp çay demliyorum. Sonra sazı elime alıp türkü söylüyorum. Vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorum bile. İçerisi çok da soğuk değil. Bazen misafirimde oluyor" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------------------------Umutcan Kul çevreden kar toplanken-Umutcan Kul kardan evini yaparken-Umutcan Kul ile röp-Umutcan Kul kardan evinde cay ıbıcıp saz calarkern-Umutcan'ın kardan evınde gelen bır kısı saz zalarken
Haber-Kamera: Murat AYDIN/ OLTU (ERZURUM), ===============================
Sakarya itfaiyesi, bir yılda 6 bin 400 olaya müdahale etti
Sakarya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı, bir yılda yangın, su basması, kaza ve hayvan kurtarma gibi 6 bin 400 olaya müdahale etti.
Sakarya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı bünyesinde görev yapan 278 itfaiye personeli, 78 araçla ile geçen yıl 6 bin 400 vakaya gitti. Bir dönem yangınlara müdahale ile gündeme gelen itfaiye görevlileri, günümüzde ise su basması, kaza ve hayvan kurtarma gibi birçok olayda görev yapıyor. Sakarya genelinde itfaiye ekiplerinin görevlerinin yalnızca yüzde 40'ını yangın müdahalesi oluştururken, kaza kırım kurtarma ve hayvan kurtarma gibi görevlerde de etkin olarak görev yaparak çok sayıda can kurtarıldı. İtfaiyeciler son olarak Elazığ'da yaşanan deprem ve İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanındaki uçak kazasına da desteğe gitti.
'İTFAİYECİ DUASI'Nöbetlerinde yemeklerini beraber hazırlayan ve hep birlikte 'İtfaiyeci Duası'nı yapan itfaiyeciler, 7 gün 24 saat tüm hava şartlarında göreve hazır olarak beklemeye devam ediyor. Şehir merkezindeki Merkez Grup Amirliği kadrosunda 2 arama kurtarma köpeği de görev yapıyor. 3 vardiya olarak hizmet veren ekiplerin her birinde bir köpek eğitmeni yer alıyor.
'YURT DIŞINDA EĞİTİM GÖRÜYORLAR'Sakarya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanı Ayhan Arancı'nın talimatı doğrultusunda tüm personeller dönüşümlü şekilde farklı görevleri üstlenerek bütün alanlarda bilgi ve tecrübe ediniyor. Ayrıca çok sayıda itfaiye personeli de yurt dışında farklı ülkelerde aldıkları eğitimle hem bilgi ve becerilerini geliştiriyor hem de yeni nesil ekipmanları adaptasyon sorunu yaşamadan kullanabiliyor.
30 SANİYEDE PERONDAN ÇIKILIYORSakarya Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi Merkez Grup Amirliği Vardiya Amiri olarak görev yapan ve arama-kurtarma konusunda uzman olan Levent Onur, "Öncelikle biz Sakarya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı olarak eğitime çok önem verenlerdeniz ve olay olduktan sonra ne yapabiliriz düşüncesini yaşamamak için sürekli tatbikat ve eğitimlerini yapıyoruz. Bir kaza ya da hayvan kurtarma ihbarı olması önemli değil, 30 saniye içerisinde görevlendirilen aracın perondan çıkması gerekiyor." dedi.
'İTFAİYECİLİK GÖNÜL İŞİ'İtfaiyeciliğin bir gönül işi olduğunu belirten Sakarya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı Dörtyol Grup Amirliği Vardiya Amiri Kadir Çoban, "İtfaiyecilik gönül işidir ve gönül işi olmadan yapılırsa hiçbir zaman başarıya ulaşılamaz. İtfaiyeci işini severek yapar. Bir insanı kurtarmak ya da bir canlıyı kurtarmak en büyük mutluluktur. Mesela bu mesleğe ilk başladığımda bir yangında kaplumbağayı kurtarmıştım ve bu durum bana günlerce mutluluk vermişti. Bunu anlatarak bitirememiştim." diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Merkez Grup Amirliği dinlenen personellerYangın ihbarının alınmasıPersonellerin araçları başına koşarak göreve çıkışıAraç içi kamera görüntüleriLevent Onur röp.Personellerin yemek hazırlamasıMasada İtfaiyeci Duası yapılmasıKadir Çoban röp.Şafak Ahmet Metin röp.İtfaiye ekiplerinin çıkışı (Drone görüntüsü)Sıkışmalı trafik kazası müdahalesi
Haber-Kamera: Ramiz Kaan OKTAR OKTAR/ADAPAZARI(Sakarya), ================================
Kışın aç kalan sokak hayvanları için seferber oldular SAMSUN'da hayvansever Ayşen ve Murat Altansoy çifti, kış aylarında aç kalan sokak hayvanları için seferber olup, evini açıyor.
Samsun Hayvan Gönüllüleri Derneği (HAGDER) gönüllüsü Ayşen Altansoy ve eşi Murat Altansoy, yiyecekleri karlar altına kalan sokak hayvanları için çabalıyor. Aç kalan hayvanlara mama dağıtan, kapısına açtığı girişle sokak hayvanlarına evi açan Altansoy'a eşi Murat Altansoy da destek veriyor. Çift yaralı ve bitkin haldeki sokak hayvanlarının tedavilerini de yaptırıyor, kuşlar için de ağaç diplerine kuru ekmekler bırakıyor.
'HERKESİN İYİLİĞİ SEÇMESİNİ İSTİYORUM'Sokak hayvanları için verdiği mücadeleden mutluluk duyduğunu belirten Ayşen Altansoy, "Sokak canlılarının şartları zaten çok ağır. Bizlerin mümkün oldukça el uzatıp onlara yardımcı olmamız gerekiyor. Ben elimden geldiğince sokak hayvanlarını bölgemde beslemeye devam ediyorum. Herkesin iyiliği ve sevgiyi seçmesini istiyorum" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------------------------Ayşen Altansoy'un sokağa mama bırakması-Eşi Murat Altansoy'la beraber mama dağıtmaları-Ayşen Altansoy röportajı
Haber-Kamera: Tayfur KARA, Zeynep Irmak ÖCAL/SAMSUN, ============================
Ürettikleri salebi, öğrencilere ikram ediyorlar SAMSUN'da, 19 Mayıs Ekolojik Üreticiler Eğitim ve Yardımlaşma Derneği üyeleri tarafından üretilen salep, okullarda öğrencilere ücretsiz ikram ediliyor. Ayda 3 bin öğrenciye ulaşan dernek üyeleri okul okul dolaşıyor.
Samsun'da 19 Mayıs Ekolojik Üreticiler Eğitim ve Yardımlaşma Derneği tarafından doğada yabani olarak yetişen ve toplanması yasak olan yabani orkide bitkisi, 2014'te hazırlanan proje kapsamında bakanlık izni ile sökülüp tarlalara fide halinde dikilerek yetiştirilmeye başlandı. Yapılan çalışma ile üretim miktarı ve tarım alanı giderek artarken bu yıl 35 dönüm alanda 39 kayıtlı çiftçi tarafından yabani orkide tarımı yapılmaya başlandı. Orkidelerin toprak altındaki yumrularının kurutulmasıyla elde edilen toz halindeki salep dondurma yapımında ham medde olarak kullanılıyor. Ayrıca yine salep olarak süt ile pişirilerek içecek olarak da tüketiliyor. 19 Mayıs Ekolojik Üreticiler Eğitim ve Yardımlaşma Derneği tarafından ilçede belirlenen okullara gidilerek öğrencilere ücretsiz olarak salep ikram ediliyor.
'AYDA YAKLAŞIK 3 BİN ÖĞRENCİ SALEBİN TADINA BAKIYOR'19 Mayıs Ekolojik Üreticiler Eğitim ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Hakkı Karaman, 1 yıldır öğrencilere salep ikramında bulunduklarını belirterek "Öğrencilerimiz ilk önce derneğimize geliyorlardı ancak ulaşımda sorunlar yaşanmaması için biz okullara gitmeye karar verdik. Her gün belirlenen bir okula gidip salep ikramında bulunuyoruz. Ayda yaklaşık 3 bin öğrenci salebin tadına bakıyor. Özellikle bu kış döneminde salep sıklıkla tüketilen bir içecek. Biz de bölgemizde üretilen salebi çocuklarımızın daha fazla tüketmesini istiyoruz" dedi.
Karaman, yabani orkidenin yumrularının yaş halinin üreticiler tarafından kilosunun 40-50 TL'ye satıldığını yumruların kurutulmuş halinin kilosunun 300-450 TL, toz halinin ise 750-1500 TL'den alıcı bulduğunu söyledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------------------------Öğrencilere salep dağıtımı-Salepten detay- Yabani orkide fidelerinden detay-Röportajlar-Okuldan detaylar
Haber-Kamera: Yaprak KOÇER-Hüseyin KALAY/SAMSUN, ==========================
Sokak hayvanları için kulübe yaptılar TEKİRDAĞ'ın Çorlu ilçesinde Doğa ve Hayvan Sevenler Derneği üyeleri, sokak hayvanlarının soğuktan korunları için kendi elleriyle yaptıkları kulübeler ilçenin çeşitli yerlerine konuldu.
Hava sıcaklığının özellikle geceleri sıfırın altına düştüğü ve dondurucu soğukların yaşandığı Çorlu'da Doğa ve Hayvan Sevenler Derneği, sokakta hayvanları için kulübeler yapmaya karar verdi. Fabrikalar ve gönüllü bağışçıların desteğiyle temin edilen malzemeler, derneğin bahçesine getirilerek, burada dernek üyeleri tarafından titiz bir çalışmayla sokak hayvanlarının barınabileceği kulübelere dönüştürüldü. Dernek üyelerinin birer marangoz gibi çalışarak, bugüne kadar yaptığı 60 kulübe ilçenin çeşitli yerlerine konuldu.
Doğa ve Hayvan Severler Derneği Başkanı Ahmet Güneş, iki ay süren çalışmanın ardından sokak hayvanlarının kalacağı kulübeleri yaptıklarını belirterek, "Dernek olarak sokak hayvanlarının kış boyunca yaşamlarını sağlamaları, soğuk hava koşullarından korunabilmeleri için böyle bir etkinlik başlattık. Yaklaşık iki ay süren çalışmaların sonucunda fabrikalardan ve gönüllü bağışçılarımızdan aldığımız paletlerle sokak hayvanlarına kulübe ve barınak desteği sağlamaya çalışıyoruz. Bu zamana kadar 60 kulübe yaptık. Bunların bir kısmını belirlediğimiz yerlere yerleştirdik. Yapımını tamamladığımız kulübeleri de yerlerine bırakacağız. Birçok cana ulaşmaya çalışıyoruz. Burada herkes gönüllü olarak bunları yapıyor" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-Kulübe yapılması-Kulübelerden görüntü-Dernek Başkanı Ahmet Güneş ile röp.-Kedi evleri ve kulübelerden detaylar -Tamamlanan kulübeler-Detaylar
Haber- Kamera: Mehmet YİRUN/ÇORLU(Tekirdağ),==============================
Hakkari'de donan şelale ilgi çekiyor HAKKARİ'de, 'Ava Ore' Şelalesi, bölgeyi etkisi altına alan soğuk hava nedeniyle dondu. Bahar aylarında gürül gürül akan şelalenin, kış aylarında da buzla kaplı görüntüsü yurt içi ve yurt dışından gelen ziyaretçilere görsel şölen sunuyor.
Hakkari-Çukurca Karayolu'nun 30'uncu kilometresinde bulunan ve her mevsim görsel şölen sunan Ava Ore Şelalesi, donmuş haliyle kış aylarında da gelen turistlerin ilgi odağı oluyor. Hava sıcaklığının zaman zaman eksi 20 dereceye kadar düşmesi nedeniyle, ilkbahar aylarında coşkulu akan şelalenin büyük bölümünün donarak buz sarkıtlarının oluşması harika bir manzara oluşturdu. Yaklaşık 20 metre yükseklikten akan şelalenin buzla kaplı görüntüsü, yaz aylarındaki görüntüsü kadar ilgi çekiyor. Fotoğrafçı Sabahattin Ertuş, Hakkari'in tüm güzelliklerini tanıtmaya çalıştıklarını belirterek, "Kış aylarında şelaleye geliyoruz. Çok muhteşem bir manzarası var. Buraya İran ve Irak'tan gelen doğa severler donan şelalenin önünde fotoğraf çekiyor. Herkesi buraya bekleriz" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------------------------Doğa fotoğrafçıların şelale doğru gitmesi-Donan Şelaleyi çekmesi-Yemek ve çay yapmaları-Sabahattin Ertuş konuşması-Genel Detay
Haber: Mehmet ÖZKAN/HAKKARİ,================================
Prof. Dr. Deniz: Afganistan ve İran'dan Türkiye'ye yeni göç dalgası bekleniyor
VAN Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Nüfus ve Göç Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Orhan Deniz, Hem Afganistan, hem de İran'daki mevcut koşulların ağırlaşmış olması nedeniyle Türkiye'ye yeni bir göç dalgası beklediklerini söyledi.
Türkiye, batı ülkelerinin arasında bir köprü niteliğinde bulunması nedeniyle düzensiz göçmenler tarafından transit güzergah olarak kullanılıyor. İran'a uzun bir sınırı olan Van ise önemli kavşak noktaları arasında yer alıyor. Zor ve dağlık alanların hakim olduğu bölgede kaçak göçmenler kimi zaman göçmen kaçakçıları tarafından yarı yolda bırakılıyor, kimi zaman da soğuk hava koşullarına dayanamayarak hayatını kaybediyor.
SINIRLARIMIZI KAR KORUYORFakat bölgede ağır kış şartlarının yaşanması nedeniyle düzensiz göçmenlerin geçişi de zorlaşıyor. Türkiye'nin doğu sınırındaki yasa dışı geçişlerle ilgili çalışma yapan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Nüfus ve Göç Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Orhan Deniz, şuanda kış şartlarının ağır olması nedeniyle sınırlardan kaçak göçmenlerin geçişinin az olduğunu söyledi. Prof. Dr. Deniz, "İran'da göçmen yığılması var. İran'da gerek ambargonun oluşturduğu koşulların ağırlaşması, gerek İran-Amerika arasındaki Kasım Süleymani'nin öldürülmesinin ardından ortaya çıkan yeni durum, yeni bir göç kitlesini hareketlendirme noktasında mevsimsel olarak bekleyemeyiz. Şuan için İran sınırından Türkiye'ye geçişler kış mevsimi nedeniyle oldukça azalmış durumda. Sayıda son derece düşük. Bu bizim güvenlik kuvvetlerimizin aldığı önlemlerden daha etkili olan bir koruma kalkanı olarak coğrafi koşulları ve karı gösterebiliriz. Sınırımızı şuanda kar koruyor" dedi.
BAHAR AYLARIYLA BİRLİKTE YOĞUN GÖÇ OLABİLİR Şuanda bölgede yaşanan ağır kış şartlarından dolayı yoğun göçün yaşanmadığını fakat karların erimesiyle birlikte yeni bir göçmen kitlesinin gelmesini beklediklerini belirten Prof. Dr. Deniz, "İran'daki göçmenler için koşulların ağırlaşmış olması ve 2019 yılı içerisinde Türkiye'ye gelen özellikle Afgan göçmen sayısının oldukça artmış olması, 2020 yılı içinde yeni rakamların yani geçmiş yılın çok daha üzerinde göçmen kitlesinin gelmesini bekleyebiliriz. Hem Afganistan hem de İran'daki mevcut koşulların ağırlaşmış olması bahar ve yaz ayları için Türkiye'ye yeni ve daha güçlü bir göç dalgasını yaratma olasılığını çok yüksek görüyoruz" diye konuştu.
CİDDİ ÖNLEMLER ALINMALIProf. Dr. Deniz, komşu ülkelerde gelişen olayların ve mevcut koşulların kısa veya orta vadede çözülme olasılığının görülmediğini belirterek, ülke olarak bu göçmen kitlelerinin akışına maruz kalacağımızı söyledi. Bununla ilgili ciddi önlemlerin alınması gerektiğini anlatan Prof. Dr. Deniz, "Burada tabi ki bazı önlemlerin ve ciddi tedbirlerin alınması gerekiyor. Özellikle göçmen akışına maruz kaldığımız sınırlarımızı ciddi anlamda koruma altına almamız gerekiyor. Türkiye-İran sınırı bu anlamda doğudan gelen göçmenler açısından önemli bir alan. Bu bölge coğrafi koşullar açısından sınır kontrolü oldukça zorlaştırıyor. Güvenlik kuvvetlerimizin işini oldukça zorlaştıran bir şey. Burada daha katı bir koruma politikasına geçmemiz gerekiyor" dedi.
GÖÇMEN KAÇAKÇILARINA CİDDİ YAPTIRIMLAR GEREKİYORSınırlarımızda ciddi önlemler almamız gerektiğini de belirten Prof. Dr. Deniz, göçmen kaçakçıları için de ciddi yaptırımların olması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Deniz, şöyle konuştu: "Bunun dışında göçmen kaçakçılarına da ciddi yaptırımlar gerekiyor ki bu konuda yasal düzenlemeler ve çalışmalar var. Bunların biran evvel hayata geçirilmesi gerekiyor. Çünkü hiçbir göçmen tek başına Türkiye'ye veya bir Avrupa ülkesine gitmek için yola çıkmıyor. Mutlaka göçmen kaçakçılarının aracılığıyla yola çıkıyorlar. Bu anlamda göçmen kaçakçılarıyla da ciddi anlamda mücadele etmemiz gerekiyor. Bizim özellikle geri kabul anlaşmaları konusunda kendi ülkelerine daha hızlı bir şekilde geri kabullerin yapılması için, bize göçmen gönderen ülkelerle daha yoğun bir diyaloğa girmemiz gerekiyor. Özellikle Afgan hükümeti ile bu düzensiz göçmenlerin geri kabulünde kolaylaştırıcı bir prosedürün bulunması gerekiyor. Aksi takdirde Türkiye'de uzun prosedürler sonucunda gerçekleşen göç geri kabulü bize oldukça maliyet çıkarıyor. Bugün bir göçmenin kendi ülkesine gönderilmesi 10 bin lirayı buluyor. Bu da çok ciddi bir maliyet."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Göç haritasından detaylar-Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Nüfus ve Göç Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Orhan Deniz ile röportaj -Orhan Deniz'den detaylar
Haber: Gülay KUYUCU- Orhan AŞAN/VAN, ====================================
Önce rakip, sonra partner ve eş oldular
ANTALYA'da yaşayan Nezihe Koçak Ünal (30), 6 yıl önce masa tenisi kursunda tanıştığı kendisi gibi bedensel engelli Abdulkadir Ünal'la (45) önce rakip, sonra sevgili oldu. Dans eğitimi alarak partner olan çift, duo kategorisinde tekerlekli sandalyeleriyle dans ederek Paradans Türkiye Şampiyonu oldu. 6 yıllık birlikteliğin ardından haziran ayında evlenen Ünal çifti, Avrupa ve Dünya Şampiyonu olup çocuklarına hatıra bırakmak istiyor.
Antalya'da yaşayan Nezihe Koçak Ünal, 6 yıl önce masa tenisi eğitimi sırasında kendisi gibi bedensel engelli Abdulkadir Ünal'la tanıştı. Masa tenisinde birbirine rakip olan çift, bir süre sonra sevgili oldu. 2016 yılında dans eğitimi alan çift, bu kez partner olarak sahneye çıktı. Aşklarını danslarıyla harmanlayan çift, 5 Ocak 2019'da Samsun'da düzenlenen Türkiye Paradans Şampiyonası'nda duo kategorisinde şampiyon oldu. Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu sporcusu olan çift, 6 yıllık beraberliklerinin ardından geçen haziran ayında hayatlarını birleştirdi. Ünal çifti, şimdi ise nisan ayında Hollanda'da düzenlenecek Uluslararası Paradans Şampiyonası'na katılacak olmanın heyecanını yaşıyor. Dünya birincisi olmayı hedefleyen Ünal çifti, ileride doğacak çocuklarına güzel anı biriktirmek istiyor.
Nezihe Koçak Ünal, 6 yaşındayken çocuk felci geçirdiğini, beyin hücrelerinin bir kısmının çalışamaz hale gelmesi sonucu engelli birey olarak hayatını sürdürdüğünü söyledi. Eşiyle masa tenisi kursunda tanıştıklarını anlatan Nezihe Koçak Ünal, "Masa tenisinde dişli rakiptik. Arkadaşlığımız pekişti ve sevgili olduk. 2016 yılında dans eğitimi alarak partner olduk" dedi.
İLK SAHNELERİNDE TÜRKİYE ŞAMPİYONU OLDULARAbdulkadir Ünal ise Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu'nun tekerlekli sandalye dansı etkin olduktan sonra eşiyle birlikte dans eğitimi aldıklarını anlattı. Ünal, "Duo kategorisinde birlikte dans etmeye, antrenman yapmaya başladık. 2019 Ocak ayında Samsun'da düzenlenen Türkiye Paradans Şampiyonası'nda Türkiye Şampiyonu olduk. O gün bugündür tekerlekli sandalyemizle dans etmeye devam ediyoruz. Hedefimiz Avrupa ve Dünya Şampiyonluğu" diye konuştu.
'NEZİHE'NİN BABASINI İKNA ETMEK AVRUPA ŞAMPİYONU OLMAKTAN ZORDU'Abdulkadir Ünal, geçen yıl Slovakya'da düzenlenen Uluslararası Paradans Şampiyonası Dünya Kupası'nda Serbest Stil ve Latin Dansları kategorisinde üçüncü olduğunu, yine kasım ayında Polonya'nın başkenti Varşova'da gerçekleştirilen Avrupa Paradans Şampiyonası'nda Serbest Stil Dans kategorisinde birinci, Latin Dans kategorisinde Avrupa ikincisi olduğunu belirtti. Paradans Türkiye Şampiyonu olduktan sonra 1 Mayıs'ta nişanlandıklarını belirten Abdulkadir Ünal, aşkları için çok emek harcadıkları için o gün nişanlandıklarını anlattı. Ünal, "5 yıl Nezihe'yle evlenmek için bekledim. Nezihe'nin babasını ikna etmek Avrupa Şampiyonu olmaktan daha zordu. Babasını ikna edip şampiyon olduğumu düşünüyorum. ve 28 Haziran'da da Nezihe'yle hayatımızı birleştirdik. Çok mutluyuz" dedi.
'KENDİMİZDE BEDENİ BİR EKSİKLİK GÖRMEDİK'Birbirlerine ilk günkü aşkla baktıklarını söyleyen Abdulkadir Ünal, "İki engelli insanın birbirini anlayarak yuva kurabileceğini öğrendik. Empati yaparak hayatın paylaşılabilir olduğunu öğrendik. Kendimizde bedeni bir eksiklik görmedik. Çok şükür kalbimiz sevebiliyor, ruhumuz hissedebiliyor, beynimiz düşünebiliyor. Görebiliyor, işitebiliyor ve konuşabiliyoruz. Bunlar bizim için bir engelden ziyade aslında bir kazanım. Birbirimizi ikiden bir yaptık" diye konuştu.
ÇİFTİN HEDEFİ DÜNYA ŞAMPİYONLUĞUBazı yarışmalara katılıp puan almanın Avrupa ve Dünya Şampiyonası'nda etkili olduğunu belirten Ünal, sponsorluk sıkıntısı yaşadıklarını anlattı. Ünal, "Avrupa ve Dünya Şampiyonu olup çocuklarımıza ve bizim gibi engelli olup dans etmek isteyen insanlara bir hatıra, onlar için bir başlangıç noktası olmasını istiyoruz. Yurt dışında da bayrağımızı göklere çektirip İstiklal Marşı okumak istiyoruz" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Türkiye Para Dans yarışmasından görüntüÜnal çiftinin nişan ve düğündeki danslarından görüntüNezihe Koçak Ünal'ın eve gelişi ve eşinin onu karşılamasından görüntüÜnal çiftinin sohbet etme görüntüsüAbdulkadir Ünal'ın eşine şiir okumasıİki tekerlekli sandalyenin odadan çıkışımadalya ve kupalardan detaylarTekerlekli sandalyeden detaylarÜnal çiftinin dans etme detay görüntüleriNezihe Koçak Ünal 'ın röportajıAbdulkadir Ünal'ın röportajı
Haber- Kamera: Aslı DURAN/ANTALYA, ==========================
Evinde rengarenk karidesler yetiştiriyor ANTALYA'da güvenlik görevlisi Yunus Emre Yaman (35), evine yerleştirdiği üç akvaryumda rengarenk karidesler besliyor. Boyları en fazla 2 santimetreye kadar uzayan karideslerin renkleri ise türlerine göre değişiyor.
Antalya'da özel bir firmada güvenlik görevlisi olarak çalışan Yunus Emre Yaman, 8 yıl önce başladığı karides yetiştiriciliği hobisini evinde sürdürüyor. Evinde kedi, köpek, kuş ve balık gibi canlı beslemek yerine karides yetiştiriciliği yaptığını anlatan Yaman, karides hobisinin farklı ve çekici yanlarını anlattı. Karides yetiştirmenin keyifli ve heyecanlı olduğunu söyleyen Yaman, "Dünyaya geldiklerinde gözle görülmeyecek kadar küçük oluyorlar. Gün gün büyüyüp akvaryumda belirgin hale geliyorlar. Renkleri ise cezbedici" dedi.
Geçmişte bir dönem akvaryum balığı beslediğini belirten Yaman, karidesin birçok canlıya göre evde bakımının kolay olduğuna değindi. Yaman, "Karidesin renkleri ve üretim aşaması çok zevkli. Temiz bir canlı. Akvaryumda yaşayan balık türlerine göre çok temiz. Apartmanda oturduğum için kedi ve köpek gibi canlılarla ilgilenemedim. Zamanla karides benim için bir tutku, bir hobi oldu" diye konuştu.
EN GÜZEL KARİDES YARIŞMASIKaridesi doğada görmenin çok zor olduğunu aktaran Yaman, sözlerine şöyle devam etti: "Karideslerin yetişkinleri 1.5 ila 2 santimetre arasında büyüklüğe ulaşıyor. Yavruyken gözle görmek kimi zaman mümkün olmuyor. Özel büyüteçli kameralar kullanarak gözlemliyorum. Karidesin birçok farklı türü var. Renklerine ve özelliklerine göre bu türler ayrılıyor. Akvaryumumda, Türkiye'deki karideslerin yanı sıra, yurt dışından gelen tropik karidesler de var. Karides hobisinin Türkiye'ne hızla yayılması, karides sevenleri memnun ediyor. Sosyal medya üzerinden organize oluyoruz. Kendi aramızda en güzel karides fotoğrafı, en güzel karides gibi yarışmalar düzenliyoruz. Türkiye'de 8 binin üzerinde karides yetiştiricisi bulunuyor. Baktığınızda ilk göreceğiniz sürekli su içinde hareket eden rengarenk canlılar. Yeme alışkanlıkları da görünümlerine göre oldukça ilginç. Karides özel yeminin yanı sıra, yaprak, haşlanmış havuç, brokoli ve muz gibi besinleri de tüketiyorlar. Tabi ki bu canlıları balık gibi her gün beslemiyoruz. Belirli günleri ve zamanları var."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ------------------------------Karideslerin akvaryum içinde görüntüleriKarideslerin yem yerken görüntüleriYunus Emre Yaman Karidesleri yemlerken görüntüsüKarides yem paketlerinin görüntüsüRÖP: Yunus Emre YamanDHA Muhabiri İbrahim Laleli ANONSDetaylar
HABER: İbrahim LALELİ-KAMERA: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA, =================================
14 Şubat çiçeklerinde fiyatlar ikiye katlandı ANTALYA'dan, Hollanda başta olmak üzere 27 Avrupa ülkesine, 14 Şubat Sevgililer Günü için 6,5 milyon dolar değerinde çiçek ihraç edildi. Süs Bitkileri İhracatçıları Derneği Başkanı Harun Yeter, genellikle, aşkın ve sevginin rengi olarak bilinen kırmızı çiçeklerin tercih edildiğini, ancak Sevgililer Günü nedeniyle fiyatların ikiye katlandığını belirtti.
Turizm kadar tarımın da başkenti olarak bilinen Antalya'da, 14 Şubat Sevgililer Günü, kesme çiçek üreticileri ve ihracatçılarının yüzünü güldürdü. Orta Anadolu Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Harun Yeter, tüm dünyada kabul gören Sevgililer Günü için, Hollanda başta olmak üzere 27 Avrupa ülkesine ihracat yapıldığını söyledi. Yeter, şöyle konuştu:
"Antalya, Türkiye'deki kesme çiçek ihracatının yüzde 95'ini karşılıyor. 6 bin dönümlük alanda 30 bin kişiye istihdam sağlanıyor. Çiçek, anneye, sevgiliye dosta, acıya ve hüzne hitap ediyor, kimse de hayır demiyor. Çiçeklerimizi dünyanın 27 ülkesine ihraç ediyoruz. Bu yıl 14 Şubat Sevgililer Günü nedeniyle, Hollanda başta olmak üzere, İngiltere, Ukrayna, Almanya Romanya'nın da aralarında bulunduğu 27 ülkeye toplam 60 milyon dal ihracat gerçekleşti. Sevkiyatlar tamamlandı. İç piyasaya da 3 milyon dal çiçek verdik."
Aynı zamanda Süs Bitkileri İhracatçıları Derneği Başkanı da olan Harun Yeter, genellikle, aşkın ve sevginin rengi olarak bilinen kırmızı çiçeklerin tercih edildiğini, ihraç kesme çiçeklerin başında karanfil, rananculus, dianthus barbatus çiçekleri, gerbera, solidego ve gülün geldiğini söyledi. Yeter, Rus pazarı kaybedilmesine rağmen geçen yıla oranla sektör hacminin yüzde 15'lik bir büyüme yaşadığını da sözlerine ekledi.
AŞK ÇİÇEKLERİ VİTRİNDE14 Şubat Sevgililer Günü'nü heyecanla bekleyen çiçekçiler ise hazırlıklarını tamamladı. Vitrinlerini kırmızı, sarı ve beyaz renkli güllerle süsleyen esnaf, aynı zamanda orkide, papatya ve farklı çiçeklerden oluşan aranjmanlar da sunuyor. Sevgililer gününde en çok satılan çiçeğin kırmızı gül olduğunu belirten Kırmızıgül Çiçekçilik kurucusu Mustafa Çelik, kırmızı gül tane fiyatının Sevgililer Günü nedeniyle 10 TL ile 25 TL arasında olduğunu söyledi. Kırmızı gülün yanı sıra orkidenin de 14 Şubat'ta ilgi çektiğini belirten Çelik, "Eşler veya sevgililer genellikle kırmızı gülü seçiyor. Çünkü aşk ile eşleştirilen tek çiçek kırmızı gül. Bu nedenle mağazalarımızdaki gül stoklarımızı 14 Şubat nedeniyle artırdık. Vitrinimizde her renkten gül görmek mümkün. Fakat kırmızı güllerin sayısı diğerlerinin üç katı" dedi.
14 Şubat nedeniyle kırmızı gül fiyatlarında da yüzde 50 artış olduğunu anlatan Çelik, "Yoğunluktan dolayı gül fiyatlarına ister istemez yüzde 50 gibi bir artış yansıyor. Normal bir günde 5 TL olan gülün fiyatı, 14 Şubat nedeniyle 10 TL'ye yükseliyor. Aranjman fiyatları ise 90 TL'den başlıyor 1000 TL'ye kadar çıkıyor. Vitrinlerimizde 14 Şubat'a özel 15 farklı aranjman yer alacak. Güllerin yanı sıra papatya ile farklı çiçekler ve hediyelikler de bulunuyor."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ (1)------------------İhraç edilen çiçeklerden detayYakın plan karanfil kutularıRÖP: Harun Yeter ile röportajKaranfil serasından detayKaranfil kesimi ve toplanmasıDHA Muhabiri Ahmet İstek'in anonsuDetaylar
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ (2)------------------Çiçeklerden detayAranjman detayAranjman yapımından detayMustafa Çelik röpÇalışanlar çiçekleri hazırlarken
HABER: Ahmet İSTEK -İbrahim LALELİ - KAMERA: Emrah GÜL/ANTALYA, =============================
Deprem riski çelik binalara talebi artırdı İZMİR'de, son dönemde yaşanan depremlerin ardından maksimum yutma kapasitesine sahip çelik binalara talep arttı. Özellikle yüksek binalarda daha çok tercih edilen çelik konstrüksiyon, betonarmeye göre pahalı olsa da çok daha uzun ömürlü olması nedeniyle hem yapı firmalarının hem de vatandaşların önceliği oldu.
Dünyanın en etkin deprem kuşakları üzerinde yer alan Türkiye'de, son yaşanan Manisa, Elazığ ve Malatya depreminin ardından konutlarda depreme dayanıklılık, aranılır özelliklerden biri haline geldi. Çelik yapıların depreme karşı savunma mekanizmasına sahip olduğunu ve hafif yapılar olması nedeniyle depreme daha dayanıklı olduğunu ifade eden mimar Vahap Yılmaz, İzmir'de alüvyon zeminin yaygın olduğunu belirterek deprem, rüzgar ve tüm doğal afetlere karşı kendini savunabilecek uzun ömürlü binalar tasarlanması gerektiğini söyledi.
Son depremlerin ardından konut sahibi olmak isteyenlerde konuyla ilgili duyarlılığın arttığını kaydeden Yılmaz, "İnsanlar daire ararken önce binanın yaşını sormaya başladı. 1999 Gölcük depreminden sonra deprem yönetmeliği değişmişti. Artık insanların ilk sorusu, 'bu bina deprem yönetmeliğine göre mi yapılıyor?' oldu. Bu durum bizi sevindiriyor. Tüketicinin bilinçli olması ve yapıları araştırması sevindirici" dedi.
Çelik yapıların Türkiye'de fazla uygulanmadığını dile getiren Yılmaz, komşu ülke İran ile Amerika'nın Manhattan bölgesinde 1950'li yıllardan itibaren çelik yapıların kullanıldığını ifade etti. Adaların oluşması ve zeminin kötü olması nedeniyle yüksek yapıların çelik malzemeden yapıldığını kaydeden Vahap Yılmaz, şöyle konuştu:
"İran'da taşıma gücü ve zeminin kötü olması ile deprem fay hatları üzerinde yer alıyor olmaları bu zorunluluğu getirmiş. Ülkemizde de nüfus yoğunluğu olan yerlerin neredeyse tamamı deprem kuşağında. O yüzden bu çelik yapılar alternatif olmalı. Yüksek yapılarda çeliğin tercih edilmesi başka ülkelere de örnek olabilir. Betonarmeye göre 1.5 katı kadar maliyet yüksekliği söz konusu. Ama tüketiciye geldiğinde cüzi farklar kalıyor. Ayrıca çapraz çelik sistemler deprem enerjisini geriye gönderebilme özelliğine sahip."
'SAĞLIKLI BİNA HAFİFTİR'İnşaat mühendisi Mehmet Ali Akçakaya da binaların deprem yükünü ağırlıkları oranında çektiklerine dikkat çekerek şunları söyledi: "Binayı insan vücudu gibi değerlendirdiğinizde; sağlıklı binalar daha hafiftir. Bayraklı bölgesi yüksek yapıların olduğu bir bölge. Belli bir yükseklikten sonra performansa dayalı hesap yapılmalı. 2018'de deprem yönetmeliği revize edildi. Bu yönetmelik çerçevesinde bazı yapıların mevcut depremlere karşı davranışları test ediliyor. Bu testi geçen yapılar yaşanmış depremlere göre can güvenliğini sağlamış olacaktı. Hasar alabilirler ama can güvenliğini sağlamaları açısından bu testlerin önemi büyük."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -Çelik bina iskeletinden görüntü,-Çelik konstrüksiyona sahip örnek dairenin içinden görüntü,-Mimar Vahap Yılmaz ile röportaj-İnşaat mühendisi Mehmet Ali Akçakaya ile röportaj
Haber - Kamera: Nevra UÇKAÇ/ İZMİR, ========================================
Kuşadası'nda Sevgililer Günü bereketi
AYDIN'ın Kuşadası ilçesinde '14 Şubat Sevgililer Günü' kutlamaları, eğlence, konaklama ve hediyelik eşya sektörünü hareketlendirdi. Otel ve pansiyon rezervasyonlarında önemli artış yaşandı. Acentelerin geçen yıla oranla yüzde 20 ile 25 arasında daha fazla satış yaptığını belirten Kuşadası Belediyesi Turizm Komisyonu Başkanı Fahrettin Çiçek, "Çiftlerimizi eşsiz romantik bir gece geçirmeleri için Kuşadası'na bekliyoruz" çağrısı yaptı.
Kuşadası'nda, 14 Şubat Sevgililer Günü kutlamaları eğlence, konaklama ve hediyelik eşya sektörüne canlılık getirdi. Yılın en özel günlerinden birinin cuma gününe denk gelmesi nedeniyle çiftlerin hafta sonunu kapsayan konaklamalı programları tercih etmesi, otel ve pansiyon rezervasyonlarında büyük artış sağladı. Seyahat acenteleri ise geçen yıla oranla yüzde 20 ile 25 arasında daha fazla paket tur satışı yaptı. Otellerde iki kişilik bir gala yemeği programına katılmak isteyen sevgililerin, Kuşadası'nda en az 300, konaklamalı program için ise günlük en düşük 350 TL ödemesi gerekiyor. Tavan fiyatlar ise gala yemeğinde 500, konaklamalı programda 850 TL'ye kadar çıkabiliyor.
'ELİNİZİ ÇABUK TUTUN'Ege Bölgesi'nin gözde turizm kenti Kuşadası'nda, özel günlerde satışlarda önemli bir artış yaşandığını belirten Turizm Komisyonu Başkanı Fahrettin Çiçek, "Çiftlerimizi eşsiz bir romantik gece geçirmeleri için Kuşadası'na bekliyoruz. Kentimiz, sahip olduğu doğal ve tarihi güzellikleriyle yılın her günü insanlara farklı alternatifler sunabilen bir yer. Ancak ellerini çabuk tutmalarında fayda var. Çünkü Sevgililer Günü'nün cuma gününe rastlaması otellerimize olan ilgiyi artırdı. Perşembeye kadar programlara olan talep üst seviyeye çıkacaktır. Ayrıca ilçemizdeki müzikli eğlence yerlerinde de boş yer bulmak neredeyse imkansız hale gelecek" dedi.
ESNAFIN YÜZÜ GÜLÜYORKuşadası'nda, Sevgililer Günü, otel ve bar işletmecilerinin yanı sıra hediyelik eşya satan işletmecilerin de yüzünü güldürdü. Sağlık Caddesi ve bin özel marinadaki tekstil, hediyelik eşya ile kuyumculuk alanında faaliyet gösteren dükkanların satışlarında da yüzde 30'luk bir artış gerçekleşti. Çarşıda gümüşçülük yapan Feridun Döşemeci (43), hediye almak isteyen çiftlerin daha çok kolye, yüzük, küpe ve bileklik tarzı takıları tercih ettiğini söyledi. Çiçekçi Yiğit Okutan (25) ise gül siparişlerini yetiştirmekte zorlandıklarını belirterek, "Cuma gününe kadar talebin daha da fazlalaşacağını düşünüyoruz" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Kuşadası Belediyesi Turizm Komisyonu Başkanı Fahrettin Çiçek ile röp.-Esnaf Feridun Döşemeci, çiçekçi Yiğit Okutan ve kuyumcu Burakhan Çeçe ile röp.-Mağazalardan görüntü-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Eşber OKAYER/ KUŞADASI (Aydın),
=============================
Apple'ın açığından kazandığı ödülü depremzedelere bağışladı
MERSİN'in Erdemli ilçesinde Apple'nin sınırsız kredi açığını bulan Çayan Temel'e (21), 2 bin lira para ödülü verildi. Temel, aldığı ödülü Elazığ'daki depremzedelere bağışladı.
Zamanının büyük bölümünü bilgisayar ve telefon başında geçiren Çayan Temel, Apple üzerinde bulduğu 'sınırsız kredi' açığıyla ücretli uygulamaları para vermeden indirmeyi keşfetti. Apple ile bağlantıya geçen ve açığı bildiren Temel'e 2 bin lira para ödülü gönderildi. Temel, kazandığı ödülü Elazığ'daki depremzede ailelere ulaştırılması için Kızılay'a bağışladı. Bulduğu açık ile ücretli olan bütün program ve oyunların ücretsiz olarak erişimini sağlayan Çayan Temel, "Apple'ın ilk açığını 2015 yılında buldum. Telefonda oyun oynamayı çok seviyordum. O zamanlar oyunlar ücretli olduğu için değişik yollar aradım ve ilk açığı buldum. Önce ücretsiz oyun oynamayı buldum. Daha sonraları ilgi duydum ve Apple'ın bir çok kez açığını buldum. Bu açıklar sayesinde Apple'dan ödüller aldım. Son olarak bulduğum açık sebebiyle de Apple'dan 2 bin liralık ödül kazandım. Bulduğum açık benim adlandırdığım 'sınırsız kredi açığı' oldu. Bu açık sayesinde Apple'dan indirdiğimiz tüm uygulamalarda ve uygulama için ücretli bütün ürünleri tamamen bedavaya indirebiliyoruz" dedi.
TEŞEKKÜR YAZISI GÖNDERDİLERBu açığı Apple ile paylaştığını aktaran Temel, şöyle konuştu: "Ben bu açığı söyledim ve bir hafta boyunca yazışmalar yaptık. Bulduğum açığı incelediler ve teşekkür yazısı gönderdiler. Yazıda 'Bildirdiğiniz hata için tüm ekibimiz olarak sizlere sonsuz teşekkürlerimizi iletiyoruz. Yeni güncelleme ile (İOS 13.3) bulduğunuz sistem hatasına çözüm getirmiş bulunmaktayız. Göndermiş olduğunuz, kayıtlı banka ve IBAN bilgilerinize 2 bin lira ödülünüzü gönderdik. İyi günlerde harcamanız dileğiyle' yazılı mail gönderdiler. Daha sonra bu miktarı hesabıma yatırdılar. Bende bu parayı depremzedelere ulaşması için Kızılay'a bağışladım" diye konuştu.,
Görüntü Dökümü------------------------Çayan Temel YürürkenÇayan Temel telefonla oynarkenÇayan Temel otururkenÇayan Temel ile röp.Çayan Temel'in kazandığı para ödülünün telefon ekranından görüntüsüÇayan Temel'in Kızılay'a bağışladığı para dekontunun telefon ekranından görüntüsü
Haber-Kamera: Mehmet DOĞANER/ERDEMLİ (Mersin),
Son Dakika › Güncel › DHA YURT ÖZEL GÜNDEM - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?