Dha Yurt Bülteni-2 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt Bülteni-2

1)GAZİANTEP'TE YANAN DEPO PANİĞE NEDEN OLDUGAZİANTEP'in İslahiye ilçesinde, pide fırının üst katında bulunan depoda çıkan yangın paniğe neden oldu.

07.05.2019 09:33

1)GAZİANTEP'TE YANAN DEPO PANİĞE NEDEN OLDU

GAZİANTEP'in İslahiye ilçesinde, pide fırının üst katında bulunan depoda çıkan yangın paniğe neden oldu. Yaralananın olmadığı yangın itfaiyenin müdahalesi ile kısa sürede söndürüldü

Yangın gece saatlerinde Atatürk Bulvarı'nda Halil Korkmaz'a ait pide fırının üst katındaki depoda çıktı. Henüz belirlenemeyen bir nedenle başlayan yangında, alevler kısa sürede tüm depoyu sardı. Alevleri gören komşuların ihbarı ile olay yerine polis, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yangın itfaiyenin müdahalesiyle kısa sürede kontrol altına alınarak söndürüldü. Yaralananın olmadığı yangında depo kullanılmaz hale geldi. Ekipler yangının çıkış nedenini araştırıyor.

Görüntü Dökümü

-----------------------------

Atatürk Bulvarı

İtfaiyecilerin müdahalesi

Görgü tanığı ile röp.

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Kadir ÇELİK-GAZİANTEP-DHA)

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 110 MB

=================================================

2)OVİT'İN İKİ YÜZÜ

RİZE'nin İkizdere ile Erzurum'un İspir ilçeleri arasında yapılan Ovit Dağı geçidindeki tünel sayesinde ulaşım 12 ay aksamadan yapılırken, tünelin üzerinde ise baharın gelmesine rağmen adeta kıyamet kopuyor. Vatandaşlar bu durumu "Ovit'in altı cennet üstü ise cehennem gibi" sözleriyle ifade ediyor.  İkizdere ilçesindeki 2 bin 640 rakımlı Ovit Dağı geçidi 5 ay önce yoğun kar yağışı nedeniyle ulaşıma kapandı. Kış aylarında çığ riski nedeniyle kapalı tutulan Ovit Dağı geçidinde baharla birlikte başlatılan yol açma çalışmaları da tamamlandı. Karayolları ekipleri kar kalınlığının 3 ila 15 metreye ulaştığı Ovit Dağı'nda iş makineleriyle günlerce süren mücadele sonunda yolu ulaşıma açtı. Ekipler, zaman zaman yol genişletme çalışmalarını sürdürüyor. Tek aracın geçebileceği yol güzergahındaki yerleşim alanları ise kara gömülü halde. Kasım ile nisan ayları arasında yoğun kar yağışı nedeniyle evlerini terk eden vatandaşların yaklaşık 1 ay sonra geri dönmesi bekleniyor. Karların oluşturduğu tünel gibi yolda ilerleyen vatandaşlar, "Ovit'in altı cennet üstü ise cehennem. Bir hayali gerçekleştiren Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bölgeye hayat verdi. Tünel sayesinde yaz-kış demeden 12 ay Erzurum'dan Rize'ye gidip gelebiliyoruz. Baharın gelmesine rağmen bölgeye yağan kar insanı ürpertiyor. Karların tamamen eridiği günlerde ise vatandaşlar yayla evlerine gelecek" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

--------------------------

-Ovit'in üzerinde karlara gomulen karayolu

-Ovit tünelde giden otomobiller

-Karlı yol ve yerleşim alanları

-Karla mücadele

-Bir görevli ile röp

Haber-Kamera: Turgay İPEK/ ERZURUM,

(Süre: 3.18 Dk. 631 MB)

==================================================

3)GÖZALTINA ALINAN DEPO HIRSIZI: SANKİ KONYA'YI MI SOYDUK DA ÇEKİYORSUNUZ?

KONYA'da, marketin deposundan yaklaşık 10 bin lira değerinde demir raf çalan 2 kişi, polis ekiplerince yakalandı. Gözaltına alınanlardan biri, görüntü çeken gazetecilere, "Sanki Konya'yı mı soyduk da çekiyorsunuz?" diye seslendi. Olay, dün akşam saatlerinde, merkez Karatay ilçesine bağlı Hacı Yusuf Mescit Mahallesi Gülçiçek Sokak'ta meydana geldi. Marketin deposundan hırsızlık yapıldığını fark eden çevredekiler, polise haber verdi. İhbarla olay yerine gelen polisleri fark eden 2 kişi, minibüslerinin plakasını söküp, kaçmaya çalıştı. Polis, minibüsü kısa sürede durdurup, içindeki Enver Ö. ve akrabası Sekan Ö.'yü gözaltına aldı. Minibüste yapılan incelemede, marketin deposundan çalınan, yaklaşık 10 bin lira değerindeki demir raf ele geçirildi. Enver Ö. ve Sekan Ö., sorgulanmak üzere Asayiş Şube Müdürlüğü'ne getirildi. Şüphelilerden biri, görüntü çeken gazetecilere, "Sanki Konya'yı mı soyduk da çekiyorsunuz?" diye seslendi.  Öte yandan emniyette Enver Ö.'nün çeşitli suçlardan 8, Serkan Ö.'nün de 3 kaydının olduğu ve hakkında yakalama kararı bulunduğu belirlendi.

Görüntü Dökümü

---------------------

Şüphelilerin Asayiş Şube Müdürlüğüne getirilmesi

Çalınan malzemelerden detay

Haber- Kamera: Mehmet IŞIK KONYA DHA))

===========================================

4)112 GRAMLIK TEK YUMURTAYA 100 LİRA VERDİ

DENİZLİ'de emekli memur İsmail Ertem (55), büyüklüğüyle dikkatini çeken 112 gram ağırlığındaki tavuk yumurtasını 100 lira ödeyerek satın aldı. 2 günde bir kez yumurta tükettiğini ve her çeşidini severek yediğini belirten Ertem, "100 liraya 180 adet yumurta alabilirdim. Ancak bunun yerine bu yumurtayı aldım" dedi.

Aydın'ın Yenipazar ilçesinde yaşayan evli ve 2 çocuk babası İsmail Ertem, geçen hafta ziyaret için kızının yaşadığı Denizli'ye geldi. Ertem, Atatürk Caddesi'nde gezerken, bir esnafın tezgahında gördüğü büyük bir yumurta dikkatini çekti. Satıcıya yumurtayı almak istediğini söyleyen Ertem, önce olumsuz yanıt aldı. Daha sonra 112 gram ağırlığındaki yumurta için satıcıyla pazarlık etti. Ertem uzun uğraşın ardından, yumurta satışı yapan esnafın 200 lira talep ettiği yumurtayı 100 liraya satın aldı.

180 YUMURTA YERİNE 1 YUMURTA ALDI

Yumurtayı çok sevdiğini ve 2 günde 1 kez tükettiğini belirten Ertem, satın aldığını ise evinde saklamak istediğini söyledi. Yumurtanın şekli ve büyüklüğünün dikkatini çektiğini anlatan Ertem, "İlk defa bu kadar büyük bir yumurta gördüm. Şekli hoşuma gitti. İki yumurtanın büyüklüğünde bir yumurtaydı. Esnaf, yumurtanın özel olduğunu, kendisinin yiyeceğini söyledi. Ona 'Bu yumurtayı bana sat, ben yiyeyim' dedim. Pazarlık edip 100 liraya satın aldım. Yumurtayı çok severim. 2 günde bir, yumurtanın her çeşidini tüketirim. Ancak bu yumurtayı yemek yerine hatıra olarak saklayacağım. 100 liraya 180 adet yumurta alabilirdim. Onun yerine 1 adet yumurta aldım" dedi.

Görüntü Dökümü

-----------------------------

-112 gramlık yumurtayı satın alan İsmail Ertem ile röp.

-Ertem'in satın aldığı yumurtanın görüntüsü

-Ertem'in yumurtayı tarttması

-Genel ve detay görüntüler

(Haber - Kamera: Deniz TOKAT/ DENİZLİ,

================================================

5)MANİSA'DA RAMAZAN AYININ VAZGEÇİLMEZİ TABAN SİMİDİ

MANİSA'ya özgü olan ve ramazan ayı ile bütünleşen taban simidi, bu sene de sahur sofralarının vazgeçilmezi oldu.

Özellikle ramazan ayında Manisa'da sahur sofralarının olmazsa olmazı arasında yer alan taban simidi mesaisi başladı. Coğrafi işaret olarak Manisa'yla özleşen taban simidini, yaşları 10 ile 20 arasında değişen çocuk ve gençler, sahur vakti sokak sokak gezerek satıyor. Taban simidi satıcıları, fırınlardan aldıkları, nohut mayasından yapılan Manisa'ya özgü bu unlu mamülü, karton kutulara doldurup, sokak sokak geziyor. Satıcılar 'Sıcak sıcak taban simidi' diye bağırırken, balkon ve pencerelerden sepetlerini sarkıtan Manisalılar, içinde tuz ve şeker bulunmayan ve susatmayan bu simitten alabilmek için adeta birbirleri ile yarışıyor.

İftardan sahur vaktine kadar simit satan çocuklardan 15 yaşındaki İsa Şişmanlar, bu işi sürekli değil sadece ramazan ayında yaptıklarını belirterek, "Sahura kadar simit satıyoruz. Ailemiz izin veriyor. Harçlığımızı çıkarıyoruz" dedi. Bir diğer taban simidi satıcısı 15 yaşındaki Umut Küçük de harçlığını çıkarmak için gece de 150 ile 200 arasında simit sattığını söyledi.

'SUSATMADIĞI İÇİN RAMAZANDA TERCİH EDİLİYOR'

Fırın işletmecisi 5 çocuk babası Şükrü Arslan (44) taban simidinin Manisa'ya özgü bir ürün olduğunu belirtip, "Başka hiçbir yerde bulamazsınız. Ramazan aylarında işin durumuna göre 1000 ile 3 bin arası taban simidi çıkarıyoruz. Genellikle ramazan ayında çocuklar satıyor. Bu uzun zamandır bir gelenek. Doğal mayadan yapılıyor. İçinde tuz ve şeker yok. Önce nohut mayası su ile kaynatılıyor, ardından nohutları kırıyoruz.  Bir cam şişenin içerisinde 24 saat boyunca bekletiyoruz. Ardından hamur haline getiriyoruz. Daha sonra suda 1 dakika kaynatıp, susamladıktan sonra fırına veriyoruz. 15 dakika pişirdikten sonra satışa hazır hale geliyor. Taban simidi, hamurunda nohut olduğu, tuz ve şeker kullanılmadığı için susatmaz. Ramazan ayınında tercih edilmesinin sebebi de bu" diye konuştu.

45 gramlık taban simitlerinin tanesi 1.5 liradan satılıyor.

Görüntü Dökümü

-----------------------------

-Taban simidi satan çocuklardan görüntü

-Taban simidi alanlardan görüntü

-Taban simidi satan İsa Şişmanlar ve Umut Küçük ile röp.

-Taban simidi yapan fırın işleten Şükrü Arslan ile röp.

-Taban simidinin hazırlanışından görüntü

-Genel ve detay görüntüler

(Haber: Erhan KASIRGA - Kamera: Cemil SEVAL/ MANİSA,

====================================================

6)RAMAZAN'IN İLK İFTAR TOPU KARS'TA ATILDI

TÜRKİYE'de Ramazan'ın ilk iftar topu Ebu-l Hasan Harakani türbesinin de içinde bulunduğu Evliya Cami Külliyesinden atıldı.

Kars Valiliği tarafından geleneksel hale getirilen iftar topu etkinliği bu Ramazan'da da devam ettirildi. Selçuklular döneminden kalma tarihi Kars Kalesi eteklerinde bulunan ve Ebu-l Hasan Harakani Türbesi'nin de içinde yeraldığı Evliya Cami Külliyesinde saatler 19.13'ü gösterdiğinde Türkiye'nin ilk iftar topu atıldı. İftar topu fitili, havai fişek uzmanı Tacettin Durmuş tarafından camilerden yükselen akşam ezanı ile birlikte ateşlendi. Tacettin Durmuş'u eşi Dilek ve 8 aylık bebeği Ani de yalnız bırakmadı. Dilek Durmuş da bu anı yaşamaktan büyük keyif duyduğunu ve eşiyle de gurur duyduğunu belirterek, "Tüm İslam aleminin ve Kars halkının mübarek Ramazan ayını tebrik ediyorum" dedi.

15 YILDIR SÜRÜYOR

Tacettin Durmuş, "Tüm İslam aleminde olduğu gibi Türkiye'de, Kars'ta da Ramazan coşkusu yaşanıyor. Şu anda Kars'ta, tarihi Kars kalesi eteklerinde Şehit Ebu-l Hasan Harakani Hazretlerinin de türbesinin içinde bulunduğu kutsal Evliya Camii bahçesindeyiz. 15 yıldır Kars Valiliği adına iftar topu atıyorum. Kars halkı artık alıştı. Akşam olunca iftar saatinde ezan sesiyle birlikte iftar topunu da duymaya alıştığı için şu ana yine kulakları ve gözleri iftar topunda olacak" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

-----------------------------

-Topun atılması

-Hazırlanması ve Tacettin Durmuş'un konuşması

-Durmuş'un bebeği ve eşi

Haber-Kamera: Bedir ALTUNOK/ KARS,

98 MB – 53 SN -

====================================================

7)'DELİ MEHMET' TURİZMİ

MUĞLA Gökova Körfezi'nde bulunan Akçapınar sahili, 'Deli Mehmet' adıyla bilinen yöresel rüzgar nedeniyle yılda yaklaşık 150 bin sörf tutkununu ağırlıyor.

Dünya üzerinde ilk üç kitesurf (uçurtma sörfü) merkezinden biri olan Gökova Körfezi'nin Akçapınar sahili, 'Deli Mehmet' olarak bilinen rüzgarın esmesiyle adrenalin tutkunlarının akınına uğradı. Ula ilçesi Akçapınar Mahallesi'ndeki kitesurf merkezi Akçapınar Plajı, farklı heyecan arayanların buluşma noktası oldu.

Yapılaşmadan uzak, 150 metre uzunluğunda bel hizasına kadar gelen sığ bölüme sahip, denize doğru giren 3.5 kilometrelik plaj, özellikle kitesurf öğrenmek ve pratik yapmak isteyenler için büyük kolaylık sağlıyor. 3 azmağın beslediği temiz suyuyla dikkati çeken ve dibi tamamen kumluk olup, ayakkabı giymeden kitesurf yapma olanağı bulunan plaj, bu özeliği ile de kitesurf tutkunlarının ilk adresi oluyor. Nisan ayının ilk haftalarında esmeye başlayan, haziran- temmuz- ağustos ve eylül aylarında zirveye çıkan ve ekim ayının sonu itibariyle sona eren rüzgar, Akçapınar Sahili'ni kitesurf tutkunları için cazip kılıyor. Termal rüzgar, havanın ısınması ile saat 11.00'de esmeye başlıyor ve saat 18.00-19.00 aralığında sona eriyor. Gün içerisinde farklı şiddette esen termal rüzgarın başlangıç seviyesinden pro-seviyeye kadar kiteboardçular için uygun olması da 7 aylık süreçte rüzgarsız günü neredeyse yok denecek kadar az olan plajı, tercih sebebi yapıyor.

Akçapınar sahiline övgüler yağdıran kitesurf eğitmeni Yavuz Aksakal, "Uçurtmayı iplerle kontrol ederek güç elde ediyorsunuz, ürettiğiniz güçle de su üzerinde ayağınızdaki boardla kayabiliyorsunuz. Birkaç sporun birleşimi diyebiliriz, yelken, wakeboard ve surf. Kiteboardun doğa sporlarının hepsinde olduğu gibi belli kuralları var. Bu kurallara uyulduğu zaman hiçbir tehlikesi bulunmuyor. Sonuçta sudayız, uçurtma size yer çekimsiz ortam sağlıyor, çok rahat hissediyorsunuz, denge ihtiyacı yok, güç gerektirmiyor. Kurallara da uyduğunuz zaman gerçekten çok rahat yapabileceğiniz keyifli ve tehlikesiz bir spor. Akçapınar dünya üzerinde uçurtma sörfü yapılabilecek ilk üç merkezden biri. Diğer ikisi Brezilya ve Dominik Cumhuriyeti'nde bulunuyor. Rüzgarın stabil, suyun sığ olması, öğrenmeyi, boardu kontrol etmeyi kolaylaştırıyor" dedi.

Aksakal, kiteboardun bir denge sporu olduğunu belirterek, "Çocuklar için 30 kilogram üstü, yetişkinler için ise herhangi spor altyapısı gerektirmeden herkes bu sporu kolayca öğrenebilir. İlk defa kiteboard deneyecek olanlar için başlangıç eğitimlerine katılmaları gerekmektedir. 3 gün süren başlangıç eğitimi sonrasında kişisel beceriye bağlı olarak kişi, eğitimde öğrendiklerini kendi başına malzeme kiralayarak deneyebilir hale gelebilir ya da board sonrası eğitimlere katılarak sürüş yeteneklerini geliştirirler" diye konuştu.

'DELİ MEHMET' RÜZGARI

1970'li yıllarda bölgede yaşayan 'Mehmet' adlı bir balıkçı, rüzgarlı bir günde eşiyle tartışır ve arkadaşlarının engellemelerine rağmen eşinin dırdırından kurtulmak için denize açılır, bir daha geri dönmez. Teknesi günler sonra sahilde bulunur, cesedine ise ulaşılamaz. Bölgede yıl boyunca yaşanan rüzgara da o günden sonra 'Deli Mehmet' adı veriliyor.

Görüntü Dökümü

--------------------

-Kitesurf yapanlardan görüntü

-Kitesurf eğitmeni Yavuz Aksakal ile röp.

Haber- Kamera: Cavit AKGÜN/ MUĞLA,

=========================================================

8)ANNESİNİN ÖLÜMÜNDEN SONRA KENDİNİ ENGELLİ KARDEŞİNE ADAYAN TUĞÇE, KARDEŞİ SAYESİNDE YAZAR OLDU

Bursa'da annesinin ölümünden sonra babası ve serebral palsi hastası olan engelli kardeşiyle baş başa kalan Tuğçe Çakır (25), genç yaşta annesinin sorumluluklarını alarak engelli kardeşine bakmaya başladı. Üniversite mezunu olduktan sonra kardeşine baktığı için herhangi bir iş başvurusu yapamayan Çakır,  kardeşinin yanında oturarak 3 kitap yazdı. Son kitabında kardeşiyle olan yaşam hikayesini anlatan Çakır, "Doğum yapmadan anne oldum ama bu acılar beni olgunlaştırdı ve yazar olmamı sağladıö dedi.

Henüz 13 yaşında iken 2007 yılında annesini kaybeden Tuğçe Çakır, o dönemden itibaren 8 yaşında olan bakıma muhtaç serebral palsi hastası kardeşi Tufan'a bakmaya başladı. Doğum yapmadan bir nevi anne olan Çakır, kardeşinin yemek yemesinden uyutulmasına, kıyafetlerinin değiştirilmesinden tuvaletinin yaptırılmasına kadar her şeyi üstlendi. Bir yandan eğitim hayatını sürdüren Çakır, okulu biter bitmez ise evde kardeşinin bakımlarıyla ilgilendi. Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Bölümü'nden açık öğretim yoluyla lisans mezunu olan Çakır, bakıma muhtaç engelli kardeşine bakabilmek için iş başvurusu yapamadı. Para kazanacağı bir işi kardeşini evde yalnız bırakamayacağı için aramayan Çakır, kardeşinin yanında otururken boş zamanlarında yazmaya başladı. Yazılarını internet üzerinden yayınlanan sosyal hikaye anlatma platformuna yükleyen Çakır, burada yüz binlerce takipçiye ulaştı. Yayınevlerinin bu sayede dikkatini çeken Çakır, 2017 ve 2018 yılında  birer kitap çıkardı. Bu geçen sürede olgunlaşan ve kalemi sağlamlaşan Çakır, kardeşi ile kendisinin birlikteliğini, yaşamını, zorluklarını anlattığı 'Cennet Kuşu' kitabını yayınladı. Annesini kaybettiği zaman hayatının en zor dönemi olduğunu söyleyen Tuğçe Çakır, "Bir anda annesiz kaldım. Kardeşimle beraber kaldık, kendimi yalnız hissettim, derslerim çok kötüydü. Büyük bir boşluğun içindeydim. Daha sonra kendimi bir şekilde toparladım. Kendime, 'Tuğçe ayakta durmalısın. Anneni kaybetmiş olabilirsin ama bakıma muhtaç bir kardeşin var' dedim.  Annem ölmeden önce bana, 'Kardeşine çok iyi bak' diye vasiyet ederdi. Daha sonra büyüdüm, olgunlaştım ve kardeşime olan inancım daha da pekişti. Eğitim hayatım boyunca okuldan çıktıktan sonra direk eve gelirdim. Yemek ve temizlik yapıp kardeşimle ilgilenirdim. Hayatımı yoğun bir tempoda geçirdim. Hayatımı hem ev işerini yaparak hem kardeşime bakarak hem de eğitim hayatımı devam ettirerek geçirdim. Çok şükür 4 senelik üniversite mezunu oldumö dedi.

'KENDİMİ YAZARAK İFADE EDEBİLİYORUM'

Küçüklükten beri yazmayı çok sevdiğini belirten Çakır, "İlk olarak günlük yazarak başlamıştım. İlk ciddi yazılarımı 21 yaşlarındayken yazmaya başladım. Kendi hayatımı da içine katarak roman yazmak istedim ve böylece ilk kitabımı yazdım. Daha sonra bu yazılarımı internet ortamında bir sitede yayınladım ve orada okuyucu kitlem baya bir yükseldi. Bu internet sitesine yüklediğim yazılar sayesinden bir yayınevi tarafından keşfedildim ve kitabım basılmış oldu. Kendimi, duygularımı en iyi yazarak ifade edebiliyorumö dedi.

'KİTAPTAN İLK KAZANDIĞIM PARAYLA KARDEŞİME OYUNCAK VE HAMBURGER ALDIM'

Eğitim hayatından sonra kendisini ailesine adayan Tuğçe Çakır, "Üniversite eğitimimi bitirdikten sonra kamu ve özel sektörde iş bulacağım alanlar oldukça fazlaydı fakat ben çalışmak istemedim. Çünkü kardeşim engelinden dolayı yüzde yüz bakıma muhtaç. Aynı zamanda babama da evdeki işlerde destek olmak için çalışmak istemedim. Evde oturarak ne yapabilirim diye düşünürken bir anda 'Yazar olmak istiyorum' dedim. Yazarak insanlara faydalı olmayı amaçladım. Kısacası oturduğum yerden milyonlarca insanın yüreğine dokunmak istedim. Böylelikle benim mesleğim yazarlık oldu. Kitaptan ilk kazandığım parayla kardeşime hediye aldım. Kardeşim oyuncak ve hamburgeri çok seviyor. Ona çok sevdiği bu iki şeyi aldım. Açıkçası çok para kazanamıyorum.  Kitabım ne kadar çok satarsa o kadar para kazanabiliyorum. Benim asıl amacım paradan çok insanların yüreğine dokunmak. Kazandığım paralarla da aile bütçemize destek oluyorumö dedi.

'GERÇEK HAYAT HİKAYELERİ HER İNSANI ETKİLER'

İlk kitabı olan 'Seni Allah için Sevdim'in 2017 yılında yayınlandığını belirten Çakır, "Bu kitapta bir kadın ve erkek üzerinden ilahi aşkı anlatıyorum. İkinci kitabım 'Tövbe' ise 2018 yılında yayınlandı. Bu kitapta ise hidayetten uzaklaşan bir kadının yaşadığı süreçle birlikte tövbe ederek dinini tekrar yaşamasını anlatıyorum. Üçüncü kitabım ise 'Cennet Kuşu'. Bu kitap bizim kendi hayat hikayemiz. Kitaplarımı okuyan kişilerden geri dönüşlere baktığım da ise en çok son çıkan kitabımı seviyorlar. Çünkü gerçek hayat hikayesi her insanı etkiler. Bu kitapta kardeşimden, annemin ölümünden, yaşadığımız zorluklardan, hayata karşı nasıl durduğumdan, sorumluluklarımdan bahsettim. İnsanlara fayda sağlayacağını düşüneceğim bir kitap olduö dedi.

KÜÇÜK ANNE

Kardeşi ile olan fotoğraflarını sosyal medyada paylaşan ve on binlerce takipçiye ulaşan Çakır, "Sosyal medyada 'kucukanne.t' ismiyle bir hesabım var. Ben annem vefat ettikten sonra engelli kardeşimin bakımını üstlendiğim için bana 'küçük anne' diyorlar. Çoğu insan isminden çok bana böyle hitap ediyor. Aslında doğum yapmadan anne oldum. Çoğu zaman insanlardan gelen mesajlarda hayatımı kardeşime adadığım için iyi dileklerde bulunuyorlar. Bu mesajlar benim için gurur verici. Ben kardeşime severek bakıyorumö dedi.

'ÖMRÜM BOYUNCA KARDEŞİME BAKACAĞIM'

Genç yaşta omzuna çok ağır yükler bindiğini söyleyen Çakır, "Elbette çok zorlandım. Bazen yerin dibine battığım anlar oldu. Çünkü küçücük yaşta annesiz kaldım ve tüm sorumluluklar omuzlarıma bindi. Kardeşimin en büyük problemi hastalığından dolayı boğulma durumu. Yemek yerken veya gülerken sürekli boğuluyor. Çok sosyal hayatım yok ama bu benim eksikliğim değil. Bu çektiğim acılar benim olgunlaşmamı sağladı. Kardeşime severek bakıyorum. Hiç isyan etmedim. Ben ona 'cennet kuşu' diyorum. Kardeşim benim Allah'a olan inancımı arttırdı. Ömrüm boyunca da ona bakacağımö dedi.

Görüntü Dökümü

------------------

-Tuğçe Çakır'ın kardeşiyle ilgilenmesinden detaylar

-Tuğçe Çakır'ın kitap okumasından detaylar

-Tuğçe Çakır'ın ev işleriyle uğraşmasından detaylar

-Tuğçe Çakır röportajı

Süre: 05.44 Boyut: 642 MB

Haber: Semih ŞAHİN-Kamera: Muammer İRTEM/BURSA,

===================================================

9)OKUL BİRİNCİSİ ENGELLİ ÖĞRENCİ MERTCAN ŞİİR KİTABI ÇIKARDI

AĞRI'nın Doğubayazıt ilçesindeki Ahmed-i Hani Anadolu Lisesi sınıfında okuyan bedensel engeli Mertcan Budak (20), 'Gönlümün Hazineleri' adını verdiği 48 sayfalık bir şiir kitabı çıkardı. Okulunun birincisi olan Budak, kitabında insan sevgisine yer verdiğini söyledi. İnsanın mücadele ettiği zaman başaramayacağı şey olmadığını belirten Budak, ailesi ve öğretmenlerinin yardımcı olduklarını ifade etti.

Doğubayazıt İlçesi'nde yaşayan Leyla (57)-Osman Budak (60) çiftinin 3 çocuğundan en küçüğü olan Mertcan, dünyaya geldikten 7 ay sonra sarılık teşhisiyle Ankara'ya sevkedildi. Teşhis konulamayan hastalığı sebebiyle bedensel engelli olan Mertcan, tekerlekli sandalyeye mahkum oldu. Hayata küsmeyen Mertcan, ilk ve ortaokulu başarıyla geçtikten sonra Ahmedi Hani Anadolu Lisesi'ne kaydoldu. Okulunun en başarılı öğrencisi olan Mertcan, şiire olan sevgisi sebebiyle kitap çıkardı. 'Gönlümün Hazineleri' kitabında insanlara ve doğaya olan sevgisini dile getirdiğini belirten Mertcan, insana ve doğaya yapılan kötülükleri de kaleme aldığını bildirdi. Ailesi ve öğretmenlerinden büyük destek gördüğünü anlatan Mertcan, "Boş zamanlarımda şiir kitapları okuyorum, şiir yazıyorum, derslerimi çalıyorum, sosyal medyada geziniyorum. Telefonda sosyal medyayı kullanmak hoşuma gidiyor. Ben en çok şair ve yazarlardan Yunus Emre ve Tefik Fikret'in kitaplarından hoşlanıyorum. Mehmet Emin Bayar'ın 'İnsanlık sevgisi' şirinin bulunduğu kitaptan çok etkilendim" diye konuştu.

Kendisi gibi engellilere seslenen Mertcan, "Hiçbir zaman hayat mücadelesini bırakmayın. İnsan mücadele etti mi başaramayacağı hiç bir şey yoktur. Bir de bu hayatta en önemli şey budur. Hayatı, doğayı, hayvanları, en önemlisi insanları sevin. Bunları yaptıktan sonra hayatın ne kadar güzel olduğunu göreceksiniz" dedi.

Koyu bir Galatasaray taraftarı olduğunu ifade eden Mertcan Budak, bir gün tribünde maç izleme dileğini de ifade etti. Budak, "İnşallah bu güzel kulüpten bir gün maçlarını izlemem için davet alırım. En büyük hayalim bir gün maçları stadyumda izlemek" temennisinde bulundu.

Baba Osman Budak, Mertcan'ın doğumundan 7 ay sonra rahatsızlandığını belirterek, "Ankara'da yapılan tedavinin ardında tıbben fizik tedaviyle düzeleceğini söylediler. ve o yıldan bu yana sevgiyle birlikte oğlum biraz düzeldi. Kitap yazma sevgisi, Edebiyat öğretmenleri tarafından dersi Mertcan'a daha çok sevdirerek, şiir yazmaya teşvik ederek sevdirdi" dedi.

Kitabını arkadaşlarına ve öğretmenlerine hediye eden Mertcan'a sınıf arkadaşları ve öğretmenleri Galatasaray forması ve sürpriz bir pasta yaptırarak kutladı. Mertcan Budak, kitabını imzalayarak arkadaşlarına hediye etti.

Görüntü Dökümü

-----------------------

-Mertcan Röportaj

-Baba Osman Budak Röportaj

-Evin içinde Mertcan yürüyüş yaparken

-Mertcan Bilgisayarda şiirlerini yazarken

-Mertcan Ders çalışırken

-Mertcan okulda arkadaşlarıyla detaylar

-Genel detaylar.

(Haber-Kamera: Selahattin KAÇURU/ DOĞUBAYAZIT/ AĞRI,

================================================

10)HAYVANSEVER ÜNİVERSİTELİ GENÇLER KAMPÜS YOLUNU TEMİZLEDİ

KARS Kafkas Üniversitesi'nin çeşitli fakültelerinde öğrenim gören bir grup hayvansever öğrenci, kent merkezi ile kampüs yolu üzerindeki boş arazilerde çöp topladı. Öğrencilerin topladıları çöpleri Kars Belediyesi'ne ait çöp arabasına yükledi. Yaklaşık 2 kamyon çöp toplayan öğrenciler, "Tüm halkımızı duyarlı olmaya davet ediyoruz. Herkes gördüğü çöpü alsa ya da çöp atmazsa her şey çok daha güzel olur" dedi. Kafkas Üniversitesi'nde okuyan bir grup öğrenci kampüs yolu üzerinde poşet tarlasına dönen araziyi temizlemek için harekete geçti. Sokak hayvanlarının beslenme noktası da olarak kullanılan alandaki çöpleri toplayan öğrenciler, 'Doğayı sevip yeşili koruyalım', 'Sağlıklı yaşam sağlıklmı çevreyle olur', 'Güzel bir çevre için el ele', 'Yeşili sevelim, sokak hayvanlarını ve doğayı koruyalım' sloganıyla başladıkları temizlik çalışmasında yaklaşık 2 kamyon çöp topladı. Topladıkları çöpleri belediyeye araca taşıyan öğrenciler, kısa sürede alanı temizlemenin keyfini yaşadı.

Kafkas Üniversitesi İngilizce Dili ve Edebiyatı 3'ncü sınıf öğrencisi Giresunlu Medine Huçur, "Arkadaşlarımızla birlikte sokak hayvanlarını koruduğumuz, sahip çıkmaya çalıştığımız, beslediğimiz küçük bir kulübümüz var. Sokak hayvanlarını korurken çevremizi de temizlemeye çalışıyoruz. Sokaklar sadece hayvanların değil aynı zamanda insanlarındır. İnsan öncelikle evini temizlikle başlar sonra apartmanını temizler, etrafını temizler derken şehrin güzelleşmesini sağlar. Tüm halkımızı duyarlı olmaya davet ediyoruz. Herkes gördüğü çöpü alsa ya da çöp atmazsa her şey çok daha güzel olur" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

--------------------

-Gençlerin çöp toplamalarından genel ve detaylar

-Toplanan çöp yığını

-Öğrencilerin sloganları

-Medine Huçur'un konuşması

Haber-Kamera: Bedir ALTUNOK/ KARS,

644 MB - 5 DK 52 SN

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha Yurt Bülteni-2 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement