1)TANKER, KAMYONETE ÇARPTI: 1 ÖLÜ, 5 YARALI
SAKARYA'nın Pamukova ilçesinde, akaryakıt yüklü tankerin arı kovanı taşıyan kamyonete arkadan çarpması sonucu 1 kişi öldü, 5 kişi yaralandı. Tankerin çarptığı yüksek gerilim hattı direkleri yıkılırken, kamyonette bulunan kovanlar ise etrafa dağıldı
Kaza saat 04.15 sıralarında, D-650 Karayolu Üçevler Mahallesi mevkiinde meydana geldi. Adapazarı istikametine giden Aydoğan Manay idaresindeki 43 AY 540 plakalı akaryakıt yüklü tanker Necat Eryiğit idaresindeki 54 RF 416 plakalı kamyonete arkadan çarptı. Kamyonet çarpmanın etkisiyle yol kenarında bulunan evin duvarına çarparak durabildi. Tanker ise yüksek gerilim hattına çarptı. 2 beton elektrik direği tankerin çarpması sonucu devrildi. Kamyonette bulunan kovanlar ise etrafa dağıldı.
Olay yerine trafik ekipleri, itfaiye, 112 Acil ve elektrik dağıtım şirketi ekibi geldi. Kazada kamyonet sürücüsü Necat Eryiğit yaşamını kaybetti. Tankerde sıkışan Aydoğan Manay kaza kırım ekiplerinin bir saat süren çalışması sonrası sıkıştığı yerden kurtarıldı. Yaralanan Aydoğan Manay, Yasin Manay, Yusuf Manay, kamyonette bulunan Vahide Eryiğit ve Emriye Eryiğit hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı.Kaza sonrası kovanlarda bulunan arıların dışarı çıkması sonucu ekipler ve çevrede bulunan vatandaşlar zor anlar yaşadı. İtfaiye ekipleri, tankerin yanma ihtimaline karşı köpükleme çalışması yaparken, elektrik dağıtım şirketi ise elektrik akımını keserek onarım çalışmasına başladı. Yol yaklaşık 1 saat ulaşıma kapalı kaldıktan sonra ulaşıma açıldı. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Görüntü Dökümü
----------------------
Tankerden görüntü
Kamyonetten görüntü
Devrilen yüksek gerilim hatlarından görüntü
Yoldan görüntü
Yaralıya müdahale edilmesi
(Haber-Kamera: İsmail ÇETİNTAŞ/PAMUKOVA(Sakarya),
======================================================
2)OTURDUĞU BANKTA FENALAŞARAK ÖLDÜ
SAMSUN'da bankta oturduğu sırada fenalaşan şeker hastası Nejdet Demirbağ (61), hayatını kaybetti. Olay, gece saatlerinde İlkadım ilçesi İstiklal Caddesi'nde meydana geldi. Çiftci emeklisi ve 1 çocuk babası Nejdet Demirbağ, iddiaya göre kahvehaneden arkadaşı Mert Gencay'ı arayarak fenalaştığını söyledi, dışarı çıkıp bankta beklemeye başladı. Burada aniden fenalaşan Nejdet Demirbağ, yere düştü. Bu sırada yoldan geçmekte olan Zekai Korkamaz, düştüğünü fark ettiği Demirbağ için sağlık ve polis ekiplerine haber verdi. Gelen sağlık ekiplerince yapılan kontrolde, Nejdet Demirbağ'ın hayatını kaybettiği belirlendi. Şeker hastası olduğu öğrenilen Demirbağ'ın cansız bedeni, otopsisi için Eğitim Araştırma Hastanesi Adli Tıp Morgu'na götürüldü.
Yolda yürüdüğü sırada bankta oturan Demirbağ'ın aniden yere düştüğünü gördüğünü anlatan görgü tanığı Zekai Korkmaz, "Oturuyordu, yanından geçtim, döndüğüm sırada şahsı yerde yatar vaziyette gördüm. Ambulansı ve polisi arayarak haber verdim. Ekipler geldiğinde ise eks olduğunu söyledi. Ben şahsı tanımıyorum" dedi.
Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Görüntü Dökümü
--------------------------
Demirbağ'ın cansız bedeninden detaylar
Ambulansı arayan Zekai Korkmaz'la röportaj
Demirbağ'ın kahvehaneden arkadaşı Mert Gencay'la röportaj
Detaylar
Demirbağ'ın cenaze aracına taşınması
(SURE: 02.50 DK) (BOYUT: 317 MB)
Haber-Kamera: Tayfur KARA/SAMSUN,
=====================================================
3)MÜDÜR YARDIMCISI, YARALI KEDİLERİ MAKAMINDA BAKIYOR
RİZE Halk Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı Rukiye Yılmaz, yaralı sokak hayvanları için mücadele veriyor. Yılmaz, anneleri ölen, yaralı ya da bitkin haldeki kedileri makam odasında bakarak, tedavi ve bakımlarını sağlıyor. İyileşen kedileri sahiplendiren Yılmaz'ın odası ilgi görüyor. Rize Halk Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı Rukiye Yılmaz, sokak hayvanlarının tedavi ve bakımları işin mücadele yürütüyor. Yılmaz, annelerini ölen 3 yavru kedi ile trafik kazasında bacağı kırılan ve ameliyatla platin takılan bir diğer kedi ve kulakları oluşan mantar nedeniyle kesilmek zorunda kalan başka bir kediye makam odasını açtı. Hayvansever müdür yardımcısı Yılmaz, makam odasında çalışırken diğer yandan tedavisini üstelendiği yaralı hayvanlarla ilgileniyor. Makamını küçük bir hayvan barınağına dönüştüren Yılmaz, tedavisini tamamladığı hayvanları sahiplendiriyor. Papağan da besleyen Yılmaz'ın odası, ziyaretçilerinin ilgisini çekiyor.
'ODAM GEÇİCİ REHABİLİTASYON MERKEZİ GİBİ'
Halk Eğitim Merkezi'ne gelenler için farkındalık oluşturmayı amaçladığını anlatan Rukiye Yılmaz, "Yoğun iş tempomuz arasında gün içerisinde kedilerimin yanına gidip gelmek zor oluyordu. Bende hem vatandaşların gözünün önünde bir farkındalık oluşturmak hem de iş ortamımda yakaladığım küçük boşluklarda kedilerimle ilgilenmek için bu yöntemi tercih ettim. Ameliyat olmuş hasta sokak kedilerimiz geçici süreyle burada kalıyorlar. İyileşince tekrar yerlerine bırakıyoruz, sahiplenmek isteyen olursa onlara veriyoruz. Bazen anneleri ölmüş yavru kediler geliyor. 15-20 gün içerisinde yavrular hemen toparlanıp kendi başlarının çaresine bakabilecek boyutlara geliyorlar. Bu süre içerisinde burada onlara destek oluyor, gün içerisinde mamalarını yediriyorum. Bu şekilde odamda geçici bir rehabilitasyon merkezi gibi bir oluşum gerçekleştirdik. Mesai saatleri dışarısında onların bütün bakımlarını, temizliklerini, ihtiyaçlarını maddi manevi olarak ben karşılıyorumö dedi.
'ODAMIZ ÇOK İLGİ ÇEKİYOR'
Merhametli, duyarlı insanlarla kedileri buluşturmaya çalıştığını söyleyen Yılmaz, "Bunlar gidiyor, başka yaralı hayvanlar geliyor. 8 yıldır birlikte olduğum ve gittiğim her yere götürdüğüm 'Rıfkı 'adını verdiğim papağanım burada durmaya devam edecek. Odamız çok ilgi çekiyor. Merkezimizde anasınıfımız var. Aşılı sağlıklı hayvanlarımız olduğunda minik öğrencilerimiz onlarla ilgileniyor. Hem bir farkındalık oluşuyor hem de hayvan sevgisini yaşıyorlar. Çok ziyaretçimiz oluyor. Küçük büyük herkes sürekli gelirler ilgilenirler, merak ederler hayvanların durumunu sorarlar. Yardımcı olmak isteyenlerde oluyor ama ben kendi imkanlarımla yapmayı tercih ediyorum, onları başka yerlere yönlendiriyorumö diye konuştu.
Görüntü Dökümü
--------------------------
Kediden görüntüler
Röp
Detaylar
BOYUT: 663 MB
Haber Kamera: Arzu ERBAŞ-Aytekin KALENDER- RİZE,
=================================================
4)CİNSEL İSTİSMAR SANIĞININ CEP TELEFONUNDA VE BİLGİSAYARINDA ÇOCUK PORNOSU BULUNDU
İZMİR'in Karşıyaka ilçesinde, komşularının 8 yaşındaki F.D. ile 7 yaşındaki K.M. isimli kız çocuklarına cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklanan D.Y. (35) hakim karşısına çıktı. Cep telefonunda ve diz üstü bilgisayarında çocuk pornosu bulunan sanık, "Cep telefonu ile diz üstü bilgisayarı çöpten bulup tamir ettirdim. İçinde böyle şeylerin olduğunu bilmiyordum" dedi.
Karşıyaka'da yaşayan F.D. ve K.M., mart ayında ailelerine, komşuları D.Y.'nin çizgi film izlemek için kendilerini evine götürdüğünü ve cinsel istismarda bulunduğunu anlattı. Bunun üzerine iki aile de emniyete giderek komşuları D.Y.'den şikayetçi oldu. F.D. ve K.M., Çocuk İzleme Merkezi'nde (ÇİM) verdikleri ifadelerinde, komşuları D.Y.'nin çizgi film izlettirmek için kendilerini evine götürdüğünü ve burada cinsel içerikli filmler izlettirerek, istismarda bulunduğunu anlattı. İki çocuğun ifadesinin ardından D.Y., polis tarafından gözaltına alındı. D.Y.'nin evinde yapılan incelemede cep telefonu ile diz üstü bilgisayarında çocuk pornosu bulundu. Emniyetteki ifadesinde suçlamaları kabul etmeyen sanık, sevk edildiği adliyede tutuklanırken, hakkında 'çocuğun cinsel istismarı' ve 'çocuk ile ilgili müstehcen yayınları yayınlamak' suçlarından dava açıldı.
'ÇÖPTEN BULUP TAMİR ETTİRDİM'
Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasına tutuklu sanık D.Y., mağdur çocukların aileleri, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı Müjgan Bilgen Özen katıldı. Duruşmada savunmasını yapan ve üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyen sanık D.Y., "Olay günü çocuklar komşularımız ile birlikte geldi. Eşim de evdeydi. Onlar rahatsız olmasın diye kendi odama geçtim. Ben çocuklara böyle bir şey izlettirmedim. Cinsel istismarda bulunmadım. Bu suçlamaları neden bana yönelttiler bilmiyorum. Söz konusu videoların bulunduğu cep telefonu ile diz üstü bilgisayarını çöpten bulup tamir ettirdim. İçinde böyle şeylerin olduğunu bilmiyordum. Böyle şeylerin olduğunu bilsem tamir ettirmezdim. Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
'POLİS GELSİN CEZAM NEYSE RAZIYIM'
Mağdurların aileleri ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı Müjgan Bilgen Özen sanıktan şikayetçi olduklarını belirterek davaya katılma talebinde bulundu. Mağdurlardan F.D.'nin annesi kızının olayı anlatmasının ardından sanığın evine gittikleri, sanığın kapıyı kilitleyip "Polis gelsin cezam neyse razıyım" dediğini söyledi. K.M.'nin annesi de çocuklarının anlattıklarının doğru olduğunu iddia ederek, "Hiçbir anne çocuklarını böyle kötü bir şeyde kullanıp iftira atmaz" dedi.
SANIĞIN EŞİ FARKLI İFADE VERDİ
Sanığın tanık olarak dinlenen eşi ise D.Y.'nin söylediklerinin aksi yönde ifade vererek, "Ben eşimin bilgisayarında porno olduğunu bilmiyorum ve hiç görmedim. Okumam yazmam yoktur. Bilgisayarı iş yerinden bir adam vermiş. Cep telefonunu da yanlış hatırlamıyorsam bir komşumuz vermişti. Olay günü ben de evdeydim. Çocuklarla eşim salonda birlikte televizyon seyrettiler. Evden giderken gayet neşeliydiler" diye konuştu.
Duruşma savcısı, suçun niteliği ve delil durumu dikkate alınarak sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, mağdur ailelerin ve bakanlık avukatının katılma taleplerini kabul ederken, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
Mehmet CANDAN/İZMİR, (DHA
====================================================
5)DATÇA'DA 2'NCİ BİLİM ŞENLİĞİ
MUĞLA'nın Datça ilçesinde, 2'nci Bilim Şenliği renkli görüntüler sahne oldu. Şenlikte, öğrenciler, eğlenerek, öğrenmenin keyfini yaşadı.
Veli- Der Datça Şubesi'nin öncülüğünde, Datça Kaymakamlığı, Datça Belediyesi ve Datça İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün katkıları ile Cumhuriyet Meydanı'nda gerçekleştirilen 2'nci Bilim Şenliği, okul öncesinden lise öğrencilerine kadar her yaş grubundan yüzlerce öğrenci, açılan atölyelerde bilimsel deneylerlerle tanıştı. Öğretmenleri eşliğinde şenliğe katılan öğrenciler, basit ancak kapsamlı deneylerle bilimin işleyiş yasalarını uygulamalı olarak görüp, öğrendi.
Veli-Der Datça Şube Başkanı Fikret Oğuz, eğitimde tüm çocuklara fırsat eşitliği sağlamak amacıyla faaliyetlerde bulunduklarını belirterek, "Bu şenliği, çocuklarımıza bilimi eğlenceli bir şekilde sunabilmek, onlara bilimin korkulacak değil aslında çok eğlenceli ve hayatımızın her alanında olduğunu göstermek amacıyla düzenledik. Yaptığımız etkinliklerde görüyoruz ki, çocuklar keyif alarak öğreniyorlar" dedi.
Bu şenlikte 50'ye yakın atölyede çocuklara çeşitli deneylerin gösterildiğini ifade eden Oğuz, "Bu atölyelerde, farklı yaş gruplarında ilk, orta ve lise düzeyinde çocuklarımız, okullarda öğrenmiş oldukları bilgileri, eğlenceli bir şekilde deneylere dönüştürerek sergileme olanağı buluyor. Aynı zamanda, gönüllü eğitmenlerimiz sayesinde bilimsel bir takım gerçeklikleri eğlenceli bir şekilde öğreniyorlar. Örneğin, sıcak hava balonu deneyiminde, çocuklara havanın nasıl hareket ettiğini anlatıyoruz. Kimyasal tepkimelerin nasıl olduğunu gösteren deneyler yapıyoruz. Bir de fizik kurullarını öğreten iletkenlik deneyimimiz var. Buna benzer bilim ve matematik alanında atölyelerimiz var. Bu atölyelere, Marmaris'ten gelen Üretken Çocuklar Akademisi Derneği'nden arkadaşlarımız da destek oluyor" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
--------------------------
-Datça 2. Bilim Şenliğinden görüntü
-Çocuklar robotlarla mini futbol maçı yapmalarından görüntü
-Marmaris Üretken Çocuklar Akademisi Derneği atölyesinde çocuklarla çeşitli kimyasal deneyler yapılmasından görüntü
-Ahşap atölyesinden görüntüler
-Veli-Der Datça Şube Başkanı Fikret Oğuz ile röp.
Haber - Kamera: Mehmet ÇİL/ DATÇA (Muğla),
===============================================
6)OSMANLI ÇİLEĞİ ALMAK İSTEYENLER ÖN SİPARİŞ VERİYOR
ZONGULDAK'ın Ereğli ilçesinde, pembe rengi, aroması ve kokusuyla eşsiz özelliğe sahip Osmanlı çileğinden almak isteyenler, yeterli üretim olmadığı için üreticileri arayarak ön sipariş veriyor. Mayıs ve haziran aylarında sabahın erken saatlerinde büyük özenle toplanan çilek, kozmetikten gıdaya kadar farklı sektörlerce talep ediliyor.
Ereğli'de yetiştirilen Osmanlı çileği, talep olmasına rağmen üreticisinin az olması nedeniyle ön siparişlerle tükeniyor. Çilekten satın almak isteyenler, üreticileri arayarak ön sipariş veriyor. Kendine özgü kokusu ve aromasıyla öne çıkan Osmanlı çileği, Mayıs ve haziran aylarında sabahın erken saatlerinde büyük özenle toplanıyor. Osmanlı Çileği'nin kilosu ise 40-45 TL'den satışa sunuluyor. Osmanlı çileği üretiminin arttırılması için kurulan Osmanlı Çileğini Yaygınlaştırma ve Üreticiyi Koruma Derneği, 5 dönüm arazi üzerindeki üretimine rağmen taleplere yetişemiyor. Dernek başkanı Şaban Çetinkaya, çileğin isminin bugüne kadar gelen fakat doğrulanamayan hikayesini de anlattı. Çileğin, Osmanlı Devleti zamanında padişahlara ve yabancı devlet adamlarına hediye gönderildiğini anlatan Çetinkaya, "Bu çileğin ilk üretildiği yer İstanbul Arnavutköy. O dönemde yabancı devlet adamlarına ikram edilen bir meyde bu. Dışarıdan gelen devlet büyükleri Osmanlı çileği diyorlar. Bir yazılı kaynak yok, ancak o bölgenin insanları bunu anlatıyor. Daha sonra bizim bölgemize geldiğinde burada yetişen çileklerle de daha hoş bir meyve oluşarak ünlü ve aroması yüksek bir meyve oluşmuş oldu.ö dedi.
TARLADAKİ TÜM ÇİLEKLER SATILDI
Şu an tarlada bulunan tüm çileklerin satıldığını ve müşterilerinin ürünlerini beklediğini anlatan Çetinkaya, şöyle dedi:
"Diğer çilek türleri daha çok üretiliyor. Biz Osmanlı çileğinin üretilmesini yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Ereğli'den alınan her çilek Osmanlı çileği değil. Burada birçok çilek türü yetiştiriliyor. Osmanlı çileğini diğer türlerden ayıran en önemli özelliği kalitesi, aroması ve kokusudur. Talebi yetiştiremiyoruz. Fide üretimini gerçekleştiriyoruz. Üretim yükselmeye başladı. Daha da yükselecek. Az olduğu için fiyatını bile belirlemekte zorlanıyoruz. Müşteri belirliyor aslında fiyatı. Bir kilo Osmanlı çileğine 100 lira verende oluyor. Bu çileği bölgemizde daha çok üretmemiz lazım. Üretmeden ekonomiye bir katkı sağlamasını bekleyemeyiz. Burada tarlada olan çileklerin hepsi satıldı. Şimdi biri çilek istese tarladan toplayıp vermemiz mümkün değil. Çünkü hepsi satıldı."
Görüntü Dökümü
-----------------------------
-Drone ile tarlanın görüntüsü
-Tarladaki çiçekler
-Çiçeklerin toplanması
-Şaban Çetinkaya ile röp.
Süre: (7: 36) Boyut: (851 MB)
Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN-Sinan KABATEPE/EREĞLİ(Zonguldak),
=====================================================
7)50 YILLIK DAKTİLO TAMİRCİSİ YUNUS VARDAR: DAKTİLO TAMİR ETMEK HASTALIĞIMA İYİ GELİYOR
Bursa'da 75 yaşındaki Yunus Vardar, yarım asır önce askerlik görevini yaparken öğrendiği daktilo tamirciliğini ilk günkü heyecanla sürdürüyor. Küçük atölyesinde daktilo, hesap makinesi gibi aletleri tamir ettiğini söyleyen Vardar, "Daktiloları çok seviyorum, daktilo hastasıyım, tamir etmek benim bu hastalığıma iyi geliyorö dedi. Askerlik görevini yaparken komutanının isteğiyle ilk daktilo tamirini gerçekleştiren Yunus Vardar, Bursa'nın merkez Osmangazi ilçesi Kayhan Çarşısı'ndaki küçük dükkanında yarım asırdır mesleğini devam ettiriyor. Gelişen teknolojiyle birlikte kullanım alanı neredeyse kalmayan daktilolardan vazgeçmeyen Vardar, Tarihi Bit Pazarı'ndan aldığı bozuk daktiloları tamir ettikten sonra satışa sunduğunu belirten Vardar, günümüzde kullanılmayan rafları süsleyen nostaljik makineleri tamir etmekten ve daktilo sesinden mutluluk duyduğunu söyledi. Bazı kişilerin merakla atölyesine girdiğini belirten Vardar, "Daktilo, hesap makinesi ve diğer aletleri tamir ederken, beni saatlerce izliyorlar. Bundan dolayı çok mutlu oluyorumö dedi.
TÜRKİYEDE BENDEN BAŞKA USTA KALMADI
Günümüzde gelişen teknolojiye adeta meydan okuyan Yunus Vardar, meslek aşkını şöyle anlattı: "Askerliğim sırasında komutanım beni "Telgraf telemprimör teknisyenliği" için Ankara'da 8 ay kursa gönderdi. Sonra beni Erzurum'a gönderdiler. Orada daktiloya benzer ama daha teferruatlı olan telem (telemprimör) tamir ediyordum. Terhis olduktan sonra Bursa'ya döndüm. Askerden sonra Bursa'da dükkan açtım. 50 yıldır bu dükkanda daktilo tamiri yapıyorum. Bursa'da bu işi yapan son kişiyim. Belki de Türkiye'de bu eski daktiloları tamir edebilecek başka usta yoktur" dedi.
DAKTİLONUN TUŞLARINDAN ÇIKAN SESTEN MUTLU OLUYORUM
Daktilolara talebin çok olduğunu ifade eden Yunus Vardar, "Bu makineleri tamir etmek kolay değil. Normalde kimse bunların yüzüne bile bakmaz. Ama ben onları çalışır vaziyete getiriyorum. Kimi zaman bozuk makineleri topluyorum daha sonra tamir ederek satıyorum. Talep çok var, özellikle üniversite öğrencisi gençler gelerek daktilo satın alıyor. Daktiloları Türkiye'nin her yerine gönderiyorum. Bu meslek için birilerini yetiştiremiyoruz. Bir insanın bu meslek ile geçinmesi artık zor. Para kazanmak için yapmıyorum, çünkü fazla para kazanamıyoruz, hizmet için yapıyorum. Bilgisayar ve teknoloji herkes gibi bizi de etkiledi. Daktiloyu kullanan insanlar da yok değil, ama kullanım şu anda çok azaldı. Hatta bazı insanlar daktilonun ne olduğunu bile bilmez" diye konuştu.
BOZULAN DAKTİLOLALARI BEN YAPIYORUM
Bursa'da gazetecilerin kendisini çok iyi tanıdığını belirten Vardar, "Onların bozulan daktilolarını ben tamir ediyordum. Eski hesap makinelerini de tamir ediyorum. Gazetelerin birçok bölümünde daktilo ve benzeri yazılım cihazları kullanılıyordu." dedi.
Daktilo tamirini çok sevdiğini belirten Yunus Vardar, "Daktiloları çok seviyorum, daktilo hastasıyım, tamir etmek benim bu hastalığıma iyi geliyorö şeklinde konuştu.
Görüntü Dökümü;
------------------------
-Daktilodan detaylar
-Röportaj
Süre: 2.31 dakika, Boyut: 333 MB
Haber-Kamera: Halil ÖZÇOBAN/BURSA,
Son Dakika › Güncel › DHA YURT BÜLTENİ-4 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?