Kabine toplantısı sonrasında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu hafta sonu da 31 ilimizde 3 gün süreyle 1 Mayıs sebebiyle sokağa çıkma sınırlandırması uygulayacağız. Vatandaşlarımızın 1 Mayıs gece 00.00'dan başlayıp 3 Mayıs gece 24.00'e kadar devam edecek şekilde uygulanacak sokağa çıkma sınırlandırmasına hassasiyetle riayet etmesini bekliyoruz" dedi.
Koronavirüs salgını nedeniyle İstanbul'da video konferans sistemiyle yapılan kabine toplantısı sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, açıklama yaptı. Hafta sonları yapılan sokağa çıkma sınırlandırılmasının 1-3 Mayıs tarihleri arasında da yapılacağını ve bayram sonuna kadar uygulamayı sürdürmeyi istediklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aziz milletim sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Kabinemizin 29. toplantımızı gerçekleştirdik. Ramazan ayının birliğimizi kardeşliğimizi güçlendirmesini diliyorum. Küresel felaket halini alan corona hastalığının üstesinden gelerek Ramazan'ın sonunda çifte bayram yapmak istiyoruz. Somut neticeler aldığımız bir döneme girdik. Hasta ve ölüm sayımız günden güne azalıyor. Salgını çok rahatlıkla göğüsleyebilen sağlık sistemimiz diğer sistemlerde de faaliyetini sürdürmeye devam etmektedir. Dünyanın her yerindeki kardeşlerimize sahip çıktık. 40 bine yakın vatandaşımızı ülkemize getirdik. Önce karantinaya aldık ve sağlıklarından emin olduktan sonra evlerine yolcu ettik. Şimdi 25 bin vatandaşımızı daha ülkemize getiriyoruz. Aynı şekilde yurt dışında yaşayıp ağır hastalık geçiren ve bulundukları yerde tedavileri yapılmayan vatandaşlarımızı da yalnız bırakmadık. Dün sabah İsveç'e gönderdiğimiz ambulans uçağımız hasta vatandaşımızı alıp ülkemize getirdik. İnşallah bu kardeşimizi sağlıklı bir şekilde evine göndereceğiz"
" Türkiye'de hiçbir vatandaşımız hastane kapısından geri çevrilmemiş, tedavileri ihmal edilmemiştir. Gerek mevcut hastanelerimizde gerekse yeni açtığımız hastanelerimizde tüm vatandaşlarımıza birinci sınıf hizmet veriyoruz. Ülkemizin alt yapısını ve üretim kapasitesini test etme imkanı bulduk. Bu zorlu süreçten alnımızın akıyla çıkmayı başardık. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin çaresiz kaldığı konularda biz dostlarımıza destek verecek konuma ulaştık. Yarın tıbbi malzeme taşıyacak olan uçakların yarın ABD'ye hareket ediyor. Kriz sonrası yeninden yapılanacak dünyada ülkemizin 2023 hedefleri ötesinde bir konuma ulaşacağına yürekten inanıyorum. Geçtiğimiz hafta 4 günlük uyguladığımız sokağa çıkma kısıtlama için gösterdiğiniz hassasiyet için teşekkür ediyoruz. Bilindiği gibi bu hastalık insandan insana bulaşarak yayılıyor. Salgının kontrol altına alınmasında insanların kalabalık halde bulunduğu alanlarda ara verilmesinin büyük katkısı olmuştur. Ülkemizdeki bu güzel gidişi devam ettirmek için hafta sonu uygulamasını Bayram sonuna kadar sürdürmeyi istiyoruz. Bu hafta sonu da 31 ilimizde 3 gün süreyle 1 Mayıs sebebiyle sokağa çıkma sınırlandırması uygulayacağız. Vatandaşlarımızın 1 Mayıs gece 00.00'dan başlayıp 3 Mayıs gece 24.00'e kadar devam edecek şekilde uygulanacak sokağa çıkma sınırlandırmasına hassasiyetle riayet etmesini bekliyoruz. Cuma günü marketler yine 09.00 ile 14.00 arası açık olacak"
"Bu anlayışla önümüzdeki olumlu tablonun sürmesi halinde ülke genelinde hayatı normale döndürmeye yönelik kapsamlı bir program hazırlıyoruz. Cumhurbaşkanı Yardımcımızın koordinasyonunda hazırlanan hangi alanda, hangi
Tarihte, hangi adımların atılacağını gösteren bu ayrıntılı programı yakında sizlerle paylaşacağız. Salgın nedeniyle adliyelerdeki dava, icra, şikayet, itiraz, bildirim süreleriyle ilgili ertelemenin 30 Nisan'da dolan tarihini, 15 Haziran'a kadar uzatıyoruz. Çiftçilerimizin mayıs ve haziran aylarında vadesi gelecek Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan Hazine destekli kredi geri ödemelerini de faizsiz olarak 6 ay erteliyoruz. Ar-Ge merkezleri ve teknoparklarda uygulanan evden çalışma sürelerini de 27 Mayıs'a kadar uzatıyoruz. Attığımız her adımı, sağlıkla ilgili önceliklerimizden asla taviz vermeden ve bilim insanlarımızın tavsiyeleri doğrultusunda hayata geçireceğiz. Tüm bakanlıklarımız, kendi sorumluluk alanlarıyla ilgili planlarını ve hazırlıklarını sürdürüyor. Yaklaşık 450 bin esnafımıza da 8,4 milyar liralık finansman tahsisi yapıldı. Ayrıca 303 binin üzerinde esnafımız 8,5 milyar liralık Paraf Kart finansmanından yararlandı. Kredi Garanti Fonu kefaletiyle çoğunluğu KOBİ olmak üzere 120 bin firmamız 108 milyar liraya yakın finansman desteği aldı. İstihdamı özellikle korumak için maaşların asgari ücrete kadar olan bölümünü kısa çalışma ödeneğinden karşılamaya başladık. Bugüne kadar 3 milyon 190 bin çalışanımızla ilgili başvuru alınmış, 1 milyon 360 bin çalışanımıza ödemeleri yapılmıştır.İşten çıkarmayı 3 ay süreyle kısıtlandırarak istihdamı koruma altına aldık. Telafi çalışma süresini de 2 aydan 4 aya çıkartarak istihdamda devamlılığın sürmesini temin ettik. Ücretsiz izne çıkartılan veya sözleşmesi feshedilen çalışanlara 1.177 lira gelir desteği sağlamaya başladık. Mücbir sebep kararı alınan iş yerlerinin nisan-mayıs ve haziran aylarındaki 40 milyar liralık sigorta prim ödemelerini 6 süreyle erteledik. Önce 2 milyon 100 bin haneye, ardından 2 milyon 300 bin haneye olmak üzere 4 milyon 400 bin haneye biner lira nakdi destek verdik. Şimdi de herhangi bir ön şart aramaksızın başvuran ve ihtiyaç sahibi olduğu tespit edilen herkese biner lira yardım yapacağımız üçüncü bir destek paketini devreye aldık. Üçüncü faz salgın sosyal destek programına başvurular 4,5 milyonu bulmuştur. Amacımız hiçbir vatandaşımızın salgın hastalıkla mücadele sürecinde temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma düşmesine meydan vermemektir""Kampanyamızda şu ana kadar 1 milyar 850 milyon lira meblağ toplanmıştır. Hayırseverlerimizi devam eden kampanyamıza destek vermeye davet ediyorum. Sosyal yardım programlarımızın bütçelerini de artırdık. "Her hayırseverimiz köyündeki, mahallesindeki, ilçesindeki, ilindeki en yakın akrabalarından, komşularından başlayarak ihtiyaç sahibi tüm kardeşlerine sahip çıkmalıdır. Bu güçlü dayanışma ve yardımlaşma ile hem Ramazan-ı Şerif'i değerlendirmiş hem de salgın sürecinin sıkıntılarını paylaşmış olacağımıza inanıyorum"
Eğer bugün Türkiye salgın dönemine 15 bine yakın birinci basamak, 4 bine yakın tedavi kurumu, 1526 modern hastane ile girmemiş olsaydı hep birlikte perişan olurduk. Avrupa'daki toplam yoğun bakım yatak kapasitesine ve toplam bilgisayarlı tomografi cihazı sayısına tek başımıza sahip olmamış olsaydık, salgını bu derece soğukkanlılıkla karşılayamazdık. Organize sanayi bölgelerimizin sayısını 122 ilave ile 315'e, buralardaki istihdamı 1 milyondan fazla ilave ile 1,5 milyona, teknoparkların sayısını 53 ilave ile 56'ya çıkarmamış olsaydık tıbbi malzeme ve cihaz üretiminde bu seviyeye ulaşamazdık. Bu örnekleri eğitimden ulaşıma, enerjiden tarıma her alanda teşmil etmek mümkündür. Son dönemde belediyelerin yardımlarını engellediğimiz yalanındaki ısrarında, İletişim Başkanımızın ev ve aile mahremiyetine yönelik fütursuz saldırının da gerisinde işte bu hastalıklı zihniyet var. Esasen İletişim Başkanımızın görevi gereği istediği yerde ikamet etme hakkı vardır. Kendisi ailesi ile birlikte İstanbul'un eski bir semtindeki 45 metrekare taban oturumu olan mütevazi bir evde yaşamayı seçmiştir. Hukuken evini kendi arsası içinde büyütme imkanı olduğu halde bunu da yapmamıştır. Evinin ve bahçesinin hemen yanında bulunan, tüm mahallenin de bizar olduğu 200 küsur metrekarelik mezbelelik bir alanı ise Vakıflar Genel Müdürlüğünden kiralayarak bakımını üstlenmiştir. Bu takdir edilmesi gereken çaba, il ve ilçe başkanından medyasına kadar CHP zihniyeti tarafından topyekun bir iftira kampanyasına dönüştürülmeye kalkışmıştır. Bu zihniyetin arkadaşımıza ve ailesine karşı sürdürdüğü çirkin saldırıdaki tutarsızlıklar siyasi kokuşmuşluğun en bariz örneğidir. CHP Üsküdar İlçe Başkanı, 'Ben gittim evin yanındaki arazinin fotoğrafını çektim. İl başkanıma rapor ettim' diyor. İl başkanı da, kendi sosyal medya hesabında 'partinin talimatıyla gitmiştir, yine gidecektir' diyerek durumu açıkça kabul ediyor. CHP Genel Başkanı ise çıkıyor hiç utanmadan, arlanmadan, sıkılmadan, 'ilçe başkanımız oradan geçiyormuş, fotoğraf çekme diye bir şey yok' diyerek bu açık gerçeği inkar ediyor. Aynı şekilde bu zat, Vakıflar Genel Müdürlüğünün söz konusu mezbelelik arazinin tamamen usullere uygun kira ihalesi konusunda da fütursuzca yalan söylüyor"
Belediyelerin yardımları ile ilgili meselede de biz valiliklerle koordinasyon ve planlama yapılması gerektiğini söylerken onlar işi bambaşka yerlere getirmeye çalışıyorlar. Gerçi yardım paketlerinin içine Alevi, Bektaşi kardeşlerimizi İslam dışı gösteren, kanun dışı eylemleri öven kitaplar koymak suretiyle kirli yüzlerini, sinsi niyetlerini bir kez daha göstermeyi de ihmal etmediler. ve çok açık, net, dağıttıkları kitapçıklarla Aleviliği din olarak takdim eden bu anlayışı özellikle milletimin huzurunda telin ediyorum, kınıyorum. Fuar alanı ve içindeki stand malzemelerini 'Sahra Hastanesi' diye anlatan bu zihniyetin her şeyi gibi bu konudaki hassasiyetinin de sahte ve içi boş olması şaşırtıcı değildir"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun farklı tarihlerde çeşitli konularda yaptığı açıklamaların yer aldığı videonun yayınlanmasının ardından konuşmasına devam eden Erdoğan, şunları söyledi: "Gördüğünüz gibi yalanlar silsilesi devam ediyor. Bir taraftan 'talimat vermedim' diyor ama ilçe başkanı da aldığı talimatın gereği orada fotoğrafı çektiğini ve ondan sonra da burada böyle bir inşaatın olmadığını söylüyor. Aynı şekilde Adana'da 'Cumhurbaşkanlığının böyle bir dev hastane yapmadığından' bahsediyor. Adana'da hastane falan söz konusu değil ki... Adana'da fuar merkezinin, Belediye Başkanı gelmiş oradaki standları panellerle bölmek suretiyle ortaya 'hastane çıkardım' diye, girişine de 'sahra hastanesi' diye bir yazı yerleştiriyorlar. Ama tabii yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor, hemen yan tarafında da 'kongre merkezi' yazıyor, böyle bir durum var. Çok lüks modern bir şehir hastanesi başta olmak üzere oradaki diğer hastanelerimizle zaten Adana'nın bu sıkıntılarını biz çoktan yerine getirdik. Demek ki bunun, Adana'da ne var, ne yok, bundan da haberi yok. 'Sahra hastanesi' dediler gidin bakın bakalım şu anda böyle bir şey orada var mı? Yok. Her şeyi yalan. Biz ne aldanan ne de aldatan olmadık. Şuanda Başakşehir Şehir Hastanesi'nin birinci, etabını açtık. İkinci etabını da inşallah 20 Mayıs'ta açıyoruz. 2 bin 500'ü aşkın yatak kapasitesine sahip, dünyadaki sayılı hastanelerden birini açöış olacağız. Yol itibariyle bütün alt yapı hazır. Metro yapımıyla ilgili talimatları da verdim. Metro konusundaki çalışma daha da hızlanacak. Başakşehir Şehir Hastanesi'ne hem yol hem metro gelmiş olacak. Burayı büyükşehir belediyesi, daha önce AK Parti'de olduğu için yolunu ve metrosunu yapacaktı. Tabi bu beyefendi yeni gelen ne yolu ne metroyu yapamam deyince biz de iyi ki iktidardayız. Hemen talimatı verdik. Yolunu da metrosunu da biz yapmak üzere inşallah Başakşehir Şehir Hastanesi'nin o ihtiyacını da gidermiş oluyoruz"
"Başkanımız biliyorsunuz, bir açıklama yaptı. Bu açıklamasıyla sadece inancının, ilminin ve yürüttüğü görevinin gereğini yerine getirmiştir. Söyledikleri de sonuna kadar doğrudur. Elbette Diyanet İşleri Başkanımızın sözleri sadece kendini Müslüman olarak tanımlayan, İslam dairesinde gören kişiler için bağlayıcıdır. Kendini bu sıfatlarla tanımlamayanlar için söz konusu ifadeler sadece bir görüşten ibarettir. Bir defa burada şu gerçeği çok net görmemiz lazım, ülkemizde eğer İslam adına konuşması gereken birisi varsa, bir kurum varsa Diyanet İşleri Başkanlığıdır ve buranın Din İşleri Yüksek Kurulu vardır. Kalkıp da bu Ankara Barosunun yetkisinde olan bir konu değildir. Herkes yerini bilecek, haddini bilecek. Ankara Barosunun açıklaması başta olmak üzere Diyanet İşleri Başkanı'mızın görüşlerine karşı kullanılan üslup, konu ve şahıs boyutunu aşıp doğrudan İslam'a yönelen kasıtlı bir saldırı halini almıştır. Zira Diyanet İşleri Başkanı'mıza yapılan saldırı devlete yapılan saldırıdır. Diyanet İşleri Başkanı'mıza ve açıklamalarına karşı kullanılan her kavram, yapılan her gönderme karşımızdaki zihniyetin ilkelliğini ve içindeki nefret bataklığının birer yansımasıdır. Milletimizin inancına, değerlerine ve onları temsil eden kavramlara böylesine kin duyulabildiğini, bu husumetin böylesine pervasızca ifade edilebildiğini görmekten üzüntülüyüz. Faşizmin en ilkel halini yansıtan bu yaklaşımların ülkemizdeki varlığı, demokrasi, çoğulculuk, inançlara saygı gibi ilkelerin hala yerli yerine oturmadığına işaret ediyor."
Demokratlık adına faşizmi, halkçılık adına millet düşmanlığını, yargı adına hukuksuzluğu, eşitlik adına sapkınlığı yücelten bu mankurtların gerçek yüzleri birer birer ifşa olmaktadır. Türkiye, geçmişleri darbe ve cunta çığırtkanlığından vesayetin sözcülüğüne kadar pek çok kara lekeyle dolu olan bu zihniyetten arınma aşamasına gelmiştir"
"Aziz milletim artık tünelin ucu Allah'ın izniyle göründü. İnanıyorum ki Ramazan Bayramı'nı iki bayram olarak Rabb'im bizlere kutlamayı nasip etsin. Bu duygularla bir kez daha Ramazan-ı Şerif'inizi tebrik ediyorum. Tuttuğunuz oruçların, eda ettiğiniz ibadetlerin Rabb'im katında kabul olmasını diliyorum ve milletimin özellikle de bu hafta sonu kısıtlamalarına göstermiş olduğu ilgiyi, alakayı ve onlara göstermiş olduğu riayete şahsım, özellikle Kabinem adına teşekkür ediyorum, kendilerini kutluyorum. İşte dayanışma budur, birlik beraberlik budur ve bu kardeşlik anlayışı içerisinde inşallah biz bu koronavirüsü yeneceğiz. Salgında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı temenni ediyorum. Bütün sağlık çalışanlarımıza, bütün sağlık mensuplarımıza şahsım, milletim adına şükranlarımı özellikle bildirmek istiyorum. Bu süreçte onların içerisinde de ölenler oldu, onlara da Allah'tan rahmet diliyorum"
Son Dakika › Güncel › İSTANBUL -CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, KABİNE TOPLANTISI SONRASI KONUŞTU - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?