YPG'li teröristlerin beton bloklarla tünel inşası görüntülendi
Mardin'in Nusaybin ilçesinin karşısındaki Suriye'nin Kamışlı kentinde PKK/YPG'li teröristlerin, 'U' şeklinde beton bloklarla tünel yapımı sürüyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Suriye'nin kuzeyinde terör örgütü PKK/YPG'ye yönelik harekat hazırlığı sürerken, Mardin'in Nusaybin ilçesinin karşısında bulunan Kamışlı'da teröristler, önceden kazdıkları hendeklerin üzerine 'U' şeklindeki beton bloklar yerleştiriyor. TIR'larla bölgeye bırakılan beton bloklar, ters olarak yan yana dizilip, tünel haline getirilerek, üzerleri iş makineleriyle toprakla örtülüyor. Teröristlerin beton blokları, hendeklere yerleştirilmeye devam ettiği Nusaybin'den görüntülendi.
GÖRÜNTÜ GEÇİLİYOR
Haber-Kamera: Ahmet AKKUŞ/NUSAYBİN (Mardin), -
========================
Urartuca bilen kale bekçisi 57 yıldır görevde
Van'ın Gürpınar İlçesindeki Urartu dönemine ait Çavuştepe Kalesi'nin 57 yıllık bekçisi ve dünyada Urartuca'yı bilen az sayıda insandan biri olan Mehmet Kuşman (80) bu dili yaşatmak için çabalıyor. Dünyada bu dili bilen 12 kişiden biri olan Kuşman, dilin unutulmaması için Urartuca'yı en büyük oğluna da öğrettiğini, dilin yaşatılmasının çok önemli olduğunu belirtti. Emekli olmasına rağmen 14 yıldır kalede kalmaya devam eden ve ömrünü adeta buraya adayan Kuşman, bölgeye gelen yerli ve yabancı turistlere de Urarartu alfabesini anlatıp, Urartuca yazdığı tablet ve kolyeleri satarak geçimini sağlıyor.
Gürpınar İlçesine 10 kilometre uzaklıkta bulunan Van- Hakkari Karayolu'nun güney tarafında bulunan Urartulara ait Çavuştepe Kalesi'nde 43'ü kadrolu olmak üzere toplam 57 yıldır bekçilik yapan Mehmet Kuşman, Türkiye'de Urartucayı bilen 7, dünyada ise 12 kişiden biri olduğunu söyledi. Kuşman, bu dili bölgeye kazı çalışması için gelen hocalardan ve onların verdiği kitaplar ile Suriye ve Irak'tan aldığı yayınlardan öğrendiğini belirtti.
57 YILDIR BU KALEDE BEKÇİLİK YAPIYORUM
Urartucayı öğrenmek için büyük çaba gösterdiğini anlatan Kuşman, "Önce buradaki kazılarda levhaların üzerindeki yazıların ne anlama geldiğini anlamaya çalıştım. Daha sonra Van Kalesi'ndeki kitabeleri bir deftere yazdım. Ardından da İran, Irak ve Suriye'ye giderek Ururtuca yazılan kitabeleri tek tek not ettim. Onları gelip çalıştım. Yaklaşık 3 yıl içinde alfabeyi oluşturdum. Daha sonra da dili öğrenip kelimeler kurmaya başladım. Şu anda dünyada Ururtuca'yı bilen 12 kişiden biriyim. Şimdi taş levhalar üzerine Urartuca yazıp süs eşyası olarak satıyorum. Buda benim için ayrıca bir gelir kaynağı oldu. 2005'te emekli oldum. Emekliye ayrıldıktan sonra da burada gönüllü olarak kalmaya devam ettim. Ben 14 yıldır burada gönüllü bekçilik yapıyorum" dedi.
Kuşman, Çavuştepe Kalesi'nin bekçiliği, temizliği ve gelen turistlere tercümanlığını yaptığını anlatarak, "Çok eskilerde Türkiye'de Urartuca bilen 60-65 kişi vardı. Şimdi artık herkes öldü. Beni de sayarsanız bu sayı 7'ye indi. Bundan dolayı Kültür Bakanlığı beni zaman zaman yurtdışına gönderiyor. Ben de artık 80 yaşıma girdim. Burada sabah geldiğim ilk saatlerde kalede çöp temizliği yapıyorum. Daha sonra kalede kaçak kazı yapılıp yapılmadığı konusunda kontroller yaptıktan sonra tezgahıma geçip taş yapıyorum. Buraya gelen turistleri gezdiriyorum. Buranın tarihi ile ilgili bilgiler veriyorum. Urartuca yazdığım yazıları gösteriyorum. Benim yaşımda olanlar hiçbiri çalışmıyor" diye konuştu.
UNUTULMAMASI İÇİN BU DİLİ ÖĞLUMA DA ÖĞRETTİM
Kuşman, bu dilin unutulmaması için oğluna da öğrettiğini söyleyerek, "Oğlum üniversiteyi bitirdi. Şimdi Van'da Sosyal Güvenlik Kurumu'nda şef. Geleceğin Kaymakım adayı. Oğlum bana söz verdi. Kaymakam olduktan sonra Türkiye'nin neresine tayini çıkarsa çıksın en az 10 kişiye Urartuca dilini öğreneceğini bana söyledi. Ben de çok sevindim. Bu konuda talep yok. Van'a gelen her valiye de bu durumu anlattım" dedi.
TARİHİ ESERLERİ YURTDIŞINA SATMAYIN
Vatandaşları tarihi eserler konusunda da uyaran Kuşman, "Vatandaşlarımız buldukları bir eseri müzelere versinler. Yabancılara vermesinler. Yabancılara verdikleri zaman hem kendisi, hem devlet zarar eder. Tarihi eserlerin bizim ülkemizde kalması bizim açımızdan çok iyi bir şey" ifadelerini kullandı.
Samsun'dan Van'a gelen kafileye rehberlik yapan Merve Keçeci ise Urartuca dilini nadir bilen insanlardan biri olan Mehmet Kuşman'ı görmek için Çavuştepe Kalesi'ne geldiklerini söyledi.
Kafilede yer alan Ayça Arslan ise Urartucayı bilen nadir insanlardan biri olan Mehmet Kuşman'ı herkesin gelip ziyaret etmesini isteyerek, "Amcamız 80 yaşına girmesine rağmen Türkiye'de Urartuca dilini bilen nadir insanlardar biri. Bazalt taşından bir çok şekiller yapmış. Tanrı Haldi'nin, karısı Hela'nın bütün hepsinin yazıtlarını hep bazalt taşlarına işlemiş. Kendisi 57 yıldır burada bekçi ve burayı herkese tanıtmaya çalışıyor" dedi.
KUTU
Gürpınar ilçe merkezine 10 kilometre mesafede bulunan Urartu dönemine ait Çavuştepe Kalesi, II. Sarduri tarafından M.Ö. 764-734 ta-rihleri arasında yaptırılmış. Kurucusuna izafeten kale, Sardur'un şehri anlamında 'Sardurihinili' olarak adlandırılmaktadır. Burası İ.Ü. Edebiyat Fakültesi'nden Prof. Dr. Arif Erzen tarafından 1961-1986 yılları arasında yürütülen kazılar sonucunda ortaya çıkarılmıştır.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------
-Çavuştepe Kalesi'nin drone görüntüleri
-Kale bekçisi Mehmet Kuşman'ın Atölyesinden çıkması
-Kuşman'ın kaleye gelen ziyaretçilerle ilgilenmesi
-Kuşman'ın gelen ziyaretçilere kaleyi anlatması
-Kuşman ve ziyaretçilerin kaleyi gezmesi
-Kuşman'ın kaleyi anlatması
-Kaleyi ziyaret eden turistlerden detaylar
-Turistlerin Mehmet Kuşman'ı anlatması
-Kuşman'ın atölyesinde taşlara işleme yapması
-Kuşman'dan detaylar
-Mehmet Kuşman ile röportaj
-Drone ile kale ve ziyaretçilerden detaylar
SÜRE: 6 DAKİKA 2 SANİYE
BOYUT: 1 GB 130 MB
Haber-Kamera: Behçet DALMAZ- Orhan AŞAN- Tuncay AVCI/VAN, -
======================
'30 dakika' kampanyaları, kuryelerin hayatlarını tehlikeye atıyor
Özellikle, fast food yemek firmaları tarafından uygulanan, siparişin, 30 dakika içinde müşteriye ulaşmaması durumunda ücret alınmamasını kapsayan kampanyalar, motosikletli kuryelerin hayatını tehlikeye atıyor. Karşıyaka Motosiketli Kuryeler Derneği Başkanı Ufuk Tatar (39), siparişlerin zamanında yetişmesi adına birçok kuryenin hayatını tehlikeye attığını belirterek, "Çünkü bu ücretlerin birçoğu kuryelerin maaşından kesiliyor. Evine ekmek götürme derdindeki kuryeler de trafik kurallarına uymadan gitmeyi tercih edebiliyorlar. Buna ek olarak, olası bir trafik cezası da, yine kuryenin cebinden çıkıyor" dedi.
Fast food firmaları tarafından sıkça uygulanan, siparişin 30 dakikada içinde müşteriye ulaşmaması durumunda müşteriden ücret alınmamasını kapsayan kampanyalar, motosikletli kuryelerin hayatlarını riske atmasına sebep oluyor. Karşıyaka Motosikletli Kuryeler Derneği Başkanı Ufuk Tatar, konuyla alakalı olarak, kendi derneklerinin de bağlı olduğu Tüm Anadolu Motosikletli Kuryeler Federasyonu'nun, siyasilerle iletişimde olduğunu ve bu konu hakkında çalışmaların sürdüğünü belirterek, "Sipariş, vaat edilen sürede müşteriye ulaşmadığı takdirde ve müşteri de ücret vermediğinde, iş yeri sahipleri ya da müdürleri, sipariş ücretini kuryenin maaşından ya da yevmiyesinden kesiyor. Bunu yapamazsa da mobbing uyguluyor, vardiyaların ya da çalışılan iş yeri şubesinin değiştirilmesi gibi uygulamalara gidiliyor. Çok düşük ücretlere çalışan kuryeler de hem maddi hem de manevi yaptırımlarla karşılaşmamak için, trafik kurallarını hiçe saymayı tercih edebiliyorlar. Müşteri ücret vermediğinde, iş yerindeki patronlar, 'Bu senin hatan', 'Daha hızlı olabilirdin' gibi cümleler kuruyor" dedi.
'30 DAKİKA, İNSAN ÖMRÜNDEN DAHA DEĞERLİ DEĞİL'
Birçok kurye arkadaşının, yaralamalı ya da ölümlü trafik kazasına karıştığını belirten Tatar, "Ben yaklaşık 20 yıldır kuryeyim. Bu süreçte, birçok arkadaşım trafik kazasında vefat etti. Biz, '30 dakikanın' insan ömründen daha değerli olmadığına inanıyoruzö dedi. Tatar, büyük firmaların kuryelere, gerekli güvenlik ekipmanlarını bir nebze olsun karşıladığını, ancak daha yerel ölçekteki işyerlerinin bunu dahi yapmadığını belirterek, sorunların bir an önce çözülmesini istediklerini söyledi.
15 yıldır motosikletli kurye olan dernek üyesi Evren Denker (42) ise, verilen ekipmanların da sağlıksız olduğunu vurgulayarak, "Çoğu zaman iş yerlerinin verdiği kasklar, kırık ya da kullanılmaz halde oluyor. Kask haricinde de başka bir şey verilmiyor" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------
- Dernek Başkanı Ufuk Tatar ve üye Evren Denker ile röp.
- Siparişlerin motosiklete yüklenmesinden görüntü
- Yoldaki motosikletli kuryelerden görüntü
- Sosyal medyadan alınan, kuryelerin kaza görüntüsü
- Genel ve detay görüntü
Haber: Davut CAN - Kamera: Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR,
=====================
Van'da 1 kişiyi yaralayan şüpheli yakalandı
Van'da tartıştığı Naci Askar'ı silahla vurarak yaraladıktan sonra kaçan Subet Yıldız, polisin takibiyle yakalandı. Hakkında daha önceden başka suçtan kesinleşmiş 10 yıl hapis cezası bulunan Yıldız, tutuklandı.
Van'ın İpekyolu ilçesi Bahçıvan Mahallesi'nde 29 Ağustos günü yaşanan olayda Naci Askar, silahla vurularak yaralandı. Saldırgan adı açıklanmayan bir kişiyi de tehdit ederek olay yerinden kaçtı.
Polis, yaptığı araştırmalar sonunda şüphelisinin Subat Yıldız olduğunu belirledi. Kurulan özel ekip, Yıldız'ı Hafiziye Mahallesi Gölbaşı Sokak'ta yürürken yakaladı. Gözaltına alınan Yıldız ile birlikte 1 adet ruhsatsız tabanca ele geçirildi.
Sorgusunun ardından adliyeye sevk edilen Yıldız, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Yıldız hakkında başka bir suçtan daha önceden kesinleşmiş 10 yıl hapis cezası olduğu bildirildi.
Görüntü Dökümü
-----------
-Şüphelinin olay sırasındaki güvenlik kamerası görüntüleri
-Şüphelinin adliyeye sevk edilmesi
VAN,
=======================
Protez kollu usta, kamera ve fotoğraf makinelerine hayat veriyor
KONYA'da 40 yıldır elektronik tamiri ustalığı yapan Mehmet Akgün (51), 12 yıl önce elektrik akımına kapılması sonucu sol ayak parmakları ile sol kolunu dirseğinin altından kaybedip, protez takılmasına rağmen, kamera ve fotoğraf makinelerini tamir edip, onlara hayat vermeye devam ediyor. Akgül, "İlk başlarda zorlansam da yine kendi işimi yaptım. Dünyada başaramamak diye bir şey yok. İnsanların iki kolu olmuyor, iki gözü görmüyor; ama yine de başarılı oluyor." dedi.
11 yaşında çırak olarak radyo ve televizyon tamirciliğine başlayan Mehmet Akgül, mesleğindeki ilk 5 yılın ardından sadece kamera ve fotoğraf makinesi tamir ederek sürdürdü. Kente en tanınmış ustaları arasında yer alan ve diğer illerden getirilen kamera ve fotoğraf makinelerini de tamir eden Akgül, 12 yıl önce elektrik akımına kapıldı. Sol kolu dirsek altında protez takılmasına rağmen tek koluyla tamir ettirmeyi sürdüren Akgül, mesleğe başlama hikayesini anlattı. Akgül, şunları söyledi:
"1979'da radyo, televizyon tamirciliği üzerine ilk çıraklığımı yaptım. 1985 yılına kadar çıraklık ve kalfalık dönemim devam etti. 1985'ten sonra ise elektronikten anladığımın için fotoğraf makinesi tamirine yöneldim. O dönem Konya'da bu işi yapan yoktu. Benimde bu tür konulara eğilimim ve becerim vardı. Bir ustamızla tanıştım. Bana makineyi ve parçalarını öğretti. O günden beride bu işi yapıyorum."
İKİ ELLE BİLE YAPILACAK BİR İŞİ, TEK ELLE YAPIYORUM
Elektrik akımına nasıl kapıldığını anlatan Akgül, " Kızım evde okul armasını unutmuş. Okuldan da isteyince, annesi balkondan aşağıda olan kızıma atmak istemiş. Atarken arma sokaktaki elektrik hattı kablolarına takılmış. Armayı alabilirim diye düşündüm. Armayı başka bir kablo yardımıyla almak isterken akıma kapılıp, 2- 2,5 metre geri fırladım. Gözümü açtığımda hastanedeydim. 6 ay kadar bir tedavi sürecim oldu. Ancak sonunda kolumu kurtaramadılar. Dirsek altından kolum kesildi. Aynı zamanda ayak parmaklarımda öyle. İster istemez bu durumdan etkilendim. Ne yapabilirim diye düşündüm. Çünkü bizim meslek iki elle bile zor yapılabilen bir iş. Ticaret gibi farklı meslekleri denediysem de olmadı. Tekrar kendi işime döndüm. İlk zamanlar zorlandım; ama azimle, sabırla üstesinden gelmesini bildim. Benim mesleğim bu dedim. O gün, bugündür tek elle de olsa mesleğimi sürdürüyorum. Bazen bir vidayı takabilmek için sabahlara kadar çalıştığım oluyor." diye konuştu.
BİNLERCE MAKİNE ELİMDEN GEÇTİ
Bugüne kadar binlerce makineyi tamir ettiğini ifade eden Mehmet Akgün, "Meslekte elimden binlerce kamera ve fotoğraf makinesi geçti. Halen daha geçmeye devam ediyor. Sadece Konya ve çevresinden değil. Muğla'dan, Antalya'dan, Kastamonu gibi illerden de bana kamera ve fotoğraf makinesi gönderiyorlar. Vakit buldukça bende onları tamir edip, tekrar geri gönderiyorum. Başka illerden de gönderen oluyor; ama onlara yetiştiremeyeceğimi söyleyip gri gönderiyorum." dedi.
HAYATA KÜSÜLECEK BİR DURUM YOK
İnsanın bazı uzuvları olmadan da yapabileceği çok şeyin olduğunu belirten Mehmet Akgün, "Bir uzvunun eksik olması, insan için bazı zorluklar getiriyor; ama şuna ben kesinlikle inanmıyorum, yeni gençlerimize bakıyorum, bir konu veriyorum, 'yapamam bu iş zor' diyor. Bir başla, bir yapmaya uğraş. Yapamam, beceremem diye hiçbir şeye inanmıyorum. İnsanoğlu azmetsin. İki eli olmayan, iki ayağı, iki kolu olmayan insanları da görüyoruz. Bu bir insanın bir şeyler yapmasına engel değil. Mutlaka yapabileceğimi bir sürü şey vardır. Bu hayata küsülecek bir durum değildir." şeklinden konuştu.
Görüntü Dökümü
-------
- Mehmet Akgül'ün kamera ve fotoğraf makinesi tamir etmesi
- Dükkandan detay
- Müşteriyle ilgilenmesi
- Genel ve detay
- Akgül röp.
Haber- Kamera: Tolga YANIK KONYA DHA))
===============================
'Yetişmez' denilen yerde 40 ton deveci armudu üretti
Çanakkale'nin Ayvacık ilçesinde market işleten İlhan Gürel (44), 10 yıl önce bahçesinde deveci armudu yetiştirmeye karar verdi. Çevresindekilerin 'Burada olmaz, yetiştiremezsin' demesine rağmen fidanlarını dikip büyüten Gürel, bu yıl yaklaşık 40 ton ürün elde etmeyi bekliyor. Şu ana kadar topladığı 10 ton deveci armudunu kilosu 3 TL'den satan Gürel, yaklaşık 30 ton daha ürün hasat edeceğini söyledi.
Ayvacık ilçesinde market işleten İlhan Gürel, Çayiçi mevkiindeki 22 dönümlük bahçesinde 10 yıl önce deveci armudu yetiştirmeye karar verdi. Ancak çevresindekiler, iklimin uygun olmadığını ve bahçesinde deveci armudunun yetişmeyeceğini söyledi. Buna rağmen fidanlarını dikerek büyüten Gürel'in yüzü bu yılki yüksek verim ve fiyatlar ile güldü. Lezzeti, dayanıklılığı ve iriliği ile ön plana çıkan deveci armudunu üreten Gürel, şu ana kadar hasat ettiği 10 ton ürününü toptan kilosu 3 TL'den sattı. 30 ton daha ürün hasat etmeyi bekleyen Gürel, bahçesinden toplamda 40 ton ürün beklediğini söyledi.
Deveci armudunun piyasada aranan bir meyve olduğunu belirten İlhan Gürel, "Bölgemizde ilk kez biz üreticiliğine başladık. İlk başlarda bana 'bu ürünü yetiştiremezsin, olmaz' dediler. Ama biz mücadeleyi bırakmadık. 10 yıl önce fidanlarımızı dikmiştik. 3 yıl sonra ürün vermeye başladı. Asıl verim ise, 10-12 yaş arasında oluyor. Şu anda da başardığımıza inanıyorum. 10 yılımızı tamamladık ve verimimiz arttı. Tabii bu meyve için bakım da, iklim de önemli. Çiçek döneminde don yaşamazsak ürünümüz güzel oluyor. Ayvacıkımıza da bu ürünü tattırdık. Kış armudu, daha dayanıklı ve lezzet olarak çok güzel bir ürün. Talep de yoğun oluyor. Şu anda da ürünlerimizi piyasaya sunduk. Bu yıl fiyatlar beklentimizin üzerindeö diye konuştu.
'AĞIRLIĞI 1 KİLOYU ULAŞAN ARMUTLAR OLUYOR'
Topladığı deveci armutlarının en küçüğünün 300 gram civarında olduğunu, en büyüğünün de 1 kilo 200 grama kadar ulaşabildiğini söyleyen Gürel, "Ortalama ise, 400-500 gram civarında oluyor. 600 gramı geçen armutları duble armut olarak adlandırıyoruz. 200-300 gram armutlarımıza ikinci sınıf armut, 300 gramı geçen armutlara da birinci sınıf armut diyorum. Genelde 800-900 gram gelen armutlar dışarıya ihraç edilen armutlarö dedi.
Bu yıl aldığı verim ve fiyattan memnun olduğunu söyleyen İlhan Gürel, 22 dönümlük meyve bahçesini daha da büyütmeyi hedeflediğini belirtti.
Görüntü Dökümü
--------------
-Tarladan genel ve detay görüntü
-Deveci armudundan genel ve detay görüntü
-Üretici İlhan Gürel ile röp.
Haber-Kamera: İpek YAVAŞ/AYVACIK (Çanakkale),
==============================
Yol vermeme kavgasında 'tatlı' uzlaşma
Denizli'de yol vermeme nedeniyle çıkan tartışmanın kavgaya dönüşmesiyle karakolluk olan iki otomobil sürücüsü, Cumhuriyet Savcısı'nın atadığı uzlaştırmacıyla barıştı. Arkadaş olan sürücüler, baklava yiyerek olayı tatlıya bağladı.
15 Mayıs Mahallesi Kayalık Caddesi'nde 2 ay önce yaşanan olayda, otomobil sürücüleri züccaciyeci Gazi Ünver (37) ile özel şirkette şoför olan Emrah Aktürk (26) arasında trafikte yol vermeme tartışması çıktı. İki sürücü arasında başlayan tartışma, kavgaya dönüştü. Ünver tarafından darp edildiğini iddia eden Aktürk, sağlık raporu aldıktan sonra polis merkezine giderek şikayetçi oldu. Polis merkezinde ifadesi alınan Ünver, daha sonra serbest bırakıldı. Cumhuriyet Savcısı, soruşturma kapsamında 2 sürücünün dosyasını uzlaştırma yönetmeliği kapsamında ilk olarak Uzlaştırma Uzmanı Ramazan Bolat'a gönderildi. İki sürücüyle konuşan Bolat, kavganın mahkemeye gitmeden tatlıya bağlanması için buluşma ayarladı. Bir pastanede uzlaştırmacı Bolat ile bir araya gelen sürücüler Gazi Ünver ve Emrah Aktürk, ilk buluşmada bir süre konuşup sohbet ettikten sonra birbirlerinden özür diledi. Daha sonra tokalaşan ve birbirlerine sarılan Ünver ile Aktürk, baklava yedikten sonra arkadaş oldu.
'OLAY SIRASINDA BİRBİRİMİZİ TANIMIYORDUK SONRA ARKADAŞ OLDUK'
Uzlaştırmacı sayesinde kavganın tatlıya bağlandığını belirten Gazi Ünver, olay günü çok stresli olduğuna dikkat çekerek, şöyle dedi:
"Trafikte yol vermeme kavgasından dolayı buradayız. Olayın yaşandığı gün, işlerim yüzünden oldukça stresliydim. Arkadaşla olayı büyütmedik ve tatlıya bağladık. Topluma iyi bir mesaj vermek istedik. Bir daha böyle olaylar yaşanmaz. Talihsiz bir olay yaşadık. Diğer sürücü şikayetçi olunca olayı adliyeye yansıttı. Daha sonra mahkemeye gitmeden savcılığın görevlendirdiği uzlaştırmacıyla olayı tatlıya bağladık. Olay sırasında birbirimizi tanımıyorduk ama sonra arkadaş olduk. Artık sürekli görüşeceğiz."
Diğer sürücü Emrah Aktürk ise "Yol vermeme kavgasında küfürleştik. Ben de polis merkezine giderek şikayetçi oldum. Uzlaştırmacı aramıza girdi ve bir araya geldik. Gazi Bey iyi bir insan. Olay nedeniyle özür diledi. Barıştık ve olayı tatlıya bağladık. Bu halkımız için örnek bir davranış olur. Bizim yol vermeme kavgası arkadaşlığa dönüştü" dedi.
Uzlaştırmacı Ramazan Bolat, dosyada uzlaştırmacı olarak görev aldığını ifade ederek, "İki taraf trafikte yaşadıkları kavga nedeniyle uzlaşmak istediler. Uzlaşmanın önemli noktası, hata yapanın yanlış yaptığını kabul edip, karşı taraftan özür dileme erdemini göstermesi. Hata yaptığını kabul eden Gazi Bey, özür diledi ve güzel bir buluşma oldu, güzel bir dostluğun başlangıcı da oldu" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------
- Pastanede buluşan iki sürücü ve uzlaştırmacıdan görüntü
- Gazi Ünver'den ve Emrah Aktürk'den detay
- İki sürücünün birbirlerinden özür dilemesi, tokalaşıp, sarılması
- İki sürücünün tatlı yemesinden görüntü
- Gazi Ünver'in konuşması
- Emrah Aktürk'ün konuşması
Haber: Ramazan ÇETİN- Kamera: Deniz TOKAT/DENİZLİ,
Son Dakika › Güncel › Dha yurt bülteni-3 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?