DHA YURT BÜLTENİ - 6
Bakan Kurum 'Karadeniz İklim Değişikliği Eylem Planı'nı açıkladı
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Karadeniz Bölgesi'ndeki 6 ili kapsayan, 15 maddelik 'İklim Değişikliği Eylem Planı'nı açıkladı. Bölgede dere yatağında bulunan, iklim değişikliği nedeniyle risk altında olan, acil ve öncelikli taşınması gereken 1950 bina tespit edildiğini belirten Kurum, "Riskli bölgelerde yaşayan 2000 aileyi, kentsel dönüşüm kapsamında yapacağımız konutlara taşıyacağız" dedi. Kurum, Karadeniz'deki iklim değişikliğine bağlı afetleri azaltmak için hazırlanan eylem planının, Türkiye'nin tamamı için de uygulanacağını söyledi.
Trabzon'da, otelde 'Karadeniz Bölgesi İklim Değişikliği Eylem Planı Toplantısı' düzenlendi. Toplantıya Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un yanı sıra Trabzon, Rize, Samsun, Giresun, Ordu, Artvin'in vali ve belediye başkanları ile kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri katıldı. Bakan Kurum, Karadenizlileri, ülkeyi ve tüm dünyayı yakından ilgilendiren önemli meseleyle ilgili toplandıklarını belirterek, iklim değişikliğinin son yıllarda uluslararası gündemi meşgul eden en önemli konulardan biri haline geldiğini söyledi.
'NÜFUSUN 3'TE 1'İ KÜRESEL ISINMADAN ETKİLENECEK'
Dünya liderlerinin bir araya geldiği, G20 ve G7 zirvelerinde ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu gibi toplantılarda terör, göç ve iklim değişikliğinin öne çıkan başlıca konular olduğunu belirten Kurum, şöyle konuştu:
"Önleyici tedbirler almak ve aynı zamanda uyum sağlamak için ülkeler birbirine yardımcı olmak zorunda. Çünkü iklim değişikliği maalesef sınır tanımıyor. İklim değişikliği ve dünyada etkilerine bakacak olursak, sanayi devriminden bu yana dünyanın ortalama sıcaklığı 1,1 derece arttı. Eğer tedbir alınmazsa bu yüzyılın sonunda ortalama sıcaklıklar yaklaşık 4- 6 derece artacak. Deniz suyu seviyesi 19 santim yükseldi. 2100 yılında denizlerimizde su seviyesinin 5 metre yükselmesi bekleniyor. Bu kötü senaryo gerçekleşirse birçok adanın sular altında kalması, pek çok yerel kültürün yok olması ve buna bağlı olarak İklim göçü meydana gelmesi öngörülüyor. Yani dünyada yaşayan insan nüfusunun 3'te 1'i küresel ısınmadan etkilenecek gibi gözüküyor. Önümüzdeki 100 yılın sonunda tarım için uygun alanların miktarı azalacak, kıtlık ve kuraklık baş gösterecek. Sel, fırtına, tayfun gibi doğal afetlerin sayısı, şiddeti ve yeri de artacak. Tatlı su kaynaklarıyla ilgili sıkıntılar meydana gelecek. Sadece insanlar için değil, tüm canlılar için dünya, yaşanması zor bir yer olacak. Yine dünyamızda birçok canlı türünün yok olacağına, ekosistemin bozulacağına dair öngörüler bulunuyor."
'2100 YILI UZAK GELMESİN'
İklimi değiştirenin, insanın kendisi olduğunu vurgulayan Bakan Kurum, "Şehirlerimizde nüfus yoğunluğunun artması, trafik sorunu, aşırı tüketim gibi faktörlerle iklim değişikliğine sebep olduk. İklim değişikliğinin etkilerini önleyecek olan da yine bizleriz. Sadece devletlerin, ilgili kuruluşların değil tüm bireylerin çevre için duyarlı olması gerekiyor. 2100 yılı bize uzak gelmesin. Çocuklarımıza, gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakmak hepimizin görevi. Ani bastıran sağanaklarda metrekare başına düşen yağış miktarı, altyapısı düzgün olan ülkelerde de sel felaketlerine yol açıyor. Örneğin; Avrupa'da Berlin'de, Roma'da ayrıca Madrid ve Münih gibi şehirlerde aşırı yağışlar hayatı felç ediyor. Caddelerde insanlar yüzüyor, köprüler yıkılıyor, araçlar sürükleniyor. Daha 2 gün önce Washington'u sel aldı. Bölgede bulunan pek çok nehrin suyu yarım saat içinde 22 santimetre yükseldi. Hatta Beyaz Saray bu durumdan etkilendi. Dolayısıyla iklim değişikliği yeni bir parametre olduğu için altyapınız ne kadar düzgün olursa olsun bu etkileri yaşıyorsunuz" diye konuştu.
'TÜRKİYE CİDDİ TEHDİT ALTINDA'
Türkiye'nin, iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgeler arasındaki Akdeniz Havzası'nda yer aldığını ve ciddi tehdit altında olduğunu kaydeden Bakan Kurum, şunları söyledi:
"Son yıllarda bu iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarını hep birlikte yaşamaya başladık. Kıyılarımızdaki ölçümler, deniz seviyesinin yıllık 6 mm civarında yükseldiğini gösteriyor. Deniz suyu sıcaklığımız da arttı, bu artışa bağlı olarak şiddetli ve sık yağışlar meydana geldi. İnsanlar için önemli oksijen kaynaklarından olan deniz çayırları yok oluyor. Akdeniz çölleşiyor. Bu süreçte, Tropikal canlı türleri Kızıldeniz üzerinden kıyılarımıza geliyor. Daha önce ülkemizin sahillerinde bulunmayan, görselde de görmüş olduğumuz balon balığı, aslan balığı gibi istilacı tür balıklara rastlar olduk. Bu tür balıklar, denizlerimizdeki balık çeşitliliğini de tehdit etmeye başladı. Yine ülkemizin akciğerleri olan ormanlarımızda küresel ısınmaya bağlı olarak yangın riski artıyor. İklim değişikliği ekonomiye de zarar veriyor ve tedarik zincirini bozuyor. Akdeniz normalde kapalı havza olduğu için, hortum ihtimali düşüktür. Ama son dönemde ne yazık ki sıkça hortumlara şahit oluyoruz. Aynı zamanda şiddetli dolu yağışını da yaşıyoruz. Antalya'da ceviz büyüklüğünde dolu yağdı. Sel suları, seraları yerle bir etti. Tüm bunlar yüzünden mahsullerimiz zarar görüyor, bu da fiyatlara yansıyor. Geçen Ağustos ayında hepimizin bildiği gibi İstanbul'da meydana gelen dolu yağışı; arabalarda, evlerde, iş yerlerinde, yollarda çok ciddi hasara yol açtı. Sadece 15 dakikalık dolu yağışı 3 milyar liralık zarara neden oldu. Bu maliyetle 12 bin konut inşa edebilir, hastaneler ve okullar yapabilir, istihdam sahaları oluşturabilirdik."
'İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLEYECEK'
İklim değişikliğinin herkesi ve her yeri etkileyeceğini belirten Kurum, "Sadece kıyı kesimlerimiz değil, iç bölgelerimizde de iklim değişikliğini hissedeceğiz. İç Anadolu bölgemizde 2100 yılına kadar gereken önlemler alınmazsa kuraklık artacak ve tarım ürünü çeşitliliği azalacaktır. Şimdi size çok yakından bildiğim bir örneği anlatmak istiyorum. Konya Karapınarlıyım. Dünyanın nazar boncuğu olarak adlandırılan Meke Gölü Karapınar'da. Bakanlık olarak ülkemizin diğer doğal güzellikleri gibi burayı da koruma altına aldık. Bu göl kuruma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Bölgede obruklar meydana geliyor ve çökmeler yaşanıyor. Konya gibi tarımın başkenti bir ilimizde seller yaşanmaya başladı. Bunun tabi ki başka etmenleri de var ama en belirgin nedeni iklim değişikliği. En bereketli ovalarımız, ülkemizin gıda deposu bölgelerimiz küresel ısınmanın tehdidi altında" dedi.
'SIFIR ATIK PROJESİ'Nİ YAYGINLAŞTIRACAĞIZ"
Bakanlık olarak iklim değişikliğine karşı mücadele yürüttüklerini dile getiren Bakan Kurum, Türkiye'nin, çevreyi en az kirleten ülkelerden biri olduğunu söyledi. Uluslararası platformda iklim değişikliğiyle mücadele noktasında çaba sarf eden ülkelerden olduklarını kaydeden Kurum, şunları söyledi:
"Daha geçtiğimiz ay Japonya'da düzenlenen G20 Zirvesi'nde, üye ülkelerin bakanlarıyla yapmış olduğumuz toplantılarda, iklim değişikliğiyle ilgili uluslararası kamuoyuna çağrıda bulunduk. Ülkemizde bu kapsamda yapmış olduğumuz çalışmaları anlattık. Aynı şekilde G20 Zirvesi'nde Sayın Cumhurbaşkanı'mız da iklim değişikliğinin önemiyle ilgili dünya liderleriyle bir araya geldi. 2004 yılındaysa Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne ve 2009 yılında Kyoto Protokolü'ne taraf olduk. 2016'da da Paris Anlaşması'nı imzaladık. Paris Anlaşması'na taraf olmamıza yönelik müzakerelerimizi de sürdürüyoruz. 2030 yılında, sera gazı emisyonlarında yüzde 21'e kadar artıştan azaltım hedefimiz bulunuyor. Bunun için de projeler gerçekleştiriyoruz. Başta 'Sıfır Atık' projesi olmak üzere deniz çöpleriyle mücadele için başlattığımız 'Sıfır Atık Mavi Hareketi', bisiklet yolları, millet bahçeleri gibi çevreci hareketlerle İklim Değişikliğinin etkilerini azaltmaya çalışıyoruz. 2017 yılında Sayın Emine Erdoğan hanımefendi öncülüğünde başlattığımız 'Sıfır Atık' projemizle çöpleri kaynağında ayrıştırarak, metan gazının engellenmesini hedefliyor; aynı zamanda israfın önüne geçiyoruz. Bu projeyle 2023 yılına geldiğimizde, yıllık 4 milyar dolar tasarruf edeceğiz, 100 bin kişiye de istihdam sağlamış olacağız. Önümüzdeki günlerde Sıfır Atık Yönetmenliği'ni yayımlayarak, tüm ülkede sıfır atık projesini yaygınlaştıracağız."
'YEŞİL ALANLARI ARTIRIYORUZ'
Alınan 2 nefesten 1'inin denizlerden 1'inin ise ormanlardan geldiğini aktaran Bakan Kurum, "Denizlerimizi korumak için geçtiğimiz ay 'Sıfır Atık Mavi Hareketi'ni başlattık. Temiz denizlerimizin bir göstergesi olarak mavi bayrak alan plaj sayımızı 463'e çıkardık. Yine plastik poşetlerin oluşturduğu kirlilikle mücadele için bir karar aldık. 2019 yılı itibarıyla ülkemizde plastik poşetleri ücretli hale getirdik. Çok şükür, önemli bir yol da katettik. Burada çok önemli bir güncel veriyi sizlerle paylaşmak isterim. Türkiye'deki 5 büyük market zincirinin verilerine göre, geçtiğimiz yılın ilk 6 ayında 2 milyar 54 milyon olan poşet sarfiyatını bu yıl 464 milyona düşürdük. Buna göre, plastik poşet kullanımında yüzde 78 azalma görüldü. Buradan plastik poşet düzenlememize destek veren tüm vatandaşlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum. İklim değişikliğiyle mücadelede havamızı, denizimizi, kaynaklarımızı koruduğumuz gibi şehirlerimizdeki yeşil alan miktarlarını da artırıyoruz. İllerimizde ve hatta ilçelerimizde millet bahçeleri yapıyoruz. 2023 yılına kadar 81 ilde 81 milyon metre karelik alanda millet bahçeleri inşa edeceğiz. Böylece, kişi başına düşen yeşil alan miktarını 15 metre kareye çıkarmış olacağız. Millet bahçelerimizin içinde ve diğer alanlarda sera gazı emisyonunu azaltmak için bisiklet yolları da inşa ediyoruz" diye konuştu.
'7 BÖLGEDE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI HAZIRLANACAK'
İklim değişikliğinin aynı zamanda kalkınma meselesi olduğunu da vurgulayan Bakan Kurum, 11'inci Kalkınma Planı'nda iklim değişikliği ile ilgili mücadeleye yer verildiğini hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Devlet olarak iklim değişikliğinin ülkemizdeki olumsuz etkilerini en aza indirgemek için tüm kurum ve kuruluşlarımız, Bakanlıklarımız, sivil toplum örgütlerimiz, üniversitelerimiz bu konuda çok daha etkin rol alacaktır. Biz de bakanlık olarak 7 bölgemiz için ayrı ayrı İklim Değişikliği Eylem Planı hazırlayacağız. Deniz suyu sıcaklığının son 40 yılın en yüksek seviyesinde gözlenmesi; Buna bağlı olarak yağışların artması, Bölgenin engebeli yapısı nedeniyle afet riskinin artması, can ve mal kaybı yaşanmasından dolayı önceliği Karadeniz bölgemize verdik. Bugün Karadeniz İklim Değişikliği Eylem Planı'nı açıklıyoruz. Diğer bölgelerimizle ilgili çalışmalarımıza süratle devam ediyoruz. İnşallah önümüzdeki 6 ay içerisinde de hazırlıklarımızı tamamlayarak, her bölge için eylem planlarımızı kamuoyuyla ve ilgili bakanlıklarımızla, kamu kurumlarımızla paylaşacağız. İçişleri Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız ile birlikte İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini önlemek ve bir dizi tedbirler almak amacıyla yürüttüğümüz çalışmalar devam ediyor. Bu noktada en son Trabzon'da yaşadığımız sel felaketinden sonra bölgede çok hızlı bir şekilde, derelerin ve o dere yataklarında bulunan binaların taşınması sürecini başlattık"
6 İL İÇİN 15 MADDELİK EYLEM PLANI HAZIR
Rize, Trabzon, Ordu, Samsun, Giresun ve Artvin'i kapsayan 15 maddelik 'Karadeniz Bölgesi İklim Değişikliği Eylem Planı' hazırladıklarını açıklayan Bakan Kurum, maddeleri şöyle sıraladı:
"Mekansal strateji planı ve bütün ölçeklerdeki mekansal planlar iklim değişikliği parametreleri dikkate alınarak hazırlanacaktır. Bölgeye ait mekansal strateji planları çerçevesinde alt ölçekli planları revize edeceğiz. Bu revize işlemi biter bitmez de bahsedilen 6 ilimizdeki belediyelerden alt ölçekli planların gözden geçirilmesini isteyeceğiz. Trabzon, Rize, Ordu, Giresun, Artvin ve Samsun illeri öncelikli olmak üzere dere yataklarında yer alan binalar tespit edilecek ve uygun alanlar için kamulaştırma ve taşıma süreci planlanacaktır. 6 ilde öncelikli olarak dere yataklarında yer alan binaların tespit çalışmalarına başladık. Bölgede yaklaşık 19 bin akar dere, 131 bin de kuru dere bulunuyor. 6 ilimizde bulunan ve birinci derece risk grubundaki 367 derenin taramasını bitirdik. Temmuz ayı sonuna kadar tüm derelerin taramasını bitireceğiz. 1430 kilometre yol üzerinde de inceleme yaptık. Dere yatağında bulunan ve iklim değişikliği nedeniyle risk altında olan, acil ve öncelikli taşınması gereken 1950 adet bina tespit ettik. Riskli bölgelerde yaşayan 2000 aileyi, kentsel dönüşüm kapsamında yapacağımız konutlara taşıyacağız. Bundan böyle Karadeniz bölgemizde dere yatakları ve riskli bölgelerde kentsel dönüşüm çalışmalarımızı, yeni bir yol haritasıyla başlatıyoruz. İlk olarak, Trabzon Araklı merkezde tespit edilen Özgen ve Yolgören mahallesinde 200 konutun inşaatına TOKİ Başkanlığımız başladı. Bakanlığımıza bağlı TOKİ Başkanlığımız eliyle bu riskli bölgelerde 2023 yılına kadar 15 bin konut inşa edeceğiz."
'RİSKLİ BÖLGELERDEKİ KAMU BİNALARI TAŞINACAK'
Dere yatağında bulunan binaların taşınması sürecinde hiçbir mağduriyet yaşanmayacağını vurgulayan Kurum, şunları kaydetti:
"Taşınma ve kira yardımı başta olmak üzere her türlü desteği kardeşlerimize sağlayacağız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Yüksek heyelan riski bulunan bölgelerde yer alan binalar tespit edilerek uygun alanlara taşınacak ve bu bölgelerde inşa faaliyetlerine izin verilmeyecek. Yerel yönetimler uhdesindeki ekonomik ömrünü tamamlamış veya yetersiz kesit genişliğine sahip köprülerin önceliklendirme yapılarak kaldırılması için tespit çalışmaları yapılacaktır. Tespit çalışmalarını yaparken Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'mızla görüşülerek koordinasyon sağlanacaktır. Karadeniz Sahil Yolu'nun yağış sularının denize ulaşmasına engel olan bölümlerinde menfezlerin kapasitesi artırılacaktır. Karadeniz Sahil Yolu'nun sel sularının denize ulaşmasına engel olan bölümlerinde menfez ve köprülerin kapasitesi ve sayılarının arttırılması için ilgili Bakanlıklarla ortaklaşa işbirliği halinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İklim değişikliği kaynaklı afetler, köyleri şehirlere bağlayan veya birbirine bağlayan yolları da tahrip etmektedir. Hem bu yolları kullanılamaz hale getirmekte hem de can ve mal kaybına neden olmaktadır."
Bakan Kurum, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Öncelikle 1 yıl içerisinde tüm köy yolları gözden geçirilerek bu yolların tahrip olmasının en büyük nedeni olan köprü, viyadük gibi yapıların onarımını İller Bankamızla birlikte ilgili belediyelerimizle gerçekleştireceğiz. Dere yatakları ve heyelan alanlarındaki mevcut yollar için alternatif yol güzergahları araştırılacak veya bu yollar güçlendirilecek. Karadeniz Sahil Yolu'nda ve risk altında olan karayollarının altyapısının belli noktalarında ani oluşan taşkınların denize iletilmesini sağlayan su hatları ve tüneller oluşturulacaktır. Dere yataklarının doğal yapısının bozulmaması için bölgede faaliyet gösteren tesislerde denetimler sıklaştırılacak. Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde kalan alanlarda Büyükşehir Belediyelerince, İlçe Belediyesi Mücavir Sınırları içerisinde ilçe belediyelerince diğer alanlarda ise İl Özel İdarelerince Bakanlığımız İl Müdürlükleri ile koordineli olarak dere yataklarından kontrolsüz malzeme alınmaması ve hafriyat dökülmemesi için gerekli önlemlerin alınması için denetimleri sıklaştırıyoruz. Kamu hizmeti veren binaların aşırı iklim olaylarından daha az etkilenecekleri şekilde kent planlarında yer seçimleri yapılacaktır. Hastane, okul, sağlık ocağı, kaymakamlık binaları gibi vatandaşlarımıza hizmet veren kamu binalarını riskli bölgelerden bir an evvel kaldıracağız. İklim değişikliği ve etkileri konusunda yerel yönetimlere düzenli eğitimler verilecektir. İklim değişikliğine bağlı olarak yaşanan sel, taşkın gibi afetlere karşı önlem alınmasını sağlamak ve ortak bilinci yükseltmek için bakanlığımız ve bakanlığımız dışındaki teknik birimlerce vatandaşlarımıza ve yetkili birimlere eğitimler vereceğiz. Yağış suları ve kanalizasyon suları ayrık sistem haline dönüştürülecektir. Altyapı projelerinde iklim değişikliği önemli bir parametre olarak göz önüne alınacak ve yeni dizayn kriterleri tanımlanacaktır."
'ERKEN UYARI SİSTEMLERİ KURULACAK'
İçme suyu, atık su arıtma ve atık depolama gibi kritik altyapı tesislerinde afet risk analizleri yapılacağını kaydeden Bakan Kurum, "Bu bölgedeki belediyelerimiz, gerek bakanlığımız gerekse de ilgili diğer bakanlıklar ve bunlara bağlı kurum ve kuruluşların görüşlerini alarak, altyapı tesislerinin afet risk analizlerinin hazırlanmasını isteyebilecekler. Doğal afet riski taşıyan alanlarda can ve mal güvenliği açısından erken uyarı sistemleri konusunda ilgili kurumlarla koordinasyon sağlanacaktır. Doğal afet riski olan alanlarda erken uyarı sistemi kurulması için Yerel yönetimlere de destek olacağız. Bölgedeki yapılaşmada enerji verimli, iklim duyarlı ve ekolojik özellikli yerel yapı malzemelerinin kullanımı özendirilecek ve yaygınlaştırılması desteklenecektir. Yöresel mimaride enerji verimli, iklim duyarlı ve ekolojik özellikli yerel yapı malzemelerinin kullanımı özendirilecek ve yaygınlaştırılacak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın taşra teşkilatında kurulacak komisyonlar tarafından yöresel mimariye uygun ve yerel malzeme kullanıldığına karar verilen projelerde hiçbir vergi, resim, harç ve her hangi bir ad altında bedel alınmaması için gerekli yasal düzenlemenin yapılması için de çalışmalara başladık. Bölge genelinde yol yapımında geçirgen materyaller kullanılması teşvik edilecektir. Atıkların dere yataklarında ilave yük oluşturmaması için bölgede atık yönetimi ve sıfır atık uygulamaları yaygınlaştırılacak" diye konuştu.
'EYLEM PLANI TÜRKİYE İÇİN UYGULANACAK'
Karadeniz'deki iklim değişikliğine bağlı afetleri azaltmak için yaptıkları eylem planını Türkiye'nin tamamı için de uygulayacaklarını duyuran Bakan Kurum, "Eylem planlarımızı gerçekleştirirken, vatandaşlarımızla beraber hareket edeceğiz. Amacımız hem ülkemizin geleceğini korumak hem de vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Gerekli tedbirleri alırken mağduriyet yaşanmaması konusunda da hassas davranacağız. İklim değişikliğiyle mücadele, üzerinde düşünülmesi gereken, etraflıca çalışılması gereken bir meseledir. Biz bakanlık olarak konunun uluslararası, akademik ve teknik taraflarıyla birlikte, bütün bakanlıklarımızla ortak çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Vatandaşlarımıza da buradan iklim değişikliğine karşı duyarlı olmaları çağrısında bulunuyorum. Bu dünya hepimizin, bu ülke hepimizin" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------
Salon detayları
Bakan Murat Kurum'un konuşması
ABONELERİMİZİN DİKKATİNE
AŞAĞIDAKİ FTP ADRESİNDEN GÖRÜNTÜNÜN TAMAMINA, LOGOLU OLARAK ERİŞEBİLİRSİNİZ..
FTP ADRESİ: 178.211.55.226
KULLANICI ADI: dhaabone
ŞİFRE: dha
Haber-Kamera: Selçuk BAŞAR-Aleyna KESKİN TRABZON-DHA
====================
FETÖ'nün TSK yapılanmasında 7 kişi adliyede
Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın FETÖ/PDY'nin Türk Silahlı Kuvvetleri yapılanmasına yönelik yürüttüğü soruşturma kapsamında gözaltına alınan 7 kişi adliyeye sevk edildi.
Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın FETÖ/PDY'nin Türk Silahlı Kuvvetleri yapılanmasına yönelik yürüttüğü soruşturma kapsamında Kocaeli merkezli olarak Ankara, Elazığ, Sakarya, Osmaniye ve Siirt'te eş zamanlı operasyon düzenlendi. Gözaltına alınan 7 kişi emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edildi.
Görüntü Dökümü
-------------
Zanlıların adliyeye çıkışı
Detay
Haber: Dinçer AKBİR-Kamera: Alişan KOYUNCU/İZMİT(Kocaeli),
====================
Yıllarca hapis yattılar, şimdi adalet arıyorlar
Antalya'da, 2010'da yasa dışı gösterilerde bulunup, '2 araca taş ve molotof atmak'la suçlanan 23 sanık, çeşitli cezalara mahkum edildi. Yargıtay, bazıları 5 yıla kadar cezaevinde kalan sanıklardan 21'inin olaylarla ilgisi olmadığı gerekçesiyle beraatine hükmetti. Biri akli dengesini kaybeden sanıkların Maliye Hazinesi aleyhinde açtıkları tazminat davaları başladı. Cezaevinde 2 yıl kaldıktan sonra beraat eden Berivan Yıldırım, "Yaşadığım hiçbir şeyin maddi ve manevi karşılığı yok" dedi.
Kepez ilçesinde, 2010 yılında, yasa dışı gösterilerin failleri olarak tutuklanan ve yıllarca cezaevinde kalan 21 sanık, üzerlerine atılı suçları işledikleri sabit görülmeyerek, Yargıtay tarafından beraat ettirildi. Yargıtay, bozma ilamında, sanıkların olay tarihinde çekilmiş, karşılaştırmaya elverişli fotoğraf ve görüntüleri ile olay tutanağı ve olay yerinde güvenlik güçlerince çekilmiş fotoğraf ve görüntülerin TRT uzmanlarına incelettirilmesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, sanıkların olaylara katıldığına dair tespit yapılamadığına vurgu yapıldı. Sanıkların olaylara katıldığının bilirkişilerce tespit edilememiş olması ve suçu kabul etmemiş olmasına göre, üzerlerine atılı suçları işledikleri sabit görülmeyerek, beraatlerine karar verildiği belirtildi.
Yıllarca cezaevinde kaldıktan sonra beraat ettirilen sanıkların Maliye Hazinesi'ne dava açtıklarını belirten avukat Hakan Evcin, gelinen noktanın trajikomik olduğunu söyledi. Antalya'da, 9 yıl önce terör suçlarına bakan özel yetkili mahkemeler olmadığını hatırlatan Evcin, "Bu mağdurlar İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, haklarında 'Terör örgütü üyesi olmak', 'Terör örgütü adına suç işlemek', 'Araç kundaklayarak basit ve nitelikli ızrar', 'Görevlilere etkin direnme', 'Molotof taşıyıp atma', 'Terör örgünün propagandasını yapma' suçlarından 60 yıla varan cezalarla cezalandırıldı. Ancak dosyaya bakan Yargıtay, bu kişiler aleyhine somut delil olmadığından ve tüm delillerin tarafsız değerlendirilmesi gerektiğini hükmetti. Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada ise TRT'ye gönderilen görüntülerde benim müvekkilim Berivan Yıldırım'ın olay yerinde hiç olmadığı anlaşıldı. Yargıtay'ın bozma kararına uyularak beraat kararı verildi. Yaklaşık 5 yıl hapis yatan bu kişilerden biri olan F.A., sağlığını kaybetti. Benim müvekkilim de yaklaşık 2 yıl haksız yere gözaltı ve tutukluluk süreci geçirdi. Bu suçsuz bir insan için katlanılmaz niteliktedir" diye konuştu.
'MÜVEKKİLİM ÇOK BÜYÜK MANEVİ ZARARA UĞRADI'
Maliye Hazinesi'ne açılan davaların ilkinin Antalya 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldüğünü belirten avukat Evcin, şunları söyledi:
"Benim müvekkilim Berivan Yıldırım fuarda sunum yaparken apar topar gözaltına alındı ve terörist muamelesi gördü. Beraat kararının kesinleşmesiyle gözaltı ve tutukluluk, haksız gözaltı ve tutuklamaya dönüştü. Bu nedenle müvekkilim, Alanya ve Antalya'daki cezaevlerinde kaldı. Ailesi ve avukatları ile görüşemedi. Çok büyük manevi zarara uğradı. Müvekkilim yakalandığı zaman sigortalı olarak çalışıyordu. Maddi tazminatın gözaltı tarihinden itibaren hesaplanarak yasal faizi ile birlikte ödenmesini talep ettik. Diğer sanıklar da benzer şekilde mağdur edildi ve tazminat davaları açtı. Biz, Maliye Hazinesi'nden gözaltında haksız olarak tutulduğu günlerin toplamı için 100 bin TL maddi, 150 bin TL de manevi olmak üzere toplamda 250 bin TL tazminat istedik. Ancak mahkeme 16 bin TL civarında maddi, 35 bin TL civarında da manevi olmak üzere 51 bin TL verilmesine hükmetti. Berivan'ın çektiği acıların karşılığı bu değil."
'YAŞADIĞIM HİÇBİR ŞEYİN MADDİ VE MANEVİ KARŞILIĞI YOK'
Hakkında 2010 yılında soruşturma açıldığını anlatan Berivan Yıldırım ise "Bir gün çalıştığım iş yerine gelen polisler, herhangi bir tebligatta bulunmadan, 'Hapis cezan var' diyerek, cezaevine gönderdi. Yargılama sonunda 28 yıl hapis cezası verildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gittik. 2 yıl cezaevinde kaldıktan sonra karar Yargıtay'da bozuldu. Tahliye olduktan sonra yargılama 5 yıl daha sürdü ve sonunda beraat ettim. Yaşadığım hiçbir şeyin maddi ve manevi karşılığı yok. Sonuçta insan hayatından alınan bir süre var. İnsanların yaşadıklarını karşılamayacak şekilde, dalga geçer gibi sonuçlar çıkıyor. Cezaevinde 2 yıl kaldıktan sonra 'Pardon, bir yanlışlık olmuş' demeleri, insana eşeğini kaybettirip, buldurmak gibi bir şey. Sadece ben olsam neyse ama çevremdeki herkes yaşadıklarımdan etkilendi. Şu an yaşattıklarının karşılığını vermeye çalışıyorlar ama onu da dalga geçer gibi yapıyorlar" diye konuştu.
Avukat Elif Yılmaz ise müvekkilleri olan O.E. ve M.Ö.'nün de yaklaşık 5'er yıl haksız yere cezaevinde yattıklarını ve Berivan Yıldırım gibi mağdur edildiklerini söyledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------------
Berivan Yıldırım'ın adliyeye gelişi
Avukat Hakan Evcin ile röp
Berivan Yıldırım koltukta otururken görüntü
Berivan Yıldırım röp
Berivan Yıldırım elindeki evraklara bakarken
Berivan Yıldırım röp (devam)
Berivan Yıldırım'dan detay görüntüler
Berivan Yıldırım adliyeden ayrılırken görüntü
Adliye dış plan detay
815 MB - 7.21'
Haber-Kamera: Süleyman EKİN/ANTALYA,
===================
İzmir'de, UNESCO'nun dünya mirası listesindeki agave bitkisi çiçek açtı
İzmir'de, 60 ile 100 yıl arasında yaşayan 'agave' bitkisi, ömrünü tamamladı. Yaşadığı süre boyunca bir kez çiçek açan, sonra da kuruyup ölen bitkinin toprağa dökülen tohumları, çiçeğin yeniden filizlenmesini sağlayacak.
UNESCO tarafından dünya mirası listesine alınan ve koruma altında bulunan bir tür ve anavatanı Orta ile Güney Amerika olan agave bitkisi, İzmir'in Seferihisar ilçesinde de yetişmeye başladı. Doğanbey Mahallesi'nde yetişen ve yaşadığı zaman dilimi içerisinde yalnızca bir kez çiçek açtığı bilinen agave bitkisi, 8 metre boyuna ulaşınca çiçek açtı. Halk arasında 'sabır otu' diye de bilinen agave bitkisi, yaklaşık bir ay boyunca çiçekleri ile birlikte canlı kalacak. Yaz aylarının sonlarına doğru ise çiçekler olgunlaşacak ve dökülecek. Agave bitkisi böylece ömrünü tamamlamış olacak. Ardından tohumlar, yeniden yeşerecek.
'KENDİMİ ŞANSLI HİSSEDİYORUM'
Bitkinin büyümesini ve çiçek açmasını takip eden biyolog Sevim Şahin, "Uzun süredir bu bitkiyi takip ediyorum. Önce bir ağaç sandım ama daha sonra araştırdık ve bunun çiçek olduğunu, yüz yılda bir açtığını öğrendik. Bitkideki gelişmeler bizi çok şaşırttı. Ben bu bitkideki gelişmeleri gördüğüm için kendimi şanslı hissediyorum. İnsanların gelip burada çiçeği canlı şekilde görmelerini istiyorum. Ayrıca bir farkındalık yaratılması gerekiyor. Bu dünya hepimizin, bitkilerin, hayvanların. Bizler doğaya sahip çıkmalıyız" diye konuştu.
Mahallede yaşayan inşaat mühendisi Hakime Yılmaz da, belediyenin bitkiyi yerinde korunması gerektiğini söyledi. Yılmaz, "Bu bitki için çevrede farkındalık yaratılması gerekiyor. Ender bulunan bitkilerin doğa katliamı olduğu bu çağda özellikle korunması, vatandaşlık görevi. Belediye belki tohumlarını alarak bunun daha çok yayılmasını sağlayabilir" dedi.
Görüntü Dökümü
-----------
Agave bitkisinden görüntü
-Bitkinin çiçeklerinde görüntü
-Mahalle sakinlerinin açıklaması
-Genel ve detay görüntü
Haber: Umut KARAKOYUN-Kamera: İZMİR,
===================
Mide kanseri teşhisi konulan İrem'e duygulandıran sürpriz
Burdur'da, 9 ay önce mide kanseri teşhisi konulan lise öğrencisi İrem Ayvalı'ya 18'inci yaş gününde sürpriz doğum günü partisi düzenlendi.
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Kültür ve Sosyal Araştırmalara Topluluğu (KÜSAT) tarafından düzenlenen sürpriz kutlama, İrem Ayvalı'nın faytonla Menderes Mahallesi Kemal Solmaz Caddesi'ndeki evinden alınmasıyla başladı. KÜSAT Başkanı Ferdi Ersoy tarafından evinden alınan İrem için fayton, 'Mutlu Yıllar İrem' yazısı ve balonlarla süslendi. Kent merkezindeki fidan pazarına kadar faytonla götürülen İrem, burada, Burdur Klasik Araba Sevenler Derneği üyeleri tarafından karşılandı.
POLİS EŞLİĞİNDE KLASİK ARAÇ KONVOYU İLE ŞEHİR TURU
İrem'in bulunduğu fayton ve klasik arabalardan oluşan konvoy, polis eskortu eşliğinde şehir turu yaptı. Şehir turu sonunda İrem Ayvalı için kent merkezindeki bir mekanda, KÜSAT üyeleri tarafından pasta kesildi. 18'inci yaş günü pastasını babası Tuncer, annesi Seval ve erkek kardeşi Ayberk Ayvalı ile kesen İrem, pastadan ilk dilimi ise babasına yedirdi.
GÖZYAŞLARINI TUTAMADI
Sürpriz karşısında oldukça duygulanan ve gözyaşlarına hakim olamayan İrem Ayvalı, "Beni yalnız bırakmayan herkese çok teşekkür ederim. Çok şaşırdım ve çok mutlu oldum" dedi.
PRENSESİMİZ MUTLU OLSUN
KÜSAT Başkanı Ferdi Ersoy ise "İlk tanıştığımızda ileride daha da mutlu olacağız demiştim. Bu İrem'in bizimle ilk doğum günü. Güzel bir etkinlik yaptık. Tek amacımız İrem'in mutlu olması. Klasik Otomobil Derneği ve DNM Organizasyon firması bizi yalnız bırakmadı. Emek veren herkese teşekkür ediyoruz. Yeter ki prensesimiz mutlu olsun" dedi.
Baba Tuncer Ayvalı da Burdur halkının 9 aydır kızını hiç yalnız bırakmadığını belirterek, desteklerinden dolayı teşekkür etti.
BAŞKAN ERCENGİZ'DEN İREM'E DOĞUM GÜNÜ SÜRPRİZİ
Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz de İrem Ayvalı'yı evinde ziyaret ederek doğum gününü kutladı. Başkan Ercengiz, Başkan Ercengiz, doğum günü ziyareti sırasında İrem'i hayranı olduğu sanatçı Emre Kaya ile de görüştürerek sürpriz yaptı. Emre Kaya, İrem'i konserine davet etti. İrem, bu sürpriz karşısında şaşkınlığını gizleyemezken, Başkan Ercengiz'e teşekkür etti.
Başkan Ercengiz, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Bugüne kadar fotoğraf paylaşmamaya özen gösterdik, ama bugün İrem artık "18 yaşında. O'nun yaş gününü kutlamak üzere sürpriz yaptık. Nice sağlıklı mutlu yaşların olsun ve olacak biz buna inanıyoruz. Biz bu hastalığı yeneceğiz. Emre Kaya kardeşimiz de telefonda İrem'le görüşerek doğum gününü kutladı, kendisine de teşekkür ediyoruz" dedi.
Görüntü Dökümü
-----------
İrem'in evden alınması
Faytonun gidişi
Şehir turu
Pasta kesilmesi
Detay
Haber- Kamera. Mesut MADAN/BURDUR,
=====================
Salyangoz sıvısından yaşlanmaya karşı serum üretildi
Aydın'ın Kuşadası ilçesinde, salyangozlara zarar vermeden salyangoz sıvısı elde eden firma, Ege Üniversitesi (EÜ) Eczacılık Fakültesi işbirliği ile üzerinde yaşlanma karşıtı etkileri bulunan serum geliştirildi. Yerli üretim olan yaşlanma karşıtı serum ile birlikte kozmetik sektöründe ithalatın azalması hedefleniyor.
Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Özgen Özer, Doç. Dr. Evren Homan Gökçe ve Doç. Dr. Sakine Tuncay Tanrıverdi, yeni bir kozmetik ürünü geliştirmek üzere, Türkiye'nin ilk kara salyangozu üretimi yapan bir firma ile işbirliği başlattı. Salyangozlara zarar vermeden çıkartılan salyangoz sıvısı, hammadde analiz sertifikası hazırlanarak kozmetik endüstrisinde kullanılabilecek standartlara uygun hale getirildi. Ardından da cilt üzerinde yaşlanma karşıtı etkileri ile bilinen salyangoz sıvısından bir serum hazırlandı. Jel serum, ambalajıyla beraber satışa sunulmaya hazırlanıyor.
TÜRKİYE'DE BİR İLK
Üretim ve çalışmalarla ilgili Egeli akademisyenler ve firma yetkililerinden bilgi alan EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversite-sanayi işbirliğini somutlaştıran projelerle gurur duyduklarını söyledi. Firmanın yaklaşık 3 yıldır yatırım yaptığını ve artık üretim aşamasına geçtiğini belirten Rektör Budak, "Dünyada dört noktada bu tür bir üretim merkezi var ama esas mesele üretilen salyangoz sıvısının kozmetik sektöründe, tıbbi medikal sektöründe kullanılabiliyor olması, bu Türkiye'de bir ilk. Özellikle biz kozmetik sektöründe dışa bağımlı hareket eden bir ülkeyiz. İthal ediyoruz. Bu çalışma bizim ithalatı azaltmamız ve bu üretilen hammaddenin kozmetik sektöründe ve medikal sektörde değerlendirilmesiyle ekonomimizin cari açığının azaltılmasına da katkı sağlayabilecek. Firmamıza ve hocalarımıza bu iş birliğinden dolayı teşekkür ediyorum Ege Üniversitesi Rektörlüğü olarak bu projelere destek veriyoruz ve destek vermeye de devam edeceğiz" dedi.
HEM ÜRÜN HEM DE HAMMADE
EÜ Eczacılık Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Özgen Özer, "Ülkemize bir kozmetik hammadde kazandırma sevdasıyla başladık çalışmaya. Çünkü ürün saf salyangoz sıvısı ve hammadde kaynağı olarak çok değerli. Bu ürünün tüm bileşenlerinin ve içeriğinin analizlerini yaptık. Çok güzel bir çalışma gerçekleştirdik. Bu ürünün hammadde olarak satılması için ilk önce analiz sertifikasına ihtiyacı var, analiz sertifikasını bizler hazırladık. Yurt dışında hammaddeyi başka türlü satma şansınız yok. Daha sonra jel şeklinde bir serum tasarladık. Ölçek büyüterek sanayi boyutuna getirdik, ambalajlarıyla beraber sunuma hazır hale getirdik. Salyangoz sıvısı içeren daha farklı ürünler de geliştireceğiz" diye konuştu.
FARKLI SEKTÖRLERDEN KOZMETİK SEKTÖRÜNE GEÇTİLER
Firmanın ortaklarından Ali Karababa, diğer 2 ortağıyla farklı iş kollarında çalıştıktan sonra kozmetik sektörüne geçtiklerini söyledi. EÜ ile işbirliği yapmaktan mutluluk duyduğunu dile getiren Karababa, "Ege Üniversitesi ile birlikte yüzde 97 oranında salyangoz sıvısı bulunan serum geliştirdik. Esas hedef kitlemiz yurt dışı. İhracata yönelik bir ürün. Ülkemizde de ürünümüzün satışını yapacağız. Ürün yaşlanmayı önleyici, geciktirici bir ürün. Ürünümüzün klinik testleri yapıldı. Bunun haricinde cildin gerek duyduğu bütün içeriklere sahip bir ürün" dedi.
ZORLU SÜRECİN ARDINDAN GELEN MUTLULUK
Firmanın bir diğer ortağı Mustafa Sarıoğlu, zorlu bir sürecin ardından ürünü geliştirdiklerinin altını çizdi. Desteklerinden dolayı Egeli akademisyenlere teşekkür eden Sarıoğlu, "Aslında salyangozun anavatanı Ege toprakları. Buranın bir değeri, biz bu değeri sadece çiftlik kurup, daha hijyenik şartlarda, hayvanlara zarar vermeden yetiştirme yoluna gittik. Binlerce yıldır kozmetikte ve ilaç sanayisinde kullanılan bir sıvı bu aslında. Biz yeni bir şey bulmadık sadece binlerce yıllık değeri gün yüzüne çıkardık" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
-----------
-Firmadan genel detay görüntüler
-Prof. Dr. Necdet Budak'ın konuşması
Prof. Dr. Özgen Özer konuşması
-Firma yetkililerinin konuşması
-Üretilen serumdan genel detay görüntüler
Haber- Kamera: Hande NAYMAN/ İZMİR,
==================
Son Dakika › Güncel › DHA YURT BÜLTENİ - 6 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?