CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CNN Türk televizyonunda canlı yayınlanan "Tarafsız Bölge" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Kılıçdaroğlu, Başbakan seçilen Davutoğlu'nun kendisine yönelik bir eleştirisinin (Ben seçildim. Kılıçdaroğlu beni kutlamadı) doğru olduğunu dile getirerek, "Doğrudur. Hiç bunu da eleştirmedim çünkü haklı bir eleştiriydi. Ben haklıya haklı, haksıza da haksız demeyi bilen bir insanım. Ama seçildikten sonra Davutoğlu sürekli eziliyor, sürekli baskı altına alınıyor" dedi.
"RESEPSİYONA KATILMAYACAĞIZ"
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı ile ilişkilerinin protokol ilişkisi olacağını, 29 Ekim'de törenlere katılacaklarını ancak resepsiyona katılmayacaklarını belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanı yasalara, anayasaya uygun davrandığı sürece kendisine saygı göstereceğiz. Kuralımız bu" diye konuştu.
"CUMHURBAŞKANLIĞI KOLTUĞU BOŞ"
"Şu ana kadar nasıl görüyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanının tutumunu?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı değil ki. Cumhurbaşkanlığı koltuğu boş. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Genel Başkanı..." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yemin törenine de katılmadıklarını anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Çünkü Erdoğan'ın orada anayasada yazılan yemin metnini okurken, inanmadan okuyacağını düşünüyorduk. O nedenle biz katılmadık. Nitekim biz haklı çıktık sonunda. Şimdi Davutoğlu'nun söylediği gibi söyleyelim, 'Cumhurbaşkanlığı makamı tarafsız bir makamdır, bütün siyasi partilere eşit mesafededir. Bundan sonra muhatabınız benim' dedi gazetelerin genel yayın yönetmenlerine, bize de bu mesajı verdi, muhalefet partilerine. Bugün geldiğimiz noktada tarafsız olmadığını kendisi söyledi. Çıkıyor mitingde beni eleştiriyor Cumhurbaşkanı. Yarın beni ne diye çağıracak? Diyelim ülke krize girdi, ciddi bir sorun çıktı. Ne diye çağıracak beni? Beni eleştiriyor zaten beni çağıramaz ki..."
"Size bir cevap verdiği zaman tarafsızlığı ihlal mi etmiş oluyor" sorusu yöneltilen Kılıçdaroğlu, "Ama Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduktan sonra eleştirmemeye özen gösterdim tabii. Hep muhatap olarak da Davutoğlu'nu aldık. Devletin akılla yönetilmesi gerektiğini Davutoğlu'na söyledim" dedi.
"BİZİM ARTIK MUHATABIMIZ DAVUTOĞLU'DUR"
Kılıçdaroğlu, "Yani muhatabımız Davutoğlu'dur, Başbakandır. Cumhurbaşkanı bizim için daha tarafsız farklı bir konumdadır" dediniz sözleri üzerine, bunu birkaç kez söylediğine işaret ederek, şöyle konuştu:
"Üstelik Davutoğlu 'sizin muhatabınız benim' demeden önce söyledim. Bizim artık muhatabımız artık Davutoğlu'dur. 'Sayın Cumhurbaşkanı ile geniş bir eleştiri yapılmayacak' diye kendi örgütümüze söyledik biz bunu ve milletvekillerimize de söyledik. 'Artık eski gerginlikleri vesaireyi unutalım. Sayın Cumhurbaşkanı, yasalara, anayasaya uyacaktır, tarafsızlık ilkesine uyacaktır. Biz bunu bekliyoruz. Bizim muhatabımız artık icranın başında olan Sayın Davutoğlu'dur' dedik. Ama bir süre sonra baktık ki ben Davutoğlu ile tartışıyorum araya o parazit olarak giriyor. Efendim sen aklını kendine sakla, kusura bakma ama sen aklını kendine sakla deme ihtiyacı hissediyorum ben. Sen benim muhatabım değilsin ki. Benim muhatabım sayın Davutoğlu, Başbakan o. Ben onun icraatlarını eleştiriyorum. Senin bir icraatın yok ki ben eleştireyim. Sen ne zaman ki tarafsızlığını bozarsan kusura bakma ben seni eleştiririm. O nedenle namusu ve şerefi üzerine yemin etti Sayın Erdoğan tarafsızlığı konusunda. Kendisine şunu söyledim 'Namus ve şeref kavramı bu kadar ucuz mu? Siz tarafsız davranmıyorsunuz ki'...
"DAVUTOĞLU'NU BU KADAR EZME, YAZIKTIR GÜNAHTIR O İNSANA"
Diyor ki beni eleştirirken de 'Bu makamda bu söylenmez ama kendimi tutamıyorum'. Kendini tutacaksın eğer o makama layık birisi olmak istiyorsan. Her şeye rağmen söylüyoruz kendisine bir partinin lideri gibi, Başbakan gibi davranma. Davutoğlu'nu bu kadar ezme. Yazık, günahtır o insana. O kadar garip ki daha Davutoğlu AKP kurultayında aday gösterilmeden önce adayı bu gösterdi. 'Aday budur'... Herkes gitti tıpış tıpış oyunu verdi, Davutoğlu'nu seçti. Olabilir. Onların kendi geleneğidir, kendi kurallarıdır. Bu konunun üzerinde de fazla durmadık, 'hani demokrasi midir, burada demokrasi mi var'. Onu bile tartışmadık."
"DAVUTOĞLU'NUN ELEŞTİRİSİ HAKLIYDI"
Kılıçdaroğlu, Başbakan seçilen Davutoğlu'nun kendisine yönelik bir eleştirisinin (Ben seçildim. Kılıçdaroğlu beni kutlamadı) doğru olduğunu dile getirerek, "Doğrudur. Hiç bunu da eleştirmedim çünkü haklı bir eleştiriydi. Ben haklıya haklı, haksıza da haksız demeyi bilen bir insanım. Ama seçildikten sonra Davutoğlu sürekli eziliyor, sürekli baskı altına alınıyor" dedi.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanının istediğinde Bakanlar Kurulu'na başkanlık edebileceğinin anımsatılması üzerine de anayasada bunun bulunduğunu ama bugüne kadar geleneğin 'çok önemli olmadıkça Cumhurbaşkanlarının gidip Bakanlar Kurulu'na başkanlık etmeyeceği' şeklinde olduğunu kaydetti.
Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Onun stili şöyle olabilir: Ben giderim, her Bakanlar Kurulu'na başkanlık ederim. O zaman Başbakan'ın Başbakanlığı tartışma konusu olur. Bunu da düşünmek gerekiyor. Başbakan da halkın oyuyla seçilen birisi, yani o da gökten gelen birisi değil. Üstelik icra makamıdır. Neden cumhurbaşkanları her seferinde gidip o kurula başkanlık yapmazlar? Temel nedeni şudur: Cumhurbaşkanlarının sorumsuzluğu esastır. Sorumluluk Başbakandadır. Cumhurbaşkanı sorumsuzdur. Yani davulu götürüp Ahmet Davutoğlu'nun boynuna asacaksınız, tokmağı da Çankaya'ya vereceksiniz, git istediğin gibi çal. E bu adam ne? Oturup düşünmemiz lazım."
"Adam kütüphaneyi yakıyor, okulu, Atatürk heykellerini, bayrağı yakıyor ortada kimse yok"
Bir soru üzerine mevcut Terörle Mücadele Yasası'na değinen Kılıçdaroğlu, söz konusu yasada yüzü kapalı terör örgütü mensupları için suçun tanımlandığını anımsatarak, şu ifadeleri kullandı:
"Çok tartışılan bir isimdi, Cihan Kırmızıgül davası, poşu davası. Poşu taktı diye uzun süre hapiste yattı. Dolayısıyla var zaten bu ceza. Bütün mesele iktidarın acizliği, gidip bunları yakalayamaması, gücünün yetmemesi bütün bunlara. Yüzün kısmen veya tamamen kapatılması zaten suç. Amaç şu, becerisizliklerini 'yasal düzenleme yapıyoruz' diyerek toplumu tatmin etmek, kandırmak istiyorlar. Poşu takan adamı git yakasından yakala. Adam kütüphaneyi yakıyor, okulu, Atatürk heykellerini, bayrağı yakıyor ortada kimse yok. HDP bunları yapanları provokatör olarak suçluyor, peki bunlar provokatörse bunları devlet yakalayamıyorsa, o zaman bunları yapanlar devletin içinde bazı unsurlar mı? İster istemez aklımıza bu soru geliyor. Bir konuda uzlaşmamız gerekiyor, şiddete başvuranın yakalanması ve yargıya teslim edilmesi gerekir, yapılması gereken budur."
"AKP'Lİ BİR BAKAN BANA TEŞEKKÜR ETTİ"
Kılıçdaroğlu, Kobani için sokağa çıkma çağrısını büyük ölçüde HDP'nin yaptığı ancak partisine de bu süreçte eleştiriler geldiğinin belirtilmesi ve Davutoğlu'nun "Kılıçdaroğlu sussun" sözlerinin aktarılması üzerine, "Hiçbir CHP'li sokağa çıkmamıştır. İstanbul'daki yürüyüşü iptal ettik, provokasyon olabilir diye" dedi.
"AKP'li bakan bir emniyet görevlisinin Kocatepe'deki cenaze töreninde bana teşekkür etti" diye konuşan Kılıçdaroğlu, bakanın iznini almadan ismini açıklayamayacağını ifade etti. Kılıçdaroğlu, "Bize saldırı, tezkere önergemiz üzerine oldu ve hükümetin ezberi bozuldu. Nasıl olur da CHP böyle bir önerge verir? Bizim öneri getirmemiz hükümeti bu kadar rahatsız ediyorsa ve aynı gün bizi toplu olarak eleştiriyorlarsa demek ki biz onların nasırına basmışız. Eleştirinin de özü bu. İşin özeti, bizim söylediğimiz yeni bir öneriyi içine sindiremediler" görüşünü dile getirdi.
"ORAYA MÜDAHALEYİ BİR GÖREV SAYIYORUZ"
Kılıçdaroğlu, CHP'nin tezkere önerisine yönelik eleştirileri yanıtlarken, yazılı bir tezkere önergesi vermediklerini belirtti. BM Suriye Özel Temsilcisi'nin Kobani'ye ilişkin sözlerine anımsatarak, katliam ihtimaline karşı oraya müdahaleyi bir görev saydığını kaydetti.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Bizim söylediğimiz bu. Orada bir katliam yaşanacak, siviller öldürülecek. Onun için önlem alın. 'Bunun için istiyorsanız özel bir tezkere getirin biz size destek vereceğiz' dedik. İşin özü bu. Yoksa 'silahlı kuvvetler gitsin YPG saflarında IŞİD'le mücadele etsin', hayır öyle bir teklifimiz de yok. Bizim teklifimiz oradaki sivillerin, çocukların ve kadınların korunmasıydı. Onun önlemini Türk Silahlı Kuvvetler alacak. Ona göre stratejiler geliştirecek."
"Ama TSK'nın oradaki sivilleri korumak için aldığı bütün önlemler YPG ile birlikte IŞİD'e karşı mücadeleyi gerektiriyor" yorumu üzerine de Kılıçdaroğlu, "Gerekirse olur. Sonuçta IŞİD'e karşı mücadele ediyorsunuz siz" ifadesini kullandı.
CHP olarak hem Irak'ın hem Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, "AKP'nin TBMM'ye getirdiği tezkerede Irak'ın toprak bütünlüğünden söz ediyor ama Suriye'nin toprak bütünlüğünden söz etmiyor, yani 'Suriye bölünebilir' diyor" diye konuştu.
Hükümetin Suriye'nin parçalanmasına, bölünmesine göz yumduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"IŞİD'e destek veriyor. Dolaylı destek veriyor, açık açık belki vermiyor ama dolaylı destek veriyor. Biz Suriye'nin toprak bütünlüğünü de korumak zorundayız. Neden böyle bir öneri getirdik? IŞİD eğer, gerçekten de Ortadoğu'da güçlenirse bu sadece Türkiye, Irak, Suriye için değil bütün Ortadoğu için risk taşıyacak. Camileri bombalıyorsun, Peygamberin türbelerini bombalıyorsun, 'aşağı inip Kabe'yi bombalayacağım' diyorsun, sonra Türkiye'ye gözdağı verip, 'İstanbul'da da camileri, türbeleri bombalayacağım' diyorsun ve anlı şanlı hükümet bunların hiçbirisine ses çıkarmıyor. Hani biz büyük devlettik, hani Türkiye güçlü ülkeydi, hani Türkiye bölgede oyun kurucuydu? Oyuncak haline getirdiler. IŞİD'e teslim ettiler."
"ORTADOĞU ZATEN SİZE BIRAKILMIŞ BİR YER DEĞİL Kİ"
"(IŞİD karşısındaki bu duyarlılığınızı Esad rejimi karşısında görmedik) yönünde eleştiriler var" sözleri üzerine Kılıçdaroğlu, Esad'a hiçbir zaman "kardeşim" demediğini söyledi. Suriye halkının da demokrasiye, özgürlüğe ihtiyacı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, baskıcı düzen nerede olursa olsun herkesin ona karşı ortak ses çıkarması gerektiğine inandığını belirtti.
Esad'ı her zaman eleştirdiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, ancak hükümetin Suriye'nin bölgedeki önemini kavrayamadığını savundu. "Esad gitsin" derken, Rusya'nın, ABD'nin, İran'ın ne dediğine bakmak gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Ortadoğu zaten size bırakılmış bir yer değil ki" diye konuştu.
"KENDİ KENDİNİ ALDATIYOR"
"Yani siz 'Esad gitsin ama reel politikte bir karşılığı yok mu' diyorsunuz" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Yok böyle bir şey. Kendi kendini aldatıyor" yanıtını verdi. "Ama bu Esad savunucusuymuşsunuz gibi algılanıyor" sözleri üzerine de Kılıçdaroğlu, "Hiçbir zaman değil. Hayır. Esad gidecekse, Suriye halkı götürecek" dedi.
Hiçbir Batılının "Esad gitsin" demediğini, Batılıların da reel politiği gördüklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Kendi ülkemiz için ne istiyorsak komşularımız için de aynısını istiyoruz. Orada insan hakkı ihlalleri varsa, oturur konuşur, ikna edersiniz, demokrasi konusunda neler yapması gerektiğini söylersiniz. Biz hükümete çıkış yolu gösterdik. Bu konuda da çıkış yolu gösterdik" değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul'da Uluslararası Suriye Konferansı'nın toplanmasını ve bir çıkış yolu aranmasını önerdiklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, bu önerilerinin kabul edilmediğini ancak aynı önerinin bir ay sonra Rusya tarafından yapıldığını ve hükümetin de buna katıldığını kaydetti.
Türkiye'nin Ortadoğu'da barışı tesis etmek için böyle bir toplantı düzenlemesi gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Ama bunu yapmadılar. Silahlı örgütleri Türkiye'de eğittiler. Biz bunları istemiyoruz. Bu topraklara yabancı askerin gelmesini istemiyoruz. Silahlı militanların gelmesini istemiyoruz. O militanların eline silah verdiler, cebine para koydular, kimle yaptılar bunu Katar'la yaptılar" diye konuştu.
"SURİYE'Yİ DÜNYA TANIYOR"
Suriye'nin hala BM'de temsilcisi olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "O zaman Suriye'yi bir terör devleti olarak tanımlayamazsınız. Dünya tanıyor mu? Tanıyor" ifadesini kullandı.
"MISIR'DA KİMSE YÜZÜNÜZE BAKMAZ"
Mısır'daki darbeye ilk tepkiyi gösterenlerden biri olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "O darbe, Tahrir Meydanı'nda toplananların, demokrasi ve özgürlük söylemlerini yok etti." dediğini aktardı.
Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bu tepkiyi gösterirsiniz ama devleti, Mısır halkını düşman haline getiremezsiniz. Gidin Mısır sokaklarında, 'ben Türküm' diye gezin bakalım. Kimse yüzünüze bakmaz. Dış politikanın milli olması zorunludur. Dış politikada muhalefet ve iktidar ortak hareket eder. Neden? Ülkenin çıkarları söz konusudur. İlk kez AKP hükümetleri döneminde, muhalefetle iktidar dış politikada ayrıştı. Nasıl ayrışmayacaksınız. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yabancı bir devletin hükümetini yıkmak için kendi topraklarında militan yetiştirip, 'git orada savaş Esad'ı öldür, Müslümanlar birbirini öldürsün' diye nasıl bunu yapabilirsiniz... Yangını körüklerseniz o yangın size sıçrar. Reyhanlı'da sıçradı. Dış politikayla, iç politika ayrıdır. Biz Esad'la politikamızı, iç politika meselesi haline getirdik. Şimdi geri dönemiyorlar, dönecekler de dönemiyorlar. Ne için? O kadar ağır laflar ettiler ki. Üç buçuk saatte Şam'a gideceklerdi. Düştü düşecekti, Kobani gibi, gitti konuştu. 'Kobani düştü düşecek' dedi, bütün olaylara kaynaklık etti. Eğer suçlanacak biri varsa, o yüksek yerde oturan kişidir."
"Türkiye'nin IŞİD'e yardım ettiği" iddialarını gündeme getirmesinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Suriye'deki militanlara tırlarla silah gönderildiğinin, savcılık belgesinde yer aldığını" savundu.
Belgelerde silahların cinsine dair bilgilerin de yer aldığını savunan Kılıçdaroğlu, "Sadece IŞİD diye bir ifade yok. IŞİD sonradan çıktı. Bu silahlar IŞİD'in elinde şu anda. Silahları Türkiye, Esad karşıtı güçlere gönderiyor. Şoförler nasıl gönderdiklerini tek tek anlatıyor. Silahları nereden aldıklarını. Uçakla geliyor, Esenboğa'dan alıyor. Belgede silah taşındığının ve silahların özellikleri var. Bu davalarla ilgili yayın yasağı getirildi. İnsani yardım için yayın yasağı mı olur. Türkmenler açıkladı, 'bizde böyle bir silah yok'. Türkmenlere gönderecekseniz Kürt bölgesinden göndereceksiniz, Suriye'de ne işiniz var?" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, konuyla ilgili ellerinde fotoğraflar olduğunu da söyledi.
"BIDEN'İN ÖZRÜ FARKLIYDI"
Kılıçdaroğlu, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan özür dilemesine ilişkin bir soru üzerine, Biden'ın özel bir görüşmeyi kamuoyuna açıkladığı için özür dilediğini söyledi.
"ÇÖZÜM YOLU BM'DİR"
Ortadoğu'da "oluk oluk kan aktığını" belirten Kılıçdaroğlu, "Ben bunları açıkladığım için vatana ihanet etmekle suçlanıyorum. Ben vatanımı seviyorum. Vatana ihanet etmek, 1,5 milyon Suriyeliyi Türkiye'ye sokmaktır. Onları zor duruma düşüren politikaları üretmektir, vatana ihanet. Yoksa o Suriyelileri alacağız, Kobanilileri alacağız... Bunlar masum insanlar, bu insanları bu hale düşüren hükümetin izlediği yanlış politikalardır" görüşünü savundu.
"CHP iktidarda olsaydı, Suriye konusunda uluslararası kamuoyuna müdahale çağrısı yapardı" diyen Kılıçdaroğlu, sorunun çözüm yolunun ise BM olduğunu söyledi.
"ZEYTİNDAĞI'NI OKUDUM"
Suriye konusunda "Sıfıra sıfır, elde var sıfır" tanımlamasını kullanan Kılıçdaroğlu, ülkede şimdi daha fazla bedel ödendiğini dile getirdi.
Bu duruma hiç kimsenin sesini çıkarmadığını belirten ve "Neden" sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Çünkü siz gayrimeşru yollara saptınız. Yasa dışı iş yapmayacaksınız, rezil olursunuz. Nitekim oldular. 'Arap milliyetçiliği' denen bir kavram vardır. Araplar kendi aralarında kavga ederler ama dışarıdan müdahale olursa hepsi bir araya gelirler. Türkiye bu noktaya geldi. Senin Arap çöllerinde ne işin var Allah aşkına. Ben Zeytindağı kitabını okudum bu bayramda. Samimi söylüyorum o kitabı okuyan Ortadoğu'ya farklı gözle bakar. (Cumhurbaşkanı) Okuduğu konusunda endişelerim var. Çünkü metin yazılıp önüne verilmiştir, o onu okumamıştır. Ortadoğu'ya barış gelecekse onun öncüsü Türkiye olmalı. Türkiye'nin eli, kolu vesaire belli yerlerde olmamalı."
"MİLLETVEKİLİMİZ ESAD'A GİTTİ"
"Esad halkına zulmederken, sizin milletvekilleriniz Esad'a gittiler, görüştüler ne diyorsunuz bu konuda" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, ilk gidildiğinde Suriye'nin bu kadar karışmadığını aktardı.
Kılıçdaroğlu, "Büyükelçiler çekilmişti, bilgi alınamıyordu, biz oranın fotoğrafını çekmek istedik. Neler oluyor diye. Sonra gazeteciyi almak için oraya gittik. Esad'la görüşüldü tabii 'ne oluyor burada' diye. Biz demokrasiyi de özgürlükleri de söyledik. Orada sağlıklı bir demokratik düzenin kurulması gerektiğini söyledi. Şiddet vesarie sonradan oldu, biz ona dikkati de çektik zaten. Daha sonra işler çığırından çıktı, biz ondan sonra da Esad'a falan gitmedik zaten" değerlendirmesinde bulundu.
"SİSİ'YE KARŞI DEĞİLİZ"
İki değerli diplomatlarının Mısır'a gittiğini orada da görüşmelerde bulunduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "Darbeci Sisi'ye karşı mısınız" sorusu üzerine ise "Hayır" dedi.
Kılıçdaroğlu, "Bir ülkeyi yöneten kişi uluslararası kabul görüyorsa, ben ona karşıyım diye ucuz siyaset yapmam. ABD, İngiltere karşı mı? Ben kendi ülkemin çıkarlarına bakarım. Darbeciye karşıysan, Ömer el-Beşir'e de karşı olacaksın. Esad, Sisi uluslararası mahkemede mahkum oldu mu? Hayır. Uluslararası arenada her türlü eleştiriyi yap, siz bunların tamamını atıyorsunuz bir kan davası haline dönüştürüyorsunuz" dedi.
"IŞİD'E KATILIRLARSA NE OLACAK?"
"Suriye konusunda ılımlı muhaliflerin eğitilmesi, donatılması Türkiye'de yapılacak, ABD ile mutabakat var. Buna olumlu bakıyor musunuz" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Hayır, biz bunu uygun görmüyoruz. ya bunlar yarın gidip IŞİD'e katılırlarsa ne olacak?" diye konuştu.
Amerika'nın Irak'a müdahalesinin Ortadoğu'ya maliyetini, bütün Ortadoğu ve Türkiye'nin çektiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"O politikanın sonucu IŞİD oldu. Afganistan'ı, Pakistan'ı unutmayalım. Türkiye olarak bütün bunları bizim düşünmemiz lazım. ABD, Ortadoğu'dan çekip gider, bizim bu coğrafyadan gidecek yerimiz yok. Suriye ile Irak'la, İran'la komşuyuz. Eğit, donat doğru değil, kabul etmeyiz. Ayrıca, yabancı unsur gelip neyi eğitecek. İki bin kişiyle olmaz. Komik bir şey. IŞİD'e bakın devasa bir alanı işgal etti. ABD söyledi, 'IŞİD'le mücadele uzun bir süreyi gerektirir' diye. Bu mücadelenin aslında İslam dünyasının mücadelesi olması lazım. İslamiyet'te, gırtlak kesmek, cami bombalamak bunlar yoktur. Yeni bir İslam anlayışını Ortadoğu'ya egemen kılmak istiyorlar. Asıl mücadeleyi Müslümanların vermesi lazım. Suudi Arabistan'ın, İran'ın, Katar'ın, Türkiye'nin ortak mücadele etmesi lazım. Böyle bir Müslümanlık yok. Çocukları öldürmek, infaz etmek, kadınları cariye olarak kullanmak... Müslümanlıkta yok böyle bir şey. O halde bizim ortak mücadele etmemiz lazım. O mücadeleyi de İslam dünyası olarak yapmamız lazım."
Kılıçdaroğlu, "ABD İncirlik kullanılabilir mi?" sorusunu yanıtlarken de "IŞİD'i vurmak için hukuk buna müsaitse izin verilebilir" dedi.
"Başkomutan sensin ver talimatı, buyurun yarın sabah gidin, gidebiliyorsanız"
Kılıçdaroğlu, başka bir soruyu yanıtlarken de ne güvenlikli bölgenin ne de tampon bölgenin sorunları çözeceğini ileri sürdü.
"Türkiye'nin bunu istemesinin neden, 'acaba Esad'ı götürebilir miyim' diye. Tampon bölgeye, BM'nin 5 daimi üyesi de karşı çıktı" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "Bırakın Türkiye, Esad'ı götürmek istiyorsa götürsün" denmesi üzerine ise kendilerinin söylediği bir şey olmadığını aktardı.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Götürüyorlarsa, buyursun götürsünler. Sanki biz, 'aman Esad gitmesin'. Yok öyle bir şey. Amerika istiyorsa, buyur götür. Sanki bizim elimizde güç var, biz diyoruz ki, 'hayır yapamazsın'. Bizim öyle bir gücümüz yok. Bizim gücümüz, sözümüz. Aynı şey hükümet. 'Esad'ı koruyorsunuz'. Korumuyoruz arkadaş. Gücün yetiyorsa, tezkereyi çıkar Suriye'ye gir. Esad orada, yakala. İdam mı ediyorsun? Hadi et bakalım, göreyim. Şimdi dış politikada efelenmek olmaz. Dış politikada bir şey söylerken dokuz kez düşüneceksin. Öyle efelenmek... Sanki biz CHP olarak duvar ördük 'gitmeyin' diye. Biz sadece sizi, akla davet ediyoruz. 'Hayır biz bunu yapacağız' diyorsan. Ordunun başkomutanı ben değilim herhalde. Başkomutan sensin ver talimatı, buyurun yarın sabah gidin, gidebiliyorsanız. Hem gidemiyorsun hem dönüp konuşuyorsun 'ben gideceğim ama CHP engel oluyor'. Ben senin elini, kolunu tutmuyorum, buyur git nereye kadar gidiyorsun. Efelenmek doğru değil. Sen uçak gönderdin de biz gidip pilotu mu yakaladık? Senin uçağını düşürdüler."
Uçuşa yasak bölge önerisine ilişkin de Kılıçdaroğlu, "IŞİD'in elinde uçak yok ki" yanıtını verdi.
Son Dakika › Güncel › Kılıçdaroğlu: Davutoğlu'nun Eleştirisi Haklıydı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Yorumlar (2)