1)'ZEYTİN DALI HAREKATI' GAZİSİ: AFRİN'E GİTMEYİ SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUM
TÜRK Silahlı Kuvvetleri tarafından Afrin'e yönelik yürütülen 'Zeytin Dalı Harekatı'nda roketatarlı saldırıda şarapnel parçasının isabet etmesi üzerine dizinden ve kulağından yaralanan gazi Piyade Uzman Çavuş Seyfi Kılıçer, Kilis'teki tedavisinin ardından memleketi Konya'nın Ereğli İlçesi'ne geldi. 5 yıllık uzman çavuş Kılıçer, öEn kısa sürede sağlığıma kavuşup, Afrin'e silah arkadaşlarımın yanına gitmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Türk askeri başlattığı harekatın sonunu getir, inşallah Afrin'i terör belasından temizleyeceğiz. "dedi.
Tunceli'de görev yapan evli ve 1 çocuk babası Piyade Uzman Çavuş Seyfi Kılıçer (28), geçici görevle gittiği Zeytin Dalı Harekatı'nda geçen 15 Şubat günü, Suriye'nin Duraklı Köyü'nde roketatarlı saldırı saldırı sonucu yaralandı. Kılıçer, Kilis'te yapılan tedavisinin ardından memleketi Ereğli'nin Belkaya Mahallesi'ndeki evine geldi.
EL-BABA OPERASYONUNA KATILDI
Daha önce El-Baba ve Azez'deki operasyonlara katıldığını belirten Kılıçer, şunları söyledi:
"5 yıllık uzman çavuşum. Birliğimiz Tunceli'de; ancak yaklaşık 18 aydır, geçici görevle Suriye'de görev yapıyorum. El- Bab ve Azez operasyonlarına katıldım. En sonra Afrin'de görev yapıyordum. Durak Köyü'nü ele geçirdikten sonra bize zırhlı araçla erzak gelmişti. Onların indirdiğimiz sırada roketatarlı saldırı oldu. Saldırıda 11 arkadaşımla birlikte yaralandım. Şarapnel parçası isabet etmesi sonucu dizimden ve kulağımdan yaralandım. Kilis'te 3 gün tedavi gördükten sonra evime geldim."
SİLAH ARKADAŞLARIMIN YANINA DÖNMEK İSTİYORUM
Türk halkının Mehmetçiği yalnız bırakmadığını belirten Kılıçer, bir an önce sağlığına kavuşup, silah arkadaşlarının yanına dönmek istediğini belirtti. Kılıçer, "Silah arkadaşlarıma Allah yardımcı olsun. En kısa sürede sağlığıma kavuşup, Afrin'e silah arkadaşlarımın yanına gitmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Türk askeri başlattığı harekatın sonunu getir, inşallah Afrin'i terör belasından temizleyeceğiz. "dedi.
ASKER EŞİ OLMAK GURUR VERİCİ
Gazi Kılıçer'in eşi Ümran Kılıçer de, asker eşi olmaktan gurur duyduğunu belirtti. Kılıçer, şöyle konuştu:
"Kilis halkına çok teşekkür etmek isterim. Eşim hastanede tedavi gördüğü sırada, yöre halkı bizleri yalnız bırakmadı. Bizlerle çok ilgilendiler. O nedenle asker eşi olmak gurur verici bir durum. Çok güzel duygu yaşadık. Tabi eşim yaralandığı için endişelenmiştim ama sağlık durumunun iyi olduğu görünce de mutlu oldum. Allah, eşimi yavrusuna kavuşturdu. Orada bulananlara Allah yardımcı olsun."
BENİM GÖZ AĞRIM
Gazi Kılıçer'in annesi Emine Kılıçer de Seyfi Kılıçer'in en büyük oğlu olduğunu belirterek, "O benim ilk göz ağrım. Bir oğlum polis, diğer oğlum astsubaylığa başvurdu. Yakında o da asker olacak. Oğluma sağ salim kavuştuğumuz için mutluyum. Onu bize Allah bağışladı." dedi.
Görüntü Dökümü
---------------------
Gazi Seyfi Kılıçer röp.
Eşi ve annesi röp.
Gazi ve ailesinden detay
Haber- Kamera: Atilla ATMACA EREĞLİ KONYA DHA)
=========================================================
2)ŞEHİT ANALARINDAN MEHMETÇİĞE ZEYTİN DALLI MENDİLİ
HATAYın Payas ilçesinde Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü ile PAMEK gönüllü kursiyerleri ve analardan oluşan kadınlar Afrin'de terörle mücadele eden Mehmetçiğe zeytin dalı arma işlemeli iğne oyası mendil hazırlıyor. Payas Halk Eğitim Merkezi'nde bir araya gelen ve aralarında şehit analarının da bulunduğu gönüllüler, Afrin'de 'Zeytin Dalı Harekatı' kapsamında görev alan kahraman Mehmetçiklere moral olması için el emeği göz nuru mendil işliyorlar. Halk Eğitim Müdürlüğü ve PAMEK Gönüllüsü Kursiyerler tarafından işlenen mendil atölyesini Payas Kaymakamı Polat Kara ile Belediye Başkanı Bekir Altan birlikte gezdi. Yapılan mendilleri inceleyen Kaymakam Polat Kara, "Ellerinize emeklerinize sağlık. Mendilin bir köşesine zeytin dalı harekatı arması, diğer köşesinde de nakışla zeytin dalı işlenmiş çok güzel bir çalışma" dedi.
Görüntü Dökümü
-----------------------
Payas Kaymakamı ve Belediye başkanının gelişi
Öğretmenin çalışma ve katılımcılar ile ilgili bilgi vermesi kaymakama
Kaymakam yapılan mendili incelemesi ve konuşma
Bir kadının ağlaması askerlerin eşyalarını yıkayıp yemeklerini yaşalım demesi
Kaymakam ve belediye başkanını şehit annesinin elini öpmesi
SÜRE: 3'13" BOYUT: 146 MB
Haber-Kamera: Ufuk AKTUĞ/İSKENDERUN(Hatay),
==================================================
3)KÜÇÜK ÇOCUĞA ÇARPAN SÜRÜCÜ, FİLM GİBİ TAKİPLE YAKALANDI
ADANA'da evinin önündeki sokakta oynadığı sırada, kamyonetin çarpması sonucu yaşamını yitiren 3 yaşındaki Bünyamin Ok'ın ölümüne neden olan sürücü 59 yaşındaki Şehmus Özmen, film gibi takiple yakalandı.
Olay, 18 Şubat'ta Yüreğir ilçesi Dedekorkut Mahallesi 842 Sokak'ta meydana geldi. Evlerinin önündeki sokakta oynayan Bünyamin Ok'a 01 AUC 59 plakalı kamyonet çarptı. Çarpmanın etkisiyle metrelerce hava fırlayıp yere düşen küçük çocuk kanlar içinde kaldı.
YAKINLARI DAMDAN DÜŞTÜ SANDI
Sesi duyup, dışarı çıkan vatandaşlar küçük Bünyamin'nin evin damından düştüğünü sandı. Aile yakınları, 112 Acil Servis'i arayarak yardım istedi. Olay yerine sevk edilen sağlık ekibinin yaptığı kontrolde, çocuğun öldüğü belirlendi. Olay yerine gelen Cinayet Büro Amirliği dedektifleri, Bünyamin'in kafatasındaki ezikten şüphelendi. Vatandaşların ifadesini alan polisler, yapılan sorguların tümünde küçük çocuğun damdan düştüğünü bilgisini aldı.
84 GÜVENLİK KAMERASI İNCELENDİ
Olayın düşme olmadığı üzerinde duran uzman polisler, bu kez küçük çocuğun arkadaşlarıyla konuşmaya başladı. 10 yaşındaki bir kızın, Bünyamin'e bir kamyonetin çarptığını söyleyince ekipler çevredeki 84 güvenlik kamerasını incelemeye aldı. Olayın olduğu sırada 01 AUC 59 plakalı kamyonetin sokağa girdiğini tespit eden polis, harekete geçti. Tüm güvenlik kameralarını saniye saniye izleyen polisler kamyonet sürücüsü Şehmuz Özmen'in küçük çocuğa çarpmasının ardından akaryatık istasyonunun yıkama bölümene girdiğini, kamyonetinin altını ve ön kısmını yıkattırdığını tespit etti.
KAN İZLERİ ELE VERDİ
Tüm bu detayları tespit eden ekipler, kısa sürede Özmen'i yakaladı. Gözaltına alınan Özmen sorgusunda, " Küçük çocuğa çarptığının farkında olmadığını" söyledi. Polis ise kamyonette yaptığı incelemede aracın altından kan izleri gördü.
Özmen, sorgusunun ardından çıkarıldığı nöbetçi mahkeme adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Görüntü Dökümü
-----------------------
Kaza yapan aracın yıkatılması
Zanlının emniyetten çıkışı
Zanlının Polis aracına bindirilmesi
SÜRE: 04'28" BOYUT: 272 MB
Haber: Çağlar ÖZTÜRK - Kamera: ADANA,
=======================================================
4)ENGELLİLERİN OKUMA YAZMA HAYALİ GERÇEK OLDU
MANİSA'da okuma yazma bilmeyen bedensel ve hafif mental zihinsel engelliler, başlatılan seferberlikle hayalini gerçekleştirdi. Hafif mental zihinsel engelli Halime Körüker, 1 haftada okuma yazmayı öğrenirken, hiç okula gidemeyen bedensel engelli 43 yaşındaki Emine Cankat da okuyup yazmaya başladı.
Manisa Bedensel Engelliler Derneği'nde okuma yazma kursu açıldı. Bedensel engelleri nedeniyle okuma yazma öğrenemeyen 25 kişi için bu kurs, umut oldu. Öğretmen Yeliz Yazol tarafından engellilere tek tek harfler öğretildi. Tekerlekli sandalyeleriyle kurs binasına gelen engelliler, kalem ve defterlerini alıp sıraları doldurdu.
ÇOCUKLUK HAYALİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ
Kas erimesi hastalığı yüzünden yürüyemeyen 43 yaşındaki Emine Cankat, okula hiç gidemediğini anlattı. Cankat, "Okula gitmeyi çok istiyordum. Engelimden dolayı okula gidemedim. Ailede çocuk da çoktu. Okula götürüp, getirecek kimse yoktu. Çocukluk hayallerim şimdi burada gerçekleşiyor. Bir yere gittiğimde ismimi yazamıyor, hastanelerde çok zorlanıyordum. Mahçup oluyordum" dedi. Kursa, ders başlamadan yarım saat önce geldiğini söyleyen Cankat, "Okuma yazma öğrendiğim için çok mutluyum, çok sevinçliyim. Büyük bir hevesle geliyorum. Okuma yazmayı hiç bilmiyordum. Şimdi yavaş yavaş öğreniyorum" diye konuştu.
KURSA ANNE-KIZ GELDİLER
Ateşli hastalık nedeniyle bebeklikten bu yana bedensel engelli olan 53 yaşındaki Mesude Karahan ise okuma-yazma kursuna annesi 75 yaşındaki Nefise Karahan ile birlikte geliyor. Okuma yazma aşkıyla anne-kız, defterlere tek tek harfleri yazıyor. Okula hiç gitmediğini anlatan Mesude Karahan, "Köyde olduğum için okula gidemiyordum. Yerimden bile kalkamıyordum. Şimdi akülü sandalyede hareket ediyorum. Okuma yazma öğrendiğim için çok mutluyum. Televizyon izlerken yazıları okuyamıyordum. Şimdi her şeyi okuyabileceğim" dedi.
HAFİF MENTAL ENGELLİ DE ÖĞRENDİ
Kursa katılan hafif mental zihinsel engelli 36 yaşındaki Halime Kürüker, bir haftada okuma yazmayı öğrendi. Büyük bir azimle kitapları okuyan ve defterlerine yazı yazan Kürüker, neşeli tavrıyla kursun maskotu oldu.
Manisa Bedensel Engelliler Dernek Başkanı Yasemin Yıldız, hem bedensel hem de hafif mental zihinsel engellilere okuma yazma öğretildiğini ifade etti. Okuma yazma seferberliğine engellilerin de destek olduğunu kaydeden Yıldız, "Okuma yazma seferberliğine duyarsız kalmadık. Biz engelliler okulların mimarileri bize uygun olmadığı için eskiden aileler okutmamış. Birçok engelli de okuma yazmayı öğrenememiş. Evlerimizde kalmışız. Beden engelimiz var, ama kalp engelimiz yok. Okuma yazmaya engel oluşturacak bir durumumuz yok. Kursa 25 bedensel engelli katılıyor. Haftada 3 gün, 162 saatte okuma yazmayı öğrenecekler" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
--------------------
Kurstan görüntü
Okuma yazma öğrenen engellilerden görüntü
Engelli Halime Körüker'in kitap okuması
Engellilerin konuşması
Dernek Başkanı Yasemin Yıldız'ın konuşması
Genel ve Detay görüntü
(Haber- Kamera: Nermin UÇTU/ MANİSA,
======================================================
5)KAYSERİ'DE YAŞAYAN ENDONEZYALI ÖĞRENCİ "3 KEZ EVLİLİK TEKLİFİ ALDIM"
Endonezya'dan 5 yıl önce Kayseri'ye gelen Erciyes Üniversitesi 4.sınıf öğrencisi İndah Triyana (23) kentte 3 kez evlilik teklifi aldığını belirterek, " Türkiye'ye okuyamaya geldim. Ancak, üst üste evlilik teklifleri beni şaşırttı . üstelik bunlardan biri de yanıma gelip oturan yaşlı bir amca tarafındandı. Birden bana dönüp, 'Benim eşim olmak ister misin?' dedi, şok oldumö ifadelerine yer verdi.
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Fen Fakültesi Kimya Bölümü 4'üncü sınıf öğrencisi İndah Triyana Türkiye'ye geliş sebebinin buradaki eğitimin Avrupa'ya nazaran daha ucuz olmasından kaynakladığını belirterek, "Türkiye'ye gelmeden önce bir araştırma yaptım ve Avrupa'ya göre daha uygun olduğunu gördüm. Türkiye'de ise tercihimi Kayseri'den yana kullandım çünkü, Kayseri maddi açıdan benim için en uygun şehirdiö dedi. Kayseri'de tercümanlık yaptığını da ifade eden Triyana, "Burs almadığım ve tek başıma olduğum için hafta sonları çalışıyorum. Türklere İngilizce, fizik, kimya gibi alanlarda özel dersler veriyorum. Tercümanlık yapıyorumö dedi.
"SÜREKLİ ÇAY İÇİLMESİ TUHAFIMA GİDİYORö
Türk yemek kültürüne alışmakta zorlandığını da vurgulayan genç kimyager, "Yemek kültürümüz çok farklı. Hindistan sütünü sürekli tüketiyoruz ama burada öyle bir şey yok. Sabah burada ekmek yiyorsunuz ama, bizim kültürümüz de ekmek yok. 3 öğün pilav yiyoruz. İlk yılımda çok zorlandım. Türkler sürekli çay içiyorlar bu bana çok tuhaf geldi. Endonezya'da sürekli çay içmiyoruz ama burada günde 5-10 defa çay içebiliyorsunuzö şeklinde konuştu.
"BENİM EŞİM OLUR MUSUN'ö
Kayseri'de unutamadığı anlardan da bahseden Endonezyalı öğrenci Triyana, " Kayseri'de,sürekli evlilik teklifleri alıyorum.Bunları tebessüm ederek, teşekkür ederek geçiştiriyorum.. Farklı farklı insanlardan 3 defa bu şekilde sorular aldım. Parkta otururken bir teyze de oğlunun mühendislik bölümünde okuduğunu ve onunla evlenmek isteyip istemediğimi sorduö ifadelerini kullandı. Annesinin Türk erkekleriyle evlenmesine sıcak bakmadığını da ifade eden genç kadın, " Türk erkeklerinin benimle evlenmek istediklerini anneme söylediğim zaman kabul etmedi. 5 yıldır ülkeme hiç gitmedim eğer burada evlenirsem yine Endonezya'ya gitmem diye korkuyor ö dedi.
Görüntü Dökümü:
----------------------
Endonezyalı İndah Triyana okula giderken görüntü
İndah okul için gezerken görüntü
Okul sıralarında oturur iken röportaj
Diğer detaylar
Haber-Kamera: Samed Aydın SUN/ KAYSERİ,DHA)
GÖRÜNTÜ BİLGİSİ: ÖZEL
DV 1 Dosya 1 dakika 44 saniye/ 106 MB
=======================================================
6)KARABURUN'DA YUNUS ŞOV
İZMİR'in Karaburun ilçesi Karareis Koyu açıklarında balıkçılar tarafından fark edilen 3 yunus, renkli görüntüler oluşturdu.
Karaburun'da geçen bir gurup yunus, bölgede avlanan balıkçılar tarafından görüntülendi. Karareis Koyu açıklarında denizde dalıp çıkan yunuslar, izleyenlere keyifli dakikalar yaşattı. Üç yunusu gören teknedeki olta balıkçıları, bu güzel manzarayı cep telefonlarıyla kaydetti. Bir süre devam eden bu şov, yunusların gözden kaybolmasıyla son buldu.
Görüntü Dökümü:
----------------------
-Yunusların dalıp çıkmasından görüntü.
Haber - Kamera: KARABURUN (İzmir),
===============================================================
7)CEP TELEFONUYLA 3 DAKİKADAN FAZLA KONUŞULMAMASINI ÖNERDİ
MANİSA'da düzenlenen 'Cep telefonları, baz istasyonları ve toplumsal kaygılar' seminerine katılan Prof. Dr. Levent Sevgi, cep telefonuyla 3 dakikadan fazla konuşulmamasını önerdi. Türkiye'nin cep telefonuyla konuşmada geçen yıl Avrupa birincisi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Sevgi, uzun süre cep telefonuyla konuşulduğunda vücut sıcaklığının 1 derece arttığını ve vücutta sıkıntılar oluşmaya başladığını söyledi.
İstanbul'daki özel bir üniversitenin Elektrik- Elektronik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Sevgi, Manisa'da 'Cep telefonları, baz istasyonları ve toplumsal kaygılar' seminerinde, katılanları bilgilendirdi. Prof. Dr. Sevgi, Avrupa ülkeleri arasında cep telefonuyla konuşmada rekorun Türkiye'ye ait olduğunu söyledi. 2017 yılında kişi başı 441 dakikayla birinci olunduğunu kaydeden Prof. Dr. Sevgi, "Türkiye 2012 yılından bu yana Avrupa'da bu rekoru elinde tutuyor. Bunun anlamı günde ortalama 6 saatten fazla mobil cihazların kullanılıyor olmasıdır. Bizden sonra Makedonya geliyor, İtalya ise 3'üncü sırada. Olumsuz yönlerde rekoru kimseye bırakmıyoruz" dedi.
Elektronik aletlerin bilinçli kullanılmasına dikkati çeken Prof. Dr. Sevgi, "Kullandığımız cep telefonları, evde kullandığımız buzdolapları, saç kurutma makineleri elektromanyetik kirliliğin konularıdır. Bunları bilinçli kullanmak kaygıları gidermede önemlidir. Bugün için gelinen noktada 'cep telefonları, baz istasyonları kanser yapar mı' konusunda net bir bilgi yok. Ancak şüphe var, dolayısıyla risk var. Kullanırken dikkatli olmamız gerekiyor. Ancak işi paranoya noktasına getirmemek gerekiyor" dedi. Cep telefonlarının kalp gibi hassas organların yanında taşınmamasını öneren Prof. Dr. Sevgi, "Üzerinizde taşımaktansa çantanızda taşıyın. Yatarken başucunuza koymayın. Kulaklık kullanmak etkiyi azaltır. Aktif bir anteni beyninizin dibine getirmektense kulaklık kullanmak çok daha önemli olabilir" diye konuştu.
VÜCUT SICAKLIĞINI ARTIRIYOR
Cep telefonuyla çok fazla konuşulmaması gerektiğini de söyleyen Prof. Dr. Sevgi, 3 dakikadan fazla cep telefonuyla konuşulmamasını tavsiye etti. Prof. Dr. Sevgi, " Cep telefonuyla 2 dakika konuşmakla 10 dakika konuşmak çok farklı. Çocuklar, hamileler, kalp sıkıntısı çekenler, işitme cihazı kullananlar daha dikkatli olmalı. Elektromanyetik dalgaları cep telefonuyla konuşurken yutuyoruz, onlar da ısıya dönüşüyor. Vücut sıcaklığını artırıyor. Aynı anda cep telefonunu 3-5 dakikadan fazla kullanmamak gerekiyor. Yapılan deneylerde sürekli olarak 5 dakika konuşmak kafa sıcaklığını 1 derece artırmış. Vücut sıcaklığındaki 1 derecelik artış önemlidir. Sıcaklık 1 dereceden arttığı zaman vücutta sıkıntılar baş göstermeye başlıyor. İleride olumsuz etkiler çıkarsa uzun süreler cep telefonuyla konuşan kişilerde bu etkiler çıkar. Kendimizi korumak istiyorsak gerekmedikçe kullanmamalıyız, az kullanmalıyız. Bilişim cihazlarını dozunda kullanmalıyız" dedi.
Görüntü Dökümü:
----------------------
Prof. Dr. Levent Sevgi'nin konuşması
Telefonla konuşan insanlar
Telefonla oynayan çocuk görüntü
Genel ve Detay görüntü
Heaber- Kamera: Nermin UÇTU/ MANİSA,
============================================================
8)ŞİDDET GÖREN KADINLARI YÜZDE 88'İ ŞİDDETİ KURUMLARA BİLDİRMİYOR
Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne bağlı Şiddet Önleme Merkezi Müdürlüğü tarafından Çalışma ve İş Müdürlüğüne bağlı çalışanlara " Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Eğitim Semineri" verildi. Yapılan seminerde eğitim ve gelir durumu kötü olan kadınların daha çok şiddete maruz kaldığı ortaya çıktı.
Şiddet Önleme Merkezi Müdürlüğü tarafından Kamu kurumlarından " Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Eğitim Semineri" bu hafta Çalışma ve İş Müdürlüğünde yapıldı. Kadına yönelik şiddetle ilgili katılımcılara brifing veren Sosyal Hizmet Uzmanı Hilal Kavafoğlu, kadınların maruz kaldıkları şiddetin fiziki ve cinsel olmak üzere ekonomik ve duygusal şiddete maruz kaldığını belirterek" Dünyada her 3 kadından biri eşi ya da birlikte olduğu erkek tarafından fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalıyor. Öldürülen kadınların faili yüzde 38 oranında eşi ya da erkek arkadaşıdır. Evliliği biten her 6 kadın 1'i eski eşi tarafından şiddet görüyor. Türkiye'de 2014 yılında yapılan "Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet" araştırmalarına göre kadınların yüzde 36'sı eşi ya da birlikte olduğu erkeklerin fiziksel, yüzde 12 cinsel şiddete maruz kalıyor" dedi.
Şiddetin en çok kadınlara, çocuklara, yaşlılara, engellilere ve kimsesizlere uygulandığını ifade eden Kavafoğlu, bu insanlara şiddet uygulanmasının nedeninin savunmasız olduğunu belirterek " İlkokulu ve okulu bitiremeyen kadınlar, gelir düzeyi yüksek olmayan kadınlar daha çok şiddet görüyor. Eğitim, şiddetin azalmasına çok büyük katkı sunuyor. Çünkü şiddet sonucu kurum ve kuruluşları başvuran kadın sayısı çok az. Ülkemizdeki kadınların yüzde 88'i gördüğü şiddet için hiçbir kuruma başvuru yapmıyor. yüzde 7'si polise, yüzde 3'ü savcılığa, yüzde 2'si Sağlık kuruluşuna başvuruyor" diye konuştu.
Görüntü Dökümü:
----------------------
Aile ve Sosyal Politikalar Yetkilisinin sunumu
Programdan genel ve detay görüntü
Şiddet verilerinin görüntüleri
Diğer detaylar
Haber-Kamera: Yasin DALKILIÇ/ KAYSERİ,DHA)
Dosya 5 dakika 16 saniye
======================================================
9)UNESCO'NUN LİSTESİNDE YER ALAN YUFKA ÖZVATAN İLÇESİNİN GEÇİM KAYNAĞI OLDU
Birleşmiş Milletler Bilim, Eğitim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) Somut Olmayan Kültür Mirası Listesi'ne dahil edilen yufka Özvatan İlçesinin geçim kaynağı oldu. Belediye tarafından faaliyete geçirilen Yufka Üretim Tesisi'nde günde tanesi 1 TL'den satılan bin 200 adet yufka yapılıyor. Birleşmiş Milletler Bilim, Eğitim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) Somut Olmayan Kültür Mirası Listesi'ne dahil edilen yufka, Kayseri'nin Özvatan İlçesi'nde gelir kapısı oldu. İşsizlik seviyesinin yüksek olduğu ve özellikle kadınların iş bulmakta büyük sıkıntı yaşadığı Özvatan İlçesi'nde Belediye Başkanı Halit Demir'in girişimiyle kurulan ve 3 yıldır faaliyetlerine devam eden yufka üretim tesislerinde günlük bin 200 adet yufka üretiliyor. Türk mutfak kültürüne özgü bir ürün olan Yufka ekmeğini tesis kurarak seri üretime geçiren Özvatan Belediye Başkanı Halit Demir, insanları doğduğu yerde doyurmak amacıyla böyle bir girişimde bulunduğunu söyledi. Başkan Demir, yufka üretim tesisini nasıl hayata geçirdiğini ise " Bölgemize has yufkamız var. Özellikle kış aylarına yakın zamanlarda yapılır. Yaz mevsimine kadar yufka sofralardan eksik olmaz. Ekmek ihtiyacı bu şekilde karşılanır. Biz de bu konuyu düşündük ve daha profesyonel manada yapalım istedik. Bu düşüncemizi hayata geçirdik. Tesisimizin yapım süreci, makinelerin gelmesi, araç gereç ve eleman teminiyle başladık. Şuan itibariyle çok memnunuz. Amacımıza ulaştığımızı düşünüyorum. " sözleriyle anlattı.12'si bayan olmak üzere servis elemanlarıyla birlikte 14 kişiye iş imkanı sunduklarını belirten Başkan Demir, "Yaptığımız yufkaları şehir içi ve şehir dışı olmak üzere servis yapıyoruz. Bölgeye hitap edebiliyoruz. Sipariş üzerine çalışıyoruz. Günlük burada bin 200 tane yufka üretiliyor. Seri bir şekilde üretimimizi sürdürüyoruz. Pazar günleri çalışmıyoruz.ö diye konuştu.
Hesiste Sabahın erken saatinde yufka yapmaya başlayan kadınlar, akşam saat 5'e kadar yufka ekmeğini pişirmeye devam ediyor. Tandır başında yufka pişiren Rabia Erkılıç " Burada 3 tandır var. Her bir tandırda günde 400 tane olmak üzere toplam 1200 tane yufka pişiriliyor. Tandır başında çalışmak sıcaktan dolayı çok zor. İlk işe başladığımız aylarda sıcaktan dolayı sıkıntı yaşıyorduk ama ona da zamanla alıştık. Sabah saat 8'de işe başlıyoruz, akşam saat 5 gibi bırakıyoruz. Burda işimiz bittiğinde evimiz de de çalışıyoruz. Burada işe başlamadan önce yufkamızı komşularla birlikte imece usulü yapıyorduk. Burada da arkadaşlarımla birlikte yufka yapıyoruz. Aile bütçemize de çok büyük katkısı var. Eşime de bu sayede katkı sağlıyorum. Çok memnunumö diye konuştu.
AYLARCA SAKLANABİLİR
Geçmiş zamanda "yohaö olarak bilinen yufka ekmeği sacda pişince kurur ve hafif buğday unu plakalarına dönüşür. Az su ile ıslatılarak yumuşatılan ve bir kişinin karnını rahatça doyurabilen bu yufkalar, kolay taşındığı gibi aylarca da saklanabilir.
Görüntü Dökümü:
----------------------
Yufka Ekmeğinin hazırlanması
Yufka ekmeğinin açılması
Yufka ekmeğinin pişirilmesi ve istiflenmesi
Diğer detaylar
Haber-Kamera: KAYSERİ,DHA)
Dosya 3 dakika 33 saniye/ 97 MB
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni-2 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?