DHA YURT BÜLTENİ - 2 - Son Dakika
Güncel

DHA YURT BÜLTENİ - 2

DHA YURT BÜLTENİ - 2

Van'da 4.7 büyüklüğünde deprem VAN'ın Tuşba ilçesinde sabah saatlerinde Richter ölçeğine göre 4.7 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

03.04.2020 09:53

Van'da 4.7 büyüklüğünde deprem

VAN'ın Tuşba ilçesinde sabah saatlerinde Richter ölçeğine göre 4.7 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depremde ilk belirlemelere göre can ve mal kaybı yaşanmadı.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Deprem Dairesi Başkanlığı'nın merkez üssünü Tuşba ilçesi Çolpan Mahallesi yakınları olarak saptadığı deprem, saat 08.44'te meydana geldi. Yerin, 12.99 kilometre derinliğinde olan deprem, Tuşba'nın yanı sıra Van kent merkezi ve çevre ilçelerde de hissedildi. Depremde ilk belirlemelere göre can ve mal kaybı olmadı.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü ise depremin merkez üssünü Tuşba'nın Ermişler Mahallesi, büyüklüğünü ise 4.9 olarak açıkladı.

GÖRÜNTÜ GEÇİLİYORBehçet DALMAZ/VAN,

========================

Malatya'da 5 mahalle karantina altında

MALATYA'nın Darende, Hekimhan, Arapgir, Pütürge ve Kuluncak ilçelerindeki 5 mahalle, koronavirüs salgını nedeniyle karantina altına alındı. Karantina kararı ile birlikte toplam nüfusu bini aşan 5 mahalleye giriş ve çıkışlar yasaklandı, güvenlik önlemleri artırıldı.Kente farklı illerden ve yurt dışından gelenlerin Darende, Hekimhan, Arapgir, Pütürge ve Kuluncak ilçelerindeki yakınlarının yanlarına gitmesinin ardından 7 kişi, yüksek ateş şikayetiyle hastaneye başvurdu. Şüphe üzerine gözlem altına alınan 7 kişiye yapılan koronavirüs testleri pozitif çıktı. Bunun üzerine 7 hastanın yaşadığı Darende ilçesinin 800 nüfuslu Ilıca Mahallesi, Arapgir ilçesinin 120 nüfuslu Eğnir Mahallesi, Hekimhan ilçesinin 102 nüfuslu Kozdere Mahallesi, Pütürge ilçesinin 86 nüfuslu Sahilköy Mahallesi ile Kuluncak ilçesinin 232 nüfuslu Kaynarca Mahallesi karantina altına alındı. Jandarma ekipleri, 5 mahallenin giriş- çıkışlarına barikat kurdu. Mahallelere giriş ve çıkış izni verilmezken vatandaşların ihtiyaçları jandarma tarafından karşılanmaya başlandı.Sağlık ekipleri de mahalle sakinlerinin ateşlerini ölçerek, kontrollerini yapmaya başladı. Yüksek ateş tespit edilenler, Yeşilyurt Hasan Çalık Devlet Hastanesi'ne götürülüyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ------------------------------------Köyün girişinden görüntüJandarmanın barikatıYoldan detayGenel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Taha AYHAN-MALATYA-DHA

========================

Antalya'da bıçaklı kavga: 1 ölü

Antalya'da iki kişi arasında çıkan kavgada sol karın boşluğundan bıçakla yaralanan Volkan Işık (24), hayatını kaybetti. Şüpheli Tuncay T.(38) olay yerinden kaçtı.Olay, 23.00 sıralarında Kepez ilçesi Düdenbaşı mahallesi 15 Temmuz Şehitleri caddesinde meydana geldi. Aynı cadde üzerinde işyeri bulunan Tuncay T. ile Volkan Işık arasında henüz belirlenemeyen bir nedenle tartışma çıktı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine Tuncay T., Volkan Işık'ı karın boşluğundan bıçaklayarak kaçtı. Görenlerin 112 Acil Çağrı Merkezi'ne haber vermesi üzerine olay yerine gelen ambulansla Kepez Devlet Hastanesi'ne götürülen Işık, burada yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadı.Olay sonrası ara sokaklara kaçarak izini kaybettiren Tuncay T.'nin yakalanması için çalışma başlatıldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: ----------------Olayın yaşandığı yerden görüntüPolis ekiplerinin görüntüsüOlay yeri inceleme ekiplerinin görüntüsüSokaktan genel görüntüDetaylar

HABER - AMERA: Bülent TATOĞULLARI/ANTALYA,

=========================

Silifke'de domates yüklü TIR denize uçtu

MERSİN'in Silifke ilçesinde domates yüklü TIR, denize uçtu. Kazada, TIR şoförü Fais Kartal yaşamını yitirdi.Kaza, saat 06.30 sıralarında Silifke ilçesine bağlı Atakent beldesi çıkışındaki Altınofroz virajında meydana geldi. Mersin yönüne giden Fais Kartal yönetimindeki 33 DCA 01 plakalı domates yüklü TIR, yağışlı havada, girdiği virajı alamayarak şarampole yuvarlandı. Deniz kıyısındaki kayalıklara düşen TIR'ın şoförü Fais Kartal, olay yerinde yaşamını yitirdi. TIR'ın taşıdığı domatesler ise denize döküldü.Kazanın ardından TIR'ın düştüğü yerden çıkarılması için çalışma başlatıldı.

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİAli Rıza EREN/SİLİFKE (Mersin),

=========================

Koronavirüs'e karşı mahalle girişine kapı taktılar

RİZE'nin Çamlıhemşin ilçesinde koronavirüs salgınından korunmak için kontrolsüz girişleri engellemek isteyen Kavak ve Sırt mahallesi sakinleri yola kilitli ahşap kapı taktı. Telefonla ulaşılan muhtarlar tarafından açılan kapıdan mahalle sakinleri ile devlet görevlileri haricinde kimse geçemiyor.Çamlıhemşin ilçesinde koronavirüs salgınından korunmak isteyen Kavak ve Sırt mahallesi sakinleri ilginç bir çözüm yolu buldu. İki mahalleye giden yolun üzerine kilitli ahşap kapı takıldı. Kapının yanına ise 'Mahalle sakinleri ve devlet görevlileri hariç giriş yasaktır' yazılı tabela konuldu. Kilitli tutulan ve telefonla ulaşılan muhtarlar tarafından açılabilen kapıdan mahalle sakinleri ile devlet görevlileri haricinde kimse geçemiyor. İl dışından gelen mahalle sakinleri ise görevlilere bilgi verildikten ve sağlık kontrolünden geçirildikten sonra, 14 günlük karantina şartı ile mahalleye alınıyor.Kavak Mahallesi Muhtarı Tayfur Bekar, "Köyün girişini kontrol altına aldık. Sadece mahalle sakinleri ve devlet görevlilerimiz girebiliyor. Kontrolsüz şekilde il dışından gelenler girişte bizi arıyor, sağlık kontrolünün ardından karantina şartı ile mahalleye girebiliyorlar" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ----------------Kapı yapılmasıKapının takılmasıKapının açılıp kapatılmasıAraçların kapıdan geçmesiMuhtar Tayfun Bekar ile röp.Detaylar

Haber-Kamera: Yalçın ŞAHİN RİZE

=========================

Çay hasadı için akın akın memleketlerine geliyorlar

TÜRKİYE'de koronavirüs vakalarının en çok görüldüğü İstanbul başta olmak üzere batı illerinden, Karadeniz'e göç sürüyor. Çay hasat sezonu hazırlıkları için memleketlerine dönenler, Rize'de kent girişlerindeki arama noktalarında uzun araç kuyrukları oluşturdu.Koronavirüs salgını vakasının en çok görüldüğü İstanbul başta olmak üzere batı illerinden yola çıkan Karadenizliler, memleketlerine dönmeyi sürdürüyor. Özel araçlarıyla gelenler, Rize'de kent girişlerindeki arama noktalarında uzun kuyruklar oluşturuyor. Rize- Trabzon sınırında durdurulan araçlardaki sürücü ve yolcular sağlık kontrolünden geçiriliyor, kayıt altına alınarak gidecekleri adreslerde 14 günlük karantinaya tabi tutulmaları sağlanıyor. Memleketlerine dönenlerin çoğunluğu Mayıs ayında başlayacak çay hasat sezonu hazırlıkları için geldiklerini belirtiyor.'GELMEK ZORUNDAYDIK'Çay hasat sezonu için Samsun'dan geldiğini anlatan Mehmet Arıman, "Kent girişinde durdurulduk. Buraya çay toplamaya geldim. 85 yaşındaki annemi getiremedim yasaklardan dolayı, yasaklara uyuyoruz. Biz gelmek zorundaydık çay tarımından dolayı. Evde izolasyonda kalacağız 14 gün boyunca zaten bir aydır evdeydik bir ayda burada kalırız bir şey olmaz" diye konuştu. Tekirdağ'dan geldiğini söyleyen Sultan Şeref de "Yaşlı bir annem var arabada onu da götürüyorum. Rize Kalkandere'de oturuyoruz. Annemi getirmek için özel izin aldım. Zor bir yolculuk oldu" dedi.İstanbul'dan geldiğini söyleyen Aydın Bakoğlu ise "İstanbul'dan geldik. Yolculuk zor geçti. Her ilde çevirme vardı. Uygulamalar çok iyi insan sağlığı için gerekli. Virüsün yayılması bu uygulamalar sayesinde önleniyor" ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ----------------İl sınırında bekleyen araçlarSürücü ve yolcu detaylarıSağlık kontrolü detaylarıSürücülerle röp.Detaylar

Haber-Kamera: Mehmet Can PEÇE/  RİZE

========================

Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ: Koronavirüs aşısı en erken yıl sonunda hazır olur TÜBİTAK tarafından koronavirüse yönelik aşı geliştirilmesi için kurulan 'İnaktif Covid-19 Aşısı Geliştirilmesi' projesinde görevli olan Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ, aşı çalışmalarında en erken yıl sonunda sonuca ulaşılabileceğini belirterek, önemli uyarıda bulundu. Yeşilbağ, "Eğer hiçbir şekilde sınırlandırma yapamazsanız milyonlarca insan etkilenebilir ve milyonlarca insan ölebilir ama sınırlandırmaları ne kadar sıkılaştırırsanız o zaman etkilenen insan sayısı o kadar azalacaktır" dedi.Çin'de ortaya çıkan ve dünya geneline yayılan koronavirüse karşı tüm ülkeler sıkı tedbirler alırken birçok ülke de aşı geliştirmesi için çalışmalarına başladı. Türkiye'de de TÜBİTAK tarafından koronavirüse yönelik aşı geliştirilmesi için 'İnaktif Covid-19 Aşısı Geliştirilmesi' projesi oluşturuldu. Proje kapsamında oluşturulan konsorsiyumda Bursa Uludağ Üniversitesi, Konya Selçuk Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi Veteriner fakültesi öğretim üyeleri çalışmalarını sürdürüyor.'ÇOK HIZLI GELİŞTİĞİ ZAMAN SAĞLIK SİSTEMİNİ FELÇ EDEBİLİYOR'Konsorsiyumda bulunan Bursa Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ ise salgınla mücadelede yapılması gerekenler kapsamında bilgiler verdi. Salgının hızlı yayılmasının, virüsle mücadelede zorlaştıran faktörlerden bir tanesi olduğunu ifade eden Yeşilbağ, mevcut verilerin ele alındığında hastalığın ne zaman sonlanacağıyla ilgili birtakım öngörüler ortaya koymanın zor olduğunu söyledi. Yeşilbağ, "Ama bizim epidemiyoloji olarak hesaplayabildiğimiz şöyle bir durum var. Muhtemelen toplumun yüzde 65 ile 75'i bu virüsle tanıştıktan sonra salgının kendiliğinden gerileme veya durma noktasına geleceğini tahmin ediyoruz. Bu sürecin ne kadar hızlı olacağı ve ne kadar zamana yayılacağı çok önemli. Çünkü çok hızlı geliştiği zaman sağlık sistemini felç edebiliyor. Bu da asıl kayıpların nedenini oluşturan faktör" dedi.'HASTALIĞI YÜZDE 100 ORANINDA TEDAVİ EDEN İLAÇ TESPİT EDİLEMEDİ'Hastalıkla nasıl mücadele edileceği konusunda da bilgiler veren Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ, "Burada iki noktaya değinmek lazım. Birincisi biyogüvenlik tedbirleri. Yani bizim sosyal mesafeyi koruyabilmemiz. Aynı zamanda el hijyeni başta olmak üzere bireysel hijyene uymamız gerekiyor. İkinci nokta ile medikal uygulamalardır. Medikal uygulamaların da çeşitli şekillerde yapıldığını görüyoruz. İlaç tedavisi, plazma tedavisi ve aşı uygulamaları. İlaç tedavisi ile ilgili olarak bu virüsü yüzde 100 oranında tedavi eden bir ilaç henüz tam olarak tespit edilemedi. Ancak bazı ilaçlarda laboratuvar ortamında umut veren gelişmeler teyit edildi. Klinik olarak da belirli başarılar sağlandı. Plazma tedavisi ise kabaca, hastalığı geçiren ve iyileşen insanlardan kanın plazma kısmı yani sıvı kısmı ayrıldıktan sonra kritik durumda olan bu hastalara bu plazmanın verilmesi yoluyla tedavi edilmesidir. Bu şu an en reel yaklaşımlardan birisi ama riskleri de beraberinde taşıdığını biliyoruz. Üçüncü olarak da aşı uygulamaları geliyor. Tüm dünyada çok değişik aşı çalışmaları var. Bu aşılarda özellikle pandemi durumlarında uygulanacak en reel yöntem. Bu hastalardan alınan virüsün çoğaltılması, değişik kimyasal yöntemlerle öldürülmesi sonra belirli bir formulasyonla sağlıklı bireylere aşı olarak kullanılması" diye konuştu.AŞININ, EN ERKEN BU YILIN SONUNDA ÜRETİLMESİ ÖN GÖRÜLÜYORAşının ne zaman kullanıma hazır olacağı şeklinde soruların çok sık sorulan sorulardan biri olduğunu ifade eden Yeşilbağ, "Aşı çalışmalarındaki birinci kriter aşının güvenilirliğidir. Yani kullanılacağı insanlar için zararsız olması gerekiyor. Aksi takdirde koruma sağlayalım derken istenmeyen birtakım etkenler doğurmuş olursunuz. Böyle ölüm oranı çok düşük olan bir hastalık için zararsızlığı henüz gösterilmemiş bir aşının kullanıma konulması söz konusu olamaz. Dolayısıyla birkaç ayda bir aşının geliştirileceğini kullanıma alınacağını beklemek çok gerçekçi görünmüyor. Ama zannediyorum önümüzdeki bir yıl içerisinde veya bu yılın sonuna doğru aşı ile ilgili somut gelişmelerin sahaya indiğini görebileceğiz" ifadelerini kullandı.'TÜRKİYEDE AŞI ÇALIŞMALARIMIZ HIZLI ŞEKİLDE DEVAM EDECEK'Türkiye'de salgının başlamasından itibaren bu konudaki aksiyonların devreye alınmaya başlandığını söyleyen Prof.Dr. Yeşilbağ, "Özellikle TÜBİTAK inisiyatifinde bir platform oluşturuldu. Mücadele yöntemlerinin tamamını kapsayacak bir çalışma pratiği oluşturuldu. Yani hem ilaç hem plazma tedavisi hem de aşı geliştirilmesiyle ilgili çalışmalar başlatıldı. 14 proje şu anda devreye alındı. Dolayısıyla Türkiye'de aşı geliştirme ile ilgili çalışmalarımız hızlı bir şekilde devam edecek. Viroloji uzmanları tarafından virüsü üreterek yapılması gereken çalışmalar olduğu için bizler de katkı sunmaya gayret ediyoruz. Bu proje bir konsorsiyum şeklinde yürütülüyor. 3 üniversite bu çalışmanın içerisinde, bir de kamu enstitüsü var. Kamu enstitüsü laboratuvar ortamının bulunduğu bir kurum. İstanbul'da yer alıyor. Bursa Uludağ Üniversitesi, Konya Selçuk Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi Veteriner fakültesi öğretim üyeleri bu projede yer alıyorlar. Bu şekilde koordinasyon şeklinde çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.'TÜRKİYE'DE VAKA ÖLÜM ORANI YÜZDE 1,5 CİVARINDA'Koronavirüse karşı sıkı tedbirlerin alınması gerektiğinin altını çizen Yeşilbağ, "Bununla ilgili çok önemli örneklerimiz var. Mesela Çin'de hastalığın nasıl yönetildiğini gördük. Çok katı tedbirler alındı. Dünya genelinde bu tedbirlerin uygun olmadığı, halkın üstünde çok baskı oluşturduğu yönünde görüşler oldu. Fakat Çin şöyle bir yol izledi. Yaklaşık 6 ile 8 hafta arasında hastalık pik seviyeye ulaştı. Daha sonra yaklaşık 12 ile 14 hafta sonra tamamen kontrol altına alınmış oldu. Dolayısıyla çok sıkı biyogüvenlik ve karantina uygulamaları bu hastalığın önünü kesen faktörlerden birisi. Çin'de vaka ölüm oranı yüzde 4 oldu. Kötü bir örnek İtalya'da yaşandı. İtalya biraz daha hazırlıksız yakalandı. Karantina uygulamalarını hem geç başlattı hem de yetersiz birtakım uygulamalar oldu. Bugün İtalya'da gördüğümüz vaka ölüm oranı yüzde 9,2 civarında seyrediyor. Yani iki ülkeyi kıyasladığımızda buradaki temel uygulamanın karantina olduğunu ve sosyal izolasyon sosyal mesafe olduğunu çok açık bir şekilde ortaya koyuyor. Ülkemizde vaka ölüm oranı şu anda yüzde 1,5 civarında. Türkiye'nin erken tedbir almasının birtakım avantajlarını yaşıyor. Fakat şu anda halkımızın kesinlikle rehavete kapılmaması lazım. Sokağa çıkma sınırlandırmasını mutlaka kendi kararıyla uygulaması lazım. Sadece kendi sağlığı için değil, ailesinin, ailesindeki diğer bireylerin, etrafındaki diğer sevdiklerinin sağlığı ve korunması için mutlaka sokağa çıkma kısıtlamasını kendimiz uygulamak zorundayız" diye konuştu. 'KORONAVİRÜS SINIRLANDIRILMAZSA DÜNYADA ÖLÜM SAYISI MİLYONLARI BULUR''Dünyada ne kadar insanı öldürebilir?' şeklinde sorularla sık sık karşılaştıklarını söyleyen Prof.Dr. Kadir Yeşilbağ, şunları kaydetti: "Bu soruya cevap vermek çok mümkün değil ama şöyle bir basit hesaplama yapılabilir. Bu tür bir hastalığın yayılma hızı 4 civarında olan bir hastalığın toplumun yaklaşık yüzde 70 ile 75'ine ulaşabileceğini düşünüyoruz. Bunların da yüzde 80'i klinik bulgu göstermeden çok hafif klinik bulgularla geçirecek. Sadece yüzde 30'unda klinik bulgularla şikayetler oluşacağını düşünüyoruz. Etkilenen vakaların da yüzde 5'i yoğun bakım alacak ve yüzde 1 ile 4'ü İtalya'daki gibi olursa yüzde 9'u hayatını kaybetmiş olacak. Dolayısıyla burada belirleyici nokta şudur: Virüsün ne kadar insana ulaşması mümkün. Biz bunu ne kadar sınırlandırıyoruz. Eğer hiçbir şekilde sınırlandırma yapamazsanız milyonlarca insan etkilenebilir ve milyonlarca insan ölebilir. Ama sınırlandırmaları ne kadar sıkılaştırırsanız o zaman etkilenen insan sayısı o kadar azalacaktır. Hayatını kaybeden insanların sayısı da o kadar az olacaktır."

Görüntü dökümü: -Açıklamalar

-Çalışmalardan detaylar

Haber-Kamera: Mehmet İNAN/BURSA,

========================


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel DHA YURT BÜLTENİ - 2 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement