Kazada ölen uzman çavuşu, 25 günlük eşi ağıtlarla uğurladı
Erzurum'da uzman çavuş olarak görev yapan ve 10 Ağustos'ta dünyaevine giren Ercan Çiftçi (22), geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitirdi. Eşinin tabutuna sarılan Songul Çiftçi, "Ben onsuz ne yapacağım" diye ağıtlar yaktı.
Karayazı ilçesi Çavuş Güllü Karakolu'nda görev yapan Uzman Çavuş Ercan Çiftçi, memleketi Ağrı'nın Diyadin ilçesinde düzenlenen düğün töreniyle Songül Çiftçi'yle hayatını birleştirdi. Düğün sonrası görev yerine dönen Ercan Çiftçi, 28 Ağustos günü yanına gelmek için yola çıkan eşini karşılamak için kendisine ait otomobille yola çıktı. Saat 19.00 sıralarında Karşıyaka bölgesinde kaza yapan Çiftçi, ağır yaralı olarak Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Yakutiye Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Burada yoğun bakım ünitesinde tedavi altında tutulan Ercan Çiftçi, bugün saat 03.00 sıralarında hayatını kaybetti.
'ANAM ONSUZ BEN NE YAPACAĞIM'
Uzman Çavuş Ercan Çiftçi için merkez Palandöken ilçesindeki Mareşal Çakmak Hastanesi'nde tören düzenlendi. Vali Okay Memiş, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Semih Okyar, Cumhuriyet Başsavcısı Burhan Bölükbaşı, Bölge Adliyeler Cumhuriyet Başsavcısı Ünal Bingül, Emniyet Müdürü Mehmet Aslan ile askeri ve mülki erkanın katıldığı törende Uzman Çavuş Ercan Çiftçi'nin ailesi ağıtlar yaktı. Eşi Songül, anne Güvercin, kız kardeşi Hatice Çiftçi tabuta sarılarak ağıtlar yaktı. Kısa bir süre önce hayatını birleştirdiği eşini kaybeden Songül Çiftçi, "Anam ben şimdi onsuz ne yapacağım" diye ağladı. Genç kadını sağlık görevlileri teselli etmeye çalıştı. "Ağabey bizi bırakma" diyen kız kardeşi Hatice Çiftçi'ye görevliler ikna ederek, Türk bayrağına sarılı tabuttan ayırdı. Uzman Çavuş Ercan Çiftçi'nin öz geçmişinin okunmasının ardından cenaze askerlerin omuzlarında araca konularak karayoluyla Ağrı'nın Diyadin ilçesine gönderildi.
Görüntü Dökümü
-----------
-Tören alanında toplanan uzman çavuşun silah arkadaşları
-Jandarma Bölge Komutanı Tuğneral Semih Okyarın tören alanına gelmesi
-Aileden detay
-Uzman Çavuşun Ercan Çiftçi'nin eşinin ağlaması
-Uzman Çavuş Ercan ailesinden detay
-Amca Mehmet çiftçi ile röp.
-Vali Okay Memişin aileye başsağlığı vermesi
-Cenazenin morgtan çıkarılıp tören alanına getirilmesi
-Özgeçmişinin okunması
-Ailenin tabuta sarılarak ağlaması
-Cenazenin ambulansa konulması
Haber : Salih TEKİN - Kamera: Zafer KUMRU ERZURUM,
======================
HDP'li belediyenin işlevsiz hale getirdiği Millet Kıraathanesi yeniden faaliyete geçti
Diyarbakır'da, HDP'li belediye tarafından işlevsiz hale getirilen Türkiye'nin ilk Millet Kıraathanesi, İçişleri Bakanlığı'nca Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na görevlendirilen Vali Hasan Basri Güzeloğlu'nun talimatıyla yenilenerek, yeniden faaliyete geçirildi.
Türkiye'nin ilk Millet Kıraathanesi'nin yapıldığı Diyarbakır'da, 31 Mart yerel seçimlerde Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na seçilen HDP'li Adnan Selçuk Mızraklı ve yönetimince işlevsiz hale getirildi. Raftaki kitaplar kaldırıldı, oyun ve sosyal aktivitelerin yapıldığı alanlardaki malzemeler boşaltıldı.
18 Ağustos günü İçişleri Bakanlığı'nca hakkında yürütülen terör soruşturması kapsamında görevden alınan Mızraklı'nın yerine görevlendirilen Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğu'nun talimatıyla Millet Kıraathanesi'nde yenile çalışması yapıldı. Çalışmaların ardından Millet Kıraathanesi yeniden faaliyete geçti.
Millet Kıraathanesi'nde gençlerle bir araya gelen Vali ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Hasan Basri Güzeloğlu, HDP'li belediyenin Millet Kıraathanesi'ni atıl duruma getirmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Kısa bir sürede Millet Kıraathanesi'ni yenilediklerini anlatan Vali ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Güzeloğlu, "Çok kısa bir süre içerisinde ilk açıldığından ve devrettiğimizden çok daha güçlü bir şekilde gerek kitaplar, gerekse diğer teknik altyapıları güçlendirerek hizmete açtık. Bugün yeniden o ilgiyi ve gerek vatandaşımızın, gerekse öğrencilerimizin tekrar buluştuğunu görmekten büyük bir mutluluk duyduk. Sadece merkezde değil, 17 ilçemizin her birinde Millet Kıraathaneleri, bilgi evleri, çocuklarımızı yetiştirme kursları gibi her türlü sosyal etkinlikler sağlanacaktır. Bunu da sizlerle paylaşmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum" dedi.
Görüntü Dökümü
----------
-Valinin Gelişi
-Valinin öğrencilerle sohbet etmesi
-Valinin raftaki kitapları incelemesi
-Valinin açıklaması
-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Selim KAYA- Elif FİLİZ/ DİYARBAKIR,
=====================
Özel okulların kırtasiye masrafı, tıp ve hukuk fakülteleriyle yarışıyor
Antalya Fotoğrafçılar, Kırtasiyeciler ve Kitapçılar Odası Başkanı Mehmet Bayrak, özel okulda öğrenim gören öğrenciler için hazırlanan kırtasiye kutularının yaklaşık 2 bin liraya satıldığını belirterek, "Bu paket bir tıp öğrencisinin kitap masrafından daha fazla" dedi.
Mehmet Bayrak, 2019-2020 eğitim ve öğretim yılının, birinci sınıfların 5 Eylül'de uyum süreci için okula gitmesiyle başlayacağını söyledi. Velilerin kırtasiye alışverişine çıktığını kaydeden Bayrak, çocukların sağlığı için mutlaka bilinen markaların alınması tavsiyesinde bulundu. Özellikle ucuz ve bilinmeyen markalarda kullanılan kimyasalların cilt kanseri ve görme kaybı başta olmak üzere birçok sağlık sorununa neden olduğuna işaret eden Mehmet Bayrak, velilere, çocukların sağlığını düşünerek ucuz ürünleri tercih etmemesi uyarısında bulundu.
ÖZEL OKULLARIN KIRTASİYE MASRAFI 2 BİN LİRA
Yaptıkları hesaba göre bir ilkokul öğrencisinin kırtasiye masrafının 150-300 lira arasında değiştiğini belirten Mehmet Bayrak, buna karşın özel okulların öğrenciler için kırtasiye kutusu hazırladığını, bunun maliyetinin yaklaşık 2 bin lira olduğunu vurguladı. Bu fiyatın çok yüksek olduğunu savunan Bayrak, "Her eğitim ve öğretim yılının başında en çok dillendirilen konulardan biri özel okulların kırtasiye masrafı. Yaptığımız tespitlerde bir kırtasiye esnafından alınan malzemeler 150-250 lira arasında tutarken, özel okullarda 2 bin lira civarında kırtasiye masrafı çıkarılıyor. Kırtasiye sektöründen ciddi anlamda para kazanmak için bir yol izliyorlar. Özel okuldaki anasınıfı, birinci ve ikinci sınıf öğrencilerinin kırtasiye masrafı bir tıp ya da hukuk öğrencisinin kitap masrafından daha fazla" dedi.
Mehmet Bayrak, ilkokula başlayan bir öğrencinin çanta, silgi, sulu boya, kuru boya, keçeli kalem, oyun hamuru, pastel boya, resim defteri, resim çantası, flüt, kalemlik, makas, abaküs, sayma çubukları, yarıştırıcı, keçe, eva, fon kartonu, bant, etiket, kaplık, 4 defter, kalem, beslenme kabı, boyama önlüğü ve su matarası gibi eşyalar aldığını, bunun ortalama maliyetinin 300 lira olduğunu söyledi.
VELİLER ŞİKAYETÇİ
Velilerin özel okullardaki kırtasiye giderlerinden şikayetçi olduğunu belirten Bayrak, kullanılan ürünlerin fiyatına göre kalitesiz olduğunu söyledi. Mehmet Bayrak, şöyle dedi:
"Velilere kırtasiye ürünleri başka yerden alma fırsatı verilmiyor. Özel okullar kırtasiye ürünlerinden oluşan bir kutu hazırlıyor. Kırtasiye kutusunun alınması için velilere mesaj atılıyor. Veliler 2 bin lira civarında tutan bu kutuyu kredi kartından çektiriyor ve evlerine gönderiliyor. Genelde kırtasiyecilerin sattığı ürünler değil bunlar. Karton kapaklı ürünler kullanılıyor. Buna rağmen çok kaliteli ürünler de kullanmıyorlar. Ucuza mal edip pahalı satıyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu konuyla ilgili çalışma yapmasını istiyoruz. Öğrenciler üzerinden ciddi anlamda rant sağlayan özel okulların engellenmesi gerekiyor. Velilere kırtasiyeyi kırtasiyecilerden almaları konusunda çağrıda bulunuyoruz."
Görüntü Dökümü
----------
Kırtasiye dükkanından görüntü
Kalemlerden detay
Çantalardan detay
Kırtasiyedeki müşterilerden görüntüler
Kırtasiye detaylar
Röp1: Mehmet Bayrak
Röp2: Kırtasiye esnafı Fatih Büyükünlü
Haber- Kamera: Aslı DURAN/ANTALYA,
===================
FETÖ hükümlüsü ağabeyden aynı suçtan yargılanan kardeşine, 'çözülmeyin' mektubu
Adana'da, Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması(FETÖ/PDY) kapsamında aldığı ceza nedeniyle hapiste bulunan mahrem imam Ercan K.'nin, aynı suçtan başka cezaevinde yatan kardeşi Ahmet K.'ye postalanması için verdiği, 'örgütte çözülmeyi ve gelecek itirafları önlemek' için talimatlar yazdığı mektup ele geçirildi.
Emniyet mahrem imamı olduğu gerekçesiyle yargılandığı davada 10 yıl 15 ay hapis cezasına çarptırılan Ercan K.'nin tutulduğu Kozan Kapalı M Tipi Ceza İnfaz Kurumu'nda, 'örgütteki çözülmeyi ve gelecek itirafları önlemek' için yazdığı mektup ele geçirildi. FETÖ/PDY suçlamasıyla yargılanan ve Osmaniye 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunan kardeşi Ahmet K.'ye, yazdığı belirlenen mektupta, örgütsel bağlılığı sağlamlaştırmak amacıyla 'örgüt üyesi olan şahısların cezaevlerinden çıkacağını ve sabredilmesi gerektiğini' yazdığı ortaya çıktı.
Hakkında soruşturma başlatılan Ercan K. ile ilgili, 'silahlı terör örgütü propagandası yapmak' suçlamasıyla 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. FETÖ hükümlüsü Ercan K., Adana 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmaya başlanacak.
ADANA, -
=====================
Av yasağı bitti Foça'da balık bollaştı
İzmir'in önemli balıkçılık merkezlerinden Foça'da, avlanma yasaklarının sona ermesiyle tezgahlarda balık bollaştı, fiyatlar yarıya düştü. Balıkçılar satışlardan, vatandaşlar bolluk ve ucuzluktan memnun kaldı.
Geçen 1 Eylül'de sona eren balık avı yasağıyla birlikte az sayıdaki gırgır ve çoğunluğu trol ile avcılık yapılan teknelerle denize açılan Foçalı balıkçılar, ilk üç gün denizin bereketiyle limana döndü. İzmir Balık Hali'ne gidenlerin yanı sıra Foça Balık Hali'ne getirilen balıklarla tezgahlar doldu taştı. Yörenin lezzetiyle ünlü barbun, tekir, sardalya, trança, levrek, çipura, mercan, tavuk, kefal, topan kefal, kupez, karagöz gibi balıkların yanı sıra açık denizden gelen diğer çeşitler ve balık dışındaki deniz ürünleriyle haldeki görsel şölen her sabah tekrarlanmaya başladı. Foçalılar ve tatilini ilçede geçirenler taze balık almak için hale akın etti.
Yakınlarıyla halden balık almaya gelen vatandaşlardan Emine Ercan, yasağın sona ermesinden sonra oluşan bolluk ve ucuzluktan memnun olduklarını söyledi. Emine Ercan, "Deniz balıkları harika. Fiyatlar uygun. Balık yemenin tam zamanı" dedi.
Halde balık satışı yapan Murat Küçükdurgun yasağın sona ermesinden sonra fiyatların düştüğünü, satışların arttığını, bundan hem kendilerinin hem de vatandaşların memnun olduğunu söyledi. Küçükdurgun, "Örnek vermek gerekirse iri barbun 120 liradan 40'a, trança 200 liradan 100'e, Mercan 50 liradan 30'a, tavuk balığı 50'den 25'e, sardalya 15 liradan 10'a, karagöz 100 liradan 40'a, topan kefal 50'den 25 liraya düştü. Balık çok, fiyatlar gayet uygun. Foçada balık alımı için her zaman potansiyel var. İşlerimiz iyi. Ucuz olunca talep de çok arttı. Herkes balık yiyor. Herkesin bütçesine göre balık var. Bize göre de balık almanın balık yemenin tam mevsimi" dedi.
Görüntü Dökümü
--------------
-Foça Balık Hali dışından görüntü
-Balık halinin içerden görüntüsü
-Tezgahlardaki balıklardan görüntü
-Balık alan vatandaşlardan Emine Ercan ile röp.
-Balıkçı Murat Küçükdurgun ile röp.
Haber - Kamera: Seyfi GÜL/ FOÇA (İzmir),
=====================
Konyaaltı Sahili'nin bazı bölümleri 41 yılda 86 metre geriledi
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Danışmanı Dr. Cem Oğuz, 1975 ile 2016 yılları arasında Konyaaltı Sahili'nin bazı bölümlerinde 41 yılda 86 metreye varan kıyı gerilemeleri (kıyı erozyonu) ölçüldüğünü kaydetti. Oğuz, "2016 yılından sonra yılda 2 metreye varan kıyıda gerilemeler kaydedildi. Bundan sonra gerilemeler hızla devam edecek" dedi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Danışmanı ve Teknik İşler Sözcüsü Dr. Cem Oğuz, belediye eğitim salonunda düzenlediği basın toplantısında, Antalya'nın gündeminden düşmeyen Boğaçayı Projesi'nin tarihçesi, durum değerlendirmesi ve geleceği hakkında bilgi verdi. Boğaçayı'nın 3 çayın birleşiminden oluştuğunu, 2 kilometre uzunluğunda olduğunu belirten Cem Oğuz, çayın yeraltı su kaynaklarını beslediğini söyledi. Cem Oğuz, çayın korunması gereken en önemli kaynaklardan biri olduğunu, Konyaaltı Sahili'ni de kum ve çakıl yönünden beslediğini vurguladı.
KIYIDA CİDDİ GERİLEMELER
Boğaçayı'nın 1990'lı yıllarda kum ve çakıl ocağı olarak kullanıldığına değinen Cem Oğuz, "1975 ile 2016 yılına kadar uydu verileri kullanılarak kıyı gerilemeleri ölçülmüş. 6.5 kilometrelik sahilde 41 yılda 86 metreye varan kıyı gerilemesi var. 2000'li yıllardan sonra kum ve çakıl alınmasına yönelik yasaklar geldi. Gerilemeler azaldı ama 2016 yılından sonra yeniden kıyı erozyonu artmaya başladı. 2016'dan sonra yılda 2 metreye varan kıyıda gerilemeler kaydedildi. Bundan sonra gerileme hızla devam edecek. Konyaaltı Sahili'ni ne kadar süre sonra kaybedeceğimizi bir süre sonra verilerle açıklayacağız" dedi.
BOĞAÇAYI'NIN YATAĞI 260 METREDEN 205 METREYE DÜŞÜRÜLDÜ
ASAT'ın eski Genel Müdürü Faruk Karaçay'ın Boğaçayı'nın yatağına müdahale edilmediği yönünde açıklamada bulunduğunu belirten Cem Oğuz, "Bu açıklama doğruyu yansıtmıyor. 260 metrelik yatak genişliği, proje kapsamında 2017 yılından sonra 205 metreye düşürüldü. DSİ'nin önerdiği 260 metre yatak genişliğidir. Önceki yönetim döneminde 2014 yılındaki ilk projede denizin tamamen içeri girebildiği, teknelerin yat limanları vasıtasıyla içeriye girdiği bir proje hazırlandı. Herkes bu projeden etkilendi. Ama mühendislik bunun hayal proje olduğunu kaydetti ve başkan projeden vazgeçti. 2015 yılında yapılan projede ise deniz 2 kilometrelik kısımda içeriye alınacak ve sadece çayın ağzına bir marina yapılacaktı. Sonra bundan da vazgeçildi. 2017 yılında projede denizin 750 metreye içeriye alınmasına karar verildi. Marinanın da sahilin başka bir bölümüne yapılması öngörüldü" diye konuştu.
'DENİZ İÇERİYE GİRECEK DİYE YAPILANLAR BOŞA YAPILDI'
Ancak devletin kıyı master planında Konyaaltı'nda marina görülmediğini dile getiren Oğuz, 2019 yılında projede denizin içeriye alınmasından da vazgeçildiğini, bunun doğru bir karar olduğunu açıkladı. Oğuz, "Deniz içeriye alınacak diye bir set yapıldı. Dip kazılar yapılarak yeraltı suyunun çıkması planlandı. Bu yapılanlarla çok kötü sonuçlar ortaya çıktı. 4 bin 196 kazık çaya çakıldı. Ama deniz içeri girmedi, boşuna yapıldı. 660 bin metreküplük, 44 bin kamyonluk kazı yapıldı. Sonuçta burada bir gölet oluştu. Kamulaştırmasız el atmalar oldu. Şimdi belediye ile vatandaş mahkemelik. 130 milyon liralık bir bedel harcandı. Bir de her yıl harcanması gereken işletme bedelli var" dedi.
ANTALYA'NIN İLK DENİZ SÜPÜRGESİ BOĞAÇAYI'NDA
Proje kapsamında her yıl 34 santimetre rüsubat birikilmesi öngörüldüğünü kaydeden Oğuz, "Bizim yaptığımız ölçümlerde derinlik azalmış, 6 ayda ortalama 150 santimetre rüsubat birikimi oluşmuş. Projenin oluşmasına öncülük eden bilim adamlarını çağırdık. Onlar da projenin son haline karşı olduklarını söyledi. Biz yeni modeller için çalışma başlattık. Antalya ilk defa deniz süpürgesi ile tanıştı. Boğaçayı'nda süpürge çalışmaya başladı. Doğaya zarar vermeden bir tekne ile şimdi Boğaçayı'nda temizlik çalışmasına başladı" diye konuştu.
'ANTALYA HALKI TERCİH YAPMAK ZORUNDA'
Antalya halkının bir karar vermek zorunda olduğunu belirten Cem Oğuz, şöyle dedi:
"Sahili mi istiyorsunuz, Boğaçayı göletini mi istiyorsunuz? Küçücük bir gölet için sahili yok edemeyiz. Göleti koruyacaksak denizde mahmuzlar yapmalıyız. Göleti kurtarmak için çok ciddi maliyetler harcamalıyız. Projenin ikinci etabını belediyenin kendi imkanları ile yapacağız. 2 kilometrelik hatta sadece etrafındaki düzenlemeleri yapmalıyız. Bizim hazırlıklarımız buna yönelik olacak. Yürüyüş yolları, seyir terasları, bisiklet yollarının olduğu kenar düzenlemesi ile burayı Antalya'ya kazandıracağız. Bilim insanları 'Bu kadar paranız varsa her yıl temizleyin, sahili korumak adına denize mahmuzlar yapın' diyor. Bilim adamlarının diğer bir teklifi ise Boğaçayı'nı kendi haline bırakmamız yönünde."
Görüntü Dökümü
---------
Basın mensuplarının görüntüsü
Dr. Cem Oğuz konuşması
Sinevizyon görüntüsü
546 MB -- 04.56/// HD
Haber: Hasan DEMİRBAŞ-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,
Son Dakika › Güncel › Dha yurt bülteni - 13 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?