1)YUNANİSTAN'IN GERİ GÖNDERDİĞİ KAÇAKLAR, SANDALLA TÜRKİYE'YE GEÇTİ
EDİRNE'de yasa dışı yollardan Yunanistan'a giden kaçaklar, sınırda yakalandıkları Yunan polisi tarafından dövülerek sandalla geri gönderildi. Meriç Nehri'nden sandalla geri dönüşleri cep telefonuyla kaydedilen kaçaklar, Yunanistan polisi tarafından şiddet gördüklerini söyledi. Yunanistan, Türkiye ile arasındaki 'geri kabul anlaşmasına' rağmen, yakaladığı 'düzensiz göçmenleri' yasa dışı yollardan geçtikleri sınırlarında yakalayıp Meriç Nehri üzerinden geri göndermeyi sürdürüyor. Ülkelerine kaçak geçen sığınmacıları dövdüğü öne sürülen Yunan polisinin geri gönderdiği biri kadın 4 kaçak bu kez cep telefonuyla görüntülendi. Yasadışı yollardan Meriç Nehri'ni kullanarak Yunanistan tarafından geçen kaçaklar, iddialarına göre Yunanistan polisi tarafından şiddet gördükten sonra sandala bindirilerek Türkiye tarafına gönderildi. Cep telefonuyla kaydeden görüntülerde sandalla Türkiye'ye geri gelen kaçaklar, sınırdaki tarla sahibi köylüler tarafından yönlendirilerek karaya çıkarıldıktan sonra sınır devriyeleri tarafından gözaltına alındı. Geçirildikleri sağlık kontrolünden darp edildikleri tespit edilen kaçaklar daha sonra işlemleri için Edirne Göç İdaresi'ne teslim edildi.
BİR AYDA 600 KAÇAK GERİ DÖNDÜ
Sınır devrileri verilerine göre son 1 ayda yaklaşık 600 kadar kaçak, sığınmacı yada düzensiz göçmen, yasa dışı yollardan geçtikleri Yunanistan'da sınır polisi tarafından darp edilerek, üzerlerindeki cep telefonu ve paraları alınarak silah zoruyla geri gönderildi. 'Push back' adı verilen 'geri itme' yöntemiyle gönderilen kaçaklar, ifadelerinde Yunanistan'da yakalandıklarında bir kaç gün aç ve susuz bırakıldıklarını daha sonra ise Meriç nehri üzerinden botla Türkiye'ye silah zoruyla gönderildiklerini anlattı.
Sandalla geri gönderildiği belirtilen ve üzerlerinden pasaport, kimlik, cep telefonu yada para çıkmayan kaçakların hangi ülke vatandaşı olduğuna dair inceleme ve soruşturma sürüyor.
Görüntü Dökümü:
--------------------------------
-Meriç nehri
-Kaçakların sandalla gelmesi
-Kıyıya yanaşmaları
-Genel görüntüler
Haber-Kamera: Engin ÖZMEN/EDİRNE,-
=====================================================
2)ABD'DE KAYA GAZININ ÇIKARILMASINDA TÜRK DAMGASI
AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) Antalya Teknokent'te faaliyet gösteren bir Türk şirketi, kaya gazının ortaya çıkarılması için kaya çatlatma sistemini kontrol eden ara haberleşme kartı üretiyor. ABD'ye ihraç edilen cihazlar, kayaların çatlamasını gerçekleştirip kaya gazının açığa çıkarılmasını sağlıyor. AÜ Antalya Teknokent'te faaliyet gösteren Desird Tasarım Arge firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Ender Kazan, kendi geliştirdikleri mikroişlemcilere bağlı devreler tasarladıklarını belirtti. Kazan, ürünlerin sadece prototiplerinin çıkarılması değil, seri üretime uygun bir tasarım haline getirip üretim teknolojilerine entegre edilmesini de sağladıklarını söyledi. Kendilerini farklı kılan yapının, seri üretim ürünlerinin testlerinin yüzde 100 robotlar tarafından yapılması olduğunu kaydeden Kazan, "Yani ürünler aslında test edilebilir olarak tasarlanıyor. Bu sayede yaptığımız ürünlerin yüzde 100 oranda çalışır şekilde teslim edilmesini sağlamış oluyoruz. En büyük katma değerimiz bu" diye konuştu.
ÜRÜNLERİ 60 ÜLKEYE İHRAÇ EDİLİYOR
Ağırlıklı olarak ABD ile çalıştıklarını vurgulayan Kazan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Japonya ile de çalışmamız oldu. Onun dışında Türkiye'deki diğer müşterilerimiz üzerinden yaklaşık 60 ülkeye ürünlerimiz gidiyor. ABD'de kaya gazının çıkarılması için yer altında yapılan elektronik ağırlıklı çalışmalar var. Tabii bunun için yerin çok ciddi derinliğine iniliyor. Yaklaşık 10 km kadar derinliğe iniliyor. Sonrasında yatay sondajlar yapılabiliyor. Bu uzunluktaki kablolarla çalışan modemimiz var. Tabii bu zorlu bir sektör."
200 DERECEYİ GEÇEN SICAKLIKTA ÇALIŞMA YETENEĞİNE SAHİP
Kaya gazının çıkarılması için yerin altına indirilen elektronik ürünlerin aslında birer veri toplama ve haberleşme ünitesi olduğunu anlatan Ender Kazan, şunları kaydetti:
"Bu ürünler yerin altında 200 dereceyi geçen sıcaklıklarda çalışma yeteneğine sahip. Bu anlamda ürünlerimiz, dünyada çok fazla örneği olmayan ürün çeşitlerine giriyor. Bunlar aslında birer modem. Yeryüzünde haberleşmeyi sağlayan başka ürünlerimiz de var. Servis kamyonlarında duran ürünler gibi. ABD'deki yaptığımız işin özündeki elektronik bu. Yerin altında ilgili veri, doğru konumlar tamamlandıktan sonra kayaların çatlamasını gerçekleştirip kaya gazının açığa çıkarılmasını sağlıyor. Bununla ilgili izleme ve iletişimi sağlayan ürün. Yani biz kaya çatlatma sistemini kontrol eden ara haberleşme kartını yapıyoruz."
2013 YILINDAN BU YANA ABD İLE ÇALIŞIYORUZ
ABD ile 2013 yılından bu yana çalıştıklarını belirten Ender Kazan, "Bu sektör ABD tekelinde. Almanya ve İngiltere'de de gelişimler var ama çok çok düşük. İngiltere'deki örnek de ABD'li bir üreticinin lisansıyla yapılıyor" ifadelerini kullandı. Dünyada ABD'den sonra önemli pazar payına sahip olduklarını da sözlerine ekleyen Kazan, "Tek başımıza değiliz tabii ki, ABD'de çalıştığımız partner firmalar var. Orada çözüm ortaklarımız var" dedi.
KAYA GAZI NEDİR?
Yeraltında şist adı verilen kayaçların içine sıkışmış doğalgaza kaya gazı denir. Kaya gazı, kömür yatağı metanı, sıkı kumtaşı ve metan hidratlarla birlikte, geleneksel olmayan doğalgaz kaynakları arasında yer alırken son yıllarda petrol fiyatlarını yüzde 40 aşağı çekebileceği haberleriyle gündeme geldi. Hidrolik çatlatma adı verilen işlemle kaya katmanlarının içinde kırılmalar üretilerek açığa çıkması sağlanan kaya gazı, enerji fakiri ülkeler için geleceğin fırsatı olarak görülüyor. Kaya gazı rezervinin en yüksek olduğu ülkeler ise ABD, Çin, Avustralya ve Kanada.
Görüntü Dökümü
------------------------
Teknokent dış plan görüntü
Elektronik plakaların görüntüsü
RÖP: Ender Kazan
Detaylar
222 MB///03.43
Haber: Selma KUNAR-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,
==========================================================
3)NİLÜFER BELEDİYESİ'NE 'AVRUPA ŞEREF BAYRAĞI'
Avrupa Konseyi, yaptığı çalışmalar nedeniyle Bursa'nın Nilüfer Belediyesi'ni Avrupa Şeref Bayrağı ile ödüllendirdi. Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey bayrağı, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkan Yardımcısı Valeriu Ghiletchi'den aldı. Başkan Bozbey, "Nilüferliler olarak, çok yakın bir gelecekte daha da çok ilerleme kaydederek, Avrupa Ödülü'nün de sahibi olacağız" dedi. Nilüfer Belediyesi, geçen yıl Avrupa Konseyi'nden aldığı Avrupa Diploması'nın ardından bu yıl da Avrupa Şeref Bayrağı'na değer görüldü. Katıldığı uluslararası projeler, kardeş kentlerle kurduğu iyi ilişkiler ile yerelde sergilenen sosyal, kültürel ve sportif çalışmaları neticesinde 'Avrupa Şeref Bayrağı' ile ödüllendirilen Nilüfer Belediyesi, bayrağı düzenlenen törenle aldı. Bursa Akademik Odalar Birliği'nde düzenlenen törene Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkan Yardımcısı Valeriu Ghiletchi katıldı. Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, eşi Seden Bozbey, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bursa Milletvekili Lale Karabıyık ve CHP Bursa Milletvekilleri Nurhayat Altaca, Erkan Aydın, CHP Nilüfer İlçe Başkanı Mehmet Turan Tansal, Nilüfer Belediyesi Meclis Üyeleri, Nilüfer Belediyesi Başkan Yardımcıları, Nilüfer Belediyesi çalışanlarının yer aldığı ödül töreni İstiklal Marşı'nın okunması ve Nilüfer Oda Orkestrası'nın çaldığı Avrupa Marşı ile başladı. Törende Nilüfer Oda Orkestrası Telli Turna Süiti, Nilüfer Halk Dansları Topluluğu da kılıç kalkan ve zeybek gösterisiyle sahne aldı.
Törenin açılış konuşmasını yapan Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Avrupa Birliği Parlamenterler Meclisi tarafından verilen ödül sürecine ilk kez geçtiğimiz sene dahil olduklarını kaydetti. Başkan Bozbey, "Tüm Avrupa'da, 12 belediyeye verilen bu diploma, bizler için özendirirci olduğu kadar, basamakları hızla atlamamızı sağlayacak olan enerjiyi de kurumumuza taşıdı. Bu çevrede, bugün burada, ödül sürecine dahil olmamızın yalnızca ikinci yılında, Avrupa Şeref Bayrağı'nı ülkemize taşıyor olmak bizler için, büyük bir onurdur, gururdur. Özellikle altını çizmek istiyorum ki, bu yıl Avrupa Konseyi'nin bu ödünü 47 ülkeden 30 bini aşkın yerel yönetim arasından sadece 8'i almaya hak kazandı. ve bu yıl bizimle birlikte yine bu bayrağı kucaklayan, Türkiye'den Karşıyaka Belediyesi'dir ki, bu durum, sosyal demokrat belediyeciliğin de kentlere ne ölçüde katkılar koyduğunun bir göstergesidirö diye konuştu.
Ödülü, Nilüfer Belediyesi'nin çalışmalarının taçlandırılması olarak değerlendiren Başkan Bozbey, "Avrupa idealini gerçekleştirmek ve özellikle yeni nesle, çocuk ve gençlerimize bu duyguyu aşılamak bizlerin görevidir. İnanıyorum ki, Nilüferliler olarak, çok yakın bir gelecekte daha da çok ilerleme kaydederek, Avrupa Ödülü'nün de sahibi olacağız. ödülü, her şeyin en iyisine layık olan, bizi her zaman destekleyen Nilüferliler adına aldığımı vurgulamak istiyorum. Kentimize, ülkemize hayırlı olsunö diyerek sözlerini tamamladı.
Avrupa Şeref Bayrağı'nı Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'e takdim eden Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkan Yardımcısı Valeriu Ghiletchi de Nilüfer'de uygulanan çalışmalardan övgüyle söz etti. Valeriu Ghiletchi "Bu şeref Bayrağını sadece Avrupa'ya ait sayısız etkinliğinize ilişkin bir ödül olarak değil, aynı zamanda gelecekte bu etkinlikleri geliştirmeye devam etmek için teşvik olarak değerlendirmenizi rica ediyorum. Avrupa Konseyi tarafından verilen bir üst aşama ödülü olan Avrupa Şeref Plakası Ödülü'nü almak üzere belediye olarak bu yarışta yer almaya devam etmenizi yürekten ümit ediyorumö diye konuştu.
Konuşmaların ardından Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkan Yardımcısı Valeriu Ghiletchi törenle Avrupa Şeref Bayrağı'nı Bozbey'e takdim etti. Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de sahneye çalışma arkadaşlarını çağırarak onurlu mutluluğu birlikte yaşadı.
Görüntü Dökümü
------------------------
Ziyaret
Bayrak teslimi
Konuşmalar
Gösteriler
Detaylar
Halil ÖZÇOBAN/BURSA, -
======================================================
4)CUMHURBAŞKANI'NIN BÜSTÜNÜ KALEM UCUNA İŞLEDİ
KOCAELİ'nin Derince ilçesinde fabrika işçisi Hüseyin Sarı, internetten öğrendiği teknikleri geliştirerek kurşun kalemlerin uçlarına oyma tekniği ile heykelcikler yapıyor. Hüseyin Sarı, 3'er ay uğraşarak kalemlerin ucuna Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve 15 Temmuz hain darbe girişiminin kahramanı Ömer Halisdemir'in büstlerini işledi.
Kocaeli'de bir otomobil fabrikasında işçi olarak çalışan Hüseyin Sarı, kendi çabası ile kurşun kalem ucuna heykel yapma sanatını öğrendi. Bugüne kadar 200'den fazla eser üreten Hüseyin Sarı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan 15 Temmuz hain darbe girişiminin kahramanı Ömer Halisdemir'e, Anıtkabir'den Eyfel Kulesi'ne, Mona Lisa'dan eşeğine ters binen Nasreddin Hoca figürüne kadar birbirinden ünlü birçok kişiyi, eser ve simgeyi kurşun kalem ucuna işledi.
El sanatlarına maket işleri yaparak başladığını söyleyen Hüseyin Sarı, "Önceleri maket işleri ile uğraşıyordum, fakat daha zor ne yapabilirim diye bir araştırma içine girdim. Macar bir sanatçının internette resmini attığı bir çalışmasını gördüm. Basit bir objeyi. Aynısını taklit ederek başladım ve 4,5 senede şu ana kadar 200'ü aşkın eser meydana getirdim ve halen de devam ediyorum. Eserlerim arasında genelde görüp beğendiğim şeyler var. Mesela bir Eyfel Kulesi, bir Charlie Chaplin, Atatürk gibi meşhur, ünlü simalar, önemli köprüler, manzaralar, insan büstleri ve benden ne türlü talep gelirse o yönde çalışmalar yapıyorum. Siparişler alıyorum veya kişi ve kurumlara özel hediyeler yapıyorum. Sadece benim seçmemle olmuyor tabii. Çevreden ne isterlerse, ne talep gelirse her türlü ihtiyaca cevap veriyorum" dedi.
CUMHURBAŞKANI VE HALİSDEMİR'İN BÜSTÜNÜ YAPTI
Çalışmaları arasında Atatürk, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve 15 Temmuz kahramanı Ömer Halisdemir'in büstlerinin de olduğunu belirten Hüseyin Sarı, "Ofis tarzı isimlikler yapıyorum. Bazen ünlü simaların, mesela Atatürk'ün heykeli olsun, 15 Temmuz kahramanı Ömer Halisdemir'in büstünü, cumhurbaşkanımızın ve başbakanımızın büstünü yaptım. Charlie Chaplin ve Marilyn Monroe gibi dünya starlarının büstlerini yaptım. Bunlar hep sipariş üzerine gelen çalışmalardı. Halen de çok ilginç talepler geliyor. Hepsini yapıyorum ve gönderiyorum. Bunun bir tanesini yapmak 1 ay sürüyor. Cumhurbaşkanımızın heykelini yapmak 3 ayımı aldı. Daha titiz çalıştım" diye konuştu.
KULLANDIĞI ALETLERİ KENDİ YAPIYOR
Hüseyin Sarı eserleri yaparken kullandığı aletleri kendisinin yaptığını açıklayarak, şöyle konuştu:
"Genelde çeşitli neşterler ile çelik ve elmastan yapılmış özel uçlu aletlerle çalışıyorum. Bu aletleri de kendim yapıyorum. Bunların temin edilebileceği bir yer yok. Yapacağım çalışmaya göre bunları kendim meydana getiriyorum. Hem el hassasiyeti gerekiyor, hem de büyük bir sabır gerekiyor. Büyük bir motivasyon gücüne sahip olmanız gerekiyor. Yoksa, neredeyse imkansız gibi bir iş. Çünkü bazı çalışmalar başına bir oturduğumda günde 12 saat sürebiliyor. Bunlar haftaları, ayları bulabiliyor. Çok büyük bir sabır, el melekesi ve teknik gerektiriyor"
Görüntü Dökümü
--------------------------
Hüseyin Sarı'nın çalışırken görüntüler
Eserlerin yakın plan görüntüleri
Sarı ile röp.
HABER: Dinçer AKBİR-KAMERA: Alişan KOYUNCU-DERİNCE(Kocaeli),
============================================================
BİTLİS'TE TATİL KÖYÜ GİBİ ENGELSİZ YAŞAM MERKEZİ
BİTLİS'in Ahlat ilçesinde Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü tarafından 60 kişi kapasiteli Engelsiz Yaşam ve Rehabilitasyon Merkezi açıldı. Merkez, sahip olduğu imkanlarla bir tatil köyünü aratmıyor.
Bitlis'in Van Gölü sahilinde bulunan Ahlat ilçesine, engellilere daha rahat bir yaşam sunmak ve sosyal hayata katılmalarına olanak sağlamak amacıyla Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü tarafından Engelsiz Yaşam ve Rehabilitasyon Merkezi açıldı. Yaklaşık 1.5 ay önce hizmete açılan ve şimdilik 26 engellinin kaldığı yaşam merkezinde sosyal alanlar, spor salonları, hobi bahçeleri, konferans salonları ve özel araçlar bulunuyor.
Van Gölü manzaralı tek katlı evleriyle tatil köyünü aratmayan Engelsiz Yaşam ve Rehabilitasyon Merkezi'ni ziyaret eden Bitlis Valisi İsmail Ustaoğlu, en kısa zamanda 60 yatak kapasiteli merkezin tam kapasite hizmet vermeye başlayacağını söyledi. Vali Ustaoğlu, hükümetin engelliler konusunda reform gerçekleştirdiğini, önümüzdeki günlerde de Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü'nün yaptığı çalışmalarla Türkiye'nin çeşitli illerinde bulunan durumu uygun engellilerin bu merkeze alınacağını belirterek şöyle dedi:
"Engellilerimiz, müstakil dairelerde kalıyor, hizmet edecek personeller de hazır. 60 yatak kapasitemize ulaşmayla alakalı yazışmalar yapılıp, gerekli inceleme ve araştırmaları Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yürütülüyor. Önümüzdeki süreçte buraya nakilleri de gerçekleşecek. Binamız tüm müştemilatıyla engelli kardeşlerimizin her türlü ihtiyacını en iyi şekilde karşılayacağı bir kampüs alanına sahip. Biz onları engelli olarak görmüyoruz, onlara engel koyan bizleriz. Kaldırımlarımızı onlara göre dizayn edersek, girecekleri mekanları onlara uygun hale getirirsek, araçlarımızı onların ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yaparsak ortada engel kalmıyor. Bizim engelsiz yaşam merkezimizin tüm alt yapısı da onlara göre dizayn edildiği için artık engel kalmadı."
Görüntü Dökümü
----------------------------
-Merkezdeki evlerden deteyler
-Sosyal tesislerden detaylar
-Spor aletlerinden görüntü
-Engellilerden detaylar
-Bitlis Valisi İsmail Ustaoğlu'nun merkeze gelişi
-Merkezde incelemelerde bulunması
-Vali İsmail Ustaoğlu'nun gazetecilere açıklamaları
-Detay görüntüler
Özcan ÇİRİŞ/BİTLİS, -
==========================================================
DİYARBAKIR'I ABD'YE TERCİH EDEN ERMENİ UDİ YERVANT'IN DEVLETİN DE SAHİP ÇIKMASIYLA DEĞİŞEN YAŞAMI
Amerika'da 21 yıl yaşamasına rağmen memleket hasreti nedeniyle Kültür ve Turizm eski Bakanı Ömer Çelik'in, gayrimüslimlere yaptığı, "Yurda Dönün" çağrısına uyarak 2013 yılında Türkiye'ye kesin dönüş yaparak Diyarbakır'a yerleşen Ermeni Udi sanatçı Yervant Bostancı, girdiği sınav ile Türkiye'nin ilk Ermeni Devlet sanatçısı olunca yaşamı değişti. Diyarbakır Devlet Klasik Türk Müziği Korosunda Ud ve ses sanatçısı olmanın yanı sıra Sanat Kurulu üyeliğine de getirilen Yervant Bostancı'nın yaşamını yazan Şeyhmus Diken'in, "Ula Fılle (Hıristiyan) Hoşgeldin" isimli bir kitabı büyük ilgi görerek 3'üncü baskı yaptı.
21 yıl yaşadığı Amerika'da bulamadığı mutluluğa memleketi Diyarbakır'da ulaştığını dile getirdi. Bostancı, "İyi ki ABD'den dönmüşüm. Mutluluğu yine memleketimde buldum. Keşke daha önce dönüş yapsaydım" dedi.
ARTIK OLMAYAN GAVUR MAHALLESİN'DE DOĞDU
Diyarbakır'da bir zamanlar Türkler, Kürtler, Ermeniler, Yahudiler'in bir arada yaşadığı kitaplara konu olan ancak 2015-2016 yıllarında yaşanan hendek-barikat operasyonları sırasında yıkılan 'Gavur Mahallesi'nde doğan Yervant Bostancı, ilkokul ve ortaokulu Diyarbakır'da okuduktan sonra ilk müzik öğrenimini babası Yakup'tan alarak düğünlerde darbuka çalmaya başladı. Bostancı, ailesinin kararı üzerine 1976'da göç ettiği İstanbul'da 1992 yılına kadar Üsküdar Musiki Cemiyeti'nde ud ders verdi, hem de sahneye çıktı.Amerika'ya 1992 yılında büyük hayallerle göç eden Yervant Bostancı, 21 yıl boyunca California Eyaleti'ndeki Los Angeles kentinde gazinolarda sahneye çıktı. Uduyla Ermenice, Türkçe ve Kürtçe türküler söyleyen Yervant Bostancı, bu nedenle kendisini dinlemeye gelenlerinde zaman zaman eleştirilerine de maruz kaldı. "Sen Ermenisin niye Kürtçe veya Türkçe de söylüyorsun" diye tepki gösterilmesine rağmen ülkesinin kültürü, dili ve şarkılarından hiç bir zaman kopmayan ve bu dillerde söylemeye devam eden Bostancı, " Amerika'da 4 dilden şarkılar söylüyordum. Her kesimden muhakkak sivri insanlar vardır. Yani Ermenice okursun bir başkası istemez. Kürtçe okursun başkası istemez. Türkçe okursun öbürü istemez. Ama ben bunlara rağmen her zaman bu 3 dilde Udi Yervant olarak kendimi kanıtladım. ve o konuda çok rahattım. Korkum yoktu. Hakkını verdik. Burada da yine koromuzda da açılımlardan dolayı kaç dilden şarkılar okuduk. Bende yıllardır ilk kez bu koroda okunmayan dilde Kürtçe ve Ermenice şarkılar da okudum. Benim için çok önemliydi. Büyük ilgi de gördük." dedi.
DEVLET SANATÇISI OLAN İLK ERMENİ OLDU, SANAT KURULUNA DA SEÇİLDİ
ABD'ye yerleştikten sonra sürekli memleket hasretiyle yanıp tutuşan Udi Yervant Bostancı, dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik'in yurt dışındaki gayrimüslimlere yönelik "ülkenize geri dönün" çağrısına olumlu yanıt vererek 21 Haziran 2013'te yurda döndü. Yurt dışına göç edip tekrar geri dönen ilk Ermeni olan Yervant Bostancı, 4.5 yıldır yaşadığı memleketinde ekonomik anlamda ilk aylarda zorluk çekmesine rağmen, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın açtığı sınava girip kazanınca yaşamı hızla değişmeye başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Diyarbakır Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'na kadrolu Ud ve ses sanatçısı olarak giren Udi Yervant Bostancı, kısa sürede gösterdiği başarılı performans nedeniyle başkanlığını Tanju Demirkol'un yaptığı Sanat Kurulu üyeliğine de getirildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Türkiye'deki kadrolu ilk Ermeni sanatçısı olan Yervant Bostancı, korodaki arkadaşları tarafından da oldukça seviliyor. ABD'ye yerleşirken yüreğini memleketi Türkiye'de, Diyarbakır'da bıraktığını belirten Bostancı, "Diyarbakır çocuğuyum burada doğdum, büyüdüm. Buranın ananesi, kültürü ile yoğruldum. Dönme kararı verdiğimde bana 'Los Angeles'te işin var, mesleğin var orayı bırakıp Diyarbakır'a nasıl dönersin. Orada harcanırsın' dediler ve engellemek istediler. Adeta dalga geçtiler. Ancak, ben onlara kulak asmadım ve memleketime kesin dönüş yaptım. Sağolsun o dönemin bakanı Ömer Çelik çok yardımcı oldu. Onun ve yazar Şeyhmus Diken'in dönüşümde büyük katkısı var. İyi ki ABD'den dönmüşüm. Mutluluğu yine memleketimde buldum. Keşke daha önce dönüş yapsaydım"dedi.
YAŞAMINI KONU ALAN KİTAP 3 BASKI YAPTI
ABD'deyken Facebook sayfasından sürekli memleket hasretini dile getiren ve yaşadıklarını anlatan Yervan Bostancı, arkadaşı Diyarbakırlı yazar Şeyhmus Diken'in de dikkatini çekti. Yervant Bostancı ile diyaloga giren Yazar Şeyhmus Diken, Bostancı'nın dönme kararı üzerine yaşamını konu alan "Ula Fılle (Hıristiyan) Hoşgeldin" isimli bir kitap yazdı. Diyarbakır'ın yanısıra yurt dışında da büyük beğeni toplayan kitap kısa sürede 3 baskı yaptı. Diken, "Yervant Amerikada yaşıyordu. İzini bir şekilde bulduk. Bir süre sonra geniş ve derinliği olan hayatı hakkında kitap yazdık. Kitap kısa sürede 3 baskı yaptı. Gelipte burada sıradan bir insan halinde kalmadı. Bir süre sonra kent kamuoyu onun o sanatçı kimliğini, aslında gecikmiş bir gelişin kesin dönüşü olarak kabullendi ve içselleştirdi. İtiraf edeyim ki, biz bugün Diyarbakır caddelerinde, sokaklarında Yervantla dolaştığımızda ben bunca yıldır Diyarbakır'dan hiç ayrılmamış biriyim, onun gidiş gelişi 21 yıllık kesintiye uğramış o kesintiye rağmen bugün şehirde benden çok seveni, hayranı var"diye konuştu.
"YERVANT, KOROMUZA RENK KATTI"
Diyarbakır Devlet Klasik Türk Müziği Korosu Müdürü Derya Akkoç ise, müziğin evrenselliğini Udi Yervant'ın koroya dahil olmasıyla bir kez daha ıspatladıklarını belirterek, "Yervant bey, çok güzel ve değişkik bir renk kattı. Çünkü, sanat farklı renklerden oluşan birşeydir. Farklı dillerde eserler söylemesi, kendi kültürünü bizim müziğimize de aktarması bizim için çok büyük bir avantaj oldu. Zaten kendiside çok renkli bir kişiliğe sahiptir. Biz onu çok sevdik. Güzel konserler ve turneler veriyoruz. İyiki aramıza geldi. Bizim için koromuz ve Diyarbakır adına çok güzel bir avantaj oldu. Kendisinin değişik farklı fikir açıları olduğu için bu kurulda da ona yer vermek istedik"dedi.
Diyarbakır Devlet Klasik Türk Müziği Korosunda ritim sazları çalan Ali Atilla Sütşurup da, Yervant Bostancı'nın koroya renk kattığını ifade ederek, "Yervant ağabey gerek kişiliğiyle, gerek sanatıyla çok güzel bir renk kattı koromuza. Kendisine hem ağabey olarak, hem dost olarak hem de sanatçı kişiliği olarak kendisini seviyoruz. Aramızda olmasından çok mutluyuz. Uzun yıllar Diyarbakır hasreti çektiği çok belli. O hasretini şarkılarına, türkülerine yansıttı. Bizlere de bunu hissettirdi. Gelişinden dolayı çok memnunuz. İnşallah daha güzel yıllarımız olur"diye konuştu.
Görüntü Dökümü:
-------------------------
-Yervant'ın ud çalması
-Koro arkadaşı Ali Atilla Sütşurup ile birlikte şarkı söylemesi
-Udi Yervant ile röpotaj
-Koro provasından görüntüler
-Koro müdürü Derya Akkoç'un konuşması
-Koro arkadaşı Ali Atilla Sütşurup'un konuşması
-Halka açık konserden görüntü
-Konserde Udi Yervant'tan görüntüler
-Araştırmacı Yazar Şeyhmus Diken ile birlikte
-Arkadaşları ile birlikte çarşıyı gezmesi
-Genel ve detay görüntüler
Haber Kamera: Ramazan YAVUZ/Serdar SUNAR/Diyarbakır -
=========================================================
ENGELLİ ÇOCUKLAR İÇİN BİNAYI YENİLEDİLER (ÖZEL)
TOKAT'ın Erbaa ilçesinde 72 yıl önce okul olarak inşa edilen daha sonra Rehberlik Araştırma Merkezine (RAM) tahsis edilen binanın içi burayı hastaneye benzettikleri için içeri girmek istemeyen engelli çocuklar nedeniyle yenilendi. atama bekleyen resim öğretmeni Alim Koca'nın yenilediği binadan şimdi çocuklar çıkmak istemiyor.
İlçede engellilere de hizmet veren RAM yöneticileri kuruma gelen çocukların binanın içini hastaneye benzetmesi ve içeri girmek istememesi sebebiyle iç tasarımı yenilemeye karar verdi. RAM yöneticileri 1945 yılında okul olarak inşa edilen daha sonra binanın yanına yeni bir okul yapılmasıyla RAM'a tahsis edilen 72 yıllık tek katlı binanın iç tasarımının yenilenmesi için araştırma yapmaya başladı. Ancak yenileme maliyetlerinin 100 bin lirayı bulması sebebiyle ilk etapta bu çalışma gerçekleşemedi. İlçede 7 yıldır atama bekleyen 19 Mayıs Üniversitesi Resim İş Öğretmenliği bölümü mezunu 31 yaşındaki Alim Koca bu işi 4'de 1 maliyete yapabileceğini söyleyerek çalışmaya başladı. Koca, bina içerisine yaptığı yağlı boya tablolar, ikinci el malzemelerle hazırladığı çerçeveler, dekoratif tavan ışıklandırmaları, oyun odası, toplantı odası ve sanat atölyesinin tasarımını ve uygulamasını yaptı. Yaklaşık 1 ayda çalışmaların büyük bölümü tamamlandı. Yenileme çalışmaları henüz tamamlanmayan sanat atölyesinin de bitmesiyle atölyede engelli öğrencilere yönelik kurslar verileceği belirtildi.
"KUM DA TAŞIDIK TABLO DA YAPTIK"
Mezun olduktan sonra atamasının gerçekleşmediğini, bu nedenle dekor tasarım işleri yapmaya başladığını belirten Alim Koca "Üniversite bittikten sonra tabi atanma derdi içerisinde olduğumuz için ilk başlarda bir şey yapmadım. Sonrasında atama beklerken bir iş yapmak zorundaydım. Bu alanlarda yeteneğim olduğu için ufak tefek yapa yapa başladım. İşin genel tasarımı bana ait. Yeri geldi kum taşıdık, yeri geldi mobilyacımızla birlikte tavana yardım ettik. Tabloları yaparken bile arkadaşlarla birlikte bir şeyler yaptık. Onları da işin içerisine kattık. Burada çalışan arkadaşlar da bir şeyler yaptılar. Severek yaptık. Burayı bu hale getirdik." dedi.
"HASTANEYE BENZETİYORLARDI"
Daha önce kuruma gelen engelli öğrencilerin binaya girmek istemediklerini belirten Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürü İbrahim Özsoy "Kurumumuza gelen engelli öğrencilerimiz burayı bir hastaneye benzeterek ağlıyorlardı. İçeri girmek istemiyorlardı. Bunun üzerine biz de kurumumuzdaki resmi havayı değiştirmeye, çocukların hoşlanabileceği bir yer haline getirmeye karar verdik. Resim hocamız Alim hoca ile yola çıktık. Çok uygun maliyetlerle bu hale getirdik. Şimdi çocuklar buradan ayrılmak istemiyor." diye konuştu.
Görüntü Dökümü:
------------------------
-Binadan görüntüler
-Yenilenen iç dizayn
-Oluşturulan tablo ve görseller
-Atama bekleyen öğretmenin konuşması
-RAM müdürünün konuşması
Haber-Kamera: İbrahim UĞUR/ERBAA(Tokat),
(408 mb)
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni-5 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?