Kılıçdaroğlu: 3, 5 milyon daha Suriyeli gelecek
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye'den 3,5 milyona yakın insanın daha Türkiye'ye geleceğini savunarak, "Suriye politikası başından beri yanlıştı. Hala yanlıştır" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin Eskişehir ve ilçelerinde kazandığı belediyelere teşekkür ziyaretlerine çıktı. Ankara'dan karayoluyla ilk olarak Alpu ilçesine gelen Kılıçdaroğlu'nu Alpu Belediye Başkanı Gürbüz Güller ve partililer karşıladı. Belediye binası önünde kendisini bekleyenlerle tokalaşarak sohbet eden Kılıçdaroğlu, ardından belediye başkanlığı makamına çıktı. Alpu Belediye Başkanı Gürbüz Güller, Kılıçdaroğlu'na lüle taşından yapılmış bir pipo hediye etti. Belediyenin çalışmaları hakkında bilgi alan Kılıçdaroğlu daha sonra hizmet binası önünde toplanan halka hitap etti. Siyasette yeni bir sayfa açtıklarını ve kavga istemediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Siyasette yeni bir sayfa açtık. Siyasette gerginlik, kavga istemiyoruz. Türkiye bir ateş çemberinin içinde, ülkenin adam gibi yönetilmesini istiyoruz. Kavgasız bir yönetim, bakın Cumhuriyeti kuranlar Cumhuriyeti kurduklarında şunu söylemişlerdir; Gazi Mustafa Kemal'in sözüdür 'Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir' Yani hiç kimse Cumhuriyette benim sahibim yoktur demesin. Alpu'da yaşayan bütün vatandaşlarımız da şunu rahatlıkla söyleyebilirler; 'Ben Gürbüz Güller başkana oy vermedim ama o benim başkanımdır. Hiç kimse arasında ayrım yapmayacak. Herkese eşit hizmet götürecektir.' Ben belediye başkanlarımızdan bir şey daha istedim. Harcadığınız her kuruşun hesabını vereceksiniz" dedi.
'TÜRKİYE SAVRULUYOR'
Türkiye'nin iyi yönetilmediğini savunarak hükümetin politikalarını eleştiren Kılıçdaroğlu, ülkede hiçbir çocuğun yatağına aç girmemesi gerektiğini kaydederek, şöyle devam etti:
"Türkiye yönetilmiyor, Türkiye savruluyor. Türkiye'de ekonomik kriz var, faturasını vatandaş, gariban, emekli, işçi esnaf ödüyor. 'Köprü ve yol yapıyoruz' diyorlar, ihaleyi verdiler, dolar garantisi verdiler. Niye onları Türk lirasına çevirmiyorsun? Hep sırtı kalınlar mı kazanacak bu ülkede? Bu ülkede işçi, emekli, çiftçi, esnaf kazanmayacak mı? Ben bunun mücadelesini veriyorum. Sırtı kalınlara karşı vatandaşın alın terinden yanayım. Siyasetimizin ana omurgası da budur. Allah rızası için ya bu ülkede bir çocuk yatağa aç girer mi? Bir çocuk aç giriyorsa, o zaman bizim siyasetimizde sorun var demektir. Bunun mücadelesini veriyorum."
Anayasa'da Ekonomik ve Sosyal Konsey'in olduğunu ve 3 ayda bir toplanması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Ekonomik Sosyal Konsey var. İçinde esnaf, sendikacı, sanayici, Odalar Borsalar Birliği de var, hepsi var. Üç ayda bir toplanması lazım. Neye göre, Anayasa'ya göre, Anayasa da askıda. En son ne zaman toplanmış, 5 Şubat 2009 yılında. Şimdi 2019, hani 3 ayda bir toplanacaktı. Niçin dert dinlemek istemiyor beyler" diye konuştu.
'3,5 MİLYON SURİYELİ DAHA GELECEK'
Hükümetin dış politikalarını da eleştiren Kılıçdaroğlu, 3-3,5 milyon Suriyelinin daha Türkiye'ye geleceğini öne sürdü. İdlib yerine yanlışlıkla Afrin kelimesini kullandığı belirtilen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Suriyelilere belki içinizde kızanlarınız var. Boşuna kızıyorsunuz, Suriyelilere neden kızıyorsunuz? Onlara kızmaya hakkınız yok, kızacağınız adam belli, Suriyelileri buraya kim getirdi. Suriyelileri buraya getirene kızacaksınız. Onun politikalarına kızacaksınız. O adam savaş çıkmış, savaştan kaçıp gelmiş Türkiye'ye. Gitsinler kendi ülkelerine ama barışın olması lazım. Suriye politikası başından beri yanlıştı. Hala yanlıştır, şimdi Afrin'de sorun çıktı, göreceksiniz 3-3,5 milyon Suriyeli daha gelecek böyle giderse. Nasıl oluyor bu ya? Bu nasıl bir dış politika. İstemiyoruz doğru ama bu politikayı hayata geçiren kişiyi önce 'ben istemiyorum' diyeceksiniz. Bir şey daha söyleyeyim, Orta Doğu'da savaş oluyor, kim birbirini öldürüyor. Müslümanlar öldürüyor. O saldırıyor Allah Allah diye, öteki de saldırıyor bu tarafa Allah Allah diye. Bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya. Amerika diyor ki 'meraklanma ben silah vereyim'. Öbür tarafta Rusya, 'beyler meraklanmayın yeni silahlarımız çıktı, size vereyim, buyurun siz birbirinizi öldürün ben aradan köşeyi döneyim' diyor. Bu politikayı görmeden bir devlet yönetimi olmaz arkadaşlar. Bunu görmeyenler devleti sağlıklı yönetmezler. Devleti yönetmek başka bir şey. Gazi Mustafa Kemal neden demiş 'yurtta barış, cihanda barış' kavgasız bir Türkiye istemiş. Bütün komşularla barış içinde yaşayalım demiş. Şimdi komşumuz kalmadı. Bıraktık Suriye'yi Mısır ile kavga ediyoruz. ya Mısır ile niye kavga ediyorsun. Neyimiz var Mısırla? Bütün bunların demokratik standartlar içinde düzelmesi lazım. Sizler önümüzdeki süreçte ortaya çıkacak bir seçimde gideceksiniz sandığa, hakkı olana, doğruları söylene, adaletten, hukuktan, emekliden, işçiden yana olana oy kullanacaksınız. Ben sizden bunu istiyorum, başka bir şey istemiyorum."
Kılıçdaroğlu beraberindeki milletvekilleri ve belediye başkanlarıyla birlikte, Alpu ilçesinden sonra Eskişehir kent merkezine geçti.
Görüntü Dökümü
-------------
-Kılıçdaroğlu'nun karşılanması
-Bekleyenlerle tokalaşması
-Belediye makam ziyareti
-Kılıçdaroğlu'nun belediye önüne çıkması
-Halka hitap etmesi
-Genel görüntüler
Haber-Kamera: Engin ÖZMEN-Hakan TÜRKTAN/ESKİŞEHİR,-
==================
Bursa'da tekstil fabrikasında yangın (2)
2 SAATTE KONTROL ALTINA ALINDI
Bursa'nın Kestel ilçesinde bulunan Barakfaki Organize Sanayi Bölgesi'ndeki tekstil fabrikasında saat 12.30 sıralarında çıkan yangın, saat 14.30 itibarıyla kontrol altına alındı. Alevlere 2 saat boyunca 45 itfaiye eri ile AFAD ve Nilüfer Arama Kurtarma (NAK) ekipleri, 20 itfaiye aracı, 6 arazöz ve 13 tanker ile müdahale etti. Soğutma çalışmaları sürdürülürken, yangının, fabrikada bulunan kimyasal maddeler yüzünden büyüdüğü belirtildi. Polis ekipleri, yangının çıkış nedeninin belirlenmesi için soruşturma başlattı.
GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ
EK GÖRÜNTÜ GEÇİLECEK
Haber: Berktuğ ÖNCÜ/BURSA,
=================
'Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde İstanbul Sözleşmesi yeniden ele alınmalı'
Adana'da, Avukat Sernur Sayar, kadına yönelik şiddetin engellenebilmesi için hukukçular tarafından İstanbul Sözleşmesi'nin yeniden ele alınıp, gerekli bilincin oluşturulması gerektiğini söyledi. Sayar, sözleşmenin Türkçeye yeniden çevrilmesinin hakim ve hukukçuların yasaları doğru şekilde uygulamaya alabilmesini sağlayacağına dikkat çekti.
Son günlerde artan kadına yönelik şiddet olaylarını değerlendiren Av. Sernur Sayar, bu konunun 6284 sayılı yasada ele alındığını kaydetti. 2011 yılında Avrupa Konseyi'nde imzaya alınan ve 2014'te yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi'nin de 6284 sayılı yasayı tamamladığını belirtti. İstanbul Sözleşmesi'nin İngilizce orijinalinin yeniden Türkçeye çevrilmesi gerektiğini anlatan Sayar, konu hakkında şunları söyledi:
"Hakimlerin ve hukukçuların doğru şekilde yasaları uygulamaya alabilmesi gerekiyor. Çünkü İstanbul Sözleşmesi'nin genel amacı, evlilik birliğinden ziyade birlikte yaşamak, partnerlik ev içinde yaşanan şiddeti ifade etmektedir. Bizim Türkçeye çevirdiğimiz hal ise aile içi şiddet. Şu durumda aile içi şiddet dediğimizde sanki evli olma şartı, aynı evde yaşama, evlilik birliğini devam ettirme şartını arıyor. 6284 sayılı yasada da bizler şiddet mağduru kadınlar için aile koruması aldırıyoruz. Fakat 6284 sayılı yasanın en büyük özelliği ekonomik, psikolojik ve fiziksel şiddetlerin önlenmesi. Toplumumuzda her nedense sadece 100 metre, 10 metre iş yerine ve konuta yaklaşmaması baz alınıyor. Bu süreçte delillerle 1-2 aylık uzatılan dönemde kadınlar ne yiyip, ne içecekler? Biz hakimlerden ekonomik şiddete uğramaması açısından nafaka istediğimiz takdirde, hakimler bu konuyu reddedip, sadece bedenini korumak için karar veriyorlar. Kolluk gücü de kendi içinde bunu uygulamaya çalışıyor. Fakat mağdur tarafı biz genelde 6 ay koruma kararı isteriz, nedense 15 günlük ya da 1 aylık verirler. Bu kararın karşı tarafa tebliğ edilmesi lazım. Tebliğ edilmediği takdirde şiddet eğilimi devam ettiği süreç içinde 'yeniden bu şiddet devam ediyor ve tekerrür ediyor' dememize rağmen dilekçelerimizde, dava açıldığında aile mahkemesinde, tebligat ulaşmamış tarafa, ulaşmadığı için suçun niteliğinin, kararın farkında değil. Suç tekerrür etti sayılmıyor diyerek ret almaktayız."
'KORUMA KARARINA RAĞMEN EKONOMİK ŞİDDET SÜRÜYOR'
Koruma kararıyla kadının fiziksel şiddetten kurtulmuş olsa da ekonomik şiddetin devam ettiğini kaydeden Sayar, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu süreçte ekonomik şiddet mağduriyeti devam eden kadın partnerinin dayağından, şiddetinden kurtulmuş ama neyle geçinecek? Ailesi zaten toplum baskısı nedeniyle boşanmasını veya ilişkisinin devam etmesini istiyor. Bu süreçte ne yapmamız lazım? Kadın evinin kirası, yemesi, mutfak masrafı buna benzer şeyler var. Bunları karşılayamayınca kadın şiddet gördüğü kişiye geri dönmek zorunda kalıyor. Kadın cinayetlerine baktığımızda ilk defa da kadın öldürülmüyor. 1'inci, 2'nci ve 3'üncü korumaların ardından tekrar barıştıktan sonra kadınlar öldürülüyor. Çünkü kadının gideceği yer yok, zaten adamın sonunda bilinci kapanıyor ve öldürüyor. Korumayı aldığımızda 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesi, 'psikolojik olarak telkinlerde bulunulsun' diyor. Kadın korumaya alıyor, çocuk evde dayakları görmüş, çocuğa psikolojik tedavi uygulanmıyor, kadına uygulanmıyor. Aynı zamanda sokakta gezen şiddet eğilimli adama da psikolojik destek uygulanmıyor. Oysa hakim kararını verirken, erkeğin ve kadının ve evde kimler varsa hüküm altına alırsa, ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde tedavi altına alınmasını uygularsa, erkek şiddetinin psikolojik olan tarafını düzenler hastalıksa tedavisi uygulanır ve normal hayatlarına devam ederler. 6284 sayılı yasa seminerlerle milletvekillerine, aile hekimlerine, din adamlarına, muhtarlara, belediye meclis üyeleri, belediye başkanlarına, hakimlere ve avukatlara yeniden hukukçular tarafından anlatılıp, seminerler düzenlenip bu maddelerinin varlığının ve uygulanması gerektiğinin anlatmamız gerekiyor. Ayrıca okul öncesi eğitimden başlayarak üniversiteye kadar zorunlu eğitim dersleri arasında öğrencilere öğretilip, gelen nesle bu şiddetin neden ve sonuçlarını anlatarak önlemimizi almış oluruz. Bir kadının veya erkeğin psikolojisini düzeltmeden şiddeti asla ortadan kaldıramayız. Yine kadınlar ölürler, yine bilinci kapanmış erkekler pişman bir kısmı, cezaevlerinde ömürlerini tüketirler ve aileler dağılır. Benim fikrim kanun maddelerini doğru uygularsak sadece beden korumasını değil, ruh ve sinir üzerine de tedaviler uygulatırsak şiddet gerçekten düzelir"
'ERKEKLER DE MAĞDURİYET YAŞIYOR'
Şiddetin illa ki fiziksel değil, sözlü olarak da yer aldığını ve kadınların bununla birlikte kolluk kuvvetlerine başvurduklarını ifade eden Sayar, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kadın bağırma, çağırmayla karakola gidiyor. Oradan savcılığa yönlendiriliyor. İfadeler alınıyor, koruma kararının ardından erkeğe deniyor ki, 'Sen bu eve 1 ay yaklaşmayacaksın'. Bu 1 ay içerisinde erkek nerede kalacak, ne yiyecek ve ne içecek? Evinde özel eşyaları var. Takım elbisesi, gözlüğü, bilgisayarı var. Erkek şiddete uğrattığı kadından eşyalarını istiyor. Telefonla da konuşursa bu da suç, suçu tekerrür etmektir, iletişime geçmemesi gerekiyor. Karakola gidiyor, 'Biz karışamayız' diyorlar. Savcıya gidiyor, savcı da 'Ailenden biri gitsin alsın eşyanı' diyor. Erkekte bazı durumlarda, ciddi mağduriyete uğruyor. yaptığının haklılığı ya da haksızlığı demek değildir bu. Ama daha yargının süreci devam ederken, şiddet gördüğünü ispat edemeyen kadınlar, bu erkekleri uzun süre mağdur ediyorlar. Bunun çözümü yine aile mahkemesinin aldığı uzaklaştırma kararında karşı tarafın eşyalarını kolluk marifetiyle alabilme izni. 2-3 saat içinde kolluğun nezaretinde tutanaklarla özel eşyalarını, işle ilgili belgelerini alabilme yetkisini de kararında yazmalı. O kararla kolluğa gidip karşı taraf eşyalarını alabilsin ki onun da mağduriyetini engellememiz lazım. Bence erkeklerin de mağdur edilmemesi lazım. Bunu da gerekçeli kararda yazmak lazım."
Görüntü Dökümü
-----------
Avukat Sernur Sayar ile röportaj
Genel ve detay görüntüler
Vatandaşlar ile röportaj
Haber-Akif ÖZDEMİR-Kamera: Övülcan AKSOY/ADANA,
=============
Van'da PKK patlayıcısı imha edildi
Van'ın Başkale ilçesinde düzenlenen operasyonda tespit edilen toprağa gömülü el yapımı patlayıcı imha edildi.
İl Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından, PKK/KCK terör örgütü tarafından kullanıldığı değerlendirilen sığınak/barınak ve malzeme depolarının tespit ve imhası amacıyla, 'Şehit Uzman Jandarma IV. Kad. Çavuş Emrah Ceylan' operasyonu düzenlendi. Başkale ilçesine bağlı Esenyamaç Mahallesi Nenehatun kırsalında arazi taraması yapan ekiplerce teröristlere ait toprağa gömülü 1 el yapımı patlayıcı (EYP) düzeneği tespit edildi. Patlayıcı uzman ekiplerce kontrollü bir şekilde imha edildi. Operasyonlar sürüyor.
HABER: Behçet DALMAZ/VAN,
=====================
Sivas Kongresi binasının duvarlarında tarih canlandı
Sivas Kongresi'nin 100'üncü yıl dönümü kutlamaları kapsamında tarihi kongre binasının yüzeyinde video mapping gösterisi yapıldı. Animasyon ile Atatürk'ün kongre binasından çıkarak '10'uncu Yıl Söylevi'ni kendi sesinden aktardığı anlar büyük ilgi çekti.
Tarihi Sivas Kongresi'nin 100'üncü yıl dönümü kutlamalarına devam edildi. Valilik ve Sivas Belediyesi organizasyonu kapsamında, dün de kongrenin yapıldığı tarihi müze binasının duvarlarında video mapping gösterisine yer verildi. Binlerce kişinin katıldığı etkinlikte Sivas Kongresi'nin tarihi önemi, binanın duvarlarından izleyicilere görsel animasyonlar ile anlatıldı. Gösteride Kongre binasının kapısından balkona çıkan Atatürk'ün kendi sesinden 10'uncu Yıl Söylevi'ni okuması animasyonu da yer aldı. Bu anlarda etkinliği takip eden ve ellerinde cep telefonları ile bu anları görüntüleyenler büyük coşku yaşadı. Gösteri ilgiyle izlendi.
Görüntü Dökümü
--------------
-Video mapping gösterisi
-Atatürk'ün 10'uncu yıl söylevini okuduğu anlar
Haber: SİVAS,
=================
9,5 ay sonra ölen madenci toprağa verildi
Zonguldak'ın Kilimli ilçesinde ruhsatsız işletilen kaçak kömür ocağında geçen geçen yıl Kasım ayında meydana gelen ve 3 işçinin ölümüyle sonuçlanan patlamada ağır yaralanan işçilerden Adem Alibaş, 9,5 ay süren yaşam mücadelesini kaybetti. Adem Alibaş, gözyaşları arasında son yolculuğuna uğurlandı.
Kilimli ilçesine bağlı Dağyolu Sokak mevkiinde İsmail A.'ya ait olduğu iddia edilen ve ruhsatsız olarak işletildiği öne sürülen maden ocağında metan gazı sıkışması nedeniyle patlama meydana geldi. Patlamada işçilerden Uğur Göktaş, Kenan Çavuş ve Hasan Gençtürk hayatını kaybederken, kendilerini dışarı atarak kurtulan ve ağır yaralanan Evren Cinemre (38) ve Adem Elibaş (50), hastanede tedavi altına alındı. Yaralı madencilerden Adem Alibaş, Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi yoğun bakım ünitesinde 9,5 ay süren yaşam savaşını dün kaybetti.
Maden işçisi Alibaş'ın Türk Bayrağı'na sarılı tabutu sabah saatlerinde yakınları tarafından hastane morgundan alınarak Mithatpaşa Mahallesi'ne getirildi. Evli ve 2 çocuk babası Adem Alibaş, Rüzgarlımeşe Camii'nde öğle namazının ardından kılınan cenaze namazı sonrası aile mezarlığında toprağa verildi.
MADEN OCAĞI SAHİBİ TAHLİYE EDİLDİ
Olayın ardından tutuklanan ocak sahibi İsmail A. hakkında 'taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak' suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talebiyle dava açıldı.Zonguldak 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan İsmail A.iki hafta önce görülen ikinci duruşmada tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.
Görüntü Dökümü
-----------
-Cenaze namazının kılınması
-Cenazenin mezarlığa taşınması
-Ölen işçinin fotoğrafı
Süre: (3: 31) Boyut : (393 MB)
Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN-Cüneyt ÖZFİDAN/ZONGULDAK,
=================
Çocuğa içki içiren çift, Uşak'ta gözaltına alındı (2)
İKİSİ DE ADLİYEDE
Uşak'ta çocuklarına içki içirdikleri iddiasıyla gözaltına alınan Y.Ç. ile kocası A.Ç. polis merkezindeki işlemlerinin tamamlanmasının ardından saat 14.30 sıralarında adliyeye sevk edildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-----------
Adliyeye sevk edilen çiftten görüntü
Polis merkezinden görüntü
Sağlık kontrolü için getirildikleri hastaneden görüntü
Haber- Kamera: Feyzi DAVULCU/ UŞAK,
==================
Maliye müfettişlerinin fiyat denetimleri işletmecileri de vatandaşı da memnun etti
Maliye ekiplerinin başta Bodrum olmak üzere turizm bölgelerindeki işletmeleri fahiş fiyat denetimine alması, hem işletmecileri hem de vatandaşları memnun etti. İşletmeciler Bodrum'un bu imajının artık silinmesi gerektiğini, uygun fiyatta restoranların çoğunlukta olduğunu, az sayıdaki fahiş fiyat uygulayan yerler için bu denetimlerin olmasını desteklediklerini söyledi. Vatandaşlar ise en azından daha uygun fiyata tatil yapacakları için mutlu olduklarını ifade etti.
Turizm döneminde bazı tatil bölgelerinde işletmelerdeki yüksek fiyatlar tüketicilerin tepkisini çekmiş, bu durum özellikle sosyal medyada büyük tepkiye neden olmuştu. Bu tepkiler üzerine maliye yüksek fiyattan ürün satışına rağmen daha az vergi ödemek için düşük ciro beyan eden işletmeleri mercek altına aldı. Bodrum, Fetiye ve Marmaris gibi ünlü tatil bölgelerinden sorumlu olan Muğla Vergi Dairesi'ne bağlı ekipler, işletme satış kayıtlarının tutulduğu resmi defter ile belgelerin yanı sıra tedarikçilere verilen siparişlerin kayıtlarının yer aldığı bilgisayar uygulamalarını da incelemeye aldı. Bunların sonrasında düşük ciro beyanında bulunan, yüksek fiyattan satış yaptığı saptanan işletmelere para cezaları verilmeye başlandı.
HER KESİMDEN DESTEK GELDİ
Maliye müfettişlerinin bu denetimlerini yoğunlaştırması özellikle şikayetlerin en çok geldiği Bodrum'daki işletme sahiplerini de vatandaşları da memnun etti. Restoran işletmecilerinden Cihan Ezer, kendilerinin de lahmacun satışı yaptıklarını, ancak yüksek fiyattan vermediklerini söyleyip, "Bizde henüz denetim olmadı, ancak denetimlerin olduğunu duydum. Fiyatlarla ilgili denetimlerde bulunuyorlar. Bunu destekliyorum, en azından vatandaşımız uygun fiyattan yemek yiyip tatillerini yapabilir. Ancak bizde zaten fiyatlar ucuz, gerçekten ucuz. Türkiye'nin her yerinden geliyorlar hep söyledikleri fiyatların makul olduğu yönünde. Geçmiş yıllarda öyle yüksek fiyat çıktı. Ondan sonra burası simge oldu. Biz menülerimizi müşteriye veriyoruz. Onlar da oradan seçiyorlar. Bodrum'un pahalı olduğuna dair öyle bir algı yaratıldı ama aslı astarı yok. Lüks mekanlarda da fiyatlar pahalı değil bence. Bizimki kadar ucuz değil ama pahalı da değil. Mekanını gerektirdiği kadar fiyatlar var" dedi.
İşletmecilerden Yasemin Şirin ise "Biz denetim geçirmedik. Ancak yaptığımız işe güveniyoruz. Vicdanımla harekat ediyorum. Bir malın kaça gelip gittiğini biliyorum, ona göre de ücret belirliyorum. Bizim yaz sezonumuz belli, iki ay çalışırız sonra da yatarız. Yaz sezonunda kiraların, vergilerin yüksekliği insanların belini büküyor. Onlar da bu malın üzerine fiyat koymak zorunda, giderleri var. Ama her keseye uygun yer var. Gidersen lüks yere ver arkadaş parayı derler. Ben birebir şehit olmadım 70 TL olduğuna lahmacunun. Ancak hava atacaksan 70 lirayı ver. Ancak sadece tatile geldiysen her keseye uygun yerler de var. Gözün kara dalarsan kusura bakma her türlü sıkıntıyı çekmeye razı olacaksın. Denetimler çok iyi. Ancak bazı restoranlar çift fiyat uyguluyor. Yabancıya ayrı Türk'e ayrı. Yabancı gelip gidiyor diyorlar. Aslında bunun yanlış olduğunu bilmiyorlar. ya da işlerine öyle geliyor. Bu denetimleri para üzerinden değil menü üzerinden yapsınlar" diye konuştu.
Tatil için Bodrum'a gelen vatandaşlardan Huriye Sarıkaya da "Ben Bodrum'da bu yıl fiyatları yüksek buldum. Kaldığımız otelde yiyemedik. Başka yerde yiyelim dedik ama fiyatlar burada da yüksek geldi. Buralar turistik yer onlara da hak veriyorum ama yine de bu kadar pahalı olmamalı. Denetimler ise iyi elbette. En azından Türk turistlere olmasın. Çünkü biz dolar kazanmıyoruz. Bize uygun fiyatlar olması daha iyi" dedi.
Bodrum'un Yalıkavak ve Türkbükü gibi bölgelerinde fahiş fiyatların olduğunu, 70 TL'ye de lahmacun yenildiğini ifade eden Selçuk Kurnaz ise denetimleri desteklediklerini söyledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
----------
İşletmecilerle röportaj.
Vatandaşlarla röportaj.
İşletmelerden görüntü.
Lahmacun yapılmasından görüntü.
Bordum'dan görüntü.
Anonslar
Haber: Taylan YILDIRIM-Kamera: Tekin GÜRBULAK/ BODRUM (Muğla),
Son Dakika › Güncel › Dha yurt bülteni - 12 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?