Rize- Artvin Havalimanında çift yönlü deniz dolgusuna geçildi
RİZE'nin Pazar İlçesi Yeşilköy Köyü'nde, Türkiye'nin deniz dolgusuna inşa edilecek ikinci havalimanı olacak Rize-Artvin Havalimanı'nda deniz dolgusu devam ediyor. Kamyonların yanı sıra devreye sokulan hafriyat gemisi ile taşınan taşlarla hem karadan hem de denizden dolgu çift yönlü sürdürülüyor.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından 766 hektarlık alanda projelendirilen ve temeli 3 Nisan'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından atılan Rize-Artvin havalimanı için, 266 hektarlık alanda 88.5 milyon ton taş dolgu kullanılacak. Havalimanı inşaatı deniz dolgusu için taş alınacak bölgeye yapılan yol çalışması sırasında çıkan malzeme ile başlayan deniz dolgusu sürüyor. Kamyonların aralıksız malzeme taşıdığı alanda doldurulan denizde 390 metre uzunluğunda bağlantı yolu yapılıyor. Bu yolu kullanacak kamyonlar 12 ila 26 metre arasında derinliğe sahip denize taş dökmeyi sürdürecek. Proje sahasına 3 ila 7 kilometre mesafedeki Hisarlı ve Subaşı taş ocaklarının devreye alınması ile günde yaklaşık 100 kamyon ile 75 bin ila 100 bin ton arasında taş dolgu yapılması planlanıyor.
HAFRİYAT GEMİSİ DEVREYE ALINDI
Havalimanı deniz dolgusu için kamyonların yanı sıra denizde 'Taşır-4' isimli hafriyat gemisi de devreye sokuldu. Her seferinde 35 kamyonun taşıdığı yaklaşık 1500 ton dolayında taş yüklenen gemi 10 metrenin altındaki derinliğe sahip denize ön dolgu için malzeme boşaltıyor. Gemi, taşıdığı dolgu malzemesini ortadan açılan bölmesi ile denize döküyor. Günde 4 seferle ön dolguya başlayan gemi 2 taş ocağının devreye alınmasıyla sefer sayısını artıracak. Bir ilave geminin daha katılacağı çalışmada bu yöntemle dolgu daha hızlı yürütülecek. Bölgede deniz dolgusunun 2020 yılında tamamlanması planlanıyor.
KAPTAN: HER SEFERDE 1500 TON TAŞIYORUZ
Taşır-4 hafriyat gemisi kaptanı Ali Kul, günde 4 sefer yaptıklarını belirterek her seferde 1500 ton dolayında taş taşıdıklarını belirtti. Kul, "Yolu tamamlandıktan sonra açılacak 2 taş ocağının da devreye girmesiyle daha fazla taş denize dökülecek. Bölgeye ilave bir hafriyat gemisi daha gelecek. Böylece günlük daha fazla malzeme denize taşıyacağız. Denizden ve karadan kamyonlar dolgu malzemesi taşıyor. Böylece daha kısa sürede dolgunun bitirilme şansı oluyor" dedi.
VATANDAŞLAR DOLGUYU İLGİYLE İZLİYOR
Bölgede yapımı heyecanla beklenen havalimanı inşaatını vatandaşlarda kıyıdan ilgiyle takip ediyor. Havalimanı inşaatının bir an önce bitmesini temenni eden vatandaşlar merak ettikleri için zaman zaman geldikleri sahilde çalışmayı izlediklerini anlattı.
RİZE- ARTVİN HAVALİMANI PROJESİ
Türkiye'nin deniz dolgusuna inşa edilecek ikinci havalimanı olacak Rize-Artvin Havalimanı, 3 bin metre uzunluğunda 45 metrelik pist, 260 metreye 24 metrelik taksi yolu, 300 metreye 120 metrelik aprondan oluşacak. 88.5 milyon ton dolgu alanı üzerine inşa edilecek havalimanı tamamlandığında Türkiye'nin 56'ıncı havalimanı olacak. 4 yılda tamamlanacak olan ve yılda 2 milyon yolcu beklenen Rize-Artvin Havalimanı inşaatı 1 milyar 87 milyon 434 bin liraya mal olacak. 2017 yılında 149 milyon 166 bin lira ödenek ayrılan havalimanının 29 Ekim 2021 tarihinde tamamlanması öngörülüyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Drone ile havalimanı inşaat sahası detayları
Kamyonların gemiye taş taşıması ve dökmesi
Vatandaşlarla röp.
Muhabir anonsu
Geminin denize açılması
Muhabir anonsu
Geminin denize taş dökmesi
Gemi kaptanı ile röp.
Haber: Muhammet KAÇAR - Kamera: Aytekin KALENDER RİZE-
=============================================
Kas hastası olan ve 16 yaşında ölecek oğlu için baba Gültekin: Oğlumun çocuk kalmasını istiyorum
BİNGÖL'de, yaşayan Şahin Gültekin, doğuştan kas hastası olan ve tedavisi mümkün olmayan 10 yaşındaki oğlu Muhammed'in 6 yıl sonra öleceğini belirterek, "Çocuğumuzun büyümesini istemiyorum. Tıp, yüzde 95'inin 11 yaşından sonra tekerlekli sandalyeye düştüğünü söylüyor. 16-17 yaşlarında ise çoğu hastanın kaybedildiğini biliyorum. Bazı şeyleri bildiğiniz zaman, ebeveyn için sıkıntı oluyor. Aile için büyük bir sıkıntı. Şahsen çocuğumun büyümesini istemiyorum. Hep çocuk kalmasını istiyorum" diye konuştu. Muhammed'in tek ise, ölmeden önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı görebilmek.
"BİNGÖL'DE ÇOCUK NÖROLOJİ UZMANI YOK"
Tıpta adı Duchenne Musküler Distrofi (DMD) hastalığı olan kas hastalığına doğuştan yakalan 10 yaşındaki Muhammed Gültekin, tedavisi olmayan hastalıkla mücadele ediyor. Hastalığı tedavi edilse dahi çözümünün olmadığını belirten 2'si kız 3 çocuk babası 38 yaşındaki Şahin Gültekin ise, çaresiz bir şekilde yardım bekliyor. Oğlunun tedavisi için sürekli farklı illere gittiğini söyleyen Gültekin, "Hastalığın bilinen bir ilacı ve tedavisi yok. Ankara, Kayseri ve Diyarbakır'a gidip geliyoruz. Çaresiziz. Hastalık ile ilgili bilinen pek bir şey yok. Bir ilacı da yok, ne yapacağımızı bilmiyoruz. Diğer çocuklar gibi değil. Şu an iyi ama koşamıyor, yürümede ve merdiven çıkmada sorun yaşıyor. Normal hastalara ve yaşına göre durumu yine iyi ama diğer çocuklar gibi aktif değil. Doktorların dediğine göre, giderek ilerliyor. Nasıl olacağını bilmiyoruz. Bingöl'de tedavi imkanı yok. Bu hastalığa çocuk nöroloji uzmanları bakıyor ama Bingöl'de böyle bir imkan yok. Dolayısıyla bizde başka illere sürekli gidip geliyoruz. Bunun maddi külfeti de var tabi. İyi kötü bir gelirimiz var. Bir yerden kısıp tedavi için gidebiliyoruz. Ama bu imkana sahip olmayan insanlar da var. Çocuk nörolojisi bizim için olmasa da Bingöl için bir ihtiyaçtır"dedi.
"ÇOCUĞUMUN BÜYÜMESİNİ İSTEMİYORUM"
Hastalık nedeniyle çocuğunun 16-17 yaşlarında hayatını kaybedeceğini belirten Gültekin, "İşin doğrusu, bu hastalık ile ilgili kimse pek bir şey bilmiyor. Çaresizce, elimiz kolumuz bağlı bekliyoruz. Çocuğum önce durumun farkında değildi ama büyüdükçe bazı şeylerin farkına varıyor. Onun bilmemesi bizim için avantajdı. Aslında çocuğumuzun büyümesini istemiyorum. Tıp, yüzde 95'inin 11 yaşından sonra tekerlekli sandalyeye düştüğünü söylüyor. 16-17 yaşlarında ise çoğu hastanın kaybedildiğini biliyorum. Bazı şeyleri bildiğiniz zaman, ebeveyn için sıkıntı oluyor. Aile için büyük bir sıkıntı. Şahsen çocuğumun büyümesini istemiyorum. Hep çocuk kalmasını istiyorum" diye konuştu.
"ÇOCUĞUM ÖLECEK VE BEN HİÇBİR ŞEY YAPAMIYORUM"
Ölümcül hastalığa yakalanan çocukların ailelerinin psikolojik desteğe ihtiyacı olduğunu ve Diyarbakır'da psikolojik destek aldıklarını belirten Gültekin, "Bu hastalığa yakalanan çocukların ailelerinin de psikolojik desteğe ihtiyacı var. Biz Diyarbakır'da gördük. Orada eğitim ve araştırma hastanesinde bir bölüm açılmıştı. Orada psikologlar vardı, yanına gittik. Psikolojik destek bu gibi ağır hastalıklara yakalanan çocukların aileleri için gerekli. Hastalığın çözümü yok, bazı şeyler biliniyor. Çocuğum 16 - 17 yaşlarında ölecek ve ben hiçbir şey yapamıyorum. Bizi de olumsuz etkiliyor. Televizyon izlerken bir hasta gördüğümüzde gözyaşlarımızı tutamıyoruz. Evlat acısı çok kötü. Yurtdışında da tedavisi yok. Kan testlerini 2 defa yurtdışına gönderdik. Geçtiğimiz yıllarda hastalığın durdurulması için, yüzde 10 etkisinin olduğu söylenen bir tedavi imkanı varmış. Çocuğuma olumsuz geldi, uymadı. 300 bin erkekte bir görülen bir hastalık olduğu söyleniyor. Bingöl'de denk gelmedim böyle bir hastalığa. Bölgede 2-3 hastanın olduğunu biliyorum. SMA hastaları gibi, bu da başka bir çeşididir. Çocuğumun bu hastalığın tedavi tetkikleri için tam teşekküllü bir hastaneye yakın bir yerde ikamet etmesi için rapor da çıkardık. Ancak devlet memuru olduğum için tayin işlemlerimi yapamadım" şeklinde konuştu.
"TEK İSTEĞİ CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'I GÖRMEK"
Sultan Hamithan Ortaokulu'nda 6'ıncı sınıfta eğitim gören Muhammet Miraç Gültekin, evi ile okul arasında 300 metrelik mesafeyi annesinin yardımıyla yarım saate ulaşabiliyor. Tek isteğinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a görüp, ona sarılmak olduğunu söyleyen Muhammed, "Merdiven çıkmak ile koşmakta zorlanıyorum. Okulda kantine ve öğretmenlerimin yanına gitmekte bazen zorlanıyorum. Merdiven çıktığımda ayağım ağrıyor. Arkadaşlarım bazen oyunlarına almıyorlar beni. Genelde basketbol oynuyorlar, ben hastalığım nedeniyle oynayamıyorum. Ben Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı çok seviyorum. Onu bir kez de olsun görmek ve sarılmak istiyorum"dedi.
Görüntü Dökümü:
-Muhammed Miraç'ın merdiven çıkarken ve ayağa kalkarken görüntüleri
-Baba Şahin Gültekin'in konuşması
-Muhammed Miraç'ın konuşması
-Genel ve detay görünüler
Haber-Kamera: Aziz ÖNAL-Mesut BUDRAÇ/BİNGÖL,
================================================
Babasının adının verildiği mahalledeki çocuklara yardım eli
DEMOKRAT Parti'den 1950-1954 yılları arasında İzmir Milletvekili olan hukukçu Muhittin Erener'in kızı Beynun Özkan, İzmir Bayraklı'da 43 yıl önce babasının adının verildiği mahalleyi ilk kez ziyaret etmesinin ardından başlattığı yardım kampanyasıyla maddi yetersizlikler nedeniyle okul forması alamayan çocukları giydirdi. Babasının adının yaşadığı mahalledeki çocukların daha iyi şartlarda eğitim görmesi için başlattığı kampanyaya destek verenlere teşekkür eden Öztürk, "Her şey onların gözlerinin, yüzlerinin ve kalplerinin gülmesi için" dedi.
Mahalledeki çocukların iyi bir eğitim alması için kolları sıvayan emekli İngilizce okutmanı Özkan, çocukların ihtiyaçları için yardım kampanyası başlattı. İzmir'de yaşayan 61 yaşındaki Özkan, bir arkadaşı tarafından İstanbul'da çocuklara yardım etmek amacıyla kurulan Bütün Çocuklar Bizim Derneği'nin gönüllüsü olmaya karar verdi. Demokrat Parti'den 1950- 1954 yılları arasında İzmir milletvekilliği yapan Muhittin Erener'in kızı olan Özkan, yıllar sonra babasının adının verildiği Bayraklı'daki mahalleyi ziyaret etti. Mahalleyi gezen Özkan, çocukların durumunu görünce, onlar için bir şeyler yapmak istedi. Özkan, mahalledeki tek ilköğretim okuluna giderek, okul yöneticileriyle görüştü. Onların da desteğini alan Özkan, okulda maddi durumu iyi olmayan öğrenciler için yardım kampanyası başlattı. Maddi yetersizlikler nedeniyle okul forması alamadığı için okula serbest kıyafetle giden 40'ı kız 90 öğrenci için Bütün Çocuklar Bizim Derneği'nin öncülüğünde yardım kampanyası başlatan Özkan, İzmirli hayırseverlerin destek vermesiyle, maddi durum olmayan 43 çocuğa alınan kıyafetler giydirildi.
Bütün Çocuklar Bizim Derneği'nin gönüllüsü olarak başlattığı kampanya sayesinde babasının adının yaşadığı mahalleye bir katkısının olduğunu söyleyen Özkan, şöyle konuştu: "Babam Muhittin Erener'in ismi bu mahalleye 1970 yılında verildi. Ben yıllar sonra ilk kez bu mahalleye geldim. Ama bir amaç doğrultusunda gelmek istedim. Mahalleyi gezip yaşayan insanları görünce bir şeyler yapmaya karar verdim. Mahallede tek bir ilkokul var. Okulu da ziyaret ettim. Okuldaki bazı öğrencilerin elbise alamayacak kadar durumlarının iyi olmadığını gördüm. İstanbul'da çocuklara yardım etmek amacıyla kurulan Bütün Çocuklar Bizim Derneği'nin gönüllüsü olarak bir yardım kampanyası başlattım. Bu kampanya sayesinde ihtiyacı olan 90 çocuğumuzdan 43'üne 15 bağışçımız sayesinde bugün okul üniformalarını giydiriyoruz. Babamın adının böyle güzel bir organizasyonla tekrar anılmasından dolayı gururluyum. Tük bu yapılanlar çocuklarımızın yüzlerinin, gözlerinin ve kalplerinin gülmesi için. Çocukluğu güzel geçen çocuklar büyüdüklerinde de güzel insan olur. Bunun bilinciyle hareket ediyorum. Diğer çocuklarımızın giydirilmesi için İzmirlilerden yardım bekliyoruz."
Öztürk'ün başlattığı yardım kampanyasıyla yeni üniformasını giyen Suriyeli Ali ise, "Bu abla bize elbise aldı. Yeni elbise giydik. Allah ondan razı olsun" şeklinde konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Çocukların giydirilmesinden görüntü
Beynun Öztürk ile röportaj
Genel ve detay görüntü
Haber: Mehmet CANDAN - Kamera: Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR,
================================================
(ÖZEL) Yasak aşktan olan bebeğini öldüren babaya müebbet istemi
Erzurum'da 7 Ocak 2016'da ilişkiye girdiği 21 yaşındaki D.A.'dan olan bebeğini öldürdükten sonra cansız bedenini toprağa gömen evli ve 4 çocuk babası 47 yaşındaki Harun Ş. hakkında ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istendi. Yeni doğan bebekten sağlık kontrolü için 'topuk kanı' alınmadığını fark eden sağlık görevlilerinin girişiminin ardından ortaya çıkan cinayetin sanığı Harun Ş., mahkemede suçlamaları kabul etmedi. Harun Ş. savcılık aşamasında bebeği öldüğü için toprağa gömdüğünü ileri sürerken, mahkemede ise D.A. ile annesi G.A.'yı suçladı. Harun Ş. "Onu çok sevdiğim için 20 yıllık yuvamı dağıttım. Benim hiçbir suçum yok. Bebeği D.A. aldı, ben götürmedim. Adaleti yanılttığım için özür dilerim. Onların suçunu üstlendim" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Harun Ş.'nin yer göstermesi ve açıklaması
-Erzurum adliyesi
Haber: Hümeyra PARDELİ/ ERZURUM,
===========================================
Erkekler 'aldatılma' şüphesiyle dedektife gidiyor
Antalya'da dedektiflik ve soruşturma biriminin sahibi Nejat Değirmencioğlu, 6 kişilik ekibiyle hizmet veriyor. Değirmencioğlu, çoğunlukla avukatlar olmak üzere resen başvurular için delil topluyor. "Filmlerdeki gibi otomobil içerisinde kahve içip hamburger yiyerek iş yapmıyoruz" diyen Nejat Değirmencioğlu, açılan dosyalarda mahkemelere delil oluşturacak nitelikte detaylı çalışma yaptıklarını belirtti. Değirmencioğlu, takip ettikleri dosyaların çoğunluğunun 'aldatılma' şüphesiyle açıldığını söyledi. 'Aldatılma' şüphesiyle takip ettikleri dosyaların yüzde 50'sinden fazlasının erkek müşterilere ait olduğunu vurgulayan Nejat Değirmencioğlu, "Erkeklerin en büyük şüphesi 'Acaba karım ya da sevgilim beni aldatıyor mu'. Aldatılma şüphesiyle bize başvuran erkeklerin yüzde 80'i şüphelerinde haklı çıkıyor. Şüphesi boşa çıkan yüzde 20'lik kesim ise 'Çok şükür' diyerek sevinçle ayrılıyor" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
RÖP: Nejat Değirmencioğlu
Nejat Değirmencioğlu'nun bilgisayardan dosya incelemesi
Nejat Değirmencioğlu'nun dosyaları incelemesi
Nejat Değirmencioğlu'nun sertifika ve diplomalarından detay
Büro içinden detaylar
HABER- KAMERA: Alparslan ÇINAR/ANTALYA,
==============================
Sadaka kutusunu çalan sevgililer güvenlik kamerasında
ADANA'da, 23 yaşındaki Özgür G, ve kız arkadaşı 22 yaşındaki Sitem C., akaryakıt istasyonunun market bölümündeki görevliyi oyalayıp, sadaka kutusu çaldı.
Olay, merkez Seyhan İlçesi Mithatpaşa Mahallesi'ndeki bir akaryakıt istasyonunda meydana geldi. İddiaya göre, Özgür G, ve kız arkadaşı Sitem C. ile alışveriş bahanesiyle markete geldi. Sitem C, market görevlisini alışveriş bahanesiyle oyalayıp dikkatini dağıttı. Aldığı çikolotaları yiyen genç kadın bir süre market çalışanı ile sohbet etti. Daha sonra Sitem C, görevliye birşey sorma bahanesiyle tezgah arkasından çıkmasını sağladı. Bu esnada Özgür G. tezgah üzerindeki içerisinde 300 lira olan sadaka kutusunu alıp çantasına koydu. O anlar ise güvenlik kamerası tarafından kaydedildi.
Akaryatık sahibinin olayı fark edince polisi aradı. Ekipler görüntülerden Özgür G.'nin kimliğini tespit etti. Kısa süre yakalanan zanlı çıkarıldığı mahmekece tutuklandı.
Polis Sitem C,'yi arıyor.
Görüntü Dökümü
------------------
*Güvenlik Kamerası*
Sevgililerin akaryakıt istasyonuna gelmesi
Genç kızın, istasyon görevlilisi oyalaması
Çikolata yemesi
Özgür G,'nin sadaka kutusu çalması
Haber-Kamera: Çağlar ÖZTÜRK/ADANA,
=======================================
Türkiye'nin ilk ruhsatlı kaz kesim tesisi faaliyete başladı
TÜRKİYE'nin ilk ruhsatlı kaz kesim tesisi, Ardahan'da faaliyete başladı. 'Uçan Kaz' adıyla faaliyete başlayan tesisin işletmecisi Salman Aktemur, 20 yıllık hayali olduğunu belirttiği tesisi, gerekli tüm izinleri alarak açtıklarını söyledi.
Çıldır İlçesi'nde, 350 metrekarelik kapalı alanda, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın onayıyla faaliyet gösteren kaz kesim tesisine getirilen kazlar, önce barınağa alınıyor. Veteriner kontrolünden geçirilen barınaktaki kazların gerekli temizliği yapılıyor. Kazlar, daha sonra raylı kesim hattına alınıyor. İslami kurallara göre kesildiği belirtilen kazlar, tüylerinin rahat çıkarılması için sıcak su kazanlarına alınarak, dinlendiriliyor. Ardından tüy yolum makinesine alınan kazların tüyleri ayıklanıyor ve parçalama masasında hayvanların iç organları ayrılıyor. Suyla bir kez daha temizlenen kaz eti, daha sonra paketleniyor ve soğuk hava deposuna alınarak, satışa hazır hale getiriliyor. Yöreye has kaz eti, temizlendikten sonra tuzlanıyor ve ayazda 15 gün kurutularak, paketleniyor.
Kesimhanesinin, Türkiye'de ilk ve tek kaz kesimhanesi olduğunu belirten işletmeci Aktemur, "Türkiye'de 'kaz' denildiğinde akla ilk olarak Kars ve Ardahan yöresi gelmektedir. Biz de bu yörenin çocuğuyuz. 30 yıldır İstanbul'da ikamet ediyorum. Bu, benim 20 yıllık hayalimdi. Bu hayali gerçekleştirmek adına bölgemize geldik ve yatırım yaptık. Türkiye'nin ilk hijyenik, veteriner kontrolünde, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı izinli tesisimizi kurduk. Türkiye'de bilinen kaz varlığının yüzde 50'si bölgemizde. Biz, bunu tüketicilere ulaştırmak, insanlarımıza tattırmak üzere bu tesisimizi kurduk. Hijyenik ortamda kesip, paketleyip, insanlara ulaştırmayı hedefliyoruz" dedi.
Ardahan Valisi Mehmet Emin Bilmez, Çıldır Kaymakamı Bedirhan İmamoğlu ve Çıldır Belediye Başkanı Yakup Azizoğlu ile birlikte kaz kesim tesisini gezdi. Tesisin işletmecisi Aktemur'dan faaliyetler hakkında bilgi alan Vali Bilmez, bölgede yoğun bir kaz potansiyelinin bulunduğunu dolayısıyla böyle bir tesisin bölge için önemli olduğunu söyledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Kesimhane binalarından genel detay
-Kesimhane ünitelerinden genel detay
-Kesimhane işletmecisi Salman Aktemur ile röp.
-Salman Aktemur'un üretim aşamalarını anlatması
Haber-Kamera: Dinçer AKTEMUR/ARDAHAN,
===============================================
Okuma yazma kursunu bitirip, şiir kitabı yazdı
EDİRNE'nin Keşan İlçesi'nde yaşayan 73 yaşındaki Fikriye Tekin, halk eğitim kursunda okuma-yazma öğrendikten sonra kaleme aldığı şiirlerini bir kitapta topladı. Eşini 25 yıl önce kanserden kaybetmesine rağmen 3 kız çocuğunu okutarak meslek sahibi yaptığını belirten Tekin, "Bütün babalara sesleniyorum, kız çocuklarını okutsunlar diyorum" dedi.
Keşan'da yaşayan ve ailesi tarafından okula gönderilmeyen Fikriye Tekin, 1998 yılında halk eğitimin kurslarına katılarak okuma-yazma öğrendi. Eşini 25 yıl önce kanserden kaybetmesine rağmen dikiş dikerek 3 kız çocuğunu okutup meslek sahibi yapan Tekin, 14 yılda yazdığı 76 şiiri 'Şiirlerim' adını verdiği kitapta topladı.
Fikriye Tekin, Keşan'a bağlı Kızkapan Köyü'nde dünyaya gelen 9 çocuklu ailede erkek çocuklarının okutulurken, kendisi de dahil diğer kız kardeşleriyle okula gönderilmediğini belirterek, "Biz 9 kardeştik. Amcam kazada ölünce 2 çocuğu da bizimle büyüdü. 11 kardeştik. Babam erkek çocuklarını okuttu. Beni okutmadı. Hep 'okul' diye yandım. Zaman ilerledi büyüdük. Bir gün misafir geldi. Beni gördüler, babamdan istemişler o da vermiş, hiç haberim yok. Eşimi de okutmamışlar. Eşim Çobançeşme Köyü'ndendi. 12 yıl orda yaşadık. Eşim 'sen buraya yakışmıyorsun' dedi. Daha sonra Keşan'a taşındık. 3 kız çocuğumuz oldu. Biz eşimle okuyamadığımız için çocuklarımızın okuması için çabaladık. Biri avukat, biri öğretmen, biri de hemşire oldu" dedi.
BELEDİYE HOPARLÖRÜNDEN DUYDU
25 yıl önce eşini kanserden kaybettikten sonra dikiş dikerek 3 çocuğunu okuttuğunu ifade eden Tekin, "İçimdeki okuma isteği hiç kaybolmadı. 1998 yılında belediye hoparlöründen yapılan ilanda halk eğitimin okuma-yazma kursu açarak, ilkokul diploması vereceğini duydum. Bende gidip kursa yazıldım. Okul saatlerinden sonra giderek 3 ayda okuma-yazma öğrendim ve diploma aldım. Bir yandan da ehliyet almak istiyordum. Diplomam olunca ehliyette aldım" dedi.
Fikriye Tekin, okuma-yazma öğrendikten sonra duygularını şiir yazarak anlatmaya karar verdiğini belirterek, "Ben okula aşık olduğum kadar hiçbir şeye aşık olmadım. Çocuk gibi bir gün sıralara oturacağım günü özlemle bekledim. Çocukluğumu yaşamadığım için yaşayacağım günü bekledim. Kurs sonunda belge verirken tahtaya geçtim ve tebeşiri elime alarak ilk şiirimi yazdım. Daha sonra açık öğretimden ortaokulu da bitirdim. Lise 2'deyken hacca gidince okulu bıraktım" dedi.
İÇİMDEN GELENLERİ KALEME DÖKTÜM
Şiirlerinde özellikle okumanın önemine değindiğini kaydeden Tekin, "İçimden gelenleri kaleme döktüm. Kimseden bir fikir almadım. Bu içimde varmış, ben bilmiyormuşum. 2003 yılında Parkinson hastalığına tutuldum. 1 yıl yürüyemedim. O dönemde sıkıntımı şiir yazarak atlattım. Bir anneye, doğaya, insana, ilgimi çeken her şeye şiirler yazdım. 14 senede bu kitap toplandı. 76 şiirimi bu kitapta topladım. Bir kitap daha çıkarak kadar şiirim var. Bütün babalara sesleniyorum, kız çocuklarını okutsunlar diyorum" diye konuştu. Fikriye Tekin, hayatının sonuna kadar şiir yazmaya devam edeceğini söyledi.
Görüntü Dökümü
----------------------
-Fikriye Tekin ve kitabı
-Kitap okurken gör.
-Fikriye Tekin röp.
Haber-Kamera: Ünsal YÜCEL/KEŞAN(Edirne),-
===================================
Side Müzesi'ndeki eserlere tiyatral tanıtım
Antalya'nın Manavgat İlçesi'nde bulunan Side Arkeoloji Müzesi'nde, çocuklara müzeyi sevdirmek amacıyla özel bir organizasyon şirketi işbirliğiyle tiyatral gösteri eşliğinde gezi düzenlendi. 'Romalı etkinliği' adı verilen gezide Romalı kıyafeti giydirilen çocuklara, Afrodit rolündeki bir tiyatro sanatçısı tarafından müzedeki eserler tiyatral olarak anlatılıyor. Müzede bulunan eserler hakkında tiyatral şekilde verilen bilgilerden sonra, öğrenciler kendilerine verilen Romalı başlıklarını boyadı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
Öğrencilerin Romalı kıyafetleriyle müzeye girişi
Afrodit'in eserleri tanıtması
Öğrencilerin Romalı başlıkları boyaması
Öğrencilerin müzeden ayrılması
RÖP: Nalan Çokduru (2 parça)
Detay görüntüler
HABER- KAMERA: Mithat ABAKAN/MANAVGAT (Antalya),
===========================================
Manisa'da Cumhuriyet coşkusu
MANİSA'da, Cumhuriyetin kuruluşunun 94'üncü yıldönümü için meydanda toplanan binlerce vatandaş, 'Erik Dalı' ve 'Roman Havaları'yla coşkuyla eğlendi.
Cumhuriyeti'n kuruluşunun 94'üncü yıldönümü için Manisa'da, fener alayı düzenlendi. Şehzadeler İlçesi tarihi Sultan Cami'nin önünde başlayan fener alayına; Manisa Valisi Mustafa Hakan Güvençer, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı MHP'li Cengiz Ergün, 1'inci Piyade Er Eğitim Tugay Komutanı Albay Güven Dere, MHP İl Başkanı Erkan Öztürk ve yaklaşık 10 bin vatandaş katıldı.
Tarihi Sultan Camii'nin önünde toplanan binlerce vatandaş ellerinde meşaleler, Türk bayrakları, dev Atatürk posteriyle İzmir Marşı'nı söyleyerek yürümeye başladı. Fener Alayı'nda Doğu Caddesi üzerinden yürüyen binlerce vatandaş, "Ne Mutlu Türküm Diyene", "Vatan sana Canım Feda", "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" sloganları attı. Fener Alayı'nın önünde askeri bando ve Mehter takımının beraber yürümesiyle vatandaşlardan yoğun alkış topladı. Meşaleler eşliğinde yaklaşık 2 kilometre yürünmesini ardından binlerce Manisalı, Şehzadeler İlçesi'ndeki Cumhuriyet Meydanı'nda bir araya geldi. Cumhuriyeti'n kuruluşundan bugüne kadar olan şehitler için saygı duruşunda bulunan halk, İstiklal Marşı'nı okudu.
Fener alayının sonlanmasını ardından katılan binlerce Manisalı, Büyükşehir Belediyesi'nin araçlarından seslendirilen Erik Dalı şarkısıyla birlikte alanda oynamaya başladı. Erik Dalı'nın ardından seslendirilen roman Havalarıyla birlikte Manisalı vatandaşların Cumhuriyet coşkusu iki katına çıktı. Çocuklarıyla birlikte fener alayına katılan Manisalılar, yaklaşık yarım saat boyunca seslendirilen oyun havalarıyla Cumhuriyet Meydanı'nda gönüllerince eğlendi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Fener Alayı yürüyüşünden görüntü
İstiklal Marşı ve saygı duruşundan görüntü
Fener Alayı'ndan sonra Manisalıların Erik Dalı ve roman havası şarkılarıyla coşması görüntü
Haber- Kamera: İlker KILIÇASLAN/ MANİSA,
============================================
Dalaman Yeşil Elmas Bisiklet Festivali bitti
MUĞLA'nın Dalaman İlçesi'nde bu yıl üçüncüsü düzenlenen Dalaman Yeşil Elmas Bisiklet Festivali, 3. Dalaman MTB (Mountain Bike) Dağ Bisiklet Yarışı ile tamamlandı
Dalaman Bisiklet Derneği (DABİSDE) ve Dalaman Belediyesi tarafından düzenlenen Dalaman Yeşil Elmas Bisiklet Festivali'ne, çeşitli illerinden farklı yaşlarda 150 bisiklet tutkunu pedal çevirdi.
Etkinliğin son gününde yapılan 3'üncü Dalaman MTB Dağ Bisikleti Yarışı sonunda, 60 kilometre erkeklerde 19-29 yaşta İbrahim Gülmer, 30-39 yaşta Tolga Gök ve 40-49 yaşta Sezgin Milli birinci oldu. 30 kilometre bayanlarda ise İrem Harika Tıkıroğlu birinciliği elde etti.
Dalaman Belediye Başkanı CHP'li Muhammet Şaşmaz, dereceye giren sporcuları tebrik ederek, "Çok keyifli bir festival geçirdik. Tanıtım ve spor turizmi açısından da çok önemliydi. Katılımın önümüzdeki yıl daha da artacağının sinyalini aldık. Amacımız festivalimizi uluslararası boyuta taşımak" dedi.
Yarışma sonrasında dereceye giren sporculara Dalaman Şehit Mehmetçik Parkında yapışan törenle, madalya ve kupaları verildi. İkinci olan sporcuya çeyrek altın, birinci olan sporcuya ise yarım altın verildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Yarışmanın startından görüntü
Yarış bitişinden görüntü
Kupa ve madalya töreninden görüntü
Başkanın konuşmasından görüntü
Genel ve Detay görüntü
Haber- Kamera: Cihan KAYA/ DALAMAN (Muğla),
============================================
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni-2 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?