Otomobil ile minibüs çarpıştı: 4 yaralı
Aksaray'da kargo minibüsü ile otomobilin çarpıştığı kazada, 4 kişi yaralandı.
Kaza, saat 06.00 sıralarında Nevşehir Kavşağı'nda meydana geldi. Yunus Adım (30) yönetimindeki 34 SP 6872 plakalı otomobil, İsmail Solak (44) yönetimindeki 34 ADL 615 plakalı kargo minibüsüne yandan çarptı. Çarpmanın etkisiyle minibüs devrildi. Kazada sürücüler Solak ve Adım ile otomobilde bulunan Fehmi Serdar Güler (34) ve Neşet Alper (32) yaralandı. İhbar üzerine kaza yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralılar, ambulanslarla Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılarak tedaviye alındı.
Görüntü Dökümü:
------------------------
Kaza yerinden detayAraçlardan detayYaralıların hastaneye getirilişiHastaneden detayHaber-Kamera: Erkan ALTUNTAŞ AKSARAY DHA))======================Ögretmenler yemek hazırladı, öğrenciler oyladı
Bursa'da Hüma Hatun Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde seminer programları kapsamında, öğretmenler yemek hazırladı, anaokulu öğrencileri ise sunulan lezzetleri oyladı. Okulda düzenlenen yemek yarışması, renkli görüntülere sahne oldu.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un okullara '2023 Eğitim Vizyonu kapsamında öğretmenlerin seminerleri daha renkli yapılması gerektiği' çağrısına Osmangazi Hüma Hatun Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğretmenlerinden düzenledikleri renkli etkinlik ile yanıt geldi. Seminer dönemini daha eğlenceli geçirmek amacıyla okulda bulunan 20 öğretmen, kendi yöresine ait birçok yemek yaptı. Yapılan yemekler okulun bünyesinde bulunan okul öncesi öğrencileri tarafından oylandı. Bitlis'in şemşemokundan, Giresun'un fındıklı böreğine pek çok lezzetin çocuklara sunulduğu okulda, adeta yemek yarışması havası esti. Yarışma renkli görüntülere sahne oldu.
"BU ETKİNLİK İLE YÖRESEL ZENGİNLİĞİMİZİ BİRBİRİMİZE TANITMIŞ OLDUKöEtkilik hakkında bilgiler veren Hüma Hatun Kız Meslek Lisesi Müdürü Serkan Hacıhan, "Etkinliğimizin amacı 2023 eğitim-öğretim vizyonu ışığında Bakan Ziya Selçuk'un başlattığı seminer döneminde verdikleri çerçeve program doğrultusunda öğrencilerimize ve öğretmenlerimize yöresel yemeklerimizi, yöresel lezzetlerimizi tanıtacak çalışmalar yapmaya çalıştık. Okuldaki tüm öğretmen arkadaşlarımız kendi yörelerine ait yemekleri kendi elleriyle yapıp, kendi öğrencilerimize tattırmak ve bu lezzetleri öğretmek istedik. Bünyemizde de uygulamalı anaokulumuz olduğu için en iyi jüriler ve geleceğin fertleri olan öğrencilerimizi jüri seçtik. Bu çalışma ile öğrencilerimizi, öğretmenlerimizi, yöresel değerlerimizi, yöresel zenginliklerimizi tanıtıp farkındalık oluşturmak istedik" dedi.
Görüntü Dökümü------------------------Yemeklerden detaylar-Öğrencilerden detaylar-Öğretmenlerden detaylar-Genel detaylar-Röportajlar-Haber: Muammer İRTEM-Kamera: Semih ŞAHİN/BURSA, ===========================
Yapımına kızı için başladığı bebeklere Amerika'dan sipariş alıyor
İzmir'in Seferihisar ilçesinde yaşayan Suzan Yılmaz Okar'ın (40), kızını sağlıksız oyuncaklardan korumak için pazardan aldığı bez bebek, gelir kaynağı oldu. Okar'ın yüz ifadesini sert bulup yeniden tasarladığı bebek beğenilince kendisini bu işe adadı, bez bebek yapmaya başladı. Bebekleri yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da beğenilen Okar, şimdi Amerika'dan aldığı siparişler için ilçede çalışmayan kadınlardan bir ekip kurarak, üretime başlamayı planlıyor. Seferihisar'da yaşayan yazar ve heykeltıraş Suzan Yılmaz Okar ile gazeteci Baha Okar (41) çifti, 5,5 yıl önce kızları Pia dünyaya geldiğinde, onu sağlıksız oyuncaklardan korumak için arayışa başladı. Fabrikasyon ürünlere karşı başlayan alternatif arayış, Suzan Yılmaz Okar'ın, Sığacık pazarında gördüğü bez bebek ile son buldu. Okar, burada gördüğü bebeği alarak evine götürdü. Okar, bebeğin surat ifadesini biraz ciddi bulunca, bunu sökerek yeniden yapmaya karar verdi. Bebeğin ilk haliyle, kendisinin son şeklini verdiği halini sosyal medya hesaplarından paylaştı. Yaptığı bez bebek arkadaşları ve yakınları tarafından oldukça beğenilen Suzan Yılmaz Okar, o gün kendini bu işe adamaya karar verdi. Kendisine bez bebek yapması için talepte bulunulması üzerine, evinin bir köşesini atölyeye çeviren Okar, çalışmalara başladı. Az sayıda sipariş alan Okar, ilçedeki üretici pazarında da yaptıklarını satmaya başladı.
Olayın tesadüf ile başladığını ancak bambaşka bir yöne evrildiğini ifade eden Okar, "Pia doğduğunda biz çok hassas davranmaya başladık. Ne yaparız da çocuğumuzu sentetik ürünlerden uzak tutarız diye kaygımız vardı. Bu onun oynayacağı, eğleneceğe şeylere de yansıdı. Sürekli oyuncaklarını seçmeye çalıştık. Şimdi fabrikasyon ürünler revaçta. Bunlar benim bez bebek ile tanışmamı sağladı. Bir gün pazarda bez bebek gördüm ve aldım. Fakat eve geldiğimiz zaman bebeğin yüz ifadesini biraz ciddi buldum ve değiştirmeye karar verdim. Değiştirdim. Pia'nın hoşuna gitti" dedi.
EKİP KURARAK ÜRETİME BAŞLAMAYI PLANLIYORYaptığı bebekleri önce yakın çevresindekilerin aldığını söyleyen Okar, "Arkadaşlarım bana çok destek oldu, ufak ufak siparişler vermeye başladılar. Ben de onlara pamuklu kumaşlardan, doğal malzemelerden hayvan oyuncaklar yaptım. Sonra burada kadın üretici pazarı olduğunu duydum. Pazarda satmaya başladım. Yurt dışından sipariş almaya başladım" dedi.Yalnız olduğu için yurt dışından verilen bebek siparişlerini geri çevirdiğini anlatan Okar, şimdi ise ilçede çalışmayan ve el becerisi olan kadınlardan bir ekip kurarak üretime başlamayı planlıyor. Okar, "Aldığım siparişi tek başıma yetiştiremem mümkün değildi. Burada çalışmayan kadınlar var. Bu kadınların el becerileri var. Onlardan bir ekip kurmayı düşünüyorum. Çünkü bebek yapmam için bir talep var. Yaptığım bebeklerin hepsi el ürünü. Fabrikasyon olmadığı için üretimi güç. Yapması çok uzun zaman alıyor" diye konuştu.Aynı zamanda bir öykü kitabı da bulunan Okar, "Pazarda özellikle turistler ürünlere çok rağbet etti. Toplu olarak almaya başladılar. Ardından yurt dışından talep geldi, ben şimdi ona dönük çalışmalara başlayacağım. Daha önce de siparişleri imkan olmadığı için sürekli erteledim. Artık hem ruhen, hem de pratik olarak bu işe hazırım. Yaptığım bebeklerin ürünlerinin yüzde yüz pamuk olmasına özen gösteriyorum. İç dolgularında da kimyasalla yıkanmayan bir elyaf türü ürünler kullandım. Organik malzemelerde kullanılan elyafı tercih ediyorum" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Suzan Yılmaz Okar evinde bebek yaparkenBebek kıyafetleri dikerkenYaptığı bebeklerden ve satışa sunduğu ürünlerden görüntü Suzan Yılmaz Okar ile röportajGenel ve detay görüntüHaber: Umut KARAKOYUN-Kamera: Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR,
======================
Barış'ın sosyal medyadaki kitap çağrısına büyük destek
Kocaeli'nin Derince ilçesinde kemoterapi tedavisi gören Ceyhan Barış Altun'un (12), sosyal medyadan yaptığı 'Kitap istiyorum' çağrısına, sosyal medya kullanıcıları kayıtsız kalmayarak çok sayıda kitap gönderdi. Gördüğü ilgi karşısında şaşırdığını belirten Barış, "Paylaşım yaptığım andan itibaren evime yüzlerce kitap gönderildi. Okuduğum kitapları kemoterapi ünitesindeki diğer arkadaşlarımla paylaşacağım" dedi.
Derince Çenedağ Mahallesi'nde yaşayan Ceyhan Barış Altun, 2017 yılında baş ağrısı şikayetiyle özel bir hastaneye başvurdu. Yapılan tetkik ve incelemelerin ardından 'Langerhans hücreli histiositoz' tanısı konulan Barış, beyin zarı ve kemik tümörü ameliyatı oldu. Ameliyatın ardından normal yaşantısına geri dönen Altun'un hastalığı tekrarlayınca geçen ay kemoterapi tedavisi uygulanmaya başlandı. Kemoterapi tedavisi boyunca hastanede okumak için ihtiyacı olan kitapları temin etmeye çalışan Barış, sosyal medya hesabından bir çağrı yaptı. Kendi hesabından, "Hastanede yattığım süre içinde okuyabileceğim kitap ihtiyacım var. Bana destek olabilir misiniz? Annem sadece tedavi masraflarıma yetişebiliyor. Onu zorlamak istemiyorum. 12 yaşındayım." notunu paylaşan Barış'ın gönderisi kısa sürede diğer kullanıcılar tarafından binlerce kez paylaşıldı.
Sosyal medyada yaptığı paylaşımın ilgi görmesinin ardından yüzlerce kişi, Barış ile iletişime geçerek ev adresine çok sayıda kitap gönderdi. Gördüğü ilgi karşısında şaşırdığını belirten Barış, "Kitaba olan sevgim 3 yaşında başladı, kitap okumayı çok seviyorum. Çizgi romanları okumayı çok seviyorum, ayda 5-6 kitap bitirebiliyorum. Twitter'da kitap isteğimle ilgili bir paylaşım yaptım ve çok olumlu tepkiler aldım herkese çok teşekkür ediyorum. Çok fazla kitap geldi hatta bazı mesajlara da 'Çok fazla kitap geldi, gerek yok' diye cevap veriyorum. Gelen kitapları okuduktan sonra tedavi gördüğüm hastanede benim gibi hasta çocuklara dağıtmayı düşünüyorum." dedi.
"HAFTADA EN AZ 2 KİTAP OKUYOR"Tedavi sürecinde hastanede Barış'ın en yakın arkadaşlarının hep kitaplar olduğunu belirten anne Nesrin Altun, "Barış hastalığıyla tanıştığında çok küçük yaşlardaydı. Bir gün saçlarını severken 'Anne orası acıyor' dokunma diye bir tepki verdi. Hastaneye götürdük tetkikler yapıldı ve kafasında bir delik oluştuğunu, bu deliğin beyin zarına tümör şeklinde yapıştığını öğrendik. Hemen ameliyata alındı ve şu an kafasında plak var. Yaklaşık 1 yıl tedavi süreci devam etti. O süreçte saçları döküldü, sürekli halsizlikle mücadele etti ve hepsini başarıyla atlattı. Okuldan ayrılmak zorunda kaldı, eğitime evde devam etti, devletimiz bu şekilde yardım etti ve eğitiminden geri kalmadı. Her şey düzene girdi derken yeniden hastalık belirtileri başladı. Yeniden doktorumuzla iletişime geçtik ve hastalığın tekrarladığını öğrendik. Hastane sürecine Barış'ın en yakın arkadaşları kitaplar oldu. Kemoterapi tedavisine başladı ve şu an tedavi görüyor. 3 yaşında resimli kitaplarla başladı Barış'ın kitap sevgisi. Kitap okumayı çok seviyor ve haftada 2 tane kitap bitiriyor, bazen 2 kitabı da geçtiği oluyor." diye konuştu.
"TEDAVİ GÖRDÜĞÜ HASTANEYE KÜTÜPHANE AÇMAK İSTİYORUZ"Barış'ın sosyal medyada yaptığı paylaşımdan dolayı evlerine Türkiye'nin her yerinden kitaplar geldiğini söyleyen Nesrin Altun, şöyle konuştu: "Bir gün hastaneden çıkıp eve doğru gelirken 'Anne benim kitaplarım bitiyor, yeni kitaplar alır mıyız' diye sordu. Bende Barış'ın ilaçlarını falan almıştım ve maddi olarak biraz zorlanıyordum, 'İş yerinden avans aldığım zaman alırız kitapları, sen biraz yavaş oku' dedim. O gün barış Twitter üzerinden bir paylaşım yapmış ve mesajlar gelmiş. Benim haberim yoktu ben bir gün sonra öğrendim. Twitter mesajlarını Barış kendi kontrol ediyor, Türkiye'nin her köşesinden Malatya'dan, İzmir'den, Erzincan'dan kitaplar geleceğini söyledi bana. Bir sürü kargo gelmeye başladı hatta aşağıda kapının ziline Barış'ın adını yazdık. Kargocular evimizi bulamadığı zaman Barış'ın adını görüp gelmeye başladılar. Türkiye'nin her tarafından Barış'a şu an kitap desteği var ve Barış şu an çok mutlu. Kemoterapi tedavisi gördüğümüz üniversite hastanesindeki hemşireyle görüştük, Barış okuduğu kitapları oradaki arkadaşlarıyla paylaşmak istiyor. Orada bir kütüphane açmak istiyoruz."
Görüntü Dökümü-Barış'ın odasında kitap okuması-Barış'a gönderilen kitapların görüntüsü-Anne Nesrin Altun ile röportaj-Barış Altun ile röportaj-DetaylarHaber-Kamera: Alişan KOYUNCU-Selda Hatun TAN/DERİNCE(Kocaeli),
======================
Papağanlar, Manavgat Şelalesi'nin maskotu oldu
Antalya'da dünyaca ünlü Manavgat Şelalesi'ni ziyaret eden yerli ve yabancı turistler, Brezilya'dan getirilen özel eğitimli papağanlarla hatıra fotoğrafı çektiriyor. Şelalede fotoğrafçılık yapan Mehmet Özçelik, "Bu papağanlar artık şelalenin maskotu oldu" dedi.
Manavgat'ta bulunan ve her yıl yaklaşık 800 bin kişinin ziyaret ettiği şelaleye, kasım ayı gelmesine rağmen yerli ve yabancı turistlerin ilgisi sürüyor. Seyir terasında şelaleyi görüntüleyen tatilciler, hatıra fotoğrafı çektiriyor. Brezilya'dan eğitilmiş olarak şelaleye getirilen papağanlara büyük ilgi gösteren tatilciler, hatıra fotoğrafı çektirmek için sıraya giriyor.
Şelalede fotoğrafçılık yapan Mehmet Özçelik, turistlerin şelalede papağanlara büyük ilgi gösterdiğini belirterek, "Turistler önce şelaleyi seyrediyorlar ardından papağanları görüp yanlarına geliyor. Papağanları seviyor ve onlarla hatıra fotoğrafı çektiriyorlar" dedi.
'ŞELALENİN MASKOTU OLDU'
Papağanlarla birlikte çektirdikleri fotoğrafları turistlerin sosyal medya hesaplarında da paylaştığını aktaran Özçelik, "Bu papağanlar artık şelalenin maskotu oldu. Bazı turistler ilk başlarda çekiniyor ancak papağanlar eğitilmiş olduğu için kendilerini sevdiriyor. Bunu görünce dayanamayıp, sevmeye başlıyorlar" diye konuştu.
Bu sene turizm sezonunun sayı olarak çok iyi olduğunu ancak gelen turistin alışveriş yapmaktan kaçındığını kaydeden Mehmet Özçelik, "Geçen yıllarda esnaf turistlerden dolayı memnun oluyordu. Bu sene umduğunu pek fazla bulamadı" dedi.
GÖRÜNTÜ GEÇİLECEK
Mithat ABAKAN/MANAVGAT (Antalya),
======================
Çırağını triger kayışı ile döven usta 'İki tokat attım' dedi, tahliye oldu
Konya'da, çırağı M.A.'yı (16) triger kayışıyla döven oto tamir ustası Fatih S.'nin (33), 'çocuğa karşı eziyet ve kasten yaralama' suçlarından 19,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmasına başlandı. Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Fatih S., "Daha önce de malzemeleri kırdığı için bacaklarına iki tokat attım. Bunun dışında bir eylemim olmamıştır" dedi. Fatih S., tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken, M.A. ise bu karar üzerine gözyaşlarını tutamayarak mahkeme salondan çıktı.
Açık öğretim lisesi öğrencisi M.A., bir yakınlarının tavsiyesi üzerine temmuz ayında Karatay Motorlu Sanayi Sitesi'nde oto tamir ustası Fatih S.'nin iş yerine çırak olarak başladı. M.A., 7 Temmuz günü iddiaya göre tamir aletlerinden birini yere düşürdü. Fatih S. de iddiaya göre, 'Malzemeleri düşürüp konsantrasyonumu bozuyorsun, beni sinir ediyorsun' diyerek triger kayışıyla M.A.'yı dövdü. Aldığı darbeler sonucu bacak ve vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan M.A., iş çıkışı kuzeninin yardımıyla eve gitti. Durumu fark eden ailesi Özalkent Polis Merkezi'ne giderek şikayetçi oldu. Şikayetin ardından Fatih S. gözaltına alındı. Suçlamaları kabul etmeyen Fatih S., çırağının kendisine iftira attığını ileri sürdü. Fatih S., Cumhuriyet Savcısı'nın talimatıyla serbest bırakıldı.
İTİRAZ ÜZERİNE TUTUKLANDI
Bunun üzerine ailenin avukatı, M.A.'nın uğradığı şiddet sonucu psikolojisinin bozulduğunu belirterek Cumhuriyet Başsavcılığı'na Fatih S.'nin serbest bırakılmasına itirazda bulundu. M.A.'nın yapılan sağlık kontrolünde aldığı darbeler sonucu bacak ve boynunda ciddi derecede doku zedelenmesi meydana geldiği saptandı. Ayrıca savcılık kararıyla M.A., psikiyatri heyetiyle görüştürüldü. M.A., tamir aletini düşürmesi sonucu, ustasının 'Malzemeleri düşürüp konsantrasyonumu bozuyorsun, beni sinir ediyorsun' diyerek triger kayışıyla 30 veya 40 defa vücuduna vurduğunu söyledi. Gözünü kapattığında ustasını karşısında gördüğünü belirten M.A.'nın uyku problemi yaşadığı ve uyuduğu sırada da rüyasında 'Usta vurma' diyerek ağladığı belirlendi. Bunun üzerine M.A., psikolojik tedaviye alındı.
Fatih S. de savcılık kararıyla dün yeniden gözaltına alınıp çıkarıldığı 3'üncü Sulh Ceza Hakimliği tarafından 'çocuğa karşı eziyet' suçundan tutuklandı.
İKİ TOKAT ATTIM
Fatih S.'nin Konya 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 'çocuğa karşı eziyet ve kasten yaralama' suçlarından 19,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmasına başlandı. Davanın ilk duruşmasına tutuklu sanık Fatih S., M.A. ve ailesi ile taraf avukatları katıldı. Sanık Fatih S. (33) savunmasında hakkındaki suçlamaları kabul etmedi. M.A.'ya sadece iki tokat attığını ileri süren Fatih S., "Suçlamaları kabul etmiyorum. Ben motor ustasıyım. Mağdur benim yanımda çırak olarak çalışıyordu. Olay öncesi sürekli malzemelerimizi kırıyordu. Bu nedenle kendisini uyardık. Ertesi gün babası iş yerine geldi. Çocuğu biraz daha idare edin dedi. Bir sonraki gün az kalsın liften araç düşürecekti. Bu nedenle daha önce de malzemeleri kırdığı için bacaklarına iki tokat attım. Bunun dışında bir eylemim olmamıştır. Kendisini trigier kayışı ile dövmedim. Başka suçlamaları kabul etmiyorum. Şikayetten vazgeçme olursa kabul ederim. Öncelikle beraatimi istiyorum" dedi.
GÖRDÜĞÜ EZİYETİ AĞLAYARAK ANLATTI
Duruşmada pedagog eşliğinde olayı anlatan M.A. ise ustasının kendisine defalarca tokat atıp, dövdüğünü söyledi. M.A. savunmasında, "Sanık benim ustam olur. Savunmalarını kabul etmiyorum. Ben orada çırak olarak çalışıyordum. İş yerinin zemini düzgün olmaması nedeniyle benzin pompasının şamandırasını kırdım ve bunun üzerine ustam bana kızdı. O gece saat 03.00'e kadar çalıştık. O günün akşamında gece saatlerinde tekrar bana kızıp, 'niye eşyamı kırdın' diye yüzüme tokat attı. 'Niye susuyorsun' diye kızarak bana yine tokat attı. Babası araya girerek engel olmaya çalıştı. Babasına da sinirlenip, ona da vurmaya kalktı. Tekrar bana dönüp, boğazımı sıkıp, beni duvara yapıştırdı. Yine babası engel olmaya çalıştı. 'Dua et babamla kardeşim burada' dedi. Beni dövdükten sonra hiçbir şey olmamış gibi yemek yedik. Ertesi gün babamı iş yerine çağırarak 'Oğlun bu malzemeleri kırdı' dedi. Babamda, 'Malzemelerin bedelini ödeyeceğim, oğlum işten ayrılsın' dedi. Babama, 'Bu işi yapabilir, biraz daha kendine güvenip, çalışmaya devam etsin' dedi. Orada çalışmaya devam ettim. Ustam bir gün müşteri ile tartıştı. Ona sinirlerince bana yukarı çık dedi. Daha sonra yanıma gelerek bana 'Sen işe yaramazsın, bana zarar veriyorsun, ben stres yapıyorum' diyerek tokat atıp triger kayışıyla bacaklarıma 30-40 kez vurdu" diye konuştu.
BANA BİR ŞEY YAPAMAZSINIZ
Triger kayışıyla dayak yedikten sonra ustasının kendisini 'bunları kimseye anlatma' diyerek işten kovduğunu belirten M.A., "Triger kayışıyla dövdükten sonra aşağıya indik. Bana, 'Bu işi yapmak istiyor musun?' dedi. Ben yapmak istemediğimi söyleyince bana hakaret edip, önüme 200 lira attı ve 'Eşyalarını topla git' dedi. Eşyalarımı topladıktan sonra sen o parayı hak etmiyorsun deyip parayı geri istedi, ben de verdim. Kardeşine dönüp, 'Bu bizim başımıza bela olur. Ben bunun videosunu çekeyim' dedi. Bana, 'Şamandırayı ben kırdım şu malzemeyi de ben kırdım' diye söyleterek videomu çekti. Videomu çektikten sonra 'Buradan kimseyle helalleşmeyeceksin' dedi. Ben bacağıma vurmasından dolayı topallayarak yürüyordum. Bana 'Düz yürüyeceksin. Yoksa seni döverim' dedi. Korktuğum için ailemden kimseyi arayamadım. Eve gittiğimde annem-babam ne olduğunu sorunca ustamın beni dövdüğünü söyledim. Pantolonumu indirirken bacağımdaki kızarıklıkları gördüm. Babam sanığı arayarak, "Niye bu çocuğu bu kadar dövdün?' dedi. O da babama, "Para verirken, yedirir içirirken iyiydi. Siz bana bir şey yapamazsınız. 3 avukat tutarım" dedi. Babamı dükkana çağırdı. Ben, babam ve teyze oğlum dükkana gittik. Dükkanda bize 'Beni dövün abi, haklısınız özür dilerim' dedi. Sanık beni döverken, 'Susma. Sen beni sinirlendiriyorsun, konsantrasyonumu bozuyorsun" dedi.
GÖZYAŞLARIYLA SALONDAN ÇIKTI
Savunmaların ardından hakim kararını açıkladı. Mahkeme, üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, tutuklu kaldığı süre ve delillerin büyük ölçüde toplanmış olması, karartılma ihtimali bulunmaması üzerine sanığın tutuksuz yargılanmak üzere tahliyesine karar verdi. Bu karar üzerine M.A., ağlayarak salondan dışarı çıktı. M.A. sinir krizi geçirirken, aile de verilen bu karara tepki gösterdi. Dava, ertelendi.
ARŞİV GÖRÜNTÜLERLE
Tolga YANIK/KONYA,
Son Dakika › Güncel › DHA YURT BÜLTENİ-3 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?