Şirvan'da bakır madenindeki heyelan faciası ile ilgili 4 kişi tutuklandı
SİİRT'in Şirvan İlçesine bağlı Maden Köyündeki bakır madeninde 17 Kasım'da meydana gelen ve 12 işçinin cenazesinin çıkarıldığı, 4 işçinin arama çalışmalarının sürdüğü heyelan faciası ile ilgili yürütülen soruşturma kapsamında dün gece gözaltına alınan 5 kişiden 4'ü tutuklanarak cezaevine gönderildi. Soruşturma kapsamında daha önce de maden sahası işletme müdürü tutuklanmıştı.
Şirvan'a bağlı Maden Köyünde bulunan bakır madeninde 17 Kasım'da meydana gelen heyelandan sonra oluşan göçük altında kalan 12 işçinin cansız bedeni çıkartılırken, halen toprak altında bulunan 4 işçi için 17 Kasım'da başlayan arama çalışmaları sürüyor. Çalışmalar devam ederken yürütülen soruşturma kapsamında daha önce gözaltına alınıp serbest bırakılan iş güvenliği uzmanlarının da bulunduğu 5 kişi dün gece gözaltına alındı. Aralarında iş güvenrliği uzmanları, mühendis ve şantiye şefinin bulunduğu 5 kişiden 4'ü dün gece çıkarıldıkları Siirt Sulh Ceza Hakimliğince tutuklanarak cezaevine gönderildi. Gözaltı ve ardından gerçekleşen tutuklamaların yeni hazırlanan bilirkişi raporundan sonra gerçekleştiği belirtildi. Soruşturma kapsamında daha önce maden sahası işletme müdürü tutuklanmıştı. Böylelikle maden faciası ile ilgili tutuklananların sayısı 5'e çıktı.
Görüntü Dökümü
----------------------
-arşiv
-Bakır madeninden görüntüleri
Haber: Mehmet Yücel DURAK/SİİRT, -
====================================
Bombalı eylem için İzmir'e gelen kadın terörist yakalandı (1)
İZMİR Şehirlerarası Otobüs Terminali'nde yapılan operasyonda, kente eylem yapmaya geldiği saptanan terör örgütü MLKP üyesi S.B. adlı kadın terörist yakalandı.
Suriye'de bomba eğitimi aldığı belirtilen S.B. ve yanındaki bir kadın otobüsten indikleri sırada polis tarafından gözaltına alındı.Rus savaş gemisi boğazdan geçti
Haber: Taylan YILDIRIM/İZMİR, -
=================================
Diyarbakır'da DBP'li 2 belediye başkanı gözaltına alındı (3)
BAŞSAVCILIK: FETÖ'DEN 36 KAMU GÖREVLİSİ HAKKINDA GÖZALTI KARARI VERİLMİŞTİR
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan açıklamada, DBP'li Yenişehir Belediye Başkanı Selim Kurbanoğlu ve Kayapınar Belediye Başkanı Mehmet Ali Aydın'ın yürütülen PKK/KCK soruşturması kapsamında gözaltına alındığı belirtilerek, FETÖ soruşturması kapsamında ise 36 kamu görevlisi hakkında gözaltı karara verildiği ifade edildi. Başsavcılıktan yapılan yazılı açıklamada, 2016/39387 sayılı dosyasında, PKK/KCK silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yürütülmekte olan soruşturma kapsamında, Kayapınar merkez İlçe Belediye Başkanı Mehmet Ali Aydın ile, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/39377 sayılı dosyasında PKK/KCK silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yürütülmekte olan soruşturma kapsamında, Yenişehir merkez İlçe Belediye Başkanı Mehmet Selim Kurbanoğlu'nun gözaltına alındığı belirtildi.Açıklamada, ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yürütülmekte olan soruşturma kapsamında ise kamu görevlisi olan 36 kişi hakkında gözaltı kararı verildiği belirtilerek, "Soruşturmalar kapsamında mahkemeden alınan kararlar doğrultusunda yapılan arama ve el koyma işlemleri devam etmekte olup, gelişmelerden kamuoyu ayrıca bilgilendirilecektir" denildi.
Hakkında FETÖ'den gözaltı kararı verilen 36 kişinin adliye personeli olduğu, 24'ünün Diyanrbakır adliyesinde, 12'sinin ise ilçe adliyelerinde görev yaptığı belirtildi.
YENİŞEHİR BELEDİYESİ ÇALIŞANLARI AÇIKLAMA YAPTI
Diyarbakır merkez Yenişehir Belediyesi Eşbaşkanı Selim Kurbanoğlu'nun gözaltına alınması ve belediyede yapılan aramalar, belediye meclis üyeleri, çalışanları ile DBP ve HDP yöneticileri tarafından yapılan basın açıklamasıyla protesto edildi. Belediye hizmet binası önünde toplananlar adına açıklama yapan Meclis üyesi Bahar Sevük, başkan Kurbanoğlu'nun gözaltına alınması ve belediyeye yapılan baskının kabul edilemez bir operasyon olduğunu söyledi. Sevük, polisin belediye hizmet binasını ablukaya alındığını ve çalışanlarının saatlerce içeriye girmesinin engellendiğini öne sürerek, şöyle dedi: "Özel Kalem Müdürlüğü ve eş başkanlık odalarının kapıları kırılmış. Bu uygulamalar halkın iradesini temsil eden yerel yönetimlerin seçilmişlerine kadar uzanmıştır. Eş başkanların tutuklanması ve yerel yönetimlere yapılan kayyım atamalarının yasal ve hukuksal dayanağı olmadığı gibi toplumsal karşılığı da yoktur. Yenişehir ve Kayapınar belediye eş başkanlarımızın gözaltına alınmasını kınıyoruz. Eş başkanlarımız derhal serbest bırakılsın."
KAYAPINAR'DA AÇIKLAMAYA İZİN VERİLMEDİ
Başkanları Mehmet Ali Aydın'ın sabah saatlyerinde yapılan operasyonda gözaltına alınmasını protosto etmek için Belediye önünde açıklama yapmak isteyen Kayapınar Belediyesi meclis üyeleri ve çalışanlarına polis izin vermedi. Belediye meclis üyeleri ve çalışanları, belediye girişinde bulunan merdiven üzerinde yapmak istedikleri açıklamaya da izin verilmeyince Belediye binasına girdikleri ifade edildi.
Belediye binasına giriş-çıkışlarda da kimlik kontrolü yapıldığı ve belediye binasına sadece personel kimlik kartı olanların binaya girişine izin verildiği kaydedildi.
GÖRÜNTÜ GEÇİLİYOR
Haber-Kamera: DİYARBAKIR
======================================================
Rus savaş gemisi boğazdan geçti
RUS Donanması'na ait 158 borda numaralı savaş gemisi 'Tsezar Kunikov' Çanakkale Boğazı'ndan geçti.
Bugün saat 10.00'da Ege Denizi'nden Çanakkale Boğazı'na giriş yapan 112 metre boyundaki 158 borda numaralı 'Tsezar Kunikov isimli Rus savaş gemisi', saat 11.15'te Çanakkale önlerine ulaştı. Sahil güvenlik ekiplerinin eşlik ettiği savaş gemisi Marmara Denizi'ne doğru seyrini sürdürdü. Geminin gideceği liman hakkında bilgi verilmedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Çanakkale Boğazı'ndan geçen Rus savaş gemisinin görüntüsü.
Haber-Kamera: Mustafa SUİÇMEZ/ ÇANAKKALE,
============================================
Sözleşmeli erler özlük haklarını sosyal medya üzerinden arıyor
TÜRK Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) sözleşmeli görev yapan askerler, özlük haklarının verilmesi amacıyla sosyal medya üzerinden seslerin duyurmak için kampanya başlattı. 'Sözleşmeli Erler, Profesyonel Ordu' adı altında açtıkları Facebook hesabından operasyon fotoğraflarını yayınlayan ve terörle mücadelede en etkin görevi aldıkarını belirten askerler, hazırlanan dilekçeyi de elektronik ortamda imzalıyor.
TSK'nın birçok biriminde çalışan, Doğu ve Güneydoğu'da özellikle terörle mücadelede etkin rol alan sözleşmeli erler özlük haklarını almak için sosyal medya üzerinden bir araya geldi. Açtıkları bir facebook hesabından isteklerini dile getiren askerler, TSK'nın imkanlarından yararlanmak istediklerini de yazdıkları dilekçede belirtiyor.
KİMLİK VE BEYLİK TABANCASI
Terörle mücadelenin yapıldığı bölgelerden operasyon fotoğrafları, şehit törenlerinin de paylaşıldığı hesapta, yayınlanan ve TBMM Dilekçe Komisyonu'na de verilen dilekçede şu bilgilere yer verildi: "Sözleşmeli erlerin aile bütünlüğünün sağlanması ilkesi gereği emniyet ve asayişin el verdiği birliklerde mesai saati dışında evlerine gidebilme hakkı tanınmalıdır. Evli olan sözleşmeli erler aileleriyle neredeyse boşanma derecesine gelmekte, eve çıkma izni alamadıkları için çoğu kez mesleği bırakmak zorunda kalabilmektedirler. Sözleşmeli erlere, normal askerlik mükellefiyetini yapanlara verilenlerden ayrı olarak onurla taşıyacakları bir TSK kimlik kartı verilmelidir. Sözleşmeli erlere, sivilde can emniyetlerini sağlayabilmeleri için tabanca ve taşıma ruhsatı verilmelidir. Sözleşmeli erleri normal erlerden ayıran bir yaka işareti verilmelidir. Bu durum mesleki motivasyonu üst seviyeyede arttırıcı bir etki yaratacaktır. Bizi tanımlayan ifade sözleşmeli er değil uzman er olmalıdır. Evlilik ve doğum izni verilmelidir. Çocuk ve aile yardımından sözleşmeli erler de yararlanmalıdır. Sözleşmeli erlere sınırlı sayıda bile olsa görevde yükselme imkanı tanınmalıdır."
Haber: Osman BEKLEYEN/VAN, -
=================================================
HDP'li Beştaş: Demirtaş ve Zeydan'a alenen işkence yapılıyor
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile Hakkari Milletvekili Abdullah Zeydan'ı tutuklu bulundukları cezaevinde ziyaret eden HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Demirtaş ile Zeydan'ın aynı koğuşta kalmalarına izin verilmemesine tepki gösterdi. Beştaş, "Tecrit bir işkencedir ve şu anda milletvekilimize ve eş genel başkanımıza açıkça, alenen işkence yapılmaktadır. ve bu Türkiye ve dünya kamuoyu tarafından yakından izlenmektedir" dedi.
Haklarında açılan terör soruşturması kapsamında tutuklanan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 4 Kasım günü Diyarbakır'dan Edirne'ye getirilerek F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'ne konuldu. Demirtaş'tan 2 gün sonra tutuklanan HDP Hakkari Milletvekili Abdullah Zeydan da aynı cezaevine getirilerek, tek kişilik koğuşa alındı. Demirtaş'ın Zeydan ile aynı koğuşta kalma istemi Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu tarafından reddedildi. Demirtaş ve Zeydan'ı bugün cezaevinde HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkan ve Mardin Milletvekili Erol Dora, ziyaret etti. Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan ziyaret izni aldıktan sonra cezaevine girmeden önce açıklama yapan Meral Danış Beştaş, şunları söyledi: "Bugün milletvekilleri ve avukat arkadaşlarımız, Edirne il yönetimimize birlikte Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş'ın cezaevindeki koşullarıyla ilgili buradayız. Maalesef eş başkanımız hala Edirne F Tipi Cezaevi'nde, tek başına tecrit altında tutuluyor. Diğer Hakkari milletvekilimiz Abdullah Zeydan aynı cezaevinde olmasına rağmen ikisinin de birlikte kalma konusunda başvuru yaptığı konuda ret kararı verildi. Bu tümüyle mevzuata Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına aykırı bir durumdur. Tecrit bir işkencedir ve şu anda milletvekilimize ve eş genel başkanımıza açıkça, alenen işkence yapılmaktadır. ve bu Türkiye ve dünya kamuoyu tarafından yakından izlenmektedir. Şu anda Türkiye'nin AB'ye giriş süreçlerinde karşılaştığı en ciddi problemlerinden biri demokratik siyaset yürütücülerinin bu şekilde tutulmasıdır. İnfaz hakimliğine avukat arkadaşlarımız başvurumuzu yaptık, başsavcıyı da ziyaret ettik, görüştük. Şimdi de cezaevine müdürle görüşmeye gideceğiz."
"MEKTUPLAR ENGELLENİYOR"
Milletvekili Meral Danış Beştaş, Demirtaş'ın yazdığı mektupların cezaevi yönetimince kısıtlandığı, mektuplar konusunda da bir başvuruları bulunduğunu ifade ederken şöyle konuştu: "Aslında 3 konu hakkında başvurumuz vardı, bir tanesi de mektuplarla ilgili. Sayın Demirtaş'ın grup toplantısı konuşması bile verilmedi, sansür edilerek iki hafta sonra verildi. Yine Avrupa'daki parlamenterlere yönelik yazıları verilmedi. Gazetelerin röportaj istemlerine karşı vermiş olduğu yanıtlar verilmedi. Yani her anlamda bir tecrit, kısıtlama ve hukuksuzluk uygulanıyor. Bunlar kabul edilebilir meseleler değil. Türkiye'nin üçüncü büyük partisinin eş genel başkanının işkence altında tutulması, bu kadar kısıtlanması Türkiye'ye hiçbir yarar sağlamaz ve bun an önce bu yanlıştan dönülmesi gerekiyor." Açıklama ardından milletvekilleri, Demirtaş ve Zeydan ile görüşmek için cezaevine girdi.
Görüntü dökümü:
Milletvekilerinin adliyeden çıkışı
Meral Danış Beştaş'ın açıklaması
Heyet cezaevine girişi
Genel ve detaylar
Haber-Kamera: Ali Can ZERAY/EDİRNE,
==============================================
Koca dayağı öldürdü (2) (Yeniden)
ADANA'da 25 yaşındaki İzzet Elmas, eşi 21 yaşındaki Şehriban Elmas'ı döverek öldürdü. Koca olaydan sonra kayıplara karışırken kayınvalide Keziban Elmas gözaltına alındı.
Şehriban Elmas, 2 yıl önce ailesinin tepkisine rağmen balıkçılık yapan İzzet Elmas'a kaçarak evlendi. Çiftin 6 ay önce İsmail adında bir erkek çocuğu dünyaya geldi. İddiaya göre Şehriban Elmas eşi ve eşinin ailesi tarafından şiddet görmeye başladı. Genç kadın, bir süre önce kayınvalide ve kayınbabasının kendisini dövdüğü iddiasıyla polis merkezine giderek şikayetçi oldu. Olayla ilgili soruşturma başlatılırken kayınvalide Keziban ve kayınbaba İsmail Elmas'a gelinlerinin evine 1 ay yaklaşmama cezası verildi.
'CEZA 1 AY ÖNCE BİTTİ'
Uzaklaştırma cezası 1 ay önce sona ererken, iddiaya göre geçtiğimiz gece merkez Seyhan İlçesi'ne bağlı Sucuzade Mahallesi'ndeki evlerinde oturan genç kadın, ailesini arayarak, "Bunlar beni öldürecek. Sürekli benimle uğraşıyorlar" diyerek yanına çağırdı. Eve giden kız kardeşe, İzzet Elmas ve Keziban Elmas, herhangi bir sorunun olmadığını söyledi. Bunun üzerine kız kardeş evden ayrıldı.
Genç kadının kız kardeşinin evden ayrılmasının ardından iddiaya göre evde tartışma başladı. Evden kaçmaya çalışan Şehriban Elmas'ı kocası öldüresiye dövdü. Kocasının elinden kaçarak sokağa çıkan Elmas'ın bayıldığını gören komşuları polise ve sağlık ekibine haber verdi. Olay yerine gelen ambulansla Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan genç kadın, yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadı.
VÜCUDUDA DARP İZLERİ VAR
Adana Adli Tıp Kurumu'nda otopsisi yapılan Şehriban Elmas'ın vücudunda yoğun darp izleri, boğazında ise tırnak izleri tespit edildi. Acı haberi aldıktan sonra İzmir'den gelerek kızının cenazesini teslim alan baba Celal Özdemir, Adli Tıp Kurumu önünde gözyaşı döktü. Özdemir, "Kızım sevmişti. Kaçarak evlendiler. Ailece kızımı darp etmişler. Daha önce de böyle tartışmaları olmuştu. İzzet'in bir an önce yakalanıp adalete teslim edilmesini istiyorum" dedi. Şehriban Elmas'ın cenazesi Kabasakal Mezarlığı'nda toprağa verildi. Polis, İzzet Elmas'ı yakalamak için çalışmalarını sürdürüyor.
Görüntü Dökümü
------------------------
Öldürülen kadının babası ile Röp.
Adli Tıp Kurumu dış görüntüsü
Cenaze yakınlarının beklemesi
Cenaze aracının gelişi
Cenazenin alınması
Cenaze aracının gidişi
Haber: Gökhan KESKİNCİ - Salih ÜÇTEPE - Fatih KARAÇALI -Kamera: Çağlar ÖZTÜRK/ADANA,
==================================================
Bursa'da şüpheli ölüme soruşturma
BURSA'da yalnız yaşayan 38 yaşındaki İbrahim Kurtuluş, evinin salonunda kardeşi tarafından ölü olarak bulundu. Bursa Cumhuriyet Savcılığı, Kurtuluş'un şüpheli gördüğü ölümü ile ilgili soruşturma başlattı.
Bursa'da, Nilüfer İlçesi'ndeki evinde tekbaşına kalan İbrahim Kurtuluş'un kendisinden haber alamayan kardeşlerinin bugün Yüzüncüyıl MAhallesi'ndeki evine geldi. Kendilerinde bulunan anahtar ile eve giren kardeşleri, İbrahim Kurtuluş'un salonda cansız bedeni ile karşılaştılar. Haber verilmesi sonucu belirtilen adrese gelen sağlıkekipleri İbrahim Kurtuluş'un öldüğünü tesbit etti.
Bursa Cumhuriyet Savcılığı Kurtuluş'un şüpheli bulduğu ölümü ile ilgili soruşturma başlatırken, ceset, kesin ölüm sebebinin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırıldı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
ibrahım Kurtulus'un evinden ve apartmanından görüntü
Adli Tıp, Savcılık ve polis ekiplerinden görüntü
Haber: Berktuğ ÖNCÜ/BURSA,-
=====================================================
Mersin'de uyuşturucu tacirlerine operasyon
MERSİN polisi uyuşturucu satıcılarına yönelik yaptığı 2 ayrı operasyonda toplam 172 kilo 400 gram esrar ele geçirirken, yakalanan 3 kişi tutuklandı.
Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Narkotim ekipleri, aldıkları istihbarat üzerine iki eve operasyon düzenledi. Sabaha karşı düzenlenen operasyonlarda çok sayıda polis, uyuşturucuya duyarlı köpekle arama yaptı. Evlerden birinin yatak odasında 163 kilo 800 gram esrar ve 1 elektronik terazi ele geçirildi. Yapılan 2'nci operasyonda da 8 kilo 600 gram esrar ele geçirildi. Evlerde gözaltına alınan 3 kişi, sevk edildikleri adliyede çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
GÖRÜNTÜ GEÇİLİYOR
Haber-Kamera: Mustafa İNSAN/MERSİN, -
=======================================================
Çanakkale'de deniz suyu çekildi
ÇANAKKALE'de etkili olan gelgit nedeniyle deniz suyu 10 metre kadar çekildi.
Çanakkale'de her yıl meydana gelen gelgit olayı nedeniyle yaşanan deniz suyu çekilmeleri bu yıl da Çanakkale Boğazı'nın belli bölümlerinde gözle görülür bir şekilde ortaya çıktı. Çanakkale'nin Kepez Beldesi ile Dardanos sahillerinin belirli bölümlerinde deniz suyunun kıyıdan 10 metre kadar çekildiği görüldü. Deniz suyunun çekilmesinin ardından kayalıklardaki yosun ve bazı deniz canlıları ortaya çıktı. Bölgedeki balıkçı teknelerinin bazıları çekilme nedeniyle karaya oturdu. Yazlıkların bulunduğu Dardanos'ta yaşayan Mehmet Çelik, gelgit olayının bu dönemde sıkça yaşandığını söyledi. Özellikle sabah ve akşam saatlerinde yaşanan olayın net bir şekilde görüldüğünü anlatan Çelik, "Bu mevsimde çok yaşandığı için biz buna alıştık. Çekilme nedeniyle deniz canlıları su üstüne çıkıyor, tekneler kara oturuyor. Su geri gelince durum normale dönüyor" dedi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Alkan Öztekin, gelgit olaylarının mevsimsel olduğunu ifade etti. Özellikle sonbahardan kışa geçişlerde yaşanan bu durumun belli bölgelerde daha net bir şekilde gözlemlendiğini anlatan Öztekin, "Şuanda kışa geçiş söz konusu olduğu için bir gelgit var. Önümüzdeki süreçte de yaza geçişte yaşanacak. Doğa üstü bir durum söz konusu değil" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Dardanos sahillerindeki deniz çekilmesinden görüntü,
-Deniz sularının çekilmesiyle ortaya çıkan küçük kara parçaları ve teknelerden görüntü,
-Mehmet Çelik'in konuşması,
-Alkan Öztürk'ün konuşması.
Haber-Kamera: Mustafa SUİÇMEZ/ ÇANAKKALE,
==========================================================
Arkadaşları okulunda Aslı'yı andı
MUĞLA'nın Bodrum İlçesi'nde okula gitmek için yolun karşısına geçerken bir otomobilin çarpamasıyla yaşamını yitiren Aslı Değirmen, sınıfında düzenlenen törenle anıldı. Değirmen'in arkadaşları, boş kalan sırasını çiçeklerle donatıp, çerçeveli fotoğrafını koydu.
Bodrum Ayşe Gülsevim Ali Rüştü Kaynak Lisesi 9. sınıf öğrencisi Aslı Değirmen, dün (pazartesi) saat 07.00 sıralarında, okula gitmek üzere İslamhaneleri Mahallesi'ndeki evlerinden çıktı. Servis minibüsünü beklemek için Turgutreis-Bodrum Karayolu'nun 13'üncü kilometresinde, yolun karşı tarafına geçmeye çalışan Değirmen'e özel bir şirkette peyzaj mimarı olan 28 yaşındaki Emrah Yeşilkanat'ın kullandığı 34 PR 1082 plakalı otomobil çarptı. Çarpmanın şiddetiyle fırlayarak başını kaldırımın kenarına çarpan Değirmen, ağır yaralandı. Yoldan geçen diğer araç sürücülerinin haber vermesiyle gelen ambulansla Özel Acıbadem Hastanesi'ne kaldırılan Değirmen, doktorların müdahalelerine rağmen kurtarılamadı. Aracı kaza yerinde bırakıp ayrılan otomobil sürücüsü Emrah Yeşilkanat ise bir süre sonra Bodrum İlçe Jandarma Komutanlığı'na teslim oldu. Cenazesi aynı gün ikindide İslamhaneleri Camisi'nde kılınan namazın ardından İslamhaneleri Mezarlığı'nda toprağa verilen Değirmen için öğrenim gördüğü Ayşe Gülsevim Ali Rüştü Kaynak Anadolu Lisesi 9/C Sınıfı'nda bugün anma töreni düzenlendi.
Törene Bodrum İlçe Milli Eğitim Müdürü Vekili Mustafa Semiz, Okul Müdür Vekili Mustafa Çınar, Değirmen'in öğretmenleri ve arkadaşları katıldı. Arkadaşları, Değirmen'in sırasını boş bırakarak, üzerine fotoğrafıyla birlikte çiçek bıraktı. Sınıf tahtasında ise, bu kez ders notları yerine Aslı Değirmen'e veda cümleleri yazıldı. Arkadaşları tahtaya, "En çok da masumluğunu iyi hatırlıyorum", "Sen bizim sonsuzluğumuzsun", "Sen kalbimizdesin, özlendin", "Sadece bir ihmal" yazarak Aslı'ya veda etti.
Sıra arkadaşı Aytül Çınar, "O yolda üstgeçit olsaydı birçok önlem alınsaydı Aslı bugün yaşıyor olacaktı. Bundan sonra bir şeyin olması için artık can vermeyelim. Aslı ölmedi, kalbimizde yaşıyor. Aslı'yı hiçbir zaman unutmayacağız" dedi.
Bodrum İlçe Milli Eğitim Müdürü Vekili Mustafa Semiz de "Hepiniz çok kıymetlisiniz. Aslı'mızı kaybetmek, yüreğimizi parçalayan bir durum. Bir aile, sabah kızlarını güle oymaya okula gönderiyor, ikindi vakti toprağa veriyor. Gerçekten çok üzücü, sizler için elem verici bizler için gönül yaralayıcı bir durum. Aslı'yı hep beraber kalbimizde yaşatacağız. Hepinizin başı sağ olsun" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Aslı Değirmen'in sınıfından ve çiçeklerle donatılan sırasından görüntü
-Arkadaşlarından görüntüler,
-Sınıf tahtasından Aslı'yla ilgili yazılan veda cümlelerinden görüntü
-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Nilüfer DEMİR/ BODRUM (Muğla),
==============================================
CHP'den deli gömlekli ve hunili eylem
İZMİR'de CHP Konak ilçe örgütü üyeleri, "Bu halkı siz delirttiniz" adıyla eylem yaptı. AK Parti iktidarının söylem ve icraatlarındaki çelişkiler nedeniyle insanların akıl sağlığının bozulduğunu söyleyen CHP'liler deli gömleği giyip, başlarına huni taktı.
CHP Konak ilçe örgütü İzmir'de ilginç bir basın açıklaması yaptı. Konak Meydanı'nda Kemeraltı Çarşısı girişinde, Valilik binası ve tarihi Saat Kulesi arasında toplanan partililer önce "Bu halkı siz delirttiniz", "İşsizlikle delirttiniz", "Zamlarla delirttiniz", "Yasaklarda delirttiniz", " Lozan'da delirttiniz", "Yurtlarda delirttiniz" pankartları açtı. CHP İlçe Başkanı Mehmet Şakir Başak, 93 yıllık Cumhuriyet tarihinde kurulan hiçbir hükümet döneminde son 14 yıldaki gibi insanların çok sayıda çelişkiyle akıl sağlığını bozacak bir yönetim şekli görmediğini söyledi. Başak, AK Parti iktidarına seslenerek, "Özgürlük dediniz, basın özgürlüğünü yok ettiniz. Özgürlükçü müsünüz yasakçı mısınız anlamadık, delirttiniz. Sağlık hizmetleri parasız olacak dediniz. Eczanelerden aldığımız ilaç faturalarında sağlık hizmeti ödettiniz. Emekli maaşlarından kestiniz. Halkın sağlığından yana mısınız değil misiniz anlamadık, delirttiniz" dedi.
CHP'li Başak, demokrasi, adalet, ekonomi, tarım, kadınlar, çocuklar, ahlak, kiralık işçi, eğitim, terör, Atatürkçülük, dış politika, Lozan anlaşması konularında da iktidarın çelişkili açıklamaları ve icraatlarının halkın akıl sağlığını etkilediğini söyledi. Başak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı da soru sorma yöntemiyle eleştirdi. Suriye konusunu da örnek gösteren Başak, "Fırat Kalkanı ile Suriye'ye girerek 'Esat rejimini devirmek için girdik' dediniz. Üç gün sonra ise terör örgütü için girdiğinizi söylediniz. Niçin girdiniz? Anlamadık delirttiniz. Sayın Cumhurbaşkanım. Siz Başbakan mısınız? Bakan mısınız? Parti Genel Başkanı mısınız? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı mısınız? Merkez Bankası Başkanı mısınız? Genelkurmay Başkanı mısınız? Anlamadık delirttiniz" diye konuştu.
Terör, tecavüz, çöken ekonomi, işsizlik, yanan çocuklar, bitmeyen ölümler, dış politikada gelinen noktanın kimsenin umrunda olmadığını öne süren Başak, ülkenin sorunun bunlar mı yoksa başkanlık mı olduğunu sordu. Bunu anlayamadıkları için delirtildiklerini belirten Başak iktidara seslenerek, "Ülkedeki bu sorunlardan ana muhalefet olarak bizi sorumlu tuttunuz. İktidar biz miyiz siz misiniz anlayamadık, delirttiniz" dedi. Başak, esprili dille yaptığı bu açıklamanın ardından ise Mustafa Kemal Atatürk'ün anlayışı doğrultusunda siyasetin ilke, çizgi, duruş, düşünce, bir felsefe ve özgün bir yaklaşım tarzı olduğunu söyledi.
İlçe Başkanı Başak'ın konuşmasını bitirmesinin ardından CHP'li bazı üyeler, "Zamlarla delirttiniz", "Lozan'da delirttiniz", "Hukukta delirttiniz" sloganları atarak önce üzerlerine arkadaşlarının yardımıyla deli gömleği giydiler. Ardından da başlarına huni taktılar. Deli gömlekli ve hunili partililer, daha sonra "Delirttiniz" diyerek tepkilerini ortaya koydular. CHP'nin açıklamasını Konak Meydanı'ndan geçen İzmirliler de merakla izledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
CHP Konak İlçe Başkanın Şakir Başak'ın basın açıklaması
Pankartlardan görüntü
Partililerin deli gömleği giymesi ve huni takması
Haber: Utku BOLULU -Kamera: Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR,
==============================================
CHP'li Cankurtaran: Önce kendi içindeki FETÖ'cüleri ayıklasınlar
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun danışmanlarından Fatih Gürsul'un FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltına alınmasıyla ilgili, "Önce kendi içindeki FETÖ'cüleri ayıklasınlar, arkasından varsa tüm siyasi partilere baksınlar" dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran'ın CHP Manisa İl Başkanlığı binasında yaptığı basın toplantısına CHP İl Başkanı Halil Tokul, ilçe başkanları ve partililer katıldı. Ekonomik sıkıntıların OHAL baskısı ile gizlenmeye çalışıldığını savunan Cankurtaran, "Patlayan krediler, tahsil edilemeyen alacaklar 1990'lardaki gibi çek senet tahsilatı yapan suç örgütlerinin artmasına neden olabilir. Bu tablonun sorumlusu hükümettir. Piyasalar başkanlık dayatmasına tepki veriyor" dedi.
Ülke genelindeki öğrenci yurtlarının yetersiz olduğunu da belirten Cankurtaran, öğrencilere barınma imkanı sağlamanın devletin birinci görevi olduğunu söyledi. Cankurtaran, "Bu görev cemaat yurtlarına yol açmak için bilinçli olarak savsaklanmaktadır. Cumhurbaşkanlığına zaten 10 uçak varken 78 milyon dolara yeni bir uçak alana kadar neden yurt sorunu halledilmez" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Adana mitinginde tutuklu gazetecileri alkışlatması ve Deniz Baykal'n bu alkışlatmaya yönelik, "Öyle kazalar bizim başımıza çok iş açıyor" sözleri de Cankurtaran'a soruldu. Cankurtaran, kişileri değil, hak ihlaline uğramış insanları savunduklarını belirterek, "Demokrasi ihlaline uğramış herkes bizim savunacak alanımıza girer. Biz her türlü mağdur olanı savunuruz ve adını da geçiririz. Biz orada isimler üzerinden değil, Türkiye'de tüm haksız yere mağdur olanları savunuyoruz. Demokrasi herkese lazımdır. Biz CHP olarak demokrasi ihlalinde kişi ayrımı yapmıyoruz. Mağdur edilmiş herkesin hakkını arayacağız. Önemli olan kişi değildir" diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun danışmanlarından Doç. Dr. Fatih Gürsul'un FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltına alınmasıyla ilgili soruları cevaplayan Yasemin Öney Cankurtaran, şunları söyledi: "FETÖ'nün askeriyeye, yargıya, kolluk güçlerine yayılmasını AKP bizzat kendi yapmıştır. Hukuki ve siyasi sorumluluktan kurtulamayacaklar. Bir terör örgütünün amacı hükümeti ele geçirmekse bunun yargı, askeri, eğitim ayağı olduğu gibi siyasi ayağı da var. AKP'nin FETÖ'yle suç ortaklığı yapmış, terör örgütüne mensup olan siyasileri de var. Ama AKP bugün sanki öçinde terör örgütüne mensup kimse yokmuş gibi kendine muhalif olanlara karşı gözaltı ve tutuklama dalgası ile algı operasyonu yapıyor. 'Biz temiziz bizim dışımızdaki herkes bu terör örgütüne bulaşmış' demeye çalışıyorlar. Halkı hiçbir şekilde kandıramazlar. Önce kendi içindeki FETÖ'cüleri ayıklasınlar, arkasından varsa tüm siyasi partilere baksınlar. Hiçbir şekilde örgüte bulaşmamış vatandaşları bu süreç içinde bir an önce serbest bırakılması sağlanmalı. Bizi yıldıramazlar. Cumhurbaşkanının adını Fetömatik koydum. Bir şeyi karalamak istediğinde hemen FETÖ, kendini aklamak istediğinde FETÖ. İster akla ister karala. Önce AKP kendi içindeki FETÖ'cüleri tespit etsin, önce kendilerinde arasınlar."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :
-CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran'ın ziyaretinden görüntü,
-CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran'ın açıklaması.
Haber: Nermin UÇTU-Kamera: İlker KILIÇASLAN/MANİSA,DHA)
=============================================================
Aksaray'da hırsızlık şebekesi yakalandı: 11 gözaltı
AKSARAY'da son 2 ayda işyeri, ev ve otomobilden olmak üzere 29 hırsızlık olayına karıştığı ileri sürülen 11 kişi gözaltına alındı.
Aksaray Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri, kentte son dönemlerde hırsızlık olaylarının artması üzerine çalışma başlattı. Hırsızlık olaylarının bir şebeke tarafından yapıldığı saptayan polis, şebekeye takibe aldı. Ardından daha önce belirlenen adreslere dün yapılan operasyonda 11 kişi gözaltına alındı. Evlerde yapılan aramada ise çok sayıda otomobil müzik ses sistemi, araç koltuk başlıkları, çelik kasa, egzoz, matkap ele geçirildi. Gözaltına alınan Hali A., Muhammed A., Oğuz Y., Faik Ç., Murat O., Erdoğan E., Çağrı Y., Ali B., Seyhan Y., Sebahattin B. ve Rahim Ç. yapılan sorgulamanın ardından adliyeye sevk edildi.
(Görüntü Dökümü
------------
Şüphelilerin adliyeye sevk edilmesi
Genel ve detay
Haber- Kamera: Hasan BÖLÜKBAŞ AKSARAY DHA))
==================================
Uluslararası Af Örgütü Sur raporunu açıkladı
ULUSLARARASI Af Örgütü'nün "Yerinden edilen ve mülksüzleştirilenler/Sur sakinlerinin evlerine dönme hakkı" raporuna göre, son zamanlarda yaşanan olaylar nedeniyle yaklaşık 500 bin kişinin evlerini terk ettiği belirtildi. Uluslararası Af Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü John Dalhuisen, Uluslararası Af Örgütünün, geçen sene devletin ciddi bir güvenlik sorunu ile karşı karşıya olduğunun bilincinde olduğunu belirterek, "Hendeklere karşı devletin bir tepki göstermesi gerekiyordu. Gösterilen tepki inanılmaz derecede orantısızdı. Bu tepkinin ölçeği ve buna bağlı olarak evlerin yıkılması, orantısızlığın göstergesidir" dedi.
"AF ÖRGÜTÜ, GEÇEN YIL DEVLETİN CİDDİ BİR GÜVENLİK SORUNU İLE KARŞI KARŞIYA OLDUĞUNUN BİLİNCİNDEDİR"
Uluslararası Af Örgütü tarafından hazırlanan "Zorla yerinden edilen ve mülksüzleştirilenler: Sur sakinlerinin evlerine geri dönme hakkı" başlıklı rapor, bugün Diyarbakır'da düzenlenen bir basın toplantısı ile açıklandı. Basın toplantısında konuşan Uluslararası Af Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü John Dalhuisen, yaşanan karanlık tabloda çok önemli bir soruna ışık tutmak istediklerini belirterek, bu raporun özellikle yüz binlerce insanı ilgilendirdiğini söyledi. Raporun insanların zorla yerinden edilmesine giden süreçleri, şartları ve evlerine dönmek için ne kadar küçük bir olasılık olduğunu gösterdiğini belirten Dalhuisen, "Uluslararası Af Örgütü, geçen sene devletin ciddi bir güvenlik sorunu ile karşı karşıya olduğunun bilincindedir. Hendeklere karşı devletin bir tepki göstermesi gerekiyordu. Gösterilen tepki inanılmaz derecede orantısızdı. Bu tepkinin ölçeği ve buna bağlı olarak evlerin yıkılması, orantısızlığın göstergesidir. Bunun, toplu cezalandırma için önceden yapılan bir planın parçası olduğunu düşünmüştük. Son 6 ayda bu görüşü değiştirecek bir şey olmadı. İnsanların evlerine dönmesi için koşullar çok daha karanlık görünüyor. Türk yetkililerin zorla evlerinden edilmiş insanlara yönelik proje üretmesi için geç değil. Türk yetkililer buna öncelik vermelidir. Yüz binlerce insanın hayatının alt üst olmasından söz ediyoruz. Böyle bir şey kabul edilemez. Türkiye, insanların yaşadığı yerlere dönmeleri hakkında saygı göstermeli. Şu anda Türk yetkililerin bu hakka saygı göstermediği aşikar" dedi.
BİN 750 EV YIKILDI
Uluslararası Af Örgütü Türkiye araştırmacısı Andrew Gardner ise, araştırma sürecinde sürekli görüştükleri ailelerin artık konuşmak istemediklerini belirterek, "Bizim temel konumuz zorunlu göçü anlatmak. Sokağa çıkma yasakları keyfi bir uygulama. Göçten sonra ekonomik zorluklar fazlalaştı. İnsanların evleri çok kötü durumda. Kira ödeyemiyor ve eşyasız evlerde yaşıyorlar. Valilik bazı ailelere kira yardımı yaptı. Ama yeterli değildi. Geri dönüş bir insan hakkıdır. Bu hakkı insanlara tanımanın tam zamanıdır. Sokağa çıkma yasağı bir yıldır sürüyor. Bu geri dönüş için en büyük engeldir. Sur sakinleri olanlarla ilgili bilgi sahibi bile değiller. Tavsiyemiz insanlara geri dönme hakkının tanınmasıdır. Güneydoğuda yüz binlerce zorunlu göç mağduruna geri dönüş hakkı sağlanmalıdır. Bölgedeki insanlara gerçek tazminatları ödenmelidir. Sokağa çıkma yasağının oluşturduğu hak ihlallerine karşı kapsamlı bir soruşturma yapılmalıdır. Resmi rakamlara göre Sur'da bin 750 ev yıkıldı, 500 ev daha yıkılacak. Vali bu evlerin çok hasar gördüğünü söyledi" dedi. Uluslararası Af Örgütü'nce hazırlanan ve basın mensuplarına dağıtılan raporda şu ifadelere yer verildi;
RAPOR: YARIM MİLYON İNSAN ACIMASIZ BASKILAR SONUCU EVLERİNDEN ÇIKARILDI
"UNESCO dünya mirası statüsüne sahip olan Sur'un on binlerce sakininin de aralarında bulunduğu tahmini yarım milyon insan, son bir yılda Türkiye yetkililerinin toplu cezalandırmaya varabilen acımasız baskıları sonucu evlerinden çıkarıldı. Bir yandan Kürt muhalif seslerinin Türkiye hükümetince bastırılması yoğunlaşırken, rapor geçen yılın sonlarına doğru gerçekleşen yoğun güvenlik operasyonları ve devam eden kesintisiz sokağa çıkma yasakları sonucu Diyarbakır'ın tarihi merkezinden zorla çıkarılan ailelerin umutsuzluk halini ortaya koyuyor. Bir zamanların canlı ve hareketli bir ilçesi olan Sur'daki evler, öncesinde orada yaşayanların yararlanma ihtimali çok düşük olan bir kentsel dönüşüm projesinin yolunu açacak şekilde, topçu ateşine tutuldu, yıkıldı ve kamulaştırıldı. 11 Aralık 2015'te, Sur'un 15 mahallesinin altısında ilan edilen kesintisiz sokağa çıkma yasağı, insanların temel gıda veya tıbbi malzemelere erişmek için dahi evlerinden dışarıya çıkmasına engel oldu. Mahalle sakinleri polisin hoparlörden anons yaparak insanlara bulundukları yerden ayrılma emri verdiğini bildirdi. Evler askeri top atışlarıyla sarsılırken ve mermilerle delik deşik edilirken, uzun süreli su ve elektrik kesintileri yaşandı. Sokağa çıkma yasağı ve yıkım sebebiyle geri dönmek neredeyse imkansız hale getirilse de, bazı sakinler geri dönmeyi denedi ama buldukları yerle bir edilmiş evleri ve yağmalanmış ve yok edilmiş eşyaları oldu. Babası ve kardeşi ile birlikte polis tarafından gözaltına alınmadan önce, evini terk etmeye zorlanan başka bir erkek, Sur sakini Uluslararası Af Örgütü'ne konuştu ve 'Başımıza silah dayayarak evden çıkmaya zorladılar' dedi. Üçü de önce terör iddiasıyla suçlandı, ancak bu suçlamalar daha sonra düşürüldü. Eve geri döndüğünde eşyalarının yakıldığını gördü. Darbe girişimi sonrasında Kürt muhalif seslerin hedeflenmesiyle birlikte, yoksul ve yerinden edilen insanlara hayati destek sağlayan sivil toplum örgütleri de kapatılmış oldu. Sur sakinleri, hükümet tarafından yürütülmekte olan sokağa çıkma yasağı ve ev yıkımlarının güvenlik gerekçesiyle yapıldığı iddiasını, çatışmalar sekiz aydan fazla zaman önce bittiği gerekçesiyle reddediyor. Bunun yerine, uygulamaları, mahallelerinin yenilenmesi ve söz konusu yerlerde yaşayan kişilerin yeniden yerleştirilmesi için önceden tasarlanmış bir planın bir parçası olarak görüyorlar. İlk kez 2012 yılında ortaya atılan bir kentsel dönüşüm projesi yeniden canlandı, ancak ayrıntılar sınırlı ve mahalle sakinleriyle istişare yapılmadı. Bu, Türkiye'de daha önce uygulanmış ve sakinlerin evlerine hiç bir zaman geri dönemedikleri kentsel dönüşüm projeleri örneklerine benziyor."
2 BİN 360 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
2015 yılının Temmuz ayında 2 yıldır devam eden ateşkesin PKK ve Türkiye devleti arasındaki henüz emekleme aşamasında olan barış sürecinin çökmesiyle sona erdiği kaydedilen raporda, barış sürecinin son bulmasını takip eden on ay boyunca, silahlı çatışmaların il ve ilçe merkezlerinde yaşandığı vurgulandı. Uluslararası Kriz Grubu verilerine göre, aralarında 368 silahsız sivilin de bulunduğu toplam 2 bin 360 kişinin hayatını kaybettiğinin tahmin edildiği belirtilen raporda, "Güneydoğunun farklı bölgelerinde yaşanan şiddet olayları, geniş çaplı yıkımlar ve devam eden sokağa çıkma yasaklarıyla zorla yerinden edilenlerin sayısının en az yarım milyona ulaşmış olması muhtemel dahilinde. Bu rapor, Diyarbakır'ın tarihi merkez ilçesi Sur'da yaklaşık 24 bin kişinin zorla yerinden edilmesine odaklanıyor. Bölgenin farklı il ve ilçelerinde olduğu gibi Sur'da da, PKK ile ilişkili kişiler hendekler kazıp, barikatlar kurup, 'öz yönetim' ilan ettiler. Hukuka ve kamu düzenine karşı ciddi ve zorlu bir durum yaratan bu fiillere cevaben Türkiye yetkilileri süresiz 24 saatlik sokağa çıkma yasağı kararlarını uygulamaya geçirdi ve nihai olarak 11 Aralık 2015 tarihinde, halen devam eden, daimi sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Sokağa çıkma yasağı altındaki diğer kentsel alanlarda olduğu gibi, askeri güvenlik operasyonlarında ağır silahların kullanılması, geniş çaplı yıkımlara ve birçok kişinin ölümüne sebep oldu. Türkiye İnsan Hakları Vakfı, hayatını kaybedenler arasında en az on silahsız mahalle sakininin de olduğunu ifade ediyor. İlçe sakinleriyle istişare edilmeden geliştirilen ve ilçe sakinlerinin Sur'dan uzak semtlere taşınmasını öngören kentsel yenileme projesinin önünü açmak için Sur ilçesinin en az yüzde 60'ı tamamen kamulaştırıldı. Sürece bir bütün olarak bakıldığında, bu süreç, altyapıdaki değişiklikler ve nüfus transferi vasıtasıyla güvenliği sağlamak için söz konusu yerlerde ikamet eden kişileri yerinden etme ve bu yerleri yıkıp yeniden inşa etmeye yönelik önceden tasarlanmış bir planın olduğu izlenimini veriyor" denildi.
Güvenlik kuvvetlerinin çatışmalarda tank ve benzeri ağır silahlar kullandıkları belirtilen raporda, operasyonlarda hayatını kaybedenler arasında yerel halka mensup silahsız ilçe sakinlerinin de olduğu kaydedildi. Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın derlediği bilgilere göre, Ağustos 2015 ile Ağustos 2016 arasında sokağa çıkma yasağı ilan edilen mahalle ve ilçelerde, 79'u çocuk olmak üzere, yerel halka mensup silahsız 321 kişinin hayatını kaybettiği belirtilen raporda, "Yetkililer, Sur'da yürütülen operasyonlar esnasında 65 silahlı kişinin cenazesine ulaştıklarını ve 68 kişiyi gözaltına aldıklarını aktardı. Sokağa çıkma yasağının uygulandığı yerleşim yerlerinde öldürülenler arasında silahlı çatışmaya katılmaları ihtimal dışı olan küçük çocuklar ve yaşlılar da var" denildi.
Görüntü Dökümü:
-Raporun açıklandığı toplantıdan detaylar
-Uluslararası Af Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü John Dalhuisen'in konuşması
-Uluslararası Af Örgütü Türkiye araştırmacısı Andrew Gardner'ın konuşması
-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Felat BOZARSLAN-Ahmet ÜN/DİYARBAKIR,-
=============================
Suriyelilerin Toplumsal Entegrasyonlarının Geliştirilmesi projesi tanıtıldı
GAZİANTEP Büyükşehir Belediyesi ve Dünya Bankası'nın desteğiyle, Geleceğin Eğitim Derneği tarafından hayata geçirilecek 'Suriyeli Misafirlerin Eğitim ve Sosyo-Ekonomik Kazanımların Artırılması Yoluyla Toplumsal Entegrasyonlarının Geliştirilmesi' projesinin tanıtım toplantısı yapıldı.
Bir otelde düzenlenen tanıtım toplantısına; Vali Vekili Halil Uyumaz, Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Geleceğin Eğitim Derneği (GED) Başkanı Nimet Baş ve protokol üyeleri katıldı.
Proje tanıtım toplantısında konuşan Vali Vekili Halil Uyumaz, Türkiye'de 2 milyon 850 bin mülteci bulunduğunu ve Gaziantep'teki Suriyelileri 5 barınma merkezinde misafir ettiklerini söyledi. Halil Uyumaz, şöyle dedi:
"Gaziantep'te 5 yıl önce 3 bin öğrenci eğitim görüyordu. Şuan 60 bine yakın Suriyeli öğrenci eğitim sistemine dahil edildi. Bu rakam her hafta artıyor, tüm kurumlarımız ile ortak hareket ederek, bu sayıyı her gün arttırıyoruz."
Türkiye'de bulunan mültecilerin büyük çoğunluğunun sınır hattındaki şehirlerde ağırlandığını belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ise, yüklerinin çok ağır olduğunu ifade ederek "Suriye'nin bu hale gelmemesi için elimizden geleni yaptık, savaş başlamadan Suriye'deki STK'lar ile görüşüyorduk ama oradaki rejimin başındaki kişinin vizyonsuzluğu nedeniyle bugün Suriye bu hale geldi. Suriye'deki her türlü olay bu toprakları da etkiliyor, orda alınan her nefes bu toprakları etkiliyor. Dünya yerel yönetimleri dikkate almadığı için bugün Suriye meselesi çözülmüyor" diye konuştu.
GED Başkanı Nimet Baş da çıkar olmadan duygu bağlılığı ile güven ortamının oluşabileceği tek ortamın eğitim ile oluşacağını kaydetti. Sayısal olarak bir anda çok fazla misafirin Türkiye'ye gelmesi ülkede sarsıntıya sebep olduğunu anlatan Baş, "Kendi ana dillerinde onlara göre okul kurmak doğru değil. Bu ülkede bulunan herkes bulunduğu süre içinde bu ülkenin dilini öğrenmek zorunda ve bu ülkenin biran önce eğitim sistemine dahil olmak durumunda, bu yüzden biz bu projeyi biran önce hayata geçirmeliyiz" şeklinde konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------------------------
Tanıtım Filmi
Halil Uyumaz'ın konuşması
Fatma Şahin'in konuşması
Nimet Baş'ın konuşması
Genel ve detay görüntüler
Haber- Kamera: Ahmet SOYDOĞAN-GAZİANTEP-DHA)
=======================================
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni-6 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?