DHA YURT BÜLTENİ - 10 - Son Dakika
Güncel

DHA YURT BÜLTENİ - 10

DHA YURT BÜLTENİ - 10

HDP önündeki eylemde 45'inci günDiyarbakır'da, terör örgütü PKK tarafından kaçırılan çocuklarının bulunmasını isteyen 55 ailenin, HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önündeki oturma eylemi 45'inci günde de devam etti.

17.10.2019 12:53
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

HDP önündeki eylemde 45'inci gün

Diyarbakır'da, terör örgütü PKK tarafından kaçırılan çocuklarının bulunmasını isteyen 55 ailenin, HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önündeki oturma eylemi 45'inci günde de devam etti. 5 yıl önce, askere gitme hazırlığında olan oğlu Ömer'in (24) İstanbul'da çalıştığı sırada PKK tarafından kaçırılıp Suriye'ye götürüldüğünü belirten Ağrılı Salih Gökçe, oğlunu almadan gitmeyeceğini söyledi. Barış Pınarı Harekatı'nı desteklediğini belirten Gökçe, Türk Silahlı Kuvvetleri'yle gurur duyduğunu, vatanı kimsenin bölemeyeceğini vurguladı.

Hacire Akar, 21 Ağustos'ta kaybolan oğlu Mehmet'in (21) HDP'liler tarafından dağa kaçırıldığını söyleyip, bir gün sonra, partinin Diyarbakır binası önünde oturma eylemi başlattı. Eylemin 3'üncü gününde ortaya çıkan Mehmet Akar, mahkemece ev hapsiyle cezalandırıldı. Oğluna kavuşup, eylemine son veren Hacire Akar, çocukları kayıp annelere çağrıda bulundu. Akar'ın çağrısıyla harekete geçen çocukları kayıp aileler, 3 Eylül'den itibaren HDP Diyarbakır il binası önünde oturma eylemine başladı. Eylemin 45'inci gününde 55 aile, HDP il binası önündeki bekleyişini sürdürüyor.

'BU VATAN BİZİM KİMSE BÖLEMEZ'5 yıl önce İstanbul'da çalışırken ve askere gitmek üzereyken terör örgütü PKK tarafından kaçırılıp Suriye'ye götürüldüğünü iddia ettiği oğlu Ömer (24) için 17 Eylül'de oturma eylemine başlayan Ağrılı Salih Gökçe, 45 gündür beklediklerini belirterek oğlunu almadan gitmeyeceğini söyledi. Barış Pınarı Harekatı'nı desteklediğini ifade eden Gökçe, Türk Silahlı Kuvvetleri'yle gurur duyduğunu, vatanı kimsenin bölemeyeceğini belirterek, şunları söyledi: "Oğlum Ömer askere gidecekti, Kobani'ye götürdüler bir daha geri gelmedi, bu 45'inci günümüz burada bekliyoruz, nöbete devam. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Mehmetçiklerimiz orada operasyon yapıyor. Bu operasyonu tam olarak destekliyorum. Benim oğlumu kandırıp götürdüler, ben şükrediyorum ki oğlum Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı çıkmadı. Türk Silahlı Kuvvetleri'yle gurur duyuyorum. Bu vatan bizim, kimse bölemez. Buradan da çocuğuma çağrıda bulunmak istiyorum; Ömer'im kınalı kuzum baban kurban olsun sana, bir aydır burada bekliyorum bak, fırsatını bulduğunda gel, devletin şefkatli kollarına gel, askerliğini yap. PKK demek PYD demek, PYD demek Pejak demek, Pejak demek HDP demek. Ben oğlumu istiyorum, Diyarbakır'dan gitmeyeceğim."OTURMA EYLEMİNDEKİ AİLELER1- Diyarbakır'ın Eğil ilçesinde oturan Fevziye- Şahap Çetinkaya çifti, 30 Ağustos'tan beri haber alamadıkları, PKK'lı teröristler tarafından kaçırıldığını iddia ettikleri oğulları Süleyman (18) için 3 Eylül Salı günü oturma eylemine başladı.

2- Diyarbakırlı Remziye Akkoyun, 4 yıldır kayıp olan oğlu Azad'ın (14) PKK'lı teröristler tarafından kaçırıldığını ileri sürerek, 3 Eylül Salı günü oturma eylemi başlattı.

3- Diyarbakır'da oturan Rauf- Ayşegül Biçer çifti, 10 aydır kayıp olan tek oğulları Mustafa (18) için 3 Eylül Salı günü oturma eylemi başlattı. Kanser hastası Ayşegül Biçer, oğlunun HDP aracılığıyla PKK'lı teröristlere götürüldüğünü iddia ediyor.

4- Mardinli olan ve Diyarbakır'da oturan inşaat işçisi Celil Begdaş ile eşi Hediye Begdaş, ramazan ayının ilk günü olan 5 Mayıs'ta ortadan kaybolan oğulları Yusuf'un (16) HDP'liler aracılığıyla düğün aracı olarak süslenen minibüsle dağa kaçırıldığını iddia ederek, 4 Eylül akşamı oturma eylemine katıldı.

5- Gaziantep'te oturan Şevket-Songül Altındaş çifti, vatani görevi için usta birliğine giderken 2 Ekim 2015'te Tunceli'nin Pülümür ilçesinde teröristlerce kaçırılan oğulları Müslüm (24) için 5 Eylül günü oturma eylemi başlattı.

6- Mersin'in Anamur ilçesinde yaşayan Rahime Uymaz, Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 28 Temmuz 2015'te eşi ve kızının yanında aracından indirilerek, kaçırılan yeğeni polis memuru Sedat Yabalak (34) için oturma eylemine katıldı. Polis Sedat Yabalak'ın hasta annesi Ünzile Yabalak ise 8 Eylül akşamı Diyarbakır'a gelip nöbete başladı. Solunum hastası Ünzile Yabalak'a, PKK'lı teröristler tarafından 23 Eylül 1995'te şehit edilen Astsubay Murat Namdar'ın eşi Yıldız Namdar refakat ediyor.

7- Mardin'in Derik ilçesinden gelen Emine- Şeyhmus Kaya çifti, İstanbul'da polis memuruyken, Muş'ta kardeşinin düğün konvoyuyla memleketine dönerken, Diyarbakır'ın Lice ilçesinde yol kesen teröristler tarafından kaçırılan oğulları Vedat Kaya (28) için 5 Eylül'de oturma eylemine başladı.

8- Malatyalı Sadiye Özbey, 17 Eylül 2015'te Rize'den kendisini ziyarete gelirken Tunceli'nin Pülümür ilçesinde yol kesen PKK'lı teröristler tarafından aracı yakılıp kaçırılan oğlu Astsubay Semih için 5 Eylül günü oturma eylemine katıldı.

9- Bursa'da yaşarken eşini 17 Ağustos depreminde kaybedince Diyarbakır'a taşınan Meryem Savur, 4 yıl önce PKK'lı teröristlerce kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Fırat (22) için 5 Eylül günü oturma eylemine başladı.

10- Diyarbakırlı Sabiha Balta, 5 yıl önce kaybolan oğlu Arafat'ın (25) PKK'lı teröristlerce dağa kaçırıldığını iddia ederek 5 Eylül günü oturma eylemine katıldı.

11- Diyarbakır'ın Dokuzçeltik köyünde oturan Aysel Koyun, 5 yıl önce PKK'lı teröristlerce dağa kaçırıldığını ileri sürdüğü oğlu Neşat (22) için 6 Eylül günü oturma eylemine başladı.

12- Diyarbakırlı Güzide Demir, 4 yıl önce PKK'lı teröristlerce dağa kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Aziz (20) için 7 Eylül günü oturma eylemi başlattı.

13- Ağrı'nın Eleşkirt ilçesinde 4 yıl önce çobanlık yaparken PKK'lı teröristlerce kaçırıldığı belirtilen Vahit Çur'un (19) anne ve babası Bedirhan-Necla Çur çifti de 7 Eylül günü eyleme katıldı.

14- Diyarbakırlı Hüsniye Kaya, 5 yıldır haber alamadığı ve sonrasında arkadaşlarından Suriye'de olduğunu öğrendiği kızı Mekiye'yi (19) bulmak için 8 Eylül günü oturma eylemine başladı.

15- Ayten-Şadin Elhaman çifti, 2 yıl önce kaybolan oğulları Bayram (21) için 8 Eylül günü oturma eylemine katıldı.

16- İstanbul'da 5 yıl önce HDP Kağıthane ilçe binasına gittikten sonra dağa kaçırıldığını ileri sürülen Yakup Edizer'in (19) anne ve babası Salim ve Saliha Edizer çifti de 9 Eylül günü eylemdeki yerini aldı.

17- Diyarbakırlı Süleyman Aydın, 4 yıl önce terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Özkan (19) için 9 Eylül günü oturma eylemine katıldı.

18- Diyarbakırlı Mevlüde Üçdağ, 5 yıldır haber alamadığı oğlu Ramazan (22) için 9 Eylül günü HDP önüne gelip eyleme katıldı.

19- Mardinli olan, ancak Diyarbakır'da oturan Salih- Mülkiye Aylu çifti, 22 Mart 2019'da kaybolan ve HDP kongresine katılan M.I. tarafından Irak'ın Metina bölgesindeki PKK'lı teröristlerin yanına kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Mehmet (20) için 10 Eylül sabahı oturma eylemine başladı.

20- Aslen Siirtli olan, ancak Ordu'da yaşayan Latife Ödümlü, Dicle Üniversitesi Kimya Bölümü 3'üncü sınıf öğrencisi oğlu Özgür'ün (22), 10 ay önce PKK'lı teröristler tarafından Irak'ın kuzeyine kaçırıldığını söyleyerek, 10 Eylül günü oturma eylemine katıldı.

21- Diyarbakırlı Mehmet Karaman, 1999'da kandırılarak dağa götürüldüğünü ileri sürdüğü oğlu Ercan (40) için 11 Eylül'de oturma eylemine başladı.

22- Diyarbakırlı Fatma Akkuş, 28 Ağustos 2015'te kaybolan ve internette terörist kıyafeti giydiği videosunu gördüğü kızı Songül için 11 Eylül'de oturma eylemine katıldı.

23- Erzurum'dan gelen Macide Uslu ile Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesinden gelen Halime Şehitoğlu, 2015'te Diyarbakır'ın Lice ilçesinde yol kesen PKK'lı teröristlerce kaçırılan yeğenleri Sedat Sorgun (28) için 11 Eylül'de oturma eylemine katıldı. Annesi vefat eden Sorgun'un, Van'da vatani görevini yaparken, izinli olarak Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesindeki teyzesi Şehitoğlu'nu ziyaret edip, memleketi Erzurum'daki akrabalarının yanına giderken Lice'de yol kesen PKK'lılarca kaçırıldığı belirtildi.

24- Diyarbakırlı Nihan Çiçek, 2015'te eşinin akrabaları tarafından dağa kaçırıldığını iddia ettiği nişanlı kızı Hatun (23) için 11 Eylül'de oturma eylemine katıldı.

25- Diyarbakırlı Ömer Tokay, 2011'de Şırnak'a pikniğe gidip dönmeyen, 3 yıl sonra da terör örgütüne yakın bir televizyonda gördüğü oğlu Mehmet (22) için 12 Eylül'de oturma eylemine başladı.

26- İstanbul'da yaşayan Şevket-Fatma Bingöl çifti, 2014'te Arnavutköy'de 'Bana iş buldular, işe gidiyorum' diyerek evden çıkıp dönmeyen oğulları Tuncay (19) için 13 Eylül'de oturma eylemi başlattı.

27- Diyarbakır'ın Hani ilçesinde fırında çalışan oğlu Fatih Demir'in (24), 2015 yılında terör örgütünce dağa kaçırıldığını iddia eden anne Sevdet Demir (55), 13 Eylül'de oturma eylemine katıldı.

28- Bitlis'te eşinden boşanan Saliha Mert (42), 2015 yılında dağa kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Yetiş Top (23) için 13 Eylül günü Diyarbakır'a gelip oturma eylemine başladı.

29- Bitlis'te yaşayan Ubeydullah Yolaçan, 5 yıldır haber alamadığı oğlu Çetin (31) için 14 Eylül'de Diyarbakır'a geldi. Baba Yolaçan, gelini Gülcemal, torunları Ecrin ve Abdulsamet ile birlikte oturma eylemindeki yerini aldı.

30- Bitlis'in Mutki ilçesinden Diyarbakır'a gelen Hurinaz Omay (83), 24 yıl önce dağa kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Rıfat (43) için 14 Eylül'de oturma eylemine katıldı.

31- Bitlis'ten Diyarbakır'a gelen Fadıl Kılıç, Ahlat Üniversitesi öğrencisiyken 3 yıl önce dağa kaçırıldığını öne sürdüğü oğlu Faruk için (25) 14 Eylül'de oturma eylemi başlattı.

32- Elazığ'dan Diyarbakır'a gelen Muhittin Avunan, usta birliğine giderken yol kesen PKK'lı teröristlerce kaçırılan yeğeni Bingöllü Emrah Avunan (24) için 13 Eylül'de oturma eylemine başladı. Emrah'ın annesi Leyla Avunan, babası Bilal Avunan ve akrabaları da 22 Eylül'de oturma eylemine katıldı.

33- Erzurum'un Horasan ilçesinden gelen Mehmet Emin Coşkun (49), Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde 2'nci sınıf öğrencisiyken 29 Aralık 2014'te terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığını iddia ettiği 3 çocuğunun büyüğü olan İbrahim (24) için 15 Eylül'de oturma eylemine başladı.

34- Bursa'dan gelen Türkan Mutlu, 7 yıl önce Balıkesir'de üniversiteyi kazanıp kayıt yaptırmayan ve kandırılarak dağa götürüldüğünü iddia ettiği kızı Ceylan Şeyma Tekin (24) için 16 Eylül akşamı oturma eylemi başlattı.

35- Diyarbakırlı Vahide Sunar, 5 yıl önce Dicle ilçesine gidip PKK'lı teröristlerce kaçırıldığını düşündüğü oğlu Ahmet (22) için 16 Eylül'de oturma eylemine başladı.

36- Ağrılı Salih Gökçe, 5 yıl önce İstanbul'da çalışırken ve askere gitmek üzereyken terör örgütü PKK tarafından kaçırılıp Suriye'ye götürüldüğünü iddia ettiği oğlu Ömer (24) için 17 Eylül'de oturma eylemine başladı.

37- Batmanlı Cabir Taş, 4 yıl önce tekstilde çalışırken terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığını iddia ettiği, o dönem 14 yaşında olan kızı Ece için 17 Eylül'de oturma eylemine katıldı.

38- Diyarbakırlı Üzeyir Nergiz, 5 yıl önce Kars Kafkas Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okurken, 2014'te terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırıldığını iddia ettiği kayınbiraderi Osman Etik (29) için 17 Eylül'de oturma eylemindeki yerini aldı.

39- Muşlu Selma Kan, 4 yıl önce Muş'ta terör örgütü PKK'ya katıldığını iddia ettiği oğlu Onur (28) için 18 Eylül'de oturma eylemine başladı.

40- Şirin Sungur, 2015'te Bingöl'de vatani görevini yaparken memleketi Siirt'e bayram iznine dönerken Diyarbakır'ın Lice ilçesinde yol kesen PKK'lı teröristlerce kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Süleyman (24) için 18 Eylül'de oturma eylemine katıldı.

41- Muşlu Halit Altun, 2015'te Malatya'da üniversite öğrencisiyken kaybolan ve terör örgütü PKK'nın elinde olduğunu iddia ettiği oğlu Muhsin (27) için 19 Eylül'de oturma eylemine başladı.

42- Konya'dan gelen Yıldız Ballı, 2014'te İstanbul Esenyurt'ta tekstil fabrikasında çalışırken kaybolan, PKK'lı teröristlerin kaçırdığını iddia ettiği kızı Yasemin (21) için 19 Eylül'de oturma eylemine başladı.

43- İstanbul'dan Diyarbakır'a gelen Fahrettin Akkuş, 2015'te Sultangazi ilçesinde 19 yaşındayken, kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Erkan için 20 Eylül'de oturma eylemi başlattı.

44- Kütahya'dan gelen Hatice Levent, 18 yaşındayken 2015 yılında Bitlis'te üniversite öğrencisiyken terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığını iddia ettiği kızı Fadime için 22 Eylül'de oturma eylemine katıldı.

45- Muş'tan Diyarbakır'a gelen Güzel Aslan, 5 yıl önce mobilyacıda çalışırken kaybolan oğlu Turan Aslan (26) için 23 Eylül'de oturma eylemine başladı.

46- Batman'dan gelen Zehra Çak, 5 yıl önce kaybolan oğlu Azat Çak (23) için 26 Eylül'de oturma eylemine başladı.

47- İstanbul Sultangazi'den gelen İmmihan Nilifırka, Ege Üniversitesi Gazetecilik bölümü son sınıf öğrencisiyken, 21 Mart 2015'te kaybolan oğlu Mehmet (22) için 27 Eylül'de oturma eylemine başladı.

48- Gaziantep'ten gelen Cennet Kabaklı, 2015'te usta birliğine giderken Tunceli Pülümür yolunda terör örgütü PKK tarafından kaçırılan asker oğlu Adil Kabaklı (24) için 28 Eylül'de oturma eylemindeki yerini aldı.

49- Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinden gelen Sıddıka Tatlı, Mardin Artuklu Üniversitesi Mimarlık bölümü son sınıf öğrencisiyken 2014'te kaybolan, terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Aziz Tatlı (27) için 29 Eylül'de oturma eylemine başladı.

50- Batman'dan gelen Melike Akdoğan, 14 yaşında lise öğrencisiyken geçen yıl ortadan kaybolan ve dağa götürüldüğünü düşündüğü oğlu Abdulkadir için 2 Ekim'de oturma eylemi başlattı.

51- Ağrı'nın Hamur ilçesinden gelen Süheyla Demir, 2014'te lise 3'üncü sınıf öğrencisiyken PKK'lı teröristler tarafından kaçırıldığını iddia ettiği kızı Hayal için 3 Ekim'de oturma eylemine başladı.

52- Muş'tan gelen Süheyla ve eşi Maşallah Yenilmez, 2015'te Bitlis Eren Üniversitesi Sosyal Hizmetler bölümünde okurken, ortadan kaybolan kızları Sümeyye Yenilmez (24) için 5 Ekim'de oturma eylemine katıldı.

53- Diyarbakır'ın Kulp ilçesinden gelen Menfiye Yıldırım, 2017'de kaybolan oğlu Mesut Yıldırım (25) için 5 Ekim'de oturma eylemine başladı.

54- Diyarbakırlı Hatice Ceylan 2015'te, 15 yaşındayken Kur'an kursunda hafızlık okurken kaybolan oğlu Cafer için 8 Ekim günü oturma eylemine katıldı.

55- Ağrı Taşlıçay ilçesi Kumluca köyünden gelen Yasin Kaya, kızı Çiğdem Kaya'nın (21) Ağrı Anadolu Lisesi 2. sınıf öğrencisiyken dağa kaçırıldığını söyleyerek 15 Ekim günü oturma eylemine katıldı.

Görüntü Dökümü-------HDP il binasıAilelerin bekleyişiSalih Gökçe'nin röportajıGenel ve detay görüntüler

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 263 MB

Haber-Kamera: Mehmet Mucahit CEYLAN, Elif FİLİZ/DİYARBAKIR,

========================

Bolu'da, Katırcılar Hanı yıkılmaktan kurtuldu

Bolu'da 200 yıllık tarihi bulunan Katırcılar Hanı hakkında verilen yıkım kararını mahkeme bozdu. Öncesinde yol genişletme çalışması için yıkım kararı verilen ve bakımsız halde olan Katırcılar Hanı için restorasyon çalışması başlatıldı. Bolu Belediyesi tarafından 2018 yılında atıl ve bakımsız halde duran Katırcılar Hanı'nın yol genişletme gerekçesiyle yıkılıp, 7 metre geriye yeniden yapılması planlandı. Bolu Belediyesi söz konusu projeyi Kültür Bakanlığı'na sundu ve Kültür Bakanlığı projeyi kabul etti. Ancak Sebilci Bolu Kültür Derneği ve Bolu Platformu projeye karşı çıkarak konuyu yargıya taşıdı. 1 yıl süren yargılama sonucunda Bolu İdare Mahkemesi yıkım kararını iptal etti. Hala atıl halde ve bakımsız şekilde duran Katırcılar Hanı'nın restore edilmesi için çalışma başlatılacak.Konunun takibini yapan ve dava sürecinde etkili rol oynayan AK Partili Bolu Belediye Meclis Üyesi ve Bolu Platformu üyesi Semih Dimicioğlu, Bolu Platformu adına yaptığı açıklamada işleyen sürecini şöyle anlattı: "Bolu Belediyesi Katırcılar Hanı'nın önündeki yolu genişletmek talebiyle Kültür Bakanlığı'na başvurmuştu. Katırcılar Hanı'nı yıkarak 7 metre daha geriye yeniden, yeni malzeme ile yapma talebi koruma kurulunda onaylandı. 2018 yılında koruma kurulunun kararıyla yapının yıkım kararı çıktı. Sebilci Bolu Kültür Derneği ve Bolu Platformu'nun kurucu derneklerinden karara itiraz etti. Gerek Kültür Bakanlığı ve resmi kurumlara olan yazılarımız sonuç vermedi. Sonuçta konuyu yargıya taşımak zorunda kaldık. 1 yıl süren yargı sonucunda Bolu İdare Mahkemesi yapının tarihi ve kültürel değerlerini göz önüne alarak Kültür Bakanlığı'nın yıkım kararını iptal etti."OSMANLI'NIN SON ÖRNEKLERİNDENDimicioğlu, Katırcılar Hanı'nın Osmanlı'nın en son örneklerinden biri olduğunu ifade ederek, "Osmanlı'da taşımacılık develerle, engebeli arazi ve köy yollarında ise katırlarla yapılıyordu. Katırcı esnafının Osmanlı'da önemli bir yeri vardır. Bu han da katırcıların konakladığı altındaki ahıra katırlarını bağladığı önemli bir tarihi bina. Katırcılık, Bolu'da önemli bir meslekti. Osmanlı sefere çıkarken önemli bir miktarda katırı Bolu'dan temin ederdi. Bu yazılı belgelerle elimizde mevcuttur. Gerek katırcı esnafının yaşantısını gerekse Osmanlı Mekkare (Osmanlı ordusunda taşıma işlerinde kullanılan at, deve, katır vb. hayvanların kiralanması) kültürünü bugüne kadar taşıyan bundan sonraki kuşaklara da iletmemizi sağlayacak bu yapı Bolu kültürü için çok önemli" diye konuştu.RESTORE EDİLECEKYapının restore edilmesi için çalışmaların başladığını aktaran Dimicioğlu, "Bolu Platformu tarih kurulu, kentsel tasarı ve turizm kurulu olarak yapının Osmanlı mekkare kültürünü gelecek kuşaklara taşımak amacıyla gerek Bolu Belediyesi, gerek ilgili paydaşlar ve Bolu halkıyla birlikte yapının orijinal bir şekilde restore edilmesi konusunda çalışmalara başladık. Bolu Platformu olarak bu yapıyı gelecek kuşaklara kazandıracağız" dedi.

Görüntü Dökümü-------------- Murat Küçük anons-Handan görüntüler-Yapının kötü haldeki durumu-Semih Dimicioğlu ile röp.-Detaylar

Haber-Kamera: Murat KÜÇÜK/BOLU,

==========================

Eski eşinden doğan çocukların babası olmadığını öğrenince dünyası yıkıldı

Antalya'nın Manavgat ilçesinde oturan Nazir O. (42), 2002 yılında evlenip, 2015 yılında boşandığı eşinden doğan 13 ve 9 yaşlarındaki biri kız, diğeri erkek 2 çocuğun, öz babası olmadığını öğrenince neye uğradığını şaşırdı. Eski eşinin çocukları için nafaka artırma davası açtığı Nazir O., buna karşın 'soy bağının reddi' davası açtı. Mahkeme süreci devam eden Nazir O., "Bütün dünyam yıkıldı. Ben, bugüne kadar ne yaptıysam çocuklarım için yapmıştım. Şimdi ne yapacağımı da bilemiyorum" dedi.Manavgat'ta oturan Nazir O., 2002 yılında evlendiği eşi T.D.'den (36) şiddetli geçimsizlik sebebiyle 2015 yılında anlaşmalı olarak boşandı. Nazir O. ortak çocukları R.O. (13) ve E.B.O. (9) için aylık 300'er lira nafaka ödemeyi taahhüt etti. Zaman içerisinde işleri bozulan ve aşırı miktarda borçlanan Nazir O.'ya karşı, eski eşi T.D. nafakanın arttırılması davası açarak iki çocuk için ayrı ayrı aylık 750'şer lira nafaka istedi. Eşinin boşanmadan önce kendisini aldattığını öğrenen ve çocukların kendisinden olmayabileceği düşünen Nazir O., Manavgat Aile Mahkemesi'nde 'soy bağının reddi' davası açtı. Dava kapsamında Nazir O. ve çocuklardan alınan kan örnekleri İzmir Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi'ne gönderildi. İncelenen kan örneklerinden Nazir O.'nun R. ve E.B.'nin babası olmadığı tespit edildi. 'SORUNLAR YAŞAMAYA VE TARTIŞMAYA BAŞLADIK'Yaşadıklarına hala inanamadığını söyleyen Nazir O., "Eski eşimle memleketimde görücü usulüyle evlenmiştim. Ağabeyini tanıyordum, babasıyla da babam iş arkadaşıydı. Konuşup anlaştık ve 2002 yılında evlendik. Daha sonra Manavgat'a çalışmaya geldik. Manavgat'ta çalışıp çabaladık ve kendi evimizi ve arabamızı aldık. Eşim de çalışmaya başladı. Bir süre sonra önce kızım R.O., ardından da E.B.O. dünyaya geldi. Zaman içerisinde eşimle aramızda sorunlar yaşamaya ve tartışmaya başladık" dedi. 'ONUNLA EVLENECEĞİM, BENİ BOŞA'Eşinin kendisini o zaman birlikte çalıştığı iş arkadaşıyla aldattığını bizzat iş arkadaşından duyduğunu anlatan Nazir O., "Bir gün çalışırken iş arkadaşım dediğim kişi bana, 'Sen, T.'den boşan onunla ben evleneceğim. Benim onunla uzun süreli ilişkim var' dedi. Kan beynime sıçradı. Hemen eve gittim, eski eşimle tartıştık. Manavgat'ta yaşayan ağabeylerini de çağırdım, çok sinirliydim. Aramızda şiddetli münakaşa oldu. Bu sırada eski eşim T. bana, 'Ben iş yerindeki arkadaşını kastederek 'Onu seviyorum. Onunla evleneceğim, beni boşa' dedi. Ağabeylerinin ikna çabasına karşılık, bana 'Çocuklar da senden değil zaten' dedi" diye konuştu.'ÇOCUKLARIMIN BENDEN OLMADIĞINI SÖYLEMİŞ'Yaşadıkları tartışmanın ardından eski eşiyle boşandıklarını belirten Nazir O., şöyle devam etti: "Boşanma davasında, çocukların velayeti annelerine verildi. Ben de aylık 300'er liradan 600 lira nafaka verecektim. Eski eşim benden boşanınca, evlilik için bekleme süresini bile beklemeden 2 ay sonra o adamla evlendi. Boşanma davası sürecinde ve boşandıktan sonra çok zor günler geçirdim. Evimi satmak zorunda kaldım. Psikolojik olarak yıprandım ve 2 yıl işsiz kaldığım dönemde eski eşim çocuklar üzerinden defalarca icra gönderdi. Eski eşim geçen aylarda nafakanın arttırılması için dava açtı ve çocukların nafakasının 750'şer liraya yükseltilmesini istedi. Eski eşimin evlendiği adamın eski karısı bir arkadaşıma ulaşmış. Çocuklarım olarak bildiğim R. ve E.B.'nin aslında benden olmadığını söylemiş. Bu sırada aklıma bir tartışma sırasında eski eşimin söylediği sözler geldi. Ben de gerçeğin ortaya çıkması için Manavgat Aile Mahkemesi'nde 'soy bağının reddi' davası açtım." 'ÇOCUKLARIM BENDEN DEĞİLMİŞ'Dava için mahkeme tarafından hem çocuklardan hem de kendisinden kan örnekleri alınarak İzmir Adli Tıp Kurumu'na gönderildiğini belirten Nazir O., "İzmir Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi'nden gelen raporu görünce şok oldum. 26 Ağustos tarihinde yapılan incelemenin arından verilen raporda benim çocuklarım bildiğim R. ve E.B.'nin benden olmadığı belirtiliyordu. Bütün dünyam yıkıldı. Ben, bugüne kadar ne yaptıysam çocuklarım için yapmıştım. Şimdi ne yapacağımı da bilemiyorum" dedi.'BENDEN OLMAYAN ÇOCUKLARA NEDEN NAFAKA ÖDEYEYİM'Raporun gelmesinin ardından eski eşi T.D.'nin hala çocuklarının nafakası için kendisine icra gönderdiğini anlatan Nazir O., "Avukatı marifetiyle arabamı bağlatmaya çalışıyor. Ben de icra dairesine itiraz ettim.  Benden olmayan çocuklara neden nafaka ödeyeyim ki" diye konuştu.'MADDİ VE MANEVİ YIKIMA VE IZDIRABA UĞRADI'Nazir O.'nun avukatı Atalay Arslan da yaşananları ibretlik bir olay olarak tanımlarken, şunları söyledi: "Müvekkil 2015 yılında şiddetli geçimsizlik sebebiyle eşinden boşandı. Boşanmanın ardından bu sene bir şüphe üzerine soy bağının reddi davası açıldı. Bu dava sürecinde Adli Tıp Kurumu'na kan örnekleri gitti. Adli Tıp Kurumu'ndan aldığımız sonuca göre müvekkilin evlilik birliği içinde doğan çocuklar maalesef kendisinden olmadığı, müvekkilimin bu çocukların biyolojik babası olmadığı yönünde rapor geldi. Müvekkilim maddi ve manevi yıkıma ve ıstıraba uğradı. Bu mahkemenin sonucunu bekleyeceğiz, hukuki olarak önümüzde uzun bir süreç var. Müvekkilimin maddi ve manevi zararlarının tazmin edilmesini isteyeceğiz."

Görüntü Dökümü-------------Nazir O.'dan tek başına dolaşırken görüntü Çay içerken görüntüRÖP: Nazir O.RÖP: Avukat Atalay Arslan668 MB/// 06.02"

Haber-Kamera: Mithat ABAKAN/MANAVGAT(Antalya),

========================

Pazarcıların yer kavgası: 5 yaralı

Adana'da, pazarcılar arasında çıkan yer kavgasında 5 kişi yaralandı. Pazar, geçici olarak kapatıldı. Çukurova ilçesi Toros Mahallesi'nde kurulan pazarda, yer meselesi nedeniyle tartışma çıktı. Ancak tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. 5 pazarcının hafif şekilde yaralandığı kavga sırasında vatandaşlar, korkuyla pazar yerini terk etti. İhbar üzerine bölgeye çevik kuvvet ekipleri sevk edildi. Polisler, kavgaya karışanları gözaltına aldı. Zabıta ekipleri de pazar girişinde durarak, alışveriş için gelen vatandaşları geri gönderdi. Pazar, geçici olarak kapatılırken kavgayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Görüntü Dökümü------------Polis ekiplerinin müdahalesiYaralı şahsın üzeri kanlı görüntüsüPolis ekiplerinin pazar içinde görüntüleriPolisin pazarcıları uyarmasıKavgaya karışan şahısların gözaltına alınmasıPolis aracındaki kavgaya karışan şahısGüvenlik önlemi alan ekiplerden genel ve detaylar

Haber: Çağlar ÖZTÜRK-Kamera: ADANA,

==========================

Kestane toplamaya gitti, traktörün devrilmesi sonucu öldü

Bursa'da kestane toplamak için çıktığı Uludağ'dan dönerken kullandığı traktörün takla attığı İmdat Türkan (62), yaşamını yitirdi.Kaza, sabah saatlerinde, Yıldırım İlçesi Teferrüç Mahallesi Kadıyayla Yolu'nda meydana geldi. Uludağ'ın yamaçlarında kestane topladıktan sonra evine dönmek için yola çıkan evli ve 2 çocuk babası İmdat Türkan yönetimindeki 11 AE 133 plakalı traktör, yağış nedeniyle kayganlaşan toprak yolda kontrolden çıkıp takla attı. Kazada İmdat Türkan, traktörün altında kaldı. Bu sırada bölgede bulunanların ihbarı üzerine kaza yerine itfaiye, sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Gelen sağlık ekibinin yaptığı kontrolde, Türkan'ın hayatını kaybettiği belirlendi. İtfaiye ekipleri tarafından çıkarılan İmdat Türkan'ın cansız bedeni, yapılan incelemenin ardından morga kaldırıldı.

Görüntü Dökümü-------------Olay yerinden görüntüler-Polis ekipleri inceleme yaparken-İtfaiye ekipleri çalışma yaparken-Detaylar

Haber-Kamera: Mehmet İNAN/BURSA,

==========================

'Birinci Balkan Ülkeleri Başsavcıları Çalışma Forumu' İzmir'de başladı

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Bulgaristan Cumhuriyeti Başsavcılığı'nın iş birliğiyle düzenlenen 'Birinci Balkan Ülkeleri Başsavcıları Çalışma Formu' İzmir'de Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün katılımıyla başladı. Forumda Barış Pınarı Harekatı'yla ilgili katılımcılara seslenen Gül, "Gelecek nesiller için sınırlarımızı, vatandaşlarımızı ve ülkemizi koruma sorumluluğumuz bulunmaktadır. Bu nedenle, Türkiye'nin meşru güvenlik kaygıları ile ilgili dostlarımızdan saygı, empati ve destek bekliyoruz" dedi.'Birinci Balkan Ülkeleri Başsavcıları Çalışma Formu', Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Bulgaristan Cumhuriyeti Başsavcılığı'nın iş birliğiyle İzmir'de başladı. Foruma, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca, Bulgaristan Cumhuriyet Başsavcı vekili Borislov Bobi Sarafov, İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, İzmir Valisi Erol Ayyıldız, Arnavutluk, Bosna Hersek, Bulgaristan, Karadağ, Kosova, Romanya Başsavcıları ve beraberindeki heyetler katıldı. Forumda konuşan Bakan Abdülhamit Gül, Türkiye'nin, Balkan ülkeleri ile ikili ilişkilerine büyük önem verdiğini, bölge ülkelerinin tümüyle iyi ilişkilerin sürdüğünü belirterek, şöyle dedi:  "İkili ilişkilerimiz bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı prensipleri üzerine kurulmuş, tarihi bağlarımız ve iyi komşuluk ilkesi ışığında daha da gelişmiştir. Türkiye ve Balkan ülkeleri halkları arasında tarihsel ve güçlü bağlar bulunmaktadır. Balkan ülkelerinde azınlık, soydaş ve akraba topluluklar yaşamakta, ülkemizde de Balkan kökenli çok sayıda vatandaşımız bulunmaktadır. Bu nedenle, vatandaşı bulunduğunuz ülkeler ile olan ilişkilerimize ayrı bir önem atfetmekteyiz. Bugün ev sahipliğini yaptığımız Birinci Balkan Ülkeleri Başsavcılığı Çalışma Forumu'nda katılımcı başsavcılık makamları bilgi paylaşımında bulunacaklar, adli yardım talepleri, düzenli toplantılar, istişareler ve ortak eğitimler vasıtasıyla da bölgesel iş birliğinin gelişmesine de katkı sağlayacaklardır. Söz konusu çalışma forumunun, özellikle uluslararası suçların etkin bir şekilde soruşturulmasında ve nihayetinde suçluların cezalandırılmasında önemli bir rol oynayacağına inancım tamdır. Bildiğiniz üzere, günümüzde artık suç gruplarının yeni yöntem ve usuller kullanarak birçok suç işlediğine şahit olmaktayız. Başta terör, uyuşturucu ve göçmen kaçakçılığı ile insan ticareti suçları olmak üzere son yıllarda bilişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerle birlikte, dijital ve siber suçlar da giderek yaygınlık kazanmaktadır. Ulusal ve uluslararası güvenliği tehdit eden boyutlara ulaşan bu suçlarla mücadelede ülkeler arası işbirliği kaçınılmaz bir gerekliliktir. Bu kapsamda, her yıl düzenlenmesi öngörülen bu forum vesilesiyle, adli ilişkilerin yoğun olduğu komşu Balkan ülkelerinin yargı makamları, tecrübe paylaşımında bulunma, uluslararası adli iş birliğinin yerine getirilmesinde karşılaştıkları güçlükleri yüz yüze tartışma imkanı bulabilecek ve çözüm önerilerini dile getirebilecekler."'TERÖR KORİDORUNA ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ'Barış Pınarı Harekatı'nın Suriye'nin ülke bütünlüğüne değil, oradaki terör unsurlarının yok edilmesine yönelik düzenlediğini vurgulayan Bakan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:  "Günümüzün kanayan yaralarından biri terörizmdir. Terörizm bizzat insan haklarının, demokrasinin ve hukuk devletinin tahribini amaçlamaktadır. Terörizmin ne olduğunu çok iyi bilen, bunun ağır sonuçlarıyla 1970'li yıllardan beri yüzleşen bir ülke olduğumuzu üzülerek ifade etmek durumundayım. Türkiye, 40 yıldır PKK terör örgütüyle mücadele etmektedir. Bu süreçte yaklaşık 40 bin insanımızın katili olan bölücü terör örgütü PKK, silahlı eylem ve saldırılarına bugün halen devam etmektedir. Ne yazık ki Suriye ve Irak'taki istikrarsızlık, bölgede PKK'nın Suriye kolu YPG ve DEAŞ başta olmak üzere aşırıcı grupların zaman içinde varlık kazanmasına ve güçlenmesine sebep oldu. Bu durum, gerek Türkiye gerekse bölge ülkeleri için büyük bir tehdittir. Bölgedeki bu gelişmeler, ülkemiz de dahil olmak üzere geniş bir coğrafyanın güvenliği için endişe kaynağıdır. Terör örgütlerine yönelik olarak Suriye'nin kuzeyinde 9 Ekim'de Barış Pınarı Harekatını başlattık. Operasyon açık ve sınırlı hedeflerle gerçekleştirilmektedir. İlgili tüm makamlar, müttefikler ve ortaklarımız zamanında bilgilendirilmiştir. Sivillerin ve sivil altyapının korunması en önemli önceliğimiz olup, her hamle uluslararası hukuka uygun olarak yapılmaktadır ve yapılacaktır. Türkiye Cumhuriyeti olarak hemen yanı başımızda DEAŞ, PKK veya YPG'nin aktif olduğu bir terör koridoruna asla tahammül edemeyeceğimizi ve izin veremeyeceğimizi bir kez daha hatırlatmak isterim. Gelecek nesiller için sınırlarımızı, vatandaşlarımızı ve ülkemizi koruma sorumluluğumuz bulunmaktadır. Bu nedenle, Türkiye'nin meşru güvenlik kaygıları ile ilgili dostlarımızdan saygı, empati ve destek bekliyoruz."'BİZ HER PLATFORMDA DİLE GETİRİYORUZ'Türkiye'nin terör örgütlerine yönelik tavrının her zaman aynı olduğunu aynı hassasiyetleri diğer ülkelerden de beklediklerini belirten Gül, şöyle dedi:  "Ülkemiz FETÖ silahlı terör örgütünün 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirmeye çalıştığı hain darbe girişimi ile terörün bir başka görünümü ile karşılaşmıştır. Ancak milletimizin demokrasiye ve devletine olan bağlılığı ve desteği, teröristlerin hain emellerine ulaşmalarına müsaade etmemiştir. Unutulmamalıdır ki terörizm bir ülkenin değil, bütün uluslararası toplumun sorunudur ve terörizmle mücadelede başarının sağlanması ancak uluslararası işbirliği ile mümkündür. Bu sebeple askeri önlemler dışında terör örgütleriyle bölgesel ve küresel boyutta ortak mücadele edilmesi, uluslararası adli iş birliğinin güçlendirilmesi gerekmektedir.Terörle mücadele konusunda biz üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu dostlarımıza her platformda dile getiriyoruz. Ülkemiz, kendisine ve uluslararası topluma yönelik güvenlik tehditleri ve terör örgütleriyle mücadele ederken, muhataplarından da aynı hassasiyeti beklemektedir. Bu noktada özellikle vurgulanması gereken husus, terör örgütleri arasında ayrım yapılmaksızın bu tehditle kararlı bir şekilde mücadele edilmesidir. Bu manada, dostlukları tarihi temellere dayanan Balkan ülkelerinin uluslararası platformda oluşturdukları bu çalışma forumu da bölgenin suçla mücadeledeki kararlılığının en önemli göstergesi olacaktır."Konuşmalarından ardından protokol üyeleri aile fotoğrafı çektirdi. Birinci Balkan Ülkeleri Başsavcılığı Çalışma Forumu, katılan ülkelerin başsavcıları arasında görüşmelerle devam edecek.

Görüntü Dökümü------------Konuşmalardan görüntüProtokolden görüntüGenel ve detay görüntü

Haber: Mehmet CANDAN - Onur ATIŞ - Kamera: Mücahit BEKTAŞ  / İZMİR,

========================

Amasra'da bisiklet festivali

Bartın'ın tarihi turistik ilçesi Amasra'da düzenlenen 6'ncı Bartın Bisiklet Festivali, Gazhane Kültür Parkı'ndan başladı.Bartın Pedaldaşlar Bisiklet Kulübü Derneği'nin Amasra Belediyesi ve sponsorlar desteğinde bu yıl 6'ncısını düzenlediği festival, bugün başladı. Festivale 23 ilden 150 kişi katıldı. Festivalin başlangıcı için sabah Gazhane Kültür Parkı'nda toplanıldı. Festivalde, sırasıyla Amasra, Bartın, Tarlaağazı, Çakraz tatil köyü, Ahatlar Tepesi gezilecek. Festivalin ilk gününde bisikletçiler, Amasra ilçesinin tarihi ve turistik alanları gezmek için hareket etti. 4 gün sürecek festivalde bisiklet tutkunları toplam 130 kilometre yol kat ederek, etapları tamamlamış olacak.Bartın Pedaldaşlar Bisiklet Kulübü Derneği Başkanı Mustafa Artar, festivale yoğun katılımın olduğunu belirterek, "Bu yıl 6'ncısı düzenlediğimiz festivale umduğumuzdan fazla katılım oldu. Amacımız Batı Karadeniz Bölgesi'nin incisi Amasra'nın eşsiz güzelliklerini sonbahar ayında bisiklet severlerle buluşturmak. Ayrıca bu yıl Amasra'yı seçmemizin nedeni, 17 Aralık'ta Fatih Sultan Mehmet ilçeyi fethetmişti. Biz de bu tarihi seçerek, bizlerde demir atlarımızla Amasra'yı feht etmek için yola çıkacağız. Herkesi sonbahardaki renklerin dansını görmeye bu bölgeye davet ediyorum" dedi.Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır ise festivalin ilçede yapılmasından dolayı büyük mutluluk duyduğunu, belediye olarak bütün desteği verdiklerini ifade etti.

Görüntü Dökümü-------------Bisikletçilerden detay-Bisikletlerini hazırlamaları-Hatıra fotoğrafı çektirmeleri-Start verilmesi-Bisikletçilerin hareket etmesi-Başkan Çakır ile röp.-Dernek Başkanı Artar ile röp.

Haber-Kamera: Ayhan ACAR/BARTIN,

========================

Çiçekçilerden Mehmetçiklere 20 bin lira bağış

Antalya'nın Manavgat ilçesinde Türkiye Çiçekçiler Birliği (TÇB) tarafından organize edilen Geleneksel Çiçekçiliğin En'leri yarışmasında dereceye giren yarışmacılar aldıkları toplam 6 bin liralık ödülü Mehmetçik Vakfı'na bağışlayacaklarını açıkladı. Bağışa salonda bulunan diğer çiçekçiler de katılınca yardım miktarı 20 bin liraya ulaştı.Türkiye genelinde 1200 üyesiyle faaliyet gösteren TÇB tarafından Geleneksel Çiçekçiliğin En'leri Ödül Töreni'nin 6'ncısı Antalya'nın Manavgat ilçesinde gerçekleştirildi. Çiçekçilik sektörünün geliştirilmesi ve daha iyi hizmet sunması için hazırlanan eğitim programının ardından, son gece 16 Ekim 2019'da çiçekçiliğin en iyilerine ödülleri verildi. TÇB Başkanı İsmail Başaran ve yönetim kurulu üyeleri ve birlik üyelerinin katılımıyla gerçekleşen gecede 7 ana kategori ve 8 alt kategori olmak üzere toplamda 15 kategoride en iyilere plaketleri verildi. YARIŞMACILAR BAŞLATTI SALONDA DEVAM ETTİToplantıda ayrıca gözü kapalı çiçek şovu yarışması düzenlendi. 10 yarışmacının yer aldığı ve 20 dakikada en iyi çiçek sepetini yapma yarışmasında birinciliği Muş ve Bingöl'den katılan Hayrullah Alpay ve Yavuz Taşdemir elde etti. Alpay ve Taşdemir ikilisinin aldıkları 6 bin liralık ödülü Barış Pınarı Harekatı'ndaki Mehmetçikler için bağışlayacaklarını açıklaması, salondan büyük alkış aldı. Yarışmada dereceye girenlerin ve toplantıya katılan diğer çiçekçilerin ve Çiçek Filosu yetkililerinin de katılmasıyla birlikte salondan bir anda 20 bin liralık bağış toplandı.TÇB Başkanı İsmail Başaran, "Ülkemizi ve bayrağımızı seviyoruz, Barış Pınarı Harekatı'nı sonuna kadar destekliyoruz. İnşallah oradan da hayırlarla döneceğine inanıyoruz" dedi. Başkan Başaran toplanan yardımın Mehmetçik Vakfı'nın hesabına aktarılacağını belirtti.'ÇİÇEKÇİLİK E-TİCARETLE GELİŞTİ'Yarışmanın ardından gazetecilerin sorularını cevaplandıran İsmail Başaran, e-ticaretle çiçekçilik sektörünün dönüşüm yaşadığını belirterek, "Türkiye'de çiçekçilik e-ticaretle evrim değiştirdi. Bu değişiklik, teknolojinin gelişmesine uyum sağlamak ve e-ticaret pazarında var olmakla beraber çiçekçiler yeni bir kategoriye geçti" dedi.'TÜRKİYE'NİN İKLİMİ ÇOK UYGUN'Türkiye'de çiçekçiliğin gelişmesinin ve pazardan daha fazla pay alması için, üretim kalitesinin arttırılmasından geçtiğini anlatan Başaran, bu durumda çiçek ihracatının da gelişeceğini söyledi. İsmail Başaran, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizim doğu blokuna ürün satmamız çok kolay ancak yaptığımız ürünlerin kalitesini arttırmak mecburiyetimiz var. Ürünün standardı oluşacak, dayanıklılığı oluşacak, vazo ömrü oluşacak ve bu anlamda da çeşitliliği de sağlarsak, Türkiye bu anlamda çok uygun ve pazar payını rahatlıkla alabilir ki küçücük bir Hollanda bütün dünyaya çiçek satıyor, neden biz onun yerinde olmayalım? Aslında biz Hollanda gibi olabiliriz ama sadece ürünü hangi tarihlerde yetiştirip, pazarlamaya çıkaracağımıza bir türlü üretici karar veremiyor."'HOLLANDA'DAN LALE İTHAL EDİYORUZ'Türkiye'nin iklimsel olarak lale ve birçok çiçeği yetiştirmeye müsait olduğunu belirten İsmail Başaran, "Şu anda biz gelin eli çiçeği için Hollanda'dan lale ithal ediyoruz. İklimsel olarak sıcak havalarda lale çok dayanıklı bir bitki değil ancak Türkiye'de yaylalarımız buna müsait. Seralarımızda buna müsait sadece yatırım yapmamız gerekiyor. Seranın içerisinde o iklimi sağlamamız gerekiyor. Onu sağladıktan sonra lale zaten mağazalarda yerini alıyor" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Salondan görüntüİsmail Başaran'ın açılış konuşmasıGözü kapalı çiçek yarışmasıÖdül töreniYarışmacıların bağış yapmak istediklerini açıklamasıSalondan bağış yapılması

İsmail Başaran'ın açıklaması

607 MB/// 05.28"

Haber-Kamera: Mithat ABAKAN/MANAVGAT(Antalya),


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel DHA YURT BÜLTENİ - 10 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement