-Hamile kadının içinde bulunduğu otomobile saldıran, Hüseyin Sel, "Bize verilen en büyük ceza sosyal medyada yapılan linç oldu."
Haber: Yüksel KOÇ/İSTANBUL,
Pendik'te 7 aylık hamile kadın ve eşinin içinde bulunduğu araca saldırdıkları gerekçesi ile haklarında 20 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan Hasan Sel ve Hüseyin Sel kardeşler ilk duruşmada delil karartma ve yurt dışına kaçma şüpheleri olmadığı gerekçesi ile tahliye edildi.
İstanbul Anadolu 59. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasına, tutuklu sanıklar Hasan Sel ve Hüseyin Sel ile müştekiler Ayfer Bahçıvan, eşi Yunus Emre Bahçıvan ile tarafların avukatları katıldı. Kimlik tespiti sırasında Hüseyin Sel aylık gelirinin 15 bin TL, Hasan Sel ise 50 ile 60 bin TL arasında olduğunu söyledi. İlk olarak Hasan Sel'in sorgusu yapıldı. Annesinin hastalığı nedeniyle o gün Kastamonu'ya doğru yola çıktıkları esnada olayın yaşandığını söyleyen tutuklu sanık Hasan Sel, aracı kardeşi Hüseyin Sel'in kullandığını söyledi.
Müşteki Yunus Emre Bahçıvan'ın kullandığı araç ile kardeşinin kullandığı aracın aynalarının temas etmesi nedeniyle ilk olayın yaşandığını, bir süre sonra tekrar iki aracın yan yana geldiğinde aynaların yeniden temas ettiğini söyleyen Hasan Sel, müştekinin aracının önüne geçerek yollarına devam ettikleri sırada arkadan kendilerine çarptığını savundu.
HASAN SEL: YAPMAMAM GEREKİYORDU, PİŞMANIM
Çarpışma üzerine araçlarından indiklerini söyleyen Hasan Sel, müştekinin annesine yönelik küfür etmesi üzerine sinirlendiğini öne sürerek, "Annemle ilgili sözler de sarf edilince şeker hastası olduğum için kendimi kaybettim sinirlendim. Yapmamam gerekiyordu. Pişmanım. Yaptığım doğru değil ama müşteki taraf bana aynasını gösterince bende aynasına vurdum, kırdım." dedi.
Hasan Sel, hakimin, "Niye emniyet şeridinden gidiyorsunuz?" şeklindeki sorusuna, "Annemin hastalığından dolayı emniyet şeridinden gitmek durumunda kaldık." sözleriyle yanıtladı.
Aracı kendisinin kullandığını söyleyen diğer tutuklu sanık Hüseyin Sel ise savunmasında, Kastamonu'da yaşayan annesinin hastalığını duyunca abisi ile panik halinde yola çıktıklarını söyledi. Emniyet şeridinden ilerlerken iki aracın aynasının temas ettiğini, olayın bu şekilde başladığını söyleyen Hüseyin Sel, müşteki Yunus Emre Bahçıvan'ın kendilerine küfür ettiğini savundu.
Yoluna devam ettiği sırada Yunus Emre Bahçıvan'ın kendilerine arkadan vurması üzerine durduklarını savunan Hüseyin Sel, "Durmak zorunda kaldık. Araçtan indik. Yunus Emre beye de hanımefendiye de hiçbir kötü söz söylemedik. Darba ilişkin bir eylemimiz olmadı. Hanımefendinin bulunduğu tarafa geçmedik bile" dedi.
"BİZE VERİLEN EN BÜYÜK CEZA SOSYAL MEDYADA YAPILAN LİNÇ OLDU"
1951 yılında kurulan bir firma olduklarını söyleyen Hüseyin Sel, "Bu olay yakışan bir olay değil. 1951 kuruluşlu bir firmayız. 2018 yılında 4 milyon 750 bin lira gelir vergisi ödedik. Şimdi iflas noktasına geldik. Yanımızda 150 kişi çalışıyor. Böyle bir şekilde olayın yaşanmasından dolayı hem burada müştekilerden hem de kamuoyundan özür diliyorum. Bu olay bize yakışmadı. Müşteki tarafın maddi hasarı neyse karşılamaya hazırız, manevi olarak gidermek açısından özür dilemekten başka bir şey elimizden gelmiyor. Sosyal medyadaki linç girişiminden çocuklarımız inanılmaz derecede etkilendi. Ben hala olayın bu şekilde nasıl geldiğine inanmıyorum. Biz edepli, terbiyeli insanlarız. Şu anda mağdur duruma geldik. Bize verilen en büyük ceza sosyal medyada yapılan linç oldu" dedi.
"DOĞMAMIŞ ÇOCUĞUMUN HAKKINI DA HELAL ETMİYORUM"
Ayfer Bahçıvan, "Emniyet şeridinden ilerleyen sanıkların araçlarına çok yaklaşması ile iki aracın aynasının çarpıştığını, sanıkların aniden araçlarını eşinin aracının önünde durdurması ile sanıkların araçlarından inerek araçlarının bulunduğu yere geldiğini Ayfer Bahçıvan, "Eşim camı araladı, hamile olduğumu söyledi. Öncesinden düşük yaptığım için çok dikkatliydik. Cama vurdular. Ben camın kırılacağını ve bize kötülük yapacaklarını düşündüm. Ben sanıkların iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum. Sanıklardan şikayetçiyim, Allah katında da hiçbir şekilde hakkımı helal etmiyorum. Doğmamış çocuğumun hakkını da helal etmiyorum. Ben 31 yaşındayım. Nasıl bu kadar vicdansız olabilir diye düşünüyorum. Ben yaşadığım şeye hala anlam veremiyorum. Halen trafiğe çıktığımda emniyet şeridinden veya sağdan bir araç geldiğinde hala tedirgin oluyorum. Trafikte yaşadığımız bu olay bende çok büyük bir korkuya yol açtı." dedi.
Sanıkların emniyet şeridinde ilerlediğini, ileride polis görünce ceza yememek için aniden önlerine kırdığını, bu sırada aynalarının çarpıştığını, olayın da bu şekilde başladığını söyleyen müşteki Yunus Emre Bahçıvan, "Benim yol vermeme sebebim eşim hamile olduğu için ani duruş hareketi yapmamamdır. Bu nedenle kesintisiz bir şekilde yola devam ettim. Bizden kibarca yol istense, sinyal verilse belki yol verirdim. Ama sanık tarafın bulunduğu araç polisi gördüğü için muhtemelen ceza yememek adına ansızın bizim şeride geldi" dedi.
"SADECE BİR ŞERİT ALAMADIĞI İÇİN BUNU BİZE YAŞATMAYA HAKLARI YOK"
Yol vermediği için öfkelenen sanıkların aracının aniden önüne kırdığını, arkadan onlara çarpmak zorunda kaldığını söyleyen Yunus Emre Bahçıvan, "Çok öfkeliydiler. Öfkeleri yüzlerinden okunuyordu. Eşim birden panik oldu. Ben camları kapattım, kapıları kilitledim. Telefonumu çıkardım. Yanıma geldikleri esnada kayda başladım. Yanıma geldiler. Amaçları kapıyı açıp bana bulaşmaktı ama açamadılar. Kapıyı açamadıkları için camı yumruklamaya başladılar. Ben o sırada eşimin hamile olduğunu söyledim. Hatta duysunlar diye camı hafifçe araladım. Ama hiç merhamet etmediler. Eşim polisi arayacağım dediğinde sürücü kısmındaki şahıs, mimik hareketleriyle, dalga geçer gibi ara polisi gelsin şeklinde konuştu." dedi.
Yolcu kısmında oturan kişinin bakışını ömrü boyunca unutmayacağını söyleyen Yunus Emre Bahçıvan, "1 buçuk gün sonra eşim kötü oldu. Hastaneye gittik. Bu olay hala gündemimizde, normal hayatımıza dönemedik. Karşı tarafın özürlerinde, pişman olduklarını beyan etmelerinde samimi olduklarını düşünmüyorum. Gerçekten pişman olsalardı yalan beyanda bulunmazlardı. Sadece bir şerit alamadığı için sanıkların bunu bize yaşatmaya hakkı yok. Eşimle çocuk sahibi olmak için çok uğraşıyoruz. Daha önce bebek kayıtları oldu. Sanıklardan şikayetçiyim." dedi.
İKİ KARDEŞ TAHLİYE EDİLDİ
Mahkeme, müştekilerin olaya ilişkin çektikleri görüntüyü kolluk gücüne teslim ederek güvence altına aldıklarını, dolayısı ile sanıkların delil karartma ve kaçma şüphesi bulunmadığını gerekçe göstererek tahliyelerine karar verdi. Mahkeme ayrıca iki kardeşin yurtdışına çıkışını yasakladı.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Hasan Sel'in, Pendik'te 6 Temmuz 2019 tarihinde yol verme tartışması yaşadığı 7 aylık hamile Ayfer Bahçıvan ve Yunus Emre Bahçıvan'ın içinde bulunduğu aracı darp ederek aynasını kırdığı, kaputuna çıktığı belirtiliyor. Şüpheli Hüseyin Sel'in de aracı müştekilerin aracının önüne kırarak durdurmaya zorladığı bilgisine yer verilen iddianamede, her iki kardeşin de, "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "Mala zarar verme" ve "Kamu ulaşım araçlarını kaçırma veya alıkoyma" suçlarından 5 yıl 4 aydan 20 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları isteniyor.
==============================================
2- METROBÜS'TE KIZ ÇOCUĞUNA TACİZ İDDİASI
Haber-Kamera: Ersan SAN/İSTANBUL,
Mecidiyeköy istikametinde seyreden metrobüste 14 yaşındaki kız çocuğuna taciz girişiminde bulunduğu iddia edilen şüpheli metrobüstekiler tarafından yakalandı. Halıcıoğlu Metrobüs Durağı'nda indirilen şüpheli ihbar üzerine durağa gelen polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. Kız ve yanında bulunan annesi şüpheliden şikayetçi oldu.
Olay, saat 12.00 sıralarında meydana geldi. İddiaya göre Mecidiyeköy istikametinde seyreden metrobüste bulunan 14 yaşındaki bir kız bir şüpheli tarafından taciz edildi. Şüpheliye, kızın yanında olan annesi ve metrobüstekiler tepki gösterdi. Şüpheli, Halıcıoğlu Metrobüs Durağı'nda indirildi. Şüpheli metrobüsteki yolcular tarafından, ihbar üzerine olay yerine çağrılan polis ekiplerine teslim edildi. Gözaltına alınan taciz şüphelisi polis merkezine götürüldü.
Görüntü Dökümü:
----------------------
-Şüphelinin polis tarafından gözaltına alınması
-Aileden görüntü
-Metrobüs durağı
-Genel ve detaylar
==================================
3- YAŞAR BÜYÜKANIT YOĞUN BAKIMDAN ÇIKTI
Haber: Mehmet İlkay ÖZER/İSTANBUL,
Aydın'ın Kuşadası ilçesindeki yazlığında rahatsızlanan ve tedavi için İstanbul'a getirilen eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın yoğun bakım servisinden yatan hasta katına alındığı bildirildi.
Rahatsızlanarak 27 Temmuz 2019, Cumartesi gecesi Acıbadem Maslak Hastanesi'ne getirilen eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın sağlık durumu hakkında Başhekim Dr. Cengiz Bavbek şu açıklamayı yaptı: "Genel durum bozukluğu ve yüksek ateş nedeniyle 27 Temmuz 2019, Cumartesi günü hastanemizin Genel Yoğun Bakım Ünitesinde tedavisine başlanan hastamız Yaşar Büyükanıt, yatan hasta katına alınmıştır. Planlanan tedavisi yatan hasta katında sürdürülmektedir."
Görüntü dökümü:
---------------
-Hastanenin dış görüntüsü
============================================
4- EMİRGAN'DA DEHŞET ANLARI... HALK OTOBÜSÜ ÇOCUĞU EZDİ
-KAZA ANI GÜVENLİK KAMERALARINA YANSIDI
-OTOBÜSÜN ÜZERİNDEN GEÇTİĞİ KÜÇÜK ÇOCUK HASTANEDE HAYATINI KAYBETTİ
Hakan KAYA-Şahin BOZKURT/İSTANBUL,
Sarıyer Emirgan'da annesinin elini bırakıp bir anda yola atlayan çocuğa o sırada yoldan geçen halk otobüsü çaptı. Otobüsün ezerek üzerinden geçtiği çocuk kaldırıldığı hastane hayatını kaybetti. Kaza anı ise güvenlik kameralarına yansıdı.
Kaza, önceki gün saat 17.40 sıralarında Sarıyer Emirgan Sakıp Sabancı Caddesi üzerinde meydana geldi. İddiaya göre, yabancı uyruklu olduğu öğrenilen kadın 3 çocuğuyla yolun karşısına geçmek için beklemeye başladı. Annesinin elini bırakan küçük çocuk bir anda yola atladı. Küçük çocuğa o sırada Sarıyer istikametine ilerleyen otobüs çarptı.
OTOBÜSÜN EZDİĞİ KÜÇÜK ÇOCUK HAYATINI KAYBETTİ
tobüsün ezerek üzerinden geçtiği çocuk ağır şekilde yaralandı. Kazayı görerek yardıma koşan vatandaşlar tarafından yaralı çocuk taksiyle hastaneye götürdü. Küçük çocuk hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybettiği öğrenildi.
KAZA ANI GÜVENLİK KAMERASINA YANSIDI
Kaza anı ise çevredeki güvenlik kameralarına yansıdı. Güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerde yol kenarında kadın çocuklarıyla yolun karşısına geçmek için bekliyor. Kadının eli bırakan küçük çocuk bir anda yola atlıyor. O sırada yoldan geçen otobüs küçük çocuğa çarparak üstünden geçiyor. Küçük çocuğun annesi ise panikle çocuğunu yanına koştuğu görülüyor. Çevredeki vatandaşlarda kazanın ardından yardıma koştuğu kameralara yansıyor.
Görüntü dökümü
-----------------------
-(Güvenlik kamerası)
-Kadının 3 çocuğuyla birlikte yürümesi
-Yolun karşısına geçmek isteyen kadının yol kenarında beklemesi
-Kadının küçük çocuğunun bir anda yola fırlaması
-Yola fırlayan çocuğa otobüsün çarparak ezmesi
-Çevredeki vatandaşların yardıma koşması
-Aktuel görüntü
-Kazanın yaşandığı yerden görüntüler
==============================================
5- 'TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ S-400'LERİN ALINMASIYLA YENİ BİR FAZA GEÇTİ'
Gökhan ÇELİK- İlkay DİKİCİ/ İSTANBUL, - DIŞ politika uzmanları ve siyasi analistler, Türkiye ve Rusya ilişkilerini Demirören Haber Ajansı'na değerlendirdi. S-400 Hava Savunma Sistemleri'nin alınması ile yeni döneme geçildiğini belirten uzmanlar, söz konusu ilişkilerin savunmadan, turizme, enerjiden ticarete birçok alanda gelişeceğini söyledi.
Türkiye'nin son dönemde Rusya ile yaptığı ekonomik, askeri, kültürel ve daha birçok alanda yaptığı işbirliği, dikkat çekiyor. Özellikle son dönemde Amerika'nın Patriot Hava Savunma Sistemlerini Türkiye vermemesi üzerine ulusal güvenliği için yeni bir arayışa geçen Türkiye'nin Rusya'dan S-400 tipi Hava Savunma Sistemi satın alması, iki ülke arasındaki ilişkileri daha da pekiştirdi. S-400'lerin alınmasının hemen ardından Amerika Birleşik Devletleri'nin F-35 tipi savaş uçağı teslimatını askıya alması ile yeniden Türkiye'nin gözü Rusya'ya çevrildi. Bu arayış üzerine açıklama yapan Rus devlet savunma sanayisi şirketi Rostec'in genel direktörü Sergei Chemezov, Moskova'nın SU-35 savaş uçaklarının teslimi konusunda Ankara ile bir anlaşma yapabileceğini söyledi. Ardından iki ülkenin gerek Suriye'deki işbirliği gerekse de Doğu Akdeniz'de enerji konusundaki tavırları, iki ülke arasındaki işbirliğine dikkatleri çekti. Daha önce Türk Hava Kuvvetleri'nde önemli çalışmalara imza atan İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, Rusya üzerine birçok araştırma yapmış tarihçi yazar Dr. Mehmet Perinçek ve siyasi analist Serdar Sement, iki ülke arasındaki ilişkileri DHA'ya değerlendirdi.
Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, Türkiye ve Rusya'nın tarihe yön veren ülke olduğunu ve süreç içinde zaman zaman karşı karşıya gelseler de emperyalizme karşı birlikte mücadele verdiğine dikkat çekerek, şunları söyledi: "Türk Kurtuluş Savaşı'nda Sovyetler Birliği'nin yapmış olduğu askeri ve ekonomik yardım Türk halkı tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Özelikle TBMM kurulduktan sonra ilk defa Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluşuna doğru giden yeni Türk Devleti'ni yani Ankara hükümetini tanıyan Sovyetler Birliği hükümeti olmuştur. Bu bakımdan 1920 Türkiye - Sovyetler Birliği Dostluk ve Kardeşlik Anlaşması devrim niteliğindedir. O tarihten sonra Türkler ve Ruslar bir daha savaşmamıştır. Soğuk savaş sonrası Sayın Putin ve Erdoğan arasındaki işbirliği, Türkiye ile Rusya arasındaki ekonomik işbirliğini 30 milyar doların üzerine taşımıştır. Türkiye'nin doğalgaz ihtiyacını Rusya üzerinden temin etmesi iki ülkeyi birbirine daha da yakınlaştırmıştır. Bugün gelinen noktada askeri işbirliğine doğru gidilmesi, Türkiye ve Rusya ilişkilerindeki gidişatın mahiyetinin de değişmesi açısından önemli bir vesile teşkil etmiştir."
'TÜRKİYE- RUSYA İLİŞKİLERİNİN YENİ BİR SÜRECE DOĞRU EVRİLDİĞİNİ SÖYLEYEBİLİRİZ'
Suriye'deki gelişmeler ve hakkında da konuşan Prof. Dr. Caşın, "2015 senesinde Rusya Suriye'de askeri güç kullanıma girmiştir. Takiben Türkiye- Rusya ve İran arasındaki Astana süreci de Suriye'de iç savaşın durdurulmasında önemli bir unsur olmuştur. İdlib'teki çatışmalar Türkiye ve Rusya'yı rahatsız etmekle birlikte geneline bakıldığında Türkiye - Rusya ve İran'ın, Suriye'nin toprak bütünlüğünü garanti etmektedir ve o bakımdan Türk - Rus ilişkileri yeni bir ivme kazandırmıştır. Elbette Rusya'nın Doğu Akdeniz'de olması yeni süreci de ortaya koymuştur. O da şu Türkiye'nin kendi hakkı olan Doğu Akdeniz'deki enerji politikalarının üretilmesinde, Güney Kıbrıs yönetiminin yaptığı sondaj çalışmalarına karşı ABD'nin ve Avrupa Birliği'ne karşı çıkmasına Rusya çok önemli bir teklifle geldi. Rusya Enerji Bakanı Yardımcısı'nın Türkiye'nin Gazprom ile birlikte Doğu Akdeniz'de ortak gaz çıkarma ortaklık teklifinin, enerjinin Doğu Akdeniz'e doğru da işbirliğini getirdiğini görmekteyiz. Akkuyu Nükleer Santralini de devreye koyduğumuzda 2 ülke arasındaki işbirliğinin daha büyük kapasiteye doğru gittiğini görebiliriz" dedi.
Caşın, "Türkiye haklı olarak ABD'den alamadığı Patriot füzelerine karşı S-400 füzelerini almıştır. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanı'nın kararlı tutumu, füzelerin Ankara Mürted Hava Üssünde eğitimine başlanması ile sonuçlanmıştır. Tabii burada ABD yönetiminin sert bir tepkisi karşımıza çıkmıştır. Özellikle ABD'nin F-35 teslimatını askıya alması Türkiye'yi son derece üzmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi, F-35'lerin verilmediği takdirde Türkiye'nin alternatif kaynaklardan biri olan Rusya'ya sıcak bakması ve Rusya'nın da SU-35 uçaklarını teslim etmek istemesi... Netice itibari ile Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin yeni bir sürece doğru evrildiğini söyleyebiliriz. Önümüzdeki günlerde Türkiye - Rusya arasında yeni işbirliği anlaşmalarının enerjiden kültüre, askeri ve teknoloji alanında daha yoğun işbirliğinin şimdiden gündeme geleceğini söyleyebiliriz" diye konuştu.
'TÜRKİYE ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA İŞBİRLİĞİ YAPMAKTADIR'
Türkiye ve Rusya arasındaki turizm potansiyeline de dikkat çeken Prof. Dr. Caşın, "Özellikle Türkiye'de turizm anlamında yaklaşık 6 milyon Rus turistin Türkiye'ye gelmesi, Rus halkının Türk halkı ile birlikte aynı kültürü paylaşması, aynı değerlerde birbirlerini tanıma fırsatı vermiştir. Bu bakımından 2 ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin içinde halklar arasında birbirini tanıma, birbirlerine saygı unsurunun da turizm yoluyla geliştiğini görüyoruz. Türkiye - Rusya ilişkilerinde turizmin de çok büyük bir katkısı olmuştur. Sonuç itibari ile Türkiye - Rusya ilişkilerinin, Kafkasya, Karadeniz, Balkanlar, Akdeniz ve Ortadoğu'da önemli bir denge unsuru olduğunu ama burada da Türkiye'nin bir şekilde batı ile entegrasyonunu koparmadığını görmekteyiz. Türkiye önemli bir NATO üyesidir. İttifaka yükümlülüklerini yerine getirmektedir ama Rusya ile de hayati çıkarları doğrultusunda işbirliği yapmaktadır ve yarın da bu işbirliği devam edecektir" dedi.
'SIKINTILARI AŞMAK İÇİN RUSYA İLE İŞBİRİLİĞİNE İHTİYACI VAR'
Araştırmacı yazar ve akademisyen Dr. Mehmet Perinçek ise Türkiye ve Rusya'nın 20. Yüzyılın başında geçtikleri sürecin aynısın bugün de yaşadığını belirterek, "O zaman Türkiye bir kurtuluş savaşı veriyordu. Rusya'da bir ekim devrimi olmuştu. Yabancı işgali söz konusuydu. İki ülkede o dönemde birbirlerine muhtaçtı. İki ülke de birbirlerine sarılarak, işbirlikleri ile kendi toprak bütünlüklerini sağlayarak işgalci kuvvetleri kovdular. Aslında bugün yaşadığımız süreç de benzer bir süreç. İki ülke de Batıdan gelen benzer tehditler altında. İki ülke kuşatma altında, Türkiye'nin toprak bütünlüğü tehdit altında. Dolayısı ile bu ortak çıkarlar temelinde iki ülkenin birbirleriyle işbirliği halinde bu tehditleri bertaraf etmeye imkanına sahipler. Türkiye açısından bakacak olursak, Türkiye kendi toprak bütünlüğünü sağlamak açısından, içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları aşmak için Rusya ile işbirliğine ihtiyacı var. Aynı durum Rusya için de geçerli. Onlar da Türkiye'ye muhtaç diyebiliriz" dedi.
'SURİYE'DEKİ İŞBİRLİĞİNİN TEMEL İLKESİ SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ'
"Türkiye ile Rusya'nın bir defa en temel işbirliği noktası tabii ki Suriye'dir" diyen Perinçek, "Suriye'deki işbirliğinin temel ilkesi de Suriye'nin toprak bütünlüğü. O zaman biz Suriye'nin toprak bütünlüğünü bozmaya çalışan unsurları ' bu 2 ülke nasıl bertaraf eder?' bunu görmek lazım. 2 nokta var bu konuda. İlki yobaz terör diyebileceğimiz aşırı dinci örgütlerin faaliyetleri ve 2'incisi de Türkiye ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü tehdit eden PKK/PYD gibi bölücü terör örgütlerinin faaliyetleri. 2 ülke ve Astana süreci ile İran ve Şam'ı da ekleyebiliriz. Bunların bir araya gelerek, terör unsurlarını bertaraf etmesi lazım. Birinci nokta, yobaz terör dediğimiz terör İdlib'te odaklanmış durumdadır. Burada Türkiye bizzat kendi çıkarlarından hareketle HTŞ gibi örgütleri oradan yuvalarını ortadan kaldırmak zorundadır. Burada Rusya ve İran ile işbirliği yapmak zorundadır. Bunu kendi çıkarı adına yapmak zorundadır. Çünkü HTŞ ve PKK' da aynı kuvvetten beslenmektedir. Buradaki İdlib'teki terör odaklarının ortadan kaldırılmasının ardından sıra Fırat'ın doğusuna gelebilecektir. Türkiye, hem Rusya ile İran ile ilişkilerini pekiştirerek el birliği ile de daha sonra Fırat'ın doğusundaki bölücü terör örgütleri ortadan kaldıracak bir zemine sahiptir" diye konuştu.
'TÜRKİYE İLE RUSYA DOĞU AKDENİZ'DE DE İŞBRLİĞİ İMKANINA SAHİPTİR'
Doğu Akdeniz'de Türkiye ve Rusya'nın benzer tehditlere karşı karşıya olduğunu ifade eden Dr. Perinçek, "Biliyorsunuz, Yunanistan, Amerika Birleşik Devletleri, İsrail ve Güney Kıbrıs neredeyse bir pakt oluşturmuş durumdalar, tatbikatlar yapıyorlar, Türkiye'nin orada gaz arama faaliyetlerini engellemeye çalışıyorlar. Diğer taraftan da Amerika, Güney Kıbrıs'ı Rusya'ya karşı kışkırtmaya çalışıyor. Yunanistan'ı da Rusya'ya karşı kullanmaya çalışıyor. İngiliz üsleri vardır, oradaki İngiliz üsleri her geçen gün daha fazla uçak ve askeri destekle beslenmektedir. Bunlar yine Rusya'ya karşı faaliyetlerdir. Dolayısı ile Türkiye ve Rusya Doğu Akdeniz'de de işbirliği imkanına sahiptir. Rusya'nın enerji bakanı buradaydı. O da enerji konusunda işbirliğine açık olduğunu söylediler. O zaman şunu söyleyebiliriz. Türkiye Doğu Akdeniz'de Karadeniz'i birleştirerek tek bir çizgi görerek karşılıklı adımlar atabilirler. Rusya, KKTC ve Kıbrıs konusunda bazı adımlar atar. Bunun karşısından Türkiye de Kırım konusunda bazı adımlar atarak iki tarafta hem birbirlerinin güvenini kazanmış olurlar ve birbirlerini destekleyerek kendilerine yönelen tehditleri engelleyerek bir cephe hattı oluşturabilirler" İfadelerini kullandı.
'ASTANA SÜRECİ, KARABAĞ SORUNUNA UYGULANABİLİR'
Perinçek, "Son olarak da tabii Kafkasya'da önemlidir. Yine Türkiye ve Rusya'nın işbirliği için orada da bir zemin bulunmaktadır. Bugün Ermenistan'daki batı yanlısı iktidar Rusya'yı rahatsız etmektedir. Bununla birlikte Türkiye de Rusya'yı Karabağ ve Kafkasya konusunda meselelerde daha fazla kendi tarafına, Azerbaycan'ın tarafına çekme imkanına sahiptir. Yine Astana süreci, Karabağ sorununa uygulanabilir. Nasıl Suriye'deki sorunları çözmede adımlar atıldıysa Karabağ konusunda böyle bir zemin vardır. Rusya'nın, Ermenistan'daki batı yanlısı iktidara tepkisini, Türkiye uluslararası planda bölgenin barışı ve Türkiye'nin kendi milli çıkarları lehine değerlendirebilir" diye konuştu.
'F-35'LERİN VERİLMEMESİNDEN DOLAYI SU-35'LERİN TERCİH EDİLMESİ SÖZ KONUSU'
Tarihçi ve araştırmacı yazar Dr. Mehmet Perinçek, Türkiye'nin Rusya'da S-400 hava savunma sisteminin alınmasının ardından savunma alanındaki ilişkilerin de daha gelişip ileri bir düzeye taşınacağını belirterek şunları söyledi: "Bugün Türkiye fiili olarak NATO üyesi ama diğer taraftan da NATO tehdidi ile karşı karşıya. Yani bugün Türkiye'de yaşadığı sorunlar, Amerika'nın PKK'ya, PYD'ye tonlarca silah göndermesi, diğer taraftan Türkiye'ye haklı olduğu halde uçak ve savunma sistemlerini vermemesi Türkiye'yi olası bir batı ile çatışma durumunda NATO'dan bağımsız bir silah sistemi ihtiyacını ortaya çıkarıyor. Türkiye bunu nasıl aşacak, birincisi tabii en güzeli kendisinin üretmesi ama bunu yapana kadar da belirli ülkelerle işbirliği yapması gerekiyor. Burada Rusya'nın S-400 sistemi çok önemli. Türkiye'nin bu tercihi bir defa sadece S-400'lerin daha iyi özelliklere sahip olmasından kaynaklanmıyor. Evet S-400'ler, Patriot'lara göre çok daha iyi ama Türkiye burada bir tercih yapıyor. Bir taraftan Atlantik'ten koparak Avrasya'da yerini almış olduğunu ilan etmiş oluyor. Önümüzdeki süreçte de bunun uçak alanına yansıyacağını görüyoruz. F-35'lerin verilmemesinden dolayı SU-35'lerin tercih edilmesi söz konusu. Enerji bakanı buradaydı. Sivil uçak alanında birlikte çalışabileceklerini söylediler. Bunun sadece satın alınması değil, teknolojisinin de alınarak birlikte üretim yapılması da söz konusu. Dolayısı ile Türkiye açısından S-400 meselesi hayati bir konudur. Bu ilişki ve işbirliğinin daha da derinleştirilmesi Türkiye açısından kaçınılmazdır ve çok da doğru bir yöndür."
'S-400'LERİN ALINMASI İLE BİRLİKTE YENİ BİR FAZA GEÇTİK'
Siyasi analist Serdar Sement de "Çok ciddi bir sarsıntı ara geçiş evresindeyiz diye düşünüyorum. Bu geçiş evresinde Rusya ile yeni bir başlangıç yaptığımızı düşünüyorum. Uçak düşürmüştük 2015 Kasım'ında. Bunun ertesinde S-400'le birlikte yeni bir faza geçildi. diyebiliriz. Biz büyük küresel güçler de ilişkiye girmek, onlarla uzun vadeli güvenilir ortak, güvenilir verimli ortak olmak bakımından ilk sicile sahip bir ülkeyiz. Rusya karşı da bu daha fazlasıyla geçerli. Rusya ile yeni bir evredeyiz ve bu evrenin iyi, doğru, sağlam bir başlangıçla bir temelle başlatılması ileri için daha hayırlı olacak gibi geliyor bana" ifadelerini kullandı.
Sement, şöyle devam etti: "Türkiye - Rusya ilişkilerinde ayrıca şöyle bir yapılanma var. Devletten devlete antlaşmalarla yürütülen enerji ve sıkılaştırılmış devletin denetimine alınmış Turizm ve Ekonomik İşbirliği. Böyle bir mekanizma ile yürüyoruz Rusya ile. Bunun biraz daha bu çerçeveyi alınmak suretiyle askeri ve diplomatik bürokrasinin, sivil bürokrasinin rahatça yürütebileceği, politik direktifler altında işitebileceği ve ekonomik aktörleri daha geniş iştirakle bu ilişkileri yürütebileceği bir zemine kaydırma olması lazım. Şimdi biz Amerika ile ilişkilerde aslında küresel liberal bir aktörle etkileşime girmiştik ama bizim 1950'lerden gelen NATO ve savunma Ekonomik İşbirliği anlaşmalarımız var Amerika ile. Bunlar ziyadesi kapalı devre yürütüldü. Bunu askerler ve diplomatlar bildi. Ne bizim parlamentomuz, ne siyasi partilerimiz, ne de akademisyenlerimiz, bir türlü halka halka genişleyemedi. O kapalı devrelik, üstüne çökmeye ulaştı. Savunma ekonomik işbirliği anlaşması ile yürüttüğümüz ABD ilişkileri, darbeye iştirak eden Amerikan askerleri ve diplomatları şekilde maalesef insanlık dışı çok kötü bir yapılanmaya doğru evrildi. ABD ile ilişkilerimiz kapalı devre yürütüldüğünde kendi üstüne çöktü, kötülük üretir hale geldi. Bizim Rusya ile ilişkilerde bu hatayı tekrarlamamız lazım. Siyasi partilere, siyasi elite, akademisyenlere, iş dünyasına bunun en geniş ölçüde açılıp işletilmesi lazım. Türk - Amerikan ilişkilerin iktisadi kanadına baktığınızda da Türkiye'de birkaç holding, Amerika'da belli şirketlerin ortak üreticisi olabildi. Sigarada dağıtıcılığını aldı. Bankacılıktaki ortaklıklar hep kapalı devre siyaset ve ekonomi üretti. Artık modern dünyada 5 büyük holdingin, Amerikalı 5 büyük holding ile kurduğu iktisadi ilişkiden pek fayda gelmiyor. Mesela Güney Kore, Japonya, Çin. Bunlar 50 bin tane KOBİ'nin bu ülkede 50 bin KOBİ ile eşlemesini hedefliyorlar. Bizim Rusya ile ilişkilerimizde de esas başlatıcı, halklar arasındaki diplomasi ve iktisadi işbirliği oldu. Türk - Rus ilişkilerini resmi kanadı, gecikmeli geldi. Asıl ilişkiyi Berlin duvarı yıkıldıktan sonra Rus halkı Türkiye'ye yöneldi. Biz hep övünüyoruz. 30 bin küsür AB'nin burada doğrudan yatırımcı şirketi var diye. Ama 38 bin tane Türk - Rus ilişkiye geçmiş iktisadi aktörler var. Hiçbir pürüz olmuyor. Bu geniş tabanlı ilişkilerin arkasında da siyaset kurumunun Rus -Türk ilişkilerini bir çerçeveye alması çok önemli."
'SAĞLAM ÇERÇEVEYE OTURTULMUŞ TÜRK- RUS EŞLEŞMESİNDEN ÇOK ÜMİTVARIM'
Sement, "Türk- Rus eşleşmesi Cumhuriyet'in karıldığı o harcın içinde vardır. Türk- Rus eşlemesi ağır sanayide işbirliği, tarıma dayalı endüstrilerde işbirliği şeklinde daha geniş tabana yayılıdır. Bizim ilk ağır sanayi hamlelerimizin hepsinde Rusya'nın imzası vardır. Kağıtta, şekerde, camda bize akademisyenler ve iş bilir mühendisler göndermişlerdir. Onlarla birlikte bu temeller atıldı. Demir-çelik de, alimünyumda, petro- kimyada, ham petrol rafinajında biz hep Ruslarla yürüdük. Bu temel çok ziyadesi ile sağlam bir temel. Bunun siyasette, eko-politik eşleşmesinde de Rusya bizden hep kaideli devlet, düzenli orduya dayanan devleti bize dikte ederek bizden bunu beklemiştir. Amerika ise bizden, siyaset kurumu üzerinde askerlerin vesayeti, denetimsiz devletin ve idarenin desantrelize (yerelleşme) edilmesi baskıları, sürekli borçlanan, sürekli tüketen bir orta sınıf. Dolayısı ile Amerika için biz neydik bilemeyeceğim ama bizim için Amerika 1950'den, verimli, meşru, bizi ileriye taşıyan bir ortaklık tesis edemedi. Sağlam bir çerçeveye oturtulmuş Türk - Rus eşleşmesinden ben çok ümitvarım" diye konuştu.
Görüntü dökümü
--------------------------------
-Mehmet Perinçek ile röportaj
-Serdar Sement ile röpotaj
-Röportajlardan detaylar
========================================
6- İMAMOĞLU: MECİDİYEKÖY-MAHMUTBEY METROSU İSTANBUL'UN EN YOĞUN HATLARINDAN BİRİ OLACAK
Ümit UZUN-Onur MERİÇ/İSTANBUL,
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, yapımı devam eden 'Mecidiyeköy- Mahmutbey Metrosu'nda incelemelerde bulundu. Mecidiyeköy-Mahmutbey Metro hattının İstanbul'un en yoğun hatlarından biri olacağını söyleyen İmamoğlu, metrobüslerle ilgili ise, "Metrobüs araçlarımızda hem eskiyen araçlar var hem de ters yön ulaşımı sıkıntı kazalara neden oluyor. Bunların değiştirilmesi noktasında tespitlerimiz var" dedi.
Tekstilkent Metrosu Bakım ve Kumanda Merkezi'ne gelen Ekrem İmamoğlu, yapımı süren metro hattında incelemelerde bulundu. Metro hattı ile ilgili bilgi alan İmamoğlu, açıklamalarda bulundu. İmamoğlu, "24,5 kilometrelik Kabataş-Mecidiyeköy-Mahmutbey Metro Hattı'nın atölye bakım alanındayız. Bu alan yaklaşık 150 bin metrekare. Metro sürücüsüz planlanıyor. Bu alanda hem kumanda hem bir bakım alanı üretilmiş durumda.ö ifadelerini kullandı.
"İSTANBUL'UN EN YOĞUN HATLARINDAN BİRİ OLACAK"
Mecidiyeköy-Mahmutbey Metro hattının İstanbul'un en yoğun hatlarından biri olacağını söyleyen İmamoğlu, "Günlük çift yönde 500-600 bin insana dönük bir hedef var. Dolayısıyla İstanbul'un en yoğun hatlarından birisi olacak. Uzun da bir hat. 8 yoğun ilçeden geçiyor. Fonksiyonel olarak baktığınızda bazı duraklarda çok yoğun aktarmalar var, Kabataş'ta olduğu gibi. Bazı noktalarda farklı ulaşım araçlarıyla birleşiyor. Kabataş'ta füniküler, tramvay ve deniz hatları var. Mecidiyeköy'de metrobüs ile bağlantısı var. Eyüp'e yine keza Eyüp- Eminönü Tramvay Hattı ile birleşiyor. Yoğun bir hat. İstanbul'a nefes aldıracak noktalardan birisi. Başlangıcından günümüze buraya emeğini harcayan herkese teşekkür ediyoruz.ö diye konuştu.
"YERİN ÜSTÜNE SIĞMIYORUZ, YERİN ALTINI EN MAKSİMUM SEVİYEDE KULLANMAK ZORUNDAYIZ"
Metronun ilk sürüşlerinin 2020'nin Ocak ayında başlanmasının hedeflendiğini belirten İmamoğlu, "Bu zaman diliminde deneme sürüşleri, güvenlikle ilgili tedbirler çok çok önemli. Sürecin esas kısmı bu alanda harcanıyor. Umut ediyoruz ki 2020'nin ilk ayında bu hattı insanlarımıza en güvenli şekilde kullandıracağız. İstanbul'un metroya çok ihtiyacı var. İstanbul'un ulaşımdaki bir numaralı aktörü metro olmalı. Yerin üstüne sığmıyoruz, yerin altını en maksimum seviyede kullanmak zorundayız" ifadelerini kullandı.
"İstanbul'da şu anda yapımı devam eden 221,7 kilometre raylı sistem hattı var. Bunun 80 kilometresi Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapılıyor. Geri kalan 140 kilometrenin biraz üstü de İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılıyor.ö diyen İmamoğlu, "Bunların içinde ihalesi yapılmış devam edenler var. Ne yazık ki şu an durdurulmuş olanlar var. Hatta sözleşmesi yapılmış başlanmamış olan bile var. Tümüyle inceliyoruz. Sıkı bir denetimle yürütmek istiyoruz bu süreci. Aynı zamanda ekonomik sıkıntılardan dolayı durdurulmuş hatlar var. Bunları inceliyoruz. Çare üretme adına ilgileniyoruz" şeklinde konuştu.
İmamoğlu, "Devam eden 221kilometrelik hatlar İstanbul'un ulaşım düzenine büyük katkı sunacağı için ilk eylem planımız, bunların hızlıca devreye girmesine dönük önündeki engelleri kaldırmak. Baktığımız pencere bu. Umuyorum hem içinde bulunduğumuz Kabataş-Mahmutbey hattı ile diğer hatların en kısa sürede İstanbulluyla buluşmasıdır. Bu çalışmalar çözüm masalarımızda tüm aktörleriyle yönetilecek" dedi.
"KADIN ELİ DEĞİNCE GÖRMEDİĞİMİZ NOKTALAR GÖRÜLECEK"
Raylı Sistemler Daire Başkanlığı'na Doç. Dr. Pelin Alpkökin'in atanmasıyla ilgili İmamoğlu, "Bundan sonraki çalışma arkadaşlarımızın içinde tabii ki kadınlar olacak. Az sayıda gördüğüm kadın çalışanlarla çıkışta bir araya gelip fotoğraf çektiririzö diyerek sözü Alpkökin'e bıraktı. Alpkökin, "Cuma gününden itibaren atandım. Atandığımız andan itibaren de sabahtan gece geç saatlere kadar sürekli olarak başkanımızın söylediği konular üzerinde hassasiyetle çalışıyoruz. Sorunları bir plan çerçevesinde hep birlikte çözeceğiz. Güçlü bir ekibimiz var. Bunlar her biri sırayla gerekli önlemler alınarak çözülecek. Trenlerimiz hızlı şekilde halkımızın hizmetine sunulacak" diye konuştu.
Ardından İmamoğlu, "Esas olan İstanbulluya iş üretmek, hizmet üretmek. Ulaşım İstanbul'un birinci sorunu. Kadın eli değince tahmin ediyorum daha görmediğimiz noktalar görülecek. Hassasiyetle dokunulacak başarılar diliyorum" dedi.
"METROBÜS ARAÇLARIMIZIN CİDDİ ANLAMDA DEĞİŞİME İHTİYACI VAR"
"Metrobüs araçlarımızın ciddi anlamda değişime ihtiyacı var.ö diyen İmamoğlu, "Metrobüs araçlarımızda hem eskiyen araçlar var hem de ters yön ulaşımı sıkıntı, kazalara neden oluyor. Bunların değiştirilmesi noktasında tespitlerimiz var. 1 ayda çok ilginç yorumlar duyuyorum. 'Hani ulaşım sorununu çözecekti' falan diye… Beklentiyi fazla abartmış olanlar var ya da niyeti farklı olanlar var ama metrobüs araçları yoğun bir şekilde gündemimizde aynı zamanda bir metrobüs aracının kapasite yeterli olmamasından dolayı insanların birikmesine neden olduğunu biliyoruz. Bu konuda uzman yerli araç üretimi yapan firmalar da var. Onlarla bağlantılarımız sürüyor" ifadelerini kullandı.
"Yeterliliğine inandığımız genel olarak, sistem olarak, yön düzenlemesi olarak uygun araçlar var kapasite olarak ama bunların imalatı devreye alınması ne yazık ki kışa yetişecek bir durum değil ama bir rehabilitasyonla bazı sıkıntıları giderecek durumdayız.ö diyen İmamoğlu, garajlarda bekleyen metrobüslerle ilgili ise, "Müze mi yaparız onları bilmiyorum. Tabii yanlış adımların atıldığı bazı işler oldu metrobüs alımlarında. Yanı özellikle İstanbul'un topografyasına uygun olmayan araçlar alınmıştı. Ciddi paralar harcanmıştı. Bunlar üzücü şeyler" dedi.
Daha sonra bir çalışan, evdeki kuşunun 'Ekrem İmamoğlu başkan' dediği videoyu İmamoğlu'na izletti. Ardından metro hattında çalışanlarla toplu fotoğraf çektirdi.
Görüntü Dökümü:
-------------------------
-Metro çalışma alanından genel ve detaylar
-İmamoğlu'nun incelemelerde bulunması
-İmamoğlu'nun bilgi alması
-İmamoğlu'nun açıklaması
Pelin Alpkökin konuşması
-İmamoğlu'nun çalışanlarla fotoğraf çekilmesi
-İmamoğlu'nun 'Ekrem başkan' diyen kuşun videosunu izletmesi
=================================================
7- İBB'DEN SÜPER KUPA ÖNLEMLERİ
İSTANBUL, İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi (İBB), 14 Ağustos'ta Liverpool ile Chelsea arasında Vodafone Park'ta oynanacak UEFA Süper Kupa finali nedeniyle bazı önlemler aldı.
Biletli seyirci ve akreditasyon sahibi kişiler, toplu taşımadan ücretsiz faydalanacak. Bu kapsamda kulüp taraftarları, İETT tarafından Sabiha Gökçen ve İstanbul Havalimanı'ndan toplanma alanlarına taşınacak. İstanbul'daki havalimanlarından Beşiktaş ve Taksim güzergahındaki tüm toplu taşıma ve Havaist otobüslerinin sefer sayıları artırılacak ve ihtiyaç durumunda duraklar eklenecek. Maç günü, öncesi ve akşamı havalimanı istikametine gidecek toplu taşıma araçları stadyum çevresindeki belirli noktalarda konuşlandırılacak. Stadyum yakınındaki otoparklarda ekstra güvenlik önlemleri alınacak. Medya araçlarının bulunacağı alanların aydınlatılması da İBB tarafından yapılacak. Stadyum çevresinde ve yaklaşan yollarda UEFA'nın haklarına zarar verecek markaların etkinliklerine ve reklamlarına izin verilmeyecek. Seyyar satış yapan kişiler alana yaklaştırılmayacak. Cemal Reşit Rey Konser Salonu, UEFA Akreditasyon Merkezi olarak tahsis edildi. Buradaki görevliler de UEFA yetkilileri ile ortak çalışacak.
Görüntü dökümü:
------------------
-Vodafone Park'ın havadan arşiv görüntüleri
Son Dakika › Güncel › DHA İSTANBUL BÜLTENİ- 3 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?