(ÖZEL)
1)DAĞLICA ARTIK ÇOK FARKLI
HAKKARİ'nin Yüksekova ilçesinin sarp kayalıklar, derin vadiler ve yüksek dağlarla çevrili Dağlıca bölgesindeki 6. Hudut Tabur Komutanlığı, çevresindeki 7 üs bölgesiyle hudut güvenliğini sağliyor. 68 şehidi olan Dağlıca 6. Hudut Taburu ve üs bölgelerinde, artık teknolojinin ve güvenliğin her türlü imkanından yararlanılıyor. Dağların adeta törpülenerek yolların yapıldığı Dağlıca'da artık huzur ve güven hakim. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye'nin Afrin kentindeki PKK/PYD/DEAŞ'lı teröristlere karşı yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı tüm hızıyla devam ederken, Şemdinli ile Çukurca arasında kalan Irak sınırındaki Dağlıca'da da eller tetikte gece gündüz vatan nöbeti tutuluyor. Yapılan son düzenlemelerden sonra, sarp kayalıklardan derin vadilerden oluşan Dağlıca bölgesi artık daha güvenli. 6 Eylül 2015'te PKK'lı teröristlerin hain saldırısı sonucu aralarında Dağlıca 6. Hudut Tabur Komutanı Yarbay İlker Çelikcan'ın da bulunduğu 16 askerin şehit olmasının ardından bölgede yoğun bir çalışma başlatıldı. Dağlar adeta törpülenip, yollar yapılmış ve yükseklikleri 2 bin 600 rakımı bulan kartal yuvası noktalara teknolojinin tüm imkanları kullanılarak üs bölgeleri kuruldu.
MODÜLER ÜS BÖLGELERİ HEM KONFOR, HEM GÜVENLİK SAĞLADI
Birkaç yıl öncesine kadar doğal şartların el verdiği ölçülerde barınma alanları oluşturararak teröristlerle mücadele eden Mehmetçikler artık hem barındıkları alanlarla, hem de kullandıkları son teknolojik silahlarla teröristlerin korkulu rüyası oldular. ASELSAN tarafından geliştirilen modüler üs bölgeleri, Mehmetçiğe her türlü konforu sağlıyor. Dağlıca 6. Hudut Tabur Komutanlığı, çevresinde bulanan 7 üs bölgesi kalekol ve modüler üs bölgesi olarak dizayn edilmiş. Doğan Haber Ajansı ekibi de bu üs bölgelerinden biri olan Şikeftegeliği Üs Bölgesi'ni görüntüledi.
DÖRTLÜ KORUMA
Irak'a sadece 2 kilometre mesafede bulunan Şikeftegeliği üs bölgesinde bulunan Hudut Kartalları, 24 saat gözetleme yapıyor. En ufak hareketlilik ise değerlendirilip, ateş altına alınıyor. Gelebilecek saldırılara karşı da modüler gelişmiş üs bölgeleri tam bir koruma sağlıyor. ASELSAN tarafından geliştirilen bu sistemde 4'lü koruma sistemi bulunuyor. Terörist sızmalarını sensörlü teller engelliyor. Saldırıyı ise ilk etapta yüksekliği 4 metreyi bulan çelik bariyer karşılıyor. Ardından da her türlü roketli saldırıyı önleyecek olan özel beton sistemi, aynı sistemle ikinci beton bariyer, son olarak da zırhlı konteyner karşılıyor.
MEHMETÇİK DUA BEKLİYOR
Kendisini güvende hisseden Mehmetçik için modüler gelişmiş üs bölgelerinde her türlü konfor da düşünülmüş. Yemekhane, çamaşırhane, berber, revir, yatakhane ve askerin kullandığı kantin bile zırhlı bir sisteme sahip. Konfor ise görev yapan Mehmetçiklere ev rahatlığı veriyor. Aşçılar tarafından yapılan sıcak yemek yiyebildiklerini ve sıcak yataklarında uyuyabildiklerini anlatan Mehmetçikler, tek beklentilerinin dua olduğunu belirtiyor.
GEÇMİŞİN SIKINTILARI AŞILDI
Yükseklikleri 2 bin 600 metreyi aşan kartal yuvası noktalara kurulan üs bölgeleri ve Türkiye'nin en büyük Taburu olan Dağlıca 6. Hudut Tabur Komutanlığı'nda geçmişin tüm sıkıntıları aşılmış. Bugüne kadar 68 şehit veren taburun koridorlarına bu kahraman şehitlerin fotoğrafları asılmış, geçmişin izleri ise o günlerden kalma fotoğraflarla anlatılıyor. Gece gündüz el tetikte nöbet tutan Hudut Kartalları, en küçük istihbaratı ve görüntüyü de artık değerlendirebiliyor. Harekat merkezine yansıyan bilgiyle asker teyekkuza geçiyor. Araziye çıkan askerler yol kontrolleri yapıp bölgenin güvenliğini sağlıyor.
DAĞLICA'DAN AFRİN'E SELAM
Irak sınırının sıfır noktasında görev yapan Mehmetçikler, teröre göz açtırmayıp, 24 saat hudut nöbeti beklerken, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye'nin Afrin kentindeki PKK/PYD/DEAŞ'lı teröristlere karşı yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı'nı da unutmadılar. Afrin'de kahramanca savaşan askerlere moral vermesi için obüs mermisine 'Dağlıca'dan Zeytin Dalı Kahramanlarına Sevgilerle' yazıp, teröristlerin geçiş güzergahına ateşlendi.
Görüntü Dökümü
-----------------------------
-Dağlıca Taburunun genel görüntüsü
-Tabur koridorlarında aski dağlıcanın fotoğrafları
-Şehitlerin fotoğraflarının yer aldığı tablolar
-Dağlıca taburundan dağlar ve tepelerden görüntüler
-Sabah güneşin Dağlıca'ya doğuşu
-Belirlenen yerlere tank atışlarının yapılması
-Askerlerin arazi taramasına çıkışı
-Obüs mermisinin üzerine yazılan (Dağlıca'dan Zeytin Dalı Kahramanlarına Sevgilerle) yazısı
-Obüs mermisinin teröristlerin geçiş güzergahına ateşlenmesi
-Bölük komutanı ile ropörtaj
-Şikefte Gediği üs bölgesinde gözetleme yapan askerlerden detaylar
-Üs bölgesinde kullanılan silahlardan görüntüler
-Derin vadilerden ve dağlardan görüntüler
-Ağır silahlarla atış yapılması
-Oremar ve diğer üs bölgesinden genel görüntü
-Bölük komutanı ile ropörtaj
-ASELSAN'ın geliştirdiği modüler üs bölgesinden detaylar
-Yatakhane, yemekhane, revir, berber ve kantinden görüntüler
-Yemek yiyen Asker ile ropörtaj
-Çevreden Detaylar
Feyat ERDEMİR- Orhan AŞAN- Yaşar KAPLAN/YÜKSEKOVA (Hakkari), -
================================================
2)ESANS FABRİKASINDAN GERİYE ENKAZ KALDI
KOCAELİ'nin Dilovası ilçesinde bulunan esans fabrikası alev alev yanarken, 4 saat süren yangının ardından fabrikadan geriye enkaz yığını kaldı. Elektrik kontağının neden olduğu yangında 60 milyon TL hasar oluştu.
Dün akşam saat saat 21.15 sıralarında, Dilovası'nda bulunan Gebze Kimya İhtisas Organize Sanayi Bölgesi'ndeki Parkim Parfüm isimli esans fabrikasında yangın çıktı. 30 kişinin çalıştığı esans üretiminin yapıldığı fabrikadan akşam yükselen alevleri gören, bir fabrikanın güvenlik görevlisi itfaiyeye haber verdi. Fabrika alevler içerisinde kalırken, olay yerine Dilovası, Gebze, Çayırova, Darıca ve İzmit'te bulunan itfaiye ekipleri sevk edildi. Yangın rüzgarın da etkisiyle gittikçe büyüdü. Zaman zaman yaşanan patlamalar korku yarattı. Yaklaşık 20 itfaiye ekibinin 4 saat süren çalışması sonucu yangın kontrol altına alındı. Bir itfaiye ekibi ise sabaha kadar önlem alarak fabrikada sahasında kalarak soğutma çalışmalarına devam etti.
Esans üretiminin yapıldığı fabrikada gece çalışma olmadığı sırada çıkan yangının ilk belirlemelere göre elektrik kontağından kaynaklandığı belirlendi. Jandarma olay yeri inceleme ekipleri fabrika sahasında incelemede bulunurken, zararın 60 milyon TL civarında olduğu öğrenildi. Yangınla ilgili soruşturma devam ediyor.
Görüntü Dökümü
---------------------
Enkaza dönüşen fabrikadan görüntüler
İtfaiye ekibinden görüntü
Çalışanların fabrikada inceleme yapması, detaylar
Dinçer AKBİR-Haluk TURGUT/DİLOVASI (Kocaeli),
===================================================
(ÖZEL)
3)EVRAKA CEVAP VERMEYEN MUHTARA SGK'DAN PARA CEZASI
SİVAS'ta Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK), bir şahıs hakkında resmi yazıyla istediği bilgiye zamanında karşılık vermeyen mahalle muhtarı Mehmet Kimsesiz'e(56) 8 bin 235 lira para cezası kesti. Maaşına haciz konulan muhtar duruma tepki gösterirken, SGK yetkilileri ise kendisini bu konuda uyardıklarını ifade etti. Sivas'ta 3 dönemdir Fatih Mahallesi muhtarlığı yapan evli, 5 çocuk babası Mehmet Kimsesiz'e 21 Eylül 2016 tarihinde SGK'dan bir yazı geldi. Evrakta bir kişinin mahallede oturup oturmadığı varsa TC kimlik numarası istendi. Fakat iddiaya göre işleri ve kendisi ve eşinin rahatsızlığı nedeni ile sık sık hastaneye giden muhtar, evrakı detaylı incelemeye fırsat bulamadı. Hastanede kasığından ameliyat geçiren muhtar Kimsesiz görevine döndükten sonra SGK'dan gelen başka bir yazı ile karşılaştı. 9 Ocak 2017 tarihli yazıda, daha önce gönderilen evraka cevap verilmediği için muhtara 8 bin 235 lira para cezası verildiği bilgisi yer aldı.
"3 GÜN YAZISINI GÖRMEDİM"
SGK'dan gelen yazıyı yüzeysel incelediğini ifade eden Muhtar Kimsesiz, "O dönemde bana SSK'dan bir evrak geldi. Sosyal Güvenlik Kurumundan evrak geldiğinde ben yüzeysel olarak baktım. Evrakta ne yazıyı düzgün okuyabildim ne de yazan 3 günü görebildim. Burada diyor ki 'Mahalle sınırlarında ikametgah ettiği belirlenen B.Y.'nin muhtarlık kayıtlarında kimlik bilgileri, varsa TC kimlik numarasını yapılan soruşturmaya esas oluşturmak üzere 3 gün içerisinde denetmenliğimize gönderin' diye altına da kanun maddelerini yazmışlar. Tabi ben hukukçu değilim. Ne olduğunu görmedim de bilmiyorum da. Aynı dönemde mahallede polis FETÖ operasyonları yapıyor ve beni de beraberinde götürüyordu. İş yoğunluğumuzu, memleket meselesi olduğu için bu işe ayırıyorduk. Sonrasında hastalığım oldu, hastaneye git-gel derken evrakı unuttum, muhtarlıkta kaldı" dedi.
"BENİM SUÇUM, GÜNAHIM NE"
Hastanede yatarken evrakı gönderen SGK çalışanının kendisini aradığını söyleyen Kimsesiz şöyle konuştu: "Ben hastanedeyken evrakı veren şahıs beni aradı. 'Muhtarım ben bir evrak gönderdim, bu evrakı ne yaptın' dedi. Ben de o evrakı gördüm yüzeysel olarak baktım ama içeriğini bilmediğimi, TC numarasının ise muhtarlarda olmayacağını ilettim. Buna yetkimin olmadığını ve gelip ona cevap verecek halimin de bulunmadığını kendisine söyledim. Zor durumda olduğumu, azalarımın da işte olduğunu söyledim. Bu evrakın nasıl yapılacağını da söyledim. Nüfus Müdürlüğüne başvurmalarını, kişilerin kimlik bilgilerinin benim yetkim dahilinde olmadığını, buna Nüfus Müdürlüğünün yetkili olduğunu söyledim. Kendisi de bana dedi ki 'Muhtarım tamam o zaman sonra hallederiz' dedi. Aradan 3-4 gün geçti ben hastaneden çıktım elime bir belge daha geldi. Belgede 'Sosyal Güvenlik Kurumundan 8 bin 235 lira ceza aldınız' ifadesi yer alıyordu. Ben şok oldum tabi. Benim suçum günahım ne. Ben insan değil miyim, benim hiç mi sıkıntım olmaz. Zor durumda olmamdan dolayı, kendisine de güvenmemden dolayı bana bu ceza geldi. Bir insan bir insana bu kadar zulüm eder mi. Bir insan bir evraka cevap vermedi diye ve yetkim olmayan bir evraka cevap vermedim diye böyle ceza verilir mi. Ben bir mahalle muhtarıyım. Benim gelirim ne ki. Ben muhtarlıktan trilyonlar mı kazanıyorum."
CUMHURBAŞKANINDAN YARDIM İSTEDİ
Olayı mahkemeye taşıdığını, ancak sözlü savunma değil, belge üzerinden inceleme yapıldığını ifade eden Muhtar Kimsesiz şunları söyledi:
"Bu olay mahkemeye intikal etti. Avukat tut dediler. Benim avukat tutacak durumum da yoktu. Mahkemeye dava açtım. İdare Mahkemesi sadece dosya üzerinden inceleme yapıyor, bizi dinlemiyor. Sayın hakimlerimiz bizi dinleseydi o zaman belki bu değiştirilebilirdi. Benim verdiğim bu belgelere rağmen olumsuz sonuçlandı. Şimdi Ankara Bölge İdare Mahkemesine havale edildi. Ben buradan özellikle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dan rica ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız bir mahalle muhtarına böyle bir şeyin yapıldığını duysa gereğini yapar kanaatimdeyim. Benim buradan tek istediğim sayın Cumhurbaşkanımızın bu olayı duyması. Benim başka makamlara gidecek halim kalmadı, yoruldum ben. Maaşıma da haciz koydular."
"3-4 KEZ AYNI YAZIYI GÖNDERDİK"
Konu hakkında açıklama yapan Sivas Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilileri ise muhtara 3-4 kez aynı yazıyı gönderdiklerini ve muhtarın dönüş yaptığını ifade ederek "Bir araştırma konusunda Fatih Mahalle Muhtarı Mehmet Kimsesiz'e şahsın mahalle sınırlarında ikamet edip etmediği, eğer varsa TC numarasının müdürlüğümüze bildirilmesi konusunda yazı gönderdik. Muhtarlığa 3-4 kez aynı yazıyı gönderdik ve son yazımızda eğer dönüş yapılmazsa cezai işlem yapılacağı bildirildi. Tüm girişimlerimize rağmen muhtarlıktan cevap gelmedi ve ilgili arkadaşlarımız muhtarlığa giderek durumu bildirip cevap istedi. Ancak şahıs hakkındaki yazımıza dönüş yapılmadı. Bunun üzerine müdürlüğümüz muhtara para cezası keserek kendisine tebliğ etti. Muhtar, yaşanan bu olayı mahkemeye verdi, ancak kaybetti." ifadelerini kullandı.
Görüntü Dökümü
---------------------------
-Muhtarlıktan görüntüler
-Muhtarın çalışmaları
-Gönderilen ceza evrakı
-Konuşmaları
Haber-Kamera: İrfan ÖZŞEKER-Hakan KALELİ/SİVAS,
(377 mb)
==================================================================
4)AFRİN VE SINIRDAKİ MEHMETÇİK İÇİN BOYUNLUK ÖRDÜLER
KARAMAN'da, sosyal medya üzerinden örgütlenen 150 kadın, bir araya gelerek, 'Zeytin Dalı Harekatı'nda sınır bölgesi ve Afrin'de görev yapan Mehmetçikler için 1200 boyunluk ördü. Kadınlar, kendi ve çocuklarının askerlere yazdıkları mektuplarla birlikte boyunlukları, koliler halinde paketleyip, sınırdaki birliklere gönderdi.
Karaman'da oturan ev kadını Ayşegül Eğilmez, sosyal paylaşım sitesinde, 'Karamanlı hanımlar hep birlikte' adlı grup kurdu. Eğilmez, geçen ay da sınırdaki askerlerin üşümemesi ve onlara destek olmak için sosyal medyadaki grubundan Mehmetçiklere boyunluk örülmesi için kampanya başladı. Bir grup kadın, askerler için boyunluk ördüğü sırada Afrin'e yönelik 'Zeytin Dalı Harekatı' başladı. Bunun üzerine katılımcı sayısı hızla artarak 150 kadın 1200 boyunluk ördü. Kadınlar, kendi ve çocuklarının askerlere yazdıkları mektuplarla birlikte boyunlukları, koliler halinde paketleyip, dün sınırdaki birliklere gönderdi.
Kampanyaya yurt dışından da katılımların olduğunu ifade eden Ayşegül Eğilmez, şunları söyledi:
"Grupta geçen ay sınırdaki askerlerimize boyunluk örülmesi için kampanya başlattık. O sırada Zeytin Dalı Harekatı başladı ve katılımca sayısı arttı. İstanbul ve İzmir'den boyunluk örüp gönderen hemşerilerimiz oldu. Yurt dışındaki katılımcılar ise iplerin parası gönderdi, biz buradan ip alıp ördük. Onlar ülkemizin güvenliği için kış şartlarında mücadele ederken onlara bir nebze olsun destek olmak istedik. Mehmetçiklerimize boyunluklarımızı iki parça olarak göndereceğiz. Bir kısmı Afrin'e bir kısmı Şırnak'a gidecek. Gönderdiğimiz boyunluklar inşallah onları hem soğuktan korur hem onlara zırh olur. Bütün dualarımız Mehmetçik ile onlar bizim kalplerimizde yüreklerimizde olduklarını bilsinler. Morallerini motivasyonlarını bozmasınlar."
Görüntü Dökümü
------------------------
Boyunlukların kolilere konup paketlenmesi
Mektup yazan kadınlar
Ayşegül Eğilmez röp.
Genel ve detay
(Haber- Kamera: Muammer ŞEN KARAMAN DHA))
======================================================================
5)HER YIL 15 BİN ÇOCUK KALP HASTASI DOĞUYOR
ÇOCUK Kardiyoloji Uzmanı Prof.Dr. Zübeyir Kılıç, Türkiye'de yılda ortalama 15 bin bebeğin doğuştan kalp hastalığı ile dünyaya geldiğini söyledi. Çocuk Kalbi Eskişehir adlı merkezin yöneticiliğini yapan, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi eski dekanı Prof.Dr.Zübeyir Kılıç, 7-14 Şubat tarihlerinin Dünyada ve Türkiye'de her yıl 'Doğuştan Kalp Hastalıkları Farkındalık Haftası' olarak kutlandığını belirtti. Hafta içerisinde yapılan çeşitli etkinliklerde, kalp hastalıkları ile dünyaya gelen bebeklerin teşhis ve tedavileri konusunda farkındalık oluşturmanın amaçlandığını ifade eden Prof.Dr.Kılıç, doğuştan kalp hastalıklarının çocuklarda en sık görülen kalp hastalığı grubunu oluşturduğunu söyledi.
BİN BEBEKTEN 10'UNUNDA GÖRÜLÜYOR
Türkiye'de bir yılda ortalama 15 bin bebeğin doğuştan kalp hastalığı ile dünyaya geldiğini belirten Prof.Dr.Zübeyir Kılıç şöyle konuştu:
"Her canlı doğan 1000 bebekten yaklaşık olarak 10'unda doğuştan kalp hastalığı görülüyor ve ölüme neden olan doğumsal hastalıklar arasında ilk sırada yer alıyor. Ülkemizde bir yılda ortalama 15 bin bebek doğuştan kalp hastalığı ile dünyaya geliyor. Anne, baba veya kardeşlerinde doğuştan kalp hastalığı varsa, doğacak bebeklerde risk oranı artıyor. Kalpteki delikler, kalp kapakçılarındaki ve damarlarındaki darlıklar bu anomalilerin önemli kısmını oluşturur. Bazı durumlarda ise kalpteki bir odacığın, kapağın, damarın hiç gelişmemiş olması gibi daha ağır ve karmaşık anomaliler söz konusu olabilir."
NEDENLERİ
Doğuştan kalp hastalıklarının çeşitli nedenlerinin olduğunu söyleyen Prof.Dr.Kılıç şöyle davam etti:
"Hamileliğin çok erken dönemlerinde, organların henüz oluşmaya başladığı haftalarda oluşur. Büyük kısmında neden bilinmemektedir. Bir kısmının kalıtsal olduğu bilinmekle birlikte, çok az kısmında genlerle ilişkisi olabilir. Down sendromundaki gibi bazı genetik hastalıklarda doğuştan kalp hastalığı oranı yüksektir. Yarık dudak ve yarık damak ile birlikte seyreden sendromlarda doğuştan kalp hastalığı oranı daha sık görülür. Hamileliğin ilk 3 ayında bebeğe zarar verebilecek ilaçların kullanılması, kızamıkçık gibi viral enfeksiyonlar, radyasyona maruz kalınması doğuştan kalp hastalıklarına yol açabilen nedenler olabilir."
BELİRTİLERİ
Doğuştan kalp hastalıklarının bir kısmında hiçbir belirtinin olmadığını ya da belirtilerin çok hafif olduğunu anlatan Prof.Dr.Zübeyir Kılıç şunları söyledi:
"Ağır kalp hastalıkları ise doğumdan itibaren ilk birkaç ay hatta birkaç gün içinde belirti verebilir. Bebeklerde morarma, beslenme güçlüğü, emerken yorulma, hızlı soluk alıp verme, nefes darlığı, kilo alamama veya sık akciğer enfeksiyonu geçirme gibi sorunlar bu hastalığı işaret edebilir. Daha büyük çocuklarda belirtiler çabuk yorulma, çarpıntı, göğüs ağrısı ve bayılma ile kendini gösterir. Bazı hastalarda ise hiçbir belirti yoktur, diğer nedenlerden dolayı doktora başvurulduğunda üfürüm duyularak tanı konulabilinir."
TEDAVİSİ
Fetal ekokardiyografi sayesinde gerekli önlemlerin alınabileceğini ifade eden Prof.Dr.Kılıç konuşmasını şöyle sürdürdü:
" Fetal ekokardiyografi, gebelik sırasında bebeğe yapılan, kalbin yapılarını gösteren bir ultrasonografi yöntemidir. Çoğunlukla gebeliğin 16-22 haftaları arasında yapılmaktadır. Fetal ekokardiyografi sayesinde bebeğin yaşamını tehdit eden, doğum sonrası hayatını etkileyen ve birkaç kez ameliyat gerektiren ağır ve karmaşık kalp ameliyatları, doğum öncesi tanınabilir ve gerekli önlemler alınabilir hale gelinmiştir. Medikal tedavi yöntemlerinin yanında cerrahi girişimler gerekmektedir. Son zamanlarda kalp kateterizasyonu tedavi amaçlı olarak da kullanılabilmektedir. Tedavi amaçlı kalp kateterizasyonu bir çok kalp hastalığında cerrahi gerekmeden uygulanabilmektedir. Darlıkların giderilmesinde, kalpteki deliklerde ve damarsal yapılarda balon, tıkama veya kapatma yöntemleri kullanılarak etkin bir tedavi yöntemi kullanılabilmektedir. Neredeyse doğuştan kalp hastalıklarının yüzde 80'i cerrahi tedavi gerekmeden kalp kateterizasyonu ve anjiyografi tekniği ile tedavileri yapılabilmektedir."
Görüntü Dökümü:
--------------------------
-Prof.Dr.Zübeyir Kılıç'ın konuşmasından çekilen görüntüler bulunuyor.)
Haber-Kamera: Eyüp KELEBEK-ESKİŞEHİR,
==========================================================
6)KONYA'DA SİLAHLI KAVGA: 2 YARALI
KONYA'da bir bar önünde iki grup arasında çıkan kavgada, iki kişi tüfekle ateş edilmesi sonucu yaralandı. Yaralılar hastaneye kaldırılırken, polis şüphelilerin yakalanması için çalışma başlattı.
Olay, saat 22.00 sıralarında merkez Meram ilçesi Aziziye Mahallesi'nde bir barın önünde meydana geldi. Bar önünde iki grup arasında belirlenemeyen nedenle çıkan kavgada Yaşar Konya ve Nuri Çatal, pompalı tüfekle ateş edilmesi sonucu vücutlarının çeşitli yerlerinden yaralandı. Yaralılar, ambulanslarla Numune Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedavi altına alınan iki kişinin sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. Polis, kaçan şüphelilerin yakalanması için çalışma başlattı.
Görüntü Dökümü
--------------------
Yaralının ambulanstan indirilmesi
Acil servise alınması
Olay yerinden detay
(Haber- KAmera: Mehmet IŞIK KONYA DHA)
==========================================================
7)SUÇ MAKİNESİ HÜKÜMLÜ, YAKALANDI
ADANA'da 47 yıl 8 ay kesinleşmiş hapis cezasıyla aranan Halil Aksoy (31), kovalamaca sonucu yakalandı.
Asayiş Şube Müdürlüğü Aranan Şahıslar Büro Amirliği ekipleri, mala zarar verme, tehdit, yaralama, hakaret, görevi yaptırmamak için direnme, suç örgütlerini kullanarak tehdit etme, suç örgütü kurmak ve yönetmek suçlarından 47 yıl 8 ay hapis cezasıyla aranan Halil Aksoy'u yakalamak için çalışma başlattı. Ekipler, zanlının adresini tespit edip bulunduğu binanın önünde 3 saat bekledi. Apartmandan çıktığı sırada polisleri fark eden Aksoy kaçmaya başladı.
Kovalamaca sonucu yakalanan zanlı cezaevine gönderildi.
Görüntü Dökümü
------------------------
Zanlının emniyet müdürlüğünden çıkarılması
Polis aracına bindirilmesi
Haber: Çağlar ÖZTÜRK-Kamera: ADANA,
(40 MB)
=================================================================
8)TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK OYUNCAK MÜZESİ SAMSUN'DA
SAMSUN'un Canik Belediyesi tarafından hayata geçirilen 'Oyuncak Müzesi', Türkiye'nin bu anlamda en büyüğü konumunda. Belediye Başkanı Osman Genç, "Dünyanın üçüncü ve Türkiye'nin ise en büyük oyuncak müzesini hayata geçirdik" dedi.
Samsun'un Canik Belediyesi tarafından hayata geçirilen 'Oyuncak Müzesi' ilçede bulunan Mevlana Eğitim, Kültür ve Yaşam Kampüsü alanına kuruldu. Yaklaşık 800 metrekare alan üzerine kurulan müze hakkında bilgi veren Canik Belediye Başkanı Osman Genç, "Türkiye'nin ilk oyuncak müzesini kuran Sunay Akın'ın konsept danışmanlığını yaptığı, büyük çoğunluğunu 1900 ila 1920'li yıllarda yapılmış oyuncakların oluşturduğu oyuncak müzesi, 2 milyon liralık yatırımla kuruldu. 1900'lü yıllardan günümüze kadar olan oyuncaklar var. Sunay Akın ile beraber 3 yıl müzemizle ilgili görüşmeler yaptık. Karadeniz'de bir oyuncak müze yapma fikri vardı. Bizde bunu Samsun'da yapılması için gerekli girimlerde bulunduk. Ben kendisine ve arkadaşlarına çok teşekkür ediyorum. Çünkü dünyanın üçüncü ve Türkiye'nin ise en büyük oyuncak müzesini hayata geçirdik. Müzemizde Almanların, Fransızların, Amerikalıların, Japonların, Polonyalıların, Çinlilerin ve Türklerin geçmişte yaptığı oyuncakları sergilemeyi arzuladık" dedi.
YAKIN ZAMANDA HİZMETE SUNACAĞIZ
Müzede Anadolu topraklarında tarih öncesinde kullanılan oyuncakları da görme imkanı olduğunu söyleyen başkan Osman Genç, "Müzemiz sadece Samsunlulara, çocuklara hizmet etmeyecek, kente gelen yerli ve yabancı turistlerin de uğrak noktası olacak. Müzede çocukların ve büyüklerin birlikte eğlenerek vakit geçirebileceği mekanlar da bulunacak. Ben müzemizin ilgi göreceğine inanıyorum. Çocuklarımız, anne ve babaları, hatta nine ve dedelerinin oynadıkları oyuncakları ve oyunları görme, öğrenme imkanı bulabilecek. İnşallah yakın zamanda açarak şehrimizin hizmetine sunacağız" diye konuştu.
Yapılan müzede Almanya'da yapılan Kızılderili çadırları, Almanya'da üretilen uçak, tren, zeplinler ve birçok farklı ülkelerde üretilen yaklaşık bin adet oyuncak yer alıyor.
Görüntü dökümü
----------------------
-Oyuncaklardan detaylar
-Canik Belediye Başkanı Osman Genç ile röportaj
Haber-Kamera: Hakan AKGÜN/SAMSUN,
(368 MB)
===========================================================
9)GAZETECİ BABA VE KIZI AYNI ÜNİVERSİTEDE EĞİTİM GÖRÜYOR
BİNGÖL'ün Kiğı ilçesinde haftalık yayımlanan Haberci 12 Gazetesi'nin imtiyaz sahibi, 4 çocuk babası 46 yaşındaki Galip Akengin, hayalini kurduğu Üniversite eğitimini, 21 yaşındaki kızı Rabia ile birlikte gerçekleştiriyor. Her sabah birlikte okula giden ve okulda beraber vakit geçiren baba-kız, boş vakitlerinde de birbirlerine ders konusunda yardımcı oluyor. Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak ve Öğretim Görevlisi İlhan Bingöl, böyle bir durumun kendi Üniversitelerinde yaşanmasından dolayı gurur duyduklarını söyledi. 11 kardeşten Üniversite okuyan tek kişi olduğunu anlatan Gazeteci Akengin, bir oğlunun da Elazığ'da Üniversitede eğitim gördüğünü söyledi. Babasıyla birlikte üniversiteye giden Rabia Akengin ise, bu durumun bölgede kız çocuklarını okula göndermek istemeyen ailelere örnek olmasını diledi.
Kiğı ilçesinde haftalık yayımlanan Haberci 12 Gazetesinin imtiyaz sahibi, 4 çocuk babası 46 yaşındaki Galip Akengin, hayalini kurduğu yüksekokulu, 21 yaşındaki kızı Rabia ile birlikte gerçekleştirmenin sevincini yaşıyor. Baba Akengin, Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Medya ve İletişim Bölümü'nü, kızı Rabia ise aynı üniversiteye bağlı Kız Sağlık Meslek Yüksekokulu Sağlık Yöneticiliği Bölümünde eğitimlerini sürdürüyor. Ailesinde 11 kardeşten yalnız kendisinin yüksekokulda eğitim gördüğünü anlatan Galip Akengin, hayalini kurduğu yüksekokul eğitimini bu yıl kızıyla birlikte görmenin mutluluğunu yaşadığını söyledi. Her sabah birlikte okula giden ve okulda beraber vakit geçiren baba-kız, boş vakitlerinde birbirlerine ders konusunda yardımcı oluyor. Baba Akengin'in eğitim gördüğü bölümün Öğretim görevlisi İlhan Bingöl, baba ve kızın Bingöl Üniversitesi'ne bağlı yüksekokulda eğitim görmesinden dolayı mutluluk duyduğunu belirterek, "Baba ve kızın Üniversitemizi tercih etmesi, bizim için sevindirici bir durum. Aynı zamanda tanıdığımız gazeteci arkadaşımızın medya ve iletişim bölümünü tercih etmesi de ayrıca bir gurur kaynağı. Umarız bundan sonra da örnek olurlar. Okumanın yaşı yoktur, eğitimin yaşı yoktur. Eğitim sonsuz bir süreçtir. Hayat var olduğu sürece eğitim ve öğretim devam edecektir. Dolayısıyla arkadaşımız ve kızının örnek olmasını diliyoruz" dedi.
Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak da, baba ve kızının birlikte eğitim görmesinin bölge insanı için örnek olmasını dileyerek, "Üniversitemiz, bölgenin en iyi üniversitelerinden biridir. Hem bölge insanı tercih ediyor, hem de Türkiye'nin her tarafından gelen öğrenciler var. Güvenli bir de kampüsümüz var. Bu açıdan, her taraftan öğrenci buluyoruz. Önümüzdeki örnek çok güzel, ailece tercih edilmesi de çok güzel. Yıllar önce İstanbul'da üniversitedeyken, bu duruma benzer örneğine şahit olmuştum. Şimdi benzer örneği Üniversitemizde görüyoruz. Kendilerini kutluyorum. İlimiz ve bölge insanı için örnek olmasını diliyorum. Burada yaşayan insanlar üniversitemizi tercih edebilir, okuyabilir. Bu güzel örneği de görmek bizi fazlasıyla sevindirdi" diye konuştu.
Baba Galip Akengin, kızı Rabia'nın yatay geçişle Bingöl'e geldiğini ifade ederek, "4 çocuğum var. Eşim ev hanımı. 16 yıldır Bingöl Haberci 12 gazetesini çıkarıyoruz. Bu sene kızım Kastamonu Üniversitesini kazandı. Oğlum da Elazığ Fırat Üniversitesi'ni kazandı. Kızım yatay geçiş ile burada benimle okumak istedi. Oğlum da istedi ancak, okuduğu bölüm Bingöl'de olmadığı için geçiş yapamadı. Ailece okumak istedik. Örnek olması açısından, eğitimin yaşının olmadığını düşünüyorum. Ben Medya ve İletişim, kızım da Sağlık Yöneticiliği okuyor. Beraber mezun olmayı istiyoruz. Can ve Asya isminde iki küçük çocuğum daha var. Biri 6, diğeri 5'inci sınıfa gidiyor. İnşallah onlar daha güzel bölümlerde okur. Can sporcu, Asya ise doktor olmak istiyor. 5 ablam vardı. 11 kardeşten sadece ben Üniversite okumuş oldum. Ben ablalarımın yaşadıklarını, çocuklarıma ve özellikle kız çocuğuma yaşatmak istemedim. Onunla beraber okumaktan mutluyum" şeklinde konuştu.
Babasıyla beraber ders başı yapan Rabia Akengin de, Doğu ve Güneydoğu'da kızlarını okutmayan aileler için babası ile birlikte eğitim görmesinin örnek olmasını isteyerek, "Ben ders çalışırken babam 'sizden önce Üniversite okuyacağım' diyordu. Babam da Üniversiteye girdi, sanırım beraber bitireceğiz. Sabah beraber kalkıp, beraber gidiyoruz. Ders saatlerimiz uyduğunda, beraber dönüyoruz evimize. Doğuda kızını okutmayan bir çok aile var. Bunlara örnek olsun istiyoruz. Biz baba-kız okuyoruz, çoğu insana örnek olmasını istiyoruz"dedi.
Görüntü Dökümü
-------------------------
-Baba ve kızın üniversiteye girişleri,
-Sınıfta ders dinlemeleri,
-Baba Galip Akengin'in öğretmeni, Öğretim Görevlisi İlhan Bingöl'ün röportajı,
-Bingöl Üniversitesi rektörü İbrahim Çapak'ın baba ve kızı makamında ağırlaması
-Rektör Çapak'ın röportajı
-Akengin Ailesinin evinden detaylar
-Baba Galip Akengin'in röportajı
-Kızı Rabia Akengin'in röportajı
-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Mesut BUDRAÇ/BİNGÖL,
===================================================================
10)ÜÇ TONLUK DÖNER İLE GUİNNESS'E ADAY
SİVAS'ta yaşayan döner ustası Hakan Soysal 3 ton et döner yaparak Guinness Dünya Rekorları'na girmek istiyor. Guinness Dünya Rekorları Türkiye Temsilciliğine Soysal'ın ön başvurusu kabul etti. Döner ustası rekoru kırmak için hazırlıklara başladı.
Sivas'ta yaşayan evli ve 3 çocuk babası Hakan Soysal (42), 15 yaşında bulaşıkçı olarak girdiği lokanta sektöründe 27 yılı geride bıraktı. Çocukluğundan beri bu sektörün içinde bulunan döner ustasının en büyük hayali, dünyanın en büyük dönerini yapmak. Bursa'da 2005 yılında 2 ton 698 kilogram ile kırılan dünya rekorunu, yeniden kırmak için 3 tonluk et döner yapmayı planlayan Soysal, bu döneri bedava dağıtacak.
"BU AKIL İŞİ DEĞİL"
Şu ana kadar kendisinin yaptığı en büyük et dönerin 1 ton 250 kilogram etten olduğunu belirten Soysal, "27 yıldır bu işle meşgulüm. Et döner dünya rekoru için yıllardır uğraşıyorum. Allah nasip ederse dünyanın en büyük et dönerini vurmak için müracaatlarımızı yaptık. Rekor 2 ton 670 kilo ile Bursa'da bir kişiye ait. Biz 3 ton olarak yapacağız Allah nasip ederse. Bulaşık tezgahından beri ben bu işin içindeyim. Yaklaşık 26-27 yıldır bu meslekteyim. Hayalim olan bir şey bu. İlgimi çekiyor, çocukluk mesleğim. Herkesin bir hobisi var, benim de hobim bu. Şu ana kadar yaptığım en büyük döner 1 ton 250 kilogramdı. Bunu yalnız başıma yaptım. Ankara'da Gençlik Parkında 1 ton et döner yaptılar. Bunu yaklaşık 20 usta yaptı. Bugün ben 1 ton 250 kiloyu tek başıma yapıyorum. Bu akıl işi değil yani. Bu gerçekten bir meslek aşkı, meslek sevgisi" dedi.
"KADİR GECESİ DAĞITMAK İSTİYORUZ"
Dünyanın en büyük dönerini yapmak için maddi manevi destek beklediğini belirten Soysal şöyle dedi:
"3 tonun tahmini et masrafı 120 bin lira tutuyor. Tabi bunun alt yapısını ocak olsun, şişi olsun bunları kendim yapacağım. 4 Eylül şenlikleri olabilir, Ramazan'da Kadir Gecesi olabilir halkımıza zaten iftar yemeği veriyorlar. Başvurumu gerçekleştirdim. Rekor danışmanı Aydın Türkcü ile görüştüm. Formları gönderdiler bana. 4 ay önceden müracaat etmek lazımmış. Londra'ya gönderiyorlarmış. Onların izlediği bir yol haritası var onu izlememiz gerekiyor rekoru gerçekleştirebilmek için. Ön başvurum kabul edildi."
"SİVAS'IN TANITIMI OLACAK"
Sivas Lokantacılar ve Kebapçılar Odası Başkanı Nazım Yiğit ise Hakan Soysal'ın çok azimli ve başarılı bir sanatkar olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Bu azminden dolayı kendisini kutluyorum. Bu bizim açımızdan önemli. Sadece Lokantacılar Odası olarak değil şehrimiz için, kültürümüz için, sultan şehrimizin tanıtımı için böyle bir girişimde bulunmuş. Sadece Lokantacılar Odasının desteği ile değil dediği gibi bu maliyetli bir iş. 150 bin liraya kadar bir maliyeti var. Bu maliyet için sayın Valimizle görüşeceğiz. Belediye başkanımız ve şehrin önemli temsilcileriyle görüşeceğiz. Kadir Gecesi'nde yapalım istiyoruz. Biz de destek vereceğiz. İnşallah 3 ton döneri meydana getirip kuracağız. Bu tanıtım bizim için çok önemli. Sivas mutfağında köftemiz var. Dönerimizi de herkes beğeniyle tükettiği için biraz da dönerimizi ön plana çıkaralım istedik. Bunu başaracağımıza inanıyoruz. Ön hazırlıklar yapıldı. Döner ocağı, şişini kendisi temin ediyor. Bu iş basit bir iş değil. Bu rekorla Sivas dönerimizi de bütün dünyaya tanıtacağız. 3 ton döneri yapmak kolay bir şey değil."
Görüntü Dökümü
-----------------------
-İş yerinden görüntü
-Dönerin hazırlama aşamasından görüntüler
-Döner keserken görüntüsü
-Açıklamaları
-Lokantacılar Odası Başkanının açıklamaları
Haber-Kamera: İrfan ÖZŞEKER-Hakan KALELİ/SİVAS,
===============================================================
11)GÜNEŞ ENERJİSİ İLE EVİNİN ELEKTRİK İHTİYACINI KARŞILIYOR
AMASYA 38 yaşındaki bilgisayar programcısı Ahmet Rıza Korkut, oturduğu apartmanın çatı katına güneş enerji sistemi kurarak evinin elektrik ihtiyacını üretmeye başladı.
Amasya Şeyhcui Mahallesi'nde yaşayan bilgisayar programcısı Ahmet Rıza Korkut, bölgede yaşanan elektrik kesintileri nedeniyle yöneticisi olduğu apartmanın çatı katına komşularının da onayını alarak güneş enerjisi panelleri koydurdu. İşçiliğini de kendisi yapan ve yaklaşık 15 bin lirayı bulan güneş enerji panelleri ve sistemi ile kendi elektrik ihtiyacını karşılamaya başladı.
3.2 kilowalt elektrik ürettiğini söyleyen Ahmet Rıza korkut, "Geçen hafta sıklıkla elektrik kesintisi oldu. Kış günü kombiler çalışmayınca, biraz soğukta kaldık. Şu an dairemin bütün elektrik ihtiyacını güneş enerjisi ile sağlıyorum. Hiçbir şekilde şebekeden elektrik alma ihtiyacı duymuyorum. Tabi bunun için ilk önce apartman yöneticisi olarak komşularımdan yaptığım toplantı ile izin aldım. Daha sonra araştırarak kendi imkanlarımla malzemeleri temin ettim. Komşularımın da yardımıyla kendim kurdum. Kış günü güneş fazla olmamasına rağmen benim ihtiyacımı karşılıyor. Yazın daha verimli olacaktır. Güneş enerjisi bana göre geleceğin enerjisi, yani geleceğin güneşte olduğunu düşünüyorum" dedi.
Görüntü Dökümü:
--------------------------
-Apartman dışından detay
-Çatı katındaki güneş enerji sisteminden detay
-Güneş enerji sistemi cihazlarından detay
-Röportaj
Haber-Kamera: Sinan HARMANCI/AMASYA,
(573 MB)
=================================================================
12)İKİ KARDEŞİN NİKAHI AYNI ANDA KIYILDI
AYDIN'ın Efeler ilçesinde yaşayan Tolga Eşer ve kız kardeşi Sedef Eşer, aynı anda nikah masasına oturarak evlendi. Eşer kardeşler, aynı anda kıyılan nikahtan dolayı sevinçli olduklarını ifade ederek, birbirlerine mutluluklar diledi.
Aydın'da aynı anda evlenen iki kardeşin nikahı, Çeştepe Düğün Salonu'nda yapıldı. Özel güvenlik görevlisi Tolga Eşer (30), nikah masasına Damla Çetin'le (25) otururken; bir firmada halkla ilişkiler sorumlusu kız kardeşi Sedef Eşer (27) ise İngilizce öğretmeni İlyas Derebaşı (27) ile aynı saatte ve aynı masada nikahlandı. Genç çiftleri, mutlu gününde yakınları yalnız bırakmadı. Efeler Belediyesi Nikah Memuru Tahir Altındiş'in kıydığı nikah sonrası iki çifte de Belediye adına birer fincan takımı hediye edildi.
"GÖNLÜMÜN SULTANINI BULDUM"
Mutluluğunu paylaşan Tolga Eşer, "Arkadaşımın düğününden sonra, 'evlenemez' diyerek benimle dalga geçtiler. Arkadaşlarımın hepsinin nişanına katıldım. Şimdi de gönlümün sultanını buldum. Hepsinden önce davranarak nikah kıydık. Ama bu arada kız kardeşim araya sonradan kaynak yaparak, nikah tarihini aynı gün ve aynı saate aldı. Bizim düğün tarihimiz henüz belli değil ama kız kardeşimin düğünü 6 Temmuz'da olacak. Önce onları evlendireceğiz, daha sonra da kendi düğünümüzü yapacağız. Çok heyecanlıyım, ellerim titriyor" dedi.
"SEVDİĞİM ERKEĞE EVET DEDİM"
Çok mutlu olduğunu ifade eden Sedef Eşer ise, "Şu anda gerçekten çok mutluyum. Sevdiğim erkeğe evet dedim. Ağabeyimle her zaman can kardeştik. Onlarla aynı gün nikah kıymaktan çok mutlu olduk. Bizim için de unutulmaz bir anı oldu. İnşallah hepimiz ömür boyu çok mutlu oluruz" diye konuştu.
"DEDİĞİMİ YAPTIM"
Gelin Damla Çetin ise, "Hiç evlenmeyi hayal bile etmezken, Tolga'yı 6 Kasım'da gördükten sonra 'Ben bu adamla evleneceğim' dedim. Tabii ki bunu görümcemle birlikte yapmak çok daha mutlu etti. Aynı gün yapılması bizim için çok büyük bir anı oldu. İlerleyen yıllarda bunu her sohbette konuşur, güleriz. Çok mutluyum" dedi.
Diğer damat İlyas Derebaşı ise, "Bu mutlu günümüzde ne söylesek zaten az kalacak. Söylenecek her kelimenin daha da üzerinde olacak bir mutluluğumuz var şu anda. Allah bozmasın. İnşallah sonsuza kadar böyle devam eder" diye konuştu.
Görüntü dökümü
-------------------------
İki kardeşin nikah töreninden görüntü
Tolga Eşer röp.
Sedef Eşer röp.
Damla Çetin röp.
İlyas Derebaşı röp.
(Haber- Kamera: Burhan CEYHAN/ AYDIN,
========================================================================
13)OKUL ÖNÜNDE SÜRÜCÜLER ÖĞRENCİ MAKETLERİYLE UYARILIYOR
KIRKLARELİ'nin Babaeski ilçesinde okul önündeki yaya geçitlerinde sürücüleri dikkatli olup olası kazaların önüne ne geçilmesi için plastikten yapılmış öğrenci maketleri konuldu. Babaeski Belediye Başkanı CHP'li Abdullah Hacı, heykelleri sürücüleri uyarıp kazların önüne geçmek amacıyla koyduklarını söyledi. Babaeski Belediyesi Fatih Caddesi üzerinde bulunan Cumhuriyet İlkokulu öğrencilerinin karşıya geçişlerinde kullandıkları yaya geçidine, olası trafik kazalarını önlemek ve sürücülerin daha dikkatli olması konusunda uyarıcı çalışma başlattı. Yolun her iki tarafına set yapan belediye, yaya geçidi çizgilerini daha belirgin boyadı. Belediye Başkanı Abdullah Hacı, Edirne'de bir heykeltraşa demir konstrüksiyondan polyester döküm, 30 kilo ağırlık, 1.50 metre boyunda öğrenci kıyafetleri rengine boyalı 4 adet maket yaptırdı. Maketlerden ikisi Cumhuriyet İlkokulu önündeki karayolunun her iki tarafına sürücülerin görebileceği şekilde karşılıklı olarak konuldu.
Maketi gören sürücüler, hızlarını daha da düşürüp, dikkatli olduklarını belirtti. Öğrenci ve veliler maketleri ilk gördüklerinde canlı sandıklarını ifade ederek, uygulamadan memnun olduklarını dile getirdi.
Babaeski Belediye Başkanı Abdullah Hacı, sürücülerin daha dikkatli olduğu uygulamanın Türkiye'de ilk defa ilçelerinde uygulamaya konulduğunu söyledi. maketleri heykel olarak tanımlayan Hacı, "Ben bunu Avrupa'da bir çok şehirde gördüm. ve konuştuğum belediye yetkilileri bunun okul önlerine konulduğunda, sürücülerin dikkatini çektiğinden çok faydalı olduğunu söyledi. Türkiye'de böyle bir uygulama yok. İlk defa Babaeski Belediyesi'nde gerçekleşti. Buradaki heykeli gören sürücüler daha dikkatli olacaklar. Zaten ilk bakıldığında heykel olduğu değil de gerçek öğrenciymiş sanılıyor" dedi
'SÜRÜCÜLERİ UYARMIŞ OLDUK'
Öğrenci maketleri sayesinde sürücüleri dikkatli olması konusunda uyardıklarını belirten Hacı, "Bu heykeller sayesinde burada okul olduğunu, öğrencilerin karşıdan karşıya geçebileceğinin, dikkatini çektik hem de sürücüleri uyarmış olduk. Okuldaki çocuklarımız bu sayede karşıdan karşıya daha güvenli geçecekler. Öğrenci veli ve sürücülerden çok güzel tepkiler alıyoruz. Bu uygulamayı bütün belediyelere öneriyorum. Çok uygun fiyata plastikten yaptırdığımız heykellerimizi sayısını artırıp önümüzdeki günlerde diğer okul önlerine de koyacağız" şeklinde konuştu.
Okul önünde konulan maketlerden çok memnun olduğunu söyleyen öğrenci velisi Hatice Eser, "Uygulamayı çok güzel buluyoruz. En azından araçlar okul olup olmadığını anlıyor. Rampalar araçlar için yeterli olmadı. Bu uygulama sayesinde kazaların önüne geçileceğine inanıyorum. Çocukların da bizimde hoşumuza gitti, güzel uygulama" dedi. Heykelin bulunduğu okulda öğrenci torununu okul çıkışı almaya gelen Sevim Sezginer, "Uygulamayı çok güzel bulduk. Bu sayede çocuklarımız daha güvende" dedi.
Cumhuriyet İlkokulu öğrencileri de heykelleri çok sevdiklerini belirterek, sürücülerin yaya geçidinden daha yavaş geçtiklerini söyledi.
Görüntü Dökümü
---------------------------
Maketlerden genel detay
Okul ve maketler
Cadde ve maketler
Vatandaşlar ile röp.
Trafik ışıklarından genel detay
Başkan Abdullah Hacı ile röp.
Araçlardan genel detay
Yaya geçişlerinden genel detay
Vatandaşlar ile röp.
Öğrenciler ile röp.
Sürücüler ile röp.
Genel vedetaylar
Haber-Kamera: Ali Can ZERAY/BABAESKİ(Kırklareli),
=====================================================
14)'VİZONTELE' FİLMİ ADANA'DA GERÇEK OLDU
ADANA'da berberlik yapan 23 yaşındaki Asım Taşçı'nın kaza yaptığı otomobili tamircinin önünden çalındı. Hırsızlar tarafından aracının parçalara ayrıldığını gören gencin 'Baba akü yok' diye tepki vermesi akıllara 'Vizontele' filmini getirdi.
İddiaya göre Asım Taşçı, 5 ay önce merkez Seyhan ilçesindeki Öğretmenler Bulvarı üzerinde aşırı hız yaparak aracıyla kaza yaptı. 01 EPF 98 plakalı 2011 model otomobilinde 10 bin liralık hasar oluşan genç, aracını yaptırmak için tamirciye götürdü. Bir süre sonra, Taşçı'nın arkadaşı telefonla arayarak otomobilin tamircinin otoparkında olmadığı söyledi. İşyerine giden Taşçı, tamirci Cengiz Sb'ye aracının nerede olduğu sordu. Cengiz S., ise otomobilin nerede olduğunu bilmediğini, sorumluluğun kendisinde olmadığını söyledi. Bunun üzerine Taşcı, polise giderek şikayetçi oldu.
'BABA AKÜ YOK'Olayla ilgili soruşturma başlatan Oto Hırsızlık Büro Amirliği polisleri, otomobilin çekici ile parçalanmak üzere Osmaniye'ye götürüldüğünü saptadı. Ekipler, bulunan otomobili Adana Emniyet Müdürlüğü otoparkına çekti Asım Taşçı da emniyete çağrıldı. Babası Aydın Taşçı ile emniyete gelen genç, otomobilini görünce ikinci şoku yaşadı. Aracının motor bölümünü inceleyen Taşçı'nın "Baba akü yok" diye tepki vermesi akıllara Yılmaz Erdoğan'ın yazıp, yönettiği ve oyunculuk yaptığı 'Vizontele' filmini getirdi. Geçimini berberlik yaparak sağladığını 35 bin liraya aldığı otomobilin tamamına banka kredisi kullandığını belirten Taşçı, "Otomobilimde bütün önemli parçaları sökmüşler, beyin, akü, far, ön konsol, şanzıman, hiçbir şey kalmamış. Otomobilin maliyeti kredi faiziyle birlikte bana 50 bin lira. Para eden bütün parçaları alınmış, ne yapacağımı bilemiyorum" diye konuştu.
Polis, otomobili alıp, Osmaniye'ye götüren A.Y.'yı gözaltına aldı. Şüpheli sorgusunda, "Tamirci önünde kazalı 2 araç vardı, birini satın almıştı, hata yaptım yanlış aracı götürdüm" diyerek kendini savunmaya çalıştı. Asım Taşçı, oto tamircisi Cengiz S. ve A.Y.'den şikayetçi oldu.
Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
Görüntü Dökümü
------------------------
Aracı çalınan Asım Taşçı'nın 'baba akü yok' demesi
Motor bölümündeki boş akü yerinden görüntü
Asım Taşçı'nın aracının motor bölümüne bakması
Aracın parçalanmış ön kısmından görüntü
Asım Taşçı ile röp.
Araçtan genel ve detay görüntüler
Asım Taşçı'nın babası ile konuşması
Aracın kaza sonrası çekilen fotoğrafları
SÜRE: 03'54" BOYUT: 238 MB
Haber-Kamera: Çağlar ÖZTÜRK/ADANA,
===================================================
15)DEMET AKALIN: HİRA'NIN DOĞUM GÜNÜ BAYAĞI VERİMLİYDİ
ULUDAĞ'da konser veren Demet Akalın, kızı Hira'nın doğum günü için, "Gelebilen arkadaşlarımız geldi. Gelemeyenler çiçek, altın, mücevher gönderdi. Bu sene doğum günü bayağı verimliydi" dedi.
Uludağ'ın gençlik festivallerinden 'Bilyoner Winterfest 2018'in ikinci etabında tekrar sahne alan Demet Akalın, genç hayranlarının yoğunluğuna dikkat çekip "Ben de bugün küçük bir üniversiteli gibi giyindim" dedi. Konser öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Akalın, "Hira'nın doğum günü çok güzel geçti. Gelebilen arkadaşlarımız geldi. Gelemeyenler çiçek, altın, mücevher gönderdi. Bu sene bayağı verimli bir doğum günüydü" dedi.
"HAYATTA KAYAK YAPMAM"
Akalın, Uludağ'da kayak pistlerine olan ilgisi sorulduğunda da Michael Schumacher'in geçirdiği kayak kazasını örnek göstererek "Hayatta kayak yapmam" dedi. Akalın, "Ben o işi 5-6 sene önce bıraktım. O zamanlar bir lifim atmıştı, hatta o sene bütün Uludağ konserlerini spor ayakkabı ile tamamladım. Yok anam..." şeklinde konuştu.
Görüntü Dökümü
----------------------------------
Konserden detaylar, Demet Akalın ile röportaj
SÜRE: 1 dk 44 sn BOYUT: 194 MB
Enver Fatih TIKIR/BURSA, -
====================================================
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni-3 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?