Dha Yurt Bülteni-6 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt Bülteni-6

1)BAŞBAKAN YILDIRIM: BÜYÜK HEDEFLERİMİZ VARBAŞBAKAN Binali Yıldırım, İzmir'de kuzey çevre yolunu, Menemen- Aliağa - Çandarlı'ya bağlayacak otoyolun temelini attı.

05.04.2017 14:17

1)BAŞBAKAN YILDIRIM: BÜYÜK HEDEFLERİMİZ VAR

BAŞBAKAN Binali Yıldırım, İzmir'de kuzey çevre yolunu, Menemen- Aliağa - Çandarlı'ya bağlayacak otoyolun temelini attı. Alanda 'İzmir senin uğurun, sen İzmir'in gururusun' pankartıyla karşılanan Başbakan Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirdi. 14 yılda 350 kilometrelik tünel yaptıklarını belirten Yıldırım, "Sayın Kılıçdaroğlu'nun 1.5 ayda söylediği yalanları arka arkaya koy. Bizim 350 kilometrelik tüneli geçer. Bizim büyük hedeflerimiz var. Engel olmayın, gölge etmeyin, başka ihsan istemiyoruz" diye konuştu.

Başbakan Binali Yıldırım, uçakla geldiği Adnan Menderes Havalimanı'nda partililer tarafından karşılandı. Başbakan Yıldırım buradan karayoluyla Menemen'e geçti. Menemen'de, kuzey çevre yolunu, Menemen - Aliağa - Çandarlı'ya bağlayacak otoyolun temeli atan Başbakan Binali Yıldırım'a, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, İzmir Valisi Erol Ayyıldız, milletvekilleri ile parti yöneticileri eşlik etti.

"ATATÜRK'ÜN ARKASINA SAKLANARAK BOŞ LAFARLA BU İŞLER OLMUYOR"

Miting meydanında 'İzmir senin uğurun, sen İzmir'in gururusun' pankartıyla karşılanan Başbakan Binali Yıldırım, konuşmasına "İzmir güzel İzmir" diyerek başladı. Yıldırım, mitinge katılanların 'evet' diyenleri denize dökeceğini söyleyen CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt'un sözlerini hatırlatması üzerine şunları söyledi:

"O densizlere cevabı, İzmir 16'sında verecek. Temelini atacağımız otoyol Çandarlı'ya kadar gidecek. 76 kilometre. Bedeli ne kadar, 1.5 milyar. 1.5 katrilyon. İzmir için helal olsun. (Bu sırada vatandaşların, 'yolların Kralı Binali Yıldırım' diye bağırması üzerine) Kaymak gibi yollar yapıyoruz. Öyle gaza dibine kadar basmak yok. Kurallara dikkat edelim. 14 yılda yaptığımız yatırımın tutarı 320 milyar lira. Türkiye'yi doğudan batıya kuzeyden güneye bölünmüş yollarla donattık. Bu yolları böldük gönülleri birleştirdik. Yolları böleriz de Türkiye'yi böldürtmeyiz. Şu ay yıldızlı bayrağı indirmeyiz. Ezanları dindirtmeyiz. AK Parti olarak göreve başladığımızda Türkiye'de 80 yılda 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapılmıştı. 14 yılda, ne yaptık? 19 bin 500 kilometre bölünmüş yol yaptık. İşte laf üstüne laf değil, taş üstüne taş koyma işte böyle. İzmir- İstanbul Otoyolu Bursa'ya kadar bitti. Buradan da 26 kilomerte Manisa'ya doğru yaptık. Türkiye'nin en uzun ikinci viyadüğünü yaptık. Üç gidiş, üç geliş otoyol. Adım adım Manisa, Balıkesir, Bursa ver elini İstanbul. 2018'de benim İzmirli kardeşim. Arabasına binecek 2 saat 50 dakika İstanbul'un merkezinde. Var mı böyle bir şey. Medeniyet demek hizmet demek. Yol demek. Atatürk'ün arkasına saklanarak boş lafarla bu işler olmuyor. Asıl olan Atatürk'ün gösterdiği hedefe, muasır medeniyetlere seviyesine Türkiye'yi taşımaktır. İzmir'i taşımaktır. İzmir düşmanı denize döktü. Ama bir densiz çıkmış diyor ki 'evet verenleri denize dökeceğiz.' İzmir hainleri bilir. Hainlere ne yapacağını da bilir. İzmir, bayrağına sahip çıkar. İzmir devletine sahip çıkar. Teröre, onun taşeronlarına, iç ve dış destekçilerine gereken cevabı demokrasinin beşiği Adnan Menderes'in şehri İzmir 16 Nisan'da en güzel cevabı verecek mi? İzmir hep bizimle yürüdü. Biz İzmir'le yürüdük."

"ATATÜRK'ÜN PARTİSİ DE BUNLARIN KUYRUĞUNA TAKILMIŞ"

Başbakan Yıldırım, konuşmasında bazılarının da yatırımları kıskandığını söyledi. Yıldırı, "Haset etme çalış seninde olsun. Kıskanma seninde olsun. PKK, FETÖ, DEAŞ kol kola girmişler yanlarına bölücü HDP'yi de almışlar. Kandil'in kucağındaki HDP'yi ile 'hayır' kampanyası yapıyorlar. Ama benim üzüldüğüm bir şey var. Atatürk'ün partisi de bunların kuyruğuna takılmış. Atatürk'ün partisi Türkiye'nin birliği beraberliği kardeşliği için Atatürk'ün nasihatına riayet etmiyor. Onlar Atatürk'ün nasihatını vesayet olarak anlamışlar. Vesayetçilerin arkasına takılmışlar. Takılsınlar. Biz milletini yanındayız. Her türlü vesayetin karşısındayız. 14 yıldır hem hizmet ettik, hem de vesayet odaklarıyla mücadele ederek bugünlere geldik" dedi.

"MEMLEKETİN HIZINI KESMEYİN KARDEŞİM"

Alanda bulunan biri kişinin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik sözleri üzerine Başbakan Binali Yıldırım, şöyle konuştu: "Kılıçdaroğlu'nun ağzından ne nefes tüketiyorsun ya. Yalandan ölen mi var? Kılıçdaroğlu, üflüyor. Üfle babam üfle. Milleti korkutmaya çalışıyor. Bu millet yemez. Kahvecilerle oturuyor. 16 Nisan'da 'evet' çıkarsa, kahveler kapanacak, minibüsçülerle oturuyor 'evet' çıkarsa minibüs kartlarınız iptal edilir. Olmadı muhtarlarla oturuyor. 'Bakın sakın ha evet demeyin. Evet derseniz 16'sından sonra muhtarlıklar kapanır' diyor. Bakın bunların hiçbiri doğru değil. Buna da kimse inanmıyor. Sayın Kılıçdaroğlu, artık gerçekleri göremiyorsan, düşün de daha kaliteli yalanlar söyle. Hiç inandırıcı değil. Biraz gayret et. Gerçeği söylesen daha iyi olur da. Ona da niyetin yok belli ki. Ama yalanın da bir raconu olur değil mi? 14 yılda 350 kilometrelik tünel yaptık. Sayın Kılıçdaroğlu'nun 1.5 ayda söylediği yalanları arka arkaya koy. Bizim 350 kilometrelik tüneli geçer. Kılıçdaroğlu'nun söylediği anayasa şu. Mesele bir yol var. Bir gidiş, bir geliş. Arabanız da Mercedes, kamyonun arkasına takılıp saatlerce gidiyorsunuz. Biz diyoruz ki araba güzel ama yol yok. Onun için bölünmüş yolları yaptık. Anayasa yolu, köy yolu. Anayasayı otobana çevirmemiz lazım. Türkiye'nin gelişme hızına uygun hale getirmemiz lazım. Diyorlar ki 'boş ver araba olsun. Ama yola lüzum yok. Biz her gün örtüsünü açarız, sileriz, cilalarız, arabayı. Yol istemiyoruz'. Ama bunlar yolu yaparken karşı çıkar. Köprüyü yaparken karşı çıkar. Konak Tüneli yaptık, baktın önce onlar geçti. Geçsinler ziyanı yok. Ama memleketin hızını kesmeyin kardeşim. Bizim büyük hedeflerimiz var. Engel olmayın gölge etmeyin başka ihsan istemiyoruz."

Başbakan Binali Yıldırım, daha sonra otoyolun temelini attı.

BÜTÜN PROJELERİ YAPIYORUZ

Törende Vali Erol Ayyıldız'dan sonra kürsüye gelen Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, "Bizlere olan talimatlarınız, İzmir'e sözümüz var. 35 projenin yerine getirilmesi için gecemizi gündüzümüze kattık. Emin olun ki dünden daha çok çalışıyoruz. Bize 'bu 35 proje ile yetinmeyin, daha fazla yapın' diyorsunuz. Bütün projeleri tek tek yapıyoruz. Gözünüz arkanızda kalmasın" dedi.

CHP'Lİ BAŞKANDAN PANKARTLI HOŞGELDİN

Menemen'in CHP'li Belediye Başkanı Tahir Şahin de, tören alanına giden yolun üzerine Başbakan Yıldırım'a hitaben 'hoşgeldin' pankarttı astırdı. Törene katılan CHP'li Şahin'in adı da anons edildi.

Görüntü Dökümü

-----------------

-Binali Yıldırım'ın konuşması

Haber-Kamera: Taylan YILDIRIM- Mustafa OĞUZ- Timur TARLIĞ/İZMİR -

=======================================================

2)KILIÇDAROĞLU: "CUMHURİYET TARİHİNDE İLK KEZ TÜRKİYE TOPRAK KAYBINA UĞRAMIŞTIR"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Cumhuriyet tarihinde ilk kez Türkiye'nin toprak kaybına uğradığını söyleyerek, "Cumhuriyet tarihinde ilk kez Türkiye toprak kaybına uğramıştır. Süleyman Şah Türbesi'nin bulunduğu yer Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yeriydi. Oradan kaçtılar ve topraklarımızı terk ettiler. Terk edenleri ve o kararı alanları kınıyorum. Sadece Süleyman Şah Türbesi değil. Bulamaç Adası burnumuzun dibinde. Horoz ötünce duyuyoruz. Hem İngiliz hem Amerikan belgelerinde Türkiye'ye ait. Yunanistan bayrağı dalgalanıyor. Ses çıkarıyorlar mı? tuk bile yok. Şimdi, 'Kerkük'teki bayrak inecek yoksa fena olur' diyorlar. Yok canım. Niye konuşuyorsun gereğini yapmıyorsun?" diye konuştu.

"BU ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ GEÇERSE HİÇ KİMSENİN CAN VE MAL GÜVENLİĞİ KALMAYACAK"

Referanduma ilişkin Kılıçdaroğlu, "Mesele memleket meselesi, parti meselesi değil. Teklik Allah'a mahsustur. Neden tüm yetkileri bir kişiye veriyoruz? 80 milyonun kaderini bir kişiye bağlıyoruz. Hata yaparsa faturayı 80 milyon ödeyecek. Bu anayasa değişikliği geçerse hiç kimsenin can ve mal güvenliği kalmayacak" dedi.

Görüntü Dökümü

-------------------------

-Kılıçdaoroğlu'nun konuşması

-Detaylar

GAZİANTEP-DHA

======================================================

3)BAYDEMİR: ERDOĞAN'IN ŞIRNAK'A BAKIŞI NEYSE, KERKÜK'E DE BAKIŞI ODUR

HALKLARIN Demokratik Partisi (HDP) Parti Sözcüsü ve Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir, Irak'ın Kerkük kentine asılan Kürt bayrağıyla ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı açıklamaya tepki göstererek, "Çok açık ve net söylüyoruz, Sayın Erdoğan'ın Kerkük'teki Kürt bayrağıyla ilgili beyanlarının kökeninde sadece ve sadece Kürt düşmlanlığı vardır. Erdoğan'ın Şırnak'a bakışı neyse Kerkük'e, Hevler'e, Kamışlo'ya bakış açısı da odur" dedi.

HDP ve DBP Diyarbakır'ın Çınar İlçesi'nde 16 Nisan referandumu için düzenlediği etkinlige, HDP Parti Sözcüsü ve Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir, Diyarbakır milletvekilleri Feleknaz Uca, Ziya Pir, Çınar Belediye Başkanı Ahmet Cengiz ve çok sayıda partili katıldı. Çınar'da halka seslenen Baydemir, dün Suriye'nin İdlib kentinde sivillere yönelik düzenenlen kimsal saldırıya sert tepki gösterdi. Birleşmiş Milletler'in saldırıyla ilgili derin bir soruşturma yapması gerektiğini anlatan Baydemir, şöyle konuştu:

"Suriye iç savaşının derinleşmesinin en büyük sebeplerinden bir tanesi de AKP hükümetinin Suriye savaşına su dökmek yerine, komşunun evindeki yangına su dökmek yerine, Kürt düşmanlığı politikasından dolayı benzin döktüğü için bu kadar büyük acılar yaşandı ve hala büyük acılar yaşanıyor. Çocukların, kadınların, sivillerin ölümlerine yol açan savaşa lanet olsun. Kim ki, komşusunun evindeki yangına benzin dökerse onlara lanet olsun. İdlib'de kadınların, çocukların, masumların kimyasal silahla vurma suretiyle katledilmelerine tanık oluyoruz. Kimyasal silah kullanan zihniyeti Kürt halkı adına lanetliyoruz. Savaş çare ve çözüm değildir, yegane yol diyalogtur, istişaredir. Savaşın da bir ahlakı, hukuku vardır. Savaş hukukunu yerle bir eden bütün diktatörlerin canı cehenneme, onları lanetliyoruz. Halepçe'de olduğu gibi, kimyasal silah kullanan bütün diktatörler ve zalimler gün gelecek mutlak suretle kendi zulümlerinin kurbanı olacaktır. Aynı zamanda o kimyasal silahı üretenler, o kimyasal silahları oraya gönderenler, o kimyasal silahın kullanma talimatını verenler kadar aynı suçun ortağıdır. Bu vesileyle Birleşmiş Milletler'in soruşturmayı bu derinlikle ele almasının çağrısında bulunuyorum. Çağrımızı aynı şekilde Cizre'yi, Şırnak'ı yakanlar, Taybet Ana'nın cenazesini sokakta bırakanlar, Miray bebeği katledenlerin günahı en az kimyasal silah kullananların günahı kadar ağır bir günahtır. Bir gün mutlaka bu coğrayada mahkeme kurulacaktır ve bu mahkemelerde yargılanacaklar. Adaletin hayat bulması için, savaşın sona ermesi için bu savaş paketine, Kürt düşmanı olan bu pakete hayır diyoruz."

"HANİ KÜRTLER SENİN KARDEŞİNDİ?"

Baydemir konuşmasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kerkük'e Kürt bayrağının azılması ile ilgili tepkilerini hatırlatarak, "Bir bakıyorsunuz, Diyarbakır'da başka konuşuyorlar, Ankara'da başka konuşuyorlar, Kayseri'de, Trabzon'da bambaşka konuşuyorlar. Hani Kürtler senin kardeşindi? Kürt halkı kendi sembolünü, değerini, kendi şehri olan Kerkük'te astığı için, bunu bir tehdit ve şantaj aracı olarak Güney Kürdistan Hükümetine ve Kürt kardeşlerimize karşı kullanabiliyorlar. Çok açık ve net söylüyoruz, Sayın Erdoğan'ın Kerkük'teki Kürt bayrağıyla ilgili beyanlarının kökeninde sadece ve sadece Kürt düşmlanlığı vardır. Erdoğan'ın Şırnak'a bakışı neyse Kerkük'e, Hevler'e, Kamışlo'ya bakış açısı da odur. Öyle bir polikita önümüze koymuşlar ki, eğer bu paket kabul edilirse, dönüp halka diyecekler 'Şırnak'ı, Nusaybin'i yaktık, belediyelere kayyum atadık halk bizi destekliyor'. Yürüttükleri savaş politikaları yasallaştırılmış hale getirilecek. Yani bütün kirliliklerini, savaş suçlarını halkın eliyle meşrulaştırmanın aracı haline dönüştürecekler. Çok dilli, çok kültürlü, çok kimlikli bu coğrafyayı tek bir mezhebe, tek bir kimliğe indirgemek istiyorlar. Kulluk sadece Allah'a yapılır. Allah dışındaki kulluk şirktir. Biz kulluğa, şirke hayır diyoruz." HDP ve DBP'liler, Çınar İlçesi'nde halkla buluşma toplantısından sonra Bismil ilçesine geçti.

Görüntü Dökümü:

---------------------

-Programa katılanlar

-Partilerini slogan atmaları

-Baydemir'in konuşması

-Genel ve detay görüntü

Haber-Kamera: Ahmet ÜN/DİYARBAKIR, -

=======================================================

4)TOKİ İNŞAATINDA SAKAT KALDI, TAZMİNAT KAZANDI, TAHSİL EDEMEDİ

ELAZIĞ İş Mahkemesi, TOKİ inşaatında çalışırken 5'inci kattan düşerek yaralanan işçiye taşeron firma ve TOKİ'nin toplam 236 bin lira tazminat ödemesine karar verdi. TOKİ, temyize başvurarak tazminatı taşeron firmanın ödemesi kararı aldırdı, ancak taşeronun hiç bir banka hesabı ve üzerine kayıtlı mal varlığı bulanamadığı için sakat kalan işçi tazminatı alamadı. TOKİ'nin Elazığ'da yaptırdığı Genç Osman İşitme Engelliler Okulu inşaatında sıvacı olarak çalışan 24 yaşındaki İdris Okşak, 2010 yılında inşaatın 5'inci katından düşerek ağır yaralandı. Çok sayıda ameliyat geçiren ve 6 gün yoğun bakımda kalan Okşak'a büyük eklem kırığı ve sinir zedelenmesi teşhisi konurken, tedavi sonucunda sol kolunu tamamen kullanamamaya başladı. Savcılık olayla ilgili soruşturma başlatırken, ifadesi alınan İdris Okşak 18 metre yüksekte baret ve emniyet kemeri olmadan çalıştığını söyledi. Soruşturmayı tamamlayan savcılık, Okşak'ın kendi dikkatsizliği sonucu düştüğünü belirtip, takipsizlik kararı verdi.

TAŞERON FİRMA İŞ KAZASINI BİLDİRMEDİ

Takipsizlik kararı ardından İdris Okşak'ın avukatı Barış Yavuz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan olayla ilgili iş kazası raporunu istedi. Bakanlığın gönderdiği cevapta TOKİ inşaatını yapan taşeron firmanın iş kazasını SGK'ya bildirmediği ortaya çıktı. Barış Yavuz bunun üzerine 2 Ağustos 2011 günü TOKİ ve taşeron firmanın sahibi Şükrü Bingöl aleyhine Elazığ İş Mahkemesi'nde tazminat davası açtı.

TOKİ'nin mahkemeye gönderdiği savunma dilekçesinde inşaatın taşeron firmaya verildiği belirtilerek, kazanın olduğu inşaatın anahtar teslim suretiyle müteahhit Şükrü Bingöl'e ihale edildiği ve TOKİ'nin işverenlik sıfatının olmadığı ifade edildi. 24 Kasım 2011 günü mahkemeye yazılı savunma gönderen taşeron firmanın sahibi Şükrü Bingöl ise işçinin kendi ağır kusuru ile yaralandığını belirterek, "Olaydan bir yıl sonra dava açılması iyi niyetli bir davranış değil. Davacı kendi kusuruyla meydana gelen olayı zenginlik aracına çevirmeyi düşünüyor. Olayda kusurumuz yoktur" dedi.

İŞÇİYE EMNİYET KEMERİ, BARET VE ELDİVEN VERİLMEDİ

Mahkemenin isteği üzerine rapor hazırlayan SGK, işverenin kaza olayında sorumlu olduğunu bildirirken, Elazığ İş Mahkemesi dosyayı incelenmek üzere bilirkişiye gönderdi. 20 Şubat 2013 tarihli bilirkişi raporunda, yaralanan işçiye emniyet kemeri, baret ve eldiven verilmediği, iş sağlığı ve güvenliği eğitimi verilmediği, işverenin düşme tehlikesi olan yerlerde önlem almadan işçileri çalıştırdığı, şantiyede iş güvenliği uzmanı bulunmadığı belirtildi. 3 kişilik uzman bilirkişi heyeti, işverenin kutsallaştırılması gereken insan yaşamına saygı çevresinde bilim ve teknolojinin öngördüğü önlemleri almakla yükümlü olduğunu belirterek, "Çalışanın iş güvenliği işçinin inisiyatifine bırakılamaz. Olayda işverenin işçi sağlığı ve güvenliğine riayet etmediği anlaşılmıştır. İşverenin kazanın oluşumunda kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır" dedi.

4 YIL SÜREN DAVADA 4 HAKİM DEĞİŞTİ

Bilirkişinin yaralanan işçinin zararını hesapladığı raporunun ardından Elazığ İş Mahkemesi dava ile ilgili kararını 24 Aralık 2014 tarihinde verdi. 4 yılda 15 duruşma yapılan ve 4 hakim değişen davanın sonunda, 236 bin liralık tazminatın TOKİ ve taşeron firmanın sahibi Şükrü Bingöl'den alınarak İdris Okşak'a verilmesine karar verildi. Kararın açıklanması ardından TOKİ avukatı, sorumlulukları olmadığını belirterek Yargıtay'a temyiz başvurusu yaptı.

YARGITAY KARARI BOZDU, DAİRE BAŞKANI MUHALEFET ETTİ

Dosyayı inceleyen Yargıtay 21'nci Hukuk Dairesi 15 Şubat 2016 tarihinde, TOKİ'nin temyiz talebini kabul ederek kararı bozdu. TOKİ'nin anahtar teslim sözleşme ile müteahhit Şükrü Bingöl'e işi verdiğini ve ihale makamı konumunda bulunduğunu belirten Yargıtay, bu nedenle TOKİ hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtti. Daire Başkanı Mesut Balcı ve kıdemli üye Harun Kara'nın "Mahkemece üst işveren olarak TOKİ'nin sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Hükmün onanması düşüncesinde olduğumuzdan çoğunluk kararına katılmıyoruz" şerhine karşın karar oy birliği ile bozuldu.

KARAR YENİDEN TEMYİZ EDİLDİ

Kararın Yargıtay tarafından bozulması ardından 17 Ocak günü yargılamaya yeniden başlandı. Elazığ İş Mahkemesi ise Yargıtay'ın bozma ilamına uyulmasına karar ererek, 236 bin liranın müteahhit Şükrü Bingöl'den alınmasına hükmetti.

Bunun üzerine Okşak'ın avukatı Barış Yavuz, "Taşeron tanımının temel özelliği taşeronun asıl işin bir bölümünü üstlenmesidir. Asıl kuruluş amacı konut üretmek olan TOKİ, işin bir kısmını taşerona ihale etmiştir. İhale edilen kısım asıl işin küçük parçasıdır" diyerek karara itiraz etti.

KULLANAMADIĞI KOLUNUN TAZMİNATINI ALAMIYOR

Bu itiraz Yargıtay'da henüz sonuçlanmazken, İdris Okşak'ın avukatı, taşeron Şükrü Bingöl hakkında icra takibi başlattı. Müteahhidin bankada hesabı ve üzerine kayıtlı taşınmaz bulunamadı. TOKİ ise Şükrü Bingöl'e tüm hak edişinin ödendiğini belirterek, kendileri ile hak ve alacak ilişkisi bulunmadığını bildirdi.

Sakat kalan kolunun bedeli olarak mahkemenin karar verdiği tazminatı alamayan işçi İdris Okçak'a ise malullük maaşı bağlandı. Müteahhidin dava nedeniyle bütün malvarlığını yakınlarına devrettiğini belirten Avukat Barış Yavuz, "Olayın olduğu okulun inşaat şantiyesinin girişinden itibaren her yerde TOKİ levhası bulunmaktayken TOKİ'nin sorumlu olmadığını ileri sürmek işçinin yaşam hakkının ne kadar değersiz olduğunu göstermektedir. TOKİ'nin tazminattan kaçınması ve taşeron firmaları tek başına hedef göstermesi hukuken isabetsizdir" dedi.

Görüntü Dökümü

------------------

-Avukat Barış Yavuz ile röp

-İdriz Okşak ile röp

-Diğer detaylar

Felat BOZARSLAN-Kamera;Serdar SUNAR-DİYARBAKIR,

=============================================

5)BOOKİNG.COM'UN DURDURULMASININ KAPADOKYA TURİZMİNE OLUMSUZ ETKİSİ YOK

TÜRKİYE'de mahkeme kararıyla booking.com internet sitesinin durdurulması dolayısıyla Kapadokya turizmine olumsuz bir etki yapıp yapmadığını değerlendiren Göreme Turizm Geliştirme Kooperatifi Başkanı Mustafa Durmaz, sitenin faaliyetlerinin durdurulmasının bölge turizmine herhangi bir olumsuz etki yapmadığını dile getirdi.

Bölge turizmcileri olarak bir site çalışmalarının bulunduğunu da açıklayan Göreme Turizm Geliştirme Kooperatifi Başkanı Mustafa Durmaz, "Söz konusu sitenin faaliyetlerinin durdurulması bölge turizmimize olumsuz bir etki yapmadı. Özellikle İstanbul'dan Kapadokya'ya gelen yerli turizme etki yapmadı. Yurt dışından gelen yabancılar yine aynı booking com, sitelerini kullanıyorlar. Tabi ki bu ülkemizde 58-60 milyon Avro gibi büyük bir paranın Ülkemizden Hollanda menşeli bir şirkete çıkması bir nebze biraz daha azalmış olur. Biz kendimiz bölge olarak ta böyle bir site çalışması yapmaktayız. Bu çalışma sonrasında bölgemizin tanıtımı hemde ülke tanıtımına katkıda bulunmak için böyle bir site yapıp bu tür rezervasyonların tatilcilerin daha kolay rezervasyon yapmasını sağlayacağız. Uluslar arası bir şirket Bölgemizdeki küçük esnaf biraz zarar görmüş olabilir zamanla bunu aşıp Ülkemizdeki online sistemi bizim bölgemizde yapacağımız online siteleri tanıtımının yapılması bu açığın kapatılması gerekiyor. Çünkü bölgemize gelecek Kapadokya bölgesine gelecek misafirlerimiz, tatilcilerimizin otel seçiminden bizim için A otelde kalmış B Pansiyonda kalmış önemli değil. Yeter ki bölgeye gelsin kendileri seçimlerini zaten yapmakta zorluk çekmezler. Bölgede seçeneklerimiz çok fazla. İnternet sitelerin bütün otellerin web siteleri var. Buradan da rezervasyonlarını yüzde 20 gibi yüzde 30'lara varan komisyon bu siteye verildiği için bu fiyatın yüz 20, yüzde 30 daha aşağı almaları imkanı da sağlanmış olacak. Booking.com'a verilen komisyon ücreti otel fiyatından aşağı inmesi tatilciler için ikinci bir avantaj olarak sağlanabilir. Ama bir gerçek var ki booking com, Dünya çapında bir şirket bir firma. Bu online sistemi olduğu için Ülke tanıtımına da faydası olmadı diyemeyiz şimdiye kadar ülkemize gelen turistlerde önceki çalışmasında faydası olduö diye konuştu.

Görüntü Dökümü:

----------------------

Göreme Turizm Geliştirme Kooperatifi Başkanı Mustafa Durmaz'ın açıklaması

-Bölgeye gelen yerli turistlerden genel ve detay görüntü

-Peribacalarından genel görüntü

Haber - Kamera: Sinan KORKMAZER/NEVŞEHİR,DHA)

==============================================

6)EDİRNE'DE KURULAN AVM, YUNANİSTAN VE BULGARİSTAN'A DA HİTAP EDECEK

EDİRNE'de Eroğlu Gayrimenkul tarafından, kurulan Erasta AVM, Yunanistan ve Bulgaristan'dan da gelenlerle günlük ortalama 10 bin, hafta sonu ise 35 bin ziyaretçi hedefliyor.

Edirne'de Atatürk Bulvarı üzerine kurulan ve 13 Nisan'da açılışı yapılacak, Erasta AVM kentte 1500 kişiye yeni iş istihdamı sağlayacak. Toplam 210 milyon liralık yatırımla 100 bin metre alanda 35 bin kiralanabilir alanda 125 mağazanın olacağı alışveriş merkezinin tanıtımını yapan Eroğlu Grup Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Eroğlu, "Eroğlu Gayrimenkul olarak alışveriş merkezi yatırımı yapacağımız lokasyonları seçerken bölgeye sağlayacağımız katma değeri ön planda tutuyoruz. 210 milyon TL yatırımla hayata geçirdiğimiz projemiz, doğrudan ve dolaylı olarak 1500 kişiye sağladığı iş imkanıyla istihdama da katkıda bulunacak. Erasta, Edirne'nin bölgeye yeni bir soluk getireceğine ve şehrin ekonomik gelişmesine ivme kazandıracağına inanıyoruz. Ziyaretçileri yerli ve yabancı birçok markayla buluşturacak Erasta Edirne, hem civar şehirlerden hem de Yunanistan ve Bulgaristan gibi sınır ülkelerinden trafik alacak. Erasta Edirne bölgenin önemli ticaret kapılarından biri olurken Edirne ekonomisinin genel olarak canlanmasına katkıda bulunacak" dedi.

Eroğlu, referandumdan sonra Türkiye ekonomisinde olacağını beklediklerini ifade etti.

"EDİRNE'YE ÇOK BÜYÜK KATKISI OLACAK"

Edirne Erasta Yönetim Kurulu Üyesi, Doğan Şahintürk, alış veriş merkezi için Yunanistan ve Bulgaristan'da tanıtım çalışması yapacaklarını belirterek, kente gelen ziyaretçi sayısının artacağını ve küçük esnafa da katkısı olacağını söyledi. Şahintürk, AVM'nin Edirne'ye çok büyük katkısı olacağını ifade ederek, "Diğer tecrübelerimiz bunu göstermiştir. Sokak parakentecilerinin cirosu artmıştır. Özelikle bizi çevreleyen Yunanistan ve Bulgaristan'dan ziyaretçilerin bize gelmesi AVM içerisinde olmayan parakenteciler de faydalanıyor olacaktır" dedi.

Eroğlu Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Eroğlu, pasta keserek alışveriş merkezinin kentte hayırlı olmasını diledi.

Görüntü Dökümü:

---------------------

-Nurettin Eroğlu konuşması

Doğa ŞAhintürk konuşması

Alışveriş Merkezi genel detay

Haber-Kamera: Ali Can ZERAY/EDİRNE,

======================================

7)112 YILLIK LİSEYE ALKIŞLANAN VEFA

AYDIN Doğan Vakfı Onursal Başkanı Aydın Doğan'ın 1958 yılında mezun olduğu Erzincan Lisesine yaptıracağı 'konferans salonu ve öğrenci merkezi'nin temeli törenle atıldı. Aydın Doğan'ın 112 yıllık liseye olan vefası, törene katılanlar tarafından alkışlandı.

Aydın Doğan Konferans Salonu'nun bugün düzenlenen temel atma törenine Vali Yardımcısı Dede Musa Baştürk, İl Milli Eğitim Müdürü Aziz Gün, Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Candan Fetvacı, Erzincan Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adnan Özel, İl Kültür ve Turizm Müdürü Arda Heb, Milli Eğitim Müdür Yardımcıları, Milli Eğitim Şube Müdürleri, ildeki tüm okul müdürleri, Erzincan Lisesi Okul Aile Birliği Başkanı, üyeleri eski mezunlar ve öğrenciler katıldı.

Törende konuşan Erzincan Lisesi Müdürü İbrahim Salar, 1905'te kurulan lisenin tarihi günlerinden birini yaşadığını bildirdi. Aydın Doğan'a lisenin en önemli eksikliğini giderdiği için teşekkür eden İbrahim Salar, "Vefa, sadece İstanbul'da bir semt adı değildir" dedi.

İl Milli Eğitim Müdürü Aziz Gün, Erzincan'da 12 öğrenciye bir öğretmen, 16 öğrenciye bir derslik düştüğünü bildirdi. Sanat ve spor ile birlikte yürüyen eğitimin önemine dikkat çeken Gün, kültürel ve sosyal aktiviteleri yerine getirmek için salonları ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Aziz Gün, 730 öğrencisi olan Erzincan Lisesine olan katkısından dolayı Aydın Doğan'a ve Aydın Doğan Vakfına teşekkür etti.

Vali Yardımıcısı Dede Musa Baştürk ise Aydın Doğan'ın 1958'de bu öğrencilerin yerinde olduğuna işaret etti. Doğan'a mezun olduğu okula vefa duygusundan dolayı Erzincanlılar adına teşekkür eden Dede Musa Baştürk, "En anlamlı savaş, cehaletle olandır. Yer yüzündeki en önemli seferberlik de eğitim seferberliğidir" diye konuştu.

ULUSAL VE ULUSLAR ARASI PROJELERLE 1,5 MİLYONA YAKIN İNSANA DOKUNDUK

Aydın Doğan konferans salonu ve öğrenci merkezinin temelinin atılacağından dolayı heyecanlandığını ifade eden Aydın Doğan Vakfı Genel Müdürü Candan Fetvacı, 1958'te bu liseden mezun olan Aydın Doğan'ın sevgi ve selamlarını getirdiğini belirtti. Doğan ailesi ve Doğan grubunun yardımları ile yapılan olan öğrenci merkezinin çağdaş ve başarılı gençlerin yetiştirilmesine katkıda bulunacağına dikkati çeken Fetvacı, Aydın Doğan Vakfı'nın ulusal ve uluslar arası projelerle 1,5 milyona yakın insana dokunduklarını hatırlatan Candan Fetvacı şunları söyledi: "Hızla değişen ve gelişen dünya da kaliteli eğitim için çağdaş ffiziki ortamlara, eğitim yöntemlerinin güncelliğine, teknolojik olanakların yaygın kullanımına ve eğitimcilerin özel ilgisine gereksinim olduğu hepimizce bilinmektedir. Kaliteli ve çağdaş mekanlarda yetişecek gençlerimizin beklenti çıtaları daha da yükselecek, ileride yaratacakları ve talep edecekleri standartlar, olanaklar da daha yukarılarda olacaktır. Eğitime katkıda bulunmak o ülkenin geleceğine yönelik ümitlerini pekiştirmektir. Burada da öğrencilerimiz için yep yeni olanaklar yaratılıyor. Şimdi öğrencilerin, öğretmen ve yöneticilerin gayretleri ile bu imkanların en verimli şekilde kullanılacağına, başarı öyküleri yaratılacağına inanıyoruz. Tiyatro, sinema, müzik, dans ve benzeri kültürel faaliyetlerin öğrencilerin eğitiminin olmazsa olmazı olduğuna inanıyor bu alanlarda başarılarınızı izlemek için şimdiden sabırsızlanıyoruz."

GÜVENECEĞİNİZ EN BÜYÜK GÜÇ EĞİTİMİNİZDİR

Öğrencilere seslenen Candan Fetvacı eğitimin geleceği sağlam temeller üzerine oturtmasını sağlayacağını ve her zaman yol göstereceğini belirtti. İyi yetişmek için şartları zorlamalarını,yaşam boyu düşünen, sorgulayan ve üreten kişiler olmalarını öğütleyen Fetvacı öğrencilerden toplumun öncüleri, yarının çağdaş nesilleri olmalarını istedi. Fetvacı şöyle devam etti: "Sevgili öğrenciler : Hayatta başarılı olmak için eğitiminizin en değerli öz varlığınız olduğunu bilmeliisiniz. Güveneceğiniz en büyük güç eğitiminizdir. O her zaman her yerde, sizinle olacak, bu ayrıcalığınızı sizden kimse alamayacaktır.Lütfen kendinizi çok iyi yetiştiriniz. Çünkü Türkiye'nin istikbali sizlersiniz. Vakıf onursal başkanımız sayın Aydın Doğan'ın deyişi ile 'Evrensel boyutta gelişmişliğe, demokrasiye ve barışa ulaşmanın tek yolu eğitimdir' diyerek sözlerime son veriyor eğitim hayatınızda hepinize başarılar diliyorum."

350 KİŞİLİK KONFERANS SALONU VE ÖĞRENCİ MERKEZİ

Kurulduğu günden bu yana toplumun eğitim ve kültür düzeyine katkı yapan faaliyetleri desteklemeyi amaç edinen Aydın Doğan Vakfı, bu alanındaki faaliyetlerine bir yenisini daha ekledi. Kurucu ve Onursal Başkan Aydın Doğan'ın da mezun olduğu Erzincan Lisesi'nde Konferans salonu ve öğrenci merkezi yapımı üstlenen Vakıf, okulun sosyal ve kültürel aktivitelerinin artmasına ve öğrenciler için daha etkin bir eğitim öğretim ortamı oluşturulmasına katkı sağlamayı hedefliyor. 350 kişilik kapasiteye sahip olacak konferans salonu öğrenci merkezi tamamıyla doğal malzemelerle kaplı modern bir mimariye sahip olacak.

112 YILLIK LİSE

1905 yılında kurulan Erzincan Lisesi 2010 yılından beri Anadolu Lisesi statüsünde eğitim vermektedir. Türkiye'nin dört bir yanında üniversitelerde görev yapan profesörler ve akademisyenler ile valiler, milletvekilleri, belediye başkanları, şairler, yazarlar, ressamlar, araştırmacılar, gazeteciler ve iş adamları yetiştiren ve Türkiye'nin tarihi liselerinden biri olan okul bugüne kadar 14 bin 75 mezun verdi. Bilgi yarışmasında Türkiye birinciliği, futbolda dünya derecesi ve badmintonda balkan şampiyonluğu gibi dereceleri olan lise, 730 öğrencisiyle eğitim öğretime devam ediyor.

Görüntü Dökümü

--------------------------

-Erzincan Lisesi

-Okulun içersiniden detay

-Temel atılacak alandan detay

-Öğrencilerden detay

-Saygı duruşu İstiklal Marşı

-Okul Müdürü İbrahim Saların konuşması

-İl Milli eğitim Müdürü Aziz Gün'ün konuşması

-Vali Yardımcısı Dede Musa Baştürk'ün konuşması

-Candan Fetvacının Konuşması

-Plaket verilmesi

-Temel atma töreni

-Canan Fetvacını öğrencilerle buluşması

-Öğrencilerin halay çekmesi ve oynaması

Haber: Coşkun MENEK - Kamera: Zafer KUMRU/ ERZİNCAN

========================================

8)ELEKTRİK TRAFOSUNDA YANGIN

ESKİŞEHİR'de elektrik trafosunda aşırı ısınma nedeniyle yangın çıktı. Trafodaki yangını itfaiye ekipleri söndürdü.

Kumlubel Mahallesi Esenli Sokak'ta öğle saatlerinde meydana gelen olayda elektrik trafosunda yangın çıktı. Vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine Eskişehir Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri sevk edildi. Alev alev yanan trafo, itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle kontrol altına alınıp söndürüldü. Polis ekipleri de çevre de güvenlik önlemi aldı.

Yangının trafodaki aşırı ısınmadan kaynaklamış olabileceği belirtilirken olay nedeniyle civardaki semtlerde elektrik kesintisi oluştu.

Görüntü Dökümü:

------------------------

- İtfaiye ekiplerinin söndürdükleri yangında su sıkarak soğutma çalışmaları yapmalarından çekilen görüntü

-Görüntünün devamına trafonun alev alev yanarken çekilmiş fotoğraflar

Haber-Kamera: ESKİŞEHİR,

==============================================

9)ÇİÇEK DİKERKEN KEMİK BULDU

İZMİR'in Konak İlçesi'nde yaşayan Ferhat İpek, evinin bahçesine çiçek dikerken kemik buldu. İzmir Adli Tıp Kurumu'ndaki ilk bulgulara göre bir kemiklerin bir hayvana ait olduğu öğrenildi.

Eşrefpaşa Semti Rakım Erkutlu Caddesi'nde yaşayan Ferhat İpek, dün (salı) sabah saatlerinde evinin bahçesine çiçek dikmek için çapa yaptığı sırada toprakta kemik parçaları olduğunu fark etti. Kemiklerin bir insana ait olabileceğini düşünen İpek'in haber vermesi üzerine adrese giden polis, kemikleri toplayıp İzmir Adli Tıp Kurumu Morgu'na götürdü. Burada yapılan ilk incelemede kemiklerin bir hayvana ait olduğu belirlendi. Kemiklerin tam olarak hangi canlıya ait olduğunun tespit edilmesi için detaylı otopsi yapılacağı bildirildi.

Görüntü Dökümü

---------------------

Kemiklerin çıkarılması sırasında çekilen görüntü

Haber-Kamera: İZMİR,

===============================================

10)TERÖR PROPAGANDASINA GÖZALTI

İZMİR'in Torbalı İlçesi'nde, bölücü terör örgütü PKK'nın propagandasını yaptığı ileri sürülen H.B., jandarmanın düzenlediği operasyonla gözaltına alındı.

İzmir İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, sosyal medya üzerinden terör örgütü PKK'nın propagandasını yaptığı belirtilen H.B.'nin yakalanmasına yönelik çalışma başlattı. Bu sabah harekete geçen ekipler, insansız hava aracı (drone) da kullanılan operasyonda şüpheli H.B.'yi, Pamukyazı Mahallesi'ndeki evinde yakaladı. Evde yapılan aramalarda, terör örgütü PKK'yı simgeleyen bez parçası ele geçirilirken, 36 CD, 1 flaş bellek, 2 hafıza kartı, 1 tablet, 2 hard disk, 1 teyp kaseti, 2 cep telefonu ve 1 simkarta da incelenmek üzere el konuldu. H.B.'nin işlemlerin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edileceği belirtildi.

Görüntü Dökümü

------------------

Ekiplerin jandarmadan çıkışı

Dronle hava çekimi

H.B.'nin yakalanması

Genel ve Detay görüntü

haber- Kamera: İZMİR,

=========================================

11)UYUŞTURUCU SATICILARININ KULLANILDIĞI METRUK EVLER YIKILDI

TEKİRDAĞ'ın Çorlu İlçesi'nde uyuşturucu satıcılarının kullandığı metruk evler polis eşliğinde belediye tarafından iş makineleri ile yıkıldı.

Çorlu'nun Hıdırağa Mahallesi'nde metruk evlerde uyuşturucu satışı yapıldığı ve kullanıldığı belirlenmesinin üzerine İlçe Emniyet Müdürlüğü konuyla ilgili olarak bir çalışma hazırlayıp Çorlu Belediyesi'ne teslim etti. Belediyenin evleri yıkım kararı alması üzerine, bugün polis ve zabıta ekipleri bölgeye giderek,10 metruk evi iş makineleriyle yıktı. Polis ve yıkım ekiplerinin geldiğini gören mahalleliler de metruk evlerin büyük bir sıkıntıya neden olduğunu ve yıkılmasından büyük mutluluk duyduklarını dile getirdi.

Görüntü Dökümü

--------------------------

Bölgeye götürülen iş makineleri

Evlerin yıkım çalışmaları

Önlem alan polisler

Evlerin yıkılması

Detaylar

Haber-Kamera: Mehmet YİRUN/ÇORLU(Tekirdağ), -

==========================================

12)JANDARMADAN SAHTE İÇKİ OPERASYONU

MUĞLA'daki bir eve operasyon yapan jandarma, ahırda oluşturulan bölümde kaçak içki üretimi yapıldığını belirledi. Operasyonda 830 litre sahte rakı ele geçirilirken, 3 kişi gözaltına alındı.

Muğla İl Jandarma Komutanlığı, yaklaşan turizm sezonu öncesi kaçak ve sahte alkollü içkiye yönelik denetimlerini sıklaştırdı. Jandarma ekipleri, Yatağan İlçesi'ne bağlı Bozüyük Mahallesi'ndeki bir evde sahte içki üretildiğini öğrendi. Geçen pazar günü operasyon yapan ekipler, ahırın altında oluşturulan gizli bölümde sahte içki üretildiğini tespit etti. Toplam 830 litre sahte rakı ele geçirildi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Tarım Müdürlüğü ekipleri de konuyla ilgili çalışma başlattı. Rakıdan numune alan ekipler, laboratuvarda inceleneceğini belirtti. Olayla ilgili M.G., N.G ve İ.K. gözaltına alındı. Jandarmadaki işlemlerini ardından adliyeye sevk edilen şüpheliler, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Görüntü Dökümü

--------------------------

Jandarma ekiplerinin eve girişi

Gizli bölümün tespiti

Bidonlar içerisindeki sahte içkilerin çıkarılması

Özel bölümdeki varillerdeki sahte içkilerden görüntü

Haber- Kamera: Cavit AKGÜN/ MUĞLA,

===============================================

13)RAPORUNDA, BOŞANAN KADIN İÇİN 'DOST HAYATI YAŞIYOR' YAZAN BİLİRKİŞİ HAKKINDA SORUŞTURMA

MARDİN'in Kızıltepe İlçesinde eşinden boşanan N.Ö. adlı kadın, boşandığı uzman çavuş eşinin kızının velayetini almak için açtığı dava, kendisi hakkında hazırladığı sosyal inceleme raporunda "Dost hayatı yaşadığı biri ile aynı evde kalıyor" diye yazan Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen İ.H.B. hakkında suç duyurusunda bulundu. Bilirkişi hakkında başlatılan soruşturma devam ediyor.Kızıltepe'de yaşayan ve şu anda 39 yaşında olan 1 çocuk annesi N.K., 2014 yılında uzman çavuş olan eşi M.K.'dan şiddet gördüğünü belirterek, boşanma davası açtı. 2005 yılında evlendiklerini belirten N.K., eşinin sürekli eve alkollü geldiğini, kendisine şiddet uyguladığını ve daha önce de şikayette bulunduğunu belirtti. Eşinin boşanma talebine karşı ifadesi alınan uzman çavuş M.K. ise iddiaları redderek, çocukları P.K.'nın velayetinin kendisine verilmesini istedi. Davayı 2015 yılında sonuçlandıran mahkeme, çiftin boşanmasına karar vererek, 9 yaşındaki P.K.'nın velayetini annesine verdi.

KORUMA KARARI ALDIRDI

Boşandıktan sonra bir şirkette çalışan N.Ö., eski eşinin boşandıktan sonra da kendisini rahatsız ettiği iddiasıyla polise başvurdu. Polisin talebi üzerine 1'inci Asliye Hukuk Mahkemesi, her biri 6 aylık olmak üzere N.Ö. hakkında birden fazla kez koruma kararı verdi. Kararda uzman çavuş M.K.'nın, eski eşi N.Ö. ve kızı P.K.'ya 6'şar ay süreyle yaklaşmamasına, rahatsız etmemesine hükmedildi.

ÇOCUĞUNUN VELAYETİNİ İSTEDİ

Boşanma davasının ardından Uzman Çavuş M.K.'nın tayini Erzincan'a çıkarken, N.Ö. ise kızı P.K. ile birlikte Kızıltepe'de yaşamaya devam etti. Bir şirkette iş bularak çalışan ve kızını okutan N.Ö.'ye bu süreçte de koruma tedbiri uygulandı. Daha sonra tayini Şırnak'ın Cizre İlçesine çıkan baba M.K., kızının velayetinin kendisine verilmesi için mahkemeye başvurdu.

Eşi ile birlikte 2007-2011 yılları arasında Kızıltepe'de yaşadığını belirten M.K., "2011 yılında tayinim nedeniyle Erzincan'a taşındık. Eşim 2014 yılında bir arkadaşının yanına gideceğini söyleyip, evi terk etti. Daha sonra Kızıltepe'ye yerleşmiş ve boşanma davası açmış. Kızıltepe'ye yerleşme sebebi orada bir gönül ilişkisinin olmasıdır. Kızım yanımda bulunurken, o kişinin sürekli annesiyle birlikte oturduğu eve geldiğini, o kişiden rahatsızlık duyduğunu söylemiştir. Sonraki günlerde kızım uykusunda sayıklamaya başlamıştır. Tek çocuğumun böyle bir durumda annesinin velayetinde kalması saktıncalıdır" dedi.

SOSYAL İNCELEME RAPORU: ANNE DOST HAYATI YAŞAMAKTADIR

Başvuru üzerine ön inceleme yapan Cizre Asliye Hukuk Mahkemesi, anne ve baba için ayrı ayrı sosyal inceleme raporu aldırılmasına karar verdi. Mahkeme kararı üzerine Cizre Vali Kamil Acun Ortaokulu'nda görev yapan Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen İ.H.B. babayla ilgili sosyal inceleme raporu hazırlamak üzere atandı. Sadece çocuğun babası ile görüşülerek yazılan raporda anne N.Ö.'nün eşinden boşandıktan sonra memleketine gitmeyip Kızıltepe'de yaşamaya devam ettiği belirtilerek, "Baba N.K.'nın uzman çavuş olup, herhangi bir sağlık problemi olmadığı, sosyo ekonomik durumunun iyi olduğu ve çocuğuna bakabileceği değerlendirilmektedir. Anne devamlı adres değiştirdiği için kendisine ulaşılamamıştır. Anne N.Ö. boşanmış olmasına rağmen ailesinin yanına gitmemiş olup Kızıltepe'de kirada oturmaktadır. Anne hiç bir bağının olmadığı bir şehirde, dost hayatı yaşadığı biri ile evde kalmaktadır. Araştırmalara göre anne aynı mahallede sürekli adres değiştirmekte olup, hemen her gün eve bir şahıs geldiği beyan edilmektedir. Çocuğun velayetinin babaya verilmesi uygun olacaktır" denildi.

SORUŞTURMA BAŞLATILDI

Sosyal inceleme raporunun dosyaya girmesinin ardından olayı öğrenen anne N.Ö., raporu hazırlayan öğretmen İ.H.B. hakkında Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Rapordaki, "Dost hayatı yaşadığı biri ile aynı evde kalmaktadır" ifadesinin kişilik haklarına hakaret olduğunu belirten N.Ö., raporu hazırlayan kişinin hiçbir şekilde kendileri ile temas kurmadan, adres araştırması yapmadan asılsız bilgilerle rapor yazdığını belirtti.

Anne N.Ö.'nün suç duyurusu üzerine soruşturma başlatılırken, dosya raporu hazırlayan İ.H.B..'nin yaşadığı Cizre Cumhuriyet savcılığına gönderildi. Olayla ilgili soruşturmanın devam ettiği öğrenildi.

"BİN DEFA DA SORSANIZ ANNEMİN YANINDA KALMAK İSTİYORUM"

Cizre Asliye Hukuk Mahkemesi, ilk bilirkişi atama kararından bir ay sonra anne N.Ö. ve şu anda 11 yaşında olan kızı P.K. hakkında da sosyal inceleme raporu hazırlanmasını istedi. Anne ve kızının Kızıltepe'de oturması nedeniyle burada görev yapan sosyolog Emine Güneş Çeri tarafından hazırlanan raporda, velayeti istenen çocuğun babası ile görüştüğünde zamanının gergin geçtiğini, babasının sorguya tutar şekilde sürekli sorular sorduğunu belirtildi. P.K.'nın "Bin defa de sorsanız annemin yanında kalmak istiyorum" dediğini belirten sosyolog bilirkişi, annesinin kızına karşı son derece ilgili ve özverili davrandığını kaydetti.

Velayet davası ile ilgili mahkemece ifadesi alınan P.K. ise, annesinin yanında kalmak istediğini belirterek, "Annem bana çok iyi bakıyor. Babam çok sinirli biri. Soru sorduğumda bağırarak cevap veriyor. Babam ifademde eve erkeklerin geldiğini söylememi istedi. Babam ile görüştüğümüz zaman telefonumu alarak annem ile görüşmeme izin vermedi. Ben kesinlikle babam ile görüşmek istemiyorum. Babam çok alkol alıyor. Benim psikolojimi çok bozdu" dedi.

Mahkemenin önümüzdeki günlerde dava ile ilgili karar vereceği öğrenildi.

Felat BOZARSLAN/ MARDİN,

======================================================

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha Yurt Bülteni-6 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement